> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > İz Bırakanlar >  Molla Yusuf Arvas Hz. kimdir ?
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Molla Yusuf Arvas Hz. kimdir ?  (Okunma Sayısı 6293 defa)
28 Ağustos 2010, 17:04:34
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 28 Ağustos 2010, 17:04:34 »



Molla Yusuf Arvas Hz. Kimdir ?

Tarikat Olmazsa İlim Fayda Vermez



     Gavs-ı Hizanı (k.s.)’ın akrabası ve Arvas Seyyidlerindendir. Seyyid Yusuf Arvas Hazretleri, mollalık icazetini amcası Şeyh Mustafa Hazretlerinden almıştır. Amcası da malum olduğu üzere Şeyh Şahabeddin Hazretlerinin halifesidir. Şeyh Şahabeddin Hazretleri Sadat-ı Kiram halkasının mühim zatlarından olan Gavs-ı Hizani (K.S)’ın torunudurlar. İşte böyle büyük zatın torununun pınar çeşmesinden beslenerek Gavs Hazretlerinin dergahına gelmek amcasının vefatından sonra nasip olabilmiştir.

     Seyyid Yusuf Arvas Hazretleri amcasının vefatı üzerine 1966’da Gavs Hazretlerine gelir ve biat eder. O sıralarda Seyda Hazretleri askerde olduğu için tanışamamış, bilahare terhis olup geldikten sonra tanışabilmiştir.

     Gavs Hazretleri 1972 yılında vefat edince Seyda Hazretlerinden de tövbe tarikat alır ve uzun zaman amele devam ederek Menzil dergahına hizmet etmiştir. Bütün bu gayretlerinin ardından 1977’de de Seyda Hazretlerinin halifesi olma şerefine haiz olur. Şu anda da irşad faaliyetine devam etmektedir. Allah O’ndan razı olsun.

     Seyda Muhammed Raşid Hz.lerinin vefatının ardından Seyyid Yusuf (k.s) ile yaptığımız röportaj; 

     FEYZ: Efendim, önce bize vakit ayırdığınız için Allah (c.c.) razı olsun. Tarikatların gayesi nedir, biraz bize bahseder misiniz?

     SEYYİD MOLLA YUSUF ARVAS HZ.: Tarikatların lügat manası yol demektir. Bu yol maneviyat yoludur. Bu yolda ilerlemek için mürşidi kamil gereklidir, herkes bu tarikat işini bilemez. Tarikatın kârlı olduğuna dair çok deliller vardır. Hem dünya için, hem ahiret için. Hatta dünya için çok menfaatler vardır. Bir sürü günah içinde olan insan kurtulmak istiyor. Mürşidi kamilin sayesinde o günahtan yüz çeviriyor. Yapmamış oluyor. Eğer onu yapsaydı imanı giderdi.

      Hatta bir sofi, Beyazıd-ı Bestami'den (k.s.) soruyor; ''Sizin bizim üzerimize olan hakkınız nedir? Bizim sizin üzerinize olan hakkımız nedir?'' Mübarek de vakit gelince sana söylerim diyor. Sofisini çağırıyor sen falanca şehre git, oranın sultanına bu mektubu ver diyor. Cevabı al getir diyor. Çok uzak ve iki aylık bir yoldur. Sofi hiç birşey demeden (hiç itiraz etmeden) Kurban benim param yoktur, harçlığım yoktur, nasıl gideceğim demeden, üstüm başım yoktur demeden hemen alıp yola çıkıyor. O şehre gidip mektubu sultana veriyor. Sultan da, o sofinin istirahat etmesi için hamama götürün, yıkansın, güzelce temiz elbiseler giysin, bir odaya koyun, karnını doyursun, bir tane de cariye verin ona hizmet etsin. O kadar izzet ikram yapıyorlar. Sofi kendine ayrılan odaya istirahata için gittiğinde cariye de yanına geliyor. Sofi cariyeyi görünce nefis, şeytan ona musallat oluyor. Bak ne güzel kadın şöyle boylu öyle poslu diye vesvese vere vere hemen cariyeyi tutmak için kast ederken, duvardan Beyazıt-ı Bestami Hz. (k.s.)'nin cemaate sohbet ettiğini görüyor. Hey ey akılsız! Sen Yusuf (a.s.) kıssasını unuttun mu, deyince, sofi yere düşüyor, cariye de kaçıp gidiyor. Sofinin bir zaman sonra aklı yerine geliyor. Ben ne yaptım, dedi. Sultana gidip, ister mektuba cevap ver, istemezsen mektuba cevap verme, ben gidiyorum dedi. Sultan sofiye gitme, bu gece burada kal diye ısrar etti. Sonra sofi Beyazıd-ı Bestami (k.s.) Hz.'nin yanına gitti. Beyazıd-ı Bestami Hz. (k.s.) sofiye dönerek, sen gelinceye kadar senin sormuş olduğun soruya cevap hazırladım. Sizin göreviniz şudur; ben sana mektubu verdiğimde hiç itiraz etmeden kabul ettin. Bizim görevimiz de, o durumdayken şeytan sana vesvese verdi. Sen de o cariyeyi kast ettin. Eğer o cariye ile zina etseydin, imanın giderdi. Biz senin imanını kurtardık.''

      Maneviyatta da mürşidlerin görevi böyledir. İşte bunun için tarikatlar çok menfaatlidir, bazıları iş hakikattır diyor. Peki hakikat nasıl olur? Hakikat tarikatla olur. Büyükler şeriat, tarikat, hakikat demişler. Hakikat bir cevher gibidir şeriat de bir deniz gibidir. Tarikat da bir vapur gibidir. O hakikat cevheri denizin ortasındadır. Sen araçsız gidemezsin. Ancak bir vasıta ile, bir vapur ile oraya ulaşabilirsin. Tarikat olmazsa hakikat elde edilemez.

     Bir insan ne kadar alim de olsa, ilmi de olsa tarikatsızsa fayda görmez. Hatta ben çok zaman tecrübe etmişim, bir camiye, bir beldeye gittiğim zaman, hoca da olsa, alim de olsa, onların yanında cahil bir sofi de olsa, o cahil sofi alimden daha çok şeriata bağlıdır. Alimler okumuş ama, tam şeriata göre yaşamıyorlar. İlim olmayınca tarikattan da fayda gelmez. Cahil bir tarikat ehli ancak nefsini korur, başka kimseye menfaati dokunmaz. Ama alim bir sofi olursa Ümmeti Muhammed'e hizmeti olur.

     Mesela Mevlana Halidi Bağdadi Hz. çift kanatlıydı. Yani hem zahiri, hem batıni ilmi bitirmiş alim bir zattı. Onun için zülcenaheyn demişler. İnsan bir kanatla hiç bir yere gidemez. Mesela bir kuşun tek kanadını kessen uçabilir mi, uçmaz. Öyleyse kuş iki kanadıyla gider, yoksa gitmez. İşte tarikatta olmazsa ilim de fayda vermez. Hem ilim öğrenmek, hem de tarikata girmek lazımdır. Tarikatın faydası hem dünyayı hem ahireti kurtarmaktır. Yoksa o da fayda vermez. İlim öğrenmek lazımdır, menfaatlidir. Tarikatın faydaları çoktur. İki tane kardeş varmış, ailelerinin ikisi de hamileymiş, iki kardeş doğacak çocuklardan biri kız diğeri erkek çocuk olursa bu ikisini evlendireceğiz diye söz veriyorlar. Çocukları doğuyor, birinin kızı diğerinin de oğlu oluyor. Kızın babası zengin oğlanın babası fakir. Oğlanın babası vefat ediyor, tek kalıyor. Fakir olduğu için elinden bir şey gelmiyor. Oğlana diyorlar ki, gel amcanın kızı senindir, al diyorlar. Amcasına gidip kızı istiyor. O da sana kız vermem, öyle de bir sözüm yok diyor. Bunun üzerine oğlan diyor ki artık ben buralarda kalamam, kalmak taraftarı değilim diyor.

     Çünkü yıllardır bana kız verecekler diye söz verdiler, bir de nikahladılar, başka birisiyle evlenirse dayanamam diyor. Oğlan kıza haber salıyor, bak baban seni bana vermiyor, peki sen ne diyorsun. diyor. Kız ile oğlan anlaşıyorlar. Kaçacaklar, yer belirliyorlar, şu saatte falan yere gel kaçalım diyorlar. Oğlan gelir, kızı bulamaz, bekler bekler gelmez. Kız beni kandırdı, gelmedi diyerek çekip gidiyor. Biraz sonra da kız geliyor, bakıyor ki oğlan yok, o da hayıflanıyor, beni kandırdı gelmedi diyor. Ben şimdi ne yapayım, baba evine dönersem oğlan kandırdı derler, der. Oğlan büyük bir şehre gider, büyük şehirde düşünür düşünür, bir şeyh var, mürşit var, ben en iyisi onun yanına gideyim, der. Bana bu dünya haramdır, ölene kadar mübareğin yanında durayım der. Kız da düşünür, düşünür, ben kızım yalnız başımayım, kendimi nasıl koruyacağım der. Kız bir umumhaneye gitmeye karar verir. Kendime de çok büyük bir bedel isteyeceğim, kimse de beni tercih etmez, ben de iffetimi korurum diye düşünür. Onun yanına da kimse gelmez. Oğlan şeyhin yanında sofiliğe başlar. Şeyhi bir gün, oğlum sen umumhaneye git, orada bir kız var, bana al getir, der. İşte burada tarikatın bir şartı giriyor; şeyhin ne derse sözünden çıkmayacaksın, söylediği şeriata muhalif gibi olsa da öyle değildir. Görünürde bu hadise şeriata aykırı bir haldir. Oğlan umumhaneye gidiyor, kıza sana şu kadar ücret vereceğim, benimle geleceksin diyor. Kız da gitse şeriata muhalif, gitmese öldürürler döverler, daha kötü olurum diyerek çıkıyor yola. Oğlan önde kız arkada gidiyorlar. Şeyhin yanına varıyorlar. Şeyhe diyor ki, efendim getirdim. Şeyh, o zaman şurada oturun, diyor. Birbirlerine bakışıyorlar. Kız, sen bana hiç yabancı gelmiyorsun diyor. Sen kimsin, necisin, nereden geldin diyor.Oğlan da başına gelenleri anlatıyor. Kız da kendi başından geçenleri anlatıyor. İşte bu şeyhin sayesinde, tarikat olmasaydı, sen de ben de çok kötü olacaktık. İşte mübareğin himmetiyle böyle oldu, diyor. Şeyh de nikahlarını kıyıyor.

     Tarikatların çok faydaları vardır. Ölüm zamanı, sekerat zamanı şeyhin menfaati vardır. Bir alim bir şeyhe gitmiş. Şeyhin yanına varıyor, ben tarikat almak için geldim diyor. Şeyh alenen başına elini koyuyor, başından ayağına kadar bir şey çıkartıyor. O alim de soruyor, sen ne yaptın? O da diyor ki tarikat alabilmen için ilimden vazgeçeceksin. O alimde ben ilmimden vazgeçmem çünkü çok zahmetle kazanmışım, zorluklar çekmişim, ilmi benden alma diyor. Mübarek de ilmi almadan tarikat vermem diyor.

     Tabii bu da bir imtihandır. Şeyhi diyor ki ilmin insana faydası vardır. Alimse, siz bana tarikatın faydasını anlatın ben kabul edeyim diyor. Şeyh de tarikatın bir çok faydası vardır, en büyük faydalarından birisi de sekerata girdiği zaman şeytan insana musallat olur, insan ne kadar alim olursa olsun, hoca olursa olsun, şeytan haşa Allah'ı (c.c.) inkar eder, sen reddersin, o ısrar eder. Red ispat, red ispat şeytan en son onu kandırır. Onun imanını alır, ama bir mürşid olsa o insanı şeytandan kurtarır diyor. Alim de diyor ki kurban yüz tane benim delilim vardır. Allah'ın (c.c.) varlığına ben 50 tane daha delil getireceğim diyor. Böylece alim çekip gidiyor. Bir zaman sonra Şeyh cemaatle sohbet ederken şeyhten bir ses geliyor. ''Ey melun, ben Allah'ımı (c.c.) delilsiz tanıyorum'', cemaat bakıyor ki, bu cümlenin sohbetle hiç bir alakası yoktur. Şeyhten bunun hikmetini soruyorlar. Bu nedir bunu niçin söylediniz diyor. Şeyh de diyor ki, ''bir gün bir alim vardı bizi ziyarete geldi, tekkemize geldi, bize misafir oldu. Allah'ın (c.c.) varlığına 150 tane de delili vardı. Bir gün ölüm döşeğinde şeytan buna musallat oldu. Şeytan Allah'ın (c.c.) varlığını reddetti, o delil getirdi. Delil red, delil red devam etti. En sonunda alimin elinde tek bir delil kaldı. Şeytan imanını elinden alacaktı. Evliyalar o kadar merhametliydi ki, alim şeyhi kabul etmediği halde yine de onu şeytanın elinden kurtarır.''

     Esas tarikatın kaynağı Peygamber Efendimiz'den (s.a.v.) gelmiştir. Mağarada iken Cebrail (a.s.) Peygam...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Molla Yusuf Arvas Hz. kimdir ?
« Posted on: 20 Nisan 2024, 02:52:58 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Molla Yusuf Arvas Hz. kimdir ? rüya tabiri, Molla Yusuf Arvas Hz. kimdir ? mekke canlı, Molla Yusuf Arvas Hz. kimdir ? kabe canlı yayın, Molla Yusuf Arvas Hz. kimdir ? Üç boyutlu kuran oku Molla Yusuf Arvas Hz. kimdir ? kuran ı kerim, Molla Yusuf Arvas Hz. kimdir ? peygamber kıssaları, Molla Yusuf Arvas Hz. kimdir ? ilitam ders soruları, Molla Yusuf Arvas Hz. kimdir ? önlisans arapça,
Logged
06 Eylül 2019, 19:06:40
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 06 Eylül 2019, 19:06:40 »

Esselamu aleykum. Rabbim razı olsun bilgilerden kardeşim. ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

07 Eylül 2019, 08:58:51
Sevgi.
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 17.957


« Yanıtla #2 : 07 Eylül 2019, 08:58:51 »

Aleyküm selâm. Rabbim ilmimizi artırsın inşaAllah
Bilgiler için Allah razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes