> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Edebiyat Eserleri > Makale Dünyası > Tek Basina Bir Hadis Mecmuasi: Ebu Hureyre..
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Tek Basina Bir Hadis Mecmuasi: Ebu Hureyre..  (Okunma Sayısı 900 defa)
06 Kasım 2009, 00:16:29
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 06 Kasım 2009, 00:16:29 »





TEK BAŞINA BİR HADİS MECMUASI: EBU HUREYRE

 

 

İhsan ŞENOCAK

Sahabe İslam’ı saf haliyle yaşayan ve sonraki kuşaklara aktaran ilim elçileridir. İnsanlar, Allah Rasülü’nü (s.a.v.) onlar vesilesiyle tanımış ve doğrular, rivayetlerine muvafık kaldıkça bir değer kazanmıştır. Fıkıh, Kelam, Tefsir… büyük oranda onların naklettiği hadislerden neşet etmiştir. Her biri kabiliyeti nisbetinde medeniyetin inkişafına katkıda bulunmuş; kimi imareti, kimi siyaseti, kimi de rivayetiyle sonraki kuşakları beslemiştir. Peygamber sonrası zamana “Saadet Asrını” taşıyıp, yaşadıkları bölgelerde “İrfan Siteleri” kurmuşlardır. Allah Rasülü’nün (s.a.v.) Sünnetine en küçük bir müdahalede bulunmadan yapmışlardır bunu.

 

Onlar, hal ve kâlleriyle Efendimiz’in (s.a.v.) mirasını tebliğ etmede birbirleriyle yarıştılar. Önde olanlar “müksirun” (çok riayet edenler) diye şöhret buldu. Müksirunun alt sınırında yer alan Ebu Said-i Hudri (r.a.) bin yüz yetmiş, zirvede olan Ebu Hureyre (r.a.) ise beş bin üç yüz yetmiş dört hadis rivayet etti. İslam’ın, cemiyetin her şubesine etkin olarak taşınmasında müksirunun katkısı büyük oldu. Nitekim İslami ilimlerin teşekkülünde kullanılan hadislerin çoğu onların rivayetidir.

Sahabenin, özellikle de müksirunun bütün zamanlara Kur’an’ın mübeyyini Hz. Rasülüllah’ın (s.a.v.) Sünneti’ni taşıma gayretleri “elleriyle dini değiştirmek” isteyenlerin önünü kapadı. Çünkü gayri İslami oluşumlar, onların rivayet ettiği hadislerle meşruiyet alanlarını yitirdiler. Bu yüzden İslam düşmanları tenkit oklarını Sünnet’in taşıyıcıları olan sahabeye yönelttiler. Hedefe de Ebu Hureyre’yi (r.a.) koydular. Çünkü tek başına O, bir hadis mecmuasıydı. O’nun cerhedilmesi topyekün İslami Disiplinlerin de çökertilmesi demekti. Bu yüzden Ehl-i Sünnet karşıtı fırkaların saldırılarını yoğunlaştırdığı sahabi Ebu Hureyre (r.a.) oldu. Allah’ın dinini hevalarına göre şekillendirmek isteyen Cehmiler O’na saldırdı. Çünkü O’nun rivayet ettiği hadisler Cehmiyye’nin delillerini çürütmüştü. Müslümana kılıç çekmeyi caiz gören Hariciler O’nun rivayetlerini tereddütsüz reddettiler. İnsanın kaderini kendisinin tayin ettiğini söyleyen ve bu söyleyişle Kudret-i İlahi’yi ta’dil eden Kaderiler, Ebu Hureyre’nin (r.a.) hadisleriyle istidlali caiz görmediler. Kabul ettikleri sahabe, bir elin parmaklarını geçmeyen Şia, O’nu yalancıkla itham etti. Zındıklar, muharrifler, müsteşrikler, mustağripler, hasılı bütün İslam düşmanları dini tezyif ve tahkir etmeyi murat ettiklerinde söze Ebu Hureyre (r.a.)ile başladılar.

Asırlar geçti, usuller, esaslar değişti. Fakat Ebu Hureyre (r.a.) karşıtları hep aynı hal üzere kaldılar. Çünkü, talep ettikleri İslami değişimin karşısında rivayet ettiği hadislerle hep en önde Ebu Hureyre (r.a.)vardı. Bu yüzden ilk aşılması gereken engel olarak O’nu gördüler. Önde olması tezyif ve tahkir kampanyasında da öne alınmasına sebep oldu.

Modern düşüncenin baş döndürücü hakimiyeti ciddi manada Ebu Hureyre’yi (r.a.) cerh eden anlayışın da güç kazanmasına zemin hazırladı. İslam dünyasının en etkili üniversiteleri Ebu Hureyre’yi (r.a.) tenkit eden akademisyenlerin konuşmalarına, ders notlarına tanıklık etti. Ezher, red ve müdafaa ekseninde akdedilen birçok münazaraya şahit oldu. Mısır merkezli modern İslam düşüncesinden beslenen bir kısım ülkem akademisyenleri de Ebu Hureyre’yi (r.a.) tenkit akımına iktida ettiler. İşte o akademisyenlerden biri, takvim 1996’yı gösterirken Ondokuzmayıs İlahiyat Fakültesi’nde sahne almıştı. O tarihte İlahiyat ikinci sınıfta öğrenci idim. İlan panosunda ki konferans duyurusunu dikkate alarak söylenen saatte dinleyiciler arasında yerimi aldım. Hoca, önceden ders okuttuğu fakülteye konferansçı olarak gelmenin heyecanıyla kürsüye çıktı ve yüksek tizden konuşmaya başladı. Ebu Hureyre’yi (r.a.) tezyif ve tahkir etrafında temerküz eden konferans lebalep dolu salonda hayretle dinlendi. Konuşma bitince organizatörler itirazlara fırsat vermemek için mukaddes bir emanet gibi akademisyen barikatı arasında Hoca’yı alıp götürdüler.

Ebu Hureyre’yi (r.a.) müdafaa edememenin, O’na yöneltilen itirazlara huzurda cevap verememenin ezikliğiyle yurda döndüm. O büyük sahabinin asil duruşunu, ilimdeki istikametini, katıksız imanını anlatan ve bir anlamda Hoca’nın hamallığını yaptığı müstağrip düşünceyi ait olduğu merkeze iade eden bir risale telif etmeye karar verdim. Uzun bir mesai neticesinde eseri müsvedde haline getirmiştim ki; bir grup arkadaşla birlikte Yed-i Beyza Dergisi’ni neşretmeye karar verdik. Derginin ilk sayısında da, “Kum Denizinde Bir Yıldız: Ebu Hureyre” başlığıyla kitabın çıkacağını ilan ettim. Ne ki çeşitli nedenlerden dolayı bir son okuma yapıp kitabın neşrine muvaffak olamadım. Bu gün geldiğimiz nokta itibariyle, Ebu Hureyre’yi (r.a.) müdafa etmenin topyekün İslam Medeniyeti’ni müdafaa etmek olduğunu düşündüğümden bu risaleyi makale formatında da olsa yeniden yazmaya kendimi mecbur hissettim.

Bu makalede Ebu Hureyre’nin (r.a.) hayatını, hadis ilmindeki behresini, O’na yöneltilen tenkitlerin hangi fideliğe ait olduğunu, muarızlarının neler söylediğini ve kitaplardaki Ebu Hureyre (r.a.)portresinin ne anlattığını bulacaksınız. Bir anlamda gerçek Ebu Hureyre (r.a.)ile ideolojik okumalara göre tanımlanan Ebu Hureyre (r.a.) arasındaki derin uçurumu göreceksiniz.

Adı

Adı Abdurrahman b. Sahr, Cahiliyye’de ki adı ise; güneşin kulu anlamına gelen “Abdi Şems”. Allah Rasülü (s.a.v.) Cahiliyye’den iz taşıyan ismini Abdullah ya da Abdurrahman[1] olarak değiştirir. Künyesi; Ebu Hureyre (r.a.) olarak maruftur.[2] Ganem b. Devs el-Yemani’nin oğludur. Allah Rasülü’nden (s.a.v.) en fazla hadis rivayet eden sahabi olarak şöhret bulmuştur.

Adından daha fazla şöhret bulan künyesi ile alakalı -kendi dilinden- kitaplarda şu kayıtlar vardır: “Ailemin koyunlarını otlatırdım. Küçücük bir kedim vardı. Geceleyin onu bir ağaca yerleştirirdim. Gündüz olunca kedimi alır, yanımda götürür, onunla oynardım. Bu yüzden beni kedimle künyelendirdiler.”[3] Rivayette çocukluk yıllarındaki oyun meşgalesinden bahsetmesi “Ebu Hureyre” olarak künyelendirilmesinin Allah Rasülü’ne (s.a.v.) ait olmadığı, söz konusu künyenin Hazreti Rasülüllah (s.a.v.) tarafından benimsendiğini gösterir. Efendimiz (s.a.v.) O’nu çağırırken künyesini “Ebu Hirr” formatında kullanırdı. Bu yüzden “beni Ebu Hureyre diye tekniye etmeyin, çünkü, erkek kadından daha hayırlıdır.” derdi.[4]

İslam’dan Önceki Hayatı

Yemen’de dünyaya geldi. Akranları gibi kabile ortamında ve çöl ikliminde, halis bir arap genci olarak yetişti. Ailesinin koyunlarını güttü. Onlara hizmet etti.

Küçük yaşta babasını kaybettiğinden yetim olarak neşvü nema buldu. Topyekün hayrı bünyesinde barındıran İslam’ı, Allah O’na ihsan edinceye kadar hayatın türlü zorluklarına katlandı.[5]

Kendi anlattıkları dışında fazla bir şey bilmediğimizden, Ebu Hureyre’nin (r.a.) İslam öncesi hayatıyla alakalı etraflı bir çalışma yapma imkanımız maalesef ki yoktur

Müslüman Oluşu

Ebu Hureyre (r.a.), İslam’la Hicret’ten önce tanıştı. Müslüman olmasına sebep olan sahabi ise Tufeyl b. Amr ed-Devsi’dir. Kabilesi içerisinde vakarlı ve çokca ziyafet veren biri olarak şöhret bulan Tufeyl, Mekke’ye gelir, bütün engellemelere rağmen Allah Rasülü (s.a.v.) ile karşılaşır ve Müslüman olur. Efendimiz (s.a.v.) O’na İslam’ı anlatır, Kur’an okur. Tufeyl Allah Rasülü’nün (s.a.v.) huzurunda iliklerine kadar imanın halavetini yaşar. Efendimiz’den, (s.a.v.) İslam’ı kavmine tebliğ etme noktasında Cenab-ı Hakk’ın yardımına nail olabilmesi için dua etmesini talep eder. Hz. Rasülülah da (s.a.v.) : “Allahım! O’na bir alamet ver” diye dua eder.[6]

Tufeyl, memleketine döner. Anne ve babasını İslam’a davet eder. Babası Müslüman olur. Fakat annesi İslam’ı reddeder. Ardından kavmini çağırır. Çağrıya yalnızca Ebu Hureyre (r.a.)icabet eder. Devs kabilesi daveti ağırdan alır. Tufeyl tekrar Mekke’ye döner ve kavmini Allah Rasülü’ne (s.a.v.) şekva eder: “Devs asi oldu, onlara beddua et ya Rasülellah” (s.a.v.) der.[7] Efendimiz (s.a.v.): “Allahım! Devs’e hidayet ver” diye dua eder. Sonra Tufeyl’e; “Kavmine geri dön, onları İslam’a davet etmeye devam et ve yumuşak ol” buyurur. Tufeyl, Devs’e geri döner, Allah Rasülü (s.a.v.) hicret edinceye kadar davete devam eder. Bedir, Uhud ve Hendek savaşları geride kalır. Yani aradan yıllar geçer. Kavminden Müslüman olanlarla birlikte Allah Rasülü (s.a.v.) Hayber’de iken O’na (s.a.v.) gelir. Tufeyl ile birlikte yetmiş ya da seksen hane Medine’ye hicret eder.[8]

Tufeyl b. Amr’ın terceme-i hali, Ebu Hureyre’nin (r.a.) Hayber’in fethinden yıllar önce Müslüman olduğuna tanıklık etmektedir. Zaten İbn Hacer gibi bir çok muhakkik biyografi yazarı da buna vurgu yapmaktadır. [9]



Hicreti

Ebu Hureyre (r.a.) Devslilerle birlikte Medine’ye hicret edişini anlatırken şunları söyler: “Allah Rasülü (s.a.v.) Hayber’e gitmişti ki, ben muhacir olarak Medine’ye geldim. Sabah namazını Efendimiz’in (s.a.v.) kendi yerine vekil bıraktığı Siba’ b. Urfuta’nın arkasında kıldım. Urfuta ilk rekatta “Meryem” ikinci de ise “Mutaffifin” suresini okudu.[10]

Devsliler, sabah namazını kıldıktan sonra bir rehberin refaketinde Hayber’e, Allah Rasülü’nün (s.a.v.) huzuruna varırlar. O sırada ganimet malları taksim edilmektedir. Ebu Hureyre (r.a.) de taksimden pay ister. Eban b. Saîd b. As Allah Rasülü’nden (s.a.v.) Ebu Hureyre’ye (r.a.) ganimet vermemesini talep eder. Bunun üzerine Ebu Hureyre (r.a.), Eban b. Saîd’in Uhud’ta “İbn Kavkal”i şehit ettiğini, bu yüzden asıl pay almaması gereken kişinin O olduğunu söyler.[11]

Ganimetle alakalı bu rivayet de göstermektedir ki; Ebu ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Tek Basina Bir Hadis Mecmuasi: Ebu Hureyre..
« Posted on: 04 Mayıs 2024, 12:37:27 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Tek Basina Bir Hadis Mecmuasi: Ebu Hureyre.. rüya tabiri,Tek Basina Bir Hadis Mecmuasi: Ebu Hureyre.. mekke canlı, Tek Basina Bir Hadis Mecmuasi: Ebu Hureyre.. kabe canlı yayın, Tek Basina Bir Hadis Mecmuasi: Ebu Hureyre.. Üç boyutlu kuran oku Tek Basina Bir Hadis Mecmuasi: Ebu Hureyre.. kuran ı kerim, Tek Basina Bir Hadis Mecmuasi: Ebu Hureyre.. peygamber kıssaları,Tek Basina Bir Hadis Mecmuasi: Ebu Hureyre.. ilitam ders soruları, Tek Basina Bir Hadis Mecmuasi: Ebu Hureyre..önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes