>
Forum
>
๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑
>
Tasavvuf Eserleri
>
Kutul Kulub
>
İslam Dini´nin Beş Temeli Hakkındadır Kelime-i Tevhid Farzı
Sayfa: [
1
]
2
Aşağı git
« önceki
sonraki »
Yazdır
Gönderen
Konu: İslam Dini´nin Beş Temeli Hakkındadır Kelime-i Tevhid Farzı (Okunma Sayısı 3789 defa)
07 Ocak 2010, 17:46:06
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
Çevrimdışı
Cinsiyet:
Mesaj Sayısı: 25.839
İslam Dini´nin Beş Temeli Hakkındadır Kelime-i Tevhid Farzı
«
:
07 Ocak 2010, 17:46:06 »
İslam Dini´nin Beş Temeli Hakkındadır Kelime-i Tevhid Farzı
Şevk ve özlem, muhabbet makamının en yüce noktalarından biridir. Şevk, kulun özlem duyduğu Zat-ı İlahi dışında hiç kimsede huzur ve rahatlık bulamamasını sağlar. Şevk sahipleri, şahit kılındıkları şevk sayesinde Allah Teala´ya yakın kılınmışlardır. Onlar Habib Teala tarafından aranmaları emredilmiş kimselerdir. Bu, onların duydukları şevk sebebiyle kendileri için takdir edilmiş bir mükafaattır.
Nitekim O, Musa´ya (as) şöyle vahyetmiştir:
"Beni, uğrumda kalbi kırılmış kimselerin yanında ara!" Allah Teala daha iyi bilir, ancak bize göre onlar; muhibban arasındaki şevk ehlidirler. Çünkü Habib Teala, kerem sıfatı gereği onlara yakın olmuş, onlar da, O´nun yakınlığı ile sevince boğulmuşlardır. O´nun müşahedesi ile yaşamış ve O´nun meclisinde hazır bulunmakla nimetlenmişlerdir.
Allah Teala, bunun ardından izzeti sebebiyle Zatı´na olan düşkünlüğünden dolayı Kendi´ni onlardan perdelemiştir. Bunun üzerine kalpleri kırılmış ve Rablerinin kendilerim alıştırdığı ortamı özlemeye başlamışlardır. Bu da, onların Allah Teala nezdindeki hürmetlerini isbat etmiş ve O, veli kullarına, onları aramayı emrederek, Kendisi´ni onların yanında bulabileceklerini haber vermiştir. Muhibbanm Allah Teala´nın kendilerine olan yakınlığından duydukları sevinç tarif edilemeyeceği gibi, O´nun için duydukları hüzün ve kalp burukluğu da asla bilinemez.
Allah Teala, muhibbamnı sıkarak Zatı´na şevk duymaya sevket-mek ve onlara Kendi uğrunda kaygıya sevketmek için izzet ve celal sıfatlarının gereği olarak onlardan yüz çevirebilir. Onlardan yüz çevirdiği zamanlarda O´na nasıl nazar ettiklerini, onların hiç bilmedikleri yerlerden ölçer. Muhibban da, edeblerini muhafaza ederek O´nun huzurunda hiçbir aşırılıkta bulunmayarak sükunetlerini korurlar.
Şevk ehlinin ileri gelenlerinden ve ilimlerini anlatmaya, yollarını açıklamaya çalıştığımız Abdal zümresinden biri olan ibrahim b. Edhem (ra) hakkında şu hadise anlatılmıştır:
´O, muhabbet makamında çok yüce mertebelere, Allah Teala´ya yakınlıkta ulvi mükaşefelere sahip bir insandı.
Dedi ki
:
Bir gün Rabbim´e hitaben şöyle dedim
: Ey Rabbim, eğer sevdiklerinden birine, Sana kavuşmasından önce kalbini teskin edecek bir şey verdiysen, bana da aynısını ver. Bu kaygı bana zarar veriyor. O gece rüyamda şunu gördüm. Allah Teala, beni huzurunda durdurdu ve şöyle buyurdu:
Ey İbrahim! Ben´den, kavuşmamızdan önce kalbini teskin edecek bir şey istemekten utanmadın mı? Şevk ve özlem sahibi, sevdiğine kavuşmadan huzur bulabilir mi? Seven biri, kendini özleyenden başkasından rahatlık umabilir mi? Bunun üzerine şöyle dedim:
Ey Rabbim! Senin muhabbetinle aklımı kaybettim ve ne dediğimi bilmez oldum. Beni bağışla ve nasıl demem gerektiğini bana öğret. O zaman şöyle buyurdu:
De ki:
´Allahım, beni kazandan razı ve imtihanına karşı sabırlı kıl. Beni, nimetlerine şükretmeye alıştır
Aynı anlamda Ahmed b. İsa el-Harraz´dan da şöyle bir hadise naklederler. Bilindiği üzere o, musiki ile meşhurdu ve çok haraket-li, sık bayılan bir insandı. Bir defasında, onun da bulunduğu bir mecliste Sehl´in arkadaşlarından birinin adı geçti.
el-Harraz şöyle dedi
: Onu, vefatından sonra rüyamda gördüm. ´Allah Teala, sana ne yaptı?´ diye sordum.
Dedi ki: ´Beni huzurunda durdurdu ve şöyle buyurdu
: Ey Ahmed! Benim sıfatımı Leyla´ya ve Sa´da´ya taşıdın. Eğer seni, Beni halis olarak murad ettiğin hiç bir makamda göremeseydim, sana azap ederdim. Ardından beni korku perdesinin arkasına yerleştirdi. Allah Teala´nın takdir ettiği süre kadar titredim ve korktum. Sonra rıza perdesinin arkasına yerleştirdi. Bunun üzerine ıEy Rabbim, beni Sen´den başka makamdan makama taşıyacak birini bilmiyorum, kendimi Sana bıraktım´ dedim. O da cennete konulmamı emretti.
Yukarıda naklettiğimiz hadisede, anlayış ve feraset sahipleri dışındakilere musiki dinletmek isteyenler için bir korkutma söz
konusudur. Çünkü musiki, ancak safa ehline uygun düşen bir ilimdir. Onu, fesad ve bulanıklık üzere dinleyen kimse için musiki, bir musibet ve zarardır. Müşahedelerin eksikliği halinde, onu dinleyen kimseler için birtakım afetlerin gündeme gelmesi kaçınılmazdır. Nağme ve ses, herşeyden önce maddi beklentileri davet eden hususlardır. Çünkü ses, birtakım anlamları içermesi bakımından rı-zık ve kazancı ifade eden el gibidir.
Yakini imanla bakan kimse rızkını ellerden alırken o ellere sahip olan insanlara dikkat etmez. Hakiki musiki dinleyicisi, manaları sesten alıp nağmelere iltifat etmez. Musikiyi teşbih ve temsil yani Allah Teala´nm sıfatlarını beşere benzetme anlamında dinleyen kimse inkara sapmış olur. Heva ve şehvetleri tahrik etmek için dinleyen kimse ise, oyun ve eğlence ehlidir.
Musikiyi, iyi bir anlam çıkarmak, ilmi gerçek sıfatların manaları üzere müşahede etmek, düşünmek, Allah Teala´nm sıdk ayetlerini bulmak için dinleyen kimse ise, sevap kazanarak dinlemiş olur. Bunlar, Tevhid Ehli´nin musiki konusunda tesbit ettiği yollardır.
Musikide helal, haram ve şüpheli olmak üzere üç farklı hüküm mevcuttur. Heva ve şehvet niyetiyle dinlemek haramdır. Cariye ve eşinden mubah bir sıfat üzere, akli çerçevede dinlemek ise, eğlence ve hevaya çekilebilme sebebiyle şüphelidir.
Tabiundan bazı zatlar böyle yapmışlardır. Allah Teala´ya delalet eden bazı esasları müşahede eden bir kalple ve O´na şahit kılan bir takım yollarla dinlemek ise mubahtır. Bu tür dinleme de, ancak bu hususta bir nasibi ve kalbinde vecdi olan kimseler için sahih olur. Hüzün, şevk, korku veya muhabbet makamına yerleştirilmiş bir kul, musiki ile harekete geçerek şehadet mertebesine yükselebilir. Bu da onun için, musikiden kaynaklanan bir sevap olur.
Musikiyi nağmeler üzere dinleyen, sesin tadı, onunla oyalanma ve huzur bulma için ona kulak veren kimse, oyun ve eğlence ehlidir. Bu gayelerle musiki dinlemek helal değildir. Çünkü kuldan murad edilen bu değildir.
Cüneyd (ra) şöyle derdi:
Rahmet bu topluluğa şu üç yerde iner: Yemekte; çünkü onlar, ancak açlıktan dolayı yerler. Müzakerede; çünkü onlar, peygamberlerin hallerini ve sıddıkların makamlarım birbirlerine anlatıp öğüt alırlar. Musiki dinlemede; çünkü onlar, musikiyi vecd ile dinler ve onda hakka şahitlik ederler.
Ariflerden bir zat ise şöyle demiştir
: Bizim yarenlerimizin vecd-leri ancak şu üç şeyde bilinir: Meselelerde, gazapta ve musiki dinlemede. Bunları belirtmesinin sebebi, musikinin muhibbandan bazıları tarafından takip edilmiş bir yol ve şevk ehlinden bazıları için de hal olmasıdır. Eğer musiki dinlemeyi toptan inkar edersek, ümmetin hayırlılarından doksan zatı da inkar etmiş oluruz.
Musikiye ehil olmayan kimseler karışmış ve onu meşru mecrasından çıkartarak asıl maksadından uz akl aştırmışlar dır. Musiki ehlinden bazıları, bunu geçimlik haline getirmiş ve ihtiyaçlarını musikiden elde ettikleri parayla görür hale gelmişlerdir. Kimileri iki üç gün musiki yapmaz, ancak geçim ihtiyaçları had safhaya çıktığında musikiye yönelerek vecdlerini ve zikirlerim musiki ile ortaya çıkartırlardı. Bundan elde ettikleri kazançla, insanlara muhtaç olmaktan da kurtulurlardı. Bu, sadece kalbi duru, takva sahibi ve günahlardan uzak kimseler için sahih olabilir.
Musikide, insanlardan maddi beklenti içinde olmak, kalbin bulanıklığını gösterir. Musikide, oyun ve eğlence ihdas eden kimsenin bu tavrı, aklının eksikliğine delil teşkil eder. Şeyhlerimizden biri, kendi şeyhinden şunu nakletmiş tir: Ebu´l-Abbas el-Hızıı^ı gördüm ve kendisine, ´Arkadaşlarımızın ihtilafa düştükleri musiki hakkında ne düşünüyorsun?´ diye sordum. Bana şu cevabı verdi: Musiki, ancak alimlerin ayaklarının sağlam basabildiği sallanan bir kaya parçası gibidir. Bu söz, gerçekten de doğrudur.
Çünkü Allah Resu-lü´nden de (sav) şöyle bir hadis rivayet edilmiştir:
"Ümmetim için en çok korktuğum şey; gizli şehvet ve eğlendirici nağmedir".
Hammad da, İbrahim en-Nehai´den şunu rivayet etmiştir:
Musiki, kalpte nifakı yeşertin Mücahid, "İnsanlardan kimi var ki, bilgisizce Allah Teala´nm yolundan saptırmak ve onunla alay etmek için eğlence sözlerini satın alırlar" (Lokman/6) ayetinin tefsirinde şöyle demiştir: Bu, musikidir. Her iki alim de, doğru söylemişlerdir. Çünkü zevk veren musikiyi dinlemek haram olduğu gibi, şarkı söyleyen kadınlara verilen ücretler de haramdır.
Kasidelerle şarkılar arasındaki fark şudur. Şarkılar, genellikle kadınlara teşvik edici, aşkı anlatıcı musiki ürünüdürler. Bunlarda genellikle kadınlar anlatıldığı gibi onlara yönlendirme sözkonusu-dur. Bunlar, dinleyenleri heva ve arzulara davet ederek eğlenceye teşvik ederler. Bu tür muhtevaya sahip şarkılar dinleyen kimse için musiki haramdır.
Kasideler ise, Allah Teala´nm zikredildiği, O´na yöneltilip yoluna teşvik edildiği musiki ürünleridir. Bunlar, imani vecdleri harekete geçirirken, ilmi müşahedeleri heyecanlandırırlar. Bunlarla ahiret yolları ve sadıkların makamları zikredilmiş olur. Kasideleri,
bu gayelerle dinleyen kimseler, onun ehlinden sayılır. Çünkü onun, bu musikiden bir nasibi vardır.
Allah Teala buyurdu ki:
"Herşeyden iki çift yarattık, ta ki düşünüp öğüt alasınız". (Zariyat/49) Söz de iki kısımdır: Manzum ve nesir. Nesir, alimlerin sözleridir. Manzum ise, şairlerin sözüdür. Her kim Allah Teala´yı bunlardan biriyle zikrediyor ve buna vesile oluyorsa, bu onun için s...
[
Bu mesajın devamını görebilmek için
kayıt olun
ya da
giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Kayıtlı
İlim Dünyası Akademik Dergide Yayımlanmış Makaleler
Müslüman
Anahtar Kelime
Pasif
Mesajlar: 132.042
Re: İslam Dini´nin Beş Temeli Hakkındadır Kelime-i Tevhid Farzı
«
Posted on:
10 Mayıs 2024, 02:37:49 »
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.
Anahtar Kelimeler:
İslam Dini´nin Beş Temeli Hakkındadır Kelime-i Tevhid Farzı rüya tabiri,İslam Dini´nin Beş Temeli Hakkındadır Kelime-i Tevhid Farzı mekke canlı, İslam Dini´nin Beş Temeli Hakkındadır Kelime-i Tevhid Farzı kabe canlı yayın, İslam Dini´nin Beş Temeli Hakkındadır Kelime-i Tevhid Farzı Üç boyutlu kuran oku İslam Dini´nin Beş Temeli Hakkındadır Kelime-i Tevhid Farzı kuran ı kerim, İslam Dini´nin Beş Temeli Hakkındadır Kelime-i Tevhid Farzı peygamber kıssaları,İslam Dini´nin Beş Temeli Hakkındadır Kelime-i Tevhid Farzı ilitam ders soruları, İslam Dini´nin Beş Temeli Hakkındadır Kelime-i Tevhid Farzıönlisans arapça,
Logged
07 Ocak 2010, 17:50:36
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
Çevrimdışı
Cinsiyet:
Mesaj Sayısı: 25.839
Ynt: İslam Dini´nin Beş Temeli Hakkındadır Kelime-i Tevhid Farzı
«
Yanıtla #1 :
07 Ocak 2010, 17:50:36 »
Ebu Said el-Harraz´dan rivayet edilen beyitler de, aynı anlamları ihtiva etmektedir. Kanaatimize göre, o da beyitlerini yazarken bu iki alimden istifade etmiştir. Çünkü o ikisi, ondan önce yaşamışlardır. Şurası var ki onun şiiri onbir beyitten oluşmuştur. Yukarıda zikrettiğimiz alamet ve delaletlerin tamamı da muhibban zümresinin ve Allah Teala´yı seven, O´nun tarafından da sevilen muhible-rin sıfatlarından ibarettir. Çünkü kulun Allah Teala´nın muhabbeti için varolması, Allah Teala´nm da kendisine muhabbette bulunduğunun gaybi bir alametidir. Allah Teala bu gaybi muhabbetini henüz bu dünyada iken kuluna gösterir.
Muhabbette iki makam vardır: Ta´rif Makamı; Ta´arruf Makamı. Ta´rif Makamı, avammın bilgi ve marifetidir. Bu, hususi muhabbetten önce gelen bir muhabbet makam ve derecesidir. Ta´arruf Makamı ise, havassın bilgi ve marifetidir. Bu makam, avammın muhabbetinden daha sonra olup, muhabbet bakımından daha üstün bir makam ve derecedir.
Muhabbetin diğer iki makamı ise, Muhibbin muhabbeti ile Mahbub´un muhabbeti makamlarıdır. Mürîd/isteyen-Murâd/iste-nen sözüyle ifade edilen de budur. Hakiki anlamda herkes Allah Teala´yı istemesi ve O´nun rızasına ermesi bakımından mürid ve aynı gaye ile muraddır. Ancak sufiler, Murâd kelimesine hususi bir mana yüklemişlerdir. Onlara göre Murâd kelimesi ile O bilinir ve diğer muradlardan ayrışır. Bu ayrışma, tıpkı başlayanın başlanandan, yakaranm seçilmişten, talep edenin talep edilenden, arzulayanın arzulanandan, hafızın mahfuzdan ayrışması gibidir. Nasıl taşıyan taşman, ziyaret eden ziyaret edilen, özleyen kavuşan gibi değilse, muhib de Mahbub gibi değildir.
Ebu Musa ed-Debili şöyle demiştir:
Beyazıd-ı Bestami´ye arkadaşımız Abdürrahim´in îhlas hakkındaki bir kitabını arzettim. İçinde tek hoşlandığı Ebu Asım eş-Şami´nin şevkle ilgili bir hikayesi oldu. Hikaye şundan ibaretti: Şamlılar´ın gurbetçisi Ebu Asım´a Allah Teala´ya şevk duyup duymadığı sorulmuştu. O da şevk duymadığını söylemişti.
Bunun sebebi sorulduğunda ise şöyle karşılık vermişti:
"Şevk yani Özlem, ancak uzaktakine duyulur. Uzaktaki her zaman yanında ise o zaman kime şevk duyarsın?!" İşte bu Mahbub makamıdır.
Müşahedede iki makam mevcuttur. Bunların ilki Şevk/Özlemi ikincisi ise Üns/Yakınlık ve aşinalık makamıdır. Şevk, Allah Teala´nm izzeti ve sıfatlarının gizli lütuilarla gayb perdesinin arka^-smdan görülmesinden kaynaklanan bir kaygı ve endişe halidir. Bu makamda, hüzün ve inkisar vardır. Üns ise, ilahi kudretin lütufla-n sayesinde sıfatların yakinen görülmesinden kaynaklanan bir yakınlık halidir. Bu makamda ise mutluluk ve esenlik mevcuttur. Dayğam dedi ki: Halka şaşarım ki Sen´in zatına karşılık araf--lar. Yine onlara şaşarım ki Sen´den başkasında aşinalık ve ünsiyet bulurlar. Cüneyd dedi ki: Muhabbetin olgunluk alameti, Allah Teala´nın kalpte sürekli sevinç ve neşeyle zikredilmesi, O´na şeyk duyma ve O´nun ünsiyetine sığınmadır.
Kişi, O´nun muhabbetini kendi sevgisine tercih etmeli, O´nun yaptığı her fiile rıza göstermelidir. Allah Teala ile ünsiyet kurmanın alameti ise, halvetten zevk almak, O´na yakarmanın tadına varmak, kafasını ve kalbini tamamen boşaltarak neredeyse dünyayı ve ona dair hiçbir şeyi akledemez hale gelmektir. Bu hali kendisini insanlarla ünsiyet kurmaya götürmemelidir. Aksi takdirde akli olanın derecelerinde mertebesini bulur.
Aynı şekilde muhabbeti de halkın muhabbetine götürmemelidir. Bu durumda ise, akılla bilinebilecek düzeyde bir muhabbete ulaşabilir. Çünkü beşeri muhabbet, aklın idrak edeceği hallerdendir. İlahi muhabbet ise, kalp huzuru ve O´na teslimiyet, bundan tad almak, dinlenmek ve Allah Teala´mn bahşettiği sevince ulaşmaktır.
İlahi muhabbeti bilmeyenlerin bu muhabbeti inkar etmeleri gibi, ünsiyet makamında derecesi olmayanlar da bu makamı inkar etmişlerdir. İlahi muhabbeti inkar edenler, bunda beşeri bir sevginin tezahürlerini hayal etmişlerdir. Böylelerine göre muhabbet, ancak yaratılmışlar için tarif edilir ve yalnız onlar tarafından akledilebilir.
Bunlara göre, İlahi muhabbet, O´ndan duyulan korku ve endişeden başka bir şey değildir. Bu görüşte olanlara misal olarak Halil´in hizmetçisi olarak tanınan Ahmed b. Galib´i zikredebiliriz. O Cüneyd, Sevri ve Ebu Said´in muhabbet hakkında söylediklerini inkar etmiştir. Bu tavır, Selefin tasvip ettiği bir hal değildir. Arifler de bu tarz bir yol izlememişlerdir.
Mesela, Amir b, Abdullah bir kardeşine yazdığı mektubunda şu ifadeyi kullanmıştır:
"Allah Te-ala seni Zatı´na yakın kılsın". Dağdan dönen İbrahim b. Edhem´e ´Nereden geliyorsun?´ diye sorulduğunda, ´Allah Teala´nın ünsiye-tinden´ cevabını vermişti.
Ariflerden bir zatın şu şiirini nakletmişler dir:
Allah Teala´ya ünsiyet, boşgezenin yapabileceği iş değildir. Sahtekarlar da hile ile o dereceye ulaşamazlar. O´na aşina olanlar, hepsi necib kimselerdir, Hepsi de seçkin ve O´nun için amel edenlerdir.
Tefsirde, Said b. Arube vasıtasıyla Katade´den şu görüş nakledilmiştir:
O, "Onlar ki iman ederler ve kalpleri Allah Teala´nın zikriy-le itmi´nan bulur" (Ra´d/28) ayetinin tefsirini yaparak şöyle demişti: Yani onların kalpleri O´na doğru dökülür ve O´na aşina olurlar.
Üns makamında, yakarma ve yalvarma vardır. Yine bu makamda Allah Teala ile aynı meclisi paylaşma ve konuşma sözkonusu-dur. Ayrıca bir anlamda açılma ve genişleme de olabilir. Allah Teala bu derece yakınlaşmayı, ancak üns makamına yerleştirdiği kulları için hoşgörür.
Nitekim Musa peygamber´in (as) şu sözü de ancak üns makamında bulunması sayesinde caiz olmuştur.
O, Allah Teala´ya şöyle hitab etmişti:
Ey Rabbim, benim için öyle bir şey var ki Sen´in için yoktur. Yüce Allah, ´O nedir?´
diye sorunca Musa peygamber şöyle dedi:
Benim için Sen varsın. Ama Sen´in için başka bir Sen yoktur. Bunun üzerine Allah Teala da ´Doğru söyledin´ buyurdu. Musa peygamberin bu sözü, "O´nun benzeri hiçbir şey yoktur" (Şura/İl) aye-tiyle aynı anlamdadır.
Bu ayetin anlamı, O´nun gibi hiçbir şey yoktur, şeklindedir. Çünkü hiçbir şey O´nun gibi değildir. Araplar, ´benzer=misr kelimesini bir şeyin bizzat kendisi için de kullanırlar. İfade bakımından daha geniş ve daha cesur bir söz de yine Musa peygamberin (as) Rabbi´ne hitap ederken kullandığı şu sözdür. Bu söz Kur´an-ı Ke-rim´de yer almaktadır: "Ben onlardan bir canı öldürdüm. Onların da bu sebeple beni Öldürmelerinden korkuyorum". (Kasas/33) Bundan daha da ileri olanı, Rabbinin ´Firavun´a git´ emri karşısında,
Harun´u da benimle gönder demesidir. Musa peygamberin bu me-yandaki sözlerinden biri de Kur´an´da yer alan şu ayet-i kerimedir: "Beni yalanlamalarından ve yüreğimin daralmasından korkarım". (Şuara/13)
Allah Teala, onun bu ve benzeri sözlerini hoşgörmüştür. Sebebi de kendisini, üns ve yakınlık makamına yerleştirmiş olmasıdır. O peygamberin Allah katındaki yeri, güzel bir yerdir. Bu yüzden de Allah Teala´ya karşı bu tür ifadeler kullanabilmiştir.
Allah Teala, Musa peygamber ve benzerlerini böyle hoşgörür-ken, bazı peygamberlerin edebe yakışmayan ifadelerini ise hoşgör-memiştir. Nitekim, Yunus peygamberi (as) zihninden geçirdiği bir fikirden dolayı korku ve tutup yakalama (=kabz) makamına yerleştirmiştir. Sonunda da kendisini balığın karnında karanlıkların içinde hapsederek cezalandırmıştır. Eğer Rabbinden bir nimet eseri affedilmiş olmasaydı, kıyamet gününe kadar orada kalacak ve hesap günü, kınanmış olarak meydana atılacaktı. Allah Teala ha-bibini (sav) söz ve fiillerinde Yunus peygambere uymaktan menet-miş ve şöyle buyurmuştur: "Rabbinin hükmüne sabret ve balığa hapsedilen gibi olma". (Kalem/48)
Allah Teala peygamberler hakkında şöyle buyurmuştur:
"Allah onlardan kimisiyle konuşmuş, bazılarını da derecelerle yükseltmiştir". (Bakara/253) Yine O, Yusuf peygamberin kardeşlerinin niyetlerine, kanaatlerine, yaptıklarına ve gizledikleri ´Yiısufu öldürün veya bir yerlere atın da babanızın yüzü yalnız size dönsün´ sözüne tahammül göstermiştir.
İlk başta söyledikleri ´Yusuf ve kardeşi, babamıza bizden daha sevimli geliyorlar* sözünden, Yusufun değersiz bir paraya satılmasına kadar geçen sürede yaptıkları ve söyledikleri kırk küsur günah oluşturmaktadır. Bu günahların bazıları, diğerlerinden çok daha büyüktür. Tek bir sözde dahi dört veya beş, ya da daha az veya fazla günah bulunabilir. Bunları tesbit etmek, günahların inceliklerini bilmek ve günah bulma usulüne vakıf olmakla mümkün olabilir.
Allah Teala, Yusuf peygamberin kardeşlerini tüm yaptıkları ve söylediklerine rağmen bağışlamıştır. Bu da ancak onların sevilen bir makamda bulunmalarıyla açıklanabilir. Oysa Üzeyr´in tek bir günahını dahi hoşgörmemiştir. O, sadece kaderle ilgili bir mesele sormuştu. Rabbi ona Öylesine kızmıştı ki, peygamberlik divanından silindiği bile rivayet edilmiştir. Yukarıdaki misallerden daha da ilginç olanı, İsrailoğullarıyla ilgili olandır.
Allah Teala onlar hakkında şöyle buyurmuştur
: "Açık ayetler size geldikten sonra buzağıyı (ilah) edindiniz. Bunu da affettik". (Nisa/153)
Allah Teala dilerse, en büyük günahları bile affeder, Bu O´na zor gelmez. Dilediğinde ise, en küçük kusurları dahi hesaba çekip sorgular. Bir zerre, hardal tanesi dahi, O´nun hesabından kurtulamaz. Melekûtün yegane sahibi ve Cebbar sıfatının sahibi olan Hak Teala´nm karşısında hangi günah küçük görülebilir ki? Görmez misiniz ki peygamberliğin hürmetini ihlal etmek suretiyle nankörlük eden bir peygamberin kusuru dahi ifşa edilmektedir. Bu kadar küçük kusurlar bile yüze vurulurken koca günahlar O´nun lütuf ve rahmet...
[
Bu mesajın devamını görebilmek için
kayıt olun
ya da
giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Kayıtlı
İlim Dünyası Akademik Dergide Yayımlanmış Makaleler
07 Ocak 2010, 17:59:58
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
Çevrimdışı
Cinsiyet:
Mesaj Sayısı: 25.839
Ynt: İslam Dini´nin Beş Temeli Hakkındadır Kelime-i Tevhid Farzı
«
Yanıtla #2 :
07 Ocak 2010, 17:59:58 »
Rabbini kendinden razı etmek için duyduğu şevkle acele eden biriyle, Rabbinin kendinden razı olduğunu bilerek O´na duyduğu, şevkle acele eden biri arasında da elbette büyük fark vardır. Gördüğünü gördüğünde sebat edemeyip darlığından dolayı ilahi nurla- i rı dışarı taşıran biriyle, gördüğünü gördüğünde sebat ederek geniş liginden dolayı nurların içine taştığı biri elbette aynı değildir. Allah, Resulü (sav) mekan bakımından Musa peygamberi (as) geçtiği gibi: mahbub da muhibbin makamını aşmıştır. Allah Teala Musa pey gamber ile arasına Mülkiyet Lamı koymuştur. Resulü´nü (sav) iseı mülkte Kendi yerine geçirmiştir.
O, Musa peygamber hakkında şöyle buyurmuştur:
"Seni Kendim için ayırdım". (Taha(41) j
Habibi ve son Peygamberi (sav) hakkında ise şöyle buyurmak-tadır
: "Sana biat edenler, ancak Allah´a biat ediyorlar". (Feth/10) Allah Teala´nın bir peygamberini kendisi İçin ayırması ile, başka! bir peygamberini bizzat Kendi yerine koyması arasında çok büyük fark vardır. Burada Allah Resulü (sav) için büyük bir takdir ve şereflendirme sözkonusudur.
Allah Teala´nın Zatı´ndan ayrı olarak zikredip sıfatlarından biriyle övdüğü peygamber ile, Zatı´na bitişik olarak zikredip Kendi sıfatıyla övdüğü Peygamber arasında çok büyük fark vardır.
Zatı´ndan ayrı olarak zikrettiği peygamberle ilgili olarak şöyle buyurmuştur:
"Senin üzerine Ben´den bir muhabbet bıraktım ve (herşe-yi) gözlerimin önünde yapacaksın". (Taha/39)
Zatı ile bitişik olarak zikrettiği Peygamberi hakkında ise şöyle buyurmaktadır:
"Allah´a ve Resulü´ne iman edersiniz, onu desteklersiniz.." (Feth/9)
Benzer bir ayet-i kerimede ise şöyle buyrulmıaktadır:
"Allah ve Resulü razı etmelerine daha layıktır". (Tevbe/62)
Musa peygamberle ilgili olarak nazil olan bir ayet de şudur:
"Ey Musa, Ben seni risaletlerim ve konuşmamla diğer insanlar arasından seçtim. Sana verdiklerimi al ve şükredenlerden ol". (A´raf/144) Yani, ´sana verdiğimiz kelamı al, Ben seni insanlar arasından yükselterek seçtim. Bunun için şükret. Bakışa (=rü´yet) gelince, onu da Resulüm Muhammed´e (sav) tahsis ettim. İbni Abbas (ra) ve Ka´b´dan rivayet edilen bir tefsirde, Allah Teala´nm konuşma ve rü´yeti Resul-i Ekrem (sav) ile Musa peygamber arasında taksim ettiği, Musa´ya (as) kelamı nasip ederken, Habibi´ne de (sav) rü´yeti verdiği bildirilmektedir.
Bu görüşü destekleyen bir husus da, Allah Teala´nm kelamıyla teşrif ettiği peygamberinin buna tahammül edebilmesidir. Bu güç, Allah Teala´nm o peygamber için bunu önceden murad etmiş olduğunu gösterir. Çünkü Allah Teala bir kulu için birşeyi murad ettiğinde onu metin kılar ve gerekli kuvveti kendisine verir. Nitekim Habibi Mustafa´yı (sav) rü´yet için takviye etmiş, gereken metaneti kendisine nasip etmiştir. Çünkü Allah Teala O´nun için ru´yeti murad etmiştir.
Mahbub makamının özellikleriyle ilgili olarak anlatılanlardan biri de şudur
: Ali b. Ebi Talib´e (kv), ´Bize arkadaşlarını anlat´ denilmişti. O da, ´Hangisini soruyorsunuz?´ dedi. Bunun üzerine ´Sel-man´ı (ra)´ dediler. Ali (kv), ´O, evvelin de ahirin de ilmine vakıf olmuştu´ dedi. Teki Ammar (ra)?´ dediler. O da, * Ruhuna kadar iman dolu bir insanddedi. Ya Huzeyfe (ra)?´ diye sordular. ´O, sır sahibiydi, münafıkların bilgisi ona verilmişti´ dedi. ´Bize kendini anlat´ dediler.
Bunun üzerine Ali (kv) şöyle dedi:
Sizin bu sorularla asıl varmak istediğiniz bendim. Ben birşey istediğimde o bana verilirdi. Sükut ettiğimde ise korunurdum. Onun bu makamı da mahbub makamıdır. Çünkü o, birşey istediği zaman Rabbi onu işitir ve kendisine icabet ederdi. Sükut ettiği zaman ise, onu gözler ve şefkat gösterirdi.
Ali b. Ebi Talib´den (kv) konuyla ilgili rivayet edilen bir söz de şudur:
Bilmediği birini seven kimse, ancak kendisiyle şakalaşmış olur.
Bu sözden çıkarılacak anlam şudur
: Sevdiğinin sıfatlarını, ahlakını, fiil ve hükümlerini bilmeyen, onu ancak kendisine bildirildikten sonra severek rızasını kazanmaya, hoşlanmadığı şeylerden sakınmaya çalışan kimse, kendi kendisiyle oyalanmış demektir.
Böyle biri için muhibbamn sıfatlarından hiçbiri geçerli olamaz. Yine o, ariflerin hakikatine de ermiş olmaz. Çünkü o, mahbubunun fiillerinin değişmesi neticesinde muhabbetinin tersyüz edilmesinden emin olamaz. Habibinin imtihanı veya hükümlerinin farklılaşması yüzünden muhabbetinin değişmesinden de emin olamaz. Dolayısıyla onun muhabbeti, hakiki değil, olsa olsa mizahi bir muhabbet olabilir. Muhabbetin bu makamında, muhibbamn Mahbub Teala´nm fiilleri hakkında cehaleti ve büyük bir aldanış sözkonusudur.
Muhabbetin sıfatlarından biri de, Habib´i tazim, yüceltme, O´ndan haya ve takdir babından bu muhabbeti gizli tutmaktır. Bu, akıl sahibi muhibbamn seçkinlerine ait bir sıfattır. Safa ehline göre de bu gizlilik, vefakârlığın gereğidir. Muhabbet, kalplerin deru-nunda Mahbub´a ait bir sır ise, onu ifşa edip pazara çıkarmak muhabbete ihanettir. Bu muhabbete ima ve işarette bulunmak, edep ve hayaya ters bir davranıştır. Çünkü bunda şöhret bulma sözko-nusudur. Şöhrette ise, muhabbet iddiasında bulunma ve kibir gibi kusurlar saklıdır.
Ariflerden bir zat şöyle demiştir:
İnsanların Allah Teala´dan en uzak olanı, O´na en çok ima ve işarette bulunandır. Boyleleri her fırsatta Allah Teala´ya işaret eder, O´nun zikrini yapmacıklık ve süsleme gayesiyle kullanırlar. Allah Teala´yı hakkıyla bilen ve seven alimler ve muhibban nezdinde bu tür insanlar hoş görülmeyen kimselerdir.
Zünnun-i Mısri, sürekli muhabbeti anlatan bir arkadaşının yanma gitmişti. Arkadaşının tarif edilmez derecede ağır bir imtihandan geçtiğini gördü.
Zünnun dedi ki:
O´nun darbesinden elem duyan kimse Allah Teala´yı seviyor olamaz
. O adam şöyle dedi:
Ama ben diyorum ki O´nun darbesinden zevk alamayan kimse O´nu hakkıyla seviyor olamaz. Bunun üzerine Zünnun şu karşılığı verdi: Kendini O´nun muhabbetiyle teşhir eden kimse de O´nu hakiki anlamda seviyor olamaz. Bunun üzerine adam, ´Rabbime istiğfar eder ve yaptığımdan dolayı O´na tevbe ederim´ dedi. Hakikat da budur.
Muhabbeti gizlemek, ondaki ihlas ve içtenliğin alametlerinden dir. Muhabbet kalbi amellerden biriyse, onu orada tutmak gerekir.
Çekilip alınması ve değiştirilmesi korkusuyla onu ifşa etmek ve açığa vurmaktan çekinmek, Allah Teala´nın tuzağından ve şeytani yollara sevkedilmekten sakınmak, muhabbetin hakikatine varmanın işaretlerindendir.
Muhabbeti, nefisten uzak tutmak, diğer insanlardan saklamak ve onunla gösterişten sakınmak ise, muhabbeti elde etmenin ala-metlerindendir. Çünkü Mahbub Teala kıskançtır. Zatı´na ve muhabbetinin ortaya çıkmasına duyduğu kıskançlık, muhabbetinin ifşa edilmesine duyduğu kıskançlıktan daha şiddetlidir.
Muhibbanm muhabbetlerini başka insanlara açıklamalarından duyduğu kıskançlık ise, bütün muhibbanımn O´na duydukları kıskançlıktan daha şiddetlidir. Bu sözler, uyanık bir alim hakkında geçerlidir. Çünkü o, uyanıklık makamında kendinden emindir. Sarhoş ve vecdiyle dalgınlık içinde bulunan kimselere gelince bunlar irade bakımından mağlup kimselerdir. Mağlup ise, mazur görülür.
Adamın biri Ebu Mahfuz´a muhibbandan birinde gördüğü bir hali yadırgadığını ve bu durumu Ma´ruf a aktardığında onun tebessüm ederek şöyle dediğini nakletmişti: Ey kardeşim, Allah Teala´nın küçük, büyük, mecnun ve akıllı bir çok muhibbanı vardır. Gördüğün kimse, muhibbanm mecnunlarından biridir.
Muhabbetin sıfatlarından biri de, Habib´e rıza gösterdikten sonra O´nun yaşattığı imtihanı gizleyip açığa vurmamaktır. Çünkü bu, O´nun katında bir sırdır ve huzurunda takmılması gereken edeb, onun gizlenmesini icap ettirir.
Sehi, halkın tedavi olarak kurtulduğu bir hastalığa yakalanmış ama tedaviye yanaşmamıştı. Bu yüzden de insanlar kendisine sitem etmişlerdi. Bu husus sorulduğu zaman şu cevabı vermişti: Ha-bib´in darbesi can yakmaz. O, bu konuyla ilgili olarak şöyle derdi: Muhibbin alameti, zorluk ve hastalıklarda sevgisinin artması ve imtihan anlarında muhabbetini daha çok anmasıdır. Muhib, zorluk ve hastalıkları, Rablerinden bir lütuf olarak görür, imtihanda, Mahbub´una yakınlaşmak sözkonusudur. Muhabbetin baskın gelmesinden dolayı yaşanan her imtihanda çekilen acılar muhibbe hafif gelir.._
Muhibbandan bir zat şöyle demiştir:
Ziikrimin en safi olduğu zaman, yüksek ateşli iken yaptığım zikirdir. Muhabbet ehline mensup bir zat, bir muhibbin yanında muhabetteki makamını zikretmişti. Muhib ona şöyle dedi: Muhabbetini zikrettiğin Zat´a gelince O´ndan başkasına ilgi gösterir misin? O da, ´Evet´ dedi. Bunun üzerine muhib, ´O´nu bir gecede iki veya üç kez gördün mü?´ diye sordu. Adam, ´Hayıır dedi.
Bunun üzerine muhib şöyle dedi:
´Eğer haya etmesem, senin muhabbetinin sağlıklı olmadığını söylemek isterdim. Sen, Habi-b´inden başkasına ilgi gösteriyor ve geceleri O´nu göremiyorsun. Ama ben O´nun muhabbetini iddia etmiyorum. Buna rağmen O´nu tanıdığımdan beri O´ndan başkasına ilgi duymuyorum. Kimi geceler O´nu yedi kez görüyorum.
Muhibbandan bir zat, İbrahim b. Edhem´in halefi olup onun yoJ lu, hali ve sıfatları hakkında konuşan birinden üstteki kıssanın tamarnını nakletmişti.
İbrahim b. Edhem sözüne devam ederek şöyle demişti:
Allah Teala´yı yüzyirmi kez gördüm ve O´na yetmiş meseleyi sordum. Bunlardan sadece dördünün cevabını halka açıkladım. İnsanlar, bunları da...
[
Bu mesajın devamını görebilmek için
kayıt olun
ya da
giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Kayıtlı
İlim Dünyası Akademik Dergide Yayımlanmış Makaleler
08 Ocak 2010, 17:30:53
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
Çevrimdışı
Cinsiyet:
Mesaj Sayısı: 25.839
Ynt: İslam Dini´nin Beş Temeli Hakkındadır Kelime-i Tevhid Farzı
«
Yanıtla #3 :
08 Ocak 2010, 17:30:53 »
Beyazıd-ı Bestami´ye, ´Kaf dağına gittin mi?´ diye sorulmuştu.
O şöyle dedi:
´Kaf dağı, Kef, Ayn ve Sad dağlarına göre daha yakındır´Onlar hangi dağlar?´ diye soruldu. O da, ´Bu dağlar, aşağı arzları kuşatmış dağlardır. Bu arzlardan her birinde, Kaf dağı mesabesinde bir dağ vardır. Kaf dağı, bu dağların en küçüğü, bulunduğumuz arz ise o arzların en küçüğüdür.
Ebu Muhammed, Kaf dağına tırmandığını ve Nuh´un (as) gemisinin zirvede bulunduğunu gördüğünü söylemiştir. O, bu dağı da, gemiyi de anlatmıştır.
Yine o, şöyle demiştir
: Allah Teala´nm Basra şehrinde Öyle bir kulu var ki, oturduğu yerden ayağını kaldırdığı zaman onu Kaf dağının üstüne koyabilir. Hatta, bütün dünyanın bir veli için bir adımlık mesafe olduğu söylenmiştir.
Allah Teala´nm bir velisi, tek adım attığında beşyüz yıllık mesafeyi alır. Bir ayağını Kaf dağına koyduğunda, diğerini de başka bir dağın üzerine koyarak yeryüzünü tamamen aşabilir.
Bir keresinde de Beyazıd-ı Bestami´ye Sütunlu İrem şehrine gidip gitmediği sorulmuştu. O şu cevabı verdi: Ben Allah Teala´nm bin şehrine gittim ve bunların en mütevazı olanı İrem´di.
Sonra bu şehirleri sıraladı
: el-Beyt, Tavil, Paris, Çaylık, Cabers, Mesek..
Bu noktada birisi, İrem şehri için Allah Teala´nm, "Ülkede onun benzeri yaratılmamıştı" (Fecr/8) buyruğunu öne sürebilir. Bunun açıklaması, Yemen ülkesinde İrem şehrinin bir benzerinin olmayışıdır. Çünkü bu ayete muhatap olanlar, Yemen halkıdır.
Bunun bir benzeri de şu ayet-i kerimedir:
"Ya da arzdan sürülmeleri..." (Mai-de/33) Buradaki arzda bulunulan şehir veya ülkenin toprağından sürülmeleri kasdedilmektedir. Yoksa, yeryüzünden atılmaları mümkün değildir.
İrem, Yemen´de bulunan Ad şehridir. Bu şehir, Ebter ile Şehar arasında yer alır. Şehrin bin kapılı bir surla çevrili olduğu her iki kapının arasında bir fersah mesafe bulunduğu, altın, gümüş, yakut ve zümrütten direkler üzerine oturtulduğu söylenmiştir. Şehirde yüzbin sütun bulunduğu söylenmiştir. Rivayete göre bu şehir, cinler tarafından Ad b. Şeddad b. Sam b. Nuh için yapılmıştır. Cinler bu sütunları, deniz diplerinden çıkartmışlardır. Cinler, Süleyman b. Davud peygamberden (as) dört bin yıl önce Ad b. Şeddad´m emri altına verilmişlerdi.
İrem şehrinde abdal zümresinden bir topluluk Cuma geceleri bayram havasında toplanırlar. Rivayete göre bu şehirde, her birinin uzunluğu on kulaç olan taş sandukalar vardır. Bu sandukalarda vefat eden peygamberlerin naaşları bozulmaksızın kalmıştır. Ama bunlar, insanların gözlerinden perdelenmiş tir.
Sehl (ra) bu şehri her Cuma ziyaret ederdi. O da nıahbublardan biriydi. Bütün bunlar Allah Teala´nm yüce kudretinin basit işaretleridir. Bu kula, ´Allah Teala´ya dair müşahedelerini anlatır mısın?1 denilmişti. Bir süre kendini kaybetti. Ardından şöyle dedi: Vay halinize sizin! Sizin gibilerin bunu öğrenmesi uygun olmaz. Bunun üzerine, Teki Allah Teala´ya ulaşmak için nefsinle yaptığın müca-hedeleri anlatır mısın?´ dediler.
O, ´Bunları bildirmem de caiz olmaz´ dedi. Bunu da geri çevirince, ´Öyleyse nefsinle riyazetini biraz anlat´ dediler. Bunun üzerine şöyle dedi: Peki, bazı hususlarda nefsimi Allah Teala´ya boyun eğmeye çağırmıştım. Bana köstek oldu. Ben de onu zorlamak için bir yıl su içmemeye ve uykuyu tatmamaya karar verdim. Bunun üzerine bana itaat etmeye başladı.
Onunla ilgili olarak Büceyr b. Muaz bazı müşahedeleri naklet-miştir.
Bir defasında onu, yatsı namazından sabah namazına kadar ayak parmaklarının üstünde, çenesini göğsüne yaslamış ve sağa sola dönmeksizin tek bir noktaya bakar halde gördüğünü, ardından seher vakti secdeye kapandığını ve oturarak şöyle dua ettiğini nakletti:
Allahım, bir topluluk Seni talep ettiler ve Sen onlara arzın içini verdin. Onlar da bundan razı oldular. Ben ise, böyle bir talepten Sana sığınırım. Bir topluluk istediğinde ise onlara suda ve havada yürüme gücünü verdin, onlar da bundan hoşnut kaldılar. Ben ise, böyle bir talepten Sana sığınırım. Bir topluluk da Sen´den talep ettiklerinde, onlara yeryüzünün hazinelerini verdin. Bütün gözler onlara dönünce aldıklarına razı oldular. Ben, bundan da Sana sığınırım.
Bu şekilde velilerin kerametlerine dair yirmi küsur makamı sıraladı. Neden sonra benden tarafa bakıp beni görünce, "Yahya? dedi. Ben de, ´Evet efendim´ dedim. Bana, "Ne zamandan beri oradasın?´ diye sordu. Tatsı namazından beri´ deyince sükut etti.
Bunun üzerine, ´Efendim bana birazcık anlatır mısınız?´ dedim. Bana şunları anlattı: Sana uygun olan kısmını anlatayım. Rabbim beni felek-i esfele koydu. Sonra beni melekût-i süflâda dolaştırdı. Bana iki arzı ve sera´ya kadar onların altını gösterdi. Sonra da felek-i ulviîye çıkardı ve gökleri dolaştırdı. Bana oradaki cennetleri ve Arş´a kadar olan makamları gösterdi. Sonra da huzurunda durdurdu ve ´Gördüklerinden dilediğim iste´ buyurdu.
Ben de, ´Allahım, gördüklerimin hiçbirini güzel bulmadım. Ben yalnız Seni istiyorum´ dedim. Bunun üzerine, ´Sen Benim hakiki kulumsun, Bana sadakatle kulluk ediyorsun. Sana şunları yapacağım..´ buyurarak birçok şey sıraladı. Yahya b. Muaz sözüne şöyle devam etti: Bu durum beni çok etkilemiş ve kalbim anlattıklarıyla dolarak şaşırmıştım. ´Efendim, niçin Marifetullah\ istemediniz?´ diye sordum. Bana öyle yüksek bir sesle haykırdı ki tarif edemem ve şöyle dedi: Sus, yazık sana ki bana baskın yaptın.
Ebu Türab en-Nahşebi (ra) müridlerin birinden hoşlanmaktaydı. Onu barındırır, ihtiyaçlarını temin ederdi. Mürid ise, sürekli ibadet ve vecdleriyle meşgul olurdu.
Ebu Türab, bir gün ona şöyle dedi
: Beyazıd´ı bir görsen. Ama mürid, ´Ben onu göremeyecek kadar meşgulüm´ diyerek bu isteğe kulak asmadı.
Ebu Türab, müridin onu görmesinde ısrar edince, mürid kendini kaybederek şöyle dedi: Sana ne oluyor? Ben Allah Teala´yı gördüm, Beyazıd´ı görme ihtiyacım kalmadı. Ebu Türab şöyle der: Bu sözü üzerine kendimi tutamadım ve şöyle dedim: Yazık sana! Beyazıd´ı bir kez görsen senin için Allah Teala´yı yetmiş kez görmenden daha faydalı olurdu.
Mürid sözüme çok şaşırdı ve onu yadırgayarak, ´Nasıl olur?´ dili ye sordu. Ebu Türab da şu karşılığı verdi: Söylediğine bak! Sen Al-; lah Teala´yı kendi yanında görüyorsun ve O sana, senin mikdarma ,, i; göre tecelli ediyor. Beyazıd´ı ise Allah Teala´nm katında görürsün. Allah Teala ona da, mikdarmca tecelli etmektedir. .; Bunun üzerine ne demek istediğimi anladı ve ´Beni ona götür dedi. Ebu Türab uzun bir kıssa anlattıktan sonra şöyle devam etti: Bir tepenin üzerinde durduk ve Beyazıd´ı beklemeye başladık. Nehirden bize doğru gelmeye başladı. Sırtında kürk vardı. Yanımızdan geçerken, genç müride İşte bu Beyazıd´dır, ona iyice bak´ dedim. Genç ona bakınca olduğu yerde düşüp kaldı. Onu ayıltmaya çalıştığımızda, vefat etmiş olduğunu gördük. Beyazıd ile birlikte onu defnettikten sonra kendisine, ´Sana bakışı onu öldürdü´ dedi. Beyazıd bana, ´Hayır, senin arkadaşın çok sıdk sahibi biriydi. Onun kalbine bir sır yerleştirilmişti. Ama bu sır kendi halinde iken açılmıyordu. Beni gördüğünde kalbinin sırrı açıklandı. Ama o, bu sırrı taşıyamadı. Çünkü zayıf müridler makamında idi. Sırrın ağırlığı da onu canından etti´ dedi.
Bütün bunlar, muhabbet makamında ziyade sahibi olan mah-bublarm hususiyetlerinden sadece bazılarıdır. Bunlar, Cömert Mu-hib´bin sonsuz rızkından hesapsız olarak bahşettiği rızıklardandır. Talibin matluba müyesser kılması, Muhib´bin mahbubuna yardımlarıdır. Habib makamı, zahir olmayacak kadar ulvi, kıskançlığından dolayı O´ndan başkasının bilemeyeceği kadar gizlidir. Allah Teala, bir takım fiileri vasıta ederek onları perdelemiş ve bazı sıfat-
larım kullanarak üstlerini örtmüştür. Onlar makamat ehlidirler.
Allah Teala onları özlediği gibi, onlar da Allah Teala´ya karşı şevk içindedirler. Onlar kurb/yakınlık ehlidirler. Rableri kendilerine baktığı gibi onlar da Rablerine nazar ederler.
Muhabbet ehli O´nun kelamını dinlemeyi çok severler. O da onların sözlerini dinlemeyi sever. Hal ehli de, O´ndan niyazda bulunmayı severler. Allah Teala da onların Kendisinden niyazda bulunmalarını sever. Müşahede ehli, kalplerinde olmasına rağmen daima O´nu ziyaret ederler. O da kendilerini kalplerinde ziyaret eder.
Ahiret ehli, O´na ahirette bakarlar. O da kendilerine dünya hayatında bakar.
Bütün bunlar, Allah Teala´nm lütufları olup, dilediği kullarına verir. Bu hususla ilgili olarak kral peygamber Davud (as) hakkında bir kıssa anlatılmıştı. Allah Teala onu, ondört evliya muhibbamna göndererek Zatı´ndan bir ihtiyaçları için talepte bulunmalarını istemesini buyurmuştu. Ondört veli, Davut peygamberi gördükle-
- rinde, kendilerini Allah´a ibadetten alıkoymaması için uzaklaştılar. r Bu kıssayı daha önce de zikretmiştik.
Bu tür hadiseleri yadırgamamak gerekir. Çünkü Allah Teala, mahbub kullarına henüz dünya hayatında iken cennet ehlinin ahi-t ret hayatında ilk hediyesi olan ´Kün=Ol´ emrini verir. Onlar bu he diyenin kendilerinde ölene dek kalması için onu çok az kullanırlar. . Rablerine duydukları muhabbetin büyüklüğü sebebiyle de bu emri , kullanmak istemezler.
Onların marifetleri, kendileri dışındakiler! geçmiştir. Allah Teala onlara ´Kün´ emrini vermekle, Kıyamet hakkında ´Kün=Ol´ deme hakkını da vermiş olmaktadır. Cennet ve cehennemin üzerindeki perdenin kaldırılmamasım istemek de onlara bırakılmıştır. Onlar, kevn ve mekanın ötesinde varolan gerçekleri de, kıyametten önce insanlara ifşa etmezler. Bunlar, batın olanlar için zahir olsa / da, Allah Teala´ya yakini imanın olabilmesi için O´nun yaratışı ge-/ reği perdelenmişlerdir.
Vehimden uzak, fikir ve...
[
Bu mesajın devamını görebilmek için
kayıt olun
ya da
giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Kayıtlı
İlim Dünyası Akademik Dergide Yayımlanmış Makaleler
08 Ocak 2010, 17:37:39
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
Çevrimdışı
Cinsiyet:
Mesaj Sayısı: 25.839
Ynt: İslam Dini´nin Beş Temeli Hakkındadır Kelime-i Tevhid Farzı
«
Yanıtla #4 :
08 Ocak 2010, 17:37:39 »
Hızır (as) şöyle dedi: Allahım, kalın perdeni üzerime ser. Örtülerini üzerime koy. Beni gaybının en saklı yerine koy. Beni yarattıklarının kalplerinden saklı tut. Hızır (as) bu duayı söyledikten sonra kayboldu. O günden sonra onu bir daha hiç görmedim ve özlemini duymadım. Her gün Öğrettiği duayı okumayı adet edindim. Bize -anlatılanlara göre bu kul, zillete bürünür ve kendini hor görürdü. O kadar ki zimmet ehli yollarda onunla alay eder ve mev-kisini önemsemedikleri için yüklerini ona vururlardı. Çocuklar bile onunla alay ederlerdi. Ama o, bu davranışlardan ve bu halden memnun olur, huzur duyardı.
Seleften bir cemaat bu görüşü paylaşırken, halefin sadıklarından bir zümre de bu hali benimsemişlerdir. Onlar da kendilerini gizlemiş, mevkilerini düşürmeye çalışmışlardır. Bunlar mecnunların akıllıları olarak bilinmişlerdir. Nefste zühd sahibi olmanın ve tevazünün hakikati budur. Ancak bu, velilerin mecnunlarının gösterdikleri zühd ve zayıfların yakin sahiplerinin tevazudur.
Tekebbür, üç şekilde olur:
Nefse hayran olarak insanlara karşı kibirlenmek; izzet-i nefse önem vererek insanların kalplerine karşı kibirlenmek. Böyle bir kibir içinde olanlar, insanların kalplerinde büyük görülmek ister. Bu da tekebbürün sonucu olarak gündeme gelir. Üçüncü şekli ise, kendi dindarlık ve istikametine bakarak kalpte kibir göstermek. Bu kibire sahip olan kul, bununla kendini büyük görür.
Kulun bunu hissetmesi yakin ilminin eksikliğinden kaynaklanır. Bunlar tekebbürün en gizli şekilleridir. Bunlardan ancak tevhidi sahih olan kimseler uzak durabilirler. Bunlar yakini sadık, ih-laslı sadık kimselerdir.
Zahiri tekebbüre gelince, o da insanlara karşı böbürlenmek, efelenmek ve kendini üstün görmektir. Bu, tekebbürün açık şeklidir. Bu, kalbin en yoğun perdelerinden ve nefsin en güçlü sıfatlarından biridir. Alimler de, işte bu nedenle tekebbürün inceliklerinden korkmuş, nefsi aşağılayıp horlamak gayesiyle onun için herşeyin azını ve zilleti istemişlerdir.
Onlar, tekebbürün gizli şekillerinden arınabilmek için tevazünün inceliklerine sarılmaya çalışmışlardır. Amelleri ancak bu şekilde halis olabilecektir. Tevazu sahiplerine göre tevazu, kulun sıfat olarak zelil olması, kasden zelil görünmeye çalışmamasıdır. Kişi, kendini yalnız ve hor görmeli, zatının küçüklüğüne inanmalı, nefsinde onu tahkir etmelidir. Zoraki bir tevazuya sahip olmamalıdır. Bunun alameti ise, kendisini ayıplayan ve tenkid eden birini duyduğunda kızmaması, iftira ve kınamaya maruz kalmayı hoş göre-bilmesidir. Bunun en güzel göstergesi ise, hissettiği zillette zilletin tadını almaması, tevazuunda tevazuya şahit olmamasıdır. Çünkü bu haller, artık zati sıfatları haline gelmiştir.
Zillet gösterip de zilletinin zevkini tadan kimse, tevazuunda da yapmacıklık içindedir. Tevazu sahibi olup da bu tevazuuna şahit olan kimse kusurludur. Çünkü o, nefsiyle böbürlenmenin kalıntılarından henüz tamamen sıyrılamamış biridir. Böyle biri, başkası ta-
rafından kınanması ve tenkid edilmesine tahammül edemez, bunları yapanlara karşı kızgınlık hisseder. Bunun tersine olarakta övüldüğü ve iltifat edildiği zaman sevinip şımarır.
Bu belirtilerin bulunduğu bir kişi, yukarıda anlattığımız makamlardan tamamıyla uzaktır. Nefsim zelil kılıp bizzat kendi nefsi hakkında tevazu sahibi olduğunda, eğer zillet ve tevazuundan herhangi bir his ve tad almıyorsa, zillet ve tevazu ile bütünleşmiş olur. Böyle biri, nefsindeki kusuru bildiği için halkın kınamalarına aldırmadığı gibi övgülerinden de hoşlanmaz. Çünkü nefsinin halk nezdinde bir mevki ve üstünlük sahibi olmasını istemez.
Zillet ve tevazu, onun ayrılmaz sıfatları haline gelmiştir. Çöpün çöpçüyü, süpürüntünün süpürücüyü gerektirmesi gibi. Bunlar o kimselerin meslekleridir. Kusurları olmadığını düşündükleri için meslekleriyle iftihar etmeleri bile mümkündür. Böyle bir kul, nefsine karşı Rabbi´nden büyük bir yetki sahibi sahibi olmuş, nefsine tamamen malik olarak izzetiyle onu ezmiştir. Bu, mahbub makamıdır ve bunun ardından çeşitli mükaşefeler gelir. Bu mükaşefele-rin ilki, hikmet nurunun kalbe girmesi, hikmet pınarının kalbinde kaynam asıdır.
Bu konuda İsa peygamberle ilgili olarak şu hadise nakledilmiştir: O, halkına şöyle demişti:
Ey İsrail oğulları, bitkiler nerede biter? Onlar da, Toprakta´ cevabını vermişlerdi. Bunun üzerine o şöyle dedi: Size hakikati söylüyorum ki hikmet de toprak gibi ancak kalpten doğar. Allah Teala ile arasındaki hal, zillet olan kimse, kibirlilerin izzet peşinde koşması gibi zilleti talep eder ve ondan haz alır.
Kibirli kişi de izzete ulaştığında ondan zevk alır. Zilleti kalpten ayrılan kul, halinden uzaklaşmasından dolayı kalbinin değiştiğini görür. Kibirli kimse de izzetini kaybettiği zaman hayatının karardığını hisseder. Çünkü onun yaşantısının tadı, izzet ve gösterişe dayalıdır.
Yukarıda anlatmaya çalıştığımız kullar, zilleti seçmiş, halk nazarında makam ve derecelerini düşürmüş, kalplerdeki gösteriş ve tesirleri silmiş, nefslerini türlü kınama vasıtalarıyla ezmiş kimselerdir. Bunlara dair anlatılanlar, burada yer veremeyeceğimiz kadar çoktur. Onların en bariz halleri sıdktır. Sıdk hali, onun hükmünün icabına göre haraket etmeyi gerektirir. Zaten onlardan da hallerinin gereğini yapmaları beklenebilir.
Şeyhlerden biri, Cüneyd´in hocası Ebu Hasan el-Küreyni´dfentunu nakleder:
Adamın biri onu üç kez yemeğe davet etmiş ama her defasında da daveti geri çevrilmiştir. Nihayet dördüncü seferde onu evine sokmayı başarmıştı. Adam, bunun sebebini sorduğunda Ebu Hasan şöyle demiştir: Nefsim yirmi yıl boyunca zillete rıza gösterdi ve kovulan bir köpeğe dönüştü. Kovulduğunda gider, çağrıldığında ise gelir ve önüne bir kemik atılır. Sözünün sonunda şöyle demiştir: Eğer beni elli kez reddettikten sonra tekrar davet et sen, davetine icabet ederdim.
Başkâ bir şeyh de kendi hocası hakkında şunu rivayet etmiştin Bir mahalleye yerleştim ve orada dürüstlüğüyle tanınır hale geldim. Bunun üzerine kalbim karıştı. Mahallenin ortasındaki bir ha-mama girdim, orada kıymetli bir elbise dikkatimi çekti ve onu çalıp üstüme giyindim. Yamalı giysimi de onun üstüne giyindikten \ sonra hamamdan çıktım.
Hamamdakilerin bunu farkedip beni yakalamaları için yavaş yavaş yürümeye başladım.Sonunda beni yakaladılar ve yamalı elbiseyi çıkarttıktan sonra değerli giysi üstümden çıkardılar. Ardın-dan tokatlayıp hırpaladılar. Artık o semtte hamam hırsızı olarak,/ tanınmaya başlamıştım. Nefsim ancak o zaman sükunete erdi.
Sufîlerden biri hakkında da şöyle bir hadise nakledilmiştir:
O, bir adamın yemek yediğini görmüştü. Elini adama doğru uzattı ve ´Allah rızası için biraz verir misin? dedi. Yemek yiyen adam, ´Otur da ye´ dedi. Ama sufî, ´Sen avucuma koy´ dedi. Adam da avucuna bir parça koydu. Sufı de bir kenarda oturup onu yedi.
Adam, neden oturmadığını sorduğunda sun şöyle cevap verdi:
Allah Teala huzurundaki halim zillettir. Bu halimden ayrılmak istemedim. Sufmin yemek istediği ve yiyeceğini eline verdiği kimse muhtemelen helvacıydı. Araplar, bir şeyin avuçlarına konulmasını, izzet-i nefslerine düşkünlüklerinden dolayı hiç sevmezler.
Hatta ilk muhacir sahabilerden birinin şöyle dediği nakledil mistir:
Üç gün boyunca aç kalmış ve ağzıma bir lokma dahi koymaı-mıştım. Adamın birinin kuru üzüm tasadduk ettiğini duydum. Yanına giderek kuru üzüm istedim. Bana, ´Avucunu uzat´ deyince^
´Ben Arab´ım, avucuma konan hiçbir şeyi alamam, benim için bir kaba koy´ dedim. Adam da kuru üzümü bir kaba koyarak bana verdi. Üzümü yedikten sonra kabı adama geri verdim.
Bu sahabi izzet-i nefs güçlü olduğu için böyle yapmıştı.
Nitekim Allah Resulü (sav) ona şöyle buyurmuştur:
Sen, cahiliyye özellikleri bulunan bir insansın. Bunun üzerine o sahabi, ´Yaşımın bu kadar büyük olmasına rağmen mi?´ diye sordu. O da, ´Evet´ buyurdu. Aynı sahabi, bir adamla husumete düşmüş ve ona karşı kibirlilik göstermişti.[1]
Yukarıda anlattıklarımızla ifade etmek istediğimiz, uyanık akılları ikaz etmek, diri kalpleri harekete geçirmektir. Ki yaşayan, açık delile dayanarak yaşasın. Bu meyanda sadıkların sıfatlarını ve ihlas sahiplerinin yollarını bir nebze de olsa zikrettik ki, büyük bir bilgiye az bir delille ulaşılabilsin.
Bestâm şehrinin sakinlerinden, halk nazarında itibarı olan,bir İzat vardı ki Beyazıd-ı Bestami´nin meclisinden asla ayrılmazdı. Birgün kendisine şöyle dedi: Ey Beyazıd, otuz yıldır hiç aralıksız joruç tutuyor ve geceleri de hiç uyumaksızm namaz kılıyorum. Buna rağmen kalbimde senin anlattığın ilme dair hiçbir şey göremiyorum. Oysa ben, bu ilmi tasdik ediyor ve onu çok seviyorum.
Beyazıd-ı Bestami ona şöyle dedi:
Sen üç yüz yıl oruç tutsan ve gecelerini de ibadetle geçirsen dahi, bu ilmin zerresini bulamazsın. Adam, ´Niçin?´
diye sorunca şu karşılığı verdi:
Çünkü sen, nefsin tarafından perdelenmişsin. Adam, ´Peki bunun çaresi var mıdır?´ diye sorunca, ´Evet´ dedi. Adam, ´Onu bana öğret´ dediğinde, ´Sindiremezsin´ dedi. Adam ısrar edince Beyazıd-ı Bestami şöyle dedi: Şu anda berbere git, saçını ve sakalını kestir. Sonra bu elbiseyi çıkartıp bir aba giy. Sonra da boynuna ceviz dolu bir torba as ve çocukları çevrene topladıktan sonra şöyle de: Bana kim bir tokat atarsa, \ ona bir ceviz vereceğim. Sonra tanıdıklarının bulunduğu çarşıları dolaş„.
Bunun üzerine adam, ´Sübhanallah, "bana bunları nasıl söylersin?´ dedi. Beyazıd şöyle dedi: ´Sübhanallah´ sözün şirktir. Adam, "Nasıl olur?´ diye sordu. Bestami şöyle cevap verdi: Çünkü sen...
[
Bu mesajın devamını görebilmek için
kayıt olun
ya da
giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Kayıtlı
İlim Dünyası Akademik Dergide Yayımlanmış Makaleler
Sayfa: [
1
]
2
Yukarı git
Yazdır
« önceki
sonraki »
Gitmek istediğiniz yer:
Gitmek istediğiniz yer:
-----------------------------
İlim Dünyası Dergisi / Akademik Çalışmalar
-----------------------------
=> İlim Dünyası Dergisi
===> Enes ALACAYAKA
===> İlim Dünyası Dergisi
-----------------------------
Manevi Danışmanlık ve Rehberlik
-----------------------------
=> Manevi Danışmanlık ve Rehberlik
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Yüce Allah (c.c) İçin Hizmet'e Niyet Et ! ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Niyet Ediyorum Allah için Hizmet Etmeye
-----------------------------
İlim Dünyası Etkinlikleri
-----------------------------
=> Kutlu Doğum Haftası Etkinlikleri
===> Hz. Muhammede (s.a.v) Bir Şiir Yaz
===> Hz. Muhammede (s.a.v) Bir Mektup Yaz
===> Hz. Muhammede (s.a.v) Bir Makale Yaz
=> Kutlu Doğum Haftası Etkinlik Sonuçları
=> Hz. Muhammed (s.a.v) Salavat Etkinlikleri
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Sosyal ve Manevi Hizmetler Dünyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> İlim Dünyası
===> Foruma Hoşgeldiniz
===> Duyurular - Yenilikler
===> İstek - Öneri - Şikayet
===> İlim Dünyası İrtibat & İletişim
===> Geçmiş Konu Arşivi
=> Kabe Canlı Yayın İzle
===> Kabe 24 Saat Canli Yayin
===> Mekke Canlı Yayın
===> Beytullah Canlı Yayın
===> Kabe Canlı Yayın Özel
=> Sosyal Faliyetler
===> Helalleşelim
===> Etkinlikler & Kutlamalar
===> Pakistana Yardım
===> Kayıp Aranıyor
===> Kredi Kartına Hayır
===> Tavsiye Ediyorum
===> Tavsiye Etmiyorum
=> Taziyelerimiz
===> Cenaze Taziyeleri
===> Hasta Taziyeleri
=> Güzel Web Siteler
=> İstek & Dualarımız
=> Nafile İbadetlerimiz
=> Dostluk Ve Kardeşlik
=> Gönlünce Seslen
=> Hocanın Kalemi
=> Akli ve Kalbi Kardeşlik Akımı
=> Yardım ve Hizmet Dernekleri
=> Ruhu Revani Nuru Muhammedi
=> Her Güne Bir Sahabe-i Kiram
=> Sevgili Üyemiz Lütfen Okuyunuz !
=> Sevgili Öğrencilerimiz Hoşgeldiniz
-----------------------------
๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Esmaül Hüsna
===> Her Güne Bir Esmaül Hüsna
=> Dini Konular
===> Bölüm Kuralları
===> MeKKe & MeDiNe
===> Peygamber Kıssaları
===> Evliyaların Hayatı
===> Kıssadan Hisseler
===> İslam Tarihi
===> Cuma Hutbesi
===> İz Bırakanlar
===> Nurdan Damlalar
===> Dini makale ve yazılar
===> Cuma Vaazı
=====> Vaaz Projeleri
=> Kuran-ı Kerim
===> Kuran' ın Önemi
===> Kuran Okumak
===> Kısa Sureler
===> Sizden Gelenler( Kuran-ı Kerim)
=> İtikat
===> İman ve Esasları
===> İtikadi Mezhepler
===> Allah' a İman
===> Meleklere İman
===> Kitaplara İman
===> Peygamberler (A.S)
===> Ahiret Günü
===> Kaza ve Kader
===> Sizden Gelenler(İtiKat)
=> Hadis-i Şerif
===> Hadisin Önemi
===> Hadis Çeşitleri
===> Seçme Hadisler
===> Hadisleri İnkar
===> Arapça Türkçe Hadis
===> Sizden Gelenler (Hadis- Şerif)
=> Fıkıh
===> Mezheplerin Doğuşu
===> Amelde Mezhepler
===> Mezhep İmamları
===> Mükellefiyetlerimiz
===> Güncel Fetvalar
===> Sizden Gelenler( FıkıH )
=> Peygamberimiz (S.A.V)
===> İlk Vahyin Gelişi
===> Savaşlar ve Hicreti
===> Mucizeleri
===> Örnek Ahlakı
===> Vefatları
===> Peygamber Sevgisi
===> Ehli Beyti ve Sahabeleri
===> Kutsal Emanetler
===> Sizden Gelenler (Peygamber Efendimiz )
===> Nur-u Muhammedi
===> Efendimizin Hayatı
=> İslam Esasları
===> Namaz Kılmak
===> Oruç Tutmak
===> Zekat Vermek
===> Sizden Gelenler( İslam Esasları )
=> Ameller - İbadetler - Kulluk Kavramı
===> İbadetin Önemi
===> Bedenle Yapılanlar
===> Malla Yapılanlar
===> Allaha Kulluk
===> Malla ve Bedenle
===> Dua Etmek
===> Sizden Gelenler(Amel-İbadet-Kulluk)
=> Tasavvuf Nedir ?
===> Tanımı ve Önemi
===> Nakşibendilik
===> Güzel Ahlak
===> Nefs Mücadelesi
===> Nefs Hastalıkları
===> Müridin Dersleri
===> Müridin Edepleri
===> Haller ve Tevbe
===> Tasavvufu İnkar
===> Sizden Gelenler (Tasavvuf)
=====> Tasavvuf Nameleri
=======> Ertunç Demiriz
=> Aile Hayatı
===> İyi Bir Aile
===> Eşlerin Hakları
===> Anne-Baba Hakkı
===> Sizden Gelenler( Aile Hayatı )
=> Tıbb-ı Nebevi
===> Temizlik
===> Ağız ve Diş Sağlığı
===> Bal ve Çörek Otu
===> Şifalı Bitkiler
===> Sizden Gelenler ( Tıbb-ı Nebevi )
=> Güncel Meseleler
===> İnanç Konuları
===> Tasavvuf Üzerine
===> Büyü ve Cinler
===> Ahirzaman
===> Güncel Dini Haberler
===> Sizden Gelenler( Güncel Meseleler )
=> Biyoğrafi Dünyası
===> Peygamberler
===> Hadis Alimleri
===> Erkek Sahabeler
===> Hanım Sahabeler
===> Mezhep İmamları
===> İslam Alimleri
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Kuranı Kerim
===> Konularına Göre Ayetler
===> Kuran-ı Kerim Kelime Sözlüğü
===> Kuran-ı Kerim Hakkında Bilgiler
===> Kuran-ı Kerim Belagat İlmi
===> Kuran-ı Kerim Ayetleri
=====> Lügatca
===> Kuran Öyküleri
===> Kuran ve Bilim
===> Kuran Ahlakı
===> Diyanet Vakfı Meali
===> Diyanet İşleri Meali
===> Ömer N. Bilmen Meali
===> Suat Yıldırım Meali
===> Kuranda İnsan Psikolojisi
===> Kuran İlimleri
===> Kuran İlimleri Çalışmaları
===> Kıraat İlmi ve Tarihi
=> Akaid Eserleri
===> İslam Akaidi
===> İtikadname-Bağdadi
===> Kabir Alemi - Suyuti
===> Kıyamet ve Ahiret
===> Tevhid ve Kelam İlmi
===> Ateizm Gerçeği
===> Kelam İlmi
===> Cebir ve Kader Problemi
===> Tekfir Meselesi
===> Ahiret Günü
===> Müslüman Akaidi
===> Kuran-ı Kerimde Dört Terim
===> İman ve Hayat
===> Ehli Sünnet
===> Kitabüt Tevhid
===> İslam İnancının Temelleri Akaid
===> Kelam İlmi ve İslam Akaidi
===> Tahavi Şerhi
===> Ölüm Ötesi Tarihi
===> Ölüm psikolojisi
===> Rabbani Yol ve Sunnetullah
=> Risale-i Nur Külliyatı
===> Sözler
===> Lemalar
===> Mektubat
===> Şualar
===> İşaratül İcaz
===> Mesnevi-i Nuriye
===> Barla Lahikası
===> Kastamonu Lahikası
===> Muhakemat
===> Sünuhat
===> Emirdağ Lahikası
===> Sikke-i Tasdiki Gaybi
===> Tarihçe-i Hayatı
=> İslam Büyükleri
===> İslam Dini Büyükleri
===> İmam Ebu Hanife
===> İmam-ı Şafi
===> İmam-ı Malik
===> İmam-ı Zeyd
===> İmam-ı Ahmed Bin Hanbel
===> İslam Alemi Meşhur Tabiinler
=> Din ve Mezheb Eserleri
===> Dünya Dinleri
===> Fıkhi Mezhepler Tarihi
===> Siyasi - İtikadi Mezhebler
===> Dinler Tarihi
=> Hadis Eserleri
===> Kütübü Sitte
===> Hadis Tarihi
===> Hadis Kitaplığı
===> El-luluu Vel Mercan
===> Esbabu Vurudil Hadis
===> Dualar Zikirler - Nevevi
===> Ahkam Hadisleri
===> Hadis Müdafaası
===> Müntehab Ehadis
===> Camiul Ehadis
===> Edebul Mufred
===> 40 Ayet 40 Hadis
===> Cem ul Fevaid
===> Mucemüs Sağir
===> Cenaze kitabı
===> 7 Hadis İmamının İttifak Ettikleri Hadisler
===> Sünnetin Delil Oluşu
===> Uydurma hadisleri tanıma yolları
===> el İtisam
===> Kitabüz-Zühd
===> Hadis Edebiyatı
===> Hadis İlimleri ve Hadis Istılahları
===> Kudsi Hadisler
===> Sünen-i Darimi
===> Hadis te Metin Tenkidi Metodları
===> Zübdetül Buhari
===> Ansiklopedik Hadis Terimleri Sözlüğü
===> Mişkatul Mesabih
===> Camiul Ulum
===> Ebu Hanife nin Hadis Anlayışı
===> Hüccet Değeri ve Tedvin Açısından Sünnet
===> Müsned
===> Metalib ul Aliye
===> Mütevatir Hadisler
===> Müttefekun Aleyh Hadisler
===> Muvatta
===> Nuhbetul-Fiker Şerhi
===> Sufilerin Hadis Anlayışı
===> Sahih-i Müslim Muhtasarı
===> Süneni Tirmizi
===> Süneni Ebu Davud
===> Süneni İbni Mace
===> Süneni Nesai
===> Sünnet ve Bidat
=> İslam Fıkhı Eseleri
===> Dört Mezheb Fıkhı
===> Hanefi Fıkhı
=====> Nurul İzah
=====> Hidaye Tercümesi
=====> Fetavayi Hindiyye
===> Delilli Şafi İlmihali
===> Büyük Şafi Fıkhı
===> Fetavayı Resulullah
===> Üçbin Seçme Fetva
===> Minhacut Talibin
===> Hanımlar İlmihali
===> Nassın Uygulanışı
===> Hüccetullahil Baliğa
===> Bidayetül Müctehid
===> Hayatın İçinden Fıkıh
===> Ahkamüs Sultaniye
===> Fetvalarla Çağdaş Hayat
===> el-İhtiyar
===> Büyük Şafii İlmihali
===> Emanet ve Ehliyet
===> Namus Fitnesi Muta
===> Şeyhül İslam Ebus Suud Efendi Fetvaları
===> Çağdaş Ekonomik Problemlere İslami Yaklaşımlar
===> Mükayeseli İbadetler İlmihali
=> Usulü Fıkıh Eserleri
===> İslam Hukuku - İmam Gazali
===> Hukuku İslamiye
===> Fahreddin Atar - Usul
===> Vehbe Zuhayli - Usul
===> El- Muvafakat - Şatibi
===> İslam Devletler Hukuku
===> Kıyas Istıhsan ve Istıslah
===> İslami Hükümlerin Esas ve Hikmetleri
=> Tefsir Eserleri
===> Ömer Nasuhi Bilmen
===> Ahkam Ayetleri Tefsiri
===> Emri Maruf Nehyi Münker
=> İslam Tarihi Eserleri
===> Hazreti Muhammed a.s.v
=====> Peygamberizin Örnek Ahlakı
=====> Mucize Ve Büyük Özellikleri
=====> Son Peygamber
===> Peygamberler Tarihi
===> İslam Tarihi
===> Sahabe-i Kiram
===> Siyer-i Nebi
===> Konulu Siyer
===> Hayatüs Sahabe
===> El-Bidaye Ven Nihaye
===> Asrı Saadette İslam
===> Ashabı Kiram
===> Fıkhus Sire
===> Değişik Yönleriyle Rasulullah
===> Tabiînin Hayatından Tablolar
===> Hz.Peygamberin Savasları
===> Tarihül-İslam
===> Efendimiz
===> Fıkhus Sahabe
===> Hz.Süleyman
===> Peygamberimizin Hayatı
===> Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı
===> Zadul Mead
===> Hz.Muhammedin İslam Daveti
===> Sahabe Hayatından Tablolar
===> İslami Hareketin Tarihi Seyri
===> Siret Ansiklopedisi
=> Klasik Tarih Eserleri
===> Medeniyet Tarihi
===> Ülkeler Tarihi
===> 20.Yüzyıl Tarihi
===> Türk Sultanlar ve Saray Hayatları
===> Büyük Osmanlı Tarihi
===> Osmanlı padişahları
=> İslam Kültürü
===> İslam Kültürü A-İ
===> İslam Kültürü K-Z
===> İslam Kavramları A-L
===> İslam Kavramları M-Z
===> Güncel Meseleler
===> Evrensel Hutbeler
=> Tasavvuf Eserleri
===> Kalplerin Keşfi - imam gazali
===> Adab-ı Fethullah K.S
===> İşarat - Şeyh Taği K.S
===> Kimya-ı Saadet
===> Kitabuz-zühd
===> Kutul Kulub
===> Kuşeyri Risalesi
===> Şeytanın Hileleri
===> Risalei Halidiyye
===> Tuhfetul Alaiyye
===> Reşahat
===> Mektubat-ı Rabbani
===> Mektubat-ı Şeyh Ahmet
===> Mektubat-ı Şeyh Hazret
===> İhya-u Ulumiddin 1-2
===> İhya-u Ulumiddin 3-4
===> Futuhul Gayb
===> Dualar ve Zikirler
===> İslam,Tasavvuf,Hayat
===> Yunus Emre ve Tasavvuf
===> Divanı Kebir
===> İlahi Armağan
===> Marifetname
===> Tasavvuf ve islam
===> Rabıta ve Nakşibendilik
===> Mevlana
===> Mevlana Kitaplığı
===> Mevlananın Eserleri
=====> Fihi Ma Fih
=====> Mesnevi
=======> Mesnevide Geçen Hikayeler
=> Ahlaki Eserler
===> Gıybet
===> Gençlik Ahlakı Fütüvvet
===> Takva Bilinci
===> Din Nasihattır
===> Peygamberimizin Örnek Ahlakı
=> Büyüklerden Öğütler
===> Doğruların Öyküsü
===> İbretli Kıssalar
===> İslam Büyüklerinden Öğütler
=> Kıyamet Eserleri
===> Kıyamet Alametleri
=> Edebiyat Eserleri
===> Makale Dünyası
=====> Denemeler
===> Safahat
===> Şiir Dünyası
=> Eğitim
===> Bireysel Gelişim
===> Çocuk Eğitimi
===> Ekonomi
===> Çocuklarla Başbaşa
===> Başarının Prensipleri
===> Kuranda Çocuk Eğitimi
===> Yetişkin Din Eğitimi
===> Mükafat ve Ceza
===> İslam gençliğine öğütler
===> Anne baba eğitiminde yeni teknikler
=> Çocuk Gelişim Eserleri
===> Çocuk Gelişimi
===> Çocuk Terbiyesi
===> Çocuk ve Din
===> Çocuk Eğitimin Teknikleri
===> Sünnette Çocuk Eğitimi
=> Çeşitli Konularda Eserler
===> Zaferin Yolu ve Şartları
===> Allahın Gazabı ve Rızası
===> Gayemiz
===> İslam Çağrısı
===> Güncel Meseleler 2
===> Haydi Hizmete
===> Gönüllerin Gülü
===> Sabredenler ve Şükredenler
===> Merak Ettiklerimiz
===> Diyanet Fetvaları
===> İslamda Hükümet
===> Kuran ve Sünnette Evlilik
===> İslama Göre Dost ve Düşman
===> Müslümanın evliliği
===> Evlilik ve Aile Hayatı
===> Sağlık Ansiklopedisi
===> Din Psikolojisi
===> Yaşayan Hurafeler
===> Evlenme Adabı
===> El-Akl ve Fehmül Kuran
=> Hayatını Anlatan Eserler
===> Martin Lings
===> Peygamberimizin Hayatı
===> İslam Peygamberi
-----------------------------
Diyanet İşleri Başkanlığımıza Teşekkür Ederiz.
-----------------------------
=> Sorularla Ticaret Hayatı
===> Alışveriş
===> Borçlar
===> Emanet
===> Havale
===> Kefalet
===> Kiralık
===> Hibe ve Bağış
===> Vekalet ve Komisyon
===> Güncel Ticari Meseleler
===> Ticari Hayat
=> Dini Sorular ve Cevapları
===> Akaid - İnanç Esasları
===> Dua ve Zikir
===> Helaller ve Haramlar
===> Tasavvuf ve Yaşam
===> Mezhepler
===> Dinler
=> Fıkıh Soruları ve Cevapları
===> Adak ve Yemin
===> Sorularla Taharet (Temizlik)
===> Sorularla Namaz
===> Sorularla Zekat
===> Sorularla Oruç
===> Sorularla Hac
===> Sorularla Umre
===> Sorularla Kurban
===> Sorularla Sadaka
=> Sorularla Aile Hayatı
===> Genel Aile Hayatı
===> Evlilik ( Nikah )
===> Boşanma (Talak)
===> Miras ve Vasiyet
===> Süt Emzirme
=> Sorularla İslam
=> Sorularla Hz. Muhammed (s.a.v)
=> İlmihal - Ömer Nasuhi Bilmen
===> İtikat
===> Taharet-Temizlik
=====> Taharet İlmihali - A
=====> Taharet İlmihali - B
===> Namaz
=====> Namaz İlmihali - A
=====> Namaz İlmihali - B
=====> Namaz İlmihali - c
=====> Namaz İlmihali - D
=====> Namaz İlmihali - E
===> Oruç
=====> Oruç İlmihali - A
=====> Oruç İlmihali - B
===> Zekat
===> Hac
===> Kurban Ve Av
===> Kerahet ve İhtihsan
===> İslam Ahlakı Kitabı
-----------------------------
๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi
===> Editörün Notu
===> Türkiye
===> Gündem
===> Söyleşi
===> Dosya Konusu
===> Dosya Yazıları
===> Tarih
===> Düşünce
===> Kitap
===> Edebiyat
===> Diğer Yazılar
=> Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri
===> Sunuş
===> Başyazı
===> Ayın Konusu
===> Binbir Damla
===> Tasavvuf Klasikleri
===> Hal Dili
===> Dün Bugün Yarın
===> Dünya Hali
===> Tencere
===> Kapaktakiler
===> Diğer Yazılar
===> Şiir
===> Tavan Arası
===> Kitaplık
=> Semerkand Aylık Aile Dergisi
===> Editörden
===> Başyazı
===> Haberiniz Olsun
===> Kapak Konusu
===> Değerlerimiz
===> Gençlere Sorduk
===> Evlilik - İletişim
===> Psikoloğum
===> Pedagoğum
===> Mizah
===> Sağlık
===> Yemek
===> Bizden Haberler
===> Sizden Gelenler
===> Diğer Yazılar
-----------------------------
๑۩۞۩๑ İlmi & Erdemli Sözler Dünyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Güzel Sözler
=> Kutsal Günler
===> Beraat Kandili
===> Miraç Kandili
===> Mevlüt Kandili
===> Regaib Kandili
===> Kadir Gecesi
=> Mübarek Aylar
=> Önemli Günler
===> Ramazan Bayramı
===> Kurban Bayramı
===> Cuma Bayramı
===> Resmi Bayramlar
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Ramazan Ayı Özel Dünyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> İlim Dünyası İle Ramazan Ayı
===> Ramazan Ayı Yemekleri
===> Ramazan Ayı Duaları
===> Ramazan Ayı Faziletleri
===> Ramazan Ayı Günlüğüm
===> Ramazan Ayı Fıkhi Bilgileri
===> Ramazan Ayı Önemi
===> Ramazan Ayı Tavsiyeleri
===> Ramazan Ayı Galeri
===> Ramazan Ayı Nameleri
===> Ramazan Ayı Mizahları
===> Ramazan Ayı Makaleleri
===> Ramazan Ayı Kıssaları
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Açık Öğretim & İlitam Dunyasi ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> İlitam Forum
===> Ankara İlitam
===> İstanbul İlitam
===> Erzurum İlitam
===> İnönü İlitam
===> Samsun İlitam
===> İzmir İlitam
===> Diyarbakır İlitam
===> Sivas İlitam
===> Elazığ İlitam
=> İlitam Formu
===> Sistematik Kelam
=====> Sistematik Kelam Özetleri
=====> Sistematik Kelam Soruları
=====> Sistematik Kelam Dökümanlar
===> Fıkıh Usulü
=====> Fıkıh Usulü Özetleri
=====> Fıkıh Usulü Soruları
=====> Fıkıh Usulü Dökümanları
=> Sakarya İlitam
===> Ders Notları ve Özetler
=====> 5.Yarıyıl Dersleri
=======> Sistematik Kelam
=====> 6.Yarıyıl Dersleri
===> Ders Soruları
=====> 4. Sınıf Sınav Soruları
=====> 3. Sınıf Sınav Soruları
===> Sınav Deneme Soruları
=====> 3.Sınıf Deneme Soruları
=====> 4.Sınıf Deneme Soruları
===> Sesli Dersler
===> Ders Pdfleri ve Slaytları
===> Sakarya İlitam Öğrencileri
===> Sakarya İlitam 3.Sınıf Öğrencileri
===> Sakarya İlitam 4.Sınıf Öğrencileri
=> İlitam Arapça Sesli Ders - Özel Bölüm
=> Açık Ögretime Giriş
===> Açıköğretim Bölümleri
=> Aöf İlahiyat Programı
===> İlahiyat 1.sınıf
=====> Ders Özetleri ve Notları
=====> Din Hizmetlerinde İletişim ve Halkla İlişkiler
=====> Sosyal Bilimlerde Temel Kavramlar
=====> İslam Dininin Temel Kaynakları
=====> Temel Bilgi Teknolojileri
=====> İlk Dönem İslam Tarihi
=====> İslam Dini Esasları
===> İlahiyat 2.sınıf
=====> Ders Özetleri ve Notları
=====> Ana Konularıyla Kuran
=====> Dinler Tarihi
=====> Türk Medeniyeti Tarihi
=====> İslam Düşünce Tarihi
=====> Dine Yeni Yaklaşımlar
=====> Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi
=====> Türk Dili
===> Arapça Dersi
=====> 1.Sınıf
=====> 2.Sınıf
=====> Pratik Arapça
=====> Sınav Soruları
=======> 1.Sınıf
=======> 2.Sınıf
=====> Fiil Çekimleri
=====> Arapça Hikayeler
=====> Arapça Deyimler
=> Dokuz Eylül İlitam
===> Kuran-ı Kerim I
===> Arapça I
===> Tefsir ve Tefsir Metinleri
===> İslam Bilimlerinde Yöntem
===> Mantık
===> İslam Tarihi ve Medeniyeti
===> Kuran-ı Kerim II
===> Arapça II
===> Hadis ve Hadis Metinleri
===> İslam Ahlak Felsefesi
===> Felsefe Tarihi
===> İslam Mezhepleri Tarihi
===> Osmanlı Türkçesi
===> Kuran-ı Kerim III
===> Sistematik Kelam
===> Fıkıh Usulü
===> İslam Felsefesi
===> Ana Konularıyla Kuran
===> Tasavvuf
===> Kuran-ı Kerim IV
===> Din Eğitimi
===> İslam Hukuku
===> Din Felsefesi
===> Dinler Tarihi
===> Din Hizmetleri
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Kuran-Kerim Eğitim Dunyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Elif Cüzü
=> Kuran Öğretiyoruz
=> Tecvid Öğretiyoruz
=> Kuran Öğrenim Teknikleri
=> İlim Talebesinin Edepleri
=> Kuran-ı Kerim Hatmi
=> Üç Boyutlu Kuran-ı Kerim Oku
=> Kuran-ı Kerim Hatim İndir (Ücretsiz)
-----------------------------
Osmanlıca Eğitim Dünyası
-----------------------------
=> Osmanlıca Eğitimi
===> Osmanlıca Eğitim Kitabı
===> Osmanlıca Eğitim Seti
===> Osmanlıca Yazı Defteri
===> Ücretsiz Osmanlıca Eğitim Setleri
===> Ücretsiz Osmanlıca Eğitim Kitapları
=> Osmanlıca Klavye
=> Meb Osmanlıca Dersleri
=> Osmanlıca Yardım Bölümü
===> Osmanlıca Nasıl Öğrenilir ?
===> Osmanlıca Nasıl Öğretilir ?
-----------------------------
Atatürk Üniversitesi Önlisans İlahiyat Bölümü
-----------------------------
=> 1. Sınıf Güz Dönemi
===> İlk Dönem İslam Tarihi
===> Arapça I
===> İslam Ahlak Esasları
===> Temel Bilgi Teknolojileri I
===> İslam İnanç Esasları
===> İslam İbadet Esasları
===> İslam Sanatları Tarihi
=> 1. Sınıf Bahar Dönemi
===> Arapça II
===> Hadis Tarihi ve Usulü
===> İslam Hukukuna Giriş
===> İslam Kurumları ve Medeniyeti Tarihi
===> Türk İslam Edebiyatı
===> Tefsir Tarihi ve Usulü
===> Temel Bilgi Teknolojileri II
=> 2. Sınıf Güz Dönemi
=> 2. Sınıf Bahar Dönemi
-----------------------------
Din Hizmetleri Alan Bilgisi Testi - DHBT
-----------------------------
=> DHBT - KPSS- ÖSYM
===> Diyanet Dhbt Sınav Duyuruları
===> Diyanet Dhbt Çıkmış Sorular
===> Diyanet Dhbt Sınav Konuları
===> Çözümlü Dhbt Sınav Soruları
===> Diyanet Dhbt Hazırlık
===> Diyanet Dhbt Sınavı
=> Dhbt Sınav Dersleri
=> Dhbt Kitap Tanıtımları
===> Dhbt Yeterlilik Kitapları
=> Diyanet Dhbt Hazırlık Sitesi
=> Dhbt Uzaktan Eğitim
===> Dhbt Lise 1.Grup
===> Dhbt Önlisans 1.Grup
===> Dhbt Lisans 1.Grup
===> Dhbt Ön Hazırlık Programı
=> Dhbt Online Dersane
===> Dhbt Kariyer Rehberlik
===> Dhbt Görsel Eğitim Setleri
===> Dhbt Online Eğitim Sitesi
=> Dhbt Sınav Testleri
=> Dhbt Mülakat Hazırlık Çalışması
===> Dhbt Mülakat için Tecvid Çalışması
===> Dhbt Mülakat için Siyer Çalışması
===> Dhbt Mülakat için Fıkıh Çalışması
===> Dhbt Mülakat için Akaid Çalışması
=> Öabt Sınavı Kitap Tanıtımları
=> Dini Cd & Dvd Eğitim Tanıtımları
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Rüya Tabiri ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Rüya Tabiri
===> A-Rüya Tabiri
===> B-Rüya Tabiri
===> C-Rüya Tabiri
===> Ç-Rüya Tabiri
===> D-Rüya Tabiri
===> E-Rüya Tabiri
===> F-Rüya Tabiri
===> G-Rüya Tabiri
===> H-Rüya Tabiri
===> I-Rüya Tabiri
===> İ-Rüya Tabiri
===> K-Rüya Tabiri
===> L-Rüya Tabiri
===> M-Rüya Tabiri
===> N-Rüya Tabiri
===> O-Rüya Tabiri
===> Ö-Rüya Tabiri
===> P-Rüya Tabiri
===> R-Rüya Tabiri
===> S-Rüya Tabiri
===> Ş-Rüya Tabiri
===> T-Rüya Tabiri
===> U-Rüya Tabiri
===> Ü-Rüya Tabiri
===> V-Rüya Tabiri
===> Y-Rüya Tabiri
===> Z-Rüya Tabiri
=> Rüya Dünyası
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Yeni İlahiyat Önlisans Proğramı / Kredili Sistem ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> İlahiyat Önlisans Kredili Sistem
=> İlahiyat Önlisans 1. Sınıf Dersleri
===> İlahiyat Önlisans 1. Yarıyıl
=====> İslam İnanç Esasları
=====> İslam İbadet Esasları
=====> İslam Ahlak Esasları
=====> İlk Dönem İslam Tarihi
=====> İslam Sanatları Tarihi
=====> Arapça 1
=====> Temel Bilgi Teknolojileri 1
===> İlahiyat Önlisans 2. Yarıyıl
=====> Tefsir Tarihi ve Usulü
=====> Hadis Tarihi ve Usulü
=====> İslam Hukukuna Giriş
=====> İslam Kurumları ve Medeniyeti
=====> Türk İslam Edebiyatı
=====> Arapça 2
=====> Temel Bilgi Teknolojileri 2
=> İlahiyat Önlisans 2. sınıf Dersleri
===> İlahiyat Önlisans 3. Yarıyıl
=====> Tefsir
=====> Günümüz Fıkıh Problemleri
=====> İslam Düşünce Tarihi
=====> İslam Mezhepleri Tarihi
=====> Din Psikolojisi
=====> Arapça 3
=====> Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi 1
=====> Türk Dili 1
===> İlahiyat Önlisans 4. Yarıyıl
=====> Hadis Dersi
=====> Hadis
=====> Kelama Giriş
=====> Din Sosyolojisi
=====> Yaşayan Dünya Dinleri
=====> Din Eğitimi ve Din Hizmetlerinde Rehberlik
=====> Arapça 4
=====> Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi 2
=====> Türk Dili 2
=> İlahiyat Önlisans Sınav Soruları
=> İlahiyat Arapça Önlisans
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Memurluk ve Sınav Sistemleri ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Diyanet Yeterlilik Sınavına Hazırlık
===> Yeterlilik Sınav Soruları
===> Yeterlilik Sınav Testleri
=> Diyanet İşleri Başkanlığı
===> Personel Hizmetleri
===> Diyanet Duyurular
===> Din Hizmetleri
===> Eğitim Faliyetleri
===> Personel Faaliyetleri
===> Hac ve Umre Hizmetleri
===> Din Görevlileri
=====> Yeterlilik Belgesi
===> Yeterlilik & Mbsts Sınav Soruları
=> Rehberlik Hizmetleri
===> Test Çözüm Teknikleri
===> Sınavlar Rehberi
-----------------------------
๑۩۞۩๑ İslamda Bayanlar Dünyası (Tıbbi & İlmi Konular) ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Müslüman Bayanlar ve İslami ilimler
===> İslamda ve Tarihte Kadın
===> Müslüman Bayanlar İçin Namaz
===> Müsliman Bayanlar İçin Oruç
===> Muslüman Bayanlar için Tesettür
===> Müslüman Bayanlar için Evlilik
===> Müslüman Bayanlar için Özel Haller
===> Sorularımız ve Cevaplarımız
===> Üyelerimizin Paylaşımları (İlmihal)
===> Müslüman Bayanlar İçin Fetvalar
=> Bayanlar için Sağlık Köşesi
===> Bayanlar & Sağlık
===> Lohusalık Dönemi
===> Hamilelik Dönemleri
===> Bayanlar & Diyet
===> Sağlıklı Cilt & Bakım
===> Bayanlar & Cinsel Hayat
===> Üyelerimizin Paylaşımları (Sağlık)
-----------------------------
Ales , Dgs , Kpss Hazırlık Dünyası
-----------------------------
=> Dgs Sınavına Hazırlık
===> Dgs Sözel Mantık Dersleri
===> Dgs Sayısal Mantık Dersleri
===> Dgs Sınavı için Rehberlik
===> Dgs Bilgi Paylaşım Alanı
=> Dgs Sınav Sistemi
===> Dgs Çıkmış Sorular
===> Dgs Dökümanları
===> Dgs Sıkça Sorulanlar
===> Dgs Test Bankası
=> Dgs için Tavsiye Kaynaklar
===> Dgs Kitap Tanıtımları
===> Dgs Görüntülü Eğitim Setleri
===> Dgs Hazırlık Web Siteleri
===> Dgs Online Dersaneler
===> Dgs için Tavsiye Dersaneler
===> Dgs Sınavını Nasıl Kazanırım ?
=> Dgs ve İlahiyat Önlisans
=> Dgs İlitam Yerleştirme Özel Bölüm
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Bilim Dunyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Psikoloji Dünyası
=> Tıp Dünyası
=> Biyoloji Dünyası
===> Biyoloji Bilimcileri
=> Kimya Dünyası
===> Kimya Bilimcileri
=> Fizik Dünyası
===> Fizik Bilimcileri
=> Matematik Dünyası
===> Matematik Bilimcileri
=> Coğrafya Dünyası
===> Coğrafya Bilimcileri
=> Önemli Tarihi Buluşlar
=> Bilim ve Teknolojileri
=> Astronomi ve Uzay Teknolojileri
=> Eğitim Dünyası
-----------------------------
Arapça Kitap Dağıtım
-----------------------------
=> Arapça Dağıtım
===> Arapça Kaynak Kitaplar
===> Arapça Ders Kitapları
=> Bayanlara Özel Arapça Kursu
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Arapça Dil ve Gramer Eğitim Dünyası (yakında) ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Arapça Hakkında
=> Arapça Osmanlıca Klavye
-----------------------------
Diyanet Yeterlilik Kitabı
-----------------------------
=> Kitap Kampanya ve Tanıtımları
=> Diyanet Yeterlilik Sınavı 2013
=> Diyanet Yeterlilik
===> Diyanetyeterlik.com
===> Diyanetkitap.com Kampanyalar
===> Din Görevlileri
===> Din Görevlisi Kitabı
=> Diyanet Yeterlik 2013
=> İslami Kitaplar
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Eğlence Dünyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> 3D-Boyut Dünyası
=> Çoçukların Dünyası
===> Oyun Dünyası
===> Masal Dünyası
===> Mizah Dünyası
===> Dini Hikayeler
===> Flash Eğlence Dünyası
===> Sevgili Peygamberim
=====> 365 Günde Sevgili Peygamberim
===> Sesli Masal Dünyası
=> Sorular - Cevaplar
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Yemek ve Pasta Tarifi Dünyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Yemek ve Pasta Tarifleri
===> Çorbalar
===> Sebze Yemekleri
===> Makarnalar
===> Pilavlar
===> Köfteler
===> Börekler
===> Tatlılar
===> Hamur İşleri
===> Kekler
===> Salatalar
===> Sütlü Tatlılar
===> Kurabiyeler
===> Yaş Pastalar
===> İçecekler
===> Balık Yemekleri
===> Et ve Tavuk Yemekleri
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Fotoğraf & Resim Paylaşım Dunyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Resimler
===> İslami Resimler
===> İbretlik Resimler
===> Doğa Resimleri
===> Resimli Konular
-----------------------------
Doğal Bitkisel Bakım
-----------------------------
=> Doğal Bitkisel Bakım
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Güncel Haberler & Tarihden Başlıklar ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> ilimdunyasi.com Haberleri
=> Sınav Duyuruları
===> Diyanet Sınav Duyurusu
===> Meb Sınav Duyurusu
===> Ösym Sınav Duyurusu
===> Mesleki Bilgiler Sınav Duyurusu
===> Memurlar Sınav Duyurusu
=> Tarihe Yolculuk
===> Tarihten Başlıklar
===> Çanakkale Zaferi
=> Tarihi Mekanlar
===> Müzeler
===> Saraylar
===> Kaleler
===> Türbeler
===> Camiler
=> Hakikate Erenler Dünyası
===> Müslümanlık Nedir ?
===> Hidayet Dünyası
===> Hidayete Erenler
===> Dünyadan Seçmeler
===> Müslaman Olmak İsiyorum
=> Yıldızname
=> Ölüm ile Yüzleşme
=> Mucizeler Dünyası
=> Yaşamdan Seçmeler
-----------------------------
15 Temmuz Gazi ve Şehid Haberleri
-----------------------------
=> 15 Temmuz Gazi ve Şehid Haberleri
-----------------------------
๑۩۞۩๑ İmam Hatip Dünyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> İmam Hatip
=> İmam Hatip Gönül Kalemi
=> Kutlu Doğum Programı
-----------------------------
İlim Dünyası Arşiv Kategorisi
-----------------------------
=> İlim Dünyası Arşiv Konuları
=> İlim Dünyası - İnstagram
TinyPortal v1.0 beta 4 ©
Bloc
|
harita
|
Site Map
|
Sitemap
|
Arşiv
|
Wap
|
Wap2
|
Wap Forum
|
urllist.txt
|
XML
|
urllist.php
|
Rss
|
GoogleTagged
|
|
Sitemap1
|
Sitema2
|
Sitemap3
|
Sitema4
|
Sitema5
|
urllist
|
Yükleniyor...