> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Kuranı Kerim > Kuranda İnsan Psikolojisi > Melei İnkara Sevkeden Sebepler
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Melei İnkara Sevkeden Sebepler  (Okunma Sayısı 709 defa)
10 Nisan 2011, 15:42:03
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 10 Nisan 2011, 15:42:03 »



MELE'İ İNKÂRA SEVK EDEN SEBEPLER

 A- İnkârda Cebir ve İrâdenin Rolü


 "Ey Âdemoğulları! Size içinizden bir peygamber gelip âyetlerimi size anlattığı zaman kim tekzipten sakınır ve halini düzeltirse, artık onlara korku yoktur ve mahzun da olacak değillerdir. Âyetlerimizi yalanlayanlar ve onları kibirlerine yediremeyenlere gelince), bunlar cehennemliktirler, onlar ebedî olarak orada kalıcıdırlar."[397]

"Kendilerine ap açık anlatabilsin diye her peygamberi kendi kavminin diliyle gönderdik."[398]

"... Sonra O'nun ardından bir çok peygamberleri kavimlerine gönderdik de bunlar, onlara (davalarını ispat eden) apaçık mucizeler getirdiler. Fakat önceden (hakkı) yalan say(maya alış)dıkları için bir türlü inanmadılar. İşte haddi aş(maya alış)anlanın gönülleri üzerine biz böyle mühür basarız."[399]

"De ki: 'Bakın göklerde ve yerde neler var?' Gerçi îmân etmeyen bir millete âyetler ve ikâzlar hiç'bir fayda temîn etmez."[400]

"Göklerde ve yerde (Allah'ın varlığını, birliğini ve kudretini ispat eden) nice âyetler vardır ki (insanlar) bunlardan yüz çevirici olarak üstüne basarak geçerler."[401]

"Ant olsun biz bu Kur'ân'da insanlara (inanmak için muhtaç oldukları) her çeşit misâli (ve mânâlarını) açık olarak verdik. Fakat insanların çoğu kabule yanaşmayıp ancak küfrü seçti."[402]

Örnek olarak aldığımız bu âyet-i kerîmelerden anlaşılıyor ki Allah Teâla, insanlara rehber olarak gönderdiği peygamberlerinin, kavimleri tarafından tasdîk edilmesini sağlamak için akla veya hisse hitap eden bir çok delil ve mucizeleri gösterebilme imkânı ve iznini onlara vermiştir. Aynı zamanda bu mucizeler, o günün toplumunda mevcut âlim-câhil, zengin-fakir vb. her seviye ve sınıftaki insanın anlayabileceği üslup ve şekillerde açıklanmıştır. Çünkü bir mucizenin sadece fakir veya sadece yöneticilere yönelik olması, ilâhî adaletin icâbı mümkün değildir. Ancak her kes kendi seviyesine göre bu mucizelerden gereken dersi alır. Bütün peygamberler, zamanlarındaki insanların ilgisini en çok çeken konularda, beşerin beceremeyeceği harikalar göstererek haklılığını ispat eder ve bunu her kes anlar. Bu konuda Peygamberimiz de şöyle buyurmuşlardır:

"Kendisine, beşerin inanacağı kadar delil (ve mucize)ler verilmiş olmayan hiç bir peygamber yoktur".[403]

Fakat bütün bunlara rağmen her peygamberin zamanında inanmayanlar mevcut olmuştur. Bunların içinde de peygamberleri inkârda öncülük edenlerin, daima zengin veya idareci olmakla, toplumda kalbur üstü sayılan kimselerin olduğunu önceki bahislerde tespit etmiştik. Toplum içinde, özellikle bu zümrenin neden inanmadığını ve bununla da kalmayıp neden inkârda öncülük ettiğinin sebeplerini araştırırken, Mu'tezile ve Cebriyye'nin tartışmalarına girmemeye gayret ederek kısa bir ön bilgi vermeye çalışacağız. Ancak Kur'ân'da her iki grubu da destekleyen birçok âyet-i kerîmenin mevcudiyetine binâen kısmen de olsa beşerî irâde ve cebir konusuna temas etmeden asıl konuya geçemeyeceğiz.

Allah Teâla, anılan zümrenin inanmamaktaki kesin kararlarını beyân, için şöyle buyuruyor:

"Şu bir gerçektir ki, (Ebû Cehil, Ebû Leheb vb.) kâfirleri uyarsan da uyarmasan da onlar için fark etmez, inanmazlar, Allah onların kalplerine de kulaklarına da mühür basmıştır, gözlerinin üzerinde de bir perde var (bu sebeple) en büyük azap onlarındır."[404]

Kur'ân-ı Kerîm'de, kalplerin ve kulakların mühürlenmesi, gözlere perde çekilmesi mânâsında daha birçok âyet vardır. İlk bakışta bu âyetler, inanmayanların bu hallerini ellerinde olmayan bazı sebeplere bağlıyor. Fakat bu konudaki diğer âyetleri de ele alıp bir yere cem ettiğinizde, mühürleme ve perdelemenin; inanmayanların kendi arzularına, tercihlerine, ısrar ve inatlarına binâen Allah tarafından yaratıldığını anlarız. Meselâ:

"Gerçekten size Rabbinizden basiretler (hakîkatleri anlama kabiliyetleri) gelmiştir. Artık kim (onları gereği gibi kullanır da hakkı) görür (ve îmân eder)se kendi lehine, kim (onları kullanmaz da) kör olursa o da kendi aleyhinedir."[405] âyet-i kerîmesinde kulun tercihini açıkça görüyoruz. Ayrıca bu konudaki daha bir çok âyetin içinden aşağıdaki örnekleri de gözden geçirelim:

"Yemin olsun ki, cin ve insanlardan birçoğunu cehennem için yarattık. (Çünkü) onların kalpleri var fakat anlama(ya yanaşma)zlar, gözleri var fakat gör(mek iste)mezler, kulakları var fakat duymaz (gibi davranırlar. (Dolayısıyla) onlar (bu halleriyle) hayvanlar gibidirler, hatta daha da sapıktırlar. İşte onlar, gaflete düşenlerin ta kendileridirler."[406]

"(Kâfirlerle müminlerin oluşturduğu) bu iki zümrenin hali, kör ve sağır olanlarla, gören ve işiten kimselerin durumu gibidir. Hiç bunlar eşit olur mu? Artık düşünmez misiniz?"[407]

"Bir kavim, kendisinde bulunan (güzel hal ve ahlak)ı değiştirmedikçe, şüphesiz Allah da onu(n halini) bozmaz"[408]

"Hayır! Allah onların kalpleri üzerine küfür(de ısrar etme)leri yüzünden, mühür basmıştır. Artık onlar, birazı müstesna olmak üzere, îmân etmezler."[409]

Bu âyet-i kerîmeler de inanmayanların; gerçekleri duymaya, görmeye yanaşmadıkları için körlere, sağırlara benzediğini, küfürde ısrarlarının ise, inanmaya müsait olan yaratılışlarını bozup yeni bir tip oluşturduğunu ve böylece bu kendi olumsuz gayretleri yüzünden kalplerinin Allah tarafından mühürlendiğini belirtiyor. Râzî (606/1209)'nin tefsirinde bu konu anlatılırken de örnek olarak aldığımız âyetlerin sonuncusundaki "illâ kalîlen" istisnasının delaletiyle mühürlenmenin, îmâna mâni olmayacağı belirtiliyor.[410]

Yine bu konuyu dile getiren diğer bir âyet-i kerîmenin[411] nüzul sebebini açıklama sadedinde Ibnu Hişâm (213/828) şu mütâlâayı serdediyor:

"Peygamberimiz Mekke müşriklerine Kur'ân okuduğu ve onları İslâm'a davet ettiği zaman, O'nunla alay ederek şöyle diyorlardı: 'Bizi kendisine davet ede geldiğin şeyden kalplerimiz örtüler içindedir, söylediklerini anlamıyoruz, kulaklarımızda da bir ağırlık, sağırlık var söylediklerini duymuyoruz, seninle bizim aramızda, bizi birbirinden ayıran bir perde var. Bu sebeple sen bildiğince hareket et, biz de bildiğimize göre hareket edelim. Çünkü senden hiçbir şey anlamıyoruz. Yüce Allah da (onların bu haksız itirazlarını mütekellim siygasıyla hikâye eden) şu âyet-i kerîmeleri indirdi:

"Sen Kur'ân'ı okuduğun zaman, Seninle âhirete inanmazların arasına, (onların iddialarına göre) perde çekeriz, onların kalpleri üzerine onu iyice anlamalarına (engel) perdeler gerer, kulaklarına ağırlık veririz. (Fakat) Sen Kur'an'da Rabbini bir tek olarak andığın vakit (kin ve) nefretle dolu olarak arkalarını dönüp hemen kaçarlar.''[412] Yani Allah Te'âlâ onların bu iddialarına karşılık, âyetin bu son kısmıyla şöyle cevap veriyor: Eğer ben onların iddialarına göre, kalplerinin üstüne örtüler koymuş, kulaklarına da ağırlık vermiş ve seninle onların arasına perdeler germiş isem; Senin, Rabbini birlediğini nasıl duyup hemen anlayarak kaçıyorlar? Şu halde bunu ben yapmış değilim, (kendileri bu duruma meydan vermiş oluyorlar.)[413]

Yine aynı konunun psikolojik bir izahım yapan Râzî tefsîrinde şöyle diyor: "Şu gerçeği iyi bilmek gerekir ki, bir şeye olan nefret, son haddine varınca (insanın) benliğine yerleşir. Artık onun hakkında bir söz işittiği zaman, mânâsını gereği gibi anlamaz, onu gördüğü zaman, bu görmesi onun bütün hâl ve inceliklerini gözden geçirip fark etmeye nefsi müsaade etmez. Çünkü esas anlayan ve fark eden nefisten başkası değildir. Şu halde onun, bir şeye olan şiddetli nefreti, o şeyin bütün ayrıntılarını tetkik ve düşünmekten nefsi men eder. Durum bundan ibaret olunca onların: "-Bizi kendisine davet ede geldiğin şeyden kalplerimiz örtüler içindedir..." demeleri, kastedilen mânâyı ifadede mükemmel bir istiaredir."[414]

Son olarak bu konuda Kur'ân'dan iki örnek daha verelim:

"Hayır (mesele onların iddia ettikleri gibi değil)! Kim kötülük işle(meye ısrarla devam ede)r de suçu, kendisini çepçevre kuşatırsa onlar cehennemliktir."[415]

"Yalan say(ıp inanmayanların o gün vay haline! Ki onlar, hesap gününü inkâr ediyorlardı. Halbuki onu; haddi aşıp taşkınlık yapan, günaha düşkün olanlardan başkası yalan saymaz. Ona (ve onun gibilerine) âyetlerimiz okununca: '-(Dinlemeye gerek yok çünkü) evvelkilerin masallarıdır.' demişti. Hayır! (mesele onların iddia ettikleri gibi değil), bilakis kazanmakta devam ede geldikleri (günahlar) kalplerini kaplamıştır (da artık gerçeği anlayamazlar.)"[416]

Bu âyetin tefsiri mâhiyetinde Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

"Hiç şüphe yok ki kul bir günah işlediği zaman kalbinde kara bir leke oluşur. Eğer sahibi pişman olur, tövbe ve istiğfar ederse kalp yine parlar, tövbe etmez de günahta ısrar ederse, o kara leke artar. Nihayet git gide artan leke, kalbini tamamen kaplar ki Yüce Allah'ın Mutaffifîn Sûresi'nde zikrettiği "rân" (kalbin paslanıp kararması) budur."[417]

Bu hadis-i şerifi açıklama sadedinde şu iki örneği verebiliriz:

Temiz ve yeni bir ayna, karşısındaki cisimleri güzel gösterir. Ama üstünde birkaç kara leke oluşunca iyi göstermez, silindiği zaman ise aynı net görüntüyü tekrar elde edebiliriz. Fakat uzun müddet rutubette kalmış olan aynanın sırları dökülmeye başladıktan sonra görüntü elde edebilmek için artık silip temizlemek de fayda vermeyecektir.

Israr ve inadın yüzünden ortaya çıkan aşırı nefretin, insanı nasıl psikolojik bir çıkmaza ittiği hakkında az önce müfessir Râzî'den naklettiğimiz izahın tam aksini düşünelim: Çok aşırı bir sevgiye kapılan bir kimsede de, nefrete düşen gibi, akıl normal şartlar altında görevini yürü...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Melei İnkara Sevkeden Sebepler
« Posted on: 23 Nisan 2024, 20:42:52 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Melei İnkara Sevkeden Sebepler rüya tabiri,Melei İnkara Sevkeden Sebepler mekke canlı, Melei İnkara Sevkeden Sebepler kabe canlı yayın, Melei İnkara Sevkeden Sebepler Üç boyutlu kuran oku Melei İnkara Sevkeden Sebepler kuran ı kerim, Melei İnkara Sevkeden Sebepler peygamber kıssaları,Melei İnkara Sevkeden Sebepler ilitam ders soruları, Melei İnkara Sevkeden Sebeplerönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes