> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Nedir ?  > Sizden Gelenler (Tasavvuf)  > Veliler nasıl terbiye eder?
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Veliler nasıl terbiye eder?  (Okunma Sayısı 691 defa)
22 Kasım 2010, 16:27:09
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 22 Kasım 2010, 16:27:09 »



Veliler Nasıl Terbiye Eder?


Allahu Teâla şöyle buyuruyor:

"Allah hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilirse, ona pek çok hayır verilmiş demektir. Ancak akıl sahiplen dûşünûp ibret alırlar.1

Hikmetin ne olduğu hakkında alimlerin çeşitli görüşler bildirmişler, şöyle demişlerdir:

"Sözde ve fiillerde isabetli davranmak, bilmek ve bildiği ile amel etmek, derin ve yararlı bilgiye sahip olmak, varlıkların özündeki manaları anlayabilmek, Allah'ın emrindeki anlamı kavrayabilmek, güzel ve doğru işlere yönelmek, Allahu Teâla'nın ahlakı ile ahlaklanmak, vesveseyi ayırt edecek gerçek ilim, niçin ve neden diye sormaya ihtiyaç bırakmayacak ilim, ledünni ilim, hayret verici bir vahdet sırrının kendisini gösterdiği kalptir."2

Alimlerimiz, bütün bu özelliklerin ilim adı altında toplandığını açıklamışlar, meselenin sadece bilmek değil amel olduğunu, amelden maksadın ise marifet ile sağlaştığını açıklamışlarve şöyle demişlerdir:

Bütün bunlardan sonra iki şey ortaya çıkıyor:

1- Hakikatıgösteren ilim

2- Eşyanın aslını öğretecek marifet ilmi

Hikmet verilen kişiye Hakim denir. Lokman(s.a.v) kendisine hikmet verilen bir zat idi. Peygamber olduğunu söyleyen alimler var ise de hakîm bir veli olduğu görüşü daha yaygındır. Rabbimiz Teâla "Andolsun biz Lokman'a hikmeti verdik...4 buyurur.

"Lokman (s.a.v) kendisi aslen Habeşli idi. Davud (s.a.v) muasırı idi. İsrailoğullan arasında bulunmuş, hakîm, alim bir mübarek zat idi. Kuran-ı Kerim'de Lokman suresi vardır. Mevlâna Celaleddin-i Rumi Hazretleri şöyle diyor:

" Lokman, pak ve tertemiz kalpli biriydi. Evvelce o köleydi. Efendisi onu, kendi oğullarından bile değerli görürdü. Onun için önemli işlerde ona görev verirdi. Çünkü Lokman, köle olmakla beraber nefsinîn heva ve hevesinden kurtulmuştu.

Hani padişahın biri vardı. Konuştuğu bir şeyhe ihsan ve ikram etmek için bir gün şöyle demişti:

- Dîle benden ne dilersen!..

Ama şeyh, padişaha:

- Padişahım!. Bana öyle bir teklifte bulunmaya utanmıyor musun? Bundan vazgeç. Zira senin iki hakir kölen var. Onlar sana zaten emir vermektedirler, deyince padişah şaşırmış şöyle sormuştu:

- Bana emir verebilen o iki köle kimdir? Söyle de bileyim. Zira bu benim için bir zillettir.

Bunun üzerine şeyh şöyle dedi:

- Biri gazap dîğeri ise şehvettir.

Onun için padişahlıktan, saltanattan, hükmetmekten vazgeçmiş olan kişî, hakikatin padişahıdır. Onun nuru ay ve güneş olmadan da parlar. Kendisi manevî bir hazine olan zatın, hazinesi zaten vardır. Hakikatte varlık, varlığa düşman olan kimsenindir.

Lokman'ın efendisi, dış görünüşe bakılırsaefendi idi. Ama gerçekte köle idi. Lokman da onun efendisi olmuştu.

Ters görünen şu alemde bu gibi haller çoktur. Çöle kurtuluş yeri denmiştir. Altının kıymetini kuyumcu, incinin değerini mücevher satan, gülün kıymetini bülbül bilir. İsim ve renkler, dünya ehlinin aklına tuzak omuştur.

Bir grubu tanıtan elbisedir. Avam kıyafetinde bulunan bir veliye de 'o avamdandır'derler. Aslında cahil olsa bilr o elbiseyi giydiği için ona 'hoca, şeyh, efendi, mürşi,alim' gözüyle bakarlar.

Ama onda yalancı bir zühd hayatı vardır. Oysa hakiki zühd ile tanınmak gerekir. Bunu anlayabilmek için basiret nuru ile bakmalıdır. Taklitten ve iğreti olmaktan arınmış bir nur olmak gerek. Öyle ki insan, bir kimseyi fiili sözûnû işitmeden tanıyabilsin.

Basiret sahibi olan arifler, akıl yolu ile kalplere gîrerler. Orada ne olduğuna bakarlar. Müşahede ederek kalpte olanı bilirler. Bunun lafını yapmakla kalmazlar.

Böyle gizli şeyleri bilen Allah'ın has kulları, can aleminde kalplerin casusudurlar. Onlar bir bakışları ile hayal gibi kalbîn derinliklerine gîriverirler, insanın kalbindeki sırları keşf ederler. Serçenin bedenindeki tertip nedir ki doğanın aklına gizli kalsın. Allah'ın sırlarını bilen kamil velilere karşı kulların ne sırrı olabilir?

Lokman, efendisine her yemek getirdiğinde, efendîsi hemen Lokman'ı arar buldururdu. Ta ki Lokman o yemeğe el uzatsın, bir lokma alsın da efendisi onun artığını yesin diye.

Lokman'ın efendisi, onun artığını yer, içer ve neşelenirdi, Onun yemediği şeyleri ise dökerdi. Lokman olmadan bir şey yiyecek olsa iştahı olmazdı.

Bir gün efendiye hediye olarak bir kavun getirmişlerdi. Efendi kölelerden birine:

- Git, oğlum Lokman'ı çağır, dedi.

Lokman yanına gelince, kavundan bir dilim kesip ona verdiler. O da şeker ve bal yer gibi onu iştahla yedi. Yediği yedi dilime ulaştı. Onun böyle iştahlı olarak yemesî, efendisinin de canını çektirdi. Efendisi, Lokman'a:

- Bir parça kalınca onu da ben yiyeyim ne kadar tatlı kavun olduğunu anlayayım, dedi.

Ama efendi ağzına lokmayı alınca adeta gözlerinden ateş çıktı, dlii kabardı, boğazı yandı. Kavunun acılığında kendinden geçti. Bir müddet sonra Lokman'a şöyle dedi:

-Ey cihanın cânı!. Zehir gibi acı kavunu nasıl yedin? Böyle bir kahrı nasıl lutufsandın? Bu nasıl sabırdır? Bunu nasıl elde ettin? Bu kadar acıyı ben yiyemem, artık bu kadarını yeterli gör, niye demedin ?

Lokman, efendisine şöyle dedi:

- Ben senin nimet veren elinden o kadar çok yedim ki, onlara karşı utancımdan iki kat oldum. Bir defalık acı bir şey gördüm, onu tatdım. Bunun için de sana söylemekten sıkıldım.

Madem ki vücudumun her bir parçası senin nimetlerin sayesinde olgunlaştı. Eğer ben bir acıdan dolayı feryat edecek olursam yüzlerce yolun toprağı vücudumun üzerine olsun!...

Şeker veren elinin lezzeti, bu kavunda nasıl acılık bırakır? Acılar muhabbetten saflaşır. Dertler sevgiden şifaya dönüşür.

Bakırlar onun için altın olur. Muhabbetten ölüyü diriltirler. Nice padişahı kul ederler. Bu muhabbet irfanın neticesidir. İrfansız birisi, muhabbet tahtına nasıl oturabîiir? "5

Kardeşlerim!

Onun için Allahu Teâla bir cahili kendisine dost edinmez. Eğer edinecek olursa onu terbiye eder. Ona ilim verir. Bu ilim marifet îlmidir. Bütün ilimlerin sonu da budur. Allah'ı tanımak ve bilmek asıl marifettir.

Lokman (s.a,v)'in efendisine muhabbeti vardı.Ondan dolayı, o zehir gibi kavun dîlimlerinî yemişti. Aşk ve muhabbet öyle bir kudret vardır ki bütün akıllar ona hayran olur.

İşte Allah'ın dostları Hak aşığı zatlardır. Muhabbetleri olmayınca kendilerini eksik görürler, nakıs bulurlar. Kulluklarını yapamadıklarına inanırlar. Onlar, kulları çok severler. Çünkü kullar, velileri Alahu Teâla'ya ulaştıran bir köprüdür. Hakikata kulların arasından süzülüp giderler.

"Allahu Teâla Nebileri ve velileri alemlere rahmet olarak üzere dünyaya getirmiştir. Allah'ın veliler. insaı Cenab-ı Hakk'ın dergahına davet ederler. Allah'a:

- Ya Rabbi. Bunları sen kurtar, diye dua ederler.

Diğer taraftan da insanlara nasihat ederler. Bu uğurda çok gayrette bulunurlar. Nasihatları insanlara tesir etmeyince de vazgeçmezler, yine Allahu Teala'ya yönelirler ve şöyle derler:

- İlâhi, ya Rabbi!..Rahmet kapını kapama!..

Halkın çoğunda çok az merhamet vardır. -Himmet sahibi olan mürşidi kamil zatlarda çok merhamet bulunur. Allah'ın cüzi rahmetine mazhar olan kul, Rabbül Âlemin'e ulaşırsa rahmet deniz gibi olur. Herkese yol gösterir. Onun için:

- Ey sâlik!. Sen Allah'ın cüzi rahmetine mazhar olmuşsun.

Rahmetin tamamını. Rahmet sahibi Allahu Teâla'dan almış olan bir mürşide tabi ol. Onun izinde yürü!..6

Ebubekir Şiblî, Devamend emîri idi. Rey emiri vasıtasıyla Bağdat'tan kendisine bir mektup geldi. Bunun üzerine Rey emiriyle beraber bir grup, Bağdat'taki halîfenin huzuruna gittiler. Orada Rey emirine hil'at6 verildi.

Oradan geri döndükten sonra bir gün Rey emiri, aksıracağı tutunca burnunu sultanın hediye ettiğî hil'ate silmek zorunda kaldı. Bu durum, halîfenin kulağına gittî. Dalkavuk sıfatlı kişiler, o emirin halifeye hakaret olsun dîye böyle davrandğını söylediler.

Gerçeği bilmeyen halife, 'Rey emirinin hil'atını çıkarın, ensesini vurun, emirlik görevinden alın' dedi. Devamend emiri Ebubekir Şiblî, arkadaşının başına gelenleri görünce kendine geldi. 'Bir mahlukun kaftanını, hil'atını mendilyerine kullanmaktan dolayı insan azledilirse, o insanın hali nicedir. diye düşündü.

Derhal halifenin huzuruna vardı. Görevinden istifa etmek istediğini söyledi. Halife bu duruma şaşırdı. Gerekçesinin ne olduğunu sorunca, Ebubekir Şiblî ona şöyle dedi:

- Ey Halife. Sen bir kul olduğun halde, kıymeti önemsiz olan bir hil'ate yapılan saygısızlığı hoş karşılamazken. Âlemlerin Sultanı olan Allahu Teâla, ihsan ettiğî marifet ve muhabbet elbisesini, bir kulun hizmetinde mendil olarak kullanmamı hiç hoş karşılar mi?!..dedi.

Ve...Ben Allah'a kul olacağım, padişahın kölesi olmaktan vazgeçiyorum diyerek, vazifeden ayrıldı. Asla kovulması muhtemel olmayan Alah'ın azametine sığındı.

Muhteremler!

Şu halde şehvet ve gazap kuvvetini Allah'ın emrettiği derecesinde kullanmadıkça, insanın aziz olması mümkün değildir. Kendisi cihan padişahı olsa bi!e... Bu iki kuvvet kime hakimse, o kişi aslında köledir.

Ebubekir Şiblî kurtuluşu, hürriyetini elde etmiş olan Allah dostlarına başvurmakla elde edeceğine artık inanmıştı. Onun için tasavvufi ahlaka talip oldu. Bir mürşid-i kamilin dergahına varmak istedi.

Bağdat'taki halifenin emrinde terbiye görmek yerine, yine Bağdat'taki iki cihan gönül sultanı Cüneyd-i Bağdadi Hazretleri'nin terbiyesini tercih etti.

Hemde vali iken ve dörtyüz hocadan ilim öğrenmiş, dört bin hadis ezberlemişken!..

Cüneydi Bağdadi ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Veliler nasıl terbiye eder?
« Posted on: 28 Mart 2024, 18:52:23 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Veliler nasıl terbiye eder? rüya tabiri,Veliler nasıl terbiye eder? mekke canlı, Veliler nasıl terbiye eder? kabe canlı yayın, Veliler nasıl terbiye eder? Üç boyutlu kuran oku Veliler nasıl terbiye eder? kuran ı kerim, Veliler nasıl terbiye eder? peygamber kıssaları,Veliler nasıl terbiye eder? ilitam ders soruları, Veliler nasıl terbiye eder?önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes