> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Sahabe Hayatından Tablolar  > Hamza İbn i Abdilmuttalib
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hamza İbn i Abdilmuttalib  (Okunma Sayısı 723 defa)
05 Ağustos 2011, 13:19:37
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 05 Ağustos 2011, 13:19:37 »



HAMZA İBN-İ  ABDİLMUTTALİB


Allah'ın Arslani ve Şehidlerin Efendisi

Mekke; çalışmak, kazanmak, İbâdet etmek ve eğlenmekle geçen bir günden sonra derin bir uykuya dalmıştı...

Kureyşliler uyurken, yataklarında dönüp duruyorlardı... Ancak bi­risi vardı ki, yatağından uzaktaydı. Aslında o, erkenden yatağına gir­miş, birkaç saat istirahat ettikten sonra büyük bir şevkle kalkmıştı. Çünkü onun Allah'la bir randevusu vardı. O odasındaki namaz kıldığı yere gider. Rabbine yalvarır ve ona duâ ederdi. Onun, devamlı yal­varıp yakaran göğsünün çıkardığı sesten dolayı hanımının her uya­nışında, kocasına bir zarar gelmesinden korkup ona kendisine acıma­sını ve uykusunu almasını istediğinde o, gözyaşları, sözleriyle yarı­şır bir halde ona şöyle cevap verirdi:

«— Hatice! Artık uyuma zamanı geçti!»

Onun durumu, Kureyş'in dikkatini çekmişse de henüz onların uy­kularını kaçırmıyordu... O daha dâvasının başlangıcındaydi. Sözünü gizlice ve fısıldayarak söylüyordu.

O sırada kendisine inananlar çok azdı.

Bu arada, ona inananlardan başka, onu bütünüyle sevip sayan­lar, gönlü büyük bir özlemle ona iman etmeyi ve onun mübarek kafi­lesi içinde yürümeyi isteyenler vardı. Bunlara sadece; örf ve çevre­nin görüşleri, geleneklerin baskısı ve onun bunun dedikoduları ara­sındaki kararsızlıkları engel oluyordu.

İşte Rasûlüllah'ın [s.a.v.) amcası ve süt kardeşi olan Hamza ibn-i Abdllmuttallb bunlardandı.

Hamza kardeşinin oğlunun yüceliğini ve olgunluğunu biliyordu. Onun dâvasının aslını ve özelliklerini çok iyi biliyordu.

O, kardeşinin oğlunu sadece amcası olarak tanımaz, onu karde­şi ve dostu olarak da tanırdı... Çünkü Peygamber'le Hamza aynı soy­dandılar ve yaşları birbirine yakındı... İkisi birlikte büyümüşler, bir­likte oynamışlar, birlikte kardeşlik yapmışlar, başından beri yolu adım adım birlikte yürümüşlerdi...

Eğer onlardan herbirinin gençliği bir yolda devam etseydi, Ham­za, hayatın iyi şeylerini elde etmek ve Mekke'nin liderleri ve Ku-reyş'in efendileri arasındaki kendi yerini genişletmek için kendi ak­ranlarıyla rekabete başlardı. O sırada Muhammed kendisine Allah'ın yolunu aydınlatmak üzere doğmuş olan ruhunun ışıklarına, onu ha­yatın gürültüsünden derin düşünceye ve hakla tanışıp onu kabule ha­zırlanmaya döndüren kalbinin konuşmasına bağlanmıştı...

Diyoruz ki, onlardan her birinin gençliği zıt bir yöne yönelseydi, şüphesiz Hamza'nın yaşıtının ve kardeşinin oğlunun faziletleri sahi­bini bütün insanların gönüllerinde yüce bir yere yerleştiren ve onun büyük geleceği için açık bir tablo çizen büyük fazîlet ve özellikler bir an olsun aklından çıkmazdı...

O günün sabahında Hamza her zamanki gibi  çıktı.

Kabe'nin yanında Kureyş eşrafından ve efendilerinden bir grup gördü.  Konuştuklarını dinlemek üzere yanlarına oturdu.

Onlar Muhammed'den söz ediyorlardı.

İlk defa Hamza, kardeşinin oğlunun davasından dolayı onları bir endişenin sardığını, onun hakkındaki sözlerinde, kin, öfke ve acılığın vurgulandığını gördü.

Daha önce onlar aldırmıyorlardı yahut aldırmaz görünüyorlardı.

Bugün ise yüzlerinde endişe, keder ve öç alma isteği taşıyor­du...

Hamza onların konuşmalarına uzun uzun güldü. Onları abartıcı­lıkla ve iyi değerlendirememekle suçladı...

Arkasından Ebû Cehil; Hamza'nm Muhammed'in davette bulun­duğu şeyin tehlikesini çok iyi bildiğini fakat o, Kureyş uyuşunda, bir gün sabah olsun diye durumu  hafife aldığını söyleyerek arkadaşlarını uyardı. Fakat gerçekten  Kureyş'in  sabahı kötü  olmuş,  Hamza'nın kardeşinin  oğiunun işi onların  aleyhine çıkmıştı...

Nihayet onlar bağıra çağıra ve tehditler savurarak oradan ayrıl­dılar...

Hamza ise bazen gülümsüyor, bazen de üzülüyordu. Topluluk da­ğılıp her biri kendi yoluna gittiğinde Hamza'nın yeni fikir ve yeni dü­şüncelerle kafası kazan gibi olmuştu. Yeğeninin işi onun karşısına çıkıyor ve yeniden onu kendi kendisine tartışıyordu!.

Her günle birlikte, Hz. Peygamber'in dâvası hakkında Kureyş'in konuşmaları  artarak  birbirlerine seslenirlerken  günler geçti.

Konuşmalar uğraşmaya dönüşür ve Hamza uzaktan durumu kont­rol etmektedir.

Yeğeninin azmi onu hayrete düşürmektedir... İmanı ve davası yolunda fedakârlığı, Kureyş'tn kendisi bazı fedakârlık ve azimleriyle tanınmış olmasına rağmen bu onların hepsi için yepyeni birşeydir!.

O gün bir şüphe Rasûlüllah'ın (s.a.v.) doğruluğu ve ahlâkının bü­yüklüğü kounusunda birisini aldatabilseydi, bu şüphe, Hamza'nm ak­lına ulaşacak bir yol bulamazdı.

Hamza, çocukluğundan itibaren, temiz gençliğine, emin ve sa­mimi  adamlığına kadar Muhammed'i en   iyi tanıyanlardandı...

O, kendini tanıdığı gibi, hatta kendini tanıdığından daha fazla onu tanırdı. İkisi, birlikte dünyaya geldiklerinden beri, birlikte büyüdük­lerinden beri, birlikte olgunluk çağına ulaştıklarından beri Muham­med'in bütün hayatı güneşin ışıkları gibi temizdi!.. Hamza, bu hayat­ta ortaya çıkan tek bir şüpheyi hatırlamaz. Onun bir gün olsun öfke­lendiğini, ümitsizlik gösterdiğini, tamahkârlık yaptığım, eğlendiğini ve aşın sevinç gösterdiğini hatırlamazdı.

Hamza sadece beden gücünü değil, akıl ve irade gücünü de kul­lanıyordu...

Bu sebepten, tamamen doğruluk ve güvenirliğiyle tanınan bir in­sana uymakta geç kalmak tabiî birşey değildi. Böylece onun gönlü yakın bir günde ortaya çıkacak bir olaya kadar onunlaydı...

Ve beklenen gün geldi...

Hamza yayını aldı. Özel zevki ve sevdiği spor olan avla meşgul olmak için çöle gitmek üzere evinden çıktı... Çünkü o, av konusun­da üstün bir maharete sahipti...

Gününün bir kısmını çölde geçirdi. Avdan gelince, her zamanki gibi, evine dönmeden önce tavaf etmek için Kabe'ye gitti.

Kabe'ye yaklaştığı esnada, Abdullah İbn-i Cud'ân'm hizmetçisiy-le karşılaştı. Kadın onu görür görmez şöyle dedi:

«— Ey Ebû Umare! Yeğenin Muhammed'e, Ebû'l-Hakem İbn-i Hişam'ın (Ebû Cehil'in) yaptıklarını görmüş olsaydın neler yapmaz­dın. O yeğenini orada otururken buldu, ona eziyet etti ve sövdü. Ya­ni yeğenin Ebû Cehil'den hoşuna gitmeyecek şeyler gördü».

Kadın, Ebû Cehii'in Rasûlüllah'a (s.a.v.) yaptıklarını anlattıktan sonra onun yanından ayrıldı.

Hamza onun konuşmasını iyice dinlemişti. Bir süre düşündükten sonra, elini yayına uzattı ve onu omzuna yerleştirdi. Daha sonra, Ebû Cehil'le karşılaşmayı umarak hızlı ve kesin adımlarla Kabe'ye doğru yürüdü... Eğer onu, orada bulamazsa, buluncaya kadar her yerde ara­maya devam edecekti...

Fakat Kabe'ye varır varmaz, Ebû Cehil'i Kabe'nin avlusunda Ku-reyş efendilerinden  bir grubun ortasında gördü...

Korkunç bir sessizlik içinde, Hamza Ebû Cehil'e doğru ilerledi. Sonra yayını çıkarıp Ebû Cehil'in başına indirdi. Ebû Cehil'in başı ya­rıldı ve kan akmaya başladı. Yanında oturanların hayreti geçmeden Hamza Ebû Cehil'e haykırdı:

«— Ben onun dini üzereyken sen Muhammed'e mi sövüyorsun. Ben de onun dediğini diyorum. Gücün varsa bunu bana da yap...»

Bir anda orada oturanların tümü liderleri Ebû Cehil'in uğradığı hakareti ve başından akan kanları unutmuştu. Onları yıldırım gibi ku­şatan şu söz meşgul etmişti. Muhammed'in düşündüğünü düşüne­rek ve onun söylediğini söyleyerek Hamza'nın Muhammed'in dini üzerinde olduğunu ilân ettiği söz...

Hamza müslüman mı oluyor?

Kureyş gençlerinin en güçlüsü ve en c  suroluyor ha?...

Bu, Kureyş'in önüne geçemiyeceği bir belâ idi. Hamza'nın müs­lüman olması birçok iyi kimseyi müslüman olmaya teşvik edecek; Muhammed, etrafında davasını destekleyip takviye edecek güç ve ce­sareti bulacak ve Kureyş, bir gün put ve tanrılarını kıran balyozların

sesiyle uyanacaktı!...

Evet... Hamza müslüman oldu, gönlünün istediği işi insanlara açıkladı. Ümidini yitirdiği için çekip giden şaşkın topluluğu ve yarık başından akan kanlarını yalayan Ebû Cehil'i terketti:..

Hamza elini yine yayına uzattı ve onu omzuna yerleştirdi. Karar­lı adımlarıyla ve üstün cesaretiyle evine giden yola düştü.

Hamza kafası çalışan birisiydi ve iyi bir vicdana sahipti.

Evine dönüp günün yorgunluklarını üzerinden atınca düşünmek ve meydana gelen hadiseyi zihninden geçirmek üzere oturdu,..

Müslümanlığını nasıl ve ne zaman açıklamıştı?

O, müslümanlığını hamiyet, kızgınlık ve gücenme anlarından bi­rinde ilân etmişti.

Yeğenine kötü davranılması, hiçbir yardımcısı yokken ona hak­sızlık edilmesi, onun zoruna gitmiş ve bundan dolayı öfkelenmiş, Haşim oğullarının şerefi için hamiyeti kabarmış, bunun üzerine Ebû Cehil'in başını yarmış ve onun yüzüne o sözü haykırmıştı.

Fakat bu; insanın, atalarının ve milletinin dinini, yılların ve asır­ların dinini terketmesi, daha sonra o, henüz kurallarını bilmediği, as­lını pek az tanıdığı yeni bir dini kabul etmesi ideal bir yo! muydu?...

Onun Muhammed'in doğruluğunda ve yolunun temizliğinde hiç­bir an şüphe etmediği doğrudur. Fakat bir kimsenin, gerekli olan bü­tün sorumluluk ve sonuçlarıyla, şimdi Hamza'nın yaptığı gibi bir öf­ke anında yeni bir dini kabul etmesi mümkün müdür!...

Sancağını yeğeninin taşıdığı bu yeni davaya gönlü saygı besli­yordu...

Ama, onun bu davete uyan, ona inanan ve onu savunanlardan birisi olması takdir edilmişti... Bu dine girmek için uygun vakit han-giaiydi?

Öfke ve hamiyet anı mı? Yoksa düşünce ve tefekkür anları mıydı?

Böylece, onun iyi bir vicdana sahip olması ve düşüncesinin te­mizliği kesin ve ince bir şekilde düşünmek için bütün meseleye ye­niden eğilmesini gerektirdi.

Düşünmeye başladı. Zihninin durmadığı birkaç gün ve gözünün kapanm...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hamza İbn i Abdilmuttalib
« Posted on: 19 Nisan 2024, 11:49:49 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hamza İbn i Abdilmuttalib rüya tabiri,Hamza İbn i Abdilmuttalib mekke canlı, Hamza İbn i Abdilmuttalib kabe canlı yayın, Hamza İbn i Abdilmuttalib Üç boyutlu kuran oku Hamza İbn i Abdilmuttalib kuran ı kerim, Hamza İbn i Abdilmuttalib peygamber kıssaları,Hamza İbn i Abdilmuttalib ilitam ders soruları, Hamza İbn i Abdilmuttalib önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes