> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi > Tarih > Rumelihisarı’ndan Rumeli Feneri’ne
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Rumelihisarı’ndan Rumeli Feneri’ne  (Okunma Sayısı 1260 defa)
23 Haziran 2012, 16:27:47
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 23 Haziran 2012, 16:27:47 »



Evliya Çelebi’nin izinde: Rumelihisarı’ndan Rumeli Feneri’ne
Yakup ÖZTÜRK • 67. Sayı / TARİH


Evliya Çelebi’yle olan yolculuğumuz bu kez Boğaziçi’nin Avrupa kıyılarındaki son kuzey semtlerinde sürüyor. Rumelihisarı’ndan başlayarak, Sarıyer’deki Fanus Feneri’ne gidecek, Evliya Çelebi merhumla olan Boğaziçi yolculuğumuza burada son vereceğiz. Önce kaleyi, ardından İstinye, Yeniköy, Tarabya, Büyükdere ve Sarıyer’i temaşa edeceğiz. Değişen, dönüşen, eskiyen, katledilen ne varsa bu yazımızın sınırları içerisinde ele alacak, bunu yaparken önce Seyahatname’ye sonra da günümüzde yazılan metinlere başvuracağız.

İstanbul’un fethini müjdeleyen papaz
“Büyük şehir ve eski kale Rumelihisarı’nın şekilleri ve tarzı, imaretleri ve hayırları” başlıklı bölümde Fatih Sultan Mehmed Han’ın Rumelihisarı’nı inşa etme macerası, Müslümanlığını gizleyen bir papaz üzerinden anlatılıyor. Biz de bu hikâyeyi Evliya Çelebi’nin dilinden kısaltarak yer vereceğiz.

“Tepenin üzerinde eski bir kilise içinde bir rahip vardı. Bu rahip gizlice İslam dinini kabul etmişti. Edirne şehrinde Fatih’in tekrar tahta çıktığını işitince derhal bir mektupla ‘İstanbul’u fethedecek ni’melemir sensin’ diye müjdeleyerek, ‘Burada bir kale ve Akdeniz Boğazı’nda iki kale yapıp İstanbul’a iki taraftan zahire bırakılmadığı takdirde kıtlık ve pahalılık olması muhakkaktır. Azametle Edirne’den kalabalık bir ordu ile bizim tarafa teşrif ediniz.’ diye de haber salmıştır. Konstantin’in izni ile Fatih av için Karadeniz sahillerine gelmiştir. Bu hisar yerinde bir av köşkü yapmak için izin istemiştir. Kralın ‘Bir sığır derisi kadar çiftlik yaparsa ricalarını kabul ederim. Bir sığır derisinden fazlasına iznim yoktur.” dediğini Fatih’e ilettiler. Fatih, elçi önünde öküz derisi büyüklüğünde bir kule yapmaya başlar. Bu arada gizli Müslüman’ın (Papaz) teklifi üzerine, Edirne’nin Karadeniz kıyısındaki Burgaz iskelesinden bir gecede kırk-elli topu da beri tarafa geçirterek, deniz kenarına uygun yerlere koyup üzerlerini çalı çırpı ile örttüler. Yapılan binayı dahi her gün çalılarla örterek gizlerlerdi. Sonra Sultan Mehmed, papazın doğru düşüncesi ve akıllı tedbiri ile kralın gönderdiği öküz derisini gergiye gerip ince bıçak ile daire şeklinde dilim dilim ederek yalçın kayalar üzerine o büyüklükte bir hisar yaptılar. Yine gizli Müslüman papaz dedi ki: ‘Padişahım mübarek adın Mehmed’dir. Kitabımızda ‘Muhammed’in Mehmed’i başı sarıklı olup 1453 tarihinde Konstantin devleti onun eline geçer’ diye yazılıdır. Şimdi bu kalenin şekli senin adına benzer şekilde yapılmalı.’ diyerek bütün mimarları başına toplar. Sonra bu Rumelihisarı’nı kufî yazıya göre Mehmed ismi şeklinde yapar. Bu durum Anadoluhisarı bağlarından açık bir şekilde görülür. Şöyle ki:

Dağın tepesinde olan yedi tabaka büyük kubbe ‘Mim’ şeklindedir. Bekçi kapısı olan küçük hisar ‘He’ yerindedir. Aşağıda deniz kenarında büyük Şişhane kule ikinci ‘Mim’ yerindedir. Durmuş Dede Tekkesi tarafındaki dört köşe küçük hisar ‘Dal’ harfi yerine geçer. Ebced hesabı ile Mehmed kelimesi ‘doksan iki’ olduğundan hisarın da bütün etrafında doksan iki dirsek ve burç vardır. ‘Han’ kelimesi ebced hesabına göre ‘altı yüz elli bir’ olduğundan hisarın etrafında da bu kadar beden dişi vardır. Kale altı ayda tamamlanınca etrafındaki çalı çırpıyı ateşe verdiler. Yeni kale beyaz bir inci gibi meydana çıktı. Gizli Müslüman olan papaz da Muhammed sünnetine uygun bir mümin oldu. Rumelihisarı bekçiliği ona ihsan olundu. Kral bu durumu öğrenince ‘Barışa aykırı olarak kale yaptılar’ diye bir elçi gönderdi. Sultan Mehmed de dilim dilim olmuş sığır derisini krala göndererek ‘İşte izniniz ile bir sığır derisi büyüklüğünde bir bina yaptık. Fazlası var ise yıkalım.’ diyerek hakimâne cevap verdi. Kıtlık ve pahalılık sayesinde kral pes etti.”

Denizde sema eden şeyh
Evliya Çelebi, hisarın inşa serüvenini bu şekilde aktardıktan sonra kalenin fiziki özelliklerine sözü getiriyor. Çevresi altı bin adımmış... Bir minareli Fatih Camii, iki mescidi, iki buğday ambarı varmış. Başka da imareti yokmuş. Daha sonra hisarın dış varoşunda yer alan imaretlerden, halkının yapısından bahsediyor. Burada Evliya Çelebi, kalenin önünde akan Şeytan akıntısı adlı şiddetle akan bir suyu anıyor. Bu akıntının kenarında yalılar yer alıyormuş.

Sıra Rumelihisarı’ndaki ziyaretgâhlara geliyor. Evliya Çelebi, önce katledilerek cesedi Ahırkapı’dan denize atılmış Şeyh İsmail’den söz açıyor. O sırada Kandilli Bahçesi’nde olan padişahın önüne on müridiyle beraber dirilmiş olarak çıkan şeyh, denizde bir saate yakın sema eder. Padişahı hüngür hüngür ağlatır. Evliya Çelebi, bu zatın hikâyesine yer verir. Ardından İbrahim Gülşeni ile Mısır’da sohbette bulunmuş Şeyh Hasan Zarifi’yi anlatır. Bu muhterem iki zatla beraber Rumelihisarı bahsi sona erer.

Bugün İstanbul’un anıt eserlerinin başında gelir bu kale. Yıldırım Bayezid tarafından Güzelcehisar adıyla Anadolu yakasında yaptırılan bir kalenin ardından, Fatih Sultan Mehmed bu kalenin tam karşısına Boğazkesen’i inşa ettirir. 4 ay 10 gün gibi kısa bir sürede bu muhteşem eser yapılır. Uzunluğu 250 metredir. İç mekânda bahsi geçen camii günümüze ulaşamamıştır. Haluk Dursun, bu İstanbul’un en eski camii olan yapı üzerinde konserler verilmesini şiddetle eleştirir. İstanbul’da Yaşama Sanatı kitabında buna bilhassa değinir. Fetihten sonra işlevini yitiren kale, bir süre hapishane olarak kullanılmıştır. Hisarın üst tarafındaki mezarlıkta fetih sırasında ölen askerlerin kabirleri vardır.

İstinye’nin ismi nereden gelir?
Sırada İstinye kasabasının imaretleri var. Evliya, Baltalimanı ve Emirgan semtlerini anmıyor. O dönemde buralarda yerleşim olmadığından olabilir mi?

Fetihten önce kiliselerin olduğu İstinye’nin adı da bu kiliselerden geliyor. Kasabadaki bütün kiliseler İstinye adlı bir rahibin idaresindeymiş. Burada Rum ve Müslümanların karışık oturduğunu nakleden Evliya, üç camii, yedi mescid, bir hamam ve yirmi dükkâna sahip olan bu kasabada han ve medrese gibi imaretlerin olmadığını yazar. Kasaba körfezde olduğundan havasının iyi olmadığını söyler. Seyahatname’den sonra yapılan 18. asra ait Ahmet Şemsettin Efendi Çeşmesi, 16. asra ait Kürkçübaşı Camii, Mahmut Çavuş Camii ve Osman Reis Camii İstinye’nin tarihten kalan birkaç eserini oluşturuyor.

İstinye’den sonra Sarıyer’e doğru ilerlediğimizde karşımıza Yeniköy çıkıyor. Sultan Süleyman’ın emri ile imar olunduğu için buraya Yeniköy adı verilmiş. Üç bin evi olan, bağ ve bahçeli süslü bir şehirmiş burası. Evliya Çelebi halkını anlatırken bakın neler diyor: “Halkının tamamı Trabzonlu oldukları için inatçı insanlardır. Fakat son derece zengin tüccarlardır. Bu yüzden evleri bakımlıdır.” Mahallenin Yahudi’sinin olmadığını söyleyen Evliya, “zaten Yahudi bulsalar Rumlar ve Lazlar öldürürler” diye yazıyor... Üç camisinden en hoş ve latif olanı deniz kıyısındaki Kaptan Halil Paşa Camii imiş. Bu camii maalesef günümüzde bulunamamıştır. Yeniköy, 17. asırda Rus-Kazak askerlerinin ani bir baskınına maruz kalmıştır. Bu baskın o kadar tarumar edicidir ki, kasaba yeni baştan inşa olunmuştur.

İstinye’den Tarabya’ya geçmezden evvel, Evliya Çelebi “Rumelihisarı’ndaki dünyanın kutbu Hazret-i Durmuş Dede’nin türbesi”nden söz açıyor. Bu zat Hisar’ın kıble duvarı dibinde yatarmış. Yirmi yıl kadar şeyhlik yapmış, Ahmed Han devrinde ahirete göçmüş. Evliya Çelebi hâlâ bu zâtın türbesinin herkes tarafından ziyaret edildiğini yazıyor.

Eğlence yeri Tarabya
Tarabya semti, II. Selim’in burada balık yiyip, zevk ü sefa sürmesinin ardından inşa edilen, mamur hâle getirilen bir yermiş. Padişah kendisi için burada bir mesire yeri kurulması emrini Sokullu Mehmed Paşa’ya vermiş. Tarabya, lügatlerde boşuna eğlence yeri anlamı taşımaz. Tarabya’dan sonra gelen Büyükdere kasabası da II. Selim’in gezinti yerlerindendir. “Ormanlık bir dere içinde kurulmuştur” diye anlatan Evliya Çelebi çok zarif bir benzetme yapar Büyükdere için. Der ki: “Toprağı güneş görmez bir ormanlıktır.” İskelesi başında Koca Defterdar Mehmed Paşa Camii olduğunu yazar. Bu camii de maalesef günümüze kalamamıştır. Tarabya’nın günümüzdeki en önemli eseri kuşkusuz Huber Köşkü’dür. Eser bir 19. asır yapısı olduğundan ayrıntısına girmeyeceğiz, fakat İstanbul’un en gözde yapılarından olduğunu, ilginç bir hikâyesinin bulunduğunu söylememiz gerekiyor. Günümüzde Cumhurbaşkanları tarafından kullanılıyor.

Büyük İskender’in mirası Sarıyer
Boğaziçi’nin dokusunu hâlâ koruyabilmiş semtlerinden biri olan Sarıyer’deyiz şimdi. Evliya Çelebi, buraya ayrı bir ihtimam gösteriyor. Seyahatname’de Sarıyer’e ayırdığı yeri gördüğünüzde hemen anlıyorsunuz, sıradan bir yerde olmadığınızı. Biz de satır satır Seyahatname’nin izini sürecek, Sarıyer’i buraya taşıyacağız.

Tarihi, İskender Zülkarneyn’e kadar giden, o zamanlarda da mamur bir şehir olan Sarıyer, İskender tarafından kurdurulmuş. İskender, Karadeniz ile Akdeniz’i birleştirmek için iki denizin arasını kazdırırken bu yerde altın madeni bulmuş ve denizi biraz ilerden kazdırarak buraya bir şehir kurdurmuş. Çelebi zamanında iki mahallesi Müslüman, yedi mahallesi de Hıristiyan imiş. Burada da Yahudi yokmuş... Kırmızı renkli sulu kirazları meşhurmuş. Gülnar adlı Hisarkirazı da burada yetişirmiş ki her birinden yüz damla su çıkarmış.

“Evliya Çelebi’nin İzinde” yazıları kapsamında Anadolu Kavağı’ndaki Yoroz Kalesi’nden söz açmıştık. Yine aynı mantık üzere yapılan, bu kez Rumeli tarafında yer alan Boğazhisarı kalesinden bahsedeceğiz.

Seyahatname’de güvenlik amaçlı boğazın iki tarafına yapılan kalelerden söz açan Evliya Çelebi, Rumeli tarafındaki bu kalenin de Murad Han’ın emri üzere yapıldığını naklediyor. İki tarafta yapılan bu kaleler, Boğaz’ın dar bir yerind...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Rumelihisarı’ndan Rumeli Feneri’ne
« Posted on: 02 Mayıs 2024, 05:16:23 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Rumelihisarı’ndan Rumeli Feneri’ne rüya tabiri,Rumelihisarı’ndan Rumeli Feneri’ne mekke canlı, Rumelihisarı’ndan Rumeli Feneri’ne kabe canlı yayın, Rumelihisarı’ndan Rumeli Feneri’ne Üç boyutlu kuran oku Rumelihisarı’ndan Rumeli Feneri’ne kuran ı kerim, Rumelihisarı’ndan Rumeli Feneri’ne peygamber kıssaları,Rumelihisarı’ndan Rumeli Feneri’ne ilitam ders soruları, Rumelihisarı’ndan Rumeli Feneri’neönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes