> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Siret Ansiklopedisi > Ruhbanlık Cahiliyyesi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ruhbanlık Cahiliyyesi  (Okunma Sayısı 620 defa)
28 Ağustos 2012, 10:46:24
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 28 Ağustos 2012, 10:46:24 »



3- Ruhbanlık Cahiliyyesi

Metafizik ile ilgili üçüncü teori münzevî hafat anlayışı olup fikirleri şöyledir: "Bu dünya /e bedenî varlık insan için cezalandırma vasıtalarıdır. İnsan ruhu, bedeninde bir mahkûm gibidir. Vücudun bütün arzu, istek ve şehvet­leri bu hapishanenin pranga ve zincirleridir. İnsan dünyaya ne kadar yaklaşırsa o kadar kir ve pisliğe bulaşır ve cezayı hak eder. Tek kurtuluş yolu, dünya işleri ve hayat problem­leri ile bütün alâkayı kesmektir. Arzu, istek, ihtiras, zevk ve ihtiyaçlar mümkün olduğu kadar bastırılmak, bedeni ve nefsî ihtiyaçlar sıkı kontrol altında tutulmalı, dünyevî güzel­lik ve zevkler unutulmalıdır. Ayrıca et ve ke­mikten doğan bütün kan bağlan, sevgi, nefret ve korku gibi duygular reddedilmelidir. İnsa­nın düşmanı olan nefis ve beden, kontrol, ezi­yet, zorluklar ve işkence ile öylesine ezilmeli ve etkisiz hâle getirilmeli ki, ruha hâkimiyet ve üstünlük kuramasınlar. Böylece ruh her türlü pislik ve kötülükten arınarak temizlene­cek ve melek özelliği kazanacak, insanı ruha niyete ve yüksek yerlere götürebilecektir."

Bu anlayış, temelde toplumun aleyhtari olma­sına rağmen toplumu ve medeniyeti önemli ölçüde etkilemiştir. Bu hayat anlayışının so­nucunda meşhurları Vedantizm, Platoniznı, Yeni Platonizm, Yoga, Mistisizm, Budizm,

ve Hristiyan Ruhbaniliği vb. olan yeni felsefe sistemleri ortaya çıkmıştır. Bu felsefeye bağlı olarak, olumsuz yönleri olumlu yönlerinden-çok bir ahlâk düzeni ortaya çıkmıştır. Bütün bunlar toplumun inanç, kültür, eğitim, öğre­tim, sanat, edebiyat ve ahlâkına, insanların günlük yaşantılarına nüfuz etmiş, etkilerinin ulaştığı her yerde afyon, esrar ve zehir gibi hayatın bu alanlarını felce uğratmıştır.

Bu cahili sistem ile daha önce bahsedilen iki cahilî anlayış arasında yakın bağlar vardır. Bunlar üç şekilde yardımlaşmaktadır:

Birinci olarak, ruhbanlık cahiliyyesi, toplu­mun temiz, dürüst ve iyi karakterli fertlerini dünya işlerinden ayırarak onları uzlete çeker. Böylece meydanın en şerli insanlara kalması­na yol açar. Kötü niyetli ve ahlâksız kişi ve gruplar yeryüzünün rakipsiz sahipleri olup dünyada fitne ve fesadı yaygınlaştırırlar. Çünkü dürüst, iffetli ve takva sahibi kimseler dünyayı terkedip âhirette kendi kurtuluşlarını düşünürlerken, bunlara engel olacak kimse kalmamıştır.

İkinci olarak, bu anlayış halk arasında yanlış sabır ve hoşgörü tutumunu oluşturarak, arala­rında bozgunculuk, bedbinlik ve ümitsizlik gibi onları zâlimler için kolay bir hedef ya­pan tutumları çoğaltır. Kralların, hâkim sını­fın, dinî liderlerin bizzat himayeleri altında niye mistik felsefe ve ahlâkı yaymaya çabala­dıklarının sebebi budur. Bu yüzden, tarihin hiçbir döneminde, sömürgecilik, kapitalizm ve Papalığın, bu ruhbanlık ahlâk ve felsefe­siyle çatıştığı vâki değildir.

Üçüncü olarak, bu ruhbanlık felsefe insan ta­biatına yenik düşünce ya da onun yanında ça­resiz kalınca hile ve bahaneler aramaya baş­lar. Günah çıkarma ve kefaret inancı, insanla­rın bir taraftan serbestçe günah işlerken bir taraftan da cenneti elden bırakmamak için icat edilmiştir. Aynı zamanda cinsî ve şehvanî ihtiyaçları tatmin etmek için aşk-ı mecazî gibi kavramlar ile gayrimeşrû toplu ilişkileri andıran âyinler ihdas edilmiştir. Bazen de dünya işlerinden feragat ve riyazet gi­bi perdeler altında krallar, hâkimler ve saray mensuplarıyla bağ kurularak işbirliğine gidil­miş; bu manevî hakimiyet Roma Papalığı ve Doğunun kilise ve mabetlerinde rahipler ve rahibeler arasında görüldüğü gibi en kötü şe­kilde yayılmıştır.

Yukarıda ifade edildiği gibi, bu cahili siste­min diğer iki sisteme etkileridir. Fakat bu sis­tem peygamberlerin ümmetleri arasına girdi­ğinde daha farklı neticeler verir. İlk darbesi, bu dünyayı hareket alanı, imtihan yeri ve âhirete hazırlık yeri olmaktan çıkarıp, bir azap yeri ve tuzak yeri sıfatını alır. Görüş açısındaki bu temel değişiklikten dolayı insan dünyada ALLAH'ın elçisi olarak görevlendiril-diğini,buraya üzerine düşen görevleri yap­mak ve dünya meseleleriyle ilgilenmek için geldiğini unutur. Kendisinin bir batağa, bir pisliğe, kötülükler dünyasına atıldığını, bu yüzden dünyanm arzu ve isteklerinden uzak kalıp hayatın itip kakışmasından kaçması ge­rektiğini düşünmeye başlar.

Bu tutumuyla halifelik yükünü omuzlamak bir tarafa, insan, dünya ve olaylara endişe ve-korku ile bakar, küçük olaylardan bile çekinir hale gelir. Şeriat nizamı, ibadetlerin manası, insanları hayr'a davet edip serden nehyetmek, ki bunlar insanı halifeliğe hazırlayan yüküm­lülüklerdir, ona manasız gelmeye başlar. Böyle düşünenlerden bazıları kendilerini bi­raz olsun hayata bağlı hissederlerse de dinî faaliyetlerini kefaret gibi konulara kadar sı­nırlı tutarlar. Bazı ibadet ve merasimleri yap­mak suretiyle bunların dünyadaki günah dolu yaşantısına kefaret olacağını, âheritteki kur­tuluşun ancak bunlara dayandığına inanmaya başlarlar.

Bu düşünce yapısı bütün peygamberlerin tesisi için gönderildiği Hilafet-i İlâhiyye'yi ve farzları yapmaktan ziyade, bir grubun Murakabe (kendi iç âlemine bakma, dalıp kendinden geçme), mükâşefe (İlâhî Nûr'u görme), evrâd (okunması âdet olunan dua-lar), vezâif,   nafile ibadetler, müstehabât (farz ve vâcibden başka olarak sevap kazanı­lan işler) ile uğraşmaya başlamalarına sebep olmuştur. Başka bir grupta ise dinin en sıra­dan meselelerinde bile sınırları aşarak kılı kırk yaran ve ALLAH'ın dinine dokunulduğun­da hemen kınlıverecek duruma sokan taassup hastalığı yayılmıştır. Böylece bütün vaktini dokunulduğunda hemen kırılacağı sanılan Din fincanını korumak için, basit meseleler üzerinde israf etmişlerdir. Bu da müslümanlarda bıkkınlığa, atâlete, dargörüşlülüğe ve çekingenliğe yol açmış; insanlığın asıl prob­lemlerini, dinin evrensel kural ve kaidelerini kavrayamaz, her değişimden sonra kendileri­ni dünyayı yönetmeye hazırlayamaz hâle gel­mişlerdir.


 

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 28 Ağustos 2012, 10:46:41 Gönderen: Saniyenur »
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ruhbanlık Cahiliyyesi
« Posted on: 28 Mart 2024, 16:49:49 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ruhbanlık Cahiliyyesi rüya tabiri,Ruhbanlık Cahiliyyesi mekke canlı, Ruhbanlık Cahiliyyesi kabe canlı yayın, Ruhbanlık Cahiliyyesi Üç boyutlu kuran oku Ruhbanlık Cahiliyyesi kuran ı kerim, Ruhbanlık Cahiliyyesi peygamber kıssaları,Ruhbanlık Cahiliyyesi ilitam ders soruları, Ruhbanlık Cahiliyyesiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes