> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Akaid Eserleri > Kitabüt Tevhid > Mutezîleye Göre Yok Olanın Bir Şey Olması
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Mutezîleye Göre Yok Olanın Bir Şey Olması  (Okunma Sayısı 971 defa)
10 Temmuz 2011, 15:51:39
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 10 Temmuz 2011, 15:51:39 »



Mu'tezîleye Göre «Yok Olanın Bir «Şey» Olması Ve Ona Verilen Cevap


Fakîh Ebu Mansur (r.h.) diyor ki : Sonra biz akıllı olana[319] bilgi ve­ren hususlardan mu'tezile mezhebinin ana prensipleri[320] ve onların ehli edyana benzemelerinin bir bölümünü zikrederiz ki gerçekten mu'tezile mezhebinin ehli edyanın mezhepleri sonucu meydana çıktığını, düşünen kimse bilebilsin.

Mu'tezile diyor ki : Yok olan, eşyadandır. Yaratıkların «şey» ol­ması ALLAH ile değildir. ALLAH, onları yokluktan varlığa çıkarmıştır.

Ebu Mansur (r.h.) cevaben diyor ki : Öyle ise bu hususu Öne sür­mek için ezelde eşyayı tahkik etmeleri gerekir. Fakat eşya ezelde yoktur, sonra yoktan var olmuştur. Eşya henüz yok olduğu için onları takdim etmekte tevhidi nefyetmek vardır. Böylece zahir olma ve meydana çak­mada ihtilâf vukubulmuştur. Oysa eşya, ezelde yok olan şeydir. Mu'te­zile ise, ezelde ALLAH'la beraber başkalarını da var saydılar. Bu da tev­hidi nakzeder.

Öne sürdükleri ve ifade ettikleri hususlarda âlemin kadim olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü onlarca eşya, ALLAH'ın gayridir. Yok olan da Al­lah'ın gayri, sâil olmayan şeylerdir. Bu görüşleri ile bütün ehli tevhidin ALLAH-u Teâlâ'mn eşyayı bir şeyden olmaksızın yarattığı hakkındaki fikir ve görüşlerine muhalefet etmektedirler. Onların sözlerine göre, bu an­cak icad manâsına gelen yaratmaktır. Yoksa onların hepsi yaratılmamdan önce eşya idiler. Tevfik ALLAH'tandır.

Dehrîlerden bazılarının, ALLAH hakkında : «ALLAH, devamlı olarak eş­yayı yaratıyor.» demeleri, ezel hakkındaki görüşlerinin, nıu'tezilenin sö­züne daha yakın olmasındandır.[321]

Mu'tezİlenin öne sürdüğü bu husus; dehrîlerin, âlemin asıl maddesi kadimdir, sözlerine muvafakati icabettirir. «Heyula felsefesi»ni benim­seyenlerin ; arazlar, yoktan var oldu ve bunlarla âlem zuhur etti, sözü de böyledir. Sonra bunlar, yine eşyayı, yaratanı olmayıp sonradan bulunan şeyle husule geldiğini söylüyorlar. Halbuki bu görüş, ALLAH'ın gerçekten yarabcı ve icadedici olmadığım ifade etmektedir. Eşya, olduğu gibi mev­cut değildi, sonradan var oldu. ALLAH-u Teâlâ ise, bizatihi fail değil idi. Kendisi sonradan mahîûkatı yaratmak ile zahir oldu. Veyahut ALLAH, yaratıcı değildi, yaratıcı olması kendisinde sonradan bulunmuştur di­yorlar. Tevfik ALLAH'tandır.

Onlar, şu görüşü de öne sürdüler : Gerçekten ALLAH-u Teâlâ bizatihi var idi, âlem ve âlemden bir şey yök idi. Sonra âlem, ALLAH'tan kendisinin var olması için bir manâ bulunmadan var idi. Çünkü onlara göre, irade, âlemden ibarettir. Tekvin de böyledir. Öyle ise âlem, ALLAH-u Teâlâ'mn iradesi bulunmaksızın var olmuştur. Sonra âlemi, zikrolunan görüşleri ile ALLAH'ın varlığı için öne sürdükleri görüşe delil yaptılar.

Onların, âlemin ALLAH tarafından var edilmediğini söylemeleriyle, onun yok iken sonradan var olmadığını murad ettiklerini öne sürerek âlemi delil kılmalarını yalanlamalarına gelince; onların mezhepleri şunu ifade etmektedir : Gerçekten bir şeyi bilmek, o şeyi var etmeyi icabettir-mez. Kıdem, kendisinin ALLAH'la var olmasını icabettirmez. Onların katın­da ALLAH'tan bu iki şeyden başkası meydana gelmiş değildir. Bunlardan birisinin ALLAH'la olmasını icabettirmez. Bunun için, âlemin bir kimseden olmaksızın kendi kendine var olduğunun gerekliliğini öne sürdüler. Bu husus âlemin kadîm olduğunu söyliyenlerin sözüne göre ifade edilmekte­dir. Çünkü âlem, var idi; fakat gayri ile var olmamıştır. Onlar bu sözleri ile diğerlerinin sözlerine benzediler. Ancak ne var ki diğerleri kıyas için daha lâzımdır. Çünkü onlar, âlemin varlığı kendiliğinden olduğu için onu ezelî kıldılar. Bunlar ise âlemi başkası ile yoktan var olmayıp bizim yu­karıda açıkladığımız yönden var olduğunu ifade ettiler.

Sonra bundan daha taaccüp edilecek husus şudur ki, onlar âlemi hem hâlık, hem mahlûk hem sâni', hem de mesnü'â kıldılar. Böylece âlem, âlem oldu fakat başkasının kendisini yaratmasıyle değil. Sonra âlem ken­disine her kötü ismi lâzım kıldığı gibi her iyi ismi de benimsedi. Eğer âle­min, ismini değiştirmiş olsaydı daha özürlü olurdu. Fakat bu kötü sonuç­ların alâmetidir.

Ve yine bu görüşlerinde senviyelerin görüşlerine ve sözlerine ben­zemektedirler. Gerçekten onlar, eşya yok idi, sonra ALLAH ile bulunmak­sızın var olmuştur. Sonra eşyanın icadedilmesi,9 yoktan meydana gelmiş olmanın dışındadır.

Senviye şöyle diyordu : Ziya ve karanlık birbirleriyle zıt varlıklar

idiler ve birbirleriyle imtizaç ettiler. Bu âlem de yok-olmadan vaç* idi. Sonra başkası ile çelişen bir hal aldı ve o başkası ile imtizaç etti ve böy­lece âlem yok iken sonradan kendiliğinden var olmuş oldu. Zira orada bunu icabettirecek bir başkası yoktur. Mu'tezİlenin zikrettiğimiz husus­lardaki sözü de böyledir. Kuvvet ancak ALLAH'tandır.

Mu'tezAle ve diğerleri, âlemin hadis olduğuna, onun bir mjıhdisten hâli kalmaması ile delil getirdiler. Onların bu husus için âlemin1' var ol­masından başka bir şey değildir. Bunun için âlemin hadis olduğunu ica-bettirdiler de onun bir muhdisle var olduğunu söylediler. Sonra mu'tezile, ALLAH-u Teâîâ hakkında diycr ki : ALLAH, ne hâlık, ne rahman ve ne de rahîm'idî. ALLAH, bugün de Öyledir. Onlar, ALLAH'ı ilk hallerinde mah-lûkatın kendisi ilim sahibi olduğu şey olarak tasavvur ettiler.

Bu, sonradan var olanlardan hâli değildir. Tıpkı âlemi hisle bulup onun sonradan var olanlardan hâli kalmadığı gibi. Âlemin hadis olmasını kendilerine bildiren sebebin aynısını hâlık ve rahman sıfatlarının hadis olduğunu bildirenin aynı olduğunu söylediler. ALLAH, devamlı olarak ka­dimdir.

Sonra bundan başka iki vecih vardır :

Birincisi :. Âlemin sonradan var olduğunu -her nekadar kendi var­lığımızla onu müşahede etmiyorsak da- kendisini var edenden hâli ol­madığını müşahede ettiğimizden dolayı söylemek lâzım gelince, bu var edenin halik olan ALLAH olduğunu söylemek gerekir. Zira kendisine hadis ismini verdiğimiz şey olarak bizzat bizim varlığımız o Hâlık'm varlığına delâlet etmektedir.

îdncisi : Kendisinin ancak sonradan var olunanlarla bilinmesiyle beraber zâtının kadim olması vacip oluyor da sonradan yaratılanlardan hâli Almazsa da âlemin hepsinin kadîm olduğunu söylemek niçin vacip âlemden his olunmayan hâdiselerin bilinmesinin imkân ve ih­timal dahilinde bulunması âleme, sükûnet, hareket ayrılık ve içtima-dan kendisine izafe edilen şey ile olur. Onların sözüne göre ALLAH'a, rah­met, yaratmak, varetmek ve iade etmek izafe olunuyor. Bunların hepsi ise onların katında hadis olanlardır. Öyle ise, ALLAH hakkında, âlem hak­kında 'iacip olan şeyi ifade etmek gerekir. Bu sıfat, kendisinde bulunan kimsa de bunun dışında olan hâlık ve sâni'. Kuvvet ancak ALLAH'tandır.

/Mu'tesile diyor ki : ALLAH var idi, sonra kendisinden irade meydana gelpî İd bu irade ile ALLAH'tan yaratmak, varetmek veyahut irade etmek veyahut da irade için ihtiyaretmek bulunmaksızın âlem var oldu. Çünkü bunlar için ALLAH'ın zâtından başka bir şey yoktur. ALLAH'ın zâtı ise bu hususlardan önce var idi.

Mecûsîler de şöyle diyorlar : Aliah-u Teâlâ var idi. Sonra bir fasid fikir var oldu ki, ondan da şeytan hasıl oldu. O şeytan ki her kötü ve şer olan şey onunla meydana gelir. Mecûsîler, buna fasid fikir ismini veri­yorlar. Mu'tezile ise irade ve ihtiyaretrae, ismini vermektedir. O'nun ha­dis olması ihtiyar ve irade ile değildir. Mu'tezilelerin bu görüşü, mecûsî-lerin fasid fikri görüşüne çok benzemektedir. Sonra bu, serden başka bir şey değildir,[322] Mu'tezile'ye göre irade, âlemden başka bir şey değildir. İş­te bu husus, ALLAH-u a'lem, Resûl-i Ekrem Sallellahu Aleyhi ve Sellem'-in : «Kaderiye, bu milletin mecûsîsidir.»[323] hadis-i şerifinin ifade etmiş olduğu manâdır.

Ve sonra onların nezdinde- âlem, karar bulma, yok olma, var olma, birbirinden ayrı kalma ve bir arada toplanmadan hâli kalmaz. Bunlar öyle hallerdir ki ALLAH'ın gayri ile var olmaları mümkün ve muhtemeldir. Bu aynı binalarda toplanan tuğlalar,[324] gemilerde bir araya gelen malze­meler ve yazıda bir araya gelen kelimeler ve benzerlerindeki içtimadan meydana gelen şey gibi olur. Ayrılık da böyledir. Güneş'in ve Ay'ın sey­retmesi, mahlûkatm hareket etmesi ve sükûnette bulunması da böyle mütalea edilmektedir. Araz ve cisimlerden olan bu iki nevi bulunmazdan âlem var olmaz. Bu ifade, var olmanın ALLAH'la ve yaratmakla olması ihtimalini ortaya koyar. Böylece âlemin hepsinin ALLAH'la ve yaratmakla olmasını muhtemel kılar. Buna göre âlemin hepsi âdetle var olur ki, bu da iki ALLAH[325] olduğu fikrini kabul eden ve ikiden daha çok[326] ilâh olduğu­nu ve bunların da yıldızlar ve tabiatlardan ibaret olduğunu öne süren din­sizlerin sözüdür.

Gerçekten onların sözlerine göre ALLAH-u Teâîâ'mn âlemi yoktan var etmesine ve kendisinin kadim olduğuna âlemden başka bir delil yoktur. Sonra başkasının meydana getirdiği arazlarla kendisinin yarattığı ara­sında hiç bir fark ve ayrılık öne sürmemiştir. Çünkü içtima ve zeval bul­ma ve benzerleri mevcudatta bulunur ve fakat onu cem' eden ve harekete geçiren görünmez.[327] Bunun her nekadar görünmezse de kendisi İçin de­ğil, gayri için olması muhtemeldir. Çünkü bu kendisinde görülenin bir benzeridir. Böylece bu ifade de senviye ve tabiat felsefesini benimseyen kimsenin sözü gibi olur; ki, onlar, eşya, kendisi ile gayrinin yaratması ayırt edilmeden ve her birinin yaratıcısına delil omlaksizm tabiatla mey­dana geldiğini söylerler. Bu ise aczin alâmet ve işaretidir. ALLAH-u Teâlâ'-nm âlemin hepsinin kendi kudreti ile meydana geldiğini delillerle ispat et­mesinin manâsı şu âyeti ceîîlede ifadesini buluyor; çünkü ALLAH, «ALLAH, hiç bir evlât edinmemiştir; beraberinde bir ilâh da yoktur. Eğer müşrik­lerin dediği gibi, ALLAH'la beraber bir takım ilâhlar olaydı, o takdirde her ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 10 Temmuz 2011, 16:23:12 Gönderen: saniyenur »
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Mutezîleye Göre Yok Olanın Bir Şey Olması
« Posted on: 03 Mayıs 2024, 17:18:27 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Mutezîleye Göre Yok Olanın Bir Şey Olması rüya tabiri,Mutezîleye Göre Yok Olanın Bir Şey Olması mekke canlı, Mutezîleye Göre Yok Olanın Bir Şey Olması kabe canlı yayın, Mutezîleye Göre Yok Olanın Bir Şey Olması Üç boyutlu kuran oku Mutezîleye Göre Yok Olanın Bir Şey Olması kuran ı kerim, Mutezîleye Göre Yok Olanın Bir Şey Olması peygamber kıssaları,Mutezîleye Göre Yok Olanın Bir Şey Olması ilitam ders soruları, Mutezîleye Göre Yok Olanın Bir Şey Olması önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes