> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > Mevlananın Eserleri > Mesnevi  > Mesnevide Geçen Hikayeler > İblisten Dot Olur Mu
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İblisten Dot Olur Mu  (Okunma Sayısı 545 defa)
19 Temmuz 2011, 20:18:30
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 19 Temmuz 2011, 20:18:30 »



İBLİSTEN DOST OLUR MU?

 
Rivayet ederler : O Muaviye köşkünde bir bucakta uyumuştu. Köşkün kapısı içerden kilitliydi, çünkü Muaviye halkın gelip gitmesinden yorulmuştu. Ansızın birisi onu uyandırdı. Muaviye gözünü açınca adam gözden sır oldu. Kendi kendisine “ köşke kimse giremez. Bu küstahlıkta, bu cürette bulunan kim acaba?” dedi. Etrafı dolaştı, gizlenen adamdan bir nişan bulmak için her tarafı araştırdı. Kapı ardında bir herif gördü. Adam kapıya sinmiş, yüzünü perde ile örtmüş gizlenmişti. Muaviye “Hey sen, kimsin, adın ne ?” diye sordu. Adam “ adım açıkça söyleyeyim, şaki İblis” diye cevap verdi. Muaviye “ niye gayret ettin, beni niçin uyandırdın? Bana doğru söyle, aykırı konuşma” dedi.

Şeytan “ Namaz vakti geldi. Hemen mescide koşmak gerek. Mustafa, mana incisini delerek “ Acele edin, ibadetleri vakti geçmeden yapın buyurdu” dedi. Muaviye “ hatır, hayır senin böyle bir maksadın olmaz. Bana hayra delil olasın, imkanı mı var? Hırsız, evime gizlice giriyor da “ Bekçilik ediyorum” diyor. Ben o hırsıza nasıl inanayım? Hırsız, sevabı, ecri ne bilir” dedi.

Şeytan dedi ki: “ Biz, evvelce melektik. İbadet yoluna canla başla düzülmüştük . yol saliklerine mahremdik, arş sakinlerine hemdem, ilk sanat gönülden çıkar mı? İlk sevgi nasıl olurda unutulur? Seferde Rum diyarı ehlinden birisini, yahut Huten’li birisini görmekle vatan sevgisi kalbinden çıkar mı? İlk sevgi nasıl olur da unutulur?

Seferde Rum diyarı ehlinden birisini, yahut Huten’li birisini görmekle vatan sevgisi kalbinden çıkar mı? Biz de bu şarabın sarhoşlarındandık, biz de kapısının aşıklarındandık. Gözbebeğimizi onun sevgisiyle kestik, sevgisini canımıza ektiler. Zamanede güzel günler gördük, baharda rahmet suları içtik. Bizim varlığımızı da “ Onun fazıl” ve ihsan eli ekmemiş midir? Bizi de yoktan yaratan o değil mi?

Ondan nice lütuflar görmüşüz, rıza gülistanında nice dolaşmışız. Başımıza rahmet elini koyar, bize de lütuf çeşmelerini izhar ederdi. Ben daha çocukken, süt emiyorken beşiğimi kim salladı? O! Onun sütünden başka kimden süt emdim, onun tedbirinden başka beni kim yetiştirdi? Vücuda sütle giren huyu, çıkarmaya kimin iktidarı vardır? Kerem denizi bir itapda, bulunda bile kerem kapılarını kapalı bırakır mı? Onun asıl peşin ihsan ettiği para, lütuf ve vergisidir.

Kahırsa o paranın üstüne konmuş arızi bir tozdan ibarettir. Alemi lütfetmek için yarattı. Zerrelere, onun güneşi riayetlerde bulundu. Ayrılık bile, onun kahrından doğmakla berber vuslatın kadrini bilmek içindir. Bu suretle diler ki ayrıldığı, canın kulağını bursun, onu tedibetsin de can, vuslat günlerini bilsin. Peygamber “ Tanrı alemi yaratmadan maksadım, ihsan etmekti.

Yarattım ki benden bir fayda görsünler, balıma parmaklarını bansınlar. Ben bir fayda göreyim, çıplak adamdan bir libas elde edeyim diye yaratmadım dedi” buyurmuştur. Birkaç gün oldu ki beni huzurundan kovdu. Fakat yine gözüm onun güzel yüzünde. Böyle bir yüzden bu çeşit kahra uğramak şaşılacak şey.

Herkes sebeple meşgul olup durmakta. Halbuki ben sebebe bakmam. Çünkü sebep sonra meydana gelen bir şeydir. Sonradan meydana gelen bir şeyin varlığına sebep olur. Ben ezeli lütfe bakar, sonradan meydana geleni yırtar, iki parça ederim. Tutalım, Adem’e secde etmemem hasettendi. Ama o haset de aşktan meydana geldi, inattan inkardan değil. Her haset şüphesiz dostluktan meydana gelir. Sevgiyle başkaları bir arada oturunca haset baş gösterir. Aksırana “ Çok yaşa “ demek dostluktan olduğu gibi kıskançlıkta dostluğun şartıdır. Onun oyununda bundan başka bir oyun yoktu ki? Oyna dedi, ben ne bilirim ki ona katayım? Bir tek oyunum vardı, oynadım, kendimi kaldırıp belaya attım. Bela da onun lezzetlerini tatmak istedim, ona mat oldum, ona mat oldum, ona mat oldum!

Ey ulu kişi, bu altı cihetli alemde kim kendisini altı duygu kapısından kurtarabilir ki? Altının cüz’ü, nasıl olurda Küllünden kurtulur? Hele keyfiyetsiz Tanrı onu eğri yaratmışsa! Bu altı cihet içinde ateşe dalmış kişiyi ancak altı ciheti yaratan Tanrı kurtarabilir. Küfür olsun, iman olsun onun eliyle dokunmadır, onundur.”

Emir ona dedi ki: “ Bunlar doğru. Fakat bunlardan senin payın eksik. Sen, benim gibi yüz binlerce kişinin yolunu urdum delik deldin, hazineye girdin! Hem ateş ve neft olasın, hem yakmayasın, buna imkan var mı? Kimdir ki senin elinden elbisesi yırtılmamış olsun! Ey, ateş senin tabiatın yakmaktır, bir şeyi yakmaman mümkün değil. Tanrı seni yakıcı bir hale getirmiş, bütün hırsızların üstadı etmiştir. İşte lanet budur.

Tanrı ile yüz yüze konuştum. Ey düşman, senin hilene karşı ben kim oluyorum? Senin marifetlerin, ıslık sesi gibidir, kuşların seslerine benzer, fakat kuş avlar. O, yüz binlerce kuşun yolunu urmuştur. Kuş aşina bir kuş geldi sanıp aldanmıştır. Havada uçarken ıslık sesini duyunca havadan iner, burada esir olur. Nuh’un kavmi senin hilenden feryada düşmüşler, gönülleri yanmış, göğüsleri paramparça olmuştur.

Cihanda Ad kavmine rüzgarı sen yolladın, onları azaplara, minhetlere sen düşürdün. Lut kavminin başına taş yağmasına sen sebep oldun. O kara suyun içinde, senin yüzünden boğuldular. Nemrut’un beyni, senin yüzünden döküldü binlerce fitneler meydana getiren Şeytan1 Filozof, zeki Firavunun aklı körleşti, senin yüzünden bir şey anlamaz oldu. Ebuleheb de senin yüzünden na ehil,oldu.

Ebulhakem de senin yüzünden Ebu cehil kesildi. Ey bu satrançta nam için yüz binlerce ustayı mat eden! Ey müşkül oyunlarıyla gönülleri yakan ve gönlüne merhamet gelmeyen! Sen hile denizisin, halk bir katradan ibaret. Sen dağ gibisin, selim kalpli insanlara ancak bir zerre! Ey düşmanlık edip duran, Şeytan senin hilenden kim kurtulabilir? Hepimiz tufana gark olmuşuz. Ancak Tanrının koruduğu müstesna. Nice saadetli yıldız, senin yüzünden ihtiraka düşmüştür. Nice askerler, nice topluluklar, senin yüzünden darmadağın olmuştur!”

İblis Muaviye’ye dedi ki: “ Bu bağı çöz. Ben kalpla halis için mehenğim. Hak, beni aslanla köpeği imtihan etmek için yarattı, halisle kalpı ayırt etmek için halk etti. Ben kalpın yüzünü ne vakit karatmışım? Kuyumcuyum ben, ona daima değerini verdim. İyilere yol gösteririm, kuru dalları keserim. Bu otları niye ortaya koyarım?

Hayvan hangi cinstendir, meydana çıksın diye. Kurt, ceylandan bir yavru doğursa onun kurt, yahut ceylan oluşunda şüphe edilir. Önüne otla kemik koy. Bakalım hangisine tezce adım atacak, hangisine meyledecek? Eğer kemiğe gelirse köpektir, ota meylederse şüphe yok, ceylan cinsindendir. Kahırla lütuf, birbirine eş oldu. Bu ikisinden bir hayır ve şer alemi doğdu. Sen otla kemiği göster, nefis ve can gıdasını arz et. Nefis gıdasını isterse aşağılıktır, ruh gıdasını isterse serverdir. Tene hizmet ederse eşektir. Can denizine dalarsa inci bulur. Gerçi bu ikisi birbirine aykırı, hayır ve şerdir ama ikisi de bir iş başındadır.

Peygamberler, ibadetlerini arz ederler, düşmanlar şehvetlerini. Ben iyiyi nasıl kötüleştirebilirim? Tanrı değilim ya! Ben bir davetçiyim, onları yaratan değil! Güzeli çirkin yapabilir miyim? Rab değilim ki. Güzele çirkine bir aynayım. Hintli, bu, adamı kara suratlı gösteriyor diye aynayı yaktı.

Ayna dedi ki: suç benim değil. Benim yüzümü cilâlayana kabahat bul! O beni gammaz yaptı, çirkin kimdir?, güzel kim? Söyleyeyim diye o, beni doğru sözlü etti. Ben şahidim, şahidi zindana atmak nerede görülmüş? Zindan ehli değilim. Tanrı şahidimdir. Ben de nerede meyveli bir ağaç görürsem onu dadı gibi besler, yetiştiririm. Fakat nerede bir acı ve kuru ağaç görürsem fışkı, miskten kurtulsun diye keserim. Kuru ağaç, bahçıvana “ Yiğit, suçsuz,günahsız niye benim başımı kesiyorsun?” der.

Bahçıvan der ki: “ Sus, kötü huylu. Kuruluğun suç olarak yetmez mi?” Kuru ağaç “Ben doğruyum, eğri değil. Niçin suçum yokken beni kesiyorsun der?” der. Bahçıvan der ki: “ Kutlu bir şey olsaydın da keşke eğri olsaydın, fakat yaş olsaydın! Öyle olsaydın Abıhayatı çeker, dirilik suyu ile karışır, hayat bulurdun. Tohumun kötüymüş, aslın kötüymüş, güzel bir ağaca ulaşamamışsın. Güzel bir ağaç dalı, kötü bir ağaca aşılansa o güzellik, kötü ağacın tabiatını da güzelleştirir.”

Emir, Şeytana dedi ki: “ Ey yol urucu, delil getirme. Beni kandırmağa yol bulamazsın, yol arama. Sen bir dolandırıcısın ben de garip bir tacirim. Getirdiğin her elbiseyi nasıl alabilirim? Kafirlik edip pılımın, pırtımın etrafında dolaşma. Sen hiç kimsenin malına müşteri değilsin.

Dolandırıcı müşteri olamaz. Müşteri gibi görünse bile bu, hileden, düzenden ibarettir. Kim bilir, bu hasetçinin kabağında ne var? Tanrı, bu düşmanın elinden bizi kurtar. Feryadımıza yetiş! Bir kere daha bana üfürür, beni bir kere daha afsunlarsa bu hırsız, hırkamı kaptı gitti! Onun bu sözü duman gibidir. Ey Tanrı, elimi tut, yoksa kilimim elden gider. Bir delil getirmekle İblise üst olamam.

Çünkü o her yüce, her aşağılık kişinin fitnecisi, imtihancısıdır. “ Allemel esma” ya bey olan Adem bile bu köpeğin yıldırım gibi koşuşuna karşı yaya kalmıştır. Şeytan,onu bile cennetten yeryüzüne atmıştır. Adem bile Simak burcundayken balık gibi onun oltasına düşmüş, “ Rabbena, zalemma” diye ağlayıp feryat etmiştir. Onun hilesine, düzenine nihayet yoktur.

Onun her sözünde bir şey vardır, her sözünde yüz binlerce sihir gizlidir. Erlerin erliklerini bir nefeste bağlar, kadının erkeğin hevesini bir nefeste arttırır. Ey halkı yakıp yandıran fitneci İblis, niçin beni uyandırdın? Doğruyu söyle1 Şeytan “ Kötü zan sahibi olan kişi, yüz nişan da olsa doğruyu işitmez. Bir gönül, hayale düştü mü delil getirsen bile hayali artar. Söz, o gönülden illet haline gelir, gazinin kılıcı hırsıza alet olur. Bu takdirde öyle adama verilecek cevap susmaktan ibarettir.

Ahmakla konuşmak deliliktir. Ey ahma...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İblisten Dot Olur Mu
« Posted on: 06 Mayıs 2024, 21:16:01 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İblisten Dot Olur Mu rüya tabiri,İblisten Dot Olur Mu mekke canlı, İblisten Dot Olur Mu kabe canlı yayın, İblisten Dot Olur Mu Üç boyutlu kuran oku İblisten Dot Olur Mu kuran ı kerim, İblisten Dot Olur Mu peygamber kıssaları,İblisten Dot Olur Mu ilitam ders soruları, İblisten Dot Olur Muönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes