> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Edebiyat Eserleri > Makale Dünyası > Günümüzün meseleleri ve sevgi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Günümüzün meseleleri ve sevgi  (Okunma Sayısı 810 defa)
15 Mayıs 2010, 21:09:55
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 15 Mayıs 2010, 21:09:55 »



Yunus, Günümüzün Meseleleri ve Sevgi

Yunus'la ilgili bu konuya şu sorularla girmek istiyorum. Günümüzden yedi asır önce yaşayan Yunus, acaba günümüze kadar niçin unutulmadı? Yedi yüzyıl sonra niçin hala onun mısraları insanların dillerinde? Acaba niçin herkes onu seviyor? Her şeyi unutturan, her şeyi eskiten zaman, acaba neden Yunus'u unutturamadı, eskitemedi? Acaba niçin UNESCO, 1991 yılını Yunus Emre Sevgi Yılı ilan etti? Kim bu, Anadolu'nun bağrından yedi yüz sene önce çıkıp, bütün dünyaya seslenen insan? Yunus'u günümüzde değerli kılan şey nedir acaba?

Tarih boyunca çeşitli medeniyetler kuran insanoğlu, genellikle iki şeye değer verdi: Para (mal, mülk), makam mevki. İnsanlar bunlara sahip oldukları zaman, mutlu olacaklarını zannettiler. Ve sahip olunca da kendilerini yücelten değerleri unuttular. Böylece sadece maddeye inanan, madde dışında hiçbir şeye değer vermeyen toplumlar meydana geldi. Bu maddeci anlayış insanlar arasında gittikçe yayıldı. Özellikle 19. ve 20. yüzyılda pozitivist felsefenin hakimiyeti ile, insanlar sadece gözlem ve deneye, onun sonuçlarına inanır oldular. Fakat bu maddeci yaklaşım, yüzyıllar boyunca insanları mutlu etmedi. İşte Yunus Emre, ta 13. yüzyıldan günümüze kadar insanlığa, onları mutlu edecek, huzurlu kılacak ebedi değerleri haykırdı. Köylere kasabalara ama özellikle şehirlere seslendi. Yunus bir şiirinde,

"Kasdım budur şehre varam,feryad ü figan koyaram." der. Yunus'un gayesi şehri uyandırmaktır. Ama ona kendi zamanının şehirlerinden çok, bugünün şehirleri muhtaçtır. Zaten günümüzde dünya şehirleşmiş, adeta büyük bir şehir olmamış mıdır? Yunus, ümitsizlik, karamsarlık, kötümserlik, yalnızlık duyguları içinde kıvranan, birbirine karşı kin ve nefret ile dolu, sevgiyi unutmuş, gayesiz, lüks ve konfor içinde ne yapacağını şaşırmış insanlara, hayat ve kainatın manasını anlatır. Yunus'a göre Allah, insanı ve kainatı kendisini bildirmek, tanıtmak için yaratmıştır:

Vücuda gelmeyince kimse Hakk'ı bilmedi
Bu vücutddan gösterdi dost bize didarını.
Yarattın cümle milleti, bi-şek seni bilmeğiçin
Halk eyreği eyle sanır, oynayuban gülmeğiçin.

İnsanların yanılgısı Yaradan'ı arayacak yerde, O'nun yarattıkları ile oyalanmaları, dünyayı boş ve sahipsiz sanarak, oraya ebedi olarak yerleşmeye kalkmalarıdır. Yunus'a göre ölüm,
insanlara bu düşüncenin yanlışlığını gösterir:

Sana ibret gerek ise, gel göresin bu sinleri
Gel taş isen eriyesin, bakıp göricek bunları
Şunlar ki çoktur malları, gör nice oldu halleri
Sonucu bir gömlek giymiş, onun da yoktur yenleri
Kanı mülke benim diyen, köşk ü saray beğenmeyen?
Şimdi bir evde yatarlar, taşlar olmuş üstünleri.

Kanı ol şirin sözlüler, kanı ol güneş yüzlüler?
Şöyle gaip olmuş bunlar, hiç belirmez nişanları.
Bunlar bir vakt beğler idi, kapıcılar korlar idi
Gel imdi görbilmeyesin, beğ kangıdır ya kulları.
Ne kapu vardır giresi, ne nimet vardır yiyesi

Ne ışık vardır göresi, dün olmuştur gündüzleri.
Bir gün senin dahi Yunus, benim dediklerim kala
Seni dahi böyle ede, nitekim etti bunları.

Allah'a ve öteye inanmayan insan için ölüm bir yokluktur, bir hiçliktir. Dünyadan, dünyanın güzelliklerinden ve bütün sevdiklerinden insanı ayıran korkunç bir olgudur. Bu acı son, insanı devamlı bir şekilde meşgul eder ve insan yaşamak şartıyla her mihneti çekmeye razı olur. Günümüz insanının bu duygularını Cahit Sıtkı Tarancı ne güzel dile getirir:

Ne doğan güne hükmüm geçer
Ne halden anlayan bulunur.
Ah aklımdan ölümüm geçer
Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.

Ve gönül Tanrı'sına der ki:
Pervam yok verdiğin elemden
Her mihnet kabulüm, yeter ki
Gün eksilmesin penceremden.

Fakat insan, her mihneti kabule razı olsa da ölümden kurtulamaz. Ölüm bir kabus gibi insanı takip eder, ızdırap içinde bırakır. Günümüz insanının bu ızdırabını Cahit Sıtkı, bir başka şiirinde şöyle anlatır.

Hızla geç kalabalık caddelerden
Şoför milletine güven olmaz
Çabucak sapıver sokağına
Akşam karanlığı tekin değil.
Durma çal evinin kapısını
Taş düşebilir komşu duvardan
Ben geliyorum demez ki ölüm
Kaza, bela adım başınadır
Kişi evde gerek akşamları
Ölürse helallaşarak ölür.

Ölümden bu kadar korkan bir insan hayattan lezzet alabilir mi? Elbetteki hayır. Yunus bütün insanlara hayattan lezzet almanın yolunu gösterir:

Ölür ise ten ölür, canlar ölesi değil
diyen Yunus için ölüm, hiç de korkulacak bir şey değildir. O,

Kogıl ölüm endişesin, aşıklar ölmez bakidir
Ölüm aşıkın nesidir, çün nur-u ilahidir.
Ölümden ne korkarsın, çünkü Hakk'a yararsın
Bil ki ebedi varsın, ölmek fasitler işidir.

diye haykırır. Onun için ölüm, asıl vatana, güzel vatana gitmek, bu cihandan göçmek, dost iline uçmak, bütün dostlara ve Yüce Dost'a kavuşmaktır.

Bu dünyaya gelen kişi ahir yine gitse
Misafirdir vatanına bir gün sefer etse
Biz bu cihandan göçelim, ol dost iline uçalım;
Arzu hevadan geçelim, gel dosta gidelim gönül.

Allah'a ve öteye inanan Yunus, ölümü türküler söyleyerek karşılar. Herkesi korkutan ölüm, onun şiirinde güzelleşir, sevilecek bir olay halini alır:

Düşt'önüme hubbü’l vatan, gidem hey dost deyu deyu
Anda varan kalur heman, kalanı hey dost deyu deyu.
Gele şol Azrail duta, assı kalmaz ana ata
Binem şol ağaçtan ata, gidem hey dost deyu deyu.
Halvetlerde açılan gül olam, dayim açılan gül olam

Dost bağında bülbül olam, ötem hey dost deyu deyu.
Şol bir beş on arşın bezi, kefen edeler eğnime
Dikem şol dünya donların, giyem hey dost deyu deyu.
Mecnun oluban yürüyeni, yüce dağları bürüyem
Mum olubanı eriyem, yanam hey dost deyu deyu.
Günler geçe yıl çevrile, üstüme sinlem devrile
Ten çürüye toprak ola, tozam hey dost deyu deyu.

Hayatın manasını, yaradılışın gayesini çok iyi bilen Yunus, Allah'a ve öteye olan inancı ile, yüzyıllar boyu insanların korktuğu, tir tir titrediği ölümü bu kadar güzel bir hale getirir. Ona göre, bu meselenin anlaşılması çok önemlidir. Yunus'a göre ilmin bile gayesi budur. Eğer insan, ilim tahsil ettiği halde, okuduğu halde Hakk'ı bilmiyorsa emekleri boşunadır, onun dili ile bu gayret kuru bir emektir:

İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir.
Sen kendini bilmezsin, ya nice okumaktır.
Okumaktan mani ne, ilim kendin bilmektir
Çün okudın bilmedin, ha bir kuru emektir.

"Kendilerini ilime verenler bu iki hakikati unuttukları için, dünyayı taş ve topraktan ibaret sanırlar. Dikkatini dış aleme çeviren alim, kendisini ve kendisinde tecelli eden Tanrı'yı unutur. Bundan dolayı o, kainatı bir cehennemden ibaret görür. Gerçekten de insansız ve Tanrı 'sız bir alemin, sadece maddeden ibaret bir dünyanın cehennemden farkı yoktur."

Yunus'a göre, böyle bir insanı hiçbir şey tam olarak tatmin etmez. Bu durumda olan insan, iç sıkıntısından bir türlü kurtulamaz, gönlü daralır, bunalım ve buhran içinde yaşar. Fransız filozof Alain'in deyimi ile, büyük ve muhteşem sarayının ortasında kralın canı sıkılıyor ve kral gönlünü eğlendirmek için ziyafetler tertip ediyor, sürek avlarına çıkıyor, içiyor, insanları soytarı haline getiriyor. Bunlar da deli gönlünü oyalamazsa harp açıyor."

Yunus'un gayesi şehri uyandırmaktır. Ama ona kendi zamanının şehirlerinden çok, bugünün şehirleri muhtaçtır. Zaten günümüzde dünya şehirleşmiş, adeta büyük bir şehir olmamış mıdır? Yunus,ümitsizlik,karamsarlık, kötümserlik,yalnızlık duyguları içinde kıvranan, birbirine karşı kin ve nefret ile dolu, sevgiyi unutmuş, gayesiz, lüks ve konfor içinde ne yapacağını şaşırmış
insanlara, hayat ve kainatın manasını anlatır.

Mehmet Kaplan'ın ifadesiyle "çağımızın ızdırabı belki de, meseleleri sadece maddi bakımdan ele almasından ileri geliyor. Fransa'da felsefi ve edebi bir cereyan olarak meydana çıkan egzistansiyalizm, asrın hastalığını bütün vuzuhu ile belirtiyor. Egzistansiyalizm, her türlü kıymet hükümlerinden soyunmuş bir kainat tasavvuru karşısında duyulan dehşetin ifadesidir. Sadece varlık vardır ve varlığın hiçbir manası yoktur. Biz bir abesler dünyası içinde yaşıyoruz. Madde-varlık, bugünkü insanlığı bir hapishane duvarı gibi çevirmiştir. Bundan müthiş bir iç sıkıntısı doğuyor. Egzistansiyalizmin, iç sıkıntısına bu kadar ehemmiyet vermesi manasız değildir. Çünkü o, bu asrın en büyük hastalığıdır. Hiçbir şey bu iç sıkıntısını gideremiyor. Asrımızın eğlence düşkünlüğüne bakınız. İnsanlık öyle sanıyorum ki, hiçbir çağda asrımızda olduğu kadar eğlenmemiştir. Fakat eğlenceyi tetkik ediniz, arkasında korkunç bir can sıkıntısını bulacaksınız." Yunus bir şiirinde insanın bu durumunu ne güzel anlatır.

Kemdürür yoksulluktan nicelerin varlığı
Bunca varlık var iken gitmez gönül darlığı.

İnsanı aldatan şey, sadece maddenin kendisini mutlu edeceğini sanmasıdır. Halbuki "Gönül darlığı, bu inancın yanlış olduğunun en büyük delilidir.(4) Yunus yukarıdaki iki mısra-da yüzyılımızın ve yüzyılların meselesini ne güzel özetliyor. Günümüz insanının trajedisi, ızdırabı Yunus'un yüzyıllar önce kavradığı bu gerçeği kavrayamamasından kaynaklanıyor.

Batı'da yirminci yüzyılın en tanınmış şair, oyun yazarı, eleştirmen ve fikir adamlarından biri olarak bilinen, çağdaşlarını ve kendisinden sonra gelen nesilleri derinden etkilemiş ve eleştirileri ile Nobel ödülü almış Thomas Stearns Eliot (1888-1965), çağdaş edebiyatı "maddecilik ve aşırı dünyevilikle yozlaşmış olmakla(5) suçlar. Gerçekten de çağdaş edebiyat maddenin altında ezilmiş, aşırı dünyevilikle yozlaşmış, madde dışında hiçbir şey görmez bir hale gelmiş, insanın mana tarafını fazlasıyla ihmal etmiştir. Yine Eliot'un ifadesiyle "çağdaş yazar, mananın, ruhun maddeye üstünlüğünün farkın...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Günümüzün meseleleri ve sevgi
« Posted on: 20 Nisan 2024, 04:26:27 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Günümüzün meseleleri ve sevgi rüya tabiri,Günümüzün meseleleri ve sevgi mekke canlı, Günümüzün meseleleri ve sevgi kabe canlı yayın, Günümüzün meseleleri ve sevgi Üç boyutlu kuran oku Günümüzün meseleleri ve sevgi kuran ı kerim, Günümüzün meseleleri ve sevgi peygamber kıssaları,Günümüzün meseleleri ve sevgi ilitam ders soruları, Günümüzün meseleleri ve sevgiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes