> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > Kuşeyri Risalesi > Firaset- Ahlak
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Firaset- Ahlak  (Okunma Sayısı 1605 defa)
13 Ocak 2010, 12:22:29
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 13 Ocak 2010, 12:22:29 »



FİRASET-AHLAK

Firaset bahsini krş: Luraa, s. 226; Ta´arruf, s. 151.

Firâset

Bakmak, nazar etmek, sezmek, istidlal etmek, içe doğmak. Firâset iki nevidir, a) Adi ve umumî firâset: Bir takım karine emmâre, alâmet ve işaretlerle gizli bir şeye istidlal etmek ve vakıf olmak. Buna hikemî firâset de denir. Bu nevi firâset melekesi talim ve terbiye ile geliştirilir, b) Vehbi firaset veya ilhami firâset: Bu firâset «insanın kalbinde olan şeye muttali olmak» diye tarif edilir ve şer*î firâset adını da alır. Müminin firâseti nurânî ve vehbîdir. Tasavvufta şeyhlerin kalplerde olanı bilmeleri, müritlerini murakabe etmeleri firaset esasına istinad eder.

Kaynaklarda firâset kelimesi keşf ve ilham mânasında kullanılmaktadır. İlham ve firâset sayesinde çok nâdir hallerde bazı kimseler bazan geçmişte, halde ve gelecekte olanı bilirler, başkasının ne düşündüğünü tesbit edebilirler.

Lokman suresinin 34. âyetinde mugayyebât-ı hamse denilen beş hususun Allah´tan başkası tarafından bilinemeyeceği belirtilmiştir:

1. Yağmurun yağması
2. Doğacak bebeğin oğlan veya kız olması
3. İnsanın yarın ne kazanacağı
4. İnsanın nerde öleceği
5. Kıyametin ne zaman kopacağı.

Hadiste ise, «Mefâtih-ı gayb, yani gaybın anahtarları Allah´ın yanındadır, gaybı ondan başkası bilmez», buyurulmuştur (bk. Buharî, Istiska, 29).

Fakat Allah dilerse ilham ve diğer herhangi bir meseleyi, ister müslüman olsun isterse olmasın bir kuluna bildirebilir.

1. Asr-ı Saadet´in IV. cildinde Hz. Peygamber´in gaybtan verdiği haberler konusunda geniş malumat vardır.

2. Hz. Ömer bazı şeyleri olmadan evvel haber veren sahabeden olduğu için kendisine «Mülhem», ilhama mazhar olan zat ve «Faruk» adı verilmişti (bk. Buharî, Faz&U, 6).

3. Cabir´in babası, oğluna, yarın Uhud´da öleceğim, demiş ve gerçekten de ertesi günü şehit olmuştu (bk. Mişkâtu´l-mesabih, in, 201; Buharî).

4. Hz. Ebu Bekir, hamile eşinin doğuracağı çocuğun kız olacağını doğumdan evvel haber vermişti (bk. Muvatta, Akziye, 4). Buna benzer daha pek çok misâli sahabeden vermek mümkündür.

Gayr-i müslimler de bu nevi şeyleri nâdir hallerde bilebilirler, ibn Sayyad hadisesi bunun en güzel örneğidir (bk. Buharî, Cihad, 178; Müslim, Fiten, 19). Saffat suresinin 10. En´am suresinin 121. âyetlerinde şeytanların kâhinlere ve kendi dostlarına ilham verdiklerini ve vahyi getirdikleri ifade edilmiştir.

Modern bilimde gaypten haber vermeye yönelik gelişmeler şu şekilde tasnif edilmektedir:

1. Telapati: Fikir ve hislerin, vasıtasız olarak uzağa intikal ettirilmesi, ruhların konuşması,
2. Presentiment (Hiss-i kable´l-vukû, önsezi): Bir şeyi olmadan evvel bilme, olacağını hissetme,
3. Psikometri: Bir cisme ait özellikleri ve nitelikleri, ona dokunarak anlamak. Gözün ve diğer duyu organlarının yaptığı idrâk işini derinin ve dokunma hissinin yapması,
4. Telestesi: Fevkalâda hassasiyet ve harikulade duyarlılık. Başka insanların duyamadıkları ve hissedemedikleri şeyleri duymak ve hissetmek,
5. Claire voyance: Basiret, kalp gözü ile bir şeyi net olarak görmek, müşâhede-i uryanî, çıplak görmek,
6. Vision: Temaşa, müşahede. Ulûhiyeti ve gayb âlemini seyretmek,
7. Avdision: Semâ, istima, ilâhî hitapları işitme, gaypten gelen sesleri duyma, hatiften gelen sadayı idrâk etmek, kalp kulağı ile işitme, vicdanın sesini dinleme. Clare audision, bir şeyi net olarak görmek,
8. Prevision: Uzaktan keşfetmek.

Firâset ve diğer bahislerde görülen keşf ve ilham nevinden olan bilgiler, yukarda anlatılan konulardan birine girerler. Burada anlatılan hususlar ender rastlanan vakalardır. Fakat mümkün ve gerçek hadiselerdir. Bunun bir kaidesi ve düzenli şekli yoktur. Onun için keşf ve ilhamın sınırını genişleterek, şümulünü arttırarak devlet ve cemiyet nizamına tatbik edilmesi, hukukî, iktisadî ve ticarî münasebetlerin buna göre ayarlanması sakıncalı neticeler verir. İlham, sadece ilhama mazhar olan kişi için ihtiyarî bir delildir. Hüccet-i lâzimedir, huccet-i mülzime ve huccet-i müteadriye değildir, yani bir ölçüde ilhama mazhar olan kişiyi bağlar, başkalarını bağlamaz, onlara delil olmaz.

İlk sofilerde ve Kuşeyrî Risâlesinde az rastlanan, bu nevi olaylara, zaman geçtikçe daha çok önem verilmiş, bu ise aklî ve tecrübî ilimlerin değerini kaybetmesine ve gerilemesine sebep olmuştur. Öyle zamanlar olmuştur ki, İslâm cemiyeti ve müslümanlar arasındaki münasebetler âdeta hayali şeylerle tanzim edilmiş islâm cemiyeti akıl, madde ve gerçekler dünyasından uzaklaştırılarak uyutulmuş, bir rüya hayatı yaşatılmıştır. Bu ölçüde spritüalizm ve ruhçuluk, lslâmın bünyesinde mevcut değildir. İslâm medeniyetinin gerilemesinin ve çökmesinin başta gelen sebeplerinden biri maddi âlemden, gerçekler dünyasından, akıl ve mantık sahasından uzaklaşılıp, ne olduğu bilinmeyen aşırı bir ruhçuluğun, karanlık bir spritüalizmin içine düşülmüş olmasıdır.

Kuşeyrî Risalesi´nde, hakikat dünyasından ve maddî âlemden uzaklaşmayan bir tasavvuf anlayışı vardır. Bu tasavvuf akla ve maddî gerçeklere azamî derecede yakın olan bir tasavvuftur.
Firâset karşısında nefsin ve aklın şek ve şüpheye düşmesi ihtimali yoktur.

Firâset, imanın kuvveti nisbetinde (hâsıl) olur, şu halde imanı en kuvvetli olan, firâseti en keskin olan kimsedir.

Ebu Said Harraz diyor ki: «Firâsetin nuru ile bakan, Hakk´ın nuru ile bakmıştır. Firâset sahibinin ilminin aslı ve menbaı, sehiv ve gaflet bahiskonusu olmaksızın Hakk´dır. Daha doğrusu firâset kulun dilinde cereyan eden Hakk´ın hükmüdür».

«Hakk´ın nuru ile bakmak» sözü ile Hakk Sübhanehu ve Taâlâ tarafından tahsis edilen özel bir nur kastedilmektedir.

Vâsıtî şöyle der: «Firâset, kalpte pırıldayan nurun ışığıdır, kalpte yerleşmiş bir marifettir. Bu ışık ve marifet vasıtasıyla gaybın sırlan (insanların içinde gizli bulunan sırlar) bir gaybten (halkın kalplerinden) diğer bir gaybe (firâset sahibinin kalbine taşınır) nakledilir. Böylece firâset sahibi eşyayı Hakk Sübhanehu ve Taâlâ´nın kendisine gösterdiği şekilde görür. Onun için de insanların zamirinde ve kalbinde bulunan şeyleri haber verir».

Ebu´l-Hasan Deylemî´nin şöyle dediği hikâye olunur: «Firâset yolu ile sır olan şeyleri haber verdiği söylenen siyahi bir zatı görmek için Antakya´ya gitmiştim. Adam Likam dağından çıkana kadar bekledim. Nihayet adam elinde, satmakta olduğu mubah bir şey olduğu halde çıktı, iki günden beri aç idim. Hiç bir şey yememiştim. Adama, elindeki şeyin fiatı nedir? diye sordum ve müşteri olduğum kanaatini vermeye çalıştım. Adam bana: Burada otur, elimdekini satınca karnını doyuracak kadar yiyecek almayı sağlayacak miktarda para veririm, dedi. Bunun üzerine adamı bıraktım. Para karşılığında mal almak isteyen birisi olduğum kanaatini hakim kılmak için başka birine gittim. Sonra adama tekrar döndüm ve: Şayet bunu satacaksan bana fiatını söyle, dedim. Adam: Sen iki günden beri beni mi deniyorsun diye durumumdan haber verdi.

112. Tirmizî, Taberânî. Aclûnî, I, 41. Ibn Hanbel, iman, 82;

Hadisteki Nazar (bakma, bakış):

Erenlerin nazarı toprağı gevher eyler Erenler kademinde toprak olasım gelir.
beytinde geçen nazar mânasına gelmektedir.

Ne istersen onu sadece Allahtan iste. sadece Allah´tan istemez de nefsinin de ihtiyacın görülmesinde tesiri olduğuna inanırsan o ihtiyacın görülmez, dedi».

Kettanî der ki: «Firâset, yakın mükâşefe etmek, gaybı gözle görmektir. (Zan değil, kesin ilimdir). Firâset iman makamlarından bir makamdır».

Derler ki: Şafiî ile Muhammed b. Hasan Mescid-i haram´da iken bir adam içeri girdi. Muhammed b. Hasan, «Firâsetime göre bu adam dülgerdir», dedi. Şafiî, «Benim firâsetime göre demircidir», dedi. Gittiler, adama sanatının ne olduğunu sordular. Adam: önce demirci idim, fakat şimdi dülgerlik yapıyorum, dedi.

Ebu Said Harraz demiştir ki: «Müstenbit (istinbat yapan) ebedi olarak gaybı mülâhaza ve müşahede eden zattır. Gayb ondan gizli kalmaz, hiç bir şey ona saklı ve kapalı olmaz. O, Allah Taâlanın: ´Bunu onlardan istinbat yapanlar elbette bilir´ (Nisa, 4/83), sözünün delâlet ettiği kimsedir. Mütevessim, emmâre ve alâmetleri tanıyan kimsedir. O istidlal ve alâmetlerle kalplerin içindeki en gizli olan şeyleri bile bilen bir ariftir. Allah Taâla, ´Bunda mütevessim olanlar için âyetler vardır´ (Hicr, 4/78) buyurmuştur. Yani Allah Taâlâ´nın dost ve düşman zümreleri üzerinde açığa çıkardığı (hayra ve şerre delâlet eden) alâmetlerden anlayan arifler için bunda âyetler vardır, demektir». «Müteferris-: Allah Taâlâ´nın nuru ile bakar: Bu nur, firâset sahibinin kalbinde parıldıyan nurun bir ışığıdır, firâset sahibi gayba ait mânaları bununla idrâk eder. Bu ilâhi nur imanın özelliklerindendir. Mütevessimden daha büyük hazzı olanlara Rabbaniyyûn, denir. Hakk Taâlâ, ´Rabbaniler olunuz´ (Âli îmrân, 3/79) buyurmuştur. Ahlâk ve (kulların işlerini) görme bakımından Hakk´ın ahlâkı ile ahlâklanan âlim ve hâkimler olunuz, demektir. Bunlar halkın içinde olanları haber vermeyi, onlara (nurullah ile bile olsa) nazar etmeyi ve onlarla meşgul olmayı terketmişlerdir. (Sadece Rab Taâlâ ile meşguldurlar)».
Naklederler ki: Münâdi (dellâl) Ebu Kasım bir defa hastalanm...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Firaset- Ahlak
« Posted on: 03 Mayıs 2024, 14:31:54 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Firaset- Ahlak rüya tabiri,Firaset- Ahlak mekke canlı, Firaset- Ahlak kabe canlı yayın, Firaset- Ahlak Üç boyutlu kuran oku Firaset- Ahlak kuran ı kerim, Firaset- Ahlak peygamber kıssaları,Firaset- Ahlak ilitam ders soruları, Firaset- Ahlak önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes