> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > İz Bırakanlar > Mevlâna Halid Ziyaeddin Bagdadî
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Mevlâna Halid Ziyaeddin Bagdadî  (Okunma Sayısı 1847 defa)
15 Ekim 2010, 11:48:07
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 15 Ekim 2010, 11:48:07 »



Bağdat'tan Doğan Güneş Mevlâna Halid Ziyaeddin Bagdadî


Mevlâna Halid Ziyaüddin Bağdadî 'Silsile-i âliye' adı verilen âlimler ve veliler silsilesinin 29. büyük şahsı. Asıl adı Halid, lâkabı Ziyaüddin, nispet adı Bağdadî'dir. Tasavvufî kişiliğiyle tanındığından kendisine 'Mevlâna' sıfatı da verilmiştir. Nakşibendiyye tarikatını kendi adına nispetle 'Halidiyye' ismiyle devam ettirmiş; Nakşîliğin hemen hemen bütün İslâm dünyasında yayılmasına vesile olmuş; Nakşî silsilesi içinde bir tarikat yenileyicisi, şube müessisi konumunu kazanmış; üstün ilmî-ahlâkî kişiliği ve dünya çapında yaptığı irşad faaliyetleri sebebiyle 12. hicrî yüzyılın müceddidi kabul edilmiştir. Her türlü gösterişten uzak sade hayatı, ilmî enginliği ile tarikatına İslâm'ın kalb ve ruh hayatının yaşanmasında 'ilmiyye sınıfının tarikati' pâyesini kazandırmıştır.

Bazı ansiklopedik kaynaklarda babasının adının Ahmed olduğu zikredilmekle beraber yapılan son araştırmalar, babasının isminin Hüseyin olduğunu göstermekte ve babası Hz. Osman, annesi de Hz. Ali'nin soyundan gelmektedir.

Mevlâna Halid, Süleymaniye, Köysancak, Hariri, Bağdat gibi yörelerde zamanının önde gelen âlimlerinden dinî ilimleri ve astronomi, matematik, geometri gibi bazı müspet bilimleri öğrenmiştir. Hocası Seyyid Abdülkerim Berzencî vefat edince henüz yirmi yaşında iken ders vermeye başlamıştır. Pek çok talebesi olmuş, bazı din âlimleri de derslerine iştirak etmiştir. 1805 yılında Hac için Medine'ye geldiğinde hayatında dönüm noktasını oluşturan şöyle bir hâdise yaşamıştır: Medine'de tanıştığı Yemenli bir zât kendisini "Ey Halid, Mekke'de bulunduğun sürece edebe uymayan herhangi bir şey görürsen hemen reddetme!" diye uyarmış; Mevlâna Halid Mekke'ye geldiğinde bir cuma günü Kâbe'nin yanında zikir ve tefekkür hâlinde iken bir adamın sırtını Kâbe'ye çevirmiş bir hâlde kendisine baktığını fark etmiş ve içinden "Utanmadan Kâbe'ye sırtını çevirmiş, edebi gözetmiyor!" diye düşünürken o şahıs kendisine seslenerek "Mümine hürmet Kâbe'ye hürmetten evlâdır. Bunun için yüzümü sana çevirdim. Niçin beni kötülüyorsun. Medine'deki zâtın uyarısını unuttun mu?" demiş.

Bu enteresan hâdise karşısında Halid Bağdadî bu zâtın salih büyük bir kimse olduğunu anlamış ve kendisini talebeliğe kabul etmesini istirham etmişse de, bu zât eliyle Hindistan taraflarına işaret edip kendisinin yardımcı olamayacağını belirtip ayrılmıştır. Bu hâdise Mevlâna Halid'i çok etkilemiş olacak ki memleketine döndüğünde medresesindeki eğitim-öğretim faaliyetlerini bırakarak bir davet üzerine Hindistan'a gitmeyi kabul edecek, onun bu gidişi kendisini tasavvuf âleminde Mevlâna Halid Bağdadî yapacak olan asıl mânevî kimliğini kazanmasına kapı aralayacaktır. Kâbe'de karşılaştığı bu zâtın hocası Abdullah ed-Dihlevî olduğu rivayet edilmektedir. Gerçekten de Hac dönüşü bugünkü Irak sınırları içinde bulunan Süleymaniye'de ders vermeye başladıktan bir süre sonra Hindistan'dan Mirza Abdurrahim veya Rahimullah adlı bir kişi Süleymaniye'ye gelerek Halid Bağdadi'ye İmam Rabbanî'nin Müceddidiye kolunun ünlü şeyhi Abdullah Dihlevî'nin (1156-1240/1743-1824) selâmını getirmiş, kendisini davet ettiğini bildirmiştir. Bu davet üzerinden kısa bir süre sonra ders vermeyi bırakarak bu zâtla birlikte 1809 senesinde Hindistan'a gitmek üzere yola çıkmışlardır. Hindistan'ın başkenti Cihanâbâd'da Abdullah Dihlevî'ye intisap etmiş; yanında kaldığı beş ay veya bir yıl gibi kısa bir sürede üstadı Abdullah Dihlevî'den feyizler aldıktan sonra 36 yaşlarında Müceddidiyye, Kadiriye, Sühreverdiyye, Kübreviyye ve Çeştiyye olmak üzere beş tarikattan icazet ve yol-irşad yetkisi alarak Bağdat'a dönmüştür. Rivayet edilir ki, yola çıkmadan önce üstadı Abdullah Dihlevî, Mevlâna Halid'e "İste Ey Halid, ne istersen vereyim." demiş o da "Din için dünyalık isterim." şeklinde oldukça anlamlı bir talepte bulunmuştur.

Halid Bağdadî Hazretleri hiç şüphesiz Abdullah Dihlevî'nin nasihat ve feyzinden kısa zamanda çok şey almaya muvaffak olmuştu ki, kendisini temsil eden bir halifesi olarak irşad vazifesiyle görevlendirmişti.

Mevlâna Halid, Hindistan'dan dönerken dönüş yolu üzerindeki ilim merkezlerine uğramış, buralarda konakladığı esnada hem irşat faaliyetlerinde hem de Şii ulema ile çeşitli ilmî tartışmalarda bulunmuştur. 1811'de memleketi Süleymaniye'ye gelmiş, bir süre burada kaldıktan sonra Bağdat'a giderek Abdülkadir Geylânî'nin dergâhına yerleşmişse de, bu dergâhta beş ay kaldıktan sonra tekrar Süleymaniye'ye dönmüş ilim ve irşad faaliyetlerini 1813 yılına dek burada sürdürmüştür. 1813'te tekrar Bağdat'a gelerek oranın valisi Said Paşa ve müftüsü Abdullah Haydarî Efendi'nin destekleriyle Isfahaniyye Medresesi'nde ilim ve irşad faaliyetlerine başlamıştır.

Maruz Kaldığı Bazı Sıkıntılar

Halid Bağdadî Hazretleri hayatında çeşitli sıkıntılarla karşılaşmıştır. Bunların başında bazı dinî ve idarî çevrelerin iftira ve baskıları ile öldürülme teşebbüslerine maruz kalışı gelmektedir. Meselâ Hindistan'dan dönüşünde Süleymaniye'de ilim ve irşad faaliyetlerini sürdürürken kimi çevreler kendisini dinî çizgi dışına çıkma, yogilik ve hattâ küfürle itham etmişler, aleyhinde bir risale yazarak Bağdat valisi Said Paşa'ya şikâyet etmişlerdir. Said Paşa yakından tanıdığı ve hürmet ettiği Mevlâna Halid'e sahip çıkarak bu iftiraya karşı bir reddiye yazılmasını istemiş, bunun üzerine Müftü Muhammed Emin Topukçulu ileri sürülen iftiralara cevap veren bir mektup yazmış, Bağdatlı âlimler bu mektubu tasdik etmiştir. İleriki yıllarda Hazreti çekemeyenler bununla da kalmamış, onu Osmanlı'ya karşı isyan hazırlıkları içinde bulunmakla suçlayarak Sultan 2. Mahmud'a şikâyet etmişlerdir. Sultan iki kişilik gizli bir teftiş ekibini Şam'a göndermiş; bu ekip yaptıkları araştırma sonucunda yapılan isnatların asılsız olduğunu Sultan'a bizzat bildirmişlerdir. Ayrıca Sultan Mahmud'un saray nâzırlarından Mevlevî Hâlet Efendi, Mevlâna Halid'in halk ve devlet ricali arasındaki saygınlığını çekememiş, o da Halid Bağdadî'nin devlete isyan hazırlıkları içinde olduğundan ortadan kaldırılması gerektiği konusunda Sultan'a ısrarlı telkinlerde bulunmuşsa da Sultan Mahmud yaptırdığı araştırmalara dayanarak basiretli davranmış ve 'Din adamlarından devlete zarar gelmez.' diyerek Hâlet Efendi'nin sözünü dikkate almamıştır. Rivayet edilir ki Halid Bağdadî Hazretleri, Hâlet Efendi'nin bu ihanetinden son derece müteessir olmuş ve "Hâlet Efendi'nin işi Üstad Mevlâna Celâleddin Hazretleri'ne havale olundu. Elbet onu huzuruna çekip cezasını verecektir." buyurmuş; nitekim çok geçmeden Hâlet Efendi Mora isyanına sebep olduğu için Sultan Mahmud tarafından Konya'ya sürülmüş ve orada idam edilmiştir.

Ne acıdır ki Halid Bağdadî Hazretleri sadece belli çevreler tarafından değil, bazı talebelerinin de ihanetine uğramış, onların iftiralarıyla daha bir sarsılmıştır. Nitekim Hazretin İstanbul halifelerinden Abdülvehhab es-Susî kendi başına hareket etmeye başlaması sebebiyle görevinden azledilince üstadı Mevlâna Halid aleyhinde ağır suçlamalarda bulunmuştur. Bunun üzerine Halid Bağdadî'nin sohbetlerine katılmış olan ünlü Hanefî Fıkıh âlimi İbn Âbidîn (ö.1252/1836) Mevlâna Halid'e iftirada bulunanları ret sadedinde 'Sellü'l-Hüsâmi'l-Hindî li nusreti Mevlâna Şeyh Halid Nakşebendî' isimli bir kitap telif etmiştir.

Halid Bağdadî Hazretleri hayatında çeşitli çevrelerin attığı iftiraların acısını yaşaması bir yana birkaç defa suikasta da maruz kalmıştır. Meselâ Hindistan dönüş yolunda Hemedan yakınlarında bazı karanlık çevreler tarafından öldürülme teşebbüsüne maruz kaldığı gibi, 1813'lü yıllarda Süleymaniye'de bir cuma namazından çıkarken 200 kadar silâhlı Berzencî grubunun saldırısına maruz kalmıştır. Bütün bunların yanı sıra Bağdadî Hazretleri, ailevî ıstıraplar da yaşamıştır. Nitekim kendileri ilk iki hayat arkadaşını kaybetmiş olmanın acısı üzerine ayrıca evlât acısı da çekmiştir ki, dört oğlundan ikisi veba salgınından, biri de Urfa'da vefat etmiştir. Hazretin soyu dördüncü oğlu Necmeddin ile devam etmiştir.


Vefatı


Halid Bağdadî Hazretleri 1242/1826 da şehitliğinin bir alâmeti olsa gerek yakalandığı veba hastalığından kurtulamayarak Şam'da vefat etmiştir. Kabri Şam'ın kuzeyindeki Kâsiyûn Dağı eteğindeki kabristandaki türbesindedir. Vefatı ile ilgili şu anekdot ilginçtir: Ömrünün son günlerine doğru müntesiplerinden İbn Âbidîn, Mevlâna Halid'in yanına gelerek rüyasında Hz. Osman'ın vefat ettiğini, cenaze namazını kıldırdığını gördüğünü ve çok kalabalık olduğunu söylemiş; Mevlâna Halid de İbn Âbidîn'e, Hz. Osman soyundan geldiğini, yakında öleceğini ve cenazesini kalabalık bir cemaatle kendisinin kıldıracağını söylemiştir. Gerçekten de çok geçmeden veba hastalığından vefat etmiş; cenazesini de İbn Âbidîn kıldırmıştır. Cenaze namazı Şam'da kılındığı gibi Mekke başta olmak üzere İslâm ülkelerinin çeşitli yerlerinde de gıyabi olarak kılınmıştır.

İlmî-Ahlâkî-Edebî Yönü

Öncelikle şunu vurgulamak gerekir ki, ilmî-ahlâkî kişiliği açısından ele alındığında Halid Bağdadî Hazretleri'nin hayatını, tasavvuf öncesi ve sonrası şeklinde iki ana safhaya ayırmak gerekir. Tasavvuf öncesi hayatında özellikle tefsir, hadîs, fıkıh gibi dinî ilimlerdeki vukufiyetiyle tanınmış bir din âlimidir ve bu dönem Hindistan'da Abdullah Dihlevî'ye intisap ettiği yıla -yaklaşık 34 yaşlar- dek sürmektedir. Tasavvufî kişiliği ise 1811'lerde Hindistan'da tasavvuf hayatına başlamasından vefat edene kadar süren dönemdir. Bu dönemde ilim...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Mevlâna Halid Ziyaeddin Bagdadî
« Posted on: 09 Mayıs 2024, 18:09:26 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Mevlâna Halid Ziyaeddin Bagdadî rüya tabiri,Mevlâna Halid Ziyaeddin Bagdadî mekke canlı, Mevlâna Halid Ziyaeddin Bagdadî kabe canlı yayın, Mevlâna Halid Ziyaeddin Bagdadî Üç boyutlu kuran oku Mevlâna Halid Ziyaeddin Bagdadî kuran ı kerim, Mevlâna Halid Ziyaeddin Bagdadî peygamber kıssaları,Mevlâna Halid Ziyaeddin Bagdadî ilitam ders soruları, Mevlâna Halid Ziyaeddin Bagdadî önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes