> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siyer-i Nebi > Üç Soru
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Üç Soru  (Okunma Sayısı 848 defa)
03 Mart 2010, 10:52:34
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 03 Mart 2010, 10:52:34 »



Üç Soru

Kureyşliler toplandıkları her seferde, kendilerine göre en büyük problemleri olan konu hakkında mutlaka konu­şurlardı ve bu kez Yesrib´deki Yahudi alimlerine danışmak üzere adam göndermeye karar verdiler. Gönderecekleri iki elçiye. «Onlara Muhammed´den bahsedin, onu tarif edin ve söylediklerini iletin; çünkü onlar ilk kutsal kitaba ina­nıyorlar ve mutlaka Peygamberler hakkında bilgileri var­dır. Oysa bizim bu konuda hiçbir bilgimiz yok» dediler. Yahudi alimleri onlara şu cevabı gönderdi: «Ona bizim söyleyeceğimiz şu Üç soruyu sorun. Eğer bu sorulara ce­vap verebilirse O Allah´ın peygamberidir, fakat eğer ce­vap veremezse yalancı ve sahtekardır. Ona, eski günlerde ül­kesini terk eden genç adamları, onlara ne olduğunu ve il­ginç hikâyelerini sorun. Yeryüzünün Ötesine, doğusuna ve batısına ulaşan uzak yolların yolcusundan haber vermesi­ni isteyin. Bir de Ruh´u, onun ne olduğunu sorun. Eğer sîze, bunları söyleyebilire, ona uyun, çünkü O bir peygam­berdir».

Elçiler Mekke´ye bu haberle döndüğünde, Kureyş li­derleri Peygamber´e haber gönderdi ve bu üç soruyu sor­du. Peygamber: «Yarın size bunların cevabını vereceğim» dedi, fakat înşaallah (Allah dilerse)» demeyi unuttu. Er­tesi gün Kureyşliler cevap için geldiğinde onları geri gön­derdi. O günden itibaren onbeş gün boyunca hiç bir vahy olmadı, Cebrail de hiç yanına uğramadı. Mekke´liler onunla alay ettiler, o ise du sözler için ve beklediği yardımı almadığı için çok üzülüyordu. En sonunda Cebrail, onu te­selli eden ve üç soruya da cevap veren vahyi getirdi. Bu uzun bekleyişin sebebi şu âyetlerle açıklanıyordu.

«Hiç bir şey hakkında ´Ben bunu yarın mutlaka yapacağım´ deme. Ancak: «Allah dilerse» (yapacağım de)» (Kehf: 23-24)

Vahyin bu gecikişi her ne kadar Peygamber ve mü´minleri üzmüşse de gerçekte onlara gecikmeden sonuç çı­karmayı reddettilerse de, kafalarında şüphe olan bir çok Kureyşli için bu, Vahy´in Peygamber (s.a.v.) tarafından uydurulmadığma, bilâkis Allah´tan geldiğine delil idi. Eğer Muhammed (s.a.v.) daha önceki vahiyleri uydurdu ise, bu kadar alay ödilme ve üzüntüye rağmen bu kez Vahyi geciktirmesi anlamsız değil miydi?

İnananlar da her zaman olduğu gibi vahyin kendin­den güç alıyorlardı. Kureyşliler, eski günlerde ülkelerini terkeden gençlerin hikâyesini sorduklarında.Bu hikâyeyi o zamana kadar Mekke´de hiç kimse duymamıştı.Bu hi­kâyenin o zamanın durumuyla ilgili olduğunu inananların yüceliğini ve inanmayanlann kötülüğünü anlattığım bil­miyorlardı. Efes´ti uyuyanların hikâyesi şöyle anlatılır.Milattan sonra üçüncü yüzyılın ortalarında halkı putpe­restliğe sapmış olan bir grup genç Allah´a imanı muha­faza ediyorlardı, halk da onları bu yüzden cezalandırıyor­du. Bu eziyetlerden kaçmak için bir mağaraya sığındılar ve orada Üçyüz yıl kadar uyudular.

Yahudilerin o zamana dek bildiklerinden başka Kur´ an-ı Kerim´deki kıssa (Kehf: 9-25) hiçbir insanın görme­diği ayrıntılardan da bahsediyordu. Örneğin, uyuyanların uyandıktan sonra yüzyıllar boyu uyuduklarını nasıl far. kertiklerini ve Köpeklerin nasıl ön ayaklarını kapmın eşi­ğine doğru uzatarak yattığını anlatır.

İkinci soruya gelince, bu büyük yolcu Zü´l-Karneyn´dir. Vahiy onun doğuya ve batıya yaptığı yolculuğu anla­tır ve sorulandan fazlasına cevap vererek bir Üçüncü yolculuktan bahseder. Zülkaraeyn iki dağın arasında yasa­yan bir topluluğa rastlar ve o topluluk Zül-Karneyn´e ken­dilerini Yecüc ve Mecuc´ten ve cinlerden koruyacak bir duvar yapması için yalvarırlar. Allah da ona, cinleri ve kötü ruhları bir yere toplama gücü verir. O belirli gün­de. Peygamber (s.a.v.) göre, bu kötü ruhlar yeryüzünde büyük karışıldıklara sebep olacaklardır. Onların ortaya çı­kısı Kıyamet saatinden önce olacaktır ve vaktin yakınlaş­tığını gösteren işaretlerden biri olacaktır.

Üçüncü soruya cevap olarak Vahy, insanın akü kapa­sitesinin ruhu kavramaya yetmeyeceğini söyler: Sana ruhtan sorarlar, de ki:

«Ruh, Rabbimin emrindedir, size ilimden yalnızca az birşey verilmiştir.» (isra: 85)

Yahudiler, peygamberin (s.a.v.) sorulara verdiği ce­vapları ilgiyle karşıladılar ve son cümledeki «as verilmiştir ibaresinin yahudileri mi yoksa arapları mı kasdettiğini sordular. Peygamber: «Her ikisini de cevabını verince, kendilerinin her konuda bilgiye sahip olduklarını söyleyerek karşı çıktılar. Çünkü onlar, Kur´an´ın da tas­dik ettiği gibi herseyi ayrı ayrı açıklayan (En´am: 154) bir kitap olan Tevrat´ı okuyorlardı. Peygamber onlara şöyle dedi: «Sizin bildikleriniz, Allah´ın ilmi yanında çok azdır fakat yine de eğer uygulasanız bildikleriniz size yeter. Bu olaydan sonra Allah´ın ilmiyle ilgili âyet na­zil oldu:

«Eğer yeryüzündeki ağaçların tümü kalem ve deniz de onun aramdan yedi deniz daha eklenerek (mürekkep) olsa, yine de Allah´ın kelimeleri (yazmakla) tükenmez» (lokman: 27)

Kureyş liderleri, yahudi alimlerinin daha önceki tav­siyelerine uymadılar; Yahudi alimleri de, beklentilerinin aksine Peygamberin tüm sorularına cevap vermesine rağmen onu kabul etmediler. Fakat bu cevaplar başkalarının Ulam´ı kabul etmesine neden oldu. Peygamberin (s.a.v.)  taraftarları arttıkça, düşmanları, yaşatmıyorlardı ve toplanmaları olduğunu daha iyi anlıyor ve zayıf mü´minlere yaptıkları işkenceleri daha da artırıyorlardı. Her kabile kendi müslümanlar ile uğraşıyordu: Onları hapsediyor, döverek işkence ediyor, aç ve susuz bırakıyorlardı. Dinlerinden dönmeleri için, onları sıcağın en fazla olduğu anda, Mekke sokaklarında güneş altında kalmaya zorluyorlardı.

Cumah´ın sefl Ümeyye´nin, Müslüman olan Bilal (r.a) adında bir kulesi vardı. Ümeyye onu öğle sıcağında açık bir alana çıkarır, yere yatırarak, üzerine büyük bir taş ko­yar ve dininden dönen dek veya orada ölene dek bırak­mak Üzere yemin ederdi Ümeyye onu Lat ve Uzza´ya inan­maya davet ettiğinde Bilal «Bir, Bir» derdi; o şurada çok yaslı olan Varaka da oradan geçiyordu. Bilal´ın işkence çektiğini ve «Bir Bir dediğini duyunca «Elbette O Bir´dir dedi Daha sonra Ümeyye´ye dönerek: «Allah´a yemin ederim ki. Eğer onu böyle Öldürecek olursan onun me­zarını türbe yaparım» dedi

Her Kureyli, kendi kabilesi İçinde yasaması zorun­lu  Ebu Bekir de Beni Cumahular arasında oturu­yordu. Bu, Beni Cumahuların peygamberi daha sık göre­bilmesi için geliyordu, çünkü Muhammed (s.a.v.) her gün öğleden sonra Ebu Bekr´i ziyaret ederdi.  Ebu Bekr´in yüzünde yazılı oldu­ğu söylenirdi. Ebu Bekr´in yüzü sanki bir kitap gibiydi, Mekke sokaklarında görülmesi eskiden beri tüm kabile tarafından sevinçle karşılanır ve ona çok değer verilir­di. Şimdi ise Kureys liderleri onu görünce tedirgin olu­yordu. Bilal (r.a) onun aracılığıyla İslam´a girmişi ona işkence yapıldığını görünce Ümeyye´ye bu «zavallı adama böyle davrandığın İçin Allah´ta korkmuyor musun? de­di. Onu bu hale sokan sensin» diye cevap verdi Ümeyye, «O halde onu bu durumdan sen kurtar. Ebu Bekr (r.a) Tas kurtaracağım dedi «Bundan daha güçlü ve iri genç bir siyah kölem var, hem de senin dininden. Onu Bilal´ karşılık sana vereyim.» Ümeyye bana razı oldu, Ebu Bekr de (r.a) Bilal´ı (r.a) aldı ve azad etti.

O zamana kadar altı kişiyi daha azat etmişti. Bunlar­dan ilki, ilk müslümanlardan, büyük bir ruhsal güce sa­hip olan Amir İbn Fuheyre idi Amir bir koyun çobanıydı, özgürlüğüne kavuştuktan sonra Ebu Bekr´in sürülerinin bakımını üzerine aldı. Ebu Bekr´in azat ettiği kölelerden biri de Ömer´in cariyesi idi Cariye islam´a girmişti, fakat Ömer onu dininden dönmesi İçin dövüyordu. O sırada ora­dan geçmekte olan Ebu Bekir cariyeyi satın almak istedi, Ömer de razı oldu. Ebu Bekir (r.a) cariyeyi aldıktan son­ra serbest bıraktı.

İşkence yapanların en acımasızı Ebu Cehil´de Eğer yeni dine giren bir kimsenin kendisini koruyacak güçlü bir ailesi varsa, Ebu Cehil ona işkence edemiyor, fakat ona hakaret ediyor, adını kötüye çıkarıyor ve onunla alay edi­yordu. Eğer Müslüman olan bir tüccarsa, onun kervanını durdurmak ve mallarını boykot etmekle tehdit ediyordu. Fakat mü´min olan kimse eğer kendi kabilesinden, zayıf ve korunmasız bir kimse ise ona çok işkence ediyordu. Eğer kabilelerdeki müttefiklerini de kendi zayıflarına böyle davranmaları için ikna ediyordu.

Kabilesindeki zayıflardan Yasir, (r.a) Sümeyye (r.a) ve oğulları Ammar´a (r.a) İşkence edilmesine Ebu Cehil se­bep olmuştu. Hepsi de İslam´dan dönmeyi reddettiler. Bu­nun üzerine Sümeyye kendisine yapılan işkenceler sonu­cunda öldü. Fakat Mahzum´lu ve başka kabilelerden olan diğer kurbanlar kendilerine yapılan işkenceye dayanama­dılar ve İşkencecilerin her söylediğini kabul edecek bir dereceye geldiler. Onlara: «tat ve Uzza da Allah gibi si­zin tanrılarınız, değil mi?» diye sorulduğunda evet diyor­lardı. Yanlarından bir böcek geçse ve «Bu böcek de Al­lah gibi senin tanrın değil mi?» diye sorulsa işkenceden kaçmak için evet diyecek bir hale gelmişlerdi.

Bu kelimeler kalbten gelmiyor, dilin ucuyla söyleni­yordu. Fakat dilleriyle bunu söyleyenler artık açıkça İs­lam´ı yaşayamıyor, bir çoğu gizli olarak bile yaşayamiyor. Bununla birlikte halkın İşkencelerine katlanmaya çalışan gençler hakkında indirilen âyetler onlara örnek oluyordu. Peygamber (sav) kendisinin işkencelerden kurtulabildigi halde, diğer mü´minlerin sürekli işkence çektiklerini görünce onlara şöyle dedi: «Eğer Habeşistan´a giderseniz, orada hiç kimseye haksızlık ve adaletsizlik yapmayan bir kral bulacaksınız. Orada dine sımsıkı bağlı bir yaşam vardır. Allah için bu çektikleriniz­den bir kurtuluş yolu gösterene dek orada kalın»[1] Bunun üzerine mü´minlerden bir grup Habeşistan´a gitmek üzere yola koyuldu; bu islam´da ilk göç (hicret) idi.

[1] II 208

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Üç Soru
« Posted on: 04 Mayıs 2024, 20:24:07 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Üç Soru rüya tabiri,Üç Soru mekke canlı, Üç Soru kabe canlı yayın, Üç Soru Üç boyutlu kuran oku Üç Soru kuran ı kerim, Üç Soru peygamber kıssaları,Üç Soru ilitam ders soruları, Üç Soru önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes