> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Zadul Mead > Teşehhüde oturuşu
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Teşehhüde oturuşu  (Okunma Sayısı 6916 defa)
10 Ağustos 2011, 14:34:38
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 10 Ağustos 2011, 14:34:38 »



 
8— Teşehhüde Oturuşu:

 

Sonra Hz. Peygamber (s.a.) ellerini kaldırmaksızın tekbîr alarak başı-' nı kaldırırdı. Başını secdeden, ellerinden önce kaldırır; sonra yaygın vazi­yette otururdu: Sol ayağını yere yayar, üzerine oturur, sağ ayağını dikerdi. Nesâî'nin nakline göre İbn Ömer: "Sağ ayağı dikip parmaklarını kıbleye çevirmek ve sol ayak üzerine oturmak namazın sünnetlerindendir." di­yor.[514] Burada Hz. Peygamber'den (s.a.) bundan başka bir oturuş nakle-dilmemiştir.

Ellerini uylukları üzerine kor; dirseğini uyluğu ve elinin uç kısmım ise dizi üzerine kordu,1 Parmaklarından ikisini çeker, bir halka yapar, son­ra da bir parmağını dua etmek için kaldırır, hareket ettirirdi. Vâil b. Hucr Hz. Peygamber'in (s,a.) işte böyle yaptığım söylemiştir[515]'

Ebu Davud'un Abdullah b. ez-Zübeyr'den naklettiği "Hz. Peygamber] (s.a.) dua edeceği zaman bir parmağı ile işaret eder, ama parmağını hare-j ket ettirmezdi." hadisindeki[516]' ilâvenin sıhhati şüphelidir. Çünkü Müs|ı| lim, Sahih'inde hadisi Abdullah b.ez-Zübeyr'den bütün uzunluğu ile nak­lettiği halde bu ilâveyi belirtmemiştir. Aksine şu şekilde rivayet etmiştir:

"Allah Rasûlü (s.a.) namazda oturduğu zaman sol ayağını uyluğu ile inciği (diz ile ayak arasında kalan kısım) arasına kor; sağ ayağını yayar; sol elini sol dizi üzerine, sağ elini sağ uyluğu üzerine kor, parmağı ile işare ederdi."[517]

Hem Ebu Davud'un naklettiği hadiste bu fiilin namazda olduğuna da­ir birşey de yoktur.

Hem de namazda olsa bile bu hadis inkâr, Vâil b. Hucr hadisi ise isbat edicidir. İsbat edici olan Vâil hadisi Ebu Hâtim'in Sahihimde zikret­tiğine göre sahih bir hadistir[518]; öne alınır.

Sonra iki secde arasında İbn Abbas'ın (r.a.) rivayetine göre şu duayı okurdu:

"Allah'ım! Beni bağışla, bana acı, bana bağışta bulun, beni doğru yola ilet, beni azıklarıdır. "[519]

Huzeyfe'nin rivayetine göre ise şu duayı okurdu:

"Rabbim!  Bağışla beni. Rabbim!  Bağışla beni."[520]

Hz. Peygamber (s.a.) bu rüknü (iki secde arasında oturmayı) secde miktarı uzatırdı. Bütün hadislerde ondan gelen sağlam rivayetler bu mer­kezdedir. (Müslim'in) Sahih'inde Enes'in (r.a.): "Allah Rasûlü (s.a.) iki secde arasında o kadar otururdu ki, herhalde devamından vazgeçti, derdik" dediği nakloIunmaktadır.[521] Bu sünneti, sahabe devri son bulduktan sonra insanlar terkettiler. Bu yüzden Sabit demiştir ki: "Enes, sizin yaptığınızı görmediğim birşey yapardı. İki secde arasında o kadar beklerdi ki herhalde unuttu yahut herhalde vazgeçti derdik."[522]

Kim sünneti hakem tanır, ona aykırı olana iltifat etmezse Hz. Pey­gamber'in (s.a.) bu tavrına aykırı düşen şeylere aldırış etmez.

Sonra Vâil ve Ebu Hureyre'nin anlattıklarına göre Hz. Peygamber (s.a.) uyluklarına dayanarak ayaklarının ön kısmı ve dizleri üzerinde (ikinci re­kâta) kalkardı.[523] Elleriyle yere dayanmazdı.[524]' Mâlik b. el-Huveyris'in nakline göre doğrulup oturuncaya kadar ayağa kalkmazdı.[525] İşte "isti­rahat oturuşu" adı verilen oturuş budur.

Fakîhler bu oturuş hakkında farklı iki görüş açıklamışlardır:

1-  Namazın herkesin yapması müstehab sünnetlerinden midir?

2-  Yoksa sünnetlerden olmayıp yalnızca ihtiyaç duyanın yaptığı fiiller­den midir? Her iki görüş de Ahmed b. Hanbel'den (r.a.) nakledilmiştir. el-HalIâl diyor ki: Ahmed, istirahat oturuşu konusunda Mâlik b. el-Huveyris hadisine dönmüştür. Dedi ki: Yusuf b. Musa'nın bana haber verdiğine gö­re Ebu Ümâme'ye (secdeden) ayağa kalkış sorulmuş; o da: "Rıfâa hadisine göre ayakların ön kısmı üzerine kalkılır" cevabım vermiş. İbn Aclân'ın naklettiği hadis, ayaklarının ön kısmı üzerine kalktığını göstermektedir. Bu hadis Hz. Peygamber'in (s.a.) ashabından ve onun namazını anlatan diğer pek çok kimseden nakledildiği halde bu oturuş anılmamış, yalnızca Ebu Humeyd ve Mâlik b. el-Huveyris hadislerinde anılmıştır. Şayet bu fiil Hz. Peygamber'in (s.a.) sürekli yaptığı bir fiil olsaydı, onun namazını anlatan herkes bundan sözederdi. Hz. Peygamber'in (s.a.) yalnızca bu fiili yapmış olması» o fiilin namazın sünnetlerinden olduğunu göstermez. Ancak o fiili uyulacak bir sünnet olarak yaptığı bilinirse sünnet olur. İhtiyaçtan dolayı yaptığı düşünüiebilirse bu durum o fiilin, namazın sünnetlerinden biri ol­duğunu  göstermez.   İşte  bu  meselede  illetin   tahkiki   (tahkîku'l-menât) budur[526]

Ayağa kalkınca kıraate başlardı. Namaza başlarken sustuğu gibi sus-mazdı. Fakihler bu yerin başlangıç duası (Subhaneke, v.s.) okuma yeri olmadığında görüş birliğine vardıktan sonra, "eûzu" okuma yeri olup ol­madığında iki ayrı görüş açıklamışlardır.Ahmed'den her iki görüş de nak­ledilmiştir. Müntesiblerinden bazıları bu iki görüşü: 1- Namaz kıraati bir tek kıraat mıdır ki, bir tek "eûzu" çekme yeterli olsun; 2- Yoksa her rekâ­tın kıraati başlı başına ayrı bir kıraat mıdır? esaslarına dayandırmışlardır. Başlangıç duasının namazın bütünü için olduğunda aralarında bir anlaş­mazlık yoktur. Bir tek eûzü ile yetinme daha açık gözükmektedir. Zira Ebu Hureyre'den gelen sahih bir hadise göre, Hz. Peygamber (s.a.) ikinci rekâta kalkınca arada susmadan Fatiha sûresini okumaya başladı[527]' Tek bir eûzü yeter. Çünkü iki kıraat arasına sükut değil zikir girmiştir. Böyle bir kıraat araya Allah'a hamd, teşbih, tehlîl yahut Hz. Peygamber'e (s.a.) salâtu selâm vb. şeyler girdiğinde bir tek kıraat gibi olur.[528]

Şu dört yer dışında Hz. Peygamber (s.a.) ikinci rekâtı aynen birinci rekât gibi kılardı: 1- Sükut, 2- Başlangıç duası (Subhaneke, vs.), 3- Başlan­gıç tekbiri, 4- Birinci rekât gibi uzatma. Zira Hz. Peygamber (s.a.) ikinci rekâtta başlangıç duası okumaz, arada sükut etmez, başlangıç tekbiri almazdı ve ikinci rekâtı birinciden kısa tutardı. Daha önce de geçtiği üzere bütün namazlarda birinci rekâtı ikincisinden daha fazla uzatırdı.

Teşehhüd (et-Tehiyyâtü okumak) için oturduğunda sol elini sol uyluğu üzerine, sağ elini de sağ uyluğu üzerine kor, işaret parmağı ile işaret eder­di. Parmağını ne tamamen diker, ne hareketsiz bırakır. Vâil b. Hucr hadi­sinde de geçtiği üzere parmağını bir, iki kat büker, bir hareket ettirirdi. İki parmağını —küçük parmak ile yüzük parmağını— toplar, orta ve baş parmak ile bir halka yapar, dua etmek üzere işaret parmağım kaldırır, ona doğru bakardı. Sol avucunu sol uyluğu üzerine yayar, onun üzerine yüklenirdi.

Oturuş şekli, yukarıda geçtiği üzere tıpkı iki secde arasındaki oturuşu gibiydi. Sol ayağı üzerine oturur, sağ ayağını dikerdi. Bu oturma konusun­da Hz Peygamber'den bu şekil oturuşdan başkası nakledilmemiştir.

Müslim'in Sahih'inde Abdullah b. Zübeyr'den (r.a.) rivayet ettiği: "Al­lah Rasûlü (s.a.) namazda oturduğu zaman sol ayağını uyluğu ile inciği arasına kor, sağ ayağını yayardı." hadisi[529], yakında geleceği üzere son teşehhüd hakkındadır. Bu rivayet Hz. Peygamber'den (s.a.) naklolunan iki oturuş şeklinden birisini göstermektedir. Buharı ve Müslim'in Sahih'le-rinde[530] Hz. Peygamber'in (s.a.) namaz kılış şekli konusunda Ebu Hu-meyd'den nakledilen hadise göre Hz. Peygamber (s.a.) iki rekâtı tamamla­yıp oturunca sol ayağı üzerine oturur, ötekini dikerdi. Son rekâtta oturun­ca da sol ayağını ileri alır, sağ ayağını diker, kalçası üzerine otururdu. Ebu Humeyd, sağ ayağını diktiğini, İbnü'z-Zübeyr ise sağ ayağım yaydığı­nı söylemiş; ama hiç kimse Hz. Peygamber'in (s.a.) ilk teşehhüddeki otu­ruş şekli işte budur, dememiştir. Böyle diyen hiç kimse bilmiyorum. Ancak âlimler bu konuda şu görüşleri ileri sürmüşlerdir: 1- Her iki teşehhüdde de teverrük[531] edilir. Mâlik (r.h.) bu görüştedir, 2- Her ikisinde de ifti-raş edilir; yani sağ ayak dikilir, sol ayak yayılıp üzerine oturulur. Ebu Hanîfe (r.h.) bu görüştedir. 3- Peşinden selâm gelen her teşehhüdde tever-rük, diğerlerinde ise iftirâş edilir. Şafiî (r.h.) de bu görüştedir. 4- İki otu­ruş arasındaki farkı göstermek için iki teşehhüdlü bütün namazlarda son turuşta teverrük edilir, tmam Ahmed (r.h.) ise bu görüştedir. Şu halde Îbnü'z-Zübeyr'in (r.a.): "Hz. Peygamber (s.a.) sağ ayağını yayardı" de­mesinin anlamı şudur: Hz. Peygamber (s.a.) bu oturuşta kalçası üzerine otururdu. Bu durumda sağ ayağı yaygın, sol ayağı uyluğu ile inciği arasın­da ve kalçası ise yerde olurdu. Bu oturuşta sağ ayağının vaziyetinde yani yaygın mı idi, dik mi idi konusunda farklı görüşler ileri sürülmüştür. Bu ihtilaf —Allah daha iyi bilir ya— gerçekte bir ihtilaf değildir. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.) ayağı üzerine oturmazdı. Ayağını sağından dışarı çıkarır­dı. Bu durumda ayak diklik ile yaygınlık arasında olurdu. Böylece bu ayak sağ iç tarafı üzerinde olurdu. Şu halde "sağ ayak yaygındır** sözü, Hz. Peygamber (s.a.) onu dikmedi, ökçesi üzerine oturmadı anlamında; "sağ ayak dikilmiştir" sözü, Hz. Peygamber (s.a.) onun iç tarafı üzerine otur­madı, ayağın dışı yere değmedi anlamında. Artık Ebu Humeyd ve berabe­rindekilerin görüşü ile Abdullah b. Zübeyr'in görüşünün doğru olduğu an­laşılmıştır. Yahut şöyle de denebilir. Hz. Peygamber (s.a.) onu da bunu da yapardı. Hem ayağını diker, hem de rahat olduğunda zaman zaman da yayardı. Allah en iyi bilendir.

Sonra Hz. Peygamber (s.a.) bu (ilk) oturuşta daima teşehhüd (et-Tehiyyâtü) okur, ashabına da okumaları için öğretirdi:

"Selâmlar, dualar ve bütün güzel şeyler yalnız Allah için.

Ey Peygamber! Selâm sana. Allah'ın rahmeti ve bereketleri sana.

Selâm bize ve Allah'ın salih kullarına.

Allah'tan başka tann olmadığına şahitlik ederim ve Hz. Muhammed*-in O'nun kulu ve elçisi olduğuna şahitlik ederim."[532]

en-Nesâî, Ebu'z-Zübeyr yoluyla Câbir'in şöyle dediğini nakleder: Allah Rasülü (s.a.), bize teşehhüdü, sanki Kur'an'dan bir sûre öğretiyormuş-casına öğretirdi:

"A...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Teşehhüde oturuşu
« Posted on: 18 Nisan 2024, 23:15:49 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Teşehhüde oturuşu rüya tabiri,Teşehhüde oturuşu mekke canlı, Teşehhüde oturuşu kabe canlı yayın, Teşehhüde oturuşu Üç boyutlu kuran oku Teşehhüde oturuşu kuran ı kerim, Teşehhüde oturuşu peygamber kıssaları,Teşehhüde oturuşu ilitam ders soruları, Teşehhüde oturuşuönlisans arapça,
Logged
09 Eylül 2015, 15:30:10
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« Yanıtla #1 : 09 Eylül 2015, 15:30:10 »

Esselamu aleykum;  Çok ehemmiyetli bilgiler çok istifade li bir konu Cenabı hak istifade edebilenlerden olmayı nasiparis etsin
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

09 Eylül 2015, 15:58:33
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #2 : 09 Eylül 2015, 15:58:33 »

Aleykümselam.Rabbim razı olsun paylaşımdan kardeşim.Farzlara uygun yaşayan,sünnete tabi yaşayan peygamber efendimizin yolunda giden Salih kullardan olalım inşallah...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes