> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > İz Bırakanlar > Şâtıbî ye göre ilim öğrenme metotları
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Şâtıbî ye göre ilim öğrenme metotları  (Okunma Sayısı 882 defa)
15 Ekim 2010, 15:25:59
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 15 Ekim 2010, 15:25:59 »



Şâtıbî’ye Göre İlim Öğrenme Metotları


İmam Şâtıbî (v. 790/1338), Endülüslü büyük bir İslâm âlimidir. Hadîs, tefsir, fıkıh, usul ve dil gibi İslâmî ilimlerde vukuf sahibi olup müctehid olarak kabul edilmektedir. Başta usul, hadîs ve edebiyat olmak üzere değişik alanlarda pek çok eseri vardır. Bunlardan aslında Hanefî ve Malikî fıkhını telif etme gayesiyle kaleme aldığı ve bir Usul-u Fıkıh kitabı olan, ancak genel olarak bütün usulü’d-dinle ilgili konuların yer aldığı, bu yönüyle de bir İslâmî ilimler metodolojisi vasfına sahip el-Muvâfakât fî usûli’ş-şerîa adlı dört ciltlik eseri oldukça orijinaldir ve sahasında tek gibidir. Türkçeye de tercüme edilen1 bu eserin birinci cildinde yer alan Mukaddimeler bölümünde Şâtıbî, ilmin hedefi ve öğrenme metotlarıyla ilgili faydalı bilgilere yer verir. Günümüzdeki ilmî çalışmalara ve kitap okuma metotlarına da yol göstereceğini düşündüğümüz bu konuyu Muvâfakât’ta anlatılanlardan hareketle ele almaya çalışacağız. Ancak önce müellife uyarak, ilim öğrenme metotlarına geçmeden, ilmin hangi maksatla öğrenilmesi gerektiğini değerlendireceğiz.

Dinî İlimlerden Maksat Allah’a Kulluktur

Şâtıbî, özellikle dinî ilimlerin pratik faydası üzerinde durmaktadır. Ona göre bütün şer’î ilimler Allah’a kulluk etmek için birer vesiledir ve Şâri’ Teâlâ bu ilimleri bu maksatla talep etmektedir. Zîrâ İslâm’ın hedefi insanların kullukta bulunmasını temindir; bütün peygamberlerin gönderilmelerinde gözetilen maksat da budur (Muvâfakât, 1/51). Kur’ân-ı Kerîm’deki pek çok âyet de bu hususu vurgulamaktadır: “Elif, Lâm, Râ. Bu Kitap Hakîm ve her şeyden haberdar olan Allah tarafından, Allah’tan başkasına kulluk etmeyesiniz diye âyetleri kesin kılınmış, sonra da uzun uzadıya açıklanmış bir Kitâp’tır.” (Hûd, 11/1-3) “Ey Muhammed! Senden önce gönderdiğimiz her peygambere: ‘Benden başka ilâh yoktur, Bana kulluk edin!’ diye vahyetmişizdir.” (Enbiya, 21/25)

Şâtıbî’nin de belirttiği gibi buna benzer âyet çoktur ve hepsi de peygamberlerin gönderilmesinden maksadın, insanların Allah’a kulluğunun temini olduğunu beyan eder. Onlar Allah’ın vahdâniyetine delâlet eden delillerle gönderilmişler ve böylece kulların sadece gerçek Mâbud’a, her türlü noksanlıklardan münezzeh, eşi ve benzeri bulunmayan Yüce Allah’a yönelmeleri için tebliğde bulunmuşlardır. Kısaca, ilimden maksat Allah’a kullukta bulunmadan başka bir şey değildir. Çünkü ilmin ruhu ameldir. Amelsiz ilim ise iğreti ve faydasızdır (Muvâfakât, 1/52-53).

İslâmî ilimlerde zirveye ulaşmış ulemanın aynı zamanda bir salih amel kahramanı oldukları düşünülünce Şatıbî’nin tespitinin ne kadar yerinde ve aynı zamanda ilmi başka maksatlarla tahsil etmeye çalışanlara uyarıcı nitelikte olduğu anlaşılacaktır. “Geceleyin secde ederek ve ayakta durarak boyun büken, âhiretten çekinen, Rabbinin rahmetini dileyen kimse, inkâr eden kimse gibi olur mu? De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri öğüt alırlar.” (Zümer, 39/9) Âyette ibadete vurgu yapıldıktan sonra meselenin bilip-bilmemeye yani ilme bağlanması gerçek âlimlerin aynı zamanda derin bir kulluk anlayışına sahip olduklarını/olmaları gerektiğini göstermektedir.

İslâm âlimleri de ilimle ilgili özellikle bu hususa vurgu yapmışlardır. Süfyan-ı Sevrî: “İlim sadece takva sahibi olmak için öğrenilir. İlmin başka şeylere üstün kılınması, sadece onunla Allah’tan sakınıldığı içindir” demiştir. Hz. Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm da bir hadîslerinde: “Kıyamet gününde beş şeyden sorgulanmadıkça kul hesap yerinden ayağını bile oynatamaz.” buyurmuşlar ve bunlardan birisinin de “ilmiyle amel edip etmediği” olduğunu belirtmişlerdir (Tirmizî, kıyame 1). Muaz b. Cebel ise: “Ne kadar bilgi sahibi olursanız olun, amel etmedikçe Allah sizi ilminizle sevaplandıracak değildir.” demiştir. Bu konuda Hasan-ı Basri’den mürsel olarak rivayet edilen bir sözde de şöyle buyrulmuştur: “Aklı ermeyen hafif meşrep kişiler sadece sözün nakline, âlimler ise sözün ruhuna ve onunla verilmek istenen mesaja vâkıf olmaya önem verirler.” (Münavi, Feyzü’l-Kadir, 9589 nolu hadîs.)

Ayrıca “Kitabı okuyup durduğunuz hâlde kendinizi unutur da başkalarına mı iyilikle emredersiniz?” (Bakara, 2/44) gibi ilmiyle amel etmeyenleri zemmeden âyetler de ilimden hedefin amel olduğuna işaret etmektedir.

İlim, Ehlinden/Hocadan Öğrenilmelidir

Şâtıbî, ilim tahsilinde gayeye ulaştırıcı en kestirme ve sâlim yolun onu tam ve eksiksiz bir şekilde elde etmiş gerçek ehlinden almak olduğunu ifade etmektedir (Muvâfakât, 1/81). İnsan fıtratına dercedilmiş bulunan kabiliyetler için bir hocaya ihtiyaç yok ise de düşünce ve istidlâle ihtiyaç duyan ilimler için hoca ihtiyacı kaçınılmazdır. Öteden beri bazı kimseler bir âlimin/hocanın rahle-i tedrisine oturmadan ilim öğrenilebileceğini söyleseler de realiteler bunun pek mümkün olmadığını göstermektedir. Şâtıbî, bir fıkıh usûlü şaheseri olan bu eserinde ilmin ehlinden öğrenilmesi gerektiğine delil olarak, 'İlim, insanların göğüslerinde idi. Sonra kitaplara intikal etti; fakat ilmin anahtarları hep âlimlerin ellerinde kaldı.' sözünü aktarır. Evet, kitaplardan doğru ve tam istifade mutlaka hocaların onları açmaları, talebeyi elinden tutarak onları içine sokmalarıyla mümkün olabilir.

Resul-i Ekrem Efendimiz de “Yüce Allah ilmi insanların arasından bir çırpıda çekip çıkararak almaz. Ancak onu ulemâyı almak suretiyle kabzeder.” (Buhârî, İlim 34; Müslim, İlim 13) buyurarak, ilmin en önemli vasıtasının âlimler olduğuna işaret etmiştir.

İslâm tarihinde bazı âlimler, ilimlerini bir âlimin/hocanın rahle-i tedrisine oturarak almadıkları için yer yer ulemanın genel çizgisinden kopmuş ve tenkide maruz kalmışlardır. Bu konudaki en meşhur örneklerden biri Zâhirî Mezhebi’nin imamlarından sayılan İbn Hazm’dır. Bu isim, pek çok faydalı eser de bırakmış olmasına rağmen tenkit edilmekten kurtulamamıştır. Onun bu yönünü eleştiren İbn Hayyan şöyle der: “İbn Hazm hadîs, fı­kıh, cedel, nesep, edebiyat, mantık ve felsefe gibi birçok ilimlere sa­hipti. Bu ilimlerin bazısı üzerinde bir hayli eserleri vardır. Ancak bu kitaplarında yanlış ve sakatlıklar da mevcuttur. Çünkü o, bütün ilimleri hocasız olarak tahsil etmek cesaretini göstermiştir.” (Ebû Zehre, Mezhepler Tarihi, 2/469)

Hoca/âlim faktörünün zorunlu olduğunu ifade eden Şâtıbî, ilmin hakkını veren gerçek bir âlimin de hangi özelliklere sahip olması gerektiğini açıklar. Gerçek bir âlimin üç özelliği olmalıdır. Bunlar;

1. Bildiğiyle amel etmek: Âlimin sözü davranışına mutabık olmalıdır. Eğer, sözü farklı, işi/ameli farklı ise o kendisinden ilim alınmaya ve o ilimde kendisine uyulmaya ehil değildir.

2. İlmi bir hocadan almış olmak: Kendisinden ilim öğrenilebilecek bir hoca/âlim, bizzat üstadların elinde yetişmiş olmalı, ilmi onlardan almalı, onlarla hep beraber olmalı, onların terbiyesinde yetişmelidir. Böylece o da en uygun yolla hocalarının sahip olduğu vasıflara ulaşacaktır.

3. İlmi aldığı kimseye uymak: Gerçek bir âlim/hoca ilmi aldığı kimseye uymalı, onun edebiyle edeplenmelidir. Nitekim Sahabe-i Kiram, Hz. Peygamber’e, Tâbiîn nesli de Sahabeye uymuş, onların ahlâkıyla ahlâklanmıştır. (Muvâfakât, 1/83–85)

İslâm tarihinde ilmiyle temayüz etmiş ve etrafına saçtığı ışıkla içinde bulunduğu çağı aydınlatmış âlimlere baktığımız zaman Şâtıbî’nin tespitinin ve teklifinin ne kadar yerinde olduğu anlaşılacaktır. Sahabe çağından günümüze kadar, mezhep imamlarından tasavvuf büyüklerine, ilk dönem hadîsçilerinden kelâm âlimlerine kadar başta müceddit ve müctehidler olmak üzere bütün büyük zâtlar hep aynı özelliklere sahip olmuştur. Eski dönemlerde ilimle meşgul olanlar birbirlerine “Hangi kitapları okudun?” diye değil de, “Kimden okudun?” diye sorarlarmış. Kitapların dükkânlardan alınıp okunduğu günümüzde hoca faktörünü önemini kavramak zor olsa da Şâtıbî’nin ifade ettiği gibi ilim mutlaka anahtarlı okunmalı ve âlimlerin gönlünde yerleşmiş bulunan ilim nurlarının ders meclislerinde bizim de gönlümüze akması için gayret sarfetmeliyiz. Çünkü İslâmî ilimler hoca-talebe münasebeti içinde nesilden nesle nakledilmiş kitaplarda yazılanların yanında onların doğru anlaşılması istikametindeki vicahî kültürde nakledilmiştir. Zîrâ İmam Malik’in ifade ettiği gibi, “İlim, çok rivâyet etmek değildir. İlim bir nurdur. Allah Teâlâ bu nûru mümin kullarının kalbine koyar.”

İlim Öğrenme Metotları

1. Müşâfehe/Sohbet: Şâtıbî’nin “müşâfehe” diye ifade ettiği, günümüz literatüründeki karşılığıyla “sohbet” diyebileceğimiz bu metot ilim tahsilinde çok faydalıdır. Müellife göre, hocadan bizzat şifâhî olarak ilim tahsili iki açıdan en faydalı ve sağlıklı yöntemdir.

Öncelikle hoca ile talebe arasında Allah’ın koymuş olduğu bir hususiyet bulunmaktadır ve ilim tahsilinde bulunan herkes bunu müşâhede etmektedir. Nice meseleler vardır ki, öğrenci onu kitaptan okumakta, ezberlemekte ve defalarca tekrar etmekte fakat bir türlü anlamamaktadır. Aynı şeyi hocanın takrir etmesi/anlatması durumunda ise ânında anlamaktadır ve daha oracıkta konu hakkında ilim sahibi olmaktadır. Diğer taraftan, hocadan bizzat bir konuyu dinlemede mânevî fetih diyebileceğimiz başka bir hususiyet vardır. Yüce Allah talebenin hocasının huzuruna varıp onun ilmine olan ihtiyacını ortaya koyarak durması, ona gönlünü açması neticesinde onun basiretini açmakta ve böylece talebe o meseleyi kolayca anlamaktadır (Muvâfakât, 1/86).

Şâtıbî’nin üzerinde durduğu bu...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Şâtıbî ye göre ilim öğrenme metotları
« Posted on: 09 Mayıs 2024, 21:24:50 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Şâtıbî ye göre ilim öğrenme metotları rüya tabiri,Şâtıbî ye göre ilim öğrenme metotları mekke canlı, Şâtıbî ye göre ilim öğrenme metotları kabe canlı yayın, Şâtıbî ye göre ilim öğrenme metotları Üç boyutlu kuran oku Şâtıbî ye göre ilim öğrenme metotları kuran ı kerim, Şâtıbî ye göre ilim öğrenme metotları peygamber kıssaları,Şâtıbî ye göre ilim öğrenme metotları ilitam ders soruları, Şâtıbî ye göre ilim öğrenme metotları önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes