> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siret Ansiklopedisi > Strateji Ve Taktikler
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Strateji Ve Taktikler  (Okunma Sayısı 1246 defa)
21 Mayıs 2012, 18:26:27
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 21 Mayıs 2012, 18:26:27 »



2- Strateji Ve Taktikler

Rasulullah savaş stratejisini, taktik hare­kâtları ve askerî operasyonları planlayarak, İslâm'da askerlik ilminin pratik olarak ilk öğreticisi olmuştur. Planladıklarını büyük bir kesinlik ve başarı ile yerine getirip hedefle­rine ulaşarak, düşmanlarıyla ustalıkla ve akıllıca savaşmış ve onların maneviyatını, as­kerî gücünü yok ederek bütün cephelerde ye­nilgiye uğratmıştır. Düşmanın plan ve tak­tiklerini altetmek için kendi savaş stratejisi­ni geliştirmiş, taktik manevralarda yine ken­dine ait teknikleri uygulamıştır. Hz. Peygam­ber'ın yaptığı bütün stratejik manevralar ve taktik operasyonlar gerçeklere dayanıyor, zaman ve yerin pratik gereklerine göre hik­metli ve akıllıca yerine getiriliyordu. Bedir, Uhud, Huneyn ve Ahzab savaşlarında oldu­ğu gibi düşmanları onun stratejik manevra­larının çok büyük baskısı altında kaldı. Ve bazılarında da bu düşmanlar maneviyatla­rını tamamen yitirdiler; Mekke'nin fethi sı­rasında Kureyşlilere olduğu gibi düşmanın bütün arzu ve hükümleri bütünüyle yıkıldı. Rasulullah'ın savaş strateji ve taktikleri düşmanın anlama melekesinin çok üzerinde idi. Düşmana stratejik hareketleriyle her sa­vaşta sürpriz yapmış ve savaşlarında bir stra­tejiyi asla iki kere kullanmamıştır. Bedİr'de savaş düzeniyle düşmanını şaşırtmış, Uhud-da ordusunun, arkadan okçularla destekle­nen müdafaa safları İle düşmanını baskı al­tına almış ve Ahzab savaşında uyguladığı ye­ni savunma tekniğiyle düşmanı tam mana­sıyla saf dışı bırakmıştı.

Rasulullah düşmanlarına karşı bütün sa­vaş stratejisi unsurlarını tam manasıyla ve başarı ile kullanmaya muktedirdi ve onlara nadiren karşı koyma fırsatı verdi. Daima bü­yük bir gizlilik içinde taarruz etti ve savaş alanına gereğince yerleşmeden düşman onun niyetini asla öğrenemedi. 11 büyük ve 17 küçük sefere çıktı ve büyük seferlerin sekizin­de ve küçük seferlerinde taarruz üstünlüğü onundu ve insiyatif de her zaman onun elin­deydi. Düşmanın mevkisinin tabiatı icabı iş­lerin zorlaştığı Taif seferi bunlara istisna teş­kil eder. Düşmanın müslümanların üzerine yürüdüğü Bedir, Uhud ve Ahzab savaşların­da bile asıl insiyatif hep Rasulullah tara­fında olmuştu. Onun üstün ve etkili taktik hareketleri düşmanı genelde karışıklığa ve bozulmaya sürüklemişti.

Hz. Muhammed, aynı zamanda savaş ve seferlerinde sürpriz, sürat ve hareket esnek­liği unsurlarından da çok başarılı bir şekil­de faydalanmıştı. Düşmanları çoğu zaman onu aniden kapılarında görmüş, şaşkınlık içinde yakalanmıştı. Harekâtlarını düşman­dan gizli tutmak maksadıyla, niyeti hususun­da düşmanın kafasını karıştırmak için kar­maşık ve hatta bazen ters yönde rotalar izle­di. Büyük seferlerinden altısında düşman onun kuvvetlerini gördüğünde şaşırıp kal­mıştı. Tarlalarına bakmak üzere dışarı çık­makta olan Hayber çiftçileri Rasulullah'ın askerlerini görünce geri koşarak "Muham­med geldi" diye bağırmaya başlamışlardı. Ve küçük seferlerinin dokuzunda düşmanı ta­mamen savaşa hazırlıksız bir vaziyette yaka­lamıştı. Onun düşmanı hazırlıksız yakalama­daki başarısı o kadar şaşırtıcı idi ki, 17 kü­çük seferinden yalnızca dördünde ufak çap­lı çarpışma olmuş ve büyük seferlerinde de yalnızca altısında gerçek anlamda savaş mey­dana gelmişti.

Hz. Muhammed seçtiği liderler komuta­sında sayıları 15 ile 3000 kişi arasında deği­şen savaşçıları (seriyye) ülkenin değişik yer­lerine 50 kez göndermişti. Bu seriyyelerin ço­ğunluğunda düşman hazırlıksız yakalanmış, bunlardan bir kısmında düşman biraz çarpış­mış ve kuşatmaya uğramış ya da çarpışma­dan sonra kaçmış, fakat çoğu kez hemen pa­niğe kapılarak silahlarını bırakıp kaçmıştı. Bu seriyyelerin 22'sinde düşmana tam bir sürpriz yapılmış ve düşman direnemeden bozgun halinde kaçmış ya da kuşatılmıştı. 9 seriyyede çarpışma olmuş, fakat hiçbirisin­de çarpışma büyük boyutlara ulaşmamıştı. [Mûte savaşında, Hz. Peygamber'ın bir el­çisini katleden el-Gassanî'ye karşı gerçek bir savaş olmuştu.

Bütün bu sefer ve savaşlar Hz. Muhammed tarafından büyük bir ustalıkla ve en az can ve mal kaybıyla gerçekleştirilmişti. En ağır kayıp Uhud savaşında olmuştu, 70 kişi şehid olmuş ve 40 kişi de yaralanmıştı. Be-dir'de müslümanların kaybı, düşmanın 70 ölü, 70 yaralısına karşı 22 olmuştu. Ahzab savaşında, düşmanın 10 kaybına karşılık müslümanların kaybı altı kişi idi. Hayber1 de, müslümanlar, düşmanın 93 kaybına kar­şılık 18 kişi kaybetmişlerdi. Mûte'de düşma­nın tespit edilemeyen kaybına karşılık müs­lümanlar 12 şehid vermişti. Huneyn'de, düş­manın 71 kaybına karşılık, müslümanlar al­tı kayıp vermiş; Taif'de müslümanların kay­bı 13 olmuştu.

7 büyük savaşta düşman 286 kişi, müslüman­lar ise 136 kişi kaybetmişti. Küçük savaşlar­da ve seferlerde müslümanlar 119 ve düşman 473 kişi kaybetmişti; bu suretle Rasulullah ve kâfirler arasındaki sekiz yıllık savaş­larda her iki tarafın toplam kaybı 1.014 (256 müslüman ve 759 düşman) kişi olmuştu. Başka bir deyişle, tarihte ilk defa tüm Arap Yarımadası'nda barış ve düzen 1014 can kay­bıyla sağlanmış oluyordu.

Hz. Muhammed'ın ana prensibi asgari can kaybıyla amacına ulaşmak idi. Ve her se­ferde, askerî karşılaşmalardan kaçınmak için özel tedbirler aldı ve anlaşmazlığı çarpışma olmadan gidermek için elinden geleni yaptı. ° ancak bütün diğer alternatifler başarısız kalınca savaşa girişti. Ve hatta savaşta bile adamlarına yalnızca kendilerine karşı aktif olarak çarpışanları öldürmelerini emretti. Savaş alanında direnmekten vazgeçenler, öl-dürülmeyip savaş esiri olarak alındılar.

Hz- Muhammed aynı zamanda düşma-nm maneviyatını bozmak ve onların savaş karar ve isteklerini kırmak İçin stratejik ma­nevralardan faydalandı. Ahzab Savaşı'nda kuşatma uzayıp, Benî Kurayza da müslü-manlarla olan antlaşmalarını bozarak düş-: mana katılınca, Peygamber ustaca bir plan düşündü. Kuşatmadaki Kureyş'in müt­tefiki olan Benî Gatafan'a barış teklif etti. Bu onların kalplerinde ümit hâsıl etti ye sa­vaşa isteklerinin ve itimatlarının kırılması­nın pratik başlangıcı oldu. Barış teşebbüsü gerçekleşmeyip, yalnızca bir teklif olarak kal­masına rağmen, bundan sonra Benî Gatafan hiçbir zaman savaşa niyet etmedi. Hz. Mu­hammed  iki rakip ordunun birleşmesini önlemek konusunda çok becerikliydi ve eğer olur da birleşirlerse onları bölmeye çalışır­dı. Onun vasıtasıyla aralarında bir entrika çe­virdi, Kureyş ile Benî Kureyzalıların kafala­rına birbirleri hakkında şüphe ve korkuyu yerleştirmeyi başardı.

Hayber'e yaptığı seferde, Rasulullah Hay­ber yahudilerinin (antlaşmah) tarafları olan kuvvetlerinin yolunu keserek, onlara katıl­malarını başarıyla önledi. Benî Gatafan ken­di evleri ve aileleri için korkuya kapıldı ve Rasul'ın onlara saldıracağını zannettiler. Bu yüzden kendi topraklarında kaldılar ve yurt­larından çıkarak Hayber'deki müttefikleri­ne yardıma gitmeye asla cesaret edemediler. Böylece Hz. Muhammed, Benî Gatafan-dan gelecek herhangi bir saldırı korkusu ol­maksızın Hayber yahudileri ile uğraşabildi. Onun Tebük seferi de kendi yönünden mu­azzam bir stratejik manevraydı. Bu sefer müslümanların büyük cesaret ve kuvvetini göstermekle kalmadı; aynı zamanda onların sınırlarını gerçek mütecavizlerden veya düş­manlık yapmaya niyet edenlerden korumak ve müdafaa etmek konusunda ne kadar ateşli ve kararlı olduklarını da gösterdi. Bu olay ay­rıca Arap Yarımadası çevresindeki Romalı­lara ve diğer güçlere Yarımadada halkının güvenlik ve emniyetini koruyabilecek kadar güçlü ve kuvvetli bir devletin kurulduğuna dair bir işaretti. Bu sefer, tam zamanında ya­pılmış, yerinde bir stratejik hareketti ve ülke içinde olduğu kadar ülke dışında da geniş politik ve askerî etkiler oluşturmuştu. Tebük seferi, Yarımada dahilinde, aslında sayıları epeyce azalmış olan diğer Arap kabilelerine bundan böyle zayıf ve korunmasız kervan­lara ve kabilelere yaptıkları haksız baskın ve yağmalara ve ülkedeki diğer insanlara eziyet etmeye devam edemeyeceklerini gösterdi. Bu suretle, bu harekât sınırların yabancı işgal­cilere karşı güvenliğinin sağlanmasına ve İs­lâm devletinin sınırları dahilinde barışın te­sis edilmesine yardım etti.

Muhammed aynı zamanda barışta oldu­ğu gibi savaşta da zor durumlar karşısında metanet ve kararlılığını gösterdi. Benî Kay-nuka, Benî Nadir ve Benî Kurayza yahudİle-ri Rasulullah  ile olan antlaşmalarını kri­tik zamanlarda bozduklarında ve yine Ku-reyş, Hudeybiye Antlaşması'nı bozduğunda bunlara karşı gösterdiği keskin ve zamanın­da reaksiyonlarla Muhammed kararlılık ve metanetini açıkça ortaya koymuştur. İs­lâm devlet başkanının bir elçisini öldüren el-Gassan'ı cezalandırmak için Tebük'e bir se­fer düzenlenmişti. Aynı şekilde, müslüman-larla olan antlaşma maddelerini bozan veya ülkede gayri meşru davranışlara girişen ka­bilelere karşı kesin ve kararlı hareketler ya­pılmıştı.

Peygamber hiçbir zaman paniğe kapılma­mış veya hiçbir ümitsizlik alameti gösterme­miştir, hatta savaşın haddinden fazla artan baskısı altında kaldığında bile. Uhud sava­şında, onun özellikle verdiği emirleri unuta­rak okçular yerlerini terkedince düşman bü­tün yönlerden saldırdı, İslâm ordusu karışık­lık ve bozgun halinde ricat etmeye başladı. Fakat o, her zaman olduğu gibi soğukkanlı­lığını ve kendine güvenini muhafaza etti, as­kerlerini çağırdı ve onları yüreklendirdi, böy­lece onlar Peygamber'ın etrafında halka oldular ve düşman geri sürülünceye kadar ce­saretle çarpıştılar. Aynı şey Hüneyn'de de ya­şandı; ricat eden orduyu tekrar toparlayıp sa­vaşı kazanmak üzere olan düşmana, karşı-saldırıyı başlatan yine Muhammed'in kendine güveni ve kararlılığı olmuştur.

Peygamber'im kendi şehri ve halkının gü­venliği için düşman ve arazi yapısı hakkın­da çeşitli biçimlerde bilgi edle etmek üzere düzenlediği keşif seferleri onun hüner, zekâ ve askerî dehasının bir örneğini teşkil eder­ler. O, düşman hakkın...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Strateji Ve Taktikler
« Posted on: 02 Mayıs 2024, 02:51:01 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Strateji Ve Taktikler rüya tabiri,Strateji Ve Taktikler mekke canlı, Strateji Ve Taktikler kabe canlı yayın, Strateji Ve Taktikler Üç boyutlu kuran oku Strateji Ve Taktikler kuran ı kerim, Strateji Ve Taktikler peygamber kıssaları,Strateji Ve Taktikler ilitam ders soruları, Strateji Ve Taktiklerönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes