> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Hazreti Muhammed a.s.v > Son Peygamber > İnsanların İslâm Davetini Kabul Edişi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İnsanların İslâm Davetini Kabul Edişi  (Okunma Sayısı 1607 defa)
15 Aralık 2009, 15:48:47
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 15 Aralık 2009, 15:48:47 »



İnsanların İslâm Davetini Kabul Edişi


Peygamber efendimiz Mekke-i Mükerreme´de, Safa tepesinin yanında, önce en yakın akrabalarına, sonra da bütün Araplar´a hitap edip îslam davetini tebliğ ettiği zaman, insanların bir kısmı îslami daveti kabul ettiler. O zaman Peygamber efendi- ti miz Rabbinin emirlerini açıkça söylemişti. İnsanlar, karşı laştıkları yeni şeyin alışılmadık bir şey olması dolayısıyla deh şete kapılmış ve bu sebeple de bir kısım insanlar kalplerini saf-laştırarak herkesten önce islam´a koşmuşlardı. Cenab-ı Allah o insanları, kendi davetini taşımaları için seçmişti. Onlar, risale-tini tebliğ edip yeryüzüne yayması ve ülkeden ülkeye taşırması hususunda Peygamberine yardımcı olmaları için seçilmişti. Bunlar arasında öyle zayıf ve korumasız kimseler vardı ki, ha yatın lezzetlerinden ve iktidardan mahrum kalmışlar, Muhammed (sav)´in davetinde, ahirete yönelik bir umut görmüşlerdi. Her ne kadar dünya hayatında hoşlarına gidecek bir durum içinde yaşamıyor olsalar da sonları hususunda ümitli bir ya şantıya kavuşacaklarını hesaplamışlardı. İslamiyet, ahiret ha yatında kendileri için bir umut ışığı yakmıştı. Bu sebeple İs lam´a koşmuşlar ve İslamiyet uğruna çeşitli işkencelerle karşı karşıya kalmışlardı. Buna rağmen dinden dönmemiş ve sabret-mişlerdi. Zorluk ve sıkıntılara göğüs gererek İslamiyet´i tebliğ yolunda yürümüşlerdi. Cenab-ı Allah kendilerine güç ve muvaf fakiyet verdi. Onlar da sabır gösterdiler. Sabırlarının karşılığı nı da tam olarak Allah verecektir: "Ancak sabredenlere, müka fatları hesapsız ödenecektir." (Zumer: 10)

İkinci kısım insanlarsa davetin başlangıcında Peygamber efendimize düşmanlıklarım ilan etmişler ve iman edenlere kar şı çirkin saldırılarda bulunmuşlardı. Bu saldırıda bulunanların başında Peygamber efendimizin amcası Ebu Leheb vardı. Bu kısımdaki insanlar, düşmanlıklarını ve inatçılıklarını devam ettirme hususunda o kadar ileri gittiler ki, mü´minlere eziyet vermeye, güçsüz ve korumasız kölelerle yoksullara işkence yap maya başladılar. Bu zayıf ve güçsüz kimselerin, kendilerini ko ruyacak ve himayelerine alacak aşiretleri ve destekçileri de yoktu. Ancak çok az sayıda bazı kimseler bunları savunuyordu. İslam´a girenlerin çoğu bu şekilde girmişlerdi. Karşılaştıkları eziyetleri kendilerinden uzaklaştıracak himayeci bulamamış lardı. Bu güçsüz ve korumasız müslümanlara eziyet edenlerin başında Ebu Cehil gelmekteydi.

Peygamber efendimizin davetine muhatap olan insanların üçüncü kısmı, yukarıda bahsettiğimiz iki kısım arasında bulu nan ve bir türlü İslam´la kucaklaşamayan kimselerdi. Bunlar İslamiyet karşısında tereddüt içindeydiler. İslam´a düşmanlık etmedikleri gibi, bu daveti kabule de yanaşmıyorlardı. Haşim oğullarının çoğu, Ümeyye oğullarının ve Kureyşliler´in bir kıs mı bu kategoriye dahildi. Her aşiretin içinde müslümanlığa gi ren kimseler bulunduğu gibi, İslam´a karşı tereddütlü davra nan kimseler de vardı. Bekleyiş içinde bulunan bu kimselerin bazılarının kalbini Cenab-ı Allah İslam´a açmış, onlar da sabre den mücahitler ve eziyetlere göğüs geren mü´minler olarak müslümanların safları arasına girmişti. Bunlar, eziyetlere en azından alay ve küçümsemelere karşı mukavemet ediyorlardı, İslamiyet bu gibi kimseler arasında genişlemeye başladı. Hatta müslümanlara eziyet veren ve onlara işkence çektiren kimseler arasında da başladı. Bu hususta örnek olarak Hattab oğluE rner´i göstermek mümkündür. Hz. Ömer, başlangıçta müslü manlara eziyet eden birisiydi. Hatta rivayetçilerin naklettikle rine göre, bir ara Peygamber (sav) efendimizi öldürmeye yönel mişti. Ama Allah´ın rahmeti, onu bu kötü niyetinden geri bırak mıştı. Allah kalbini İslam´a açmış, ona izzet ve şeref vermiş, kalbine ve diline hakkı yazmıştı.

Peygamber (sav) efendimiz İslam davetini yaymaya başla mıştı. Davetini aralıksız sürdürüyordu. Hiç kimseye karşı taviz vermiyor ve davetini hafifletmiyordu. Düşmanlarının saldırısı ve eziyeti ne kadar çok olursa olsun, o, davetinden vazgeçmi­yordu. Kendisine ve büyük sahabilerine ne kadar eza ve cefa çektirilirse çektirilsin, asla gevşemiyordu. Kendisine tabi olan zayıf ve korumasız kimselere karşı reva görülen zulümler, onun moralini kırmıyordu. Fakat bütün bunlardan dolayı üzü lüyordu. Mü´minleri teselli ediyor, onları sabra çağırıyordu. Ar kadaşlarına örnek olarak, kendisine yapılan eziyetlere karşı sabrediyordu. Sahabileri arasında bulunan muhtaçlara mali destekte bulunuyordu. Müşriklerin kölesi durumunda bulunan mü´minleri zengin müslümanlar satın alıp hürriyete kavuştu ruyordu.

Mü´mmlerin sayısı artınca müşriklerin onlara tatbik ettikle ri eziyetler ve saldırılar da artıyordu. Çünkü hak güçlenip müs lümanlar çoğaldıkça, muhaliflerin Mekke-i Mükerreme´de yayı lan ilahi nuru söndürme ümitleri azalıyordu. Bu, nedenle daha fazla inatlaşıyor ve İslam´a karşı mukavemetlerini arttınyor-lardı. Müşrikler, batıla sarılmakta müslümanlara karşı işkence uygulama yolunu seçmekteydiler. Müşriklerin bir kısmı da, mü´minlere eziyet vermeden karşı çıkmayı uygun görmüşlerdi. Müslümanlara zorluk çıkarmadan ve onlara eziyet etmeden karşı durmayı daha uygun bulmuşlardı. Bunlar da kendi yolla rında yürümekte ve kendi metodlarını uygulamaktaydılar. Pey gamber efendimizin, davetinden vazgeçmesini öneriyor ve onunla tartışıyorlardı. Kendi düşüncelerine şeytanın kendüeri-ne.hoş gösterdiği gerekçelere dayanarak Peygamber efendimizi davetinden vazgeçirmek için çalışıyorlardı.

Rivayetlere göre, Peygamber (sav) efendimiz müşriklere ba rış telkin ediyordu. Onların inançlarına karşı en güzel bir üs lupla karşı koyuyordu. Tanrılarını kötü sözler söylemeksizin ya da hakaret etmeksizin onları islam´a davet eden Peygamber efendimize, onlar da karşı koymak istememişlerdi. Fakat Peygamber efendimiz onların tanrıları konusunda konuşmaya ve onları tahkir etmeye başlayınca, ona karşı şiddetle direnme ye başladılar. Bu da yetmezmiş gibi, bazı müslümanlara eziyet vermeye ve İslam´a karşı çıkmaya başladılar. Bu iş daha ilerile re giderek düşmanlığa dönüştü. Aradaki akrabalık bağları kop tu ve kin ateşleri alevlendi.

Bize göre, bu iki aşama arasında bir zaman farkı yoktur. Tevhid davetinin ve putlara tapmayı yasaklamanın, Allah´a or tak koşmayı haram kılmanın, îslam davetiyle bir arada bulun duğu görüşündeyiz. Peygamber efendimiz, yakın akrabalarını İslam´a çağırırken putlara tapmayı da protesto etmişti. Bu uya rılardan sonra, hala Allah´a isyan ederlerse, kendileriyle ilişki sini keseceğini bildirmişti. Bu hususta Cenab-ı Allah şöyle bu- vurmuştur:

"(Önce) en yakın akrabanı uyar. Sana uyan mü´minleri ka natların altına al. Sana karşı gelirlerse: ´Ben sizin yaptıkları nızdan uzağım" de. Güçlü ve merhametli olan Allah´a tevekkül et. * (Şuara: 214-217)

Yine aynı şekilde, Peygamberimiz, İslam davetini açığa vur mak ve risaleti özellikle Kureyşliler´e, genellikle bütün Arap-lar´a ilan etmekle emrolunduğu zaman da buna benzer buyruk lar gelmişti:

"O halde sen emrolunduğun şeyi açıkça söyle ve ortak koşan lara aldırma. O alay edenlere karşı biztsana yeteriz. O Allah ile beraber başka tanrı tutanlar, yakında (yaptıklarının sonucunu) bilecekler."

İki davetin arasını ayıracak bir zaman çizgisi olmadığına ve Mekke-i Mükerreme´de davetin ilk aşamasında nazil olan ayet lerle, Peygamber efendimizin Mekke´deki ikametinin son za manlarında nazil olan ayetler arasında, putlar açısından mana farklılığı bulunmadığına göre, şunu söyleyebiliriz: Putların kö tülükle anılmaları ve onlardan iyi bir şekilde söz edilmemesi durumu arasında herhangi bir fark yoktur. O putlar zaten her zaman kötüdürler.

Bize göre, müşriklerin îslam davetine karşı direnmeleri; on ların paniğe kapılmalarıyla başlamıştır. Çünkü onlar, bekleme dikleri bir şeyle karşılaşmışlar; bu hususu kendi aralarında so ruşturmaya başlamışlardı. Muhammed (sav)´in yaptığını bili yorlardı. Bir kısmı da onun bu sözleri kendi kafasından uydur duğunu söyleyerek îslam daveti hususunda şüphe içine düş müşlerdi. Onlar bu işi sorup araştırmakta iken, îslam daveti giderek yayılmakta, efendi ve köleler içinde taraftarlar bul maktaydı. Eşrafı, güçsüzü, kuvvetlisi ve korumasızı da içinde olmak üzere îslam´a yönelmeler oluyordu. İşte bu esnada müş rikler İslam´a mukavemet etmek üzere hazırlığa giriştiler. Bu işin şaka götürür yanı yoktu. Gayet ciddi ve güçlü idi. İlk aşa mada îslam´a uyanlar sayıca az olsalar da, ileride çoğalacak ve büyük bir çoğunluk mey?.na gelecekti. Öyleyse bu beklenmedik duruma karşı tedbirler almak gerekiyordu. Çünkü İslamiyet gün geçtikçe gelişiyordu. Onu güçlenmeden ve gelişmeden yok etmekten başka çareleri yoktu.

îslam daveti genişledikçe, ona karşı direnenlerin mukave meti de arttı. îslam davetine icabet edenler çoğalınca, ona karşı direnmeler de çoğaldı, islam´ın giderek genişlemesi müşrikleri büyük bir tehlike karşısında olduklarım hissetmeye şevketti. Bunun sonucu olarak îslam´a karşı inat ve şiddetli mukavemet lerini arttırıyorlar di. Çünkü onlar İslamiyet´in gelişmesi duru munda iktidarlarının tehlikeye gireceğini, sosyal düzenlerinin yıkılacağını anlıyorlardı. İktidar mevkileri, altlarından yavaş yavaş kaymaktaydı. Çeşitli şekilde mukavemetlerini arttırdı lar. Herkes kendi yöntemine göre çalışıyor ve benimsediği me todu uyguluyordu. Kimi müslümanlara eziyet veriyor, kimi alay ediyor, kimi de Peygamber efendimizin koruyucusu Ebu Talib´e şikayette bulunuyordu. Ama hepsi kendi ortak karak terlerinin gerektirdiği bir noktada toplanıyorlardı ve bu hal böyle devam ediyordu.

Müşriklerin îslam´a karşı koymaları üç şekilde olmuştur:

1- Peygamber efendimizi, yapmakta olduğu îslami davet, İs lamiyet´i yaymak, putperestlikle savaşmak görevinden çeşitli yollarla caydırmaya çalışmışlardı.

2- Peygamber (sav) efendimizi, aslında makul olmayan baz...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İnsanların İslâm Davetini Kabul Edişi
« Posted on: 29 Mart 2024, 09:37:01 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İnsanların İslâm Davetini Kabul Edişi rüya tabiri,İnsanların İslâm Davetini Kabul Edişi mekke canlı, İnsanların İslâm Davetini Kabul Edişi kabe canlı yayın, İnsanların İslâm Davetini Kabul Edişi Üç boyutlu kuran oku İnsanların İslâm Davetini Kabul Edişi kuran ı kerim, İnsanların İslâm Davetini Kabul Edişi peygamber kıssaları,İnsanların İslâm Davetini Kabul Edişi ilitam ders soruları, İnsanların İslâm Davetini Kabul Edişiönlisans arapça,
Logged
21 Şubat 2021, 02:27:18
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 21 Şubat 2021, 02:27:18 »

Esselamu aleyküm.islami seçen İslam yolunda hizmet eden tüm sahabelere binler rahmet binler selam olsun inşallah...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

21 Şubat 2021, 20:02:43
Mehmed.
Görevli Sorumlusu
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 18.662


Site
« Yanıtla #2 : 21 Şubat 2021, 20:02:43 »

Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri İslam davasından ayırmasın Rabbim paylaşım için razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

23 Şubat 2021, 04:41:44
Sevgi.
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 17.948


« Yanıtla #3 : 23 Şubat 2021, 04:41:44 »

Aleyküm Selâm. Rabb'im bizleri hak islâm davasından hiçbir zaman ayırmasın inşaAllah
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes