> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siret Ansiklopedisi > Hukukun Üstünlüğü
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hukukun Üstünlüğü  (Okunma Sayısı 664 defa)
31 Temmuz 2012, 12:34:27
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 31 Temmuz 2012, 12:34:27 »



Hukukun Üstünlüğü

Yukarıda zikredilen âyetler müslümanlara yeryüzünde hukukun üstünlüğünü oluşturma­larını emreder. Aralarında ayrım yapmadan insanların meselelerini adaletle çözmeyi müs-lümanların bir görevi kılar. Rasûlullah teb­ligat ve uygulamalarıyla davalarını karara bağlarken insanlar arasında fark gözetilme­mesi gerektiğini açıklıkla ortaya koymuştur. Herkesin aynı ana-babadan hâsıl olması ve dolayısıyla bir diğerine üstünlük iddiasında bulunamamalan sebebiyle anlaşmazlığa dü­şen tarafların renk, inanç ve kavmiyetlerini gözönünde tutmadan her dâva hakkaniyete uygun şekilde karara bağlanmalıdır. Rasûlul­lah her vesile ile adaletin insanlar arasında Allah'ın rızası için uygulanması gerektiğini belirtmiştir. Bu, yeryüzünde barış ve güvenli­ğin devam etmesi için de vazgeçilmez derece­de önemlidir; zira haksızlık kısa zamanda baskı ve zulme yol açar. Kadim bütün kavim­ler, yönetici sınıfın yaptığı haksızlık ve ada­letsizliklerin sebep olduğu ihtilaf ve şiddetli anlaşmazlıklar yüzünden helak edilmişlerdir.

İslâm, insanlar arasında adaleti yaygınlaştıra­rak yeryüzünde barış ve huzuru tesis etmek için gönderilmiştir. Dost, akraba, düşman de­meden bütün insanlar arasında hakkaniyeti ve tarafsızlığı öğretir. Müslümanlara kendileriy­le olan ilişkilerine, onların toplumdaki statü ve mevkilerine bakmadan tam bir tarafsızlıkla insanlar arasında hüküm vermelerini emreder. Tarafların ilişkileri, düşmanlıktan, mevkileri bir davayı başka türlü karara bağlamak için ne müessir olmalı, ne de zorlamalıdır. Adalet yalnızca kendi hatın için -insanların hak ve taleplerini korumak için- değil, aynı zamanda bizi her an gözeten Allah'a karşı sorumlulu­ğumuzu yerine getirmek için de gereklidir. Allah, mü'minlere adaleti dürüst ve tarafsız­ca uygulamalannı, yeryüzünde diğer insanlar için adaleti ayakta tutanlar olmalanm emret­mektedir. Bu yüzden insanlann meselelerini bütünüyle adalet ve eşitlik ile hükme bağla­mak mutlaka gereklidir.

"Allah adaleti, ihsanı, akrabaya vermeyi em­reder; fahşâ(edepsizlik)dan, münker(fenâhk)-den ve bağy(azgınlık)dan meneder..." (16: 90). Adalet iki farklı yöne sahiptir: İlki, "her­kesin sahip olduğu haklan sınırlamadan elde etmesi için gerekli düzenlemeleri yapmaktır. Adalet, bununla birlikte, haklann eşit olarak dağıtılması anlamına gelmez. Çünkü bu, ke­sinlikle gayri tabii olurdu. Gerçekte adalet, haklann insaflı, bazı durumlarda eşit denebi­lecek şekilde dağıtılmasıdır. Mesela, bütün tebâ eşit vatandaşlık hakkına sahip olmalıdır; ancak çocuklar ve ebeveyn (ana-baba) arasında sosyal mevki ve haklar bakımından eşitlik olması tabii ki yanlıştır. Benzer şekilde, üst veya alt düzeyde hizmet verenler maaş ve ge­lirde eşit olamazlar. Allah'ın emrettiği şey, is­ter ahlâkî isterse sosyal, iktisadî, hukukî veya siyasî olsun âdil olarak ne hak edilmişse, işte bunların eksiksiz verilmesidir." (The Mea-ning ofthe Qur'an, c. VI).

Adalet, kendisini meydana getiren fertlerin haklarını muhafaza ederek ve halk arasında acıya sebep olacak ve toplumu yıkıma götüre­cek tecavüzlere karşı bunları himaye altına alarak toplumu korur. Adalet, toplumun üye­leri arasındaki bağların pekiştirilmesine yar­dımcı olarak sağlam ve yekvücut bir cemiyet oluşturur. İşte bu yüzden adalet İslâm'ın en Önemli ilkelerinden biridir ve bu yüzden müs-lümanlar her kayıt ve şart altında, insanlar arasında adaleti uygulamakla emrolunurlar.

Kadîm kavimler de adaletli davranmakla yü­kümlü kılınmışlarken, çoğu, helâklarına yol açacak olan haksız yolları benimsemişlerdir. Bununla birlikte, âdil olanlar varlıklarını sür­dürmüşlerdir.

"Yarattıklarımızdan (Öyle) bir ümmet var ki, Hakk'a iletirler ve hak ile adalet yaparlar. Ayetlerimizi yalanlayanları, hiç bilmeyecek­leri yerden yavaş yavaş helake yaklaştıraca­ğız." (7:181-182).

Musa aleyhisselâm ve kavmine de aynı emir verilmiş, fakat onlardan sadece bazıları bu hükme itaat edip yurtlarında adaleti ikame et­mişlerdir. "Mûsâ kavminden bir topluluk da var ki, gerçeğe götürürler ve onunla adalet yaparlar." (7:159).

Allah'ın Rasûlü Hz. Muhammed şu ifade­lerle de adaleti uygulamakla emrolunur: "...Ve de ki: 'Ben Allah'ın indirdiği her Kitâb'a inandım ve aranızda adalet yapmakla emrolundum..." (42:15). Bu kapsamlı âyet şu anlamlara gelir:

a- Ben insanlar arasındaki her tür bölünmeyi reddetmek ve tarafsız olarak adaleti ikame etmek üzere gönderildim. İçinizden herhangi bir taraf lehine adaleti yalanlamak veya bir tarafı kayırmak benim İçin mümkün değildir. Bütün insanlarla saf-mutlak adalet ve eşitlik üzerine kurulu eşit ilişkim vardır. Kim hak­lıysa, düşmanlarımdan biri dahi olsa onunla birlikteyim; ve kim haksızsa, en yakınım bile olsa onun hasmıyım.    .

b- Benim size getirdiğim haklar herkes için­dir. Bu yüzden yakın-yabancı, eşraftan-halk-tan, zengin-fakir, güçlü-güçsüz, büyük-küçük demeden hepsi de benim yanımda aynı ölçü­de haklarını alırlar. Her ne günahsa, herkes için günahtır; her ne gayri meşru ise, herkes için suçtur. Ve ben de dahil hiçbir istisnası yoktur.

c- Yeryüzünde adaleti ikame etmekle, ada­letsizliği ve haksızlığı toplumumuzdan kaldır­makla emrolundum.

d- Ben, Allah tarafından tayin edilmiş kadı ve hâkimim; aranızda adaletle hükmetmek benim görevimdir. (Ebu'1-A'la Mevdûdî, The Meaning ofthe Qur'an, c. IV).

Genel olarak müslümanlar da hevâ ve heves­lerine uymamak ve adaletli davranmakla em­rolunurlar: "... Öyle ise adaletten dönüp nevanıza uymayın..." (4: 135). "(Ey iman edenler!) Allah, size emânetleri ehline ver­menizi, insanlar arasında hükmettiğiniz za­man adaletle hükmetmenizi emreder..." (4:58). Onlara, yakınlarını kayırmamaları (4: 152) ve düşmanlarına haksızca davranmama­ları emredilir (5: 8). Ailevî meselelerinde bile adaleti gözetmeleri, şayet adaleti yerine geti­rememekten korkarlarsa, yalnızca bir hanımla evlenmeleri gerektiği hatırlatılır (4: 3). Kısaca şartlar ve olay ne olursa olsun, insanlar ara­sında âdil olup şikâyete fırsat vermemelidir­ler.

Yeryüzünde O'nun kelâm1 ve hükmünü adalet­le ikame etmek, Allah'ın hükmü ve kanunu­dur. "Allah, size Kitabı açıklanmış olarak in­dirmiş iken ben O'ndan başka bir hakem mi arayayım? Kendilerine Kitâb verdiklerimiz, O (Kur'ân)m, gerçekten Rabbin tarafından in­dirilmiş olduğunu bilirler, onun için hiç kuş­kulananlardan olma. Rabb'inin sözü doğruluk bakımından da, adalet bakımından da tasta-mamdır. O'nun sözlerini değiştirebilecek hiç kimse yoktur. O işitendir, bilendir." (6: 114-115).

Rasûlullah'in ve dolayısıyla ümmetinin adaletli davranmakla emrolunduğu, Kur'ân-ı Kerîm'in şu ifadeleriyle beyan edilir: "De ki: 'Rabbim bana adaleti emretti..." (7:29).

Adalet ve eşitliğin tesisi, gerçekte, Allah tara­fından gönderilen bütün peygamber ve elçile­rin gayesidir: "Andolsun, biz rasûl(elçi)leri-mizi apaçık delillerle gönderdik ve onlarla beraber Kitâb'ı ve (adalet) ölçü(sün)ü indirdik ki insanlar adaleti yerine getirsinler..." (57: 25).

Hakkı ve bâtılı, doğru ve yanlışı ayırdedebil-meleri için rasûller 'doğru hüküm' ve 'doğru öğüt'le donatılmışlardır. Öyle ki, Allah'ın ahkâmı altında insanların barış ve güven içe­risinde yaşayabilecekleri adalet ve eşitlik sis­temi yeryüzünde ikame edilebilsin. RasûUerin aslî gayesi, insan hayatının her alanında ada­leti sağlamaktır. Bir taraftan, kişi, yaratıcısı­nın, kendisinin ve hayatı boyunca zaman za­man temasa geçeceği diğer insanların hakları­nı tam bir sorumluluk anlayışıyla yerine geti­rir. Diğer taraftan da sosyal sistem toplumda baski ve zulümden eser bırakmayacak pren­sipler üzerine kurulur. Böylece her cephesiyle kültür ve medeniyet ifratın sakıncalarından bütünüyle korunur; toplumun her kesiminin haklarını âdil olarak alabileceği ve mesuliyet­lerini rahatça yerine getirebileceği tarzda sos­yal hayatın bölümleri arasında âdil denge (mizan) kurulur. Diğer bir ifadeyle, rasullerin gönderiliş amaçları hem fert hem de toplum düzeyinde adaleti gerçekleştirmektir. Zihinle­rinde, karakterlerinde, hayatlarında ve davra­nışlarında doğru denge (mizan) yaklaşımını yerleştirmek ve geliştirmek için insanların ferdî hayatlarında adaleti hakim kılmak ister­ler, Öyle ki diğer insanlarla olan ilişkilerinde adalet gözetilsin. Diğer bir istekleri ise insan­ların sosyal hayatım adalet etrafında topla­maktır, ta ki ruhî, ahlâkî ve maddî refahları için yardımlaşsinlar, çekişmesinler. (The Meaning ofthe Qur'an, c. V).

Rasûller "adalet yolu"nu gösterdiler ve insan­ları gerek ferden gerekse topluca bu "adalet yolu"na uymaya çağırdılar. Ayırım ve taraf­girlik yapmadan insanlar arasında adaletin nasıl yerine getirileceğini de, kendi uygula­malarıyla gösterdiler.

Hz. Muhammed de diğer rasûller gibi, her tür kayıt ve şart altında şahsî sevgi veya nef­retlerine, ilişkilerine, dostluklarına ve ekono­mik, sosyal yahut siyasî mevkilerine bakma­dan insanların içtimaî ve iktisadî meselelerine adaletle bakmanın lüzumunu ısrarla belirtmiş­tir. Adaletin uygulanmasında, havas-avam, asil-sıradan, zengin-fakir ayırımı yapmadan bütün fertlere aynı şekilde muamele eden bir kanun hâkimiyetinin toplum içinde kurulma­sının önemini dile getirmiştir. Her fert aynı kanunla aynı şekilde muhatap olur, imtiyaza müsaade edilmez. Rasûl-ü Ekrem, yeryü­zünde hukukun hâkimiyetini sağlamanın her müslümamn görevi olduğu gerçeğini sık sık dile getirmiştir. Müslümanlar, kendilerini adaletten uzaklaştırmaya çalışan günahkârlara karşı mükellefiyetlerini yerine getirmek zo­rundadırlar. (4:135).

Adaletin uygulanmasında, Rasûlullah hu­kukun üstünlüğü prensibine büyük bir önemle riayet etmiş; dost-düşman, zengin-fakir, müslim-gayri müslim arasında ayıran yapmamış­tır. Hz. Muhammed, Taif Seferindeki yar­dımları dolayısıyla minnet duyduğu bir kabile şefine karşı Muğire ve Benî Salim tarafından getirilen ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hukukun Üstünlüğü
« Posted on: 09 Mayıs 2024, 21:18:12 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hukukun Üstünlüğü rüya tabiri,Hukukun Üstünlüğü mekke canlı, Hukukun Üstünlüğü kabe canlı yayın, Hukukun Üstünlüğü Üç boyutlu kuran oku Hukukun Üstünlüğü kuran ı kerim, Hukukun Üstünlüğü peygamber kıssaları,Hukukun Üstünlüğü ilitam ders soruları, Hukukun Üstünlüğüönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes