> Forum > ๑۩۞۩๑ Bilim Dunyası ๑۩۞۩๑ > Psikoloji Dünyası > Patalojik Önyargı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Patalojik Önyargı  (Okunma Sayısı 2059 defa)
10 Mart 2010, 11:39:49
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 10 Mart 2010, 11:39:49 »



Patalojik Önyargı

“Ben önyargılı mıyım?”
Yukarıdaki soruyu kendimize soruyor 'olabilmemiz ne kadar cesaret gerektiriyorsa '-çünkü önyargılı olmak, olduğumuzu farketmek veya olmakla itham edilmek pek hoşumuza gitmez- önyargıyı ve önyargılı olmayı çözmek de bir o kadar düşünmeyi gerektiriyor. Peki problem nerede? Önyargılı olmak, bunu kanlı-canlı bir sıfatımız hâline getirmek kötü bir şey mi? Kötü ise neden? Acaba, önyargılı olmak, adına önyargı denilen bir zihnî fonksiyondan dolayı mı kötü? "Önyar”nın kendisi kötü olabilir mi? O hâlde "önyargı nedir?".

Bu sorular bizim için önemliyse eğer, önyargıyı düşünme tarzımız (daha da geniş tutacak olursak hayata bakışımız) içinde nereye yerleştirebileceğimiz, onun zamanla kesinleşen yargılarımız içindeki yerinin ne olması gerektiği gibi önemli soruları da cevaplandırma yolunu bulabiliriz.

Aslında önyargı insana özgü tabiî bir zihin faaliyeti olduğundan bizatihi zararlı olduğu söylenemez, hatta faydalı da olabilir; ancak bir şartla: ön olarak kaldığı müddetçe. İlk gözlemde, ilk tecrübede oluşan bir ilk intiba olarak önyargı, insanın savunma mekanizmasının en dış zarfını oluşturan kendiliğinden bir tepki olarak ortaya çıkar. İzleyen zamanlarda yeni gözlem ve tecrübelerle test edilip sağlıklı bir şekilde değerlendirildiği takdirde, yerini gerçeğe yakın ve daha sıhhatli (hata ihtimali daha az olan) hükümlere bırakır. Yani önyargı daima yeni tecrübeleri gerektirir. Burada mekanizmanın sıhhati açısından önemli bir husus, hakkında belli bir önyargıya vardığımız kişi veya olguyu bizzat görmek ve birebir temas etmek suretiyle bu önyargıyı test etmemiz gerektiğidir. O zamana kadar da, önyargı konusunda çok dikkatli ve titiz olmalıyız (çünkü önyargı su-i zanna dönüşme riski taşır her zaman). Yeni tecrübelerle karşılaşma ihtimali yoksa, bu yargı iç veya dış sebeplerle ya uykuya (veya tamamen bilinç altına) yatırılır, ya korunur ya da iyice kemiklesin Bu yüzden, bir daha uzun süre test etme imkânı bulamayacaksak, olumlu veya olumsuz (özellikle de olumsuz) önyargılarda bulunmak doğru olmayabilir.

Önyargı insan tabiatının bir parçası ise; hoşlanmadığımız, kızıp köpürdüğümüz önyargı da neyin nesi? Önyargı zihnimizin tabiî bir davranışı olarak belli bir dereceye kadar faydalı bir fonksiyon görebiliyorsa, daha sonra ne oluyor da, zarar verme ihtimaline yüksek, tehlikeli, yanıltıcı bir düşünce, dolayısıyla önyargılı olmak da kötü bir sıfat oluyor? Bir başka deyişle, "önyargı nereye kadar olmalı?".

Hayat ve yargılar

Aslında yargılarımızla yaşarız. Hayatı, insanları ve insan davranışlarını, oturmuş, kökleşmiş normlar(ımız)ın belirlediği yargılarımızla değerlendiririz; yaşantımız da buna göre şekillenir. Fakat yargılarımızın kökleşme süreci önyargılarımızı test etmeden ezbere ve gözü kapalı cereyan ederse, zaman içinde yeni tecrübeler olmaksızın sürekli olarak aynı önyargıyı tekrarlamak ve onu temelsiz bir yargıya dönüştürmek bizi önyargılı hâle getirir. Önyargılı olmak veya önyargılarla hareket etmek: işte yanlış olan bu. Önyargılarımız olabilir ve bu gayet tabiidir, fakat sonraki yeni tecrübelerle kesinleşecekleri âna kadar bunları bir kenarda bekletmeyi, düşünce sürecimize ve davranışlarımıza yansıtmamayı bilmek lâzım.

Bize en iyilerini vereceğini söyleyerek, çoğu çürük elmaları satan bir satıcıyı bir hafta sonra pazarda gördüğümüzde yargımız bellidir. Burada bir defa alışveriş etmiş olmayı bu yargıya varmak için yeterli buluruz genellikle. Satıcının iyi niyetli olmakla birlikte dikkatsizliği sonucu böyle bir durumun ortaya çıkmış olabileceğini düşünmeyiz. Bu çok zayıf bir ihtimaldir. Çünkü önce kendisi bize söz vermiştir, bu bir; el çabukluğu ile poşete doldurduğu elmaların yüzde doksanı çürük çıkmıştır, bu iki. Böyle bir durumda onu bir daha denememiz çok zordur, şansı kalmamıştır. Fakat yargımızın sıhhatli olması için gerekli ve yeterli şartlar her zaman bu kadar açık ve net olmayabilir. Meselâ satıcı bize söz vermemiştir ve elmaların yüzde otuzu çürük çıkmıştır. İşte bu takdirde yine bir önyargımız vardır fakat, ona bir sonraki hafta bir şans daha verebiliriz. Burada iki veya daha fazla teste, yani belli bir sürece ihtiyaç olduğu ortaya çıkmaktadır.

Önyargım, benim yargım mı?

İki ucu keskin bir bıçaktır önyargı!
Zihnimizde oluştuğu andan itibaren bize hata yaptırma ihtimali çeşitli sebeplerden dolayı yüksek olabilir, Bunlardan biri, önyargımızın başkaları, hem de hiç tanımadığımız başkaları tarafından oluşturulmasıdır. Zihnimize akan bilgiler arasında en hatalı önyargılarda bulunmamıza yol açanlar işte bunlardır. Bunların gelişini istesek de engelleyemeyiz (Sözgelimi, gazete, dergi veya televizyon programlarını izlerken bu türden bilgilere muhatap oluruz). Burada çözümsüz olan husus, şu veya bu şekilde oluşmuş ön yargılarımızı test etme ve doğruluğunu sınama imkânı bulamıyor olmamız iken, daha da kötü olanı, bu imkânı bulduğumuz durumda bile buna yanaşmıyor olmamızdır. Eğer bu bizde bir alışkanlık hâline gelmişse, böyle bir düşünce tarzının paranoyak, bunun yaygınlaştığı toplumun da paranoya toplumu olduğu su götürmez.
Diğer yandan, önyargıya kendi gözlemlerimizle varmak için dahi belli bir sürece ihtiyaç vardır. Herhangi bir vesileyle tanıştığımız bir kişi veya grup hakkında -onlarla birlikte olduğumuz süre bir dakika da olsa, bir gün de olsa- zihnimiz ve bilinç altımız belli bir intiba sahibi olur. İnsan tabiatındaki çevreyi tanıma ve kendini koruma mekanizmasının işleyişidir bu. Fakat yolda yürürken yanımızdan geçip giden bir insan hakkında, meselâ sadece dış görünüşü veya konuşma tarzına göre hüküm bina edebilir miyiz? Benzer özellikler taşıyan bir başkasının bizde bıraktığı intibayı, tanımadığımız birine teşmil edebilir miyiz? Bu durumda önyargı bile sözkonusu değildir. Çünkü orta yerde vak'a yoktur. Dolayısıyla, yüzeysel olarak ve ezberden ya da gözü kapalı verilen bu hüküm çok ciddi bir haksızlıktır. Bu durum günümüzde ne yazık ki çok yaygınlaşmış bir davranış bozukluğudur.

Sadece ön değil, genel önyargı

Zaman, yer ve muhatap sayısı itibarıyla sınırlı sayıda gözleme dayandırılan yargılar gerçekçi ve kuşatıcı olamaz. Bunların genelleştirilmesi ise daha büyük bir haksızlık olur. Meselâ bir şehre atfen, "şuralılar sözlerinde durmazlar" veya "oralılar çok bencildir" demek için, oralıların tümünün tek tek tecrübe edilmiş olması gerekir. Aslında tıpkı yukarıdaki gibi, buna önyargı bile denemez, çünkü ön de olsa belli bir yargıda bulunmak için oralıların tek tek tümüyle muhatap olmuş olmak, yani üzerine hükmün bina edileceği vak'aların olması gerekir. Dolayısıyla, bu olsa olsa ciddi bir bühtan ve iftiradır. Kaldı ki tek bir kişi hakkında bile bunu söylemek için tatmin edici sayı ve muhtevada tecrübenin bizzat yaşanmış olması gerekir. Sonuçta bu, sağduyudan uzak, mantıksız bir kurguyla ifade edilmeye mahkum bir düşünme yöntemidir.

Meselâ bir işe eleman alımında mülakat aşamasına gelmiş başarılı adaylar hakkında hüküm verecek kişi veya kurulun insan tanıma yeteneği, bilgi ve tecrübe birikimi, kültürel zenginliği, kişisel ve psikolojik sorunlarının, iç takıntılarının, saplantılarının, komplekslerinin olmaması -daha gerçekçi bir ifadeyle, verilecek hükmün sıhhatini bozacak ölçüde olmaması- bu hükmün sağlıklı verilebilmesi için gerek şartlardır. İlkokul öncesinden üniversiteye kadar, öğretici ve eğitici pozisyonundaki kişiler için de geçerlidir bu. Aslında bütün insanlar için aynı şeyi söyleyebiliriz. Fakat özellikle ve öncelikle insanlarla ilgili bir meşguliyeti olan (her kademeden yönetici, öğretmen, hukukçu gibi) meslek erbabı için bu çok daha önemlidir. Çünkü insan-insan ve insan-toplum ilişkisi, insan-tabiat veya insan-teknoloji ilişkisine göre çok daha farklı bir psikoloji üzerine oturur.

Bir köpek bakıcısının, bir aslan terbiyecisinin, bir bahçıvanın, bir endüstri isçisinin veya bir altın arayıcısının bilgi noksanlığından veya metot bilmemekten kaynaklanan işiyle ilgili önyargıları çok daha çabuk izale edilebilir ve vereceği zarar dar bir alanla sınırlı kalabilir. Fakat bir okul idarecisinin, bir gazetenin yayın yönetmeninin veya bir şirket müdürünün önyargıları zaman içinde doğru, gerçeğe yakın ve tutarlı yargılara dönüşmüyorsa, bundan doğrudan insanlar (hatta bazı durumlarda bütün bir toplum) zarar görür. Önyargıları çevresine zarar veren insanların önemli konumlara ulaşmaları, hukukun üstünlüğü ilkesinin yaşatıldığı, demokrasi geleneği güçlü toplumlarda çeşitli eleme mekanizmalarıyla engellenebilir. Fakat baskıcı idarelerin egemen olduğu antidemokratik toplumlarda bu mümkün olmaz.

Diğer yandan, önyargılarımızın ferdî (bir kişi hakkında) veya sadece bizimle sınırlı (kimseyle paylaşmadığımız) bir çerçeveden çıkıp sosyal boyut kazanması (gruplar hakkında olması veya tek bir kişi hakkında olsa bile bunu başkalarıyla paylaşmamız) bir yanlışın yaygınlaşmasına yol açabilir. Sosyal grupların, diğer sosyal gruplar hakkındaki önyargıları ise beraberinde çok daha büyük ve telâfisi zor sıkıntıları getirir. Özellikle sosyal ada ve kümelerin, önyargılarında hatalı olduklarına inandırılmaları, ikna 'edilmeleri çok zordur. Bu durum ancak, birbirini anlamaya çalışan önder insanların çabalarıyla aşılabilir ve o kadar da kolay değildir.

Bilim adamı ise, yeni fakat küçük hacimde bir bilgi kırıntısı üzerine tecrübesinin, bilgi birikiminin ve sezgilerinin de yardımıyla çok iddialı tahminlerde bulunabilir veya bir teori bina edebilir. Aslında test edilmeyi bekleyen bu tahmin veya teoriler de bir çeşit önyargıdır. Bu yargı, doğruluğu (veya yanlışlığı) ilmî metotlarla test edilebilecek gerçek bir ilmî teori şeklinde kurgulandığı takdirde, diğer bilim adamlarının da katkılarıyla belli bir süre sonunda doğru yargıya ulaşılmış olu...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Patalojik Önyargı
« Posted on: 25 Nisan 2024, 03:12:20 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Patalojik Önyargı rüya tabiri,Patalojik Önyargı mekke canlı, Patalojik Önyargı kabe canlı yayın, Patalojik Önyargı Üç boyutlu kuran oku Patalojik Önyargı kuran ı kerim, Patalojik Önyargı peygamber kıssaları,Patalojik Önyargı ilitam ders soruları, Patalojik Önyargı önlisans arapça,
Logged
22 Nisan 2016, 19:53:18
Pelinay
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.696


« Yanıtla #1 : 22 Nisan 2016, 19:53:18 »

bu kavrami da yeni ogrendim.Allah razi olsun.
Elhamdulillah ön yargı konusunda cok sikintim yok.ancak. yinede en en aza indirgemeye cabalamaliyiz.
Rabbim bizleri güzel ahlak ile zinetlendirsin insallah
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 23 Nisan 2016, 11:56:53 Gönderen: Lal-i Hal »
Kayıtlı

22 Nisan 2016, 19:54:50
✿ Yağmur ✿

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 6.684


Site
« Yanıtla #2 : 22 Nisan 2016, 19:54:50 »

Esslamu aleykum;
Ön yargılı olamk konusu kime eleştiri yaptığınız ile ilgli aslında...Bir başkasına yaparsanız diğerlerinin özelliklerini yargılama durumu olur ,ama kendinizi eleştirirseniz bu bir nefis sorgulması olur...İnsan kendini gün içinde bir saate kenara geçip eylemlerini ve söylediği sözleri düşünerek nefsini sorgulatmalıdır...Rabbim bizleri kendini sorgulabilen , hatalarını görebilenlerden etsin inşallah....
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

23 Nisan 2016, 20:44:16
Ruhane
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 9.473


« Yanıtla #3 : 23 Nisan 2016, 20:44:16 »

Selamun Aleykum .. Aslindanonyargili olmamızın bir sebebide çevremizde. Yakınımızdaki insanlar tereddütlü karamsar içe kapanık her şeyin olumsuzunu düşünen bir duygu durumunda iseler bu olumsuz enerji bizefe geçiyor ve bir bakmisizki bizde öyle biri olmuşuz.. Bu nedenle çevremizdeki insanlarda inşaallah pozitif olurlar ve birbirimizin hatalarını düzelten daima husnuzana teşvik eden insanlar olurlar..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes