> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Kütübü Sitte > hac
Sayfa: 1 2 [3] 4 5 6 ... 9   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: hac  (Okunma Sayısı 7780 defa)
05 Nisan 2010, 15:59:40
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« Yanıtla #10 : 05 Nisan 2010, 15:59:40 »



ÜÇÜNCÜ BAB


MÎKAT VE İHRAM HAKKINDA
Bu babta İKİ FASIL ile ÜÇ FER´ vardır.

BİRİNCİ FASIL

MÎKAT HAKKINDADIR

*

İKİNCİ FASIL

İHRAM VE HARAMLAR HAKKINDADIR

*

BİRİNCİ FER´

TELBİYE

*

İKİNCİ FER´

İHRAM YASAGI İHLALİ

*

ÜÇÜNCÜ FER

CEZÂU´S-SAYD (AVLANMANIN HÜKMÜ)



BİRİNCİ FASIL

MÎKÂTLAR


MÎKAT:


Hacc ve umre ibadetlerinin kendine has menâsiki vardır.[41] Bunlardan biri ihramdır. İşte, Mekke dışından hacc için gelenlerin ihram giymeleri şart olan yerlerden her birine mîkat denir. Mekke´ye gelinen istikâmete göre mîkat yerleri farklıdır ve toplam beş adet mîkat vardır: Zülhuleyfe, Zat-ı Irk, Cuhfe, Karn, Yelemlem.

Mekke´de bulunanların hacc için mîkatı Mekke´dir. Umre için, Mekke´nin Harem bölgesinin dışında ihram giymesi gerekir. Bu maksadla Mekke´ye en yakın Ten´im mevkii vardır, oraya gidip ihram giymesi gerekir.

İhram giyme vaktine de mîkat denir. Mîkat mahallerinden önce de ihrame girilebilir.

İhramla ilgili yasaklar ihramın giyildiği yerden itibâren başlar. Mecburi ihram giyme yerleri, gelinen istikametlere göre şöyledir:

1- Zülhuleyfe: Medine istikametinden gelenlerin mîkatıdır. Mekke´ ye en uzak mîkattır. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Veda haccında burada ihrama girmiştir. Şimdilerde Âbâr-ı Ali veya Ebyâr-ı Ali denilmektedir. Mekke´ye 450 km uzaklıktadır.

2- Cuhfe: Şam yönünden gelenlerin mîkatıdır. Mekke´ye 187 km. mesafededir.

3- Zat-ı Irk: Irak istikâmetinden gelenlerin mîkatıdır.

4- Karn: Necid bölgesi cihetinden gelenlerin mîkatı olup Mekke´ye 54 km. mesafededir.

5- Yelemlem: Yemen tarafından gelenlerin mikatıdır. Mekke´ye uzaklığı 54 km´dir, en yakın olanı budur.

Kızıl Deniz´in Süveyş cihetinden gelenler, Cuhfe yakınındaki Râbiğ hizasında, Cidde tarafından gelenler Cidde´de ihrama girmektedirler, buralar da mîkat sayılmaktadır.[42]



ـ1ـ عن ابن عمر رَضِىَ اللّهُ عَنْهُما قال: ]أشْهُرُ الحَجِّ شَوَّالٌ وَذُو القَعْدَةِ وعَشْرٌ مِنْ ذِي الحِجَّةِ[. أخرجه البخارى ترجمة .



1. (1182)- İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) dedi ki: "Hacc ayları Şevvâl, Zülkade ve Zilhicce´den de on gündür." [Buharî, Hacc 33 (Tercüme, yani bâb başlığı olarak senetsiz kaydetmiştir.)][43]



AÇIKLAMA:



Haccın menâsikini îfa edebilmek için muayyen zamanlar vardır. Bu zamanlar dâhilinde yapıldıkları takdirde menâsik muteber olur. Sadedinde olduğumuz rivayet bu vakitleri bildirmektedir. Bu aylara eşhür-i hacc veya mevsim-i hacc denir. Bunlar Şevval, Zilkade aylarıyla Zilhicce´nin ilk on günüdür. Bunlar dışında menâsik îfa edilemez. Bu husus âyet-i kerime ile de tavzih edilmiştir. (Meâlen): "Hacc bilinen aylardandır. O aylarda hacca girişen kimse bilmelidir ki, haccda kadına yaklaşmak, sövüşmek, döğüşmek yoktur..." (Bakara 197).

İbnu Abbâs, İbnu Ömer, İbrahim Nehâî, Şa´bî, Mücâhid, Hasan Basrî, Ahmed İbnu Hanbel hazerâtı Zilhicce´nin onuncu gününün de hac mevsimine dahil olduğunu söylemişlerdir. Hanefi mezhebi de bu görüştedir. Haccın son rüknü olan tavaf-ı ziyâret bu günde yapılır.

İmam Şafiî Zilhicce´nin dokuzunu sayar, onuncu gününü saymaz.

İmam Mâlik bütün Zilhicce ayını hacc mevsimine dâhil addeder. Ona göre ayette geçen eşhür şehr´in cem´idir. Arapça´da cem´in en azı üçtür. Âyette eşhür dendiğine göre bu üç ay tam olarak hacc aylarıdır. Ancak Şâfiî ve Mâlik hazretlerinin sözleri mütearif malûmata aykırıdır.

Hacc mevsimi, belirtilen bu vakitlerin dışına çıkarılamaz. Hanefî ve Mâlikîler haccın şerâit-i mütekaddimesinden olan ihrama bu aylar dışında da girilebileceğini kabul ederler, ancak sünnete aykırı olduğu için mekruh addederler. Şafiî hazretler i ise hiç câiz görmez ve "Bu, hacc değil umre olur" der.

Gerek temettu, gerek kıran ve gerekse ifrad haccının geri kalan menâsikinin sahih olması için bu sayılan aylar içinde yapılmasının şart olduğunu söylemekte hepsi ittifak eder.

Buharî´nin kaydettiğine göre, Horasan fâtihi Abdullah İbnu Âmir, Horasan´ı fethedince, bu lütf-i İlâhi´ye şükür olarak, Horasan´dan Medine´ye kadar ihramlı gitmeye ahdeder ve Nisâbur´da ihrama girer. Medine´ye varıp Hz.Osman´ın huzuruna çıkınca, Hz.Osman (radıyallahu anh) onu bu davranışı sebebiyle ayıplar. Ayıplama sebebini, bazı âlimler Mekke ile Horasan arasındaki uzaklığın eşhürü´lhacc mesafesinden fazla olmasıyla yani, hacc mevsimi dışında ihrâma girmiş olmasıyla izah ederler. Dolayısiyle Hz. Osman bunu hoş karşılamamış ve ayıplamıştır.[44]



ـ2ـ وعن هشام بن عروة ]أنَّ عَبْدَ اللّهِ بْنَ الزُّبَيْرِ رَضِىَ اللّهُ عَنْهُما: أقَامَ بِمَكَّةَ تِسْعَ سِنِينَ يُهلُّ بِالْحَجِّ لِهَِلِ ذِى الْحِجَّةِ، وَعُرْوَةُ مَعَهُ يَفْعَلُ ذلِكَ[ .



2. (1183)- Hişâm İbnu Urve (merhum) anlatıyor: "Abdullah İbnu Zübeyr (radıyallahu anhümâ) Mekke´de dokuz yıl ikâmet etti. Bu esnada Zilhicce´nin hilâli ile yüksek sesle telbiyeye başladı. (Kardeşi) Urve de onunla aynı şeyi yapardı" [Muvatta, Hacc 50, (1, 339).][45]



AÇIKLAMA:



Bu rivayet, Abdullah İbnu Zübeyr´in Mekke´de geçirdiği hilâfet yılları esnasında hacc mevsiminin başlamasıyla, diğer hacılar gibi bulunduğu yerde telbiyeye başladığını anlatmaktadır. Daha önce de söylendiği üzere, Mekke´de oturanlar -ister yerli ister dışardan gelen (âfakî) olsun- hacc mevsimi başlar başlamaz bulundukları yerde ihrâma girerek telbiyeye başlarlar. (Telbiye: yüksek sesle Lebbeyk Allahümme lebbeyk... duasını okumaktır.) Mekke´nin dışında olan Mekkeliler hacc yapmak diledikleri takdirde Mekke´ye dönerken geçtikler yerdeki mîkatta âfakiler gibi ihrama girerler.

Hacc için Mekke´de ihram giymiş olanlar, Kâbe tavafını ve Safâ ile Merve arasındaki sa´yi Mina dönüşüne te´hir ederler. İmam Mâlik, Abdullah İbnu Ömer´in böyle yaptığını belirtir.[46]



ـ3ـ وعن القاسم بن محمد ]أنَّ عُمَرَ رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ قالَ: يَا أهْلَ مَكَّةَ مَا شأنُ النَّاسِ يأتُونَ شَعْثاً وأنْتُمْ مُدَّهنُونَ أهِلُّوا إذَا رَأيْتُمُ الهَِلَ[. أخرجهما مالك.»الشَّعِثُ« البعيد العهد بِتَسْرِيح الشعر وغسله .



3. (1184)- Kasım İbnu Muhammed anlatıyor: "Hz. Ömer (radıyallahu anh) Mekkelilere şöyle hitab etti: "Ey Mekkeliler! Ne oluyor da uzak diyardan gelenler saçları dağınık vaziyette iken sizler yağlanıyorsunuz? (Zilhicce) hilâlini görünce siz de telbiyede bulunun." [Muvatta, Hacc 49, (1, 339).][47]

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: hac
« Posted on: 30 Haziran 2025, 21:22:30 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: hac rüya tabiri,hac mekke canlı, hac kabe canlı yayın, hac Üç boyutlu kuran oku hac kuran ı kerim, hac peygamber kıssaları,hac ilitam ders soruları, hacönlisans arapça,
Logged
05 Nisan 2010, 16:00:26
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« Yanıtla #11 : 05 Nisan 2010, 16:00:26 »

AÇIKLAMA:



Mekke´ye dışardan hacc için gelenler (âfakiler) ihramları sebebiyle saçlarına yağ sürüp taramadıkları için, Hz. Ömer (radıyallahu anh) onlara kasden "saçları dağınık" tâbirini kullanmıştır.

Şa´s, bakımsız, taranmamış ve kirli saça denir. Mekkeliler ihramsız olmaları sebebiyle saçlarını yağlayıp taradıkları için Hz. Ömer onlara, "Sizler yağlanıyorsunuz" demiştir.

Hz. Ömer sanki şöyle demektedir: "Buraya uzaktan gelenlerin, tâzimen saçları karışık olunca buranın yerlileri olan sizlerin bu tâzim vaziyetine girmesi evla ve ensebtir."

Nitekim, bu maksadını daha açık olarak şöyle dile getirmiştir: "(Zilhicce ayına girip) hilâli görünce siz de ihrama girin ve telbiyeye başlayın."

Abdullah İbnu Ömer (radıyallahu anh) ise terviye günü[48] (yani Zilhicce´nin 8. günü) telbiyede bulunmakla babasına muhalefet etmiştir. Her iki görüşü de benimseyen fukahâ mevcuttur.[49]



ـ4ـ وعن عطاء ]أنَّهُ سُئِلَ عَنِ المُجَاوِرِ مَتَى يُلَبِّى بِالْحَجِّ. فقَالَ: كانَ ابْنُ عُمَرَ رَضِىَ اللّهُ عَنْهُما إذَا أتى مُتَمَتِّعاً يُلَبِّى بِالحَجِّ يَوْمَ التَّرْوِيَةِ إذَا صَلَّى الظُّهْرَ

واسْتَوى عَلى رَاحِلَتِهِ[. أخرجه البخارى ترجمة.»يَوْمُ التَّرّوِيَةِ« هو الثامن من ذى الحجة، سمى بذلك ‘نهم كانوا يرتوون من الماء فيه .



4. (1185)- Atâ´ya: "Mücâvir (Mekke´de ikâmet eden) hacc için ne zaman telbiyede bulunur?" diye sorulmuştu. Şu cevabı verdi: "İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) mütemetti olarak gelince, terviye günü, öğleyi kılıp, devesine bindi mi hacc için telbiyede bulunurdu." [Buharî, Hacc 82, (Tercüme yani bab başlığı olarak kaydedilmiştir. Senetsizdir.][50]



AÇIKLAMA:



1- Önceki rivayetin açıklamasında da kaydettiğimiz üzere İbnu Ömer, Zilhicce´nin sekizinci günü, yevm-i terviyede ihrama girmektedir. Buharî´nin kaydına göre, kendisine: "Herkes Zilhicce hilâli görülünce ihrama girdiği halde sen terviye gününe kadar girmiyorsun?" diye sorulunca: "Ben, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ı bineği yola çıkarıncaya kadar telbiye yapar görmedim" diye cevap verir.

2- Mütemetti, umre ve haccını ayrı ayrı ihram giyerek eda eden demektir. Yani önce umre için ihram giyer, umreyi tamamlayınca ihramdan çıkar. Bir müddet ihramsız, yasaksız yaşadıktan sonra, hacc için yeniden ihrama girer. Şu halde sadedinde olduğumuz hadis, Adullah İbnu Ömer (radıyallahu anh)´in, temettu haccı yaptığını, haccetmek üzere ihrama, Zilhicce´nin sekizinde girdiğini, öğle namazını kıldıktan sonra Mina´ya gitmek üzere devesine binince telbiye getirmeye başladığını ifade etmektedir. İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ), Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ı haccı böyle eda ederken gördüğü için bu tarzda hareket etmiştir.[51]



ـ5ـ وعن ابن عباس رَضِىَ اللّهُ عَنْهُما قال: ]مِنَ السُّنَّةِ أنْ َ يُحْرَمَ بِالْحَجِّ إَّ في أشْهُر الحَجِّ[. أخرجه البخارى ترجمة أيضاً .



5. (1186)- İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) şunu söylemiştir: "Hacc için, sadece hacc aylarında ihrama girmek sünnettendir." [Buharî, Hacc 33 (tercüme yani bab başlığı olarak kaydetmiştir).][52]



AÇIKLAMA:



1- Hacc ayları (eşhürü´lhacc) Şevvâl, Zilkade ve Zilhicce´dir. Hacc menâsiki bu aylarda başlatılabilir. 1182 numaralı hadiste açıklandığı üzere hacc menâsikinden olan ihrama, bu ayların dışında da girilmesinin câiz olduğu bir kısım ulemâca kabul edilmiş, ancak mekruh addedilmiştir. Sünnete uygun olanı, İbnu Abbas (radıyallahu anh) hazretlerinin belirttiği üzere bütün menâsikin mezkur üç ay içerisinde başlatılmasıdır.[53]



ـ6ـ وعن ابن عمر رَضِىَ اللّهُ عَنْهُما قال: ]قال رسولُ اللّه #: يُهلُّ أهْلُ الْمَدِينَةِ مِنْ ذِي الحُلَيْفَةِ، وَيُهِلُّ أهْلُ الشَّامِ مِنْ الْجُحْفَةِ، وَيُهِلُّ أهْلُ نَجْدٍ مِنْ قَرْنٍ[. أخرجه الستة .



6. (1187)- İbnu Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Medineliler Zülhuleyfe´de, Şamlılar Cuhfe´de, Necidliler Karn´da ihrama girer, telbiyeye başlar." [Buharî, Hacc 8, 5, 10, İlm 52, İ´tisam 16; Müslim, Hacc 1347, (1182); Muvatta, Hacc 22, (1,330); Tirmizî, Hacc 17, (831); Ebû Dâvud, Menâsik 9, (1737); Nesâî, Hacc 17, 18, 21, (5,122-125).][54]



ـ7ـ وفي رواية: قال ابن عمر ]وَذكِرَ لى ولَمْ أسْمَعْ أنَّ رسولَ اللّه # قالَ. وَيُهِلُّ أهْلَ الْيَمَنِ مِنْ يَلَمْلَمَ[ .



7. (1188)- Bir rivayette İbnu Ömer der ki: "Bizzat işitmemekle beraber, bana söylendiğine göre, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurmuştur ki: "Yemenliler de Yelemlem´de ihrâma girerler." [Buharî, Hacc 8, İlm 52, İ´tisâm 16; Müslim, Hacc 13-18 (1182).][55]



AÇIKLAMA:



İbnu Ömer, Resûlullah´tan rivayet hususundaki hassâsiyetinin bir ifadesi olarak, Yahudilerin ihrama girme yeri ile ilgili haberi "Resûlullah´tan bizzat işitmedim ama, söylendiğine göre Yemenliler´in de Yelemlem´de ihrama gireceklerini söylemiş" diyerek rivayet etmiştir. Buharî ve Müslim´de muhtelif vecihlerden kaydedilmiş olan bu haberin, Buharî´ nin Kitâbu´l-İlm´deki vechi hepsinden farklı bir mahiyet taşır:



وَيَزْعُمُونَ اَنَّ رَسُولَ اللّهِ # قَالَ: وَيُهِلُّ اَهْلُ الْيَمَنِ مِنْ يَلَمْلَمْ وَكَان ابْنُ عُمَرَ يَقُولُ لَمْ اَفْقَهْ هذِهِ مِنْ رَسُولِ اللّهِ #

"...Bazılarının zu´muna göre Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Yemenliler de Yelemlem´de ihrâma girerler" buyurmuştur. Ben bunu, Resûlullah´ın nasıl söylediğini anlamadım."

İbnu Ömer dışında pek çok sahâbî, Yemenliler´in mîkatının Yelemlem olduğunu kesin bir şekilde Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´tan rivayet ederler.[56]



ـ8ـ وفي أخرى للبخارى: ]أنَّ رَجًُ سألَهُ مِنْ أيْنَ يَجُوزُ لِى أنْ أعْتَمِرَ. فقَالَ: فرَضَهَا رسولُ اللّه #: ‘هْلِ نَجْدٍ قَرْناً، وَ‘هْلِ المَدِينَةِ ذَا الحُلَيْفَةِ، وَ‘هْلِ الشَّامِ الجُحْفَةَ، وَلَمْ يَزِدْ[ .



8. (1189)- Buharî´de gelen bir diğer rivayette belirtildiği üzere, bir zât (Abdullah İbnu Ömer´e) gelerek: "Umre için nerede ihrama girmem câiz olur?" diye sorunca: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) mîkat yerleri olarak Necidliler için Karn´ı, Medineliler için Zülhuleyfe´yi, Şamlılar için Cuhfe´yi belirledi" demiş, başka bir mîkat yeri zikretmemiştir." [Buharî, Hacc 3.][57]



ـ9ـ وعن ابن عباس رَضِىَ اللّهُ عَنْهُما قال: ]وَقَّتَ رسولُ اللّه # ‘هلِ المَدِينَةِ ذَا الحُلَيْفَةِ، وَ‘هْلِ الشَّامِ الجُحْفَةَ، وَ‘هْلِ نَجْدٍ قَرْنَ المَنازِلِ، وَ‘هْلِ الْيَمَنِ يَلَمْلَمَ. قال: فَهُنَّ لَهُنَّ وَلِمَنْ أتَى عَلَيْهِنَّ مِنْ غَيْرِ أهْلِهِنَّ مِمَّنْ أرَادَ الحَجَّ وَالعُمْرَةَ. وَمَنْ كانَ دُونَهُنَّ فَمُهَلُّهُ مِنْ أهْلِهِ وَكذلِكَ حَتَّى أهلُ مَكَّةَ يُهِلُّونَ مِنْهَا[. أخرجه الخمسة إ الترمذى .



9. (1190)- İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) demiştir ki: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), Medineliler için Zülhuleyfe´yi, Şamlılar için Cuhfe´yi, Necidliler için Karnu´l-Menâzil´i[58], Yemenliler için Yelemlem´i mîkat yerleri olarak ta´yin etmiştir. Bu yerler, ora ahalileri ve oraya başka yerlerden hacc ve umre yapmak maksadıyla gelenler için mîkat yerleridir. Bu söylenen mîkat yerlerinin berisinde (yani mîkatlarla Mekke arasında) bulunanlar için mîkat, bulunduğu yerdir. Daha yakın yerde olanlar da böyledir. Nitekim Mekkeliler de Mekke´de ihrama girerler." [Buharî, Hacc 7, 9, 11, 12, Cezâu´s-Sayd 18; Müslim, Hacc 11, (1181); Ebû Dâvud, Menâsik 9, (1737); Nesaî, Hac 20, 23, (5, 123-125).][59]


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

05 Nisan 2010, 16:00:57
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« Yanıtla #12 : 05 Nisan 2010, 16:00:57 »

AÇIKLAMA:



1- Bu rivayet mîkatlarla ilgili bilinmesi gereken yer isimlerini belirtmekten başka iki umumî prensibi açıklıyor:

a) Resûlullah tarafından belirlenen mîkatlar, sadece ora halkı için değil, oradan geçen her bir Müslüman içindir. Söz gelimi Yemen cihetine bir iş için giden Suriyeli bir Müslüman hac mevsimi içinde dönüş yapıp haccetmeyi arzu ederse Yelemlem´de ihrama girer. Suriyelilerin aslî mîkatı olan Cuhfe´ye gitmesi gerekmez.

b) Belirlenen mîkatların iç kısmında kalan yerlerde ikâmet eden kimseler, bulundukları yerlerde hacc ve umre ihramını giyebilirler. Harem dahilinde (Mekke´de) bulunan bir kimse (Mekke´nin yerlisi veya Mekke´de bulunan bir âfâkî) umre için ihrama girecekse Harem´in dışına çıkması gerekir. Harem´in Mekke´ye en yakın hududu Ten´im´dir. Günümüzde Ten´im Camiî bu maksadla en güzel şekilde tanzim edilmiş durumdadır.[60]



1) İHRAMA MÎKATTA GİRMEK ŞART MI?


İhram için, Hz. Peygamber´in zikrettiği bu yerlere gelmek vecibe midir, oralara gelmeden ihrama girilemez mi?Bunun cevabı âlimlerce farklı şekillerde verilmiştir:

a) İmam-ı Âzam ve İmam Şafiî, Sevrî (rahimehumullah) gibi bir kısım ulemâya göre Mîkat´tan daha uzak yerde ihrama girmek kerâhetsiz caizdir. Çoğunlukla Şâfiîler, mîkatta giyinmeyi sünnete uyduğu için efdal bulurlar. Daha yakın yerde caiz değildir. Mîkatı ihramsız olarak geçip, sonradan ihram giyerse bu koyun kesmeyi gerektiren bir cinayet olur. Ancak geri dönüp, mîkatda ihramı giyerse ceza düşer. İmam-ı Âzam ve Şâfiî hazretleri, ihram yasaklarına gücü yetecek olan kimselerin mîkattan önce ihrama girmesini daha faziletli bulmuşlardır. İbnu Mes´ud, Hz. Ali, İmrân İbnu Husayn, İbnu Abbâs, İbnu Ömer ve Abdullah İbnu Âmir (radıyallahu anhüm ecmaîn) gibi Ashab´tan bir kısmı bu şekilde hareket etmiştir. 1168 numaralı hadiste gördüğümüz üzere, buna Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ın teşvikini bile zikretmek mümkündür.

Mîkattan önce ihrama girmek efdal diyenler herkesin evinde ihrama girmesinin daha muvafık olduğunu, mîkata kadar girmemenin bir ruhsat olduğunu da söylerler.

Öyle ise, ihrama, zikredilen mîkatların hizasında başka noktalarda da girilebilir, caizdir. (1193. hadisde açıklanacak).

b) İmam Mâlik, Hasan Basrî, Atâ gibi bazıları mîkattan evvel ihrama girmenin mekruh olduğuna hükmederler. Bunların delili Ashab´tan Hz. Ömer, Hz. Osman (radıyallahu anhümâ) gibi bazılarının bunu hoş karşılamamış olmasıdır. Nitekim Hz. Ömer, İmrân İbnu Husayn´ın Basra´dan ihrama girmesini, Hz. Osman da Abdullah İbnu Amir´ın Nisabur´dan ihrama girmesini iyi karşılamayıp ayıplamışlardır.

c) Zâhirîler´den İbnu Hazm, mîkat dışında ihrama girmenin haram olduğunu söyler. Ona göre, mîkattan evvel ihrama girip mîkatı geçen kimsenin ne haccı ne de umresi câiz değildir. Ancak, mîkata vardığında ihramını yenilemeye niyet etmişse o zaman bu ihramı sahih olur.[61]


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

05 Nisan 2010, 16:01:36
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« Yanıtla #13 : 05 Nisan 2010, 16:01:36 »

2- İHRAMI NİÇİN, NEREDE, KİMLER GİYER?


Hanefîlere göre, ihram esas itibariyle Harem bölgesine hürmet için giyilir. Yani, sadece umre veya hacc niyetiyle değil, ticâret, ziyaret, ilim gibi bir başka maksadla Mekke´ye gitmek isteyen mü´min bu mukaddes beldeye hürmeten ihramlı olarak girmesi gerekir. Mîkatları ihramlı geçmek vâcibtir.

Şâfîîlere göre, hacc ve umre kasdı yoksa Harem’e ve Mekke’ye ihramsız girilebilir, caizdir.

* Mîkat sınırları ile Harem bölgesi arasında kalan -ki Hıll denir- yerlerde bulunanlar, hacc ve umre dışında Mekke´ye girmek için ihram giymek mecburiyetinde değildirler.

* Mîkat sınırları dışına çıkmadıkça, Harem bölgesinin dışına çıkan Mekkeliler, tekrar Mekke´ye girerken ihram giymek zorunda değildir.

* Doğrudan Harem bölgesi veya Mekke´ye girmek kasdı olmadan Hıll bölgesine girmek isteyen âfakilerin mîkatta ihram giymesi gerekmez. Bu şekilde Hıll dahiline ihramsız girmiş bulunan bir âfakî, bilahere, Harem´e veya Mekke´ye girip çıkmak istese, Hıll bölgesinde ikâmet edenlerin hükmüne tâbi olurlar. Hacc ve umre için bulundukları yerde ihrama girerler, ticaret, ziyaret gibi maksadlarla girecek olurlarsa ihram gerekmez. İhram olmaksızın Kâbe´yi de tavaf edebilirler.

* Hacc veya umresini tamamlayan hacı ihramdan çıktıktan sonra, Hıll bölgesi hududundan çıkmadıkça Mekke´ye girişlerinde ihram giymez. Mesela Mîkat mahalli olan Cidde´ye gidecek olsa, ihrama girmeden tekrar Mekke´ye dönebilir.

* Hıll bölgesinin dışına çıkıldığı takdirde, ister âfakî olsun, isterse Mekkeli olsun, tekrar girerken mîkatta ihrama girmesi gerekir.

* İhramlı kimsenin uyması gereken bir kısım yasaklar vardır. 1193-1261 numaralar arasındaki hadisler, ihram ve yasaklarıyla ilgilidir.

* Harem bölgesinin sınırları Hz. İbrahim (aleyhisselam) tarafından çizilmiştir. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) ise, bu yerleri hususî şahıslar göndererek işaretletmiştir[62].[63]



ـ10ـ وفي رواية: ]وَمَنْ كَانَ دُونَ ذلِكَ فَمِنْ حَيْثُ أنْشَأ حَتَّى أهْلُ مَكَّةَ مِنْ مَكَّةَ[ .

10. (1191)- Bir rivâyette şöyle denmiştir: "Kim (mîkatlerin) berisinde ise, (niyeti) başlattığı yerde ihram giyer, öyle ki, Mekkeliler Mekke´de (ihrama girerler). [Buharî, Hacc 7; Ebu Dâvud, Menâsik 9, (1737).][64]



AÇIKLAMA:



Bu rivayet, aslında önceki rivayetin devamı ve bir parçasıdır. فَمِنْ حَيْثُ أنْشَأَ cümlesinin mef´ûlü takdire kalmıştır. Şârihlerin bazısı "Hacc veya umre için seferi başlattığı yer" diye takdir ettiği gibi "hacc veya umre için niyetini başlattığı yer" olarak da takdir etmişlerdir.

Hıll bölgesine hacc ve umre kasdı olmadan giren ve dolayısıyla ihramsız olan âfakilerin, bilahare hacc veya umreye niyet etmeleri halinde, ihram giymek için mîkata dönmeden bulundukları yerde ihram giyebilme ruhsatları, hadiste gelmiş olan: فَمنْ حَيْثُ أنْشَأ "Nerede başlattı ise orada" ibaresinden çıkarılmıştır. Başlatılan şey âfakî için "niyet" denmesi, Hıll bölgesi sakinleri için "sefer" denmesi daha muvafık gözüküyor.[65]



ـ11ـ وعن أبى الزبير قال: ]سُئِلَ جابِرٌ رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ عَنِ المُهَلّ فقَالَ: سمعتُ رَسولَ اللّه # يَقُولُ: مُهَلُّ أهْلِ المَدِينَةِ مِنْ ذِى الحُليْفَةِ، وَالطَّرِيقُ اŒخرُ الجحْفَةُ، وَمُهَلُّ أهْلِ العِراقِ مِنْ ذَاتِ عِرْقٍ، وَمُهَلُّ أهْلِ نَجْدٍ مِنْ قَرْنِ المَنَازِلِ وَمُهَلُ أهْلِ الْيَمَنِ مِنْ يَلمْلَمَ[. أخرجه مسلم .



11. (1192)- Ebu´z-Zübeyr anlatıyor: "Hz. Câbir (radıyallahu anh)´e ihrama girme yerinden sorulmuştu. Şu cevabı verdi: "Ben Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ın bu hususta şöyle söylediğini işittim. "Medineliler´in ihrama girme yeri Zülhuleyfe´dir. Diğer yol Cuhfe´dir. Iraklılar´ın ihrama girme yeri Zât-ı Irk´dır. Necidliler´in ihrama girme yeri Karnı´l-Menâzil´dir. Yemenliler´in ihrama girme yerleri Yelemlem´dir." [Müslim, Hacc 18, (1183).][66]



ـ12ـ وعن ابن عمر رَضِىَ اللّهُ عَنْهُما قال: ]لَمَّا فُتِحَ هذَانِ المِصْرَانِ أتَوْا عُمَرَ رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ. فقَالُوا يَا أمِيرَ المُؤمِنِينَ: إنَّ رسول اللّه # حَدَّ ‘هْلِ نَجْدٍ قَرْناً وَهُوَ جَوْرٌ عَنْ طَرِيقِنَا، وَإنَّا إنْ أَرَدْنَا أنْ نَأتِىَ قَرْناً شَقَّ عَلَيْنَا. قالَ: فانْظُروُا حَذْوَهَا مِنْ طَرِيقِكُمْ فَحَدَّ لَهُمْ ذَاتَ عِرْقٍ[. أخرجه البخارى.»المِصْرُ« المدينة، والمراد بهما هنا: الكوفة والبصرة .



12. (1193)- İbnu Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: "Şu iki memleket (Basra ve Kûfe) fethedildiği zaman Hz. Ömer (radıyallahu anh)´e halk gelip:

"Ey mü´minlerin emîri! Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Necidliler için Karn´ı (mîkat olarak) tesbit etti. Orası bizim yolumuza sapa düşer. (Buradan) Karn´e gitmeye kalksak, bize zor olur!" dediler. Hz. Ömer (radıyallahu anh) onlara:

"Öyleyse onun kendi yolunuzdaki hizasına bakın" dedi ve onlar için Zât-ı Irk´ı tesbit etti." [Buhârî, Hacc 13.][67]



[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

05 Nisan 2010, 16:02:09
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« Yanıtla #14 : 05 Nisan 2010, 16:02:09 »

AÇIKLAMA:



1- Hadis metninde geçen Mısr, şehir demektir. Mısrân ile Kûfe ve Basra muraddır. Ancak Kûfe ve Basra şehirleri Müslümanlar tarafından kurulmuş olduğu için, hadiste esas kastedilen bu iki şehrin arâzisidir.

2- Hadisin zâhirine göre Zât-ı Irk´ı mîkat olarak Hz. Ömer (radıyallahu anh) şahsî re´yi tesbit etmiş olmalıdır. İmam Şâfiî´den: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Meşrık ahalisi için hiçbir mîkat belirlememiştir. Halk, Zât-ı Irk dağlarını ittihaz etti" dediği rivayet edilmiştir.

Ahmed İbnu Hanbel de bu mevzuya giren bir rivayette İbnu Ömer´ in : فآثَرَ النَّاسُ ذاتَ عِرْقٍ عَلى قَرْنٍ "İnsanlar Zât-ı Irk´ı Karn´a tercih etti" dediği kaydedilir.

Bir başka rivayette Hz. İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) mîkatları sayınca, bir adamın: "Irak´ın mîkatı nerede?" diye sorduğu, İbnu Ömer´in de: "O gün Irak yoktu (yani henüz fethedilmiş değildi)" diye cevap verdiği belirtilir.

Irak´ın mîkatının Hz. Peygamber tarafından tesbit edilmemiş olduğunu ifade eden başka rivayetler de var. Bunların hepsini kaydettikten sonra İbnu Hacer: "Bu rivayetlerin hepsi, Zât-ı Irk mîkatının mansûs olmadığına (Hz. Peygamber tarafından tesbit edilmediğine) delâlet eder" der ve hemen ilâve eder: "Gazâlî ve er-Râfiî, Şerhu´l-Müsned´de, Nevevî, Şerhu Müslim´de buna hükmederler. İmam Mâlik´in Müdevvene´sinde de böyle geldi."

Ancak İbnu Hacer, Zat-ı Irk´ın mîkat olmasının mansûs olduğuna hükmeden âlimleri de zikreder: "Hanefîler, Hanbelîler ve Şâfîlerin cumhûru, Şerhu´s-Sağir´de Râfiî, Şerhu´l-Mühezzeb´de Nevevî bunun mansûs olduğunu söylediler." İbnu Hacer ayrıca Müslim´de Hz. Câbir´den kaydedilen bir rivayetin de bu hükmü te´yid ettiğini, ancak rivayetin merfu oluşunda şek bulunduğunu belirtir.

Hülâsa Zat-ı Irk´ın, Resûlullah tarafından mı, Hz. Ömer tarafından mı mîkat kılındığı hususundaki birbirine zıt delilleri serdettikten sonra bir tarafın rüchaniyeti hususunda tavır takınmaz. Ancak Zat-ı Irk´ın mîkat kılınışını Hz. Ömer´e nisbet eden rivayetin esas alınması sonunda, mîkatı olmayan kimselerin meselesinin çözüme kavuştuğunu belirtir. Der ki:

"Mîkatı olmayan kimseler hakkında hüküm şudur: Böyle birisi, kendine en yakın mîkatın hizasında ihrama girer. Ancak, Hz. Ömer (radıyallahu anh), Zât-ı Irk´ı mîkat kılmış olup, sahâbelerin de bu işte ona uymuş olması ve bu hükümle amelin devam kazanmış bulunması sebebiyle ona uymak evlâ oldu ve mîkatı olmayanlara, bu beş mîkattan birinin hizasında ihrama girmesi gerektiği hususunda bununla istidlal edildi. Şurası muhakkak ki bu beş mîkat Harem´i her cihetten kuşatmaktadır: Zülhuleyfe Şam tarafını, (kuzey), Yelemlem, Yemen tarafını (güney) kuşatır. Bu ikinci, diğerinin mukabil tarafını teşkil eder. Gerçi bunlardan biri diğerine nazaran Mekke´ye daha yakındır. Karn şark cihetini kuşatır. Cuhfe ise garb cihetini kuşatır ve ötekinin mukâbilidir. Bunların uzaklıkları da farklıdır. Zât-ı Irk, Karn´ın hizasındadır. Bu durumda Küre-i Arz´dan hiçbir köşe bu mîkatlardan birinin hizasının dışında kalamaz."

Bu meselede Kirmânî daha net bir tavırla: "Zât-ı Irk´ı, Hz. Ömer mîkat kıldı" der. Aynî ise uzun tahlillerle Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)´in mîkat kıldığına hükmeder. Teferruatı gereksiz görüyoruz.[68]



ـ13ـ وعن عائشة رَضِىَ اللّهُ عَنْها قالت: ]وَقَّتَ رسولُ اللّه # ذَاتَ عِرْقٍ ‘هْلِ

الْعِرَاق[. أخرجه أبو داود والنسائى .



13. (1194)- Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Iraklılar için Zât-ı Irk´ı mîkat kıldı." [Ebu Dâvud, Menâsik 9, (1739); Nesâî, Hacc 22, (5, 125).][69]



ـ14ـ وعن ابن عباس رَضِىَ اللّهُ عَنْهُما قال: ]وَقَّتَ رسولُ اللّه # ‘هْلِ المَشْرِِقِ الْعَقِيقَ[. أخرجه أبو داود والترمذى .



14. (1195)- İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) demiştir ki: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Meşrikliler için Akîk´i mîkat kıldı." [Ebu Dâvud, Menâsik 9, (1740); Tirmizî, Hacc 17, (832).][70]


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: 1 2 [3] 4 5 6 ... 9   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes