Âlimler, tecvidsiz okuyuşu, lahn saymışlardır. Kıraette lahn: Kelimelere, sonradan arız olan telaffuz bozukluğudur.
Lahn'ın, celi ve hafi olanı vardır. Celî, yani açık lahn; lafzı açıkça bozan hatadır. Açık lahni, kıraet imamları ve diğer âlimler müştereken bilirler. Bu, i'rab ve sarf hatası gibi şeylerdir. Hafî, yani gizli lahn ise, lafzı bozmak olup, bunu sadece kıraet âlimleri ve bir de âlimlerin ağızlarından öğrenip onu, ehl-i edanın lafızları olarak zapteden edâ imamları bilirler.
Tecvidde, ifrat ve tekellüf derecesinde mübalağa yapmak, lahn'den daha az bir hata değildir. Çünkü bu mübalağa, harfleri yerlerinden başka yerde yâd etmektir. Mesela, bugün Kur'ân'ı, çalgı âletlerinin çıkardığı ses gibi ve dalgalanarak gidip gelen musikî sesi gibi gamlı, kederli nağme ile okuyanlar vardır.
Âlimler, insanların bu konuda icad ettikleri bid'atlere dikkati çekerek bunları şöyle adlandırmışlardır: Ter'îd, terkîs, tatrîb, tahzîn veya terdîd.
Süyûtî bunları, "el-İtkân"da nakletmiş, er-Râfiî de bunları, "Î'câzu'l-Kur'ân"da şu sözü ile ifade etmiştir:
"Kıraat ve eda hususunda icad edilen bid'atlardan biri de, bugüne kadar sürüp gelen bu telhîn olup, onu, kalbleri fitne ve fesada uğrayanlar ve bir de bunların halini beğenenler birbirlerine nakledip Kur'ân'ı şarkı gibi okuyorlar.'
Onlarda bulunan nağme kısımları halindeki telhîn çeşitlerinden bazıları şunlardır:
Ter'îd: Okuyanın sesini, soğuktan veya elemden titriyormuş gibi titretmesidir.
Terkîs: Sakin üzerindeki sükûnu acele ile yapıp, koşar veya zıplar gibi hemen harekeye geçmektir.
Tatrîb: Kur'ân okurken, terennüm ve tegannîde bulunarak, med gerekmiyen yerde med yapmak, med yapılacak yerde fazlaca uzatmaktır.
Tahzîn: Hudû ve huşu içinde, ağlarcasına, hüzünlü bir biçimde yapılan kıraettir.
Terdîd: Kur'ân okuyanın kıraeti bitiminde, cemaatin bu vecihlerden bir vecih üzere, bir ağızdan ona karşılık vermeleridir."(5)
Tecvid ilmi ile Kıraat ilmi
"Tecvid ilmi ile kıraat ilmi arasındaki fark: Birçok bilgin, tecvid ilmini, kıraat ilminin bir parçası saymışsa da, bu ilim kıraat ilminden ayrı olarak değerlendirilmelidir. Çünkü kıraat ilmi, Kur'ân-ı Kerim'in kelimelerinin okunuşlarındaki keyfiyet ve ihtilafları, nakledenlerine nisbet ederek bilmektir. Konusu da, Kur'ân'ın kelimeleridir. Tecvid ilmi ise, harflerin mahrecleri (çıkış yerleri) ve sıfatlarının mahiyetini bilmektir. Konusu itibariyle de, Kur'ân'ın harfleridir."(6)
Dipnotlar:
1- İbnu Deybe, Teysiru'l-Vüsûl ilâ Câmii'l-Usûl, trc. İbrahim Canan, Akçağ Yayınevi, İstanbul, 1993, XVIII.
2- Muhammed Salih el-Useymîn-Muhammed Nasıruddin el-Elbani, Tefsir Usulü.
3- Ali Ünal, Kur'ân'da Temel Kavramlar, Nil Yayınları, İstanbul, 2003.
4- el-Useymîn- el-Elbani, a.g.e.
5- Menna Halil el–Kattan, Ulumul Kur'an,Timaş Yayınları.
6- Abdurrahman Çetin, Kur'an İlimleri ve Kur'an-ı Kerim Tarihi, Dergâh Yayınları, İstanbul, 1982.
[
Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın