> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Peygamberimiz (S.A.V) > Sizden Gelenler (Peygamber Efendimiz ) > Rahmet ve Şefkati Herkesi Kuşatmıştı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Rahmet ve Şefkati Herkesi Kuşatmıştı  (Okunma Sayısı 491 defa)
19 Mayıs 2011, 14:13:05
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 19 Mayıs 2011, 14:13:05 »



                      Rahmet ve Şefkati Herkesi Kuşatmıştı

Hz. Peygamber'in nasıl ve ne ölçüde bir rahmet "Biz seni, ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik."Enbiya, 107 olduğunu anlamak için O'ndan önceki dünyanın durumunu gözden geçirmek gerekir. Tarihen sabittir ki o gün, dünyanın bir çok yöresinde olduğu gibi Mekke toplumunda da putlar hakimiyeti, gönüller fesadı ve dolayısıyla tam bir insanlık dramı yaşanıyordu. Kur'ân-ı Kerim'in beyanına göre, "insanların işledikleri yüzünden karada ve denizde (yani her tarafta) fesad zuhur etmiş, bozgun ortalığı kaplamıştı." Rum, 41Hz. Peygamber henüz yirmili yaşlardayken, haksızlar ve haksızlıklarla mücadele, mazlumları koruma maksadıyla oluşturulan Hılfu'l-Fudul'a iştirak etmiş, fiilen görev almıştı. Olayı bizzat kendisi peygamberliği döneminde anlatmış ve sonunda, "Bugün de böyle bir cemiyete çağrılacak olsam, derhal icabet ve iştirak ederim." buyurmuş İbn Sa’d / Tabakat, I, 129, içindeki merhamet çağlayanının coşkunluğunu nasıl koruduğunu duyurmuştur.

Mekke Yılları

Hz. Peygamber'in sahip olduğu şefkat ve merhamet peygamberlik döneminin Mekke yıllarında, gördüğü kötü muamele ve dayanılması güç kabalıklara karşı gösterdiği sabır; laneti çoktan hak etmiş zalimlere daima hidayet temenni etmesi şeklinde tecelli etmiştir. O acılı Taif yolculuğu dönüşünde, Mekkeli Müşrikler hakkında ne yapılmasını isterse derhal yerine getirileceği Cebrail tarafından kendisine bildirildiği zaman, "Rabbim, halkımı bağışla, onlar ne yaptıklarının farkında değiller."Buhari, İstitabe,5 diye yalvarması, kendisine acımayan düşmanlarına bağışlanma ve hidayet dilemesi, onların soyundan inançlı bir nesil getirmesi için Allah'a dua etmesi Buhari, Bed’ül – Halk, 7, dünyada bir eşine daha rastlanmayan bir merhamet ve şefkat belgesidir.

Hz. Peygamber tebliğ ile görevliydi. Tebliğ, şefkat isterdi, merhamet isterdi. O da ulaşabildiği herkese böylesi bir şefkat yüklü tebliğ sunuşunda bulundu. İmkan bulduğu herkesle, her yerde görüştü. Özellikle Kureyş'in Müşrik ileri gelenleriyle görüşmekten asla geri durmadı. Ancak bu arada sade vatandaşları ve müminleri asla ihmal etmemek gerektiği de kendisine Abese sûresiyle ihtar edildi. Her zaman ve her yerde müminleri ihmal etmeyen bir tebliğ faaliyetinin şefkatle yürütülmesine özen göstermek gerekti. Nitekim Hz. Peygamber, kendisiyle görüşmeye gelen herkesle bütün hayatı boyunca görüşmüş, özellikle Medine döneminde, gelenleri şaşırtacak derecede kendilerine ikram ve iltifatta bulunmuştur.

Ondaki merhametin, sabır, mağfiret-hidayet temennisi ve tebliğ (yani eğitim-öğretim) olarak tezahürü, kabalık ve katılıktan başka bir dilden anlamayan Mekkelileri iyice çileden çıkarıyordu. Bunca yaptıklarına niçin karşılık vermeyip de sabrettiğini anlayamıyor, kahroluyorlardı. Yaptıkları işkence onları tatmine yetmiyordu. Çünkü yüce Kitabımızın bildirdiğine göre, merhamet ve sabır en güçlü silahtı, Beled, 17 En zalim kişileri bile derinden derine etkilerdi. Mekkeliler bu sabır savaşına dayanamadılar, rahmet ve merhamet odağı Hz. Peygamber'i Mekke'den çıkmaya mecbur ettiler. Oysa O (sav) büyük bir lütuftu: "Andolsun ki içerinden kendilerine Allah'ın âyetlerini okuyan, onları arındıran, kitab ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle Allah, müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Oysa onlar, daha önce apaçık bir sapıklık içinde idiler."Al-i İmran, 164

Hz. Peygamber'in peygamberliği tüm insanlara yönelik olduğuna göre, tabii olarak şefkat ve merhameti de bütün insanlığa dönük olacaktır. Nitekim Allah Teâlâ O'nu bize şöyle tanıtmıştır:

"Andolsun size içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız O'na çok ağır gelir. O size düşkün müminlere karşı pek şefkatli, çok merhametlidir." Tevbe, 128

Üstün vasıflardan bir kısmını bu âyette topluca bulduğumuz Hz Peygamber, müminlerin hidayetinden sevinmiş, onların sıkıntıya düşmelerinden son derece mahzun olmuş, onlara büyük bir şefkat göstermiş, münafıkları kendisini rahatsız eden davranışlarına rağmen öldürtmemiş, Müslümanlarla aynı muameleye tabi tutmuştur. "Muhammed   ashabını öldürtüyor"
propagandasına asla imkan ve fırsat vermemiştir. İman etmeyenler onun için sürekli ıstırap kaynağı ve davet konusu olmuştur. "(Rasûlüm!) Onlar iman etmiyorlar diye neredeyse canına kıyacaksın!"Şuara, 3 âyeti, O'ndaki insanlığa karşı duyduğu şefkatin ve dolayısıyla iman mutluluğundan uzak kalmalarından ötürü hissettiği üzüntünün boyutlarını ortaya koymaktadır.

Medine Günleri

Hz. Peygamber'in Medine hayatı merhamet-i Muhammediyye'nin tam anlamıyla en yüksek seviyeden tecelli dönemidir.

Hz. Peygamber evinde sade ve tabii bir aile reisidir. Aile fertlerine ve çocuklara fevkalade müşfiktir. Enes b. Malik (ra), on sene kendisine hizmet ettiğini, bu süre içinde bir kez olsun azar işitmediğini, büyük bir memnuniyetle dile getirmiştir. Hatta bir keresinde, gönderdiği yere giderken yolda rastladığı çocuklarla oyuna dalıp kaldığını, daha sonra oraya gelen Hz. Peygamber'in sıcak bir tebessümle, sadece, gönderdiği yere gidip gitmediğini sorduğunu anlatmıştır. Bir başka gün yaşlı bir hanım, işini gördürmek için Medine dışındaki mahalleye kadar Hz. Peygamber'i götürecektir. O'nun merhameti, kendisinden bir şey isteyen kimseye "yok" demesine müsaade etmemektedir. Varsa vermekte, yoksa sadece sükut etmekte, beklemektedir.

Çocuklar, yetimler, kimsesizler, yaşlılar ve zayıflar merhamet-i Muhammediyye'de en büyük pay sahibiydiler. Namazda bile omuzuna aldığı çocuklar, sefer dönüşünde terkisine ve kucağına kabul ettiği yavrular, her gördüğü yerde kendilerine selam verip başlarını okşadığı küçükler, geleceğin merhametli büyükleri olarak hep merhamet-i Muhammediyye ile beslendiler, eğitildiler.

Mescide pislemekten, yakasına yapışıp bir şeyler istemeye kadar uzanan kaba ve katı davranışlar O'ndan hep anlayış ve tebessüm gördü. Hayvanlar hedef olarak dikilip öldürülmekten, ateşle dağlanmaktan, susuz ve aç bırakılmaktan, ağır yük taşımaktan, dövülmekten, sövülmekten, lanet olunmaktan hep Hz. Muhammed   (sav)'in merhamet dolu uyarıları sayesinde kurtuldu. Bir kediyi hapsedip aç susuz bırakarak ölümüne sebep olan kadının cehenneme gittiğini; susuzluktan ölmek üzere olan bir köpeğe kuyudan su çıkarıp verdiği için günahkar bir hanımın cennete girdiğini Hz. Peygamber duyurdu. O şefkat odağı büyük Peygamber, hicretin sekizinci yılı Mekke fethine giderken Arç vadisinde, yolun kenarında yeni doğmuş yavrularını emziren bir köpek gördü. Derhal Cuayl b. Suraka adlı sahabiyi çağırıp köpeğin ve yavrularının rahatsız edilmemesini sağlamak üzere ordu geçinceye kadar orada nöbet tutmasını emretti. eş-Şami, Sübülü’l- hüda ve’r-reşad, VII,51

Vefatı kendisine haber verilmemiş olan mescid temizlikçisinin kabrine kadar gidip  ona dua eden Peygamberimiz, imamlara, cemaatleri arasında hasta, ihtiyaç sahibi ve yaşlılar bulunabileceğini hatırlattı.

Muhayyer bırakıldığı konularda daima kolay olanı tercih ederek ümmetinin hareketlerinde de bu merhametten izler bulunması gereğine işaret etti. Gösterdiği kolaylık ve tanıdığı ruhsattan hangi sebeple olursa olsun çekinenleri ve uzak durmak isteyenleri, kendisinin, Allah'ı herkesten daha iyi bildiğini ve Allah'a karşı herkesten fazla haşyet duyduğunu hatırlatarak çok ciddi şekilde uyardı Buhari, İtisam 5.

Tabii çevre O'nun müşfik elleri ve etkili tavsiyeleri sonucu yeşile kavuştu. Yollardan eziyet amillerinin kaldırılması, durgun sulara, gölgeliklere pislenmemesi, kıyamet kopuyorken bile eldeki fidanın dikilmesi, harpte dahi gereksiz yere ağaçların kesilmemesi, ekinlerin yakılmaması hep O'nun ısrarlı tavsiyeleriydi. Mekke ve Medine'de harem bölgesi ilan edilmesi, buraların her şeyiyle özel statüye tabi tutulması, şehircilik ve çevrecilik bakımından fevkalade önemli tedbirlerdi. Hacıların ihramda bulundukları süre içinde Harem bölgesinde hiçbir canlıyı öldürmemesi, otunu-ağacını koparıp kesmemesi herhalde "çevreye zarar vermeme" fikrini, çevre korumacılığını ibadetleştirmek ve tüm İslam ülkelerine bu fikrin yayılmasını sağlamaktır. Çevre de merhamet-i Muhammediyye'den nasibini böylesine almıştı.

Küçükler sevgi ve şefkate, büyükler saygı ve hürmete muhatap oldu: "Büyüklerimize saygı, küçüklerimize şefkat göstermeyen bizden değildir." Tirmizi, Birr 15 beyanı, beşeri ilişkilerde üstün bir seviye ve sadelik gerçekleştirdi. "Merhamet etmeyene merhamet olunmaz." O'nun ilke olarak belirlediği şefkat teşvikiydi. Kendisi, Müslümanlara güç geleceği, onları uzun vadede sıkıntıya sokabileceği endişesiyle ("levlâ en eşukka alâa ümmetî"-ümmetime zor gelmeseydi...- diyerek) bazı tavsiyelerde bulunmaktan vazgeçtiğini bildirmişti Buhari, İman 26

Hudeybiye Barışında ağır şartları imzalayan, bu sebeple de çevresindekilerin itirazlarına uğrayan merhamet-i Muhammediyye, iki yıl sonraki Mekke Fethi'nde genel af ilan edip, ölüme razı Mekkelileri bağışladı. Hem de herkesi hayran bırakacak şekilde...

O, hatasını anlayıp pişman olan ve tevbe eden herkesin tevbesini kabul etmiş, asla geçmişini başına kakmamış, insanların arınmasını ve düzelmesini kolaylaştırmıştır. Böylece O, hem tevbe Peygamberi olmanın gereklerini yerine getirmiş, hem de şefkatin, affı da gerektirdiğini göstermiştir.

RAHMET VE SAVAŞ PEYGAMBERİ

Harp hali dışında kimseye bir fiske bile vurmamış ve hemen hemen hiçbir Müslümana beddua ve lanet etmemiş olan Hz. Peygamber, bu tavrın dışına taşıp bir Müslümana inkisarda bulunduğunda bunu o Müslüman için bağışlanma sebebi kılmasını Allah'tan dilemiştir Müslim, Birr 88-95 O (sav) sadece Müslümanları pusuya düşürerek öldüren düşmanlara lanet etmiştir. Merhamet-i Muhammediyye, halkı irşada giderken haince şehid edilen Müslümanlardan yana tavır almış, onlara bu haksızlığı yapanları lanetle karşı...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Rahmet ve Şefkati Herkesi Kuşatmıştı
« Posted on: 19 Nisan 2024, 12:23:47 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Rahmet ve Şefkati Herkesi Kuşatmıştı rüya tabiri,Rahmet ve Şefkati Herkesi Kuşatmıştı mekke canlı, Rahmet ve Şefkati Herkesi Kuşatmıştı kabe canlı yayın, Rahmet ve Şefkati Herkesi Kuşatmıştı Üç boyutlu kuran oku Rahmet ve Şefkati Herkesi Kuşatmıştı kuran ı kerim, Rahmet ve Şefkati Herkesi Kuşatmıştı peygamber kıssaları,Rahmet ve Şefkati Herkesi Kuşatmıştı ilitam ders soruları, Rahmet ve Şefkati Herkesi Kuşatmıştı önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes