> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siret Ansiklopedisi > Şahitlik
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Şahitlik  (Okunma Sayısı 613 defa)
31 Temmuz 2012, 04:14:31
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 31 Temmuz 2012, 04:14:31 »



Şahitlik

Her dava hâkimler tarafından delillere ve şa­hitlerin beyanlarına göre karara bağlanmalı­dır. Kur'ân-ı Kerîm, insanlar arasındaki an­laşmazlıklarda en az iki şahidin gerekli oldu­ğunu belirtir. "...Erkeklerinizden iki kişiyi de şahit tutun; eğer iki erkek yoksa, razı olduğu­nuz şahitlerden bir erkek iki kadın (şahitlik etsin). Ta ki kadınlardan biri unuttuğunda di­ğeri ona hatırlatsın. Şahitler çağırıldıkları za­man (gelmekten) kaçınmasınlar..." (2:282).

Bir davada gerçeğin ortaya çıkması büyük Öl­çüde şahitlerin güvenirliğine bağlı olduğun­dan, onlarda pekçok muteber vasıflar aran­maktadır. Yalnızca, İslâm Devletİ'nin hürmet edilen ve salih vatandaşı olarak bilinen, dürüstlüğüyle tanınan ve temiz bir ahlâkî karak­tere sahip kişiler şahitlik yapabilirler.

Kur'ân-ı Kerim, şahitlerin vasıflarım şu ifa­delerle zikreder: "...İçinizden adalet sahibi iki kişiyi şahit tutun. Şâhidliği Allah için ya­pın..." (65:2). Bu, insanlar arasındaki karşı­lıklı anlaşmazlıkların halli için verilmiş güzel ve makul bir öğüttür. Mahkemede görüşülen her davada hakikatin tesbiti gayesiyle iki dü­rüst ve âdil kimsenin çağrılması elzemdir. Abdullah b. Zübeyr'den rivayet olunduğuna göre, Rasûlullah davacı ve davalının hâkimin huzurunda oturmaları (ve sonra de­lillerini ortaya koymaları) gerektiğini bildir­miştir (Ahmed ve Ebu Davud).

İbni Abbas, Rasûlullah'ın, "İnsanlara iste­dikleri, mücerret dâvaları ile verilecek olsa, bazıları diğer insanların canlarını ve mallarını talep ederlerdi; lâkin dava edilenden yemin mutlaka alınmalıdır." buyurduğunu rivayet etmiştir (Müslim). Nevevî, bu hadisi yorum­larken, Beyhaki'nin rivayetinde, "Beyyine da­vacıya, yemin de davalıya aittir" şeklinde bir ilave olduğunu belirtir. Yine İbni Abbas, Rasûlullah'ın tek şahit ve yemini esas ala­rak karar verdiğini nakleder (Müslim). Dava­cı, iddiasını destekler mahiyette herhangi bir delil gösteremiyorsa davayı sonuca bağlamak için davalıdan kasem etmesi istenir.

Ebû'l-Esved şöyle der: "Salgın bir hastalık patlak verdiği ve insanların çabukça öldüğü bir dönemde Medine'ye gittim. Ömer'le otu­rurken bir cenaze geçti ve Ömer, 'Tasdik edildi dedi. Az sonra ikinci bir cenaze geçti ve insanlar merhumu Övdüler. Ömer yine, 'Tasdik edildi' dedi. Üçüncü cenaze geçerken insanlar vefat eden şahıs hakkında kötü şeyler söylediler. Ömer yine, 'Tasdik edildi' dedi. Dayanamayıp sordum: 'Ey mü'minlerin emİ-ri, tasdik edilen nedir?' Ömer cevapladı, 'Al­lah'ın Rasulü, iyiliğine dört kişice şehadet edilen her insanı Allah cennetine kabul ede­cektir, buyurdu. Biz, 'Sadece üç şahit varsa?' diye sorduk, 'üç bile olsa' buyurdu. Yine sor­duk, 'Ya yalnızca iki tane varsa?' 'İki bile ol­sa' buyurdu. Bir şahit hakkında sormaktan korktuk.1' (Buhari). Şahitlerin iyi vasıflı olması şartıyla, gerçeğin ortaya çıkmasında iki kişinin şehadeti yeterli­dir ve bu delil üzere hüküm verilir. Fakat bazı durumlarda, olayın niteliği dolayısıyla bir şahit tek başına kabul edilebilir ve dava bu­nunla sonuca bağlanabilir. Ukbe b. Haris'den rivayet olunduğuna göre, kendisi Üminü Yah­ya binti Ebu İhab ile evlenmiş. Müteakiben bir kadın gelmiş ve, "Ben sîzin ikinizi de em-zirdim" demiş, Ukbe ise "Senin beni emzirdi­ğini bilmiyorum, bana da daha önce söyleme­din" cevabını vermiş ve olayı araştırmak için Ebu İhab'ın evine gitmiş, ancak ev halkı konu hakkında bir bilgilen olmadığını bildirmiş. Bunu üzerine Ukbe, Rasûl-ü Ekrem'e giderek ne yapması gerektiğini sormuş, Rasûlullah da cevaben, "Kadının söylediğini duyduktan sonra nasıl olur da hanımını akkorsun" bu­yurmuştur. Ukbe, kadından ayrılmış, kadın da başka birisi ile evlenmiştir. (Buhari).

Bu tür ilişkilerde, şahidin güvenilir olmasına temel olarak hüküm verilir. Hz. Aişe'nin riva­yetine göre, Ebu'l-Kuays'ın kardeşi Eflah, te­settür hükmü sübut bulduktan sonra kendisi­nin yanma girmek için izin istemeğe gelmiş, ancak Aişe izin vermemiş. Bunun üzerine Ef­lah, "Ben amcan olduğum halde benden kaçı­nıp örtünüyor musun?" demiş, Aişe, "Nasıl olur?" diye sormuş, Eflah da, "Seni kardeşi­min karısı emzirdi" karşılığını vermiş. Rasûlullah geldiği zaman yaptığını ona ha­ber vermiş, O da, "Eflah haklı, o senin am­candır" buyurmuştur (Buhari). El-Humeydî şöyle der: "Bu hüküm, el-Fazl tarafından aksi belirtilmesine rağmen Kabe'nin içinde Rasûlullah'ın namaz kıldığını Bilâl'in söy­lemesi ve insanların onun sözünü kabul etme­leri üzerine benimsendi. Benzer şekilde, bir şahsın bir diğerine bin dirhem daha borçlu ol­duğuna iki kişi şehadet etse, başka iki şahit de bu miktarın aslında binbeşyüz dirhem oldu­ğunu belirtseler, hüküm büyük miktar üzerin­de olacaktır." (Buhari).

Zina ve Zina İftirasında Şahitlik: İslâm Hu~ kuku'na göre normal davalarda iki kişinin şehadeti istenirken namuslu ve iffetli kadınlara karşı zina isnadı, rezil dedikodu ve îmâların yapıldığı ciddî suçlamalarda, iki ferdin şahitliği yeterli görülmemektedir. Bu davalar normalde beklenenin iki katı güçlü delillerle desteklenmelidir. Diğer bir ifadeyle, iki yeri­ne dört şahit gerekmektedir. Kur'ân-ı Kerim bunu şu ifadelerle zikreder: "Namuslu kadın­lara (zina suçu) atıp da sonra (bu suçlamaları­nı isbat için) dört şahit getirmeyenlere seksen değnek vurun ve onların şahitliğini asla kabul etmeyin. Onlar fâsık kimselerdir. Ancak bun­dan sonra tevbe edip uslananlar hâriç. Çünkü Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir." (24: 4-5).

Bu âyet-i kerimelerde, suçlamalarını isbatla-mak için iddia sahiplerinden dört şahit getir­melerini istemek zina ile ilgilidir ve İslâm Hukuku'nda dört şahit gösterme kaydı yalnız­ca kazf dâvalarına mahsustur. (The Meaning ofthe Qur'an, c. V).

Ancak evli kişi, hanımını bir başka şahısla birlikte iffetsiz davranmakla suçlar ve dört şahit getirmeye muktedir olamıyorsa, dört kez gerçeğe yemin edip sonra da, şayet yalan söy­lüyorsa Allah'ın lanetinin kendi üzerine olma­sını kabul etmelidir ki, ilk bakışta bu, hanımı­nın suçluluğu için delil addedilir. Bununla birlikte, zevce de dört kez kasem eder ve be­şinci yemininde laneti kendi üzerine kabullenirse hukukî açıdan temize çıkar.

Nesil emniyetini ilgilendiren bazı hususî da­valarda Rasûlullah'in uygulamaları ile gös­terildiği üzere farklı hususlar esas alınarak karar verilir. Ebu Hureyre'den rivayet olunur ki, bedevinin biri Rasûl-ü Ekrem'e gelerek, "Zevcem siyah bir çocuk doğurdu" demiş; Rasûlullah da, "Senin develerin var mı?" diye sormuş. Bedevinin "Evet" cevabını ver­mesi üzerine, aralarında şu konuşmalar geç­miş: Rasûlullah, "Develerin ne renk?" sorusu­nu yöneltmiş, "Kızıl" cevabını almış, "Onlar­dan alaca renklisi var mı?" şeklindeki sualine, "Evet" cevabını aldıktan sonra "Onların ala­calığı nereden geliyor?" diyerek bedevinin düşünmesini sağlamış, bedevi "Zannedersem ceddinden" karşılığını verince de, "İşte böyle, senin çocuğun de rengini büyük ihtimalle ceddinden aldı" buyurmuştur. (Buhari).

Dâvâlının Yemini: Davacının iddiasını doğ­rulayacak delillere sahip olmadığı hâllerde hüküm, davalının yemini esas alınarak verilir. Nitekim, hâkim, davalıya yemin teklif etme­den önce davacıya delili olup olmadığını so­rar. Bu nitelikteki birkaç olay, "İddiayı delil-lendirmek davacıya aittir" başlığa altında da­ha önce zikredilmişti.

Rasûlullah dava sahibinin iki şahit getir­mesinde ısrar etmiş, davacının delil göster­mekte başarısız kaldığı durumlarda davalıla­rın kendi görüşünü ispatlaması için yemin et­mesini istemiştir (Buhari).

Mülkiyet ve şer'î cezaları ilgilendiren husus­larda dava sahibinin iddiasını doğrulamakta yetersiz kaldığı her vak'ada davalıdan yemin talep edilmesi hukuken kabul gören bir usûldür.

İbni Ebî Müleyke, İbni Abbas'tan Rasûlullah'in davalının yeminini dikkati nazara alarak hüküm verdiğini nakleder. Zeyd b. Sabit de, davacının beyyine sağlayamadığı benzer bir olayda Rasûlullah'in davalıya yemin teklif ettiğini rivayet eder (Buhari).

Yalancı Şahitlik: Allah'ın indinde, sahte de­lil sunmak en büyük günahlardan birisidir. Kur'ân-ı Kerîm maddî çıkar elde etmek gaye­siyle yalancı şahitlik yapan ve yalan yere ye­min eden şahısları uyarmaktadır: "Allah'a verdikleri sözü ve yeminlerini az (bir) pahaya satanlar var ya, işte onların ahirette bir payı yoktur..." (3:77).

Diğer taraftan, müslümanlar güvenilir kimse­lerdir ve asla yanlış delil göstermezler. Ger­çekte bu, iman edenlerin ortak vasfıdır. "On­lar ki, yalan şahitlik etmezler, boş lâf (konu­şanlara) rastladıklarında vekarla (oradan) ge­çip giderler." (25:72). Âyet-i kerimede zikre­dilen "yalan şahitlik etmezler" ifadesi iki an­lama gelir: Birincisi, mahkeme veya benzeri yerde aslında gerçek dışı ya da en azından şüpheli olan şeyi doğru çıkartmak için yalancı şahitlikte bulunmazlar. İkincisi; yalan, sah­tekârlık veya kötülüğe seyirci kalma niyeti ta­şımazlar. Bu anlamda her günah, her ayıp, her hile ve her aldatma bir yalan ve sahte­kârlıktır. (The Meaning ofthe Qur'an, c. IV).

Rasûlullah yalancı şahitlik kadar şahitliği gizlemeyi de kınayıp mahkûm etmiştir. Ab­dullah b. Mesud Rasûlullah'in, "Kıyamet günü Allah'ın azabı, bir müslümanın malına el koymak amacıyla yalan yere yemin eden kimsenin üzerine olacaktır" buyurduğunu nakleder (Buhari).

Ebu Hureyre'nin rivayetine göre Rasûlullah, "Üç kişi vardır ki kıyamet gününde Allah onlarla konuşmayacak, onları gözetmeyecek, onları paklamayacaktır: Fazla suyu bulup da onu yolcuya vermeyen adam; bir emîre ancak dünya malı için bağlanan ve kendisine dünya­lık verirse sözünde duran, vermezse durma­yan kişi; ikindiden sonra birine mal satarken, 'billahi bu malı şu fiata satın aldım' diye ya­lan yere yemin veren ve müşteriyi kandıran kimse." buyurmuştur (Buhari).

Ebu Ümamete'l-Hârisî'den rivayet olunur ki Rasûlullah; "Bir kişi, ye...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Şahitlik
« Posted on: 09 Mayıs 2024, 00:52:32 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Şahitlik rüya tabiri,Şahitlik mekke canlı, Şahitlik kabe canlı yayın, Şahitlik Üç boyutlu kuran oku Şahitlik kuran ı kerim, Şahitlik peygamber kıssaları,Şahitlik ilitam ders soruları, Şahitlikönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes