> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Hazreti Muhammed a.s.v > Mucize Ve Büyük Özellikleri > Peygamberimizin Bîr Özelliği De, Ashabının Adlarının Geçmesi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Peygamberimizin Bîr Özelliği De, Ashabının Adlarının Geçmesi  (Okunma Sayısı 1338 defa)
22 Aralık 2009, 15:22:24
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 22 Aralık 2009, 15:22:24 »




Peygamberimizin Bîr Özelliği De, Önceki Kitaplarda Ashabının Adlarının Geçmesi Ve Onlara Arza Varis Olacakları Müjdesinin Verilmesidir

Yüce Allah buyurur:

"Andolsun Tevrat´tan sonra Zebur´da da: "Arza mutlaka iyi kullarım vâris olacaktır" diye yazmıştık." [41]

Kur´an´ın tefsirine dâir yazdığı eserinde İbn-i Ebu Hatim, Ibn-î Abbâs´tan rivayet eder. O demiş ki: "Allah Teâlâ, Tevrat´ta, Zebur´da ve yerle göklerin yaratılmasından Önce ilm-i ezelîsinde "Arza mutlaka Ummet-i Muhammed vâris olacaktır!" diye haber vermiştir."

Yine îbn-i Ebu Hâtim Ebû´d-Derdâ´dan rivayet eder. O demiştir ki: "Yüce Allah âyetinde: "Arza mutlaka iyi kullarımı vâris kılacağım" İşte o iyi kullar biziz!" Ben, yüz elli kadar, sûreden oluşan bir Zebur nüshasını görmüştüm. Onun dördüncü suresinde: "Ey Dâvûd! Sana olan kelamımı iyi dinle, Süleyman´a da emret ki, kendisinden sonraki insanlara ulaşması için duyuru yapsın; gerçekten yeryüzü benimdir! Ben onu Muhammed´e, ümmetine vâris kılacağım!" diye yazılı olduğunu görmüştüm..."

îbn-i Asâkîr îbn-i Mesûd´dan rivayet eder. O demiştir ki: "Bir gün Ebû Bekir bize şöyle anlattı: "Ben, Peygamberimiz gönderilmeden önce - Yemen´e gitmiştim. Üçyüz elli yaşlarında olduğu söylenen bir şeyhin yanında idim. Bu şeyh çok okumuştu. Ezd kabilesinden olan bu bilgin şeyh, bana dedi ki: "Öyle sanıyorum ki sen, Harem-i Şeriftensin." Ben de "Evet" dedim. Şeyh: "Sanıyorum ki Kureyş´tensin" dedi. Ben de "Evet" dedim. Şeyh: "Aynı zamanda Teym´densin" dedi. Ben de: "Evet" dedim. Dedi ki: "Şimdi senden öğrenmek istediğim bir şey kaldı." Ben "Nedir?" diye sordum. O da dedi ki: "Karnım açıp bana göstermelisin!" Ben "Niçin?" dedim. O da: "Bana ulaşan gerçek ilme göre; Mekke´den bir peygamber çıkacak, ona bir genç, bir de yaşlı birisi çok yardımda bulunacak... Genç çok büyük sıkıntılara girecek, çok müşkil meseleleri halledecek... Yaşlı adam ise, beyaz tenli ve zayıf bünyeli olacak... Karnı üzerinde siyah bir leke, sol uyluğunda da bir ben bulunacak... Bu alâmeti de bana göstersen olmaz mı?" dedi. Ben de karnımı açarak göbeğimin üst kısmındaki siyah tekeyi ona gösterdim. Bunun üzerine o dedi ki: "Kâ´be´nin Rabbi´ne yemin ederim ki, sen osun!" [42]

îbn-i Asâkîr, Rabi´ bin Enes´ten rivayet eder. O demiştir ki: "ilk kitapta: "Ebû Bekjr es-Sıddık yağmur gibidir, nereye düşse oraya faydalı olur" diye yazılıdır."

Yine îbn-i Asâkîr Ebû Bekir´in şöyle dediğini rivayet eder: "Ben bir gün Ömer (r.a.)´m yanına gitmiştim. Yanında yemek yiyen bâzı kimseler vardı, içlerinden birine gözünün kenarıyla bakan Ömer, o adama hitaben dedi ki: "Bundan önce okuduğum kitaplarda ne gibi haberler vardı, söyler misin?" O adam da dedi ki: "Peygamberin halîfesi, en yakın arkadaşı es-Sıddîktır diye okurdum."

îbn-i Asâkîr ve "El-Mücâlese" adlı eserinde Dineverî, Zeyd bin Eslem´den rivayet ediyor. Zeyd demiş ki: "Bize Ömer bin el-Hattâb haber verdi ve dedi ki: "Câhiliye zamanında bir ticâret kervanı ile birlikte Şam´a gitmiştim. Mekke´ye dönüş için Şam´dan yola çıktığımız zaman mühim bir işimi unuttuğumu farkettim. Arkadaşlarıma dedim ki: "Siz gidedurun ben size yetişirim!" Hemen geri döndüm. Şam´ın bir çarşısın­da giderken ansızın bir papazla karşılaştım. Papaz bana yaklaşıp yakamdan tuttu ve beni götürmeye başladı. Ben direndim ise de kâr etmedi. Beni kendi kilisesine götürdü, içeride büyük bir toprak yığını vardı. Bana bir kürek, kazma ve zenbil verip "İşte bu toprağı dışarı taşıyacaksın!" diye emretti... Oturup ne yapacağımı düşünmeye başladım. Papaz, öğle üzeri geldi ve hiçbir iş yapmadığımı görüp: "Toprağı dışarı taşımamışsın!" diye bağırdı ve elini yumruk yaparak beynimin üzerine şiddetle vurdu... Ben de elimdeki küreği onun başına vurdum. Baktım beyni dağılmıştı... Nereye gittiğimi bilmeksizin, derhal oradan uzaklaştım,. Günün kalan kısmını ve bütün geceyi yürüyerek geçirdim. Derken bir kilise yanında durdum ve gölgesine oturdum... İçeriden bir adam çıktı ve: "Ey Allah´ın kulu, burada oturmanın sebebi nedir?" diye sordu. Dedim ki: "Yol arkadaşlarımı kaybettim." O adams bana yiyecek ve içecek getirdi. Ben yemeğe başladım. O beni tepeden tırnağa süzmeye başladı. Sonra dedi ki: "Ey yolcu, ehl-i kitap beni, yeryüzünün en bilgili adamı olarak tanırlar. Ben ise, seni ve senin sıfatını tanımış bulunuyorum... Sen bu kiliseyi elimizden alacak ve bu  ülkeyi feth edeceksin..." Ben dedim ki: "Ey efendi, sen cidden yanılıyorsun!" O dedi ki: "Senin adın nedir?" Ben: "Ömer bin el-Hattâb´tır" dedim. O da dedi ki: "Vallahi dediğim adam sensin! Bunda hiç şüphem yok! Bana ve kiliseme dokunmayacağına dair bir emân yazıp imzala!" Ben de dedim ki: "Efendi, bana şuracıkta bir iyilik yaptın, yaptığın iyiliği lekeleme!" O dedi ki: "Bir sened yazıp imzalamaktan niye çekmiyorsun. Bunun sana ne zararı olabilir?" Ben de: "Peki" dedim, bir sened yazıp imzaladım ve kendisine verdim."

Ömer (r.a.)´m halifeliği zamanında müslümanlar Şam´ı da feth ettiler. Ömer Şam´a geldiği zaman bahsi geçen papaz gelip vaktiyle Ömer´in imzaladığı senedi kendisine verdi ve Kudüs´deki kilisesi için ayrıcalık istedi. "Ben vaktiyle şart koştum, şartıma rivayet etmeniz gerekir!" dedi. Ömer, bu adamı görünce vaktiyle kendisiyle onun arasındaki geçenleri anlattı... Ve ona cevaben de dedi ki: "Bu imzalı kağıtta, ne Ömer´i, ne de Ömer´in oğlunu bağlayıcı birşey yok..."

îbn-i Sa´d îbn-i Mes´ûd´dan rivayet eder. O demiştir ki: "Bir gün Ömer, atına bindiği sırada elbisesi açılarak uyluğu görülmüş... Bunu gören Necrân Nasrânîlerinden bâzıları, onun uyluğunda siyah bir lekenin olduğunu farkederler ve derler ki: "Biz okuduğumuz kitabımızda, bu adamın bizi buradan çıkaracağını gördük."

İmâm-ı Ahmed´in Kitâbü´z-Zilhd´üne ilaveler yapan ve Zevâidü´z-Zühd adını veren oğlu Abdullah, Ebu îshâk´dan, o da Ebû Ubeyde´den nakleder, O demiştir ki: "Peygamber Efendimiz´in zamanı idi. Bir gün Ömer, atına sıçramış ki o, eğere dokunmadan ata binerdi. Bu sırada elbisesi açılıp uyluğunda bir siyah leke olduğu görülmüş. Bunu farkeden Necrânlı bir adam: "işte, okuduğumuz kitapta bizi buradan çıkacağını gördüğümüz adam, bu adamdır!" demiştir."

Ebû Nuaym Şehr bin Havşeb´deıı, o da Ka´b´dan rivayet eder. Ben, Şam´da iken Ömer´e demiştim ki: "Bunların okuduğu kitaplarda, iyilerden bir adam bu ülkeleri fethedecek diye yazar. Ve o fâtihin; mü´minlere çok merhametli, kâfirlere karşı çok kuvvetli, içi dışı gibi, sözü işine uygun, yakın olanla uzak olan onun yanında müsâvî, adamları geceleri rahipler gibi ibâdete dalar, gündüzleri ise, arslanlar gibi cihâda koşarlar; yek diğerine acırlar, iyilik ve yakınlık gösterirler, diye de vasıfları yazılıdır." Ömer de dedi ki: "Senin bu söylediklerin, hak mıdır?" Ka"b: "Yemin ederim ki, haktır!" dedi. Bunun üzerine Ömer, "Muhammed (s.a.v.)´i bize göndermek suretiyle bizleri azız, kerîm ve şerif kılan Allah´a hamdolsun!" diyerek hamd ü senalar etti."

îbn-i Asâkîr Ubeyd bin Adem´den, o Ebû Meryem´den, o da Ebû Şuayb bin Ömer´den rivayet eder. Şöyle ki: "Ömer bin el-Hattâb Câbiye´de iken Hâlid bin Velîd Kudüs´e gitmişti... Ona dediler ki: "Senin adın nedir?" O da: "Hâlid bin Velîd" dedi. Onlar tekrar: "Hâlifenizin adı nedir?" diye sordular. O da: "Ömer bin el-Hattâb" dedi. Onlar: "Onu bize tanıt!" dediler. O da O´nu onlara tanıttı... Bunun üzerine dediler İd: "Buranın fâtihi sen değil, Ömer´dir! Biz okuduğumuz kitaplarda hangi şehrin hangisinden evvel fethedileceğini ve kimin tarafından fethedileceğini okumuş bulunuyoruz. Yine kitapda, Iran Kayseri´nin şehrinin (Medâin´in) Kudüs´ten evvel f eth edileceğini de okumuşuz,.. Sizler gidip Önce onu fethediniz. Sonra sahibinizle (hâlifenizle) birlikte gelir, burayı da fethedersiniz...

Taberâni ve Ebû Nuaym Hılye´sinde Muğyes el-Evzai´den rivayet ederler. Ömer bin el-Hattâb, Ka´b´a demiş ki: "Tevrat´ta benim sıfatımı nasıl buldun?" Ka´b da demiş ki: "Öyle bir halife ki, demirden bir boynuz, şiddetli kumandan, Allah yolunda kınanmasından hiç korkmaz. Bundan sonra bir halife daha gelecek, haksız yere ümmet onu öldürecek. Sonra belâ ve fitneler başlayacak..."

İbn-i Asakir´in Ömer´in müezzini olan Akra´dan rivayetine göre, bir gün Ömer; Metropolit yardımcısı olan papaza sormuş: "Kitaplarınızda bizim hakkımızda birşey buluyor musunuz?" diye. Papaz: "Size ait sıfat ve işlerin beyanım buluyoruz, fakat sizlerin, teker teker isimlerini değil" demiş. Ömer: "Peki, benim hakkımda ne buluyorsunuz?" diye sormuş. Papaz: "Demirden boynuz diye bir sıfat" demiş. Ömer: "Demirden boynuzun tevili nedir?" demiş. Papaz da: "Şiddetli bir başkan" demiş. Bunun üzerine Ömer: "Alîahü ekber!" demiştir. Sonra: "Benden sonraki başkan hakkında ne dersin?" demiş. Papaz: "Sonra iyi bir halife gelecek, akrabasını tercih edecek" demiştir. Ömer: "Allah, Osman bin Affân´a rahmet eylesin!" dedikten sonra, "Bundan sonraki için ne dersin?" demiş.. Papaz: "Onun zamanında demir sesleri işitilecek!" demiş. Bunun üzerine Ömer: "Vâh ümmetin basma gelen belâlara!" diye feryat etmeye başlamıştır. Papaz da: ´Tavas ya Ömer, aslında o kendisi iyi adamdır, fakat onun halifeliği kılıçların kınından çıkarıldığı ve kanların döküldüğü bir zamanda olacaktır" demiştir..."

Yine îbn-i Asakir´in îbn-i Sirin´den nakline göre, Ka´bü´l-Ahbâr Ömer´e demiştir ki: "Yâ Ömer, uykunda bazı şeyler sana malûm oluyor mu?" Ömer onu azarlamış. Bunun üzerine Ka´b: "Ben, rü´yasında ümmetin işleri kendisine malûm olan adamın kim olduğunu biliyorum!" demiştir...´*

Müsned´inde güzel bir sened ile îbn-i Râhüye nakleder. Ebû Eyyiib el-Ensâri´nin azadlısı Eflah demiş ki: "Ortalığı karıştıran Mısırlı hey´etlerin Medine´ye gelmesinden önce, Abdullah bin Selâm Kureyş büyüklerinin yanına girer ve onlara: "Sakın Osman bin Affan´ı öldürmeyiniz!" derdi. Kureyş kendisine: "Vallahi bizim Osman´ı öld...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Peygamberimizin Bîr Özelliği De, Ashabının Adlarının Geçmesi
« Posted on: 20 Nisan 2024, 05:04:33 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Peygamberimizin Bîr Özelliği De, Ashabının Adlarının Geçmesi rüya tabiri,Peygamberimizin Bîr Özelliği De, Ashabının Adlarının Geçmesi mekke canlı, Peygamberimizin Bîr Özelliği De, Ashabının Adlarının Geçmesi kabe canlı yayın, Peygamberimizin Bîr Özelliği De, Ashabının Adlarının Geçmesi Üç boyutlu kuran oku Peygamberimizin Bîr Özelliği De, Ashabının Adlarının Geçmesi kuran ı kerim, Peygamberimizin Bîr Özelliği De, Ashabının Adlarının Geçmesi peygamber kıssaları,Peygamberimizin Bîr Özelliği De, Ashabının Adlarının Geçmesi ilitam ders soruları, Peygamberimizin Bîr Özelliği De, Ashabının Adlarının Geçmesi önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes