> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Kuran-ı Kerim > Sizden Gelenler( Kuran-ı Kerim) > Kurânı Kerim de temenni 3
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kurânı Kerim de temenni 3  (Okunma Sayısı 1023 defa)
05 Ekim 2010, 15:10:06
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 05 Ekim 2010, 15:10:06 »



Kur'ân-ı Kerim'de Temenni - 3


Temenni, bir şeyi dilemek ve ummak manâsına gelir. Umulan, temennî olunan şeye minye/münye ve ümniyye denir. (M. Asım Efendi, Kamus Tercemesi, 3/39) Temennide, gerçekleşmesi istenen ve husulü arzu edilen o şeyin (mütemennâ) husulünün mümkün olması da şart değildir. Muhal şeyler de temennî edilir. Temennî sözleriyle, isteğin olması, istenilenin meydana gelmesinden daha çok mücerret muhabbetin açığa vurulması kastedilmektedir. Bundan dolayı, temenni edilen şeyin bizatihî mümkün olması gerekmeyip, gerçekleşmesi mümkün bulunmayan şeyler dahi temenni edilir.

Türkçe'de temenniyi genellikle keşke sözüyle ifade ederiz. Keşke, İslâm nazarında, çok defa kaderi tenkit anlamı taşıyan ve hoş olmayan sözlerdir. Zira, istikbale irade ve sorumluluk açısından bakıp, gerekli plân ve programı yapmak gerekirken, maziyi kader yönüyle değerlendirmek uygundur. İstikbalde yolumuzu aydınlatmayacak, bizi sa'ye ve hayra sevketmeyecekse; geçmişle alâkalı her yakınma, kaderi tenkit, ef'âl-i İlâhiyeye karışma ve haddi tecavüz manâsına gelir. Bundan dolayıdır ki, Peygamber Efendimiz (aleyhi ekmelü't-tehâyâ) bir hadis-i şeriflerinde "Eğer başına bir iş gelirse, 'Keşke şöyle yapsaydım; o zaman şöyle olurdu.' deme. 'Allah'ın takdiri böyleymiş; O dilediğini yaptı.' de. Zira, 'Keşke şöyle yapsaydım' sözü, şeytanın vesvesesine yol açar." buyurmaktadır. (Müslim, "Kader," 34)
İradenin hakkını veremeyişten, kadere ve takdir-i İlâhîye itimadın eksikliğinden kaynaklanan sızlanışların yanında bir de Allah'ın rızasını celbeden, muhasebe ve murakabe buudlu, yapılan hayrın az görülmesi ve küçümsenmesinin neticesi olan, tevazu renkli "keşke" vardır ki, o, insanı bütün bütün kazanç kuşağında dolaştırır. Bu tür bir pişmanlık ve onun seslendirilişi, günah ve hatalardan dolayı tevbe ve istiğfarda bulunma, hayatın hesabını tutarak fevtedilenleri telafiye azmetme, istikbalde aynı vartalara düşmeme gibi hususları ihtiva ettiğinden dolayı yümün ve bereket yüklüdür. Bundan başka insanlar, Âhiret'te de "keşke!" diyeceklerdir. İşte, daha önce (Yeni Ümit, sayı: 62) Rahmanî temenni, şeytanî temenni, iffet ü ismete kilitli temenni başlıkları altında ele aldığımız temenni çeşitlerine, müsbet ve menfî olanlarıyla devam edeceğiz:

Gayret u Himmet Televvünlü Temenni

Cenab-ı Hak, "Allah'ın sana ihsan ettiği bu servetle ebedî âhiret yurdunu mâmur etmeye gayret göster, ama dünyadan da nasibini unutma!" (Kasas, 28/77) buyurmaktadır. Allah Teâlâ, "âhiret yurdunu mâmur etmeye gayret göster" derken " " fiili gibi istek ve talep bildiren bir başka kelimeyi değil de " "yı seçmiştir ki, bu fiil, talepte bir mübalağayı, çılgınca istemeyi, arzuda taşkınlığı iş'ar etmektedir. Dünyadaki nasip söz konusu olunca da " - unutmak" fiili kullanılmıştır. Oysa, dünyalık nasip de bir önceki fiile, yani " "ya atfedilebilir ya da yine aynı fiille " “şeklinde bir ifade kullanılabilirdi. Fakat, öyle denmeyip " " kelimesi ihtiyar edilerek sadece "unutma" denmiş ve böylece bir mesaj verilmiştir. Evet, mü'min için mühim olan âhirettir; dünya nimetleri fânidir ve dünya, sadece esma-yı ilâhiyeye ve sıfât-ı sübhaniyeye âyine olması ve âhirete mezraalık yapması yönüyle kıymetlidir.
İşte mü'minler, bu emr-i sübhanîye ittiba eder, âyetteki nükteyi hakkıyla anlar, rıza-yı ilâhîyi kazanma adına durmak nedir bilmeden, Azrail (a.s.) ile karşılaşacakları ana kadar hayır yollarında koştururlar. Ellerindeki her şeyi bu yolda değerlendirirler. Cennet ve Cemâlüllah şerefini yakalayabilmek için mal ve canlarını Rabb-i Rahim'e feda ederler. Böyle bir alış-veriş koridorunda bulunurken de sürekli aksiyon sergilerler. Yaptıklarını az görür, sadece rıza-yı ilâhiyi tahsile vesile olacak mevzulardaki eksik ve kusurlarına hayıflanır ve "keşke" derler. Onların bu pişmanlık ve esefleri kat’iyen dünya yörüngeli değildir; nedametleri âlîhimmet ve civanmert olmalarının neticesidir. Onların "keşke" ile örgüledikleri cümleler: "Keşke Hazret-i Muhammed aleyhisselâm'ın namını cihanın her yanında duyurabilseydik; her yerde O'nun sancağı dalgalansaydı!" "Keşke senelerimi daha verimli değerlendirseydim, kendimi daha iyi yetiştirseydim, daha güzel bir kul olabilseydim!" "Keşke salih bir insan olup ihsan sırrına erebilseydim!" şeklinde ötelerle irtibatlıdır.

Sahabe efendilerimizden Enes b. Nadr, Bedir'e katılamamıştı. Bundan dolayı kendini asla affetmiyor ve çok hayıflanıyordu. Bazen ellerini dizlerine vuruyor; "Yazık bana, bu ilk muharebede Allah Resûlü'yle beraber bulunamadım. Keşke O'nunla omuz omuza cihadın hakkını verseydim." diye sızlanıyordu. Böyle bir "keşke" ızdırabıyla kıvrım kıvrımken kendi kendine, "Allah bizi bir daha o kefereyle karşılaştırırsa onların benden çekeceği var..." diyordu.

Hazret-i Enes'in bu yakınışı tam bir sene devam etmişti. Nihayet Allah ona Uhud'da destan yazma fırsatını vermişti. Harbin iyiden iyiye kızıştığı bir anda Efendimizin vefat ettiği şayiası duyulmuştu. Bu şayia, Halid b. Velid liderliğindeki Mekke süvari birliğinin Müslümanların saflarına dalmasıyla aynı zamana denk gelince büyük bir panik başlamıştı. Herkes geri hamle yaparken ve saflardan çekilmeye niyetlenirken bir adam vardı ki o, geriye tek bir adım dahi atmamıştı. Hâlâ düşmanın üzerine yürüyor ve bir taraftan da "Onun öldüğü yerde siz niçin yaşıyorsunuz?" diye bağırıyordu. Bu adam Enes b. Nadr'dı. Temennisi ötelere kilitli olan Enes b. Nadr.. şehadet şerbeti içmeyi düşününce "keşke" diyen Enes b. Nadr.. Ve nihayet bir ara ellerini açmış ve:

"Allahım, şunların yaptıklarından sana sığınırım" demişti. İşaret ettiği kimseler, Allah'ı, Peygamberi tanımayan karanlığın çocuklarıydı. Enes b. Nadr onların yapıp ettiklerinden kendisinin beri ve uzak olduğunu ilan ediyordu.
Ve diğer taraftan da panik içindeki Müslümanlara bakıyordu. Mü'min saflardaki hal ona çok ağır gelmiş; gözleri yaşarmıştı. Düşman ona bir şey yapamamıştı; ama İslâm saflarında gördüğü çatlaklık zağlı bir ok, bir hançer gibi sinesine saplanmıştı.

Sözlerine şöyle devam etti:

"Allahım, şunların yaptıkları adına da senden özür diliyorum." (İbn Esir, Üsdü'l-Gâbe, 1/131-132)

Savaşın sonunda Allah Resûlü, şehitleri tesbit ettirmişti; Uhud'da Müslümanlar yetmişe yakın şehid vermişlerdi. Şehitler arasında Enes b. Nadr da vardı. Fakat, onun cesedini bir türlü bulamamışlardı. Bir aralık birini ona benzetmişler; ama kesin karar verememişlerdi. Zira, yerde yatanın vücudu paramparça olmuştu. Kızkardeşi çağrılıp cesede bakınca, "Ya Resûlallah, bu parmak Enes'in parmağı, bu Enes'tir." diyebilmişti. (Müslim, "İmare," 148)

Evet, pek çok insanın dünyalıklar ardında koşması ve fani işlerin peşinden "keşke" nakaratlı ağıtlar yakmasına mukabil Enes b. Nadr, âhiretin yamaçlarını temaşa ederek yaşamış ve sadece Allah yolunda geri kalışına esefler ederek, telafi temennilerinde bulunmuştu. Bundan dolayı da, -Enes b. Malik hazretlerinin ifadesiyle- Kur’ân'ı Kerim onu ve onun gibi şehid olanlarla, aynı ahd ü peyman içinde bulunup, şehidliği bekleyenleri şöyle destanlaştırmıştı: "Mü'minlerden öyle yiğitler vardır ki, Allah'a verdikleri sözü yerine getirip sadakatlarını ispat ettiler. Onlardan kimi adağını ödedi, canını verdi, kimi de şehitliği gözlemektedir. Onlar verdikleri sözü asla değiştirmediler." (Ahzab, 33/23)

Şehadet ve Âhiret Temennisi

Uhud şehidlerinden Abdullah ibn Amr'ın (r.a.) oğlu Câbir ibn Abdullah (r.a.) anlatır: "Uhud günü, bir aralık Resûlullah'a (aleyhisselâm) rastladım; 'Ey Cabir, seni niye böyle kalben kırık (ve üzüntülü) görüyorum?' dediler. 'Ey Allah'ın Resûlü, babam şehit oldu, geride çoluk-çocuk ve borç bıraktı.' deyince; 'Allah Teâlâ babanı ne şekilde kabul buyurduğunu müjde vereyim mi?' diye sordular. 'Buyur, ya Resûlallah!' dedim. Dediler ki; 'Allah, her kimle konuştu ise mutlaka hicab gerisinden konuştuğu hâlde babanla vicâhen konuştu ve: 'Ey kulum! Benden ne dilersen dile, dilediğini sana vereyim!' dedi. O, 'Ey Rabbim! Beni bir kere daha ihya et, Senin yolunda ikinci kere öleyim!' dedi. Rab Teâla Hazretleri de: 'Benden daha önce şu hüküm sâdır oldu: Ölenler artık dünyaya bir daha dönmeyecekler' buyurdular. Baban: 'Ey Rabbim, öyleyse (benim durumumu) arkamda kalanlara ulaştır!' dedi. Bu talep üzerine şu âyet nazil oldu: Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü zannetme! Bilakis onlar hayatta olup, Rabbilerinin katında yaşarlar, rızıklanırlar. Allah'ın lutf u kereminden ihsan ettiği nimetlere kavuşmaktan dolayı sevinç içindedirler. Arkalarından henüz kendilerine katılmayan müstakbel şehid dindaşlarına da, kendilerine hiçbir korku olmayacağına ve üzüntü hissetmeyeceklerine dair müjde vermek isterler." (Âl-i İmran, 3/169-170)

İşte bu ve benzeri hadis ve âyetlerden anlıyoruz ki, şehitlerin de kendilerine has temennileri vardır; Allah yolunda yürürken şehadet şerbetini içmenin büyük bir nimet ve lütuf koridoru olduğunu haleflerinin bilmesini isterler. Mü'minlerin bu tür hadîs ve âyetleri bilmeleri, ölüm ve ötesine kat’i imanları onlarda âhiret özlemi hasıl etmiştir. Onlar ölümü bir şehirden bir başka şehre gitmek, sevgililer diyarına yolculuk etmek gibi görürler. Ölüm, ehl-i dalâlet için bütün sevdiklerinden ayrılmak, yalancı dünya cennetinden çıkıp yalnızlık ve vahşet içinde mezar zindanına girmek mânâsına gelse ve bir firak-ı ebedi olsa da; ehl-i iman için o, öteki âleme gitmiş eski dost ve ahbaplara kavuşma vesilesidir.. dünya hapishanesinden Cennet'e götüren bir vasıtadır.. hayat vazifesinden bir terhis, ubudiyet ve imtihanlardan bir paydos ve yapıla...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kurânı Kerim de temenni 3
« Posted on: 28 Mart 2024, 18:21:19 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kurânı Kerim de temenni 3 rüya tabiri,Kurânı Kerim de temenni 3 mekke canlı, Kurânı Kerim de temenni 3 kabe canlı yayın, Kurânı Kerim de temenni 3 Üç boyutlu kuran oku Kurânı Kerim de temenni 3 kuran ı kerim, Kurânı Kerim de temenni 3 peygamber kıssaları,Kurânı Kerim de temenni 3 ilitam ders soruları, Kurânı Kerim de temenni 3önlisans arapça,
Logged
05 Ekim 2010, 15:59:34
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« Yanıtla #1 : 05 Ekim 2010, 15:59:34 »

Allah razı olsun Sümeyye kardeşim..çok güzel bir paylaşım oldu inşaallah..Osman Şimşek hocamızdan da Rabbim razı olsun..İki kitabını okudum..ikisi de birbirinden güzeldi..Tavsiye etmek isterdim ama buna izin var mı bilmiyorum..İnşaallah devamı gelir..Rabbim ihlasınızı arttırsın..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

31 Mart 2017, 21:21:50
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #2 : 31 Mart 2017, 21:21:50 »

Esselamu aleykum.Rabbim bizleri kur ani kerimi okuyan ve hayatina rehber edinen kullardan eylesin insallah...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes