> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Hazreti Muhammed a.s.v > Son Peygamber > Ebu Talib´le Görüşmeleri
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ebu Talib´le Görüşmeleri  (Okunma Sayısı 1429 defa)
15 Aralık 2009, 16:22:31
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 15 Aralık 2009, 16:22:31 »



Ebu Talib´le Görüşmeleri


Aralarında anlaşarak, sözü geçen kimseleri bir araya getirip topluca Ebu Talib´in yanına gittiler. Çünkü daha önce ferdi ola rak ona yaptıkları başvurudan bir sonuç çıkmamıştı. Öte yan dan Peygamber efendimiz de davet yolunda ilerlemekteydi. Ah­mak müşriklerin beyinsizliklerine, alay ve maskaralıklarına, eziyet ve cefalarına, engellerine maruz kalmadan Cenab-ı Al lah´ın çizmiş olduğu yolda yürümekteydi.İnsanları en güzel bir şekilde hakka davet ediyordu. Bu sebeple müşrikler onunla tar tışmadan onu uzun bir süre kendi haline bıraktılar. Her ne ka dar eziyetleri devam ediyorduysa da onunla tartışmayı bıraktı lar.

Müşriklerin heyeti Ebu Talib´in yanına gitti. Sözcüleri ona şöyle de dedi:

"Ey Ebu Talibi Yeğenin Muhammed bizim tanrılarımıza sövdü, dinimizi kötüledi. Bize hakaret etti ve horladı. Ya onu uzaklaştırır bize hakaret etmesine engel olursun, ya da aramız dan çıkar ve onu bizimle başbaşa bırakırsın! Biz ona nasıl mu halif isek sen de ona muhalifsin. Onun dininde değilsin. O hal de bırak da bu muhalefeti ortadan kaldıralım."

Akıllı ve hikmetli Ebu Talib, onlara yumuşakça cevap verdi. Güzel ifadelerle sorularını cevaplandırdı. Böylece Kureyşli müşrik heyeti onun yanından çıkıp gitti. Resulullah (sav) kendi yolunda yürümekteydi. Hiç gevşemeden ve kusur etmeden Al lah´ın dinini açıklıyordu. Müslümanların sayısı ise giderek artı yordu, islamiyet, artık diğer kabileler arasında, bu arada Ha beşistan´da yayılmaktaydı. Kureyşliler´in öfkesi arttı. Kinleri sebebiyle işi azıttılar, öfkeden kudurdular. Muhammed´e ve müslümanlara eziyet verme hususunda birbirlerine teşvikte bulundular ve birbirlerini kışkırttılar. İleri görüşlüleri, bir kez daha Ebu Talib´e gitmek, ama öncekine nisbetle daha sert bir dil ve katı bir tutumla onu uyarmak gerektiğini ileri sürdüler. Toplanarak Ebu Talib´in yanma gittiler. Sözcüleri şöyle dedi:

"Ey Ebu Talibi Aramızda yaşlı, şerefli ve itibarlı bir kimse sin. Yeğenin Muhammed´i davasından caydırmanı bekledik. Ama bu konuda birşey yapmadın. Allah´a andolsun ki, bizler atalarımıza, sövülmesine, bize hakaret edilmesine tanrılarımı zın kötülenmesine artık sabredemeyiz. Ya Muhammed´i durdu rursun, ya da bu işi biz kendimiz yaparız. İki taraftan biri, di ğerini yok edecektir!"

Bu defa düşmanlıklarını ilan ederek, bizzat Ebu Talib´i teh dit etmişlerdi.Söylenmemesi gereken herşeyi söylemişlerdi. Ebu Talib´in yaşlılığına, şeref ve itibarına aldırış etmemişlerdi. Değişik bir dille konuşmuş olmaları, Ebu Talib´i çok etkilemiş ve üzmüştü. Her ne kadar yeğeni Muhammed´i himayeden vaz geçmeyecek olsa da, karşı karşıya kaldığı sıkıntıyı ona açıkla mak istedi. Kavminin kendisine karşı büyüyen düşmanlığına, onun da ortak olduğunu bildirmek için şöyle dedi:

"Ey kardeşimin oğlu, kavmin bana geldiler. Artık geldiğin noktada durmanı, daha ileriye gitmemeni istediler. Bana gücü mün yetmeyeceği şeyleri yükleme!"

Muhammed (sav)´in azmi gevşemedi. Çünkü o Allah tarafın dan yardım ve destek görüyordu. Zaferi ve yardımı Allah´tan umuyordu. Her ne kadar içinden kavmi tarafından kabul gör mek desteklenmek arzusundaysa da, Allah´tan başkasından yardım ummuyordu. Amcasının bu sözlerinden dolayı üzüldü. Eziyetlere uğramaktan korktuğu için değil, sevgili amcası Ebu Talib´in kendisine yardım etmekten vazgeçeceğini sandığı için üzüldü. Cihad ve mücadele meydanında amcasının kendisini yalnız bırakacağını ve düşmana teslim edeceğini düşündü. Artık kendisine yardım edemeyecek duruma geldiğini anlamıştı. Azim sahibi bir peygambere yaraşırcasına amcasına şöyle ce vap verdi:

"Amca! Allah´a andolsun ki, bu işi bırakmak için güneşi sağ elime ayı da sol elime verecek olsalar, ben yine onu bırakmam. Ya yüce Allah onu bütün cihana yayar, görevim sona erer; ya da bu yolda ölür, giderim!" Böyle dedikten sonra Peygamber efendimizin gözlerinden yaşlar boşandı. Sonr^a kalkıp gitmek üzere kapıya yöneldi. O, Amcasının kendisini yardımsız bıra kacağını ve düşmana teslim edeceğini beklemiyordu.

Alicenab bir insan olan Ebu Talib, yeğeni Hz. Muhammed´e karşı haksızlık ettiğini anladı. Kureyşli heyetin kendisine söy lediklerini ona nakletmemesi gerektiğini düşündü. Böyle yap makla Muhammed´i huzursuz etmişti. Muhammed, çıkmak üzere kapıya yöneldiğinde ona: "Ey kardeşimin oğlu! var git di lediğini söyle. Allah´a andolsun ki, seni hiç bir şekilde hiçbir kimseye teslim etmeyeceğim."

Ebu Talib ile Peygamber efendimiz arasında geçen konuş malardan Kureyşliler Haberdar oldu. Ebu Talib´in onu korudu ğu sürece Muhammed´e ilişemeyeceklerini, onu öldüremeyecek-lerini, hapsedemeyeceklerini veya Mekke dışına sürgün edeme­yeceklerini anladılar. Fakat onların hileleri ve tuzakları henüz bitmemişti. Düşünmeye başladılar. Tuhaf bir karara vardılar. Her ne kadar bu kararları cahiliyetleri sebebiyle Araplar nez-dinde garip sayılmasa da, yine de onların bu kararı şaşılacak bir şeydi.

Şöyle ki: Araplar nezdinde, öteden beri evlat edinme mües sesesi yürürlükteydi. Onlar, bu adeti komşuları olan Romalılar dan almışlardı. Ailelerin evlat değiştirmeleri, kardeşlerin ve kardeş oğullarının değiştirilmesi, onların nazarında mümkün şeylerdendi. Ebu Talib´in yanına gittiler . Kardeşi oğlu Muham med´i kendilerine teslim etmesi karşılığında, Kureyşlilerden bir genci kendisine vereceklerini söylediler. Verecekleri bu genç, Muhammed (sav)´in yerine onun kardeşi oğlu olacaktı. Sevgi ve muhabbet, değiş tokuş kabul eden bir meta´ haline gelmişti. Sözcüleri, Ebu Talib´e şöyle dedi:

"Ey Ebu Talib! îşte bu, Kureyşli gençlerin en boylu poslusu ve en yakışıklısı olan Velid oğlu Ammar´dır. Onun diyeti sana aittir. Gerektiğinde sen onun, o da senin diyetini verir. Birbiri-nizle yardımlaşırsiniz. Onu evlat edin, senin çocuğun olsun. Buna karşılık yeğenin Muhammed´i bize teslim et. Zaten o, se nin ve atalarının dinine karşı çıkmış, birlik ve beraberliğinizi bozmuş, bizleri horlamış ve hakir görmüştür. Onu öldürmek üzere bize teslim et. Adama karşı adam veriyoruz!"

Doğrusu bu, temelsiz bir düşünce idi. Ebu Talib, yeğenini, öldürmeleri için onlara teslim edecek, buna karşılık da onlar dan bir genci bimaye etmek üzere yanına alacaktı. Bu olacak şey değildi! Ebu Talib, onların düşüncelerinin temelsizliğini şu sözlerle açıkladı: "Allah´a andolsun ki siz benimle kötü bir pa zarlığa girişiyorsunuz. Kendisini beslemem için çocuğunuzu bana veriyorsunuz. Buna karşılık öldürmek üzere yeğenimi isti yorsunuz. Bu, asla olmayacak bir şeydir!"

Abdü Menaf oğullarından Mutim bin Adiyy şöyle dedi: "Ey Ebu Talib! Yeminle söylüyorum ki, kavmin sana karşı insaflı davrandı. Ve seni bu badireden kurtarmak için elinden geleni yaptı."

Ebu Talib, Mutim´i kınayarak şöyle dedi:

"Ey Mut´im! Allah´a andolsun ki, kavmim bana insaflı dav-ranmadı. Görüyorum ki, beni desteksiz bırakmak ve küçük dü şürmek için onlarla birlik olmuşsun. Var git, elinden geleni yap!"

Kureyşliler işi azıtmışlardı. Nitekim îbn Kesir de şöyle der: "îş çığırından çıktı, savaş kızıştı. İnsanlar birbirine karşı diş biledi ve birbirleri hakkında olmayacak şeyler konuştu!´[1]

Ebu Talib zor bir durumda kalmış ve kavminin şiddetli bas kısına uğramıştı. Durum ne olursa olsun, ne kadar baskıya maruz kalırsa kalsın, yeğeni Muhammed´i yalnız bırakmak is temiyordu. Mekke´nin lideri pozisyonunda olan Abdülmuttalib oğlu Ebu Talib, mürüvveti, himmeti ve Haşimi kabilesine özgü azmi uğruna her türlü zorluğa katlanıyordu. Hatta uğradığı bu sıkıntılar nedeniyle kardeşi Ebu Leheb de geçici bir süre için rahmet ve şefkat duygularına yenik düşerek Ebu Talib´e ve Muhammed´e yanaşmış, kardeşini sıkıntıya sokan Kureyşlilere karşı öfke duymuştu. Ebu Talib, kızkardeşinin oğlu Ebu Sele-me´yi himayesine almak istediği zaman, Kureyşliler onu daha da sıkıştırmış ve şöyle demişlerdi: "Ey Ebu Talib! Yeğenin Muhammed´i korudun. Peki Ebu Seleme´yi ne diye koruyorsun?" Ebu Talib onlara şöyle cevap vermişti:

"O benim himayeme sığındı. Kızkardeşimin oğludur. Onu himayeme almayıp da kimi alacağım?" Bu sözlerden sonra Ebu Leheb de kardeşine yapılan sürekli baskılardan dolayı ha-miyyete gelmiş ve Kureyşlileri tehdit ederek şöyle demişti:

"Ey Kureyş topluluğu! Kardeşim Ebu Talib´e karşı çok ileri gittiniz. Kavmi içinde onun himayesine sığınanlara saldırıyor sunuz. Yemin ederim ki, ya bu yaptıklarınızdan vazgeçersiniz, ya da size karşı yaptığı bütün işlerde onun yanında yer alırız ve amacına ulaşmasına yardımcı oluruz!"

Ebu Leheb o zamana kadar müşriklerin yanında yer almış tı. Bu sözlerinden sonra Hz. Muhammed (sav)in safına geçme sinden korktular. Nitekim daha önceleri diğer kardeşi Hamza da Ebu Cehil´in Muhammed (sav)e yaptığı hakaretten dolayı İs lam´a girmiş ve müslümanlarm arasına katılmıştı. Bu nedenle müşrikler, çabucak Ebu Leheb´in gönlünü almaya çalıştılar ve "Ey Eba Utbe! Senin hoşlanmadığın şeylerden vazgeçiyoruz!" dediler. Çünkü Ebu Leheb, müşriklerin dostu ve yardımcısı ol duğu halde Ebu Talibin Kureyşlilere karşı koyduğu güçlü tutu-/ mu nedeniyle kendisiyle birlik olup Muhammed (sav)e yardım etmesini sağlayacak olursa o zaman bütün Haşimi ailesi Mu hammed (sav)i koruyacaklardı. Çünkü Hz. Muhammed, o aile nin en faziletli bireyi idi. Ancak Ebu Leheb´in gösterdiği bu ha-miyyetli davranış, bir şimşeğin parıltısı gibi çabucak sönüverdi. Sonuçta Ebu Leheb, ateşte kalmaya karar verdi ve o yolda yü rümeye, devam etti. Peygamber efendimize karşı düşmanlığını sürdürdü. Müşriklerle dostluğuna devam etti. Onların mümin lere karşı eza ve cefalarına ortak oldu. Mürüvveti, yeğenine ve yaşlı kardeşine karşı şefkati, onu harekete geçirmedi.



--------------------------------------------------------------------------------

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ebu Talib´le Görüşmeleri
« Posted on: 29 Mart 2024, 12:22:43 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ebu Talib´le Görüşmeleri rüya tabiri,Ebu Talib´le Görüşmeleri mekke canlı, Ebu Talib´le Görüşmeleri kabe canlı yayın, Ebu Talib´le Görüşmeleri Üç boyutlu kuran oku Ebu Talib´le Görüşmeleri kuran ı kerim, Ebu Talib´le Görüşmeleri peygamber kıssaları,Ebu Talib´le Görüşmeleri ilitam ders soruları, Ebu Talib´le Görüşmeleriönlisans arapça,
Logged
13 Şubat 2021, 02:21:14
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 13 Şubat 2021, 02:21:14 »

Esselamu aleyküm.rabbim razı olsun bizlere sunulan bu güzel bilgilerden kardeşim....
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes