> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Kuran-ı Kerim > Sizden Gelenler( Kuran-ı Kerim) > Kurânı Mekkî medenî ile anlamak
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kurânı Mekkî medenî ile anlamak  (Okunma Sayısı 750 defa)
14 Ekim 2010, 12:47:13
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 14 Ekim 2010, 12:47:13 »



Kur'ân'ı Mekkî - Medenî ile Anlamak

Âyetler ister kâfir, ister münafık ya da Yahudi veya Hıristiyan hakkında inmiş olsun, esbab-ı nüzul şunu veya bunu göstersin her fert kendi şahsıyla, çevresiyle, şöyle-böyle içinde bulunduğu zaman ya da mekânla bir çeşit aklî, mantıkî, hissî, vicdanî münasebetler tesis ederek, her zaman ona muhatap olabilir ve onun o tazelerden taze mesajlarını gönlünde duyabilir.
 
Bütün ifadeler en iyi, ilk serdedildikleri mekân ve makamda anlaşılır. Kur'ân-ı Kerîm ifadeleri de bu genellemeden istisna değildir. Nitekim Kur'ân'ın sağlıklı olarak anlaşılmasını ve tefsir edilmesini temin eden usûllerden birisi de, âyetlerin içinde nâzil oldukları bütün tarihî, dinî, kültürel, ekonomik ve sosyal durumların dikkate alınmasıdır. Bu metot, âyetlerin iniş sebeplerini inceleyen esbâbu nüzul ilminden daha geniş bir alana oturmaktadır. Bize göre bu hususların tefsir usûlü türü eserlerde yerini alan Mekkî-Medenî İlmi çatısı altında ele alınması hem mümkün, hem de uygundur. Hattâ Mekkî-Medenî fikrinin dayandığı pek çok ortak esas sebebiyle Kur'ân'ın tarihî, dinî, kültürel, ekonomik, sosyal vb. hususiyetleri aynı başlık altında ve birlikte mütalâa edilmelidir.

Bilindiği üzere Kur'ân, Mekke ve Medine olmak üzere iki dönemde nâzil olmuştur. Hicretten önce nâzil olmuş âyetler Mekkî, hicretten sonra nâzil olmuş âyetler de Medenî'dir. Bu sınıflamaya göre Kur'ân âyetlerinden her biri muhakkak Mekkî ya da Medenî olmak durumundadır. Yüz on dört sûrenin Mekkî-Medenî tasnifine göre, Kur'ân'ın seksen altı sûresi Mekke döneminde, yirmi sekiz sûresi de Medine'de nâzil olmuştur.

Allah Tealâ, ilâhî ve evrensel vasıflara sahip kelâmını, milâdî yedinci yüzyılın Arap lisanı içinde inzal etmeyi murad buyurmuştur. İlâhî yönünü kaybetmeksizin beşerî unsurlara tercümanlık yapan Allah kelâmı Kur'ân, bu yönüyle insana çok büyük bir kıymet biçmekte ve pek önemli bir mesaj iletmekte, diğer taraftan insana da çok mutena bir değer ve şeref kazandırmaktadır. Çünkü Allah Tealâ insanın hidâyetini bulması ve halifelik vazifesini lâyıkı veçhile îfâ edebilmesi için kelâm-ı ezelîsini beşer diliyle göndermiştir. "Düşünüp anlayasınız diye Biz onu Arapça bir Kur'ân olarak indirdik." (Yusuf sûresi, 12/2) Bu ve benzeri pek çok âyetin dile getirdiği husus düşünüldüğünde, Yüce Rabb'imizin ezelî kelâmını biz kullarının hayır ve menfaati için anlayabileceğimiz beşerî bir dil formatına dökmesinin, ne büyük bir şükrü mucip nimet olduğu idrak edilebilmektedir.

Kur'ân'ın Mekke döneminde nâzil olan âyetlerinin iman ve teslimiyete dâir mesajları, çok yalın, keskin, çarpıcı, etkileyici ve ikna edici tarzda gelmiştir. Mekke âyetlerinin çoğu, iman kurtarma hassasiyetiyle kısa ve şok tesirinde nâzil olmuştur. Beşer beyni, kısalığına ters orantılı şok âyetler karşısında âdeta sarsılmakta, ilâhî hakikatler karşısında daha öncesinde sahip olduğu bütün ezberleri bozulmakta ve buna muhatap olan insan kendisini helakten kurtaracak bir çıkış yolu aramaya başlamaktadır. Doğrusu bu âyetler hidâyete nasipli muhataplarına "kul oldum Sana Allah'ım" diyerek secdeye kapanmaktan başka bir yol bırakmamaktadır. Çünkü bu âyetler o kadar güçlüdür ki, âdeta Hz. Musa'nın karşısına çıkan sihirbazların hakkı görmeleri üzerine "Âlemlerin Rabbine, Musa'yla Harun'un Rabbine iman ettik." (A'raf sûresi, 7/122) demeleri gibi iman edip secdeye kapanmaktan başka bir seçenek bırakmamaktadır. Örnek olarak aşağıdaki âyetlerin şok etkisi yapan gücüne bir kulak verelim:

إِذَا السَّمَاءُ انْشَقَّتْ وَأَذِنَتْ لِرَبِّهَا وَحُقَّتْ وَإِذَا الْأَرْضُ مُدَّتْ وَأَلْقَتْ مَا فِيهَا وَتَخَلَّتْ وَأَذِنَتْ لِرَبِّهَا وَحُقَّتْ

"Gök yarıldığı zaman, Rabbinin buyruğuna boyun eğdiği ve yarılma muhakkak vukû bulduğu zaman. Yer uzatılıp dümdüz edildiği zaman, içindekileri dışarı atıp bomboş kaldığı zaman, Rabbinin buyruğuna boyun eğdiği ve içindekileri dışarı atıp boşalma muhakkak vukû bulduğu zaman. Bakın hele, neler olacak o zaman!" (İnşikak sûresi, 84/1–5) Mealle birlikte beşer sözüne dönüşmüş bu yıkık dökük çeviriyle bile insanı derinden etkileyen bu âyetlerin, bir de icaz özelliği bulunan orijinal diliyle putperest Mekke sokaklarında okunup yankılandığını tasavvur edelim ve meydana getirdiği tesiri bir düşünelim.

Yaklaşık on üç yıl süren bu dönemin ardından başlayan Medine döneminde nâzil olan âyetler ise, Müslümanların hicretle kavuştukları yerleşik düzene paralel tonda nispeten rahatlamış; ama bir o kadar da mesuliyet aşılayıcı mahiyet arz ederler. Mekke döneminde kökleri atılmış olan inanç esaslarının, davranışlar boyutuna yansıyan gerekleri, vazife ve mesuliyetleri, nefislerden başka bir engelin baskı kuramadığı rahatlık ve nefes almışlık içerisinde âdeta inci taneleri gibi dizilir Medine âyetlerinde. Kuşkusuz bu dönem âyetlerinde, tartışılmaz önemine binaen iman vurgusu yine tekrar edilir. Ancak yanında ibadet, ahlâk ve içtimâî davranış kuralları da bildirilir. Mekke'dekinden farklı olarak bu dönemin imtihan kervanına Allah yolunda malı infak etmenin yanına canı feda etme de katılmıştır yoğun olarak: "Ey iman edenler! Sizi elim bir azaptan kurtaracak bir ticaret göstereyim mi? Allah'a ve Resûlüne inanırsınız, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda hizmet edersiniz; bir bilseniz böyle hareket etmek, sizin için ne kadar da hayırlıdır!" (Saff sûresi, 61/10–11)

Kur'ân'ın derin anlamlarına nüfuz etmede bu bilginin büyük değeri vardır. Çünkü İslâm davetinin geçirdiği sıkıntı ve merhaleleri âyetlerle adım adım izlemek, Kur'ân'ın problemlere nasıl çözümler getirdiğini, bunu yaparken insan gerçeğine en üst düzeyde riâyet etmenin bir göstergesi olarak tedrici usûlü kullanarak nasıl en mükemmel sonuca ulaştığını, insanları vahyin nurunda nasıl terbiye ettiğini müşahede etmek, Mekkî-Medenî ilkesinin işletilmesiyle mümkün olmaktadır. Öte yandan gerek Mekke'de gerek Medine'de insanların hem vahye hem de birbirlerine nasıl muamelede bulunduğunu görebilmek de yine bu ilim vesilesiyle hâsıl olur. Kur'ân-ı Kerîm'in kavramlarını, fikir ve tasavvurlarını, toplum kurgusu ve anlayışını peyderpey nasıl olgunlaştırıp kemale erdirdiği, onun Mekkî'si ve Medenî'si dikkate alınarak gözlenir. Meselâ Kâfirûn sûresi'ni okuyan ve bu sûrenin hangi ortamda, nerede ve ne zaman nâzil olduğunu bilmeyen birisi âyetleri doğru anlayamayabilir ve "sizin dininiz size, benim dinim de bana" prensibini farklı yorumlayarak yanlış sonuçlar çıkarabilir. Hattâ insanlara rehberlik etmenin, onlara hakkı göstermenin, Allah yolunda çalışıp çabalamanın zorunlu olmadığını da ileri sürebilir. Oysa Ramazan el-Bûtî'nin de dediği gibi bu sûrenin Mekke'de nâzil olduğunu, ileri gelen müşriklerin efendimize hitaben "gel ey Muhammed, biz senin ilâhına bir yıl tapalım, sen de bizim ilâhımıza bir yıl tap"1 demeleri üzerine nâzil olduğu bilindiğinde, yukarıda zikri geçen yanlış düşüncelere mahal kalmaz.2

Ayrıca tabiî ortam yanında âyetlerin çeşitli hâllerde nâzil olması detayı da âlimlerimiz tarafından kayıt altına alınmıştır. Sözgelimi yolculukta, gündüz ve gece hâlinde, seher vaktinde, yaz ve kış mevsimlerinde, yatakta ve uyku esnasında, arzda ve semada, toplu melekler eşliğinde, ayrıca Cuhfe, Beyt-i Makdis, Taif ve Hudeybiye gibi mekânlarda nâzil olan âyet ve sûreler tespit edilmeye çalışılmış, haklarındaki mâlûmat kayıt altına alınmıştır.3

Mekkî-Medenî Âyetlerin Mümeyyez Vasıfları

İlâhî kelâm, beşerin anlaması için nâzil olduğu dönemin ifade kalıplarını; dinî, sosyal, ekonomik ve kültürel tasavvurlarını dikkate almıştır. Âyetlerin lâfızları ve muhtevaları, içinde nâzil oldukları Mekke veya Medine dönemlerinin hususiyetlerinin nazara alındığını göstermektedir. Nitekim biz bir âyetin Mekkî ya da Medenî olduğunu bilmesek bile alâmet ve mümeyyezlerine (belirgin özellik, ayırt edici vaz'larına) bakarak onun hangi dönemde nâzil olduğunu kesine yakın bir şekilde tahmin edebiliriz. Binaenaleyh bu özelliklerin öğrenilmesinde büyük yararlar vardır.

Ayrıca dönemlerinin belirgin tasavvur, olay, olgu, düşünce, inanç ve tezahürleri doğrultusunda Mekke ve Medine dönemlerine has kimi kavram ve konular da dikkat çekmektedir. Sözgelimi Yahudilerle ve onların düşmanlıklarıyla ilgili âyetlerin Medenî olması, Müslümanların hicret sonrasında Medine'de yoğun ve etkin bir nüfus olarak bulunan Yahudilerle karşılaşmalarıyla alâkalıdır. İklim ve toprak yapısının müsait olmaması ve su kaynaklarının yetersizliği gibi problemlerden dolayı tarıma elverişli olmayan, ancak canlı bir ticaret hayatına sahip Mekke'de hileli ticaretin yaygınlığı sebebiyle, Hz. Şuayb'ın (as) ticaret yaparken tartılarını düzgün tutmaları hususunda kavmini uyardığı âyetler, Mekke döneminde nâzil olmuştur. Öte yandan topluma bağlılık ve içtimâî mesuliyetlerini yerine getirme gibi konuların ise Medine'de nâzil olan âyetlerde gündeme getirilmesi, İslâm toplumunun burada teşekkül etmiş olmasıyla alâkalı bir durumdur.4

Mekkî Âyetlerin Özellikleri

Mekkeli Araplar, içinde kaybolunacak kadar uçsuz bucaksız kum denizlerinde bazen çok yalnızlaşır, güçsüz duruma düşerler, yok edilmekten ve başka kabilelerin saldırılarına hedef olmaktan korkarlardı. Böyle zor anlarında çöl bedevileri, daha nüfuzlu bir kabilenin himayesine sığınmak zorunda kalırlar ve ancak bu sayede biraz rahat nefes alabilirlerdi. Tipik bir Mekke vasatını yansıtan bu bilginin üzerine şu Mekkî âyet ne kadar da uymakta ve putperest Arapları himaye edilmeye ihtiyaç duymayan Allah'a iman etmeye ne kadar da etkili çağırmaktadır: "De ki: Her şeyin mülkiyetini elinde tutan, himaye eden ama kendisi himaye al...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kurânı Mekkî medenî ile anlamak
« Posted on: 29 Mart 2024, 17:18:26 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kurânı Mekkî medenî ile anlamak rüya tabiri,Kurânı Mekkî medenî ile anlamak mekke canlı, Kurânı Mekkî medenî ile anlamak kabe canlı yayın, Kurânı Mekkî medenî ile anlamak Üç boyutlu kuran oku Kurânı Mekkî medenî ile anlamak kuran ı kerim, Kurânı Mekkî medenî ile anlamak peygamber kıssaları,Kurânı Mekkî medenî ile anlamak ilitam ders soruları, Kurânı Mekkî medenî ile anlamakönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes