> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Çeşitli Konularda Eserler > Sabredenler ve Şükredenler >  Tekasur Sûresinin Tefsiri
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Tekasur Sûresinin Tefsiri  (Okunma Sayısı 3545 defa)
18 Temmuz 2010, 13:01:24
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 18 Temmuz 2010, 13:01:24 »



بســـم الله الرحمن الرحيم
 
 
Tekasur Sûresinin Tefsiri

 
 
"Çoklukla övünmek, sizi kabirlere varıncaya kadar oyaladı. Hayır (öyle değil) Hayır! Yakında bileceksiniz. Yine hayır! Yakında bileceksiniz. Hayır, hayır! Eğer siz kesin bir ilim / bilgi ile bilseniz (böyle çokluğunuzla övünmezdiniz) And olsun! Kızgın ateşi muhakkak göreceksiniz. Sonra yine and olsun! Onu, gözünüzle muhakkak göreceksiniz. Sonra yemin olsun ki, mutlaka o gün, nimetlerden sorulacaksınız" (Tekasür/1-8) buyurmuştur.
 
 
Cenab-ı Hak övünmenin dünya ehlini ölünceye kadar Allah'dan ve ahiretten alıkoyduğunu ve bu övünme uykusundan uyanmadıklarını haber vermektedir.

Cenab-ı Hak bu ayet-i Kerimede:

"Kabirlere varıncaya kadar oyaladı." buyurup, ölünceye kadar buyurmamıştır. Çünkü insanlar dünyada ziyaretçiler olup devamlı olmadıkları gibi, kabirlerde de ziyaretçiler gibi bir müddet kalıp, oradan ahirete gideceklerdir. Devamlı durulacak karar yurdu cennet ile cehennemdir.

Allah Teala, ayet-i kerimede kendisiyle övünülen şeyi iki sebepden dolayı belirtmemiştir.

Birincisi; övünmenin kendisi çirkindir. Yoksa kendisiyle övünülen şey çirkin değildir. Nitekim oyun ve eğlencenin insanı meşgul ettiği zikredilmiş fakat kendisiyle oynanılan ve eğlenilen şey zikredilmemiştir.

İkinci sebep; mutlak övünme, yani, insanın mal, makam, köleler, cariyeler, bina yapma, ağaç dikme, Allah'ın rızası talep edilmeyen ilim, Allah'a yaklaştırmayan amel gibi dünya ile ilgili olan her hangi birşeyle başkasına karşı övünmesi murad edilmiştir. İşte dünya ile ilgili her hangi birşeyler övünme Allah'dan ve ahiretten alıkoyar.

Müslim'de rivayet edildiğine göre:

Abdullah b. Sihhır demiştir ki:

"Ben Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'a geldim.

Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem):

"Sizi çoklukla övünme alıkoydu" suresini okuyordu.

Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem):

"Âdemoğlu "malım, malım" diyor. Acaba ey Ademoğlu, malından, yiyip tükettiğinden, giyip eskittiğinden, ve tasadduk ettiğin (sadaka verip ebedileştirdiğin) den başka sana bir fayda var mı?" buyurdu.

Cenab-ı Hak, çoklukla övünerek Allah'dan ve ahiretten uzak kalan kimseyi şu felaketlerle korkutmuştur:

- Çoklukla övünen kimse ahirette övündüğü şeylerin kendisine hiçbir fayda vermeyeceğini görecektir.

- Övündüğü dünyanın hileci ve aldatıcı olduğunu bilecektir.

- Övünmesinin akıbetinin lehine değil aleyhine olduğunu bulacaktır.

- Diğer övünenler, zarar ve ziyana uğradıkları gibi, kendisi de övünmesiyle zarar ve ziyana uğrayacaktır.

- Hesaba katmadığı şeyler ahirette Allah tarafından ortaya çıkarılacaktır.

- Allah'dan ve ahiretten alıkoyan övünme, hem dünyada, hem ahirette, hem kabirde, azab edilmesinin en büyük sebeblerinden biri olacaktır.

- Bu övünmesi, kendisini helake sürüklemesiyle en bedbaht kimselerden olacaktır.

- Bu övünmesiyle dünyada yükselmeyip, bilakis en aşağıda bulunanlarla birlikte olduğu gibi ahirette de en aşağıda bulunanlarla beraber bulunacaktır.

- Ne büyük bir felaketdir ki, dünyadaki övünmesi onu ahirette bedbahtlardan kıldı.

- Ne büyük bir musibettir ki, dünyadaki zenginliği, ahirette ona fakirlik getirdi.

Ahirette azaba sürükleyen zenginliğe yazıklar olsun. Dünyaya dalıp ahiretten gafil olan kimsenin öleceği zaman gözünden perde açılınca:

"Ah keşke ebedi hayatım için ölmeden önce Allah'a taat ve ibadet yapmış olsaydım" der.

Nitekim Allah Teala:

"Onlardan birine ölüm gelince, (tekrar tekrar şöyle) diyecektir, "Rabbim beni dünyaya geri gönder, ta ki, ben zayi ettiğim (ömrüm) karşılığında iyi amel (ve hareket) de bulunayım. Hayır hayır, onun söylediği bu söz (hakikatte) boş lafdan ibarettir." (Müminun/99-100) buyurmuştur.

Dünyaya dalıp, ahiretten gafil olanlardan birine ölüm gelip çatınca:

"Rabbim, beni dünyaya geri döndür, ta ki, ben zayi ettiğim ömrüm karşılığında iyi amel ve harekette bulunayım" sözüne itimad edilmez.

Geri döndürme isteği kabul olunmaz. O, önce, "Rabbim" diyerek, Allah'dan yardım isteyecektir. Sonra onu Allah'ın huzuruna götürmekle emredilmiş olan meleklere dönerek:

"Beni dünaya geri döndürün!" diyecektir. Sonra dünyaya geri döndürülmesini istemesinin sebebini:

"Ben geride bırakmış olduğum malım, makamım, kuvvetim ve mülküm için faydalı işler yapayım" diye açıklayacaktır. Fakat, ona:

Senin için geri döndürülmene yol yoktur, çünkü sana dünyada düşünecek bir kimsenin düşüneceği kadar ömür verilmiştir" denilecektir.

Kerim ve Rahim olan Allah'ın şanına yakışan, kaçırdığını elde etmesi için kendisinden mühlet isteyen kimseye mühlet vermesi olunca, Cenab-ı Hak:

"Bu gafilin geri döndürülmeyi istemesinin hakikatte boş lafdan ibaret olduğunu, çünkü onun karakteri ve tabiatının geri döndürülse bile iyi amel işlemeyi kabul etmeyeceğini, onun bu sözü ancak diliyle söylediğini şayet geri çevrilseydi, mutlaka yasak edildiği fenalığa yine döneceğini, şüphesiz onun yalancılardan olduğunu haber vermiştir. Hâkimlerin hâkimi olan Allah'ın hikmeti, izzeti, ilmi, istenilen faydasız şeyi kabul etmez. Şayet o gafil dünyaya geri döndürülse, ikinci hali de birinci hali gibi olur.

Nitekim Allah Teala:

"Onlar ateşin karşısında durdurulup da, "Ah bize ne olurdu (dünyaya) bir geri döndürülseydik, Rabbimizin ayetlerini yalan saymasaydık, iman edenlerden olsaydık" dedikleri zaman (onları) bir görsen!.

Hayır, evvelce gizleyip durdukları şeyler (ahirette) karşılarına çıktı (da ondan böyle söylüyorlar) yoksa geri çevrilselerdi mutlaka yasak edildikleri fenalığa yine dönerlerdi. Şüphesiz onlar yalancıdırlar." (Enam/27-28) buyurmuştur.
 
 
En'am Sûresi 28. Ayetinin Açıklaması
 
Müfessirlerden birçokları bu ayet-i kerimenin manasının etrafında dolaştılar, fakat doğru bir tefsir yapamadılar. Onların tefsirlerine bakıldığında hastaya şifa verecek, susamışı kandıracak birşey bulunmaz.

Bu ayetin manası onların tefsirlerinden çok uzak, çünkü onlar ayetteki ıtrab için olan "bel" harfinin vechini ve "karşılarına çıkacak şeyin" ne olduğunu anlamayıp, "karşılarına çıkacak şeyin azap olduğunu" zannettiler.

Fakat bunun "evvelce gizleyip durdukları şeyler" ifadesiyle uyuşmadığını görünce, "kânu" kelimesini mahzuf haber takdir ederek, "evvelce gizleyip durdukları şirkin ve küfrün cezası karşılarına çıkacaktır" diye tefsir ettiler. Bu sefer de onlara:

"kafirler şirklerini ve küfürlerini gizlemiyorlardı, bilakis, şirk ve küfürlerini açıklayarak onlara insanları davet ediyor ve bu yüzden harb ediyorlardı" diye itiraz edildi.

Onlar bu itiraza şöyle cevap verdiler:

"Kafirler kıyametin bazı yerlerinde şirklerini gizliyerek, "Rabbimiz, Allah'a yemin ederiz ki biz müşriklerden değildik" diyerek, şirklerini inkar edecekler, fakat onlar ateşin karşısında durdurulunca, gizledikleri şirk ve küfrün cezası karşılarına çıkacaktır" diye tefsir etmişlerdir.

Müfessirlerden Vahidi:

"Buna göre, bu tefsir sahipleri hiçbir şey yapmamışlardır. Çünkü ayetin nüzulü, ıtrab için olan "bel" harfi, "geri çevrilselerdi mutlaka yasak edildikleri fenalığa yine dönerlerdi" diye onlardan haber verilmesi ve onların:

"Rabbimiz, Allah'a yemin ederiz ki, biz müşriklerden değildik" demeleri bu müfessirlerin tefsirleriyle uyuşmaz, iyice düşününüz" demiştir.

İçlerinde Zeccac'ın da bulunduğu alimlerden bir kısmı ise:

"küfür öncülerinin gizledikleri kıyamet onlara tabi olanların karşısına çıkacaktır" diye tefsir etmişlerdir. Fakat bu tefsir tekrar tefsire muhtaçdır. Çünkü bu tefsirdeki güçlük ve zorluk açıktır.

Müberrid, bu ayetin bir kısım alimlerden daha iyi anlamıştır. Müberrid:

"kafirlere küfrün zararı gizli olduğu için sanki küfürleri kendilerine açık olmamıştır" demiştir.

Müberrid'in bu ifadesinin manası, kafirlere küfürlerinin akıbetinin zararı ve cezası gizli olunca, sanki küfür onlardan gizli kalmış ve küfrün hakikati onlar için açık olmamıştır. Onlar azabı görünce küfrün hakikati ve şerri karşılarına çıkacaktır.

"Herkesin yanında küfürlerini ve şirklerini ilan ederek, şehirlisini köylüsünü küfre davet ettikleri halde küfürlerinin sonu kendilerine gizli kaldığı için küfürlerini gizliyorlardı" denilmesi doğru değildir.

Nitekim, "zulmü, fesadı, adam öldürmeyi, yeryüzünde bozgunculuk yapmayı, açıktan yapan kimseye bu yapmış olduğu fenalıkların sonu kendisine gizli kaldığı için bu işleri gizlemiştir" denilemez.
 
Bu ayet-i kerimenin manası:
 
-Allah Teala, kelamı ile neyi murad ettiğini daha iyi bilir- bu müşrikler ateşin karşısında durdurulup, onu görüp, ona gireceklerini bildikleri vakit, "dünyaya döndürülseydik, Allah'a ve ayetlerine iman etseydik, peygamberlerini yalanlamasaydık" diye arzu edecekler.

Cenab-ı Hak:

"iş onların arzu ettikleri gibi değildir. Çünkü onların tabiatlarında ve karakterlerinde iman yoktur. Bilakis onların tabiat ve karakterleri küfür, şirk ve yalanlamaktır. Şayet onlar geri döndürülselerdi, döndürüldükten sonra daha önce dünyada yapmış olduklarını yaparlardı. Onlar "dünyaya döndürülsek iman eder, peygamberleri tasdik ederdik" diye iddialarında da yalancıdırlar." diye haber vermiştir.

Bu ayetten murad edilen mana anlaşılınca, ıtrab için olan "bel" in manası, yani evvelce gizleyip durdukları şeylerin manası, yani onları, "Ah bize, ne olurdu dünyaya bir geri döndürülseydik, Rabbimizin ayetlerini yalanlamasaydık" demelerine sevk edenin manası anlaşılmış olur.

Kafirler dünyada kendilerinin batıl üzerinde bulunduklarını peygamberlerin Alla...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Tekasur Sûresinin Tefsiri
« Posted on: 28 Mart 2024, 14:03:12 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Tekasur Sûresinin Tefsiri rüya tabiri, Tekasur Sûresinin Tefsiri mekke canlı, Tekasur Sûresinin Tefsiri kabe canlı yayın, Tekasur Sûresinin Tefsiri Üç boyutlu kuran oku Tekasur Sûresinin Tefsiri kuran ı kerim, Tekasur Sûresinin Tefsiri peygamber kıssaları, Tekasur Sûresinin Tefsiri ilitam ders soruları, Tekasur Sûresinin Tefsiriönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes