> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > İz Bırakanlar > Nâsıruddîn et Tûsî nin Ferdî içtimaî ahlâk düşüncesi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Nâsıruddîn et Tûsî nin Ferdî içtimaî ahlâk düşüncesi  (Okunma Sayısı 1364 defa)
19 Eylül 2010, 14:52:06
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 19 Eylül 2010, 14:52:06 »



Nâsıruddîn et-Tûsî'nin Ferdî-İçtimaî Âhlâk Düşüncesi

NÂSIRUDDÎN et-TÛSÎ KİMDİR?
Tarihe, İlhaniler Devri İdari Teşkilâtı'na geliştirdiği "devlet felsefesi" ile mührünü basmış, fevkalâde ikna kabiliyeti ve fâik mantığıyla Hulâgü Han gibi celalli bir hükümdarın takdirini kazanıp 400.000 cilt civarındaki kitabı yakılmaktan veya Dicle Nehrine atılmaktan kurtarmış, Alamut'da bulunduğu hapisten Sultan Sarayında Mâli Müşâvirliğe ve Başvezirliğe yükselmesini bilmiş, hazırladığı "Ziyci İlhânî" (=İlhani Cetvelleri) ile bugünkü fezâ çalışmalarına rehberlik etmiş, devrinde, Sedillot'un ifadesiyle, Avrupa ve Asya'yı uyandıracak kadar dehâsını inkişâf ve izhar ettirmiş olan Nâsıruddîn et-Tûsî, 1201'de Hemedan'da doğup 1274'de Bağdat'da vefat etmiştir.
Nâsıruddîn et-Tûsî'nin insanlığa en hayırlı hizmetlerinden en başta geleni 1258 yılında Hulâgü'nün de tasdik ve tasvibiyle kurduğu Merâğa rasathanesidir. Ayrıca Tûsî: Trigonometriyi ilk defa müstakil bir bilim olarak ele alan, "allâme", "muharrir", "hekim", "hoca", "üstat", "son filozof, "asrın yegânesi" gibi lakaplarla meşhur olmuş büyük İslâm alimidir.
Tûsî'nin; astronomi, matematik, geometri, trigonometri, optik, mineraloji, coğrafya, tıp, mantık, psikoloji, felsefe, ahlâk, musiki, edebiyat, güzel sanatlar, ilâhiyat, tarih ve iktisat'a dâir tam 76 eseri vardır. 73 senelik ömre sığdırılan 76 eser!
Öklid'in son yüzyıl içinde, hakkında Avrupa'da en çok makale yazılan eserini yorumlayarak zamanımıza kadar tatbikâtına zemin hazırlayan; Wil Durant'ın "The Age Of Faith" (=İman Çağı) adlı eserinde kendisinden övgüyle bahsettiği Nâsıruddîn et-Tûsî'nin; Batılı filozof Locke'nin de çok istifade ettiği bir başka yönü var ki; herhalde sizler de O'nun bu "ferdi ve içtimâi terbiye esaslarından", asırlar sonra da olsa, müstefid olacağınız noktalar bulacaksınız.
Nâsıruddîn et-Tûsî'ye göre, her bilimin ilk merhalede tâlim edilmesi icabeden "esasları" olmalıdır. Nefis, ruh, maneviyât ve ahlâk meselelerini tanımayıp ele almak, insanda var olan nebâtî, hayvanî ve insanî nefis kuvvelerini, bunların aynı ve farklı vechelerini incelemek her bilim için müşterek esaslardan bazılarıdır. Bütün bilimlerin hedefi, çalışma ve araştırmalarını teşkil eden hareket noktası "insan"dır. İnsan bu dünyadaki varlıkların en şereflisidir. O, varlıklar arasında vasat derecede yaratılmıştır ki; yücelip yükselmek veya yuvarlanıp düşmek onun kendi elindedir, kişi, nefsini akıl ve iz'ân ile idare edebilirse yücelir, kendi haline bırakırsa onu aşağıya çeker, aşağılaştırır. Tûsî, buradan mantıkî bir sonuç çıkararak, nefsin terbiyesi için bir Peygambere veya numune teşkil edecek bir terbiyeciye (mürebbiye) olan ihtiyacı ilmî olarak ispatlamaya çalışır ve insanın yaptığı her işte bir saadet, bir hayır araması ve buna erişmeyi gâye edinmesi üzerinde durur.
Tûsî, ahlâkı saflaştırma, yani insanı kötü duygulardan ve ihtiraslarda arındırma sanatının; aile, devlet ve insanlık için en şerefli ve en hayırlı bir sanat olduğunu ve bu sanatın insanı saadete götürdüğünü vurgular.
Nâsıruddîn et-Tûsî'nin hayatı müddetince üç ideâli vardı:
1) İdeâl bir insan, 2) İdeâl bir aile ve 3) İdeâl bir toplum teşkil etmek. Çocuğun tâlim ve terbiyesi, dostluk ve arkadaşlık devlet, idâre ve hukuk sistemi, mâliye ve iktisat, ilim ve hitâbet, suç ve ceza, Tûsî'nin ideâl ferd ve cemiyet ahlâk öğretisinde hedef aldığı başlıca mevzûlar olmuştur.
ÇOCUĞUN TALİM VE TERBİYESİ
Tûsî, aileyi vücuda, aile ferdlerini uzuvlara, aile idare sanatını ise hekimlik sanatına benzeterek; çocuğun tâlim ve terbiyesi, yeni kuşağın yetiştirilmesi üzerinde hassasiyetle durarak; anne-babaların, mürebbi ve muallimlerin, cemiyetin terbiyesi ile meşgul olan herkesin bu hususta (bu sahada) mes'uliyet taşıdığını vurgular. Ona göre, çocuğun tâlim ve terbiyesinde, çevrenin mühim bir rolü vardır.
Tûsî'ye göre, çocukta en fazla üzerinde durulması gereken "hayâ"dır. Her şeyden önce bu hissin terbiyesi ve geliştirilmesiyle uğraşmak icabeder. Çocuklara pahalı giysiler almamayı, onları oburluğa, çok uyumaya alıştırmamayı tavsiye eder. Ona göre; çocuklara karşı son derece de hassas olmak, onların en küçük bir davranışını bile gözden kaçırmamak, kötü alışkanlık ve hareketlerin vaktinde önünü almak, en küçük iyi bir davranış belirtisi (tezahürü) görüldüğünde bunu alışkanlık haline getirmek, onlara çalışkanlık aşılamak, tembellik, yalan ve iftiradan, başkalarına kötülük etmekten, insanların acı ve dertlerine kayıtsız kalmaktan nefret etmeyi öğretmek çocuk terbiyesinin esasını oluşturur.
DOSTLUK VE ARKADAŞLIK
Tûsî, dost seçerken uyanık olmayı, samimi ve sadık dostlar ile, kendilerini böyle gösteren sahte dostları birbirinden tefrik etmeyi tavsiye ederek, kişinin dost seçeceği şahsiyetleri her yerde, küçük ve büyük işlerde, iyi ve kötü günlerde, sakin ve buhranlı anlarda tecrübeden geçirmesi üzerinde durur. O, mümkün mertebe düşmanların dosta çevrilmesini, bu mümkün olmadığı takdirde müteyakkız olmayı, onların faaliyetlerinden dâimâ haberdar olmayı tavsiye eder.
Nâsıruddîn et-Tûsî'ye göre, nefsi ıslah edip sıhhatte tutmanın üç yolu vardır. 1) İyi ruhlu, terbiyeli, namuslu, iyiliksever, arkadaşlar edinip dâimâ onlarla beraber olmak. 2) Ahlâkı bozan söz, fıkra ve hikâyelere kulak vermemek, 3) İyi ve faydalı işlerle uğraşıp boş bulunmamak ve yaptığı işlerin her gün hesabını vermek.
Tûsî, gençliğin müfritâne hevesât ve taşkınlıklarını ölümü düşündürmekle frenleyip dostluk ve arkadaşlıkların ahiret inancı ile ebediyet kazanacağını ifade eder. O, evvela, ruhî ve bedenî hastalıkların teşhis ve tedavisi üzerinde durur. İlk tedavi şekli olarak da, bütün insanları düşündüren ve korkutan ölüm ve ölüm vehmini ele alarak, ölümün korkulacak bir şey olmadığını ispatlamaya çalışır. Ona göre, ölümden korkanlar, sadece ölümün ne olduğunu bilmeyen, faydasız, boş bir hayat süren kimselerdir. İnsanları ölüm vehminden kurtarmanın çaresi, ölümün ne olup ne olmadığını onlara anlatmaktır. Gaflet ve eğlenceyle ölümü unutmaya çalışmak, korkuyu hafifletmez, daha da artırır.
DEVLET, İDARE VE HUKUK SİSTEMİ
Her ferd bir aileyi, her aile bir mahalleyi, her mahalle bir şehri ve her şehir de bir ülkeyi teşkil eder. Bu cüz ile küllî arasında sıkı bir rabıta (bağ) vardır. Bu rabıta iş bölümü ve yardımlaşma ile kuvvet bulur. Tûsî'ye göre, devlet insanın aktif faaliyetine, insan ise devletin yardım ve desteğine muhtaçtır. Devlet ile insanın birbirlerine karşılıklı mes'uliyetleri vardır.
Devlet, adalete dayalı olduğu takdirde uzun süreli ayakta kalabilir. Adalet, şu dört tabaka arasındaki mutabakat (uyum) ile temin edilebilir: Kalem ehli, kılıç ehli, muâmele ehli, ziraat ehli. Tûsî: Kalem ehillerini suya, kılıç ehillerini ateşe, muâmele ehillerini havaya, ziraat ehillerini ise toprağa benzeterek, bu dört unsurun tesanüt ve âhenk içinde faaliyet göstermesiyle saadet bahşeden ideal medenî bir sistemin vücut bulacağı kanaatini taşır.
Tûsî'nin devlet ve idare mekanizmasını teşkil eden şahsiyetler, ya doğuştan (vehbi) âlim, ya çalışma ve gayretleriyle âlim olmuş ya da bu yolda olan kimseler olmalı. İdeal devletin aksi, cahil, bozulmuş, yolunu şaşırmış, faziletsiz bir devlettir veya sınırsız hürriyete sahip olan bir devlettir. Sınırsız hürriyet, sınırsız başıboşluk demektir. Çünkü böyle bir devlete kısa sürede kozmopolitlik, istikrarsızlık ve düzensizlik hâkim olur. Neticede bu da, anarşi, zulüm ve istibdâdı doğurur. Tûsî'nin devletinde beş meslek sınıfı vardır: (alimler), mürebbiler ve muallimler, müfettişler, asayiş muhafızları, levazım ve maliyeciler.
Tûsî, faziletli devlet siyaseti ile despot olarak vasıflandırdığı faziletsiz devlet siyasetini birbirinden ayırarak; dünyanın iki şeyden çok büyük sıkıntı çektiğini kaydeder. Bunlar: 1) İstibdat idaresi, 2) Halkın kendi haline, başı boş bırakılmasıdır.
Tûsî'ye göre harp, başvurulacak en son çare olmalıdır. Hoşnutsuzluklar anlaşmalarla halledilmelidir. Devletlerarası meydana gelen huzursuzluklar da devlet başkanlarının karşılıklı görüşme ve münasebetleri ile halledilmelidir. Tûsî'nin ideal devlet siyaseti ilme ve karşılıklı anlayışa dayalıdır.
Tûsî'nin düşüncesine göre hükümdar, adil olmalı ve vicdanının sesine kulak vermelidir. Adil hükümdara tebanın itaatsizliği ihanettir. İdeâl bir hükümdar, mal, para ve makam hırsından uzak, disiplinli ve milletinin güvenini kazanmış olmalıdır.
MALİYE VE İKTİSAT
Tûsî'nin devrinde itibar görmüş, vergi ve maliye meselelerine dair çok güzel tesbitleri vardır. Bunlardan başlıcaları şöylece hülasa edilebilir:
1) Köylüden alınan toprak gelir vergisi miktarları birbirinden farklı olmalıdır. Verimli toprağa sahip varlıklı köylüden ürünün 1/10'i; verimsiz toprağa sahip fakir köylüden ise ürünün 1/20'i vergi olarak toplanır. Ürün alınmayan yıllarda bu miktar iki kat azaldığı gibi, bol ürün alınan yıllarda ise miktar arttırılabilir veya birkaç senenin vergisi önceden alınabilir. Herkesten gelirine göre vergi alınmalıdır. Ve gelirleri tesbit edilmeden ödenecek vergi miktarı tayin edilmemelidir.
2) Hükümdar ve ailesinin bütçesi ile devlet bütçesinin birbirine karıştırılmasına kesinlikte izin verilmemelidir.
3) Devlet bütçesi, dâimâ giderleri gelirlerinden daha az olacak şekilde düzenlenmelidir.
4) Para, bir tedavül vasıtasıdır. Paranın ayarı, mübadele edilen malın üretimi için harcanan emeğe eşit olmalıdır. Bu hal, paranın bütün insanlar arasında geniş ölçüde kullanılmasına imkân verir.
5) Beden ve kafa emeğinin bedeli birbirinden farklı olmalıdır.
Tûsî, ayrıca hayvancılıkla uğraşanların, tüccarların vergisi, toplanan vergilerin nerelere harcanacağı, emeğin nakit olarak ödenmesi gibi meseleler üzerinde de durarak, zamanında, uygulanabilir bir iktisat sistemi ortaya koymaya çalışm...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Nâsıruddîn et Tûsî nin Ferdî içtimaî ahlâk düşüncesi
« Posted on: 26 Nisan 2024, 22:42:53 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Nâsıruddîn et Tûsî nin Ferdî içtimaî ahlâk düşüncesi rüya tabiri,Nâsıruddîn et Tûsî nin Ferdî içtimaî ahlâk düşüncesi mekke canlı, Nâsıruddîn et Tûsî nin Ferdî içtimaî ahlâk düşüncesi kabe canlı yayın, Nâsıruddîn et Tûsî nin Ferdî içtimaî ahlâk düşüncesi Üç boyutlu kuran oku Nâsıruddîn et Tûsî nin Ferdî içtimaî ahlâk düşüncesi kuran ı kerim, Nâsıruddîn et Tûsî nin Ferdî içtimaî ahlâk düşüncesi peygamber kıssaları,Nâsıruddîn et Tûsî nin Ferdî içtimaî ahlâk düşüncesi ilitam ders soruları, Nâsıruddîn et Tûsî nin Ferdî içtimaî ahlâk düşüncesi önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes