> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Cuma Vaazı > Vaaz Projeleri > Zamanı Diri Tutmak
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Zamanı Diri Tutmak  (Okunma Sayısı 1289 defa)
17 Eylül 2010, 15:40:21
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 17 Eylül 2010, 15:40:21 »



ZAMANI DİRİ TUTMAK (DUA VE ZİKİR)



Dr. Ekrem  KELEŞ


I- Konunun Plânı
A.   Dua ve zikrin anlamı ve kapsamı
B.   Kur’an ve Sünnette dua ve zikre verilen  önem
C.   Dua ve Zikir Hayatı bakımından Hz. Peygamber ve Sahabe
D.   Kulun dua ve zikre olan ihtiyacı
E.   Yüce Allah’ın dua ve zikre vereceği karşılık
F.   Dua ve Zikirde kişinin iç dünyası
G.   Dua Âdâbı

II- Konunun Açılımı ve İşlenişi
Konunun açılımında yer alabilecek bazı temel vurgular şunlar olabilir:
Duâ, Allah ile kul arasında kuvvetli bir bağdır. Duadan ve zikirden uzak kalmak, kişinin yaratıcı ile irtibatının zayıflamasına, bunun sonucunda da dini hayatında gevşekliğe sebep olur. Özellikle günümüz şartlarında yürekleri kirletecek o kadar etken arasında duanın önemi daha bir artmış görünmektedir. Dua ile yaşamak, Allah'ı görüyormuş gibi yaşamaktır. Her ne kadar biz O'nu görmesek de O bizi görmektedir.
Dua ve zikir, kişiye Allah'la birliktelik bilinci kazandıran ve Müminin zamanını manen diri yaşamasını sağlayan bir disiplindir.  Zaman, kişiye verilmiş büyük bir emanet ve nimettir. Dua ve zikirle mümin, zamanı diri tutar. Her ânının dolu dolu geçmesi için çalışır.  Bu sebeple dua ve zikirle yaşayanın her ânı ve her davranışı bilinç yüklüdür.
İnsana en çok huzur veren duygulardan biri, kendisini seven, onu düşünen, onu  gözeten ve ona değer veren birilerinin olduğunu bilmesidir. Bu açıdan bakınca, her şeyi işiten, her şeyi bilen, her şeyi gören, her şeyden haberdar olan, her şeye gücü yeten, dertlere derman olan, sıkıntıları gideren, huzur ve mutluluk veren sevgi ve rahmet kaynağının sevgisini ve ilgisini elde edebilmiş olanın huzur ve mutluluğunun boyutları tahmin kalıplarına sığmaz. Mümin, dua ve zikirle bu sevgi ve ilgiyi elde etmektedir. Bu bakımdan dua ile yaşamak, huzur içinde yaşamaktır.  Hiç şüphesiz, hiç kimsenin sesimizi duymayacağı yerde sesimizi duyan, hiç kimsenin bizi göremeyeceği yerde bizi gören, hiç kimsenin bilemeyeceği niyetlerimizi, düşüncelerimizi ve sırlarımızı bilen, hiç kimsenin yardım edemeyeceği pozisyonlarda bize yardım edebilecek olan, hiç kimsenin bizi umursamadığı zamanlarda bizi dikkate alanın ilgi ve sevgisine mazhar olmaktan daha öte bir mutluluk düşünülemez.
Bir müminin huzurlu ve mutlu olabilmesi için bu sevgi ve ilgiyle yaşaması gerekir. Bu sevgi ve ilgi, ona, her durumda ve her konumda kendisini seven ve değer vereni unutturmaz. Kendisine şah damarından daha yakın olan ve nerede olursa olsun, kendisiyle birlikte bulunanın sevgi ve rahmeti, onu daima bir bahar serinliği gibi sarar. Kısacası böyle bir mümin, daima Rabbiyle beraber olur. Günlük hayatının her aşamasında onu unutmaz. Hayatını O'nunla birlikteliğin duyarlılığı içinde inşa eder. Hangi işle uğraşırsa uğraşsın, kalbi ve gönlü Rabbi ile beraberdir. Dünyevi kazanımları ile meşguliyeti, onu Allah’ı hatırlamaktan alıkoymaz. Ne ticareti, ne alış-verişi onun Allah’ı hatırlamasına  engel  olabilir.  Bir taraftan dünyevi kazanımlarını ve kârını elde ederken diğer taraftan Allah’ı anar.
Alimlerimiz duayı mahiyeti itibariyle sözlü, fiili ve hâlî(hal ile yapılan) olmak üzere üçe ayırırlar. Hangi şekilde olursa olsun duanın en etkin olanı, ihlas ve samimiyet yüklü olandır.  Çünkü ihlas, duanın en önemli unsurudur. Dua, asla riyayı götürmez. Yüce Allah gizlediklerimizi de açığa vurduklarımızı da çok iyi bilir. Dünyanın en güzel sözleri ve cümleleri ile de ifade edilse, ihlas ve samimiyet yüklü olmadıkça dua, hiçbir anlam ifade etmez. İhlas ve samimiyet taşımayan sözlerin, Allah yanında hiçbir değeri yoktur. Bundan dolayı Hz. Peygamber “Allah Teala gafil bir kalpten hiç bir duayı kabul etmez”  buyurmuştur. Buna karşın içtenlik, ihlas ve samimiyet olduktan sonra, sözleri güzel dizememenin pek önemi yoktur. Allah, kişinin kalbinin derinliklerini bildiğine göre söz kalıplarının çok fazla bir anlamı kalmamaktadır. Çünkü Allah  kalıplara ve şekillere değil, yüreklere bakar. Yürek bulanıksa, yürek karanlık ise, riyakarlık dolu ise, o yüreğe değer vermez. Ama yürek, ihlas yüklü ise, samimi ise, aşk dolu ise ona büyük değer verir.
Dua, ibadetin ruhu, özü ve iliğidir. Nitekim en kapsamlı ibadet olan namazın her rek’atında Fatiha okunmaktadır. Her gün sünnetleriyle birlikte namazlarını  kılan müminler, günlük ibadetimiz olan ve zikrin bütün nevilerini kapsayan namazda, Fatiha suresini kırk defa okumuş olmaktadırlar. Yüce Allah, âdeta müminlerin dua ile daima iç içe olmalarını sağlamak ve kendisine nasıl dua etmeleri gerektiğini öğretmek üzere, Kur’an-ı Kerim’in anahtarı mesabesindeki Fatiha süresine örnek olarak en güzel dua cümlelerini yerleştirmiştir. Bu durum,  müminin nasıl dua ile iç içe olması gerektiğinin bir kanıtıdır.
Allah’ın varlığını, birliğini ve yüceliğini ikrar ve itiraf ederek ona ibadet, ona hamd u senâ, onun verdiği nimetlere şükür, onu zikir, ona sığınma(İstiâze) ve iltica, hatalardan ve günahlardan dolayı bağışlanma dileme(istiğfar) ve tövbe gibi Müslüman’ın dini hayatının ayrılmaz parçası konumundaki ibadet ve taatların hepsi de dua ile iç içedir.  Bu durum da, duanın müminin hayatındaki yerini göstermektedir.  Bu bakımdan gerçek bir Müminin günlük hayatı, ariflerin “El kârda gönül yarda” deyimiyle formüle ettikleri güzel bir huzur atmosferinde geçer. Bu formüle göre Mümin, günlük işini yaparken ve bir insan olarak dünyevi ihtiyaçlarını karşılarken ve çalışmalarını sürdürürken de gönlü ve yüreği daima Allah’la beraberdir. Onu hiç unutmaz. Daima onunla irtibatlıdır. Bir taraftan dünyevi kazançlarını elde ederken diğer taraftan gönlü kendisini seven, koruyan ve gözetenle beraberdir. Bu beraberliğin bir gereği olarak gerçek mümin kolay kolay kötülük işleyemez. Allah’ın koyduğu sınırları çiğneyemez. Çünkü şeytanın veya nefsinin dürtüklemesiyle ne zaman bir kötülüğe meyletse, hemen Rabbinin kendisini görmekte olduğunu, kalbinden geçenleri bildiğini hatırlar. Onun kendisine verdiği değeri düşünür ve içinde yaşadığı bu güzelliği kaybetmek istemez. Böyle bir şeyin, kendi huzurunu dinamitlemek anlamına geleceğini bilir.
 Allah’ı anan, ona sığınan, ondan yardım isteyen bir kul, hem onun rızasını kazanır, hem yardımını elde eder, hem de ruhundaki kirlerden arınır. Hakiki mümin Allah’a dua etmekten geri kalmaz, daima samimiyetle ona yönelir. Dua ve zikirlerin, Kur’an’da ve Sünnette yer alan dualardan ve zikirlerden başlamak üzere Selef-i salihînin ve İslam büyüklerinin yaptığı dua ve zikir ifadeleriyle yapılması elbette daha güzel olur. Ancak bu şart değildir. Önemli olan samimiyetle arz-ı haldir.  Samimiyet ve içtenlik, işin özü ve esasıdır.
Cenab-ı Hakk’ın güzel isimlerine şöyle bir göz attığımız zaman, bu isimlerden önemli bir kısmının kulun duası, zikri, istiğfarı ve tövbesi ile ilgili olduğunu görürüz.. Her şeyi işten(es-Semi), dualara karşılık veren(el-Mücib), Çok merhamet eden, rahmeti her şeyi kuşatan (er-Rahman, er-Rahîm), tövbeleri çok kabul eden(et-Tevvab), karşılıksız bolca veren (el-Vehhab), rızık veren(er-Rezzak), engelleri kaldıran, sıkıntıları gideren her kapıyı açan(el-Fettah), şifa veren (eş-Şâfî), affeden (el-Afüvv), kendi kendine yeterli, her bakımdan sınırsız zengin(el-Ganî)…Hasılı Esmâ-i hüsnâ’dan daha pek çoğu, müminin daima dua ile iç içe olması gereğini göstermektedir.
Dua etmemek, kendini Allah’a karşı müstağni görmek anlamına da gelebileceği için dinen hiç hoş karşılanmaz. Kur’an-ı Kerim’de duadan istinkaf edenler için: “Bana kulluk etmekten yüz çevirenler.”    şeklinde bir ifadenin kullanılması, dua yapmaktan çekinmenin, diğer bir deyişle dua etmemenin, Allah’tan yüz çevirmek ve Allah’a karşı kendisini müstağni hissetmek gibi bir anlama geleceğine işaret etmektedir. Nitekim Hz.Peygamber “Dua ibadettir” buyurduktan sonra bu ayet-i kerimeyi okumuştur  Halbuki insan, kendi kendine yeterli değildir. Dini literatürümüzdeki orijinal deyimiyle ‘fakîr’dir. Buradaki fakirlik, dar manada malı mülkü olmamak anlamındaki  fakirliği değil, esas itibariyle kişinin Allah’a karşı mutlak muhtaçlığını anlatır. Bu sebeple arifler ‘el-Fakru fahrî: (Rabbime) muhtaç olmam, benim için övünçtür’ derler.

III- Konunun Özet Sunumu
Hz. Peygamber bizler için her bakımdan en güzel örnektir. O, şahsi işleri, toplumla ilişkileri, devlet işleri ve o kadar meşguliyeti arasında dua ve zikirden asla geri kalmıyor, daima dua ve zikir ile iç içe yaşıyor,  Allah Teâlâ’yı her halinde zikrediyordu.  du. Günlük evrad ve ezkarını ihmal etmeden yerine getiriyordu. Onun hayatında yaptığı duaları derleyen çalışmalar, onun nasıl dua ve zikir ile iç içe yaşadığını göstermektedir. Sahabe-i kiram da ona uyarak  en zor şartlarda bile evrâd u ezkârı bırakmazlardı. Bu durum, Müslüman’ın nasıl daima dua ve zikirle yaşaması gerektiğini göstermektedir.
İnsan hayatındaki en değerli an, Yüce Allah’a yönelip Onunla baş başa kaldığı zaman dilimidir. Allah ile baş başa kalmanın en güzel vasıtalarından biri de dua ve zikirdir. Hadislerde ifade edildiği gibi "Dua, ibadetin özüdür."   
Diğer taraftan Kur’ân-ı Kerim’de yer alan dua ve zikir ayetleri de müminin daima dua ile iç içe olması gerektiğini göstermektedir. Kişiyi çoğu zaman manevi atmosferden uzaklaştıran kimi ortamlarda, Müminin dua ve zikre daha da çok ihtiyacı vardır.
Kısacası Müslüman’ın, daima, ruhunun gıdası olan dua ve zikirle beraber yaşaması manevi huzur ve mutluluğunun bir gereğidir.

IV- Konu İşlenirken Başvurulabilecek Bazı Ayetler
فَاذْكُرُونِي أَذْكُرْكُمْ وَاشْكُرُواْ لِي وَلاَ تَكْفُرُونِ[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Zamanı Diri Tutmak
« Posted on: 28 Mart 2024, 21:39:00 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Zamanı Diri Tutmak rüya tabiri,Zamanı Diri Tutmak mekke canlı, Zamanı Diri Tutmak kabe canlı yayın, Zamanı Diri Tutmak Üç boyutlu kuran oku Zamanı Diri Tutmak kuran ı kerim, Zamanı Diri Tutmak peygamber kıssaları,Zamanı Diri Tutmak ilitam ders soruları, Zamanı Diri Tutmakönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes