Stres By: reyyan Date: 03 Kasým 2011, 21:18:29
Stres
Haziran 2005 - 78.sayý
Ayþe ÝZCÝ kaleme aldý, DÝÐER YAZILAR bölümünde yayýnlandý.
Ýnsanoðlunun son yüzyýlda bilim ve teknoloji alanýnda yaþamakta olduðu baþ döndürücü hýz, bazý olumsuzluklarý da beraberinde getiriyor. Bu olumsuzluklarýn baþta gelenlerinden biri stres. Gerçekten de modern uygarlýðýn insanlýða en büyük armaðanlarýndan biri, 7'den 70'e herkesin þikayet ettiði stres oldu. “Kolay” hayatýn bedeli...
Herkesin, hepimizin dilinde stres ve bunalým kelimeleri dolaþýp duruyor. Fabrikada stres, ailede stres, okulda stres, sýnavlar, hastane kuyruklarý .. Yeni bir elektronik eþya alýyorsunuz, þöyle gönlünüzce kullanmadan öyle bir yenisi çýkýyor ki, sanki sizin aldýðýnýz Nuh Nebi'den kalma hissine kapýlýyorsunuz. Ýþte stres !..
Stressiz kim kaldý?
Tek göz odada altý çocuðuna “su çorbasý” piþirmek durumunda olan annenin de stresi var, bebeðini hangi özel hastanede dünyaya getireceðine bir türlü karar veremeyen annenin de... Biraz oyalanmak için televizyonun karþýsýna geçiyorsunuz, sunucu þöyle diyor: “Kadýnsanýz çirkin olmaya, þiþman olmaya hakkýnýz yok. Tabii ki eþiniz sizi aldatýr!” Sonra eli yüzü nurlu, orta yaþýn üzeri bir anneanneyi ekranda görüyoruz: “Ne olur bana estetik yapýn, yüzümü gerin, yaðlarýmý alýn!” diye yalvarýyor. Sanki ölümcül bir hastalýðýn pençesinde kývranýyormuþ gibi dileniyor. Stres havadan solunumla yayýlan bir virüs gibi.
Uzmanlar açýklýyor: Türkiye'de en çok satan ilaçlar arasýnda aðrý kesiciler ve depresyon ilaçlarý ilk sýrada yer alýyor. Yine uzmanlara göre hastalýklarýn % 80-90'ý stresten kaynaklanýyor. Bunun anlamý þu: Hastalanan her beþ kiþinin en az dördü psikolojik sýkýntýlardan dolayý rahatsýzlanmýþ oluyor.
Araþtýrmalar, stresin “geliþmiþ” ülkelerde daha yoðun olduðunu söylüyor. Aslýnda pek de yanlýþ olmayan bir genelleme yaparak denilebilir ki, “dünyanýn psikolojisi bozuk!”
Bireylerin karþýlaþtýðý sorunlarla baþ etmede, kendisinden bekleneni yerine getirmede, istek ve ihtiyaçlarýn baskýsý altýnda ezildiðinde, zorlandýðýnda veya yetersiz kaldýðýnda yaþanýlan gerilime stres deniliyor. Stres, yoðunluk ve süreklilik derecesine göre hayatý etkiliyor, çok çeþitli hastalýklara sebep olabiliyor. Bu sebeple kendisi bir rahatsýzlýk olarak tanýmlanýyor.
Stresin üç kaynaðý
Stresin alt yapýsýnda, yani kökeninde üç temel unsur söz konusudur: Ýlki, kiþinin karþýlayabileceðinin çok üstünde beklentilerle karþýlaþmasý veya kendisinin baþkalarýndan, hayattan “çok fazla” beklentisinin olmasýdýr. Bu durumun binbir örneðini yaþýyoruz, etrafýmýzdan izliyoruz.
Stresin ikinci önemli kökeni ise, bireyin yaþamakta olduðu içsel veya dýþ kaynaklý çatýþmalardýr. Bu çatýþmalar sosyal veya manevi deðerler bazýnda olabilir, karar verme durumunda olabilir. Hani “vicdaný ile cüzdaný arasýnda sýkýþmak” ya da “ne yardan ne de serden geçmek” deriz... Bütün bu ifadeler insanýn içinde iki zýt durum karþýsýnda yaþanan gerilimi, çatýþmayý anlatýr. Bazen insanýn içinde böyle fýrtýnalar kopabileceði gibi, patronuyla, eþiyle çatýþýr, evladýyla anlaþamayabilir.
Engellenmeler de önemli bir stres kaynaðýdýr. Kucaðýnda kitaplarýyla üniversitenin bahçe kapýsýndan içeri girmesi engellenen öðrenciler, poliklinik kapýsýnda þafaktan ikindiye kadar bekleyip tam sýranýn kendine geldiði anda içeriye dalýveren bir torpilli zat için yüzünüze çarpýlan bir kapý ve yarýna kalmak... Sizi almadan geçen minibüsler... Yani baþkalarýna mahkûm olmak .. Ýþte, stresin üç temel kaynaðýný böyle örneklemek mümkün.
Aslýnda stres hayatýn bir parçasýdýr. Dahasý, bir miktar stresin insaný teþvik edici, etkinlik göstermeye ve baþarýya yönlendirici etkisi de vardýr. Ancak gerilimin dozu ve süresi çok uç noktalarda olmamalýdýr. Günümüzde ilginç olan þudur ki, bu denli yaþama kolaylýðý ve rahatlýðýna raðmen, yaþadýðýmýz çaða “stres çaðý “ tabiri yakýþtýrýlmaktadýr.
Gerilmek için sebep çok
Hayatý boyunca insanlarýn strese daha meyilli olduðu dönemleri vardýr. Bunlar, ergenlik dönemi, iþ arama, evliliðe karar verme, askerlik, annelik, emeklilik, boþanma, sevilen birinin ölümü, iþ ve ev deðiþtirme gibi durumlardýr. Kiþinin elinde olmayan beklenmedik hadiseler, savaþlar, tabii afetler de ciddi stres kaynaklarý olarak sayýlýr. Bazý þehirlerimizde kaldýrýmda yürümek, durakta beklemek, trafiðe çýkmak da artýk birer stres kaynaðý deðil midir?
Stresin konusunun bir baþka boyutunu da þöyle örnekleyelim. Bir haným arkadaþým anlatýyor: “Kendim evimde iken hiçbir ihtiyaç hissetmiyorum. Oysa bir dostumuza ziyarete gittiðimde oradaki mobilyalarý, eþyalarý gördüðümde büyük bir yoksunluk ve deðersizlik hissine kapýlýyorum. Neredeyse her gezme dönüþünde eþimle kavga ediyoruz.”
Okuduðumuz bir kitaptan, gazete haberinden kendine hisse çýkaranlarýn sayýsý da oldukça fazla deðil mi? Çok sýk doktora giden, pek çok tetkik yaptýran, kendini iflah olmaz derecesinde hasta zanneden ama gerçekten de belli bir bedensel sebebi olmadan aðrýlar içinde kývranan pek çok insan görürüz. Çoðunlukla kadýnlardýr bunlar. Sonunda kendilerine denilir ki; “Bir de ruh ve sinir hastalýklarý hekimine gitmelisiniz!” Ýþte stres, bireyi bu noktaya getirebilmektedir.
Ayný hayat þartlarý, benzer etkiler, her insanda ayný derecede stres yapýcý etki göstermeyebilir. Çabucak yenik düþen bir kiþiliðin geçmiþi incelendiðinde, stresin ilk adýmlarýný görmek mümkündür. Þurasý gerçektir ki, güçlü bir kiþiliðin temeli saðlýklý anne-çocuk iliþkisine dayanýr. Çocukluk yýllarýndan getirilen korkular, aile içi çatýþma ve þiddet, anne veya babanýn yokluðu, hiçbir zaman doyurulamamýþ ihtiyaçlar veya þýmartýlma, kardeþler arasýndaki konumunuz ve hatta ailenin cinsiyete iliþkin tavrý .. Bunlar strese dayanýklý kiþilik oluþumunu etkileyen erken çocukluk yýllarýna ait yaþantýlardýr.
Ýþi eve, evi iþe götürmek
Kiþilik gibi týpký hayat da bütünlük arzeder . Hayatýn bir alanýndaki mutluluk veya sorunlar diðer alanlara da doðrudan veya dolaylý olarak yansýr. Mesela kiþi iþyerindeki psikolojik etkilenmelerini sanki bir üniforma gibi çýkararak evine gelemez. Buna mukabil iþ dýþýndaki olumsuzluklarý da çalýþma sürecine katmamak mümkün görünmez. Mesela çocuðunuz hasta ise veya eþinizle tartýþmýþ iseniz, iþ yerinde dalgýn olmanýz, hatta iþ kazasý geçirmeniz ihtimal dahilindedir . “Ýyi bir aile reisi iþindeki sorunlarýný evine taþýmamalý, kapýdan güler yüzle evine girmeli” derler. Oysa kitaplarda yazýlanlar ve yapýlan tavsiyeler ile gerçek yaþantý her zaman örtüþmeyebiliyor. Kaldý ki günümüz dünyasýnda bireyler kendini bu denli yalnýz ve desteksiz hissediyorsa, eþlerin özel sýkýntýlarýný birbirleriyle paylaþma ve yansýtmalarýndan daha tabii ne olabilir? Ýþten sýkýntýlý dönen eþe karþý hanýmlar iki olumsuz yaklaþým sergilemekteler. Ya “Ýþyerinde her olup biteni eve taþýyýp bizi de huzursuz ediyorsun!” diyorlar ya da “Aðzýný býçak açmýyor, kendi aleminde yaþýyorsun.” diyorlar. Ýþten stresli dönen hanýmlara eþlerinin ne derece anlayýþ gösterdiði ise pek bilinmez!
Stres konusunda çalýþma hayatýný mercek altýna alacak olursak, stres yapýcý þartlarý iþyerine ve dýþ çevreye ait unsurlar olarak gruplayabiliriz. Ýþin yapýlýþ tarzý, güçlüðü gibi iþ kolunun kendine özgü stres yapýcý þartlarý olabilir. Ýþ dýþýndaki faktörler ise ulaþým, çarpýk þehirleþme, kalabalýk, iklim, sosyo-ekonomik durum olarak sayýlabilir.
Þüphesiz birey olarak bu koþullarý deðiþtirmeye muktedir olamayýz. Ancak öyle vasýflarla donanmak gerekir ki, tüm bu olumsuzluklardan en az etkilenebilelim. Bir düþünür þöyle der: “Ýnsaný mutsuz (ya da hasta) eden, yaþadýðý olaylar deðildir. Onu hasta eden þey, yaþadýðý olaylara iliþkin düþünce ve yorumlarýdýr. Aslýnda mutsuzluk ya da mutluluk insan zihninin ürünüdür.”
Özetle, burada insanýn yaþadýðý olaylara iliþkin düþüncelerini ve algýlamalarýný deðiþtirerek stresten kaçýnmaktan bahsediliyor ki bunu baþarabilmek oldukça zor olsa da imkansýz deðildir.
Yakalandýðýmýz iletiþim aðý
Ýnsan, çalýþma hayatýnda hangi tür üretim tarzý içinde bulunursa bulunsun; yani ister mal, hizmet veya fikir üretiyor olsun, bir “insan iliþkileri sistemi”, bir iletiþim aðý içerisinde yer alýr. Mükemmel teknolojilere, son model araç-gereçlere, en iyi iþ yöntemlerine raðmen, çalýþma sürecinin odak noktasý insandýr. Çalýþma ortamýnda iþ kurallarý geneldir, yani herkesin uyabileceði standartlar konmuþtur. Fakat ayný ünvanlar verilmiþ, ayný üniformalar giydirilmiþ olsa da çalýþanlarýn kiþilikleri birbirinden farklýdýr. Bu farklý kiþilikler çalýþma sürecine kaçýnýlmaz olarak duygularýný da katarlar, karakterlerini de yansýtýrlar. Düþünün; karþýlaþtýðýnýz doktorlarýn hepsi size benzer muamelede mi bulundular? Tüm öðretmenler bilgilerini çocuklara ayný tonda mý aktarýrlar? Gerçekten de herkes kiþilik farklýlýklarýndan dolayý mesleklerini farklý icra ederler. Özellikle insanlara dönük mesleklerde bu durum daha da belirgindir. Yani iþin bilgisi kadar iletiþim tarzý da önemlidir. Ýnsan iliþkileri olumlu bir atmosferde cereyan etmiyorsa stres de kaçýnýlmaz olur.
Ýþyerindeki kiþilerarasý çatýþmalar iliþki doyumsuzluðundan kaynaklanmaktadýr. Þöyle ki: Bir bebek için beslenme açlýðý ne denli önemli ise, ilgilenilme, sevilme açlýðý da o denli önemlidir. Çocuk büyüyüp annesinden baðýmsýzlaþtýðýnda, yetiþkin yaþama gelindiðinde bile bu “iletiþim arzusu” þekil deðiþtirerek devam eder; tanýnma, saygýdeðer olma, yüceltilme ihtiyacý olarak varlýðýný hissettirir. Birey fark edilmeyi, iltifat edilmeyi, adeta sözlerle okþanmayý arzular. Çocukluk yýllarýnda doyurucu insan iliþkileri ortamýnda kabul görerek yetiþmiþ bir birey için iletiþim bir eksikliði tamamlama ihtiyacý deðil, normal bir iliþkiler sürecidir.
Ýþ dünyasý ve kadýnlar
Günümüzde kadýnlar çalýþma dünyasýnda hýzla artarak yer almakta. Doðal olarak kadýnlarýn stres kaynaklarý erkeklerden farklýlýk arzetmektedir . Bunlarýn baþýnda, çalýþan kadýnýn ayný zamanda ev kadýný ve annelik gibi birden çok sosyal rolü üstlenme mecburiyetidir.
Kadýnýn çalýþma hayatýna katýlmasý, halk tabiriyle “eline para geçmesi” ona yönelik mesajlarý da beraberinde getirdi. Stres sebebi bir unsur olarak “tüketim toplumu”nda yaþýyor olmayý gözardý etmemek gerekir. Son yýllarda kentli insanýn, özellikle kadýnlarýn alýþveriþ hastalýðýndan söz ediliyor. Buna “tüketim baskýsý” deniliyor. Geliþmiþ ve geliþmekte olan ülkelerin insanýna özgü bir psikolojik rahatsýzlýk olarak ifade ediliyor.
Kadýn olarak itiraf etmeliyiz ki, o kadar güzel þeyler görüyor, o kadar çok þey almak istiyoruz ki .. Ve taleplerimiz hep gelir düzeyimizin üstünde oluyor. Satýn aldýkça da doyumsuzluk yaþanýyor. Öbür marka veya þu rengi daha mý iyiydi acaba, diyoruz. Satýn aldýðýmýzý içimize sindirmeyerek yeniden tüketmeye doðru kendimizi güdülemiþ oluyoruz. Bu zaafýmýzdan dolayý reklamlarýn daha çok kadýnlarý ve çocuklarý hedef almýþ olduklarýný müþahade ediyoruz. Bunlar kadýna tüketim baskýsý uyguluyor ve “gönlünce tüketememek” de kadýnda strese neden oluyor.
Parlak formüller, sahte reçeteler
Stres, yabancý dilden gelme bir kelime. Ýçeriðini ise kendi insanýmýz ziyadesiyle dolduruyor. Daha da önemlisi, stresle mücadele yöntemleri olarak sýralanan önerilerin hemen hepsinin baþka toplum ve kültürlerden aktarma yaklaþýmlar olmasý hayli ilginç. Açýkçasý, bunlarýn çoðu pek iþe yaramayan saçma-sapan þeyler.
Stresle baþ etmede can simidi gibi sunulan Uzak Doðu'nun ya da ilkel dinlerin felsefelerinden, tapýnma yöntemlerinden esinlenerek hazýrlanan bu teknikler bize ne ölçüde uyabilir? Ýþyeri stresini azaltmayý hedefleyen çoðu teknik ve önerilerin de ne gerçekle ne de uygulanabilir olmakla alakasý var! Þöyle bir örneðe rastlamýþtým: Ýþyerinizde streslendiðiniz an, hemen kendinizi yer minderleriyle kaplanmýþ özel bir odaya atacaksýnýz. Baðdaþ kurup oturarak ellerinizi çenenizin altýnda paralel kavuþturup içinizden 20-30 dakika süreyle “ montro ” kelimesini tekrarlayacaksýnýz! Bu kelimenin ne anlama geldiðini samimiyetle ben de bilmiyorum. Böylece rahatlamýþ olarak odadan ayrýlacaksýnýz!
Ýþyerinde müzik dinlemek stresi azaltýr derler, hangi tür müzik? Müzik kimine göre ruhu dinlendirir, kiminin içini daraltýr, kiminin ise kulaðýný týrmalar.
Biz ne yapýyoruz?
Sizler gibi ben de ülkemiz insanýnýn hangi yöntemlerle stresle baþa çýktýðýný merak ediyorum. Ramazan ayýnda suç iþleme oranlarýnda azalma olduðuna dair açýklamalar var, araþtýrýlmaya deðer.
Stresle baþ edebilmek için öncelikle kaynaðýna bakmamýz gerekir. Bu kaynak kiþinin kendi yaklaþýmý ya da alýþkanlýklarý da olabilir. Mesela iki ay mühleti olan bir okul ödevi vardýr. Pek az öðrenci uygun bir zamanda ödevi hazýrlar. Belki % 90'ý son akþama býrakýr ve ne ciddi sýkýntýlar yaþarlar! Bu çocuklar büyüdüðünde, büyük ihtimalle faturalarýný, taksitlerini son ödeme gününde uzun kuyruklarda sýkýntýlar içinde homurdanarak ödeyeceklerdir.
Kiþinin sahip olduðu temel yargýlar, katý karakter, stresle mücadelesinde engel teþkil eder. Ýnsanlar hakkýnda kötü varsayýmlar taþýmak, her þeyin mükemmel olmasýný beklemek, aþaðýlýk veya eksiklik kompleksi taþýmak, aceleci olmak, özgüven eksikliði, sürekli olumsuz genellemeler yapmak gibi... Dünyaya siyah-beyaz bakmayý bir kenara býrakýp, aradaki gri tonlarý da kabullenmek belki iþe yarayacaktýr.
Stres uyandýran konularda baþkalarýný suçlayarak, sürekli mazeret üreterek, sorunlarý örtbas ederek, içe kapanarak, hayata, insanlara küserek, sigaraya-içkiye sýðýnarak asla çözüm üretemeyiz. Bu tür davranýþlar pek çok insanýn baþvurduðu saðlýksýz, sonuçsuz hatta yeni sorunlara neden olan yaklaþýmlardýr.
Özetle, stresimiz derin ve içsel kökenlere sahipse, yapay ve yüzeysel önlemler tabii ki çözüm olamaz. Danýþacak, paylaþacak manevi rehberler bizleri en iyi anlayacak kimselerdir! Unutulmamalý ki, ýþýktan uzaklaþtýkça karanlýða gömülmek kaçýnýlmazdýr.