> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siret Ansiklopedisi > Şefaatin Temel Şartları
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Şefaatin Temel Şartları  (Okunma Sayısı 774 defa)
18 Temmuz 2012, 22:35:37
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 18 Temmuz 2012, 22:35:37 »



Şefaatin Temel Şartları

Şefaat kavramı peygamberlikle çok yakından ilgilidir. Çünkü peygamberler kıyamet günü Allah indinde O'nun izniyle mü'minlere, onların işledikleri ve işledikten sonra tevbe et­tikleri küçük günahlar için şefaatte bulunabi­leceklerdir. Peygamberlerin şefaat etmeleri­nin bir sebebi de peygamberliği yalanlayanla­rın şöyle bir iddiada bulunmalarıdır: "Kıya­met gününde bizim tanrılarımız ve büyük ata­larımız bize şefaat edeceklerdir. Çünkü onlar Allah katında mümtaz varlıklardır. Onun için biz ne günah işlersek işleyelim bu aracı ve şe­faatçiler nasıl olsa bizi kurtaracaklar ve Al­lah'ın bizi affetmesini sağlayacaklardır." Bu­nun için şefaat, peygamberlik makamıyla çok yakından ilgilidir.

Kur'an-ı Kerîm'in pekçok yerinde ve tafsilatlı olarak şefaat meselesi geçmektedir. Dolayı­sıyla bir kişi için şefaati kimin yapabileceği, kimin yapamayacağı, hangi durumlarda yapa­bileceği, hangi durumlarda yapamayacağı, kimler için yapabileceği, kimler için yapama­yacağı gibi hususlar gayet açık olarak izah edilmiştir. İnsanların doğru yoldan ayrılmala­rının pekçok sebeplerinden biri de bu şefaat kavramını yanlış anlamalarıdır. Kur'an'da bu mesele öylesine etraflıca açıklanmıştır ki hiç­bir şüphe ve tereddüte mahalbırakılmamıştır. Bu konu Bakara sûresinin "âyet-el kürsi" olarak bilinen âyetinde şöyle izah edilmekte­dir:

"Allah, ki O'ndan başka tanrı yoktur, daima diri ve yaratıklarını koruyup idare edendir. Kendisini ne bir uyuklama, ne de uyku tut­maz. Göklerde ve yerde olanların hepsi O'nundur. O'nun izni olmadan kendisinin ka­tında kim şefaat edebilir? Onların önlerinde ve arkalarında olanı bilir. O'nun ilminden, an­cak kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. O'nun Kürsüsü, gökleri ve yeri kaplamıştır. Onları koru(yup gö­zetmek, kendisine ağır gelmez. O yücedir, büyüktür." (2: 255).

Kur'an'ın bu âyeti velilerin ve meleklerin şe­faatte bulunacakları vehmine karşı açık bir delildir. Bazı kimseler velilerin ve meleklerin Allah indinde, Allah'ı onları affetmesine zorlayacak kadar yetkileri olduğunu zannetmek­tedirler. Bunlara, Allah indinde hiç kimsenin değil iltimas etmek, konuşmaya bile cesaret edemeyecekleri hatırlatılmıştır. Hiçbir pey­gamber, melek ya da evliya Allah'ın izni ol­madan ağızlarından bir kelime bile çıkarama­yacaklardır. (Mevdûdî, The Meaning af the Qur'an,c. I, sh. 185).

Bu âyetin birinci kısmı müşriklerin büyük atalarının, meleklerin ve diğer tanrıların şefa­atte bulunacakları iddiasını çürütmektedir. Bir kimsenin, bu kâinatın nizamını ve işleyi­şini bilmeden nasıl ona müdahalede bulunabi­leceğini sormaktadır. Bunlar insan, cin ya da melek kim, olurlarsa olsunlar bilgileri sınırlı ve eksiktir. Kâinatın bütün hakikatlerini hiç kimse idrak edemez. Öyle ki kâinatın bir mo­lekülü bile yerinden oynasa bütün sistem al­tüst olur. Bunlar değil bir molekülün hareket­lerini, kendi faaliyetlerini bile idrak etmekten âcizdirler. (Mevdûdî, Sîret-i Server-i Âlem, c. I, sh. 420-422)..

Şüphesiz Allah huzurunda O'nun izni olma­dan hiç kimse iltimasta bulunamaz. Nasıl olur da bir kimse O'nun karşısında kalkarak kendi gibi başka bir kimsenin hakkını savunabilir? Her ikisi de O'nun yarattığı mahlûklardır. Her ikisi de O'na dayanırlar ve O'na muhtaçtırlar, O'nun iradesine ve hükmüne bağlıdırlar. O kendi hikmetine ve planına göre birini öbürü­nün üzerine yükseltmiş olabilir. Ancak Al­lah'ın iradesi ve izni ile, O'nun hikmetine ve emrine göre biri öbürüne şefaatte bulunabilir. Allah'ın ilmi mükemmeldir, hiçbir zaman ve mekânla sınırlı değildir. Fakat bunun tersine O'nun mahlûku olarak bizim ilmimiz sınırlı­dır ve Allah'ın ilmine göre değişik seviyede­dir. Sadece arasıra Allah lütfettiği zaman ha­kikatin gölgesini görebiliriz. (A. Yusuf Ali, The Holy Qur'an, sh. 103).

Şefaat hakkındaki birkaç temel prensibe dik­kat etmeliyiz. Birincisi şefaat ancak peygam­berlere ve sâlih kullara aittir. Bu, şerefli bir makamdır ve ancak buna layık olanlara veri­lecektir. Bunların şefaati de Allah'ın izni ile olacaktır ve sadece Allah'ın izin verdiği kim­seler için şefaat edebileceklerdir. Hiçkİmse bir başkası için Allah'ın izni olmadan şefaat etme teşebbüsünde bulunamaz ve birisine izin verilip o kimse şefaat için konuştuğu zaman da hak ve doğru söz söylemek zorundadır. Bunun dışında Allah önünde doğru olmayan hiçbir söz söylenemeyecektir. Bütün bunlar Kur'an'da bildirilmiştir ve Hz. Peygamber'in hadîslerinde de açıklanmıştır. Bunlar açık açık bildirildiği halde nasıl olur da bir kimse şefaati günah İşlemek için bir ruhsat olarak görebilir ve büyük günahları ve diğer küçük günahları işlemeye devam ederek kıya­met gününde şefaatle kurtulabileceğini ümit edebilir? Ancak bütün hayatını takva, Allah korkusu ve tevbe ile geçirmiş, ama bilmeden bazı küçük günahlar işlemiş, dikkatsizlik yü­zünden bazı sınırlan çiğnemiş ve heyecan içerisindeyken iyi ve kötüyü fark edememiş inanan kimseler Allah'ın merhameti ile pey­gamberin şefaatine hak kazanabileceklerdir. Bunun dışında, günah işlemeyi kendilerine meslek haline getirmiş olan kimselere, nasıl olsa kıyamet gününde bazı meleklerin ve bu dünyada taptıkları tanrıların iltiması ile bütün günahlarının ve kötü amellerinin silineceğini umarak bunları işlemeye devam edenlere Kur'an ve hadisler ışığında şefaatle kurtulma­ya hiçbir imkân tanınmamaktadır. Yahudiler de kendi günahları hakkında aynı şekilde af­fedileceklerini düşünmektedirler. (E. Ahsen Islâhı, a. g. e., c. IV, sh. 140-141).

Kur'an-ı Kerîm bunların hakkında şöyle bu­yurmaktadır: "Onların ardından, yerlerine bir­takım kötü insanlar geldi ki, Kitaba vâris ol­dular, şu alçak (dünyan)ın menfaatini alıyor­lar: 'Biz nasıl olsa bağışlanacağız!' diyorlar. Kendilerine ona benzer bir menfaat daha gel­se onu da alırlar. Peki» 'Allah hakkında, haki­katten başkasını söylememeleri hususunda kendilerinden Kitab mîsakı alınmamış mıydı? (Kitabda bu hususta kendilerinden söz alın­mamış mıydı?) Ve onun içindekini okuyup öğrenmediler mi? Âhiret yurdu (günahlardan) korunanlar için daha hayırlıdır. Düşünmüyor musunuz?" (7:169).


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Şefaatin Temel Şartları
« Posted on: 26 Nisan 2024, 10:33:02 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Şefaatin Temel Şartları rüya tabiri,Şefaatin Temel Şartları mekke canlı, Şefaatin Temel Şartları kabe canlı yayın, Şefaatin Temel Şartları Üç boyutlu kuran oku Şefaatin Temel Şartları kuran ı kerim, Şefaatin Temel Şartları peygamber kıssaları,Şefaatin Temel Şartları ilitam ders soruları, Şefaatin Temel Şartlarıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes