Kanaatin Fazileti
Bilesin ki, fakirin kanaatkar baskalarinin elindekinde gözü olmayan, kimseyi kiskanmayan ve zengin olmayi ihtiras haline getirmemis, olmasi lâzimdir bu ancak zaruret miktari yiyecek, giyecek ve barinak sartlari ile yetinmesi, bunlarin en az ve en ucuzuna razi olmasi, özlemini gündelik veya aylik geçim ihtiyaçlarini saglamakla sinirlayarak gönlünü bir
ay sonrasi ile oyaîam sayesinde mümkündür.
Çünkü eger fakir, cok seye sahip olma arzusuna kapilirsa, veya uzak vadeli emellere tutulursa, kanaatinin serefini yitirir, kaçinilmaz olarak tamah ve ihtiras kirine, bulasir, ihtiras ve tamahkârlik ise onu insanliga yakismaz, kötü huylar edinmeye ve egri davranislarda bulunmaya sürükler.
Zaten insanoglu ihtirasa, tamahkârliga ve kanaatsizlige yaradirilistan yatkindir. Nitekim Peygamberimiz (S.A.S.) buyuruyor ki:
«— Ademoglunun iki nehir yatagi dolusu altini olsa üçüncüsü ister, onun karnini ancak toprak doldurur. ALLAH (C.C), tevbe edenlerin tevbesini kabul eder.»
Ebû Vakid Ül Beysî (R.A.) der ki; «Peygamber (S.A.S.)´imize yeni vahiy geldigi zaman zaman yanina giderdigi inen vahyi bize ögretirdi. Bir gün yanima vardigim zaman bana söyle buyurdu:
«— ALLAH (C.C) buyuruyor ki:
«Biz kullara mali Namaz kilsinlar ve zekâti versinler diye verdik. Insanoglunun bir nehir yatagi dolusu altini olsa, ikincisini, iki nehir yatagi dolusu altini olsa üçüncüsünü ister. Topraktan baska hic bîr sey onun karnini dolduramaz... ALLAH (C.C) tevbe edenlerin tevbesini kabul eder.»
Ebû Mûsâ el-Es'arî (R.A) buyurdu ki; «Barae» süresi kadar bir süresi kadar bir süre indi, sonra yine ALLAH ALLAH (C.C) tarafindan geriye alindi, o sürenin su kismi akillarda kaldi:
«— ALLAH bu dini ile güçlendirecektir, insanoglunun iki nehir yatagi dolusu serveti olsa üçüncüsünü ister. Onun karnini topraktan baska hic bir sey dolduramaz. ALLAH tevbe edenlerin tevbesini kabul eder.»
Peygamber 'imiz (S.A.S) buyuruyor ki:
«— Iki ac gözlü vardir ki doymazlar birisi ilim doyumsuzlugu digeri mal doyumsuzlugudur.»
Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:
«— Ademoglu yaslandikça iki sey onda gençlesir. Uzak vadeli ihtiraslar ile mal sevgisi.»
Burada gördügümüz ve nakletmedigimiz muhtelif hadislerden de anlasilacagi üzere ihtiras ve tamahkârlik insanin yaratilisinin sapik bir yönü ve helâke götüren bir ic güdüsü oldugu için, ALLAH (C.C) ve O'nun Rasû'lü (S.A.S.) sik sik kanaatkârligi övmüslerdir.
Nitekim Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:
«— Islâm dinini kabul eden ve asgari geçim sartlari içinde yasadigi halde bu duruma kanaat eden kimselere müjdeler olsun!»
Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:
"Zengin - fakir herkes Kiyamet Günü «keske dünyada bana sadece zarurî geçimimi saglayacak kadar mal verilseydi» diye temenni edecektir."
Yine
Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:
"Zenginlik mal çoklugu ile olmaz. Gerçek zenginlik, gönül zenginligidir."
Öteyandan Peygamber'imiz (S.A.S.) siddetli ihtirasa kapilmayi ve doyumsuz bir istekle varlik pesinde kosmayi yasaklayarak söyle buyurmustur:
«— Ey insanlar! sözüme kulak verin! Varlik ihtirasina kapilmadan mal kazanmaya girisiniz. Çünki hiç bir kul kendisine ayrilan paydan daha fazlasini elde edemez ve yine hiç bîr kul istese de istemese de dünyadaki nasibini tamamen ele geçirmeden oradan göçmez.»
Bildirildigine göre Hz. Müsâ (A.S.), ALLAH (C.C)'a «hangi kul zengindir?» diye sorar.
ALLAH (C.C) «benim kendisine verdigime en çok kanaat eden» diye buyurur.
Yine Hz. Müsâ (A.S.), ALLAH (C.C)'a «peki, en adil kul kimdir?» diye sorar ALLAH (C.C)`da «kendine karsi hakka uygun davranandir» «diye buyurur.
Peygamberimiz (S.A.S.) söyle buyurdu:
«— Rûh-ul Kudus (Cebrail A.S) bana rizkini tüketmeden hiç kimsenin ölmeyecegini bildirdi. O halde ALLAH (C.C)'dan korkun ve mesru sekilde kazanç pesinde kosun.»
Sahâbelerden Ebû Hureyre (R.A.) buyuruyor: «Peygamber'imiz (S.A.S.) bana söyle buyurdu:
"Ya Ebû Hureyre, karnin çok acikinca sana gereken bir çörek ile bir bardak sudur. Dünyanin cani cehenneme!»
Yine Ebû Hureyre der ki: «Peygamber'imiz (S.A.S.) bana söyîe buyurdu:
«ALLAH (C.C)'dan kork ki, insanlarin en ibadet edeni olasin. Kanaatkar ol ki herkesin en sevdigi ve ençok sükreden insan olasin. Kendi hesabina istedigini baskalari için de dile ki, gerçek mümin olasin.»
Ebû Eyyüb-ül Ensarî (R.A.}'nin rivayet ettigi su hadiste de, Peygamber'imiz (S.A.S.) tamahkârligi yasaklamistir. Bir gün tasrali bir arap Peygamber (S.A.S.)'imize gelerek: «Yâ Rasülallah, bana kisa ve öz bir nasihat ver» dedi. Bunun uzerine Peygamber'imiz (S.A.S.) adama sunlari söyledi:
"Her namazini sonuncu namazinmis gibi kil. Ertesi gün özür dileyecegin hiç bir söz agzindan çikarma. Baskalarinin elindeki mala aç gözle bakma.»
Avf Ibni Malik-ül Escaî (r.a.) der ki: Bir gün Peygamber'imizin (S.A.S.) huzurunda ya dokuz ya sekiz veya yedi kisi idik. Peygamber'imiz (S.A.S.) bize «ALLAH (C.C)´in Resûl'üne biat edemezmisiniz?» dedi. «Biz daha önce sena biat etmedik mi?» Yâ Resulallah diye cevap verdik. Ö yine «ALLAH (C.C)'in Resul'üne biat etmez misiniz» diye israr edince hepimiz sira ile O'na ellerimizi uzatarak biat etmeye basladik.
Içimizden birinin sirasi gelince, Peygamber (S.A.S.)´imize «sana daha önce biat etmistik. Simdi niçin sana yeniden biat ediyoruz?» diye sordu. Bunun üzerine Peygamber (S.A.S.)`imiz söyle buyurdu:
"ALLAH'a hic bir seyi ortak kosmadan kulluk edeceginize, bes vakit namazi kilacaginiza, aldiginiz emirleri dinleyip onlara uyacaginiza (sesini fisildar gibi alçaltarak) ve kimseden bir sey istemeyeceginize (dilenmeyeceginize) dair bana biat etmenizi istiyorum.»
Bu hadiseden sonra orada bulunanlardan biri, atinin üzerinde iken elinden düsen kamçisini bile kendisine uzatilmasini kimseden istemezdi.
Hz. Ömer (r.a.) der ki; "tamahkârlik fakirlik, tok gözlülülk ise zenginliktir. Baskasinin elindekine göz dikmeyen kimse, hic kimseye muhtaç olmaz."
Ehli hikmetten bir zata «zenginlik» nedir, diye sorarlar, o da «az sey istemek ve geçimini saglayacak kadar dünyaliga razi olmakdir.» diye cevap verir.
Bu hususta bir sâir söyle der :
«Hayat, biribirini kovalayan anlardan ve günlerin tekerrür eden olaylardan ibarettir.
Hayat standartlarina kanaat et, ona razi ol
Bos arzulardan siyril ki, hür yasayasin
Nice ölüm var ki, ona sürüklemistir.
Altin, yakut ve inci.»
Muhammed Ibni Vâsi [r.a.) kuru ekmegi suda islatarak yerdi ve «buna kanaat eden hic kimseye muhtaç olmaz» derdi.
Sûfyan-üs Sevrî (r.a.) der ki: «dünyanizin en hayirli varligi hiç imtihan edilmediginiz seydir kendisiyle imtihan edildiklerinizin en hayirlisi elinizden çikandir.»
Ibni Mes'ûd (r.a.) der ki; «her gün bir melek söyle seslenir: Ey ademogiu. sana yetebilen az varlik, seni azdiran cok varliktan daha iyidir.»
Sümeyf Ibni Adan (r.a.) der ki: «ey ademoglu, senin karninin eni ve boyu birer karis kadardir. içine niye ates giriyor?»
Ehli hikmetten bir zata «malin, mülkün nedir?» diye sorarlar. Adam da: «disa karsi tok gözlülük, hususi hayatimda iktsat ve baskalarinin elindekine göz dikmemektir» der.
Bildirildigine göre, ulu ALLAH (C.C) buyurur ki:
«ey ademoglu, dünyanin tümü senin olsa sana ancak geçimini saglayacak kadari düserdi. Eger ben geçinecegin kadarini sana verdikten sonra geriye kalan dünya varliginin hesaplasma mes'uliyetini baskasinin omuzlarina yüklemem, sana iyilik etmis olurum.»
ibni Mes'ûd (r.a.) der ki: «Biriniz bir sey isterken nezaket ile istesin. Adama varip «illâ vereceksin, mutlaka vermelisin» diye girtlagina basmasin. Ona ancak ayrilan rizik verilir.»
Emevî halifelerinden biri Ebû Hazim'a (r.a.) bir mektub göndererek istediklerini kendisine bildirmesini söyler. Ebu Hazim söyle yazar:
«Isteklerimi efendime bildirdim. Bunlarin hangisini verirse kabul ediyorum ve hangisini vermezse kanaat ediyorum.»
Ehli hikmetten bir zâta «akilli biri için en sevinilecek sey ve üzüntüyü gidermeye en yarayisli sey nedir?» diye sorarlar, o da «akli basinda biri için en sevinilecek sey ilerisi için gönderdigi salih emel ve üzüntüyü gidermeye en yarayacak sey de ALLAH (C.C)'in takdirini hosnutluk ile karsilamaktir» dedi.
Ehli hikmetten bir zat der ki, «en bitmez dertli insanlarin kiskançlar, en mesut yasayanlarin kanaatkarlar, en çok sikintiya katlananlarin muhteris ve tamahkârlar, en sarsintisiz yasayanlarin dünyayi en az umursayanlâr ve en çok pismanlik duyanlarin bildigi ile amel etmegi ihmal eden alimler oldugunu gördüm.»
Bu konuda bir sâir söyle der:
«Ne mutlu o kimseye ki, kesinlikle güveniyor.
Riziklari bölüsütürenin kendi rizkini verecegine.
Onunun namusu dokunulmazdir, kirletmez onu
Onun yüzü aktir, yipratmaz onu
Kanaat alanina giren kimse
Ömrü boyunca uykusunu kaçiracak tatsiz bir olay ile karsilasmaz.»
Baska bir sâir de ihtirastan söyle yakiniyor:
«Ne zamana kadar hayatim kona-göçe geçecek.
Ne zamana kadar hayat durmadan didinecek, gâh düsüp gâh kalkacagim.
Ne zamana kador evimden uzak, devamli gurbete katlanacagim.
Dost ve yakinlarimdan ayri, ne durumda oldugum onlarca bilinmeden.
Gâh yeryüzü...
[
Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın