> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Fıkhı Eseleri > Mükayeseli İbadetler İlmihali > Zekât ve vergi bölümü
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Zekât ve vergi bölümü  (Okunma Sayısı 611 defa)
29 Ağustos 2012, 14:54:35
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 29 Ağustos 2012, 14:54:35 »



3. BÖLÜM ZEKÂT VE VERGİ

 
9. Vergi Ve Zekâtın Tarihçesi:
 
1- Tarihte Vergi Olayı: [119]

Vergi, tarihî ve sosyal bir kurumdur. Bir vakıa olarak vergi­ye tarihte, insan cemiyetlerinin ortaya çıkışından itibaren rastlanmaktadır. En basit içtimaî nüve olan aileden, klan, kabile, şehir-devlet ve devlet şeklindeki topluluklara geçildikçe, vergi de kendi yapısı içinde değişikliklere uğramış ve çeşitli cemiyetlerde değişik yönlerde gelişmiştir.

Vergi insan cemiyetlerinde sun'i bir müessese değil, belki de en tabiî bir içtimaî müessesedir; cemiyet halinde yaşamanın kat'i zaruretlerindendir.

Kökeninde vergiler, ihtiyarî bir mahiyet gösterirler. Devirlerine göre kabile reisi, derebeyi veya krallara verilen bir nevi he­diye ve yardımlar, vergilerin ilk şekillendir. O zamanlar, devlet egemenliğini ellerinde bulunduranların başlıca gelirleri, bu hediye ve yardımlar yanında, kendi mülk kaynaklarından meydana ge­lirdi. Kamu hizmetlerinin henüz gelişmemiş olması dolayısıyla bu sınırlı gelirler, yeterli idi. Fakat zaman içinde devletlerin hizmet­leri arttı. Derebeyi veya kabilelerin yerine, merkezî devletler geç­tikçe mülk gelirleri yetersiz   kaldı. Bunun sonucunda, ihtiyarî yapıda olan hediye ve yardımlar, zamanla zora dayanan bir şekil aldı.

Vergi niteliğinde olan ödemelerin kelime bakımından geçir­diği gelişme, bunu açıkça göstermektedir. Gerçekten, ilk zamanlar yardım adını taşıyan ödemeler, daha sonraları ülkeye göre rica, lü­tuf, ihsan şekillerini aldı. Zamanla fedakârlık ve nihayet zorunluluk veya yükümlülük anlamına gelen kelimeler ortaya çıktı.

Çeşitli yabancı dillerde, bu kelime değişikliklerini izlemek müm­kündür. Meselâ Fransızcada “aide (yardım),” “contribution (vazife, fedakârlık)” ve “impot (cebir)” kelimeleri bir gelişme halinde yerleşmiştir. Yurdumuzda da “imdadiye,” “iane,” “mükellefiyet” ve “vergi” kelimeleri böyle bir gelişme sırası göstermiştir.

Geniş anlamda vergilerin tarihi, çeşitli ülkelerin vergi sis­temlerinin geçirdiği gelişmeleri açıklar; bunun için, bir ülkenin eski devirlerde uygulanmış vergileriyle, bunlardan halen uygu­lanmakta olanların geçirdikleri değişiklikleri, esas ve yapılarına göre araştırmak usulü uygulanır. Çeşitli ülkelerde, bu gibi konuları inceleyen monoğrafik eserler vardır. Ülkemizde bu anlamda ye­terli eserler azdır ve yalnız bir kısım maliye kitapları İslâmiyette, Osmanlı Devletinde ve Cumhuriyet döneminde vergilerin tarihine ilişkin açıklamalara yer vermektedir. Yabancı dille yazılmış bazı eski eserlerde de, Osmanlı devrinin vergileri, maliyesi ve borç­lanmaları hakkında, geniş ve faydalı bilgiler vardır.

Bugünkü modern cemiyetlerde görülen vergi, binlerce yıllık insanlık tarihinde, gitgide gelişen içtimaî ve iktisadî şartlara tâbi olarak günümüze kadar gelmiştir. Bu gelişme ödeme şekli açısından üç ana safha halinde gösterilebilir:

1) Hizmet Olarak Vergi: İktisadi mübadele vasıtalarının henüz ortaya çıkmadığı ve henüz ferdî mülkiyet kavramının belirmediği safhada, bu iptidaî cemiyet şartlarında nakdî ve aynî şekilde vergilere rastlanmayacağı meydandadır. İnsanlık tarihinde rastlanan ilk vergi ödemeleri, “hizmet görmek veya emeği ile iştirak etmek”    şeklinde içtimaî yaşamadan doğan umumî müşterek ihtiyaçların giderilmesi tarzında kendini gösterir. Bu safhada fert, henüz mal mülk sahibi olmamıştır, yegâne serveti emeğidir. Bu durum, çok uzun asırlar devam edip gitmiştir.

2) Mal Olarak Vergi: Nihayet cemiyette mülkiyetin umumî esaslarının ortaya çıkmaya başladığı ikinci safhada fert, mülkiyet kavramını tanımaya başlamış ve iktisadî mübadele vasıtası bizzat eşya olmuştur. Bu devir, takas suretiyle alışverişlerin yapıldığı de­virdir. İşte bu safhada fertler kamu hizmetlerinin görülmesine aynî ödemeler  şeklinde katılmaktadırlar. Bu suretle vergi genellikle, emeği ile katılma veya hizmet görme şeklinden ayrılmış, aynî mü­badelenin bir sonucu olarak, mal şeklinde verilmiştir.

3) Para Olarak Vergi: Bu devrede,  aynî mübadele ekono­mici devam ederken, bir taraftan para ortaya çıkmış ve iktisadî mübadele vasıtası olarak kullanılmaya başlanmıştır. Paranın mü­badeleyi kolaylaştırması ile para ekonomisi gelişip yayılmıştır. Bu suretle kişiler müşterek ihtiyaçların karşılanmasını gerektiren kamu hizmetlerine para ile katılmışlardır.

Bu tarzda üçlü bir ayırma, tarihi yönden birbirinden kafi hu­dutlarla ayrılamazlar. Bunlardan biri ortaya çıkmakla diğeri ta­rihe karışmış, ortadan kaybolmuş değildir. Cemiyetin iktisadî ve içtimaî tekâmül seviyesi, birbirine göre azalan ve çoğalan nispetlerde, bu üç şekilde ödenen verginin her devirde hayatiyet kazana­bilmesini   sağlayabilmektedir.

Vergi, toplum hayatında, zamana göre, nasıl bir görünüş arz ederse etsin, aslı ve esası bakımından bugünküne göre bir farklılık göstermez.

Şimdi, bu genel görünüşten sonra, verginin tarih içinde çeşitli toplumlarda ve ülkelerdeki durumunu özetleyelim:

Devlet, içtimaî bir görünüş olarak ortaya çıkışından itibaren, kendi fonksiyonlarını ifa için muhtelif malî kaynaklara muhtaç olmuştur. Bu malî kaynaklar arasında vergi, özellikle önemli bir yer tutmuştur. Özellikle  ilk çağlarda istisnasız bütün siyasî teşekküllerin başvurdukları en önemli bir malî gelir kaynağı olmuş  bulunmaktaydı.  Milad’dan çok önceleri yaşamış devletlerde yürürlükte olan vergi ahkâmı, kanun ve kaidelerine dair ayrıntılı bilgilere sahip değilsek de, bu cemiyetlerde verginin varlığını bize haber verecek kadar izlere  rastlanmaktadır. Cemiyetten cemiyete değişik olarak, ister toplumun başında bulunan ferdin mutlak kuv­vete   dayanan şahsî arzusundan, ister dinî cemiyetlerde ruhanî icaplardan, ister bir tarafın  diğerine galip gelmesinden ve ister ödeyenin tamamen  şahsî rızasına dayanmasında doğsun, Babil, Mısır, Iran, Arap yarımadası, Yunanistan, Roma ve nihayet Çin gibi devletlerde tahsil olunan muhtelif vergilere gayet açık olarak raslanır.   Ruhanî-asker-hakim vasıflarını kendinde toplamış bu gibi cemiyet başkanlarına fertlerin yaptığı sunular (les   offrandes)'ın amme menfaati olan işlere sarf edildiği tespit edilmektedir, ilkçağlarda yaşamış bu devletlerin yapısı genellikle dinî idi; dine dayanır, bütün kuvvet ve hayatiyetlerini dinden alırlardı. Bu göz önünde tutulacak olursa, gerek ilâhlar ve gerekse ilâh adına mabed veya hükümdara hediye olunan muhtelif ödemelerin de, dinî gaye­lerde faaliyette bulunmayı kendine esas umde edinen devlete tediye olunan vergiden başka bir şekilde tavsifi yanlış olur. Her ne kadar bunlar, kurbanlar ve mabedlere verilen hediye ve sunuşlar vasfında ise de, devletin o devirde sahip olduğu sözü edilen dinî yapı göz önüne alınıp, mesele siyasî yönden düşünülecek olursa, bunlar kolaylıkla vergi olarak nitelendirilir.

Mısır'da, Firavunlar devrinden sonra ve İskender istilası zamanında bu dinî vergilerden ayrı birçok sivil vergilere rastlanmaktadır. Mısır'da bir çeşit toprak vergisi, alım satım vergisinin bulunduğu papirüsler üzerindeki yazılardan anlaşılmıştır. Bunlar­dan iltizam suretiyle tahsili cihetine gidilen ziraî vergiler, bina vergisi, meslek ve sanat vergisi ve nihayet lüks vergisi malumumuzdur.

Ahdi Atik'te, gerek mısır, bağlar, ekin gibi toprak mahsulle­rinden ve gerekse hayvan sürülerinden 1/10 oranında olmak üzere İbranilerin muhtelif vergiler tahsil ettiklerine dair bilgiler vardır. [120] Bunlardan ayrı olarak topraktan alınan ilk turfanda mahsul Yahova'nın evine aittir, [121] mutlaka ona takdim edilmelidir.

Yine Ahdi Atik, Genesis XIV/20'de, Peygamber İbrahim'in ganimetin 1/10'ini galibe tahsis ettiğini okumaktayız. Keza Levililer XXVII/l-34 ve Num. XVIII/l-32'de, Peygamber Musa'nın, gerek ruhban sınıfının (Levililer-Levi oğullan) ihtiyaçları ve gerekse mabedlerde görülen hizmetlere mukabil, 1/10 nispetinde çeşitli mevzular üzerine vergiler emrettiğini görüyoruz (doğum fidyesi, turfandalık, ilk doğan hayvan, öşür vs.). [122] Esasen, ilk İbranî kral­ları mısır tarlalarından, bağ ve sürülerden 1/10 nispetinde bir vergi almaktaydılar. [123] Mukaddes kitaplarda gösterilen bu hususlar, muh­telif iktidarlarca da nazarı itibara alınmış ve tatbik mevkiine geçi­rilmişlerdir. M.S. 778'de kral Charlemagne tarafından kanunlaştırılan ve İngiltere, Almanya, Fransa ve İskandinav devlet­leri tarafından da iktibas edilen bu 1/10 nispetindeki dinî vergiler,1789 Fransız İhtilaline kadar yürürlükte kalmışlardır.

Yunanlılarda ve Romalılarda asil ve hür insanların teşkil et­tikleri idarecilerin, amme işlerine ait sahalarda kullanılmak üzere esirler, köylüler, vasal ve mağlup milletlerden tahsil ettikleri bazı vergilere rastlamaktayız. Yunanlılar mağlup milletlerden alınan tribut vergisini, bundan ayrı olarak gümrük ve ticarî mu­amelelerden alınan sair vergileri tanımaktaydılar. Daha bol tarihî materyallerin bize öğrettiğine göre, Yunanda olduğundan da geniş gelişmiş vergiler, Roma hukukî mevzuatında hayatiyet kazanabilmiştir. Roma'da vergilerin hukuk hükümleri içerisinde, za­manına göre, yüksek bir seviyeye ulaştığı tarihî bir gerçektir. Bu ülkede;  toprak vergisi,  başvergisi,  gümrük vergisi,  kapı vergisi, alım satım vergisi adlarını taşıyan vergiler alınmakta idi. Ro­malılar İtalya arazisini (solum italicum), fethedilen topraklardan (colonie iuris italici) ayırırlar, bunun üzerindeki fertlere mülkiyet hakkı tanıyıp arazi vergisinden muaf tutarlardı. İkinci tür arazi­deki fertler, sadece intifa hakkına sahip olup arazi vergisi (tributum soli) öderlerdi; bu araziler devlet mülkiyetinden sayılırdı. Keza Roma'da gümrük (portoria, telonea), alım-satım (entesima rerum  venalium) ve baş vergileri (tributum capitis) tanınmaktaydı.

Bizans İmparatorluğunda rastlanan vergi mevzuatı, Roma'da mevcut oland...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Zekât ve vergi bölümü
« Posted on: 19 Nisan 2024, 21:10:37 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Zekât ve vergi bölümü rüya tabiri,Zekât ve vergi bölümü mekke canlı, Zekât ve vergi bölümü kabe canlı yayın, Zekât ve vergi bölümü Üç boyutlu kuran oku Zekât ve vergi bölümü kuran ı kerim, Zekât ve vergi bölümü peygamber kıssaları,Zekât ve vergi bölümü ilitam ders soruları, Zekât ve vergi bölümüönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes