> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Tasavvuf Klasikleri > Fakirlik ve Zenginlik
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Fakirlik ve Zenginlik  (Okunma Sayısı 1449 defa)
23 Temmuz 2011, 12:19:52
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 23 Temmuz 2011, 12:19:52 »



Sülemî’nin Risaleleri


Şubat 2010 134.SAYI
 

Ali KAYA kaleme aldı, TASAVVUF KLASİKLERİ bölümünde yayınlandı.

Fakirlik ve Zenginlik

Sufiler o kimselerdir ki Allah, peygamberini onlar için uyarmış: “Sabah akşam Rablerinin rızasını isteyerek O’na yalvaranları (Kureyş büyüklerinin isteğine uyarak) yanından uzaklaştırma...” (En’âm, 52) demiştir. Ve yine onlar hakkında peygamberine demiştir ki: “Sabah akşam rızasını isteyerek Rablerine yalvaranlarla beraber bulun. Gözlerin dünya hayatının süsünü isteyerek onlardan başka yana kaymasın.” (Kehf, 28)

Çünkü onlar bizim muradımıza uydular, hükümlerimize sarıldılar. Onlar dünyadan tamamen yüz çevirdiler. Dünyadan ancak dinin terkine müsaade etmediği ölçüde bir şey aldılar. Ayıplarını kapatacak bir elbise, farzları yapmaya güç verecek miktarda gıda aldılar. Dünyadan az miktarda bir şey almayı, ondan yüz çevirmeyi şiar edindiklerinden dolayı onlara fukara adı verildi. Yüce Allah buyurdu: “Allah yoluna kendini adamış o fakirler ki…” (Bakara, 273)

Onların seçtikleri ve adlandırıldıkları fakr, bilinen dünya yoksulluğunun ötesinde bütün kâinattan yoksul olmak, kâinatı tamamen terk etmektir. Yalnız Allah’a muhtaç olmak, başka bir şeye ihtiyacı bulunmamaktır. İnsanın bir şeye ihtiyacı olduğu zaman onu elde edince ihtiyacı kalkar. Allah’tan başka bir şeyle zenginlik isteyen kimse kötü bir zenginlik içindedir. Sufileri ise Hak’tan başka hiçbir şey zengin etmez.

Çünkü onların, O’ndan başkasına ihtiyacı yoktur. Onlar yalnız Allah ile zengin olurlar. Bundan dolayıdır ki Peygamber s.a.v.: “Fakirlik nerdeyse küfür olacaktı...” demiştir. (Ebu Nuaym; Beyhakî). Yani Allah’tan başkasına ihtiyaç duymak, nerdeyse küfür (hükmünde) olacaktı demiştir.

Gerçek fakir başkasına değil, yalnız O’na muhtaç olandır. Fakirlik zenginliğin zıddıdır. Yüce Allah, kendisini zenginlikle, kullarını da fakirlikle nitelendirmiştir: “Ey insanlar, siz Allah’a muhtaçsınız. Zengin ve övgüye layık olan Allah’tır.” (Fâtır, 15)

Nasıl Hakk’ın zatî sıfatlarından biri olan zenginliğinin fakirliğe dönüşmesi caiz değilse, kulların fakirliğinin zenginliğe dönüşmesi de öyle caiz değildir. Kul zengin olamaz. Fakirlik kulun sürekli vasfı, zenginlik de Allah’ın sürekli vasfıdır. Kulların fakirliği zenginliğe dönüşmez, yalnız istiğnaya (zenginlik hissine, hiçbir şeye ihtiyaç duymamaya) dönüşür. Bu duyguları onlarda Allah’a ihtiyacı artırır, yalnız O’na muhtaç olurlar. O’nun varlığıyla kâinata ihtiyaç duymazlar. İşte bunlar fakirliğin ve istiğnanın bir yanıdır. Bu fakirlik, özel bir fakirliktir.

Daha sonra genel anlamıyla fakirlik gelir. Kimi fakir dünyaya muhtaçtır, dünyanın varlığı onu zengin eder. Kimi fakir baş olmaya muhtaçtır, arzusuna kavuşması kendisini zengin eder. Kimi fakir veli olmaya muhtaçtır, veli olması onu zengin eder. Bunların hepsi kötü olan fakirliktir. Hz. Peygamber s.a.v. böyle fakirlikten Allah’a sığınmıştır. O’nun duasında: “Fakirlikten sana sığınırım!” dediği rivayet edilir.

Yine Hz. Peygamber s.a.v. buyurmuştur ki: “Zenginlik mal çokluğuyla olmaz, zenginlik ancak nefs (ruh) zenginliğidir.” (Buharî; Müslim; Tirmizî; İbn Mâce)

Sufilerin Edebi

Ebu Ubeyd en-Nesevî şöyle dedi:

“İbadette edepli olmak, günün sıcaklığında uzun zaman susuz, geceleri uykusuz kalmaktan daha üstün ve daha iyidir. Zira edep Allah’a yakın olma sonucunu doğurur. Allah için susuzluk ve uykusuzluk (devamlı oruç ve uzun gece ibadetleri) ise ecir ve sevap getirir. Kimde müritlerin adabı görünürse melekler onu görmekten sevinç duyar, cennet halkı onu görmekle övünür.”

Sabihî şöyle demiş: “Evliyanın üç özelliği vardır: Takva, edep ve ibadet.”

Sehl b. Abdullah da şöyle demiş: “Nefs arzusundan ancak peygamberler ve sıddıkların da sadece bir bölümü kurtulur, hepsi değil. Ancak edebe sarılan nefsin isteklerinden kurtulur. Hikmet ehli ‘Kula en yakışan şey edeptir’ demişlerdir.”

Yine Sehl demiş ki: “Edebi küçümsemek, haramı küçümsemeye götürür. Haramı küçümsemek saygıyı terke götürür. Saygıyı terk etmek ise şükrü terk etmek demektir. Şükrü terk etmenin de imandan ayrılmaya sebep olacağından korkulur. Kulun imanı yalnız edeple doğru olur. Edepsizlik ise ilâhi bilginin azlığından ileri gelir.”

Ebu Osman şöyle demiş: “Kul için güzel edepten daha iyi bir mertebe görmedim. Zira aklın hayatı edeptir. Kul edep ile iki alemde yüksek hallere, yüce derecelere ulaşır.”

Şöyle de denilmiş: “Edep konuştuğun zaman dilini korumaktır; yalnız kaldığın zaman da kalbini korumaktır.” Ve denilmiş: “Edep senden üstün olana hürmet etmek, senden aşağı olana şefkat etmek, dengin olanlarla da güzel geçinmektir.” Denildi: “Edep dili tutmak, korumak; nefsi küçültmek, kalbi temizlemektir.” Denildi: “Arifin edebi, her edebin üstündedir. Çünkü manevi bilgisi onun kalbini terbiye eder.”

Serî es-Sakatî şöyle demiş: “Güzel edep aklın olgunluğundan ileri gelir. Nefsi şehvetlerden arzulardan men etmek sufilerin edebi gereğidir.”

Kelimeler Kavramlar

Havf ve reca (korku ve ümit):


Korku ve ümit, kulu frenleyen iki dizgindir. Hallerinde, işlerinde ve vakitlerinde kişiyi doğru olana yönlendirirler. Bunlardan biri fazla olursa kul yolda kalır (ikisinin dengeli olması lazımdır). Bundan dolayı korku halinde kulun Allah’tan ümidini kesmemesi, ümit halinde de Allah’ın gazabından emin olmaması gerekir ki doğru hareket edebilsin, işi hatalardan arınsın. Korku galip geldiği zaman kulu ümitsizliğe düşürür; ümit galip geldiği zaman da aşırı güvenle ameldeki kusurlarını görmemeye yol açar.

Recanın alameti kulun gücü yettiğince ibadete yönelmesi, havfın alameti de bütün dine aykırı davranışlardan kaçınmasıdır. Havfın hakikati ancak reca sahibinde (umanda), recanın hakikati de ancak havf sahibinde (korkanda) kendisini gösterir.

Peygamber s.a.v. buyurmuştur ki: “Müminin ümidiyle korkusu tartılsaydı birbirine tam denk gelirdi.” (Beyhakî; Ahmed)

Fena ve beka (yokluk ve sonsuzluk):

Zahirde fena, kuldan her türlü kötü huyun gitmesi, beka da her türlü iyi huyun kulda kalmasıdır. Hakikatte ise fena, kulun kendi sıfatlarından yok olup Allah’ın kendisinden istediği sıfat ve hallerle baki olmasıdır. Fena, kulun kendi hallerinden geçip, halleri evirip çeviren Allah ile baki olmasıdır.   



[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Fakirlik ve Zenginlik
« Posted on: 16 Nisan 2024, 08:21:48 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Fakirlik ve Zenginlik rüya tabiri,Fakirlik ve Zenginlik mekke canlı, Fakirlik ve Zenginlik kabe canlı yayın, Fakirlik ve Zenginlik Üç boyutlu kuran oku Fakirlik ve Zenginlik kuran ı kerim, Fakirlik ve Zenginlik peygamber kıssaları,Fakirlik ve Zenginlik ilitam ders soruları, Fakirlik ve Zenginlikönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes