> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Kıssadan Hisseler > Beş Akçelik Kumaş
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Beş Akçelik Kumaş  (Okunma Sayısı 591 defa)
04 Aralık 2010, 19:15:54
Hadice
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 5.945


« : 04 Aralık 2010, 19:15:54 »




   Beş Akçelik Kumaş


Kendi halinde bir tüccardı. Bir gün kumaşları gemiye yükledi. Ver elini Endonezya. Aylarca deniz aşırı yol aldıktan sonra bir adacığın sahiline yanaştı gemi.

Kumaşları indirdi. Gitti çarşıdan bir dükkan kiraladı, satışa başladı. Dil sorununu çözmek ve müşteriye kolayca ulaşmak için de yerli halktan bir eleman tuttu.

Kumaşları kaliteliydi. Tam da halkın aradığı cinstendi. Kendisi de kanaat sahibi bir insandı. Berekete inanmıştı bir kere. Kazancı az olsun, temiz olsun düşüncesindeydi.

Kısa zamanda tanındı ve sevildi. Müşteri kaynıyordu neredeyse dükkân. Tutunmuştu bir kere yabancı bir ülkede.

O gün dükkanda yoktu. Biraz geç geldi iş yerine. Eleman iyi bir satış yapmıştı. Bir hayli de kâr bırakmıştı satılan mallar.

Merak etti, sordu: “Hangi kumaştan sattın?”


“Şu kumaştan efendim” dedi elemanı.


“Metresini kaça verdin?”


“On akçeye.”


“Nasıl olur?” diye hayret etti, “Beş akçelik kumaşı on akçeye nasıl satarsın? Çok fahiş fiyata

vermişsin, kandırmışsın müşteriyi. Bize hakkı geçmiş adamcağızın. Görsen tanır mısın onu?”


“Evet efendim, tanıdığım birisi.”


“Öyleyse hemen git, adamı bul ve buraya getir.” Eleman gitti, müşteriyi buldu, getirdi.

Dükkan sahibi müşteriyi karşısında görür görmez, özür diledi, helâllik istedi ve dedi ki:
“Kusura bakmayın, bizim eleman yanlışlıkla beş akçelik kumaşı size on akçeye satmış, bize hakkın geçmiş.”

Arkasından da fazla parayı müşteriye doğru uzattı: “Şu da fazla verdiğin para, hakkını helâl et.”


Müşteri şaşırmıştı. Böyle bir durumla ilk defa karşılaşıyordu. Hiç duymamıştı daha önce bu çeşit bir

olayı ve böyle sözleri. “Ne demek hakkını helâl et?” Nasıl olurdu? Gönül rızasıyla pazarlık yaparak

satın almıştı. Memnun oldu, teşekkür etti, merak ve hayretler içinde çıktı dükkandan...

Olay kısa sürede şehirde duyuldu. Dilden dile dolaştı. Herkes birbirine anlatıyordu. Çok geçmeden

kralın kulağına kadar vardı mesele...

Sonunda kral kumaş tüccarını saraya çağırdı. Meselenin aslını öğrenmek istiyordu. Böyle bir durum

ilk defa yaşanıyordu memlekette. Kendi halkı arasında bu tarz bir şey olmazdı. Herkes istediği

fiyattan satar, müşteri de alır giderdi. Bu yabancı tüccarı, böyle şaşkınlık meydana getiren bir

muameleye sevk eden olayın sırrı ne olabilirdi?

Kral sordu: “Sizin yaptığınız bu davra- nışı daha önce biz ne duyduk, ne de gördük. Bunun aslı

nedir? Sizi böyle güzel bir harekete iten sebep nedir?”


“Ben,” dedi tüccar, “bir Müslümanım, inanan bir insanım. İslâm dini böyle emreder. O kumaşı dört

akçeye almıştım, beş akçeye satıyordum. Ama eleman on akçeye satmış. Müşterinin bana hakkı

geçmiş. Dolayısıyla kazancıma haram girmiş. Ben sadece bir yanlışı düzelttim.”


Kral, “İslâm nedir, Müslümanlık nedir, İslâm ahlâkı nedir?” gibi peş peşe sorular sordu.


Birer birer sorularını cevapladı. Kral ilk defa duyuyordu böyle bir dinin varlığını. Fazla bir zaman

geçirmeden İslâmı kabul etti. Daha sonra kısa süre içinde de halk Müslüman oldu.

250 milyonluk nüfusa sahip olan bugünkü Endonezya'nın Müslümanlığı kabul etmesindeki sır

sadece beş akçelik kumaştı ve inancını hayatına geçirmiş bir Müslüman tüccarın örnek davranışıydı.

Evet, biz İslâm ahlâkının üstünlüklerini ve imanın güzelliklerini davranışlarımızla gösterseydik diğer

inanç mensupları gruplar halinde İslâmı benimseyecekler, belki yerkürenin bazı kıtaları ve

devletleri İslâma girecekler, barışın ve sevginin sırlarına ulaşacaklardı.

Yapılan tek şey vardı sadece: İnandığı gibi yaşamak, sahip olduğu güzellikleri çevresiyle

paylaşmaktı.


Efendimizin müjdesi herkese açık: “Doğru ve güvenilir tüccar, kıyamet gününde peygamberler,

sıddıklar (doğrular) ve şehitlerle beraberdir.”


Çok bilgi sahibi olmaya, çok zengin olmaya, çok meşhur olmaya, çok ülke gezmeye de gerek yoktu

belki.


Mütevazı da olsa, insanların imanına, ahlâkına, hayatına yarayacak davranışlar sergilemektir

yapılacak olan...


“Lisan-ı halin lisan-ı kalden tesirli” olduğunun farkına varmaktır sadece...

Yani asıl etkili olan söz dili değil, hal diliydi. Konuşmaktan çok yaşamaktı. Anlatmaktan ziyade davranış dilinin devreye girmesiydi.

Ve önemli bir sır da, örnekleri çoğaltmak, örnek davranışları artırmak, insanları güzelliklerle tanıştırmaktır.

 Mehmet Paksu

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 06 Aralık 2010, 12:28:46 Gönderen: Eslemnur »
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Beş Akçelik Kumaş
« Posted on: 07 Mayıs 2024, 19:42:33 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Beş Akçelik Kumaş rüya tabiri,Beş Akçelik Kumaş mekke canlı, Beş Akçelik Kumaş kabe canlı yayın, Beş Akçelik Kumaş Üç boyutlu kuran oku Beş Akçelik Kumaş kuran ı kerim, Beş Akçelik Kumaş peygamber kıssaları,Beş Akçelik Kumaş ilitam ders soruları, Beş Akçelik Kumaşönlisans arapça,
Logged
03 Şubat 2011, 02:26:00
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« Yanıtla #1 : 03 Şubat 2011, 02:26:00 »



    Çok bilgi sahibi olmaya, çok zengin olmaya, çok meşhur olmaya, çok ülke gezmeye de gerek yoktu belki.

Mütevazı da olsa, insanların imanına, ahlâkına, hayatına yarayacak davranışlar sergilemektir

yapılacak olan...

“Lisan-ı halin lisan-ı kalden tesirli” olduğunun farkına varmaktır sadece...


    Bu sözler içime ümit oldu..Allah razı olsun..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

03 Şubat 2011, 02:40:30
Sueda

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 243


Site
« Yanıtla #2 : 03 Şubat 2011, 02:40:30 »

Müslüman odur ki inancındaki samimiyeti, hassasiyeti haline, tavrına yansıtmış, yaşantısını İslami prensiplere göre düzenlemiştir.. Onun lisanı da İslamdır, sükûtu da... Onu gören İslama muhabbet duymalı, fıtratını ateşleyecek kıvılcımı onda bulmalıdır...

İslam önderi Hz. Peygamber yaşayan islamdı... Onu örnek alan müminler de elbette İslam ümmetine yakışır bir hayat sürmelidir... Rabbim dilimizle değil, halimizle İslamı yaşayanlardan eylesin bizleri inşallah... Selam ve dua ile...

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Lütfen Namazlarımızı Kılalım Namazlarınızı Sanal & Real Yaşam için Terketmeyiniz !!!
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes