> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Akaid Eserleri > Kitabüt Tevhid > Büyük Günah İşleyenler Hakkında Müslümanlann İhtilâfı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Büyük Günah İşleyenler Hakkında Müslümanlann İhtilâfı  (Okunma Sayısı 1011 defa)
07 Temmuz 2011, 09:57:38
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 07 Temmuz 2011, 09:57:38 »



Mes'sele (Büyük Günah İşleyenler Hakkında Müslümanlann İhtilâfı)


Sonra müslümanlardan, büyük günah irtikâp edenin hükmü hakkın­da islâm ümmeti ihtilâf etmiştir ki, müslümanı, o büyük günahları[186] işle­meye, şehevî isteklerinin kendisine' galebe çalması, yahut gaflet içinde bulunması, yahut şiddetli öfke ve kavmi asabiyete kapılması veyahut da tevbe edip bağışlanma ümidine düşmesi itmiştir. Aynı zamanda işlediği günahlara helâl demediği, onları emreden ve nehyedeni küçümsemediği de sabit olmuştur. Bu gibiler hakkında müslüınıanlardan bazısı büyük gü­nahı işleyen kâfirdir demiştir. Bazısı da onu müşrik yapmıştır. Bir kısmı ise büyük günah işleyen ne mümindir ve ne de kâfirdir demiştir. Bazı müslümanlar ise, büyük günah işliyeni münafık yapmıştır. Bazıları da büyük günah işîiyen kimse, olduğu hal üzere mümindir, işlediği fiili ile de asidir demiştir. Böyle olana kendisine fisk ve fücur ismini vermezden fasıkdır demiştir. Ancak kendisine bu isim verildiğini bilen müstesna. Bu­nunla beraber Allah'ın onu günahı kadar cezalandıracağım ve kendisin­den sadır olan ibâdet ve diğer iyi amel ve hayırlı işlerdeki sadakatinden dolayı onu bağışhyacağım öne sürer. Bazı müslümanlar vaîd hakkında bir şey demeyip durur. Ve onunla mümkün olmayan, yahut ondan gayri murad edildi der. Ve onu vacip olarak görür. Küçük günahlardaki affın imkânının veyahut imanın baki kalması sabit olan hususda büyük günah­larla küçük günahların arasının zikrettiğim şeylerle tefrik edilmesi vaîdi büyük günahlara sarfeder. Küfrün cezası ve şirk ve benzerlerinin zikre­dilmesinden sabit olan husus şirk isminin gerçekleşmesini, küfür söz üzere vaki olur diyen kimselerin sözünün gerçek olduğunu gerektirir. Bu­nu Allah-u Teâlâ'nın «Ey oğullarım, haydi gidin de Yusuf'la kardeşinden iyice araştırarak haber edininiz. Allah'ın lûtfundan ümidinizi kesmeyiniz; çünkü Allah'ın lûtfundan ancak kâfirler topluluğu ümidini keser.»[187], «İb­rahim dedi ki : «— Sapıklardan başka kim Rabb'inin rahmetinden ümit keser?»[188] âyet-i celîleleri teyid etmektedir. Bununla beraber büyük günah işîiyen kimse, Allah-u Teâlâ'nın hükmünü terketraiş ve Allah'ın gönder­diği île hükmetmiş olur. Gerçekten Alîah-u Teâlâ, «... Kim, Allah'ın in­dirdiği hükümlerle hüküm vermezse, işte onlar kâfirdirler»[189] buyurmak­tadır.

Gerçekten Allah-u Teâlâ'nın fisk, fücur ve zulümden kâfirlere ver­diği isimlerle büyük günah işleyenlere isim verilmektedir. Buna göre kü­für isminin verilmesi lâzımdır. Bununla beraber Allah-u Teâlâ, beşeri, dünya ve Ahiret'teki işleri üzerinde olan hususlar halikında Levh-i Mah-fuz'da yazıldığı şekilde-taksim buyurmuştur. Çünkü Alîah-u Teâlâ âyet-i celîlelerinde şöyle buyurmaktadır : «Sizi yaratan O'dur; öyle iken içiniz­den kimi kâfir oluyor, kimi mümin...»[190] «(Ey Resulüm), de iki : «—Kuran, Rabb'inizden gelen bir haktır. Artık dileyen iman etsin, dileyen kâfir ol­sun.»[191], «Allah, kime hidayet etmeği dilerse, İslâm'a onun göğsünü açar...»[192], «Allah dileseyidi, elbette hepinizi tek bir ümmet yapardı. Fakat Allah di­lediğini sapıtır ve dilediğine de hidayet verir.»[193], «öyle ya, mümin, olan hiç fasık (kâfir) olan gibi olur mu? Onlar müsavi olmazlar,»[194]

Sonra kendisine fasık ismi verilenin kâfir olduğunu beyan etti. Ve Ahı-ret işi hakkında şöyle buyurdu : «Kıyamet gününde bir takım yüsler ak ve bir takım yüzler de kara olacak.»[195], «İşte o vakit, ikitabi sağ eline ve­rilmiş olan kimse der ki : «— Gelin, Kitabımı okuyun.»[196] Binaenaleyh Ce-nab-i Allah, onların hepsine isim vermiştir. Gerçekte üçüncü bir isim yok­tur. Bununla beraber hakikaten Cehennem'in kâfirler için hazırlandığı açıklanmıştır. Cehennem azabı ile olan vaîd, büyük günah işliyenler için olduğu sabit olunca, onu kâfir kılmıştır.

Sonra Allah-u Teâlâ, gerçekten Allah'ın lûtfundan ümidini kesenle­rin ancak kâfirler zümresinin olacağını beyan ederek böyle vasfetmiştir. Binaenaleyh kendisinin bir söz üzere ümitsiz olmamasının lâzım olması ona küfür isminin verilmemesini gerektirir. Oysaki gerçekten İsimler sa­hiplerine ne fayda verir ve ne de zarar. Fayda ve zararlar ancak isimlerin konduğu hakikatlerdedir. Cehennemde ebedi kalmak gerektiği zaman eğer mümin ise isimden gelecek fayda yok olur. Eğer kâfir ise, küfür isini onu menetmez. Çünkü küfrün icabettirdiği azapla cezalandırılmıştır. Kuvvet ancak Allah'tandır.

Onlar, ismin kaldırılması ile yalan lâhik olacak vaîdi gerekli kıldılar. Allah-u Teâlâ bunlardan yücedir; berî ve münezzehtir. Zikrettiğim hu­suslardan hepsi de Mu'tezile'yi küfür ismini vermeyi menetmeleri hak­kında ilzam eder. Oysaki gerçekten bu iki isim îslâm'a meyledip onu be-ninısiyenlerin sözlerindendir ki, onlar isimler hakkında abes üzere ve imanın kadri şerefinin kalplerinde yücelmesi bakımından beşerin yaratıl­mış olduğu şeyi iptal etmek hakkında hasıl olmuşlardır. Allah-u Teâlâ ise, islâm dinini akıllarda büyük göstermiştir. Binaenaleyh islâm fırkalarından biri iman ismini islâm dininin değişmesini ve tahrif edilmesi korkusunu kesen her hayır için kılmıştır. Ve Islâmm kadru şerefini giderme korkusu bulunduğundan bu husus hasıl olmuştur. Çünkü onlar, islâmm ismine ken­disi için hayır ismi olması muhtemel olan hususlardan her şeyi katmış­lardır. Binaenaleyh bu hususa haşeviyeler ve mu'tezâleler iştirak etmişler­dir. Ne varki Mu'tezile, büyük günah işiiyenlerden küfür ismini menet­mek suretiyle ayrılıp tek başına kalmıştır. Bu hususta azaplardan küfür ismini menetmek suretiyle ayrılıp tek başına kalmıştır. Bu hususta azap­lardan küfür hakkında olanların hepsini gerçekleştirmekle beraber ta­hakkuk etmiştir. Binaenaleyh Mu'tezile için küfür isminden korktukla­rından dolayı büyük günah işliyenlere bu husustaki vaîdin büyüklüğün­den başka bir şey hasıl olmamıştır. Eğer olmuş olsaydı küfür ismini ver­mekten hâli kalmazlardı. Çünkü elem verici şey, menfaat için temenni edilir veyahut zarardan dolayı ondan korunulur. Binaenaleyh O ismin güzelliği ile güzel olma veyahut çirkin olması ile çirkinleşmenin vacip ol­madığı zaman müslümanlardan onu kötü olsun, güzel ve iyi olsun, mubah olduğu ifade edilirdi. Kuvvet ancak Allah'tandır.

, Bunun üzerine açıklaması geçen husus hakkında küfür ve şirk is­minin verilmesi dahil olmuştur. Ona münafık ismini veren kimse imandan ifade etmek üzere dili ile söylediği ve Allah'ın hududuna riayet edeceğine söz verip fiilleri üe zahir olan hususla Allah'ın hududlarını koruması ba­bında verdiği söze aykırı olarak hareket etmesiyle muhalefetinin belir-mesindendir. Allah-u Teâlâ'nm «Allah, iman edenleri elbette büir ve mü­nafıkları da eblette bilir»[197] kavH celîli ve yine «(Müşrikler tarafından eziyet edilen) o insanlar sandılar mı ki, «iman ettik» demeleri ile bıra­kılacaklar da imtihana çekilmiyecekler?»[198] kavl-i celîli de bu hususu açıklamaktadır. Cenab-i Allah, dillerin mihnet ve meşakkat ile yalan ve gerçekten ifade ettikleri hususun beyan edilmesi ile haber vermiştir. Yine Resulü Ekrem Sallallahuteâlâaleyhivesellemden rivayet edilmiştir. O, bu­yuruyor ki : «Kimde üç şey bulunursa o kimse münafıktır : Konuştuğu zaman yalan konuşur. Söz verdiği zaman yerine getirmez. Kendisine ema­net bırakıldığında ona hiyanetlik eder[199]. Bunların hepsi, büyük günahları irtikâp edende görülmüştür. Kuvvet ancak Allah'tandır.

Mu'tezile, isim hakkında büyük günah irtikâp dene kötü ve çirkin isimlerle isim verilmesiyle ihticac etmiş ve iman, temiz isimlerden oldu­ğundan onunla isim verilmez iddiasında bulunmuştur. Bununla beraber vaad etme, iman ismiyle[200]varid olmuştur. Vaad ise, hususiyete muhte­mel değildir. Sonra büyük günah sahibi hakkında vaîd gelmiştir[201]. Böy­lece onun mümin olması batıl olur ve kendisine verilecek isim varid ol­madığı için de ona kâfir ismi verilmez. Binaenaleyh ona fasık, facir ve zalim olarak isim vermiştir ki, bu ismin kendisine verilmesi hususunda icma vardır. Sonra onlar için vaîd hakkında iki emir vardır. Birincisi : Al­lah-u Teâlâ'nm haberlerinin umum ifade etmesi, İkincisi ise; Allah-u Teâlâ'nın «Eğer siz, yasak edildiğiniz günahların büyüklerinden sakınır­sanız, sizden diğer kabahatlerinizi örteriz ve sizi iyi bir gidişata sokarız.»'4 kavl-i cehlidir. Allah-u Teâlâ, bu âyet-i celîlesinde bağışlanan ve bağış­lanmayan günahları beyan buyurmuştur. Bununla beraber Cehennem'de ebedi kalma hususundaki vaîd, menetme babında daha büyük ve açık ol­duğuna göre o, daha lâyıktır. Oysaki gerçekten vaîd, vacip olduğu vakitte cehenneme girmek gerekir. Onlar hakkında Cehennem'den çıkmayı zik-retmemigtir. Kuvvet ancak Allah'tandır.

Faklh Ebu Mansur (r.h.) diyor ki : Biz, Allah'tan yardım dilemek suretiyle deriz ki; o, ihtilâfları üzerine değil, kendisi icma olduğunu iddia ederek der ki, gerçekten vaîd kendisine müminlerin iştirak etmediği hu-suslardandır. Bilakis o, her günah hakkında varid olmuştur ki, o günah, kendisini işliyeni imandan çıkarmış ve ondan iman ismini düşürmüştür. Murcie de onlara muvafakat edip hakikaten her günah sahibini imandan çıkarır. Böylece ona lâzım gelir diyor. Sonra gerçekten Murcie büyük gü­nah işliyenler hakkında kendileri ile imanın bulunması ile beraber azaba duçar olmalarından müminler hakkında endişe duyup korkuyorlar. Mu'-tezile ise bu hususta müminler için korkmazlar, onların ihticaclan eser­lerin umumu ile varid olmuştur. Zikrettiğim hususlarla sabit olmuştur ki gerçekten Murcie günahları Allah'a havale etmiştir. Bu ise, ifade bakı­mından umumu iddia etmekten umum olarak kullanılması bakımından daha şiddetlidir. Çünkü onlar, fiil elde edildiğinde vaîdi beşerin fırkala­rından biri hakkında kılmışlardır ki onlar da mümin olmayanlardır. Kuv­vet ancak Allah'tandır.

Sonra hakikaten Kur'ân delilleri ile, ehli imanın üzerinde karar kıl­mış olduğu hususlar ve lisanlarda ifade edilenlerle sabit omuştur ki, ger­çekten tasdi...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Büyük Günah İşleyenler Hakkında Müslümanlann İhtilâfı
« Posted on: 05 Mayıs 2024, 05:58:44 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Büyük Günah İşleyenler Hakkında Müslümanlann İhtilâfı rüya tabiri,Büyük Günah İşleyenler Hakkında Müslümanlann İhtilâfı mekke canlı, Büyük Günah İşleyenler Hakkında Müslümanlann İhtilâfı kabe canlı yayın, Büyük Günah İşleyenler Hakkında Müslümanlann İhtilâfı Üç boyutlu kuran oku Büyük Günah İşleyenler Hakkında Müslümanlann İhtilâfı kuran ı kerim, Büyük Günah İşleyenler Hakkında Müslümanlann İhtilâfı peygamber kıssaları,Büyük Günah İşleyenler Hakkında Müslümanlann İhtilâfı ilitam ders soruları, Büyük Günah İşleyenler Hakkında Müslümanlann İhtilâfıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes