Sadaka Yoluna Giden Develer By: reyyan Date: 05 Kasým 2011, 21:31:01
Binbir Damla
Temmuz 2005 79.SAYI
Yusuf YAVUZ kaleme aldý, BÝNBÝR DAMLA bölümünde yayýnlandý.
Sadaka Yoluna Giden Develer
Ýslâm tarihinde ciddi sýkýntýlara yol açmýþ bir fýrka olan Haricîliðin elebaþlarýndan Necde el-Harûrî'nin adamlarý, bir gün Abdullah b. Ömer Hazretleri'ne ait bir deve sürüsünün yanýndan geçerken, sürüyü sürüp götürdüler. Develerin çobaný gelip haber verdi:
- Ey Abdurrahman'ýn babasý ( Ýbn Ömer) develerini sadaka eyle!
Ýbn Ömer r.a. sordu:
- Niçin böyle yapayým? Develere ne olmuþ ki?
- Necde el- Harûrî'nin adamlarý develeri önlerine katýp götürdüler.
- Develeri götürüp giderken seni nasýl býraktýlar?
- Beni de götürüyorlardý; fakat yolda ellerinden kaçýp kurtuldum.
- Neden kaçtýn? Onlarý terk edip de niçin bana geldin?
- Onlara çobanlýk yapmam. Çünkü seni onlardan çok severim.
- Allah aþkýna doðru söyle; gerçekten beni onlardan çok seviyor musun?
Çoban daha çok sevdiðine yemin etti. (Çoban aslýnda Abdullah b. Ömer'in bir kölesiydi, ona baðýmlý bir hizmetçiydi). Ýbn Ömer dedi ki:
- Develeri sadaka eylediðim gibi, seni de âzâd edip sadaka eyledim.
Aradan bir müddet geçmiþti. Birisi gelerek, Ýbn Ömer'e bir devesinin pazarda satýlmakta olduðunu söyledi. Bunun üzerine Ýbn Ömer Hazretleri hýrkasýný omuzuna aldý, devenin satýldýðý pazara gitmek için kalktý. Tam o sýrada karar deðiþtirdi, hýrkasýný indirip yerine oturuverdi. Niçin böyle yaptýðýný soranlara dedi ki:
- Ben bir defa develeri sadaka ettikten sonra, niçin onlarýn peþine düþeyim.*
Abdullah b. Ömer r.a. der ki:
Bir gün Haccâc -ý Zâlim'in bir hutbesini dinledim; hoþuma gitmeyen bir söz söyledi. Onu düzeltmek istedim. Fakat Rasulullah s.a.v.'in bir sözü hatýrýma geldi de bu iþten vazgeçtim. Çünkü Peygamber Efendimiz: “Mümin kiþiye kendini zillete düþürmek yaraþmaz” buyurmu þtu. Ben de kendisine: “Ya Rasulallah, kiþi kendini nasýl zillete düþürür?” diye sormuþtum da, O þöyle söylemiþti:
- Kiþi kendini gücü yetmeyeceði bir belaya atarsa (kendi tedbirsizliðinden) zillete düþmüþ olur.**
* Hilyetü'l - Evliyâ , 1/373; Hayâtü's -Sahâbe ( Kandehlevî ), 2/648.
** Taberânî : el- Mu'cemü'l - Evsat , 6/171 ( Hd . 5353); Hayâtü's - Sahâbe , 2/648.
Peygamber Eþlerinin Þakasý
Peygamber s.a.v. Efendimiz'in Eþlerinden Yemenli Hz. Sevde , bir gün Hz. Âiþe'yi ziyarete gelmi þti. O sýrada Hz. Ömer r.a.'ýn kýzý ve Rasulullah Aleyhisselâm'ýn diðer zevcesi Hz. Hafsa da oradaydý. Hz. Sevde çok süslü ve kýlýk kýyafeti gayet güzeldi. Üzerinde güzel kokulu ve Yemen yapýsý bir hýrka, baþýnda da alnýna doðru sarkan nakýþlý bir yemenî vardý. Bu durumu biraz kýskanmýþ görünen Hafsa , Hz. Âiþe'ye der ki:
- Ey müminlerin annesi, þimdi Peygamber Efendimiz gelecek; bu kadýn ise aramýzda yýldýz gibi parlýyor!
Hz. Âiþe ise bu sözden hoþlanmaz:
- Hafsa Allah'tan kork, böyle söyleme, der. Hafsa devamla:
- Vallahi ben onun bu süsünü bozacaðým, diye söylenir.
Hz. Sevde biraz aðýr duyduðu için konuþulanlarý anlayamamý þ tý . “Neler konuþuyorsunuz?” diye sordu. Hz. Hafsa dedi ki:
- Tek gözlü adam (Deccal) çýkmýþ!
Nedendir bilinmez, ama Hz. Sevde bu þakayý ciddi zannederek müthiþ bir korkuyla titremeye ve “Ben nereye gizleneyim?” diye saklanacak yer aramaya baþlar. Hz. Hafsa ise onun saflýðýný bildiðinden olacak, oradaki bir kulübeyi gösterip, “Git, kulübeye gir!” der.
Hz. Sevde , hurma dallarýndan yapýlmýþ, içi örümcek aðý ve tozlarla kaplý o periþan kulübeye girip saklandý. O sýrada Rasul -i Ekram s.a.v. de gelmiþti. Hz. Âi þe ile Hafsa gülmekten kýrýlýyor, konuþmaya fýrsat bulamýyorlardý. Rasulullah Aleyhisselâm sordu:
- Bu ne iþtir, niçin bu kadar gülüyorsunuz?
Hz. Âiþe ile Hz. Hafsa kulübeyi gösterdiler. Peygamber Aleyhisselâm gidip kulübeye bakýnca, bir de ne görsün? Hz. Sevde oraya sinmiþ, titreyip duruyor! Rasul -i Ekrem ona:
- Sevde , ne olmuþ sana, niçin buraya girmiþsin?
- Ya Rasulallah , tek gözlü Deccâl çýkmýþ!
Yapýlan þakayý anlayan Allah Rasulü :
- Çýkmadý çýkmadý , korkma! Fakat bir gün çýkacaktýr, buyurdu.
Sonra Hz. Sevde'yi o toz ve örümcek aðlarý içinden alýp çýkardý.
Heysemî : Mecmau'z - Zevâid ( Beyrut-1994 ), 4/578-79, Hd . 7684.
Kocasýný Þikayet Eden Kadýn
Kadýnýn biri, bir gün Halife Ömer r.a.'a gelerek dedi ki:
- Ey müminlerin emiri sana insanlarýn en iyisini þikayete geldim. Öyle birisi ki, amelde onu geçen veya onun kadar amel eden kimse pek azdýr. Geceleri sabaha kadar namaz kýlar, gündüzleri de hep oruçla geçirir…
Bu sözlerden sonra utancýndan asýl demek istediðini diyemedi ve:
- Ey müminlerin emiri , beni baðýþla, diyerek çekildi. Hz. Ömer:
- Ýyi iyi , Allah senden razý olsun. Sen adamýný çok güzel halleriyle övdün; artýk onun hakkýnda fazla bir þey söylemen de gerekmez, dedi.
Kadýn çýkýp gittikten sonra, orada hazýr bulunan sahabi Kaab b. Sûr r.a. dedi ki:
- Ey müminlerin emiri , kadýn utanýp asýl þikayetini sana söyleyemedi.
- Kadýnýn ne þikayeti varmýþ ki?
- Kadýn kocasýndan, kocalýk vazifelerini yerine getirmiyor diye þikayette bulunuyor, fakat bunu açýkça söyleyemiyor.
Hz. Ömer kadýný geri çaðýrdý. Kocasýna da haber gönderip yanýna getirtti. Sonra Kaab b. Sûr'a :
- Bunlar arasýnda sen hakemlik et, diye teklif etti. Kaab :
- Sen buradayken ben nasýl hakemlik yapabilirim, dedi. Hz. Ömer r.a .:
- Benim anlayamadýðým inceliði sen anladýn. Bunun için onlarý dinleyip aralarýnda gereken hükmü vermek de senin hakkýndýr, dedi.
Bunun üzerine Kaab o adama dedi ki:
- Allah Tealâ erkeklere hitaben: “Sizin için helal ve hoþ olan kadýnlardan ikiþer, üçer ve dörder olarak nikahlayýn” (Nisâ, 3) diye buyurduðuna göre, en çok üç gün peþpeþe oruç tutabilirsin; dördüncü günü tutmamaman gerekir. En çok da üç sabaha kadar ibadet edebilirsin; dördüncü gece eþinle beraber olmalýsýn.
Hz. Ömer r.a. Kaab'ýn bu ince anlayýþýný beðendi ve:
- Senin bu buluþun öteki buluþundan da güzelmiþ, dedi. Bu isabetli hükmü çok beðenen halife onu Basra kadýsý yaptý.
Kadýncaðýz þikayetinde: “Kocam geceleri hep ibadet eder, gündüzleri oruç tutar” deyince, maksadý farketmeyen Hz. Ömer: “Kocaný bunlardan men mi edeyim?” demiþti.
Ýbn Saad , et- Tabakâtü'l - Kebîr , 9/91.