> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > İslami Hareketin Tarihi Seyri  > Resulullah Döneminde İslamî Hareketin Dönemi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Resulullah Döneminde İslamî Hareketin Dönemi  (Okunma Sayısı 1487 defa)
23 Eylül 2011, 17:58:52
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 23 Eylül 2011, 17:58:52 »



Resulullah Döneminde İslamî Hareketin Açık Dönemi


Allah Rasulü'nün başlattığı üç yıllık gizli dönem. Yü­ce Allah'ın şu emriyle son buluyordu:

"Sana emrolunan şeyi açıkla (baş ağrıtırcasına anlat). Müşriklerden yüz çe­vir (onlara aldırma). Muhakkak ki biz alay edenlere karşı kâfiyiz." [116]

Yine, "önce yakın akrabalarını ihtar et. Sana tabi olan müminlere kanadını indir" [117] gibi ayetleri aldıktan son­ra artık yerinde duramazdı. Öyle ki artık namazlarında Kur'an'ı sesli okuyor, Haremi Şerife giderek gelen ayetle­ri Kureyş'e bildiriyordu:

"Ey nas, muhakkak ben, Allah'ın hepinize gönderdiği Rasulüyüm. O Allah ki bütün gökle­rin ve yerlerin sahibidir. O'ndan başka ilah yoktur. Hem diriltir, hem de öldürür." [118]

İslami hareket izah edilince, onüç yıllık Mekke döne­minde müşriklerin tavırlarında şu aşamaları görmekteyiz:

Kötülükler öncelikle 'istihza' (alay) tarzında başladı. İkinci olarak 'hakaret' şeklinde devam ettirildi. Üçüncü olarak 'işkence' haline getirildi. Dördüncü aşamada, 'her türlü ticari ve medeni münasebetleri kesme, boykot devri' başladı. Beşinci aşamada ise 'şiddet' politikası yürütüle­rek, başta Rasulullah olmak üzere bütün müslümanların yurtlarından çıkarılmalarına karar verildi.

Allah'ın Rasulü Arap toplumuna mesajını sunarken, başlangıçta Onu açık bir kayıtsızlıkla karşılamışlardı. Önceleri, dinler arasına yeni bir din daha girdi, şeklinde te­lakki ederek seslerini çıkartmadılar. Ancak yeni din ve yeni peygambere yer yer alayvari konuşmalardan kendile­rini alamıyorlardı. Hatta Allah'ın Rasulü yanlarından gecince şöyle diyorlardı:

"Gökten haber veren, kendisine es­rar keşfolundu diyen Abdullah oğlu Muhammed işte bu­dur." şeklinde birbirlerine göstererek eğlenirlerdi. Kur'an-i Kerim onların bu alaylı davranışlarına şöyle işaret eder:

"Doğrusu o günahkar müşrikler, iman edenlere gülüyor­lardı. Mü'minler o kafirlerin yanlarından geçtiklerinde bir­birlerine işaret ederek (onları) ayıplarlardı. Evlerine zevk­le dönüyorlardı. Müminleri gördüklerinde 'işte bunlar sa­pıklardır' diyorlardı. Halbuki üzerlerine gözcü gönderil­memişlerdi. İşte bugün, müminler de kafirlere güleceklerdi" [119]

Allah'ın Rasulü, bütün akrabalarını başına toplayıp gü­venlerini ölçtükten sonra, onları azapla korkutmaya başla­dı ve ilk tepki amcası Ebu Leheb'den geldi:

"Hay kuruyası, bizi buraya bunun için mi çağırdı?" diyerek Rasulullah'ın kalbini kırdı ve "Tebbet" suresinin nazil olmasına sebep oldu: (Ebu Leheb'in iki eli kurudu.) Böylece başına toplanmış olan herifler dağılıp gittiler.

Bu sıralarda gelen ayetler hep kıyamet gününün deh­şetinden haber veriyordu:

"Rabbının azabı muhakkak ola­cak. O azabı kimse defedemeyecek. O gün gök iyiden iyi­ye çalkalanacak ve dağlar yerinden kopup oynayacak. İşte o gün peygamberleri yalanlayanların vay haline! Onlar doldukları bir batakta oynayıp duruyorlar. O gün onlar ateşe sürüklenecek. İşte sizin yalan saydığınız cehennem ateşi budur, denecek."[120]

Daha sonra müşriklerin putlarının aleyhine gelen ayet­ler Kureyş'i çileden çıkartmış onları küplere bindirmiş ve müslümanlara ateş püskürtmeye başlatmıştı:

"Siz ve sizin Allah'tan başka taptıklarınız, hep cehennem odunu ola­caktır. Varacağınız yer orasıdır (cehennemdir). O taptıkla­rınız eğer ilah olsaydı, cehenneme girmezlerdi. Halbuki hepsi ebedi olarak orada kalacaklardır. Öyle ki o putlara tapanların orada iniltileri vardır. Ve onlar orada hiç bir merhamet sesi duymazlar." [121]

Bu ayetler, yüzyıllar boyu süregelen bir geleneği (ata­larının dinini) tersyüz etmiş ve onları çileden çıkartmıştır. Onların, ataların dinlerine bağlanmaları körü körünedir. Bu konuda hiçbir hüccetleri yoktur. Yüce Allah onların atalarının dinlerine (putçuluğa) bağlılığını şöyle dile geti­riyor:

"O müşriklere 'Allah'ın indirdiğine (İslama) inanın ve tabi olun' denildiğinde, 'Hayır, biz atalarımızı neye ta­par gördükse ona uyarız!' dediler. Ya ataları bir şey anla­maz ve doğruyu seçemezlerse de mi? Kafirler çobanın hayvanlarına benzerler. Çobanın sözünü anlamazlar. An­cak bağırıp çağrısını işitirler. Onlar sağırdırlar, dilsizdirler ve kördürler. Kur'an'ı işitip anlamazlar." [122]

Cahili Arap toplumu artık İslami hareketin ciddiyetini anlamıştı. Bu nedenle bütün güçlerini birleştirerek sefer­ber olmaya başladılar. Önce kabile reisleri, Rasulullah'ın amcası Ebu Talib'e müracaatta bulunup, Allah'ın Rasulünü şikayet ettiler. Bu davadan Rasulullah'ın mutlaka vaz geçmesini istediler. "Kardeşinin oğlu bizim dinimizi ve ilahlarımızı tahkir ediyor, dedelerimizi doğru yoldan sap­mış gösteriyor. Bizim de ahmaklık içinde yaşadığımızı söylüyor. Ya kendisini bu işten vaz geçirirsin, yahud onun üzerinden himayeni alırsın. Biz onun hakkından geliriz." dediler. Beklenen neticeyi alamayınca da bu kez, "Kardeşinin oğlunu bundan vaz geçirmezsen hem sana, hem de ona karşı geleceğiz. Artık tahammülümüz kalma­dı, ne olacaksa olsun. İki taraftan biri helak olsun, diğeri kurtulsun." gibi sözlerle tehditlere devanı ettiler. [123]

Ne Ebu Talib, ne de o zavallı müşrikler halen Rasulullah'ın asıl amacıni anlayamamışlardı. Halen onunla müzakereye, diyaloga ve anlaşmaya gitmek istiyorlardı. Güya o cılız akıllanyla ona birtakım dünyalıklar vermekle onu bu yüce davadan vaz geçirmeye çalışıyorlardı. Halbuki onun davası ne zenginlik, ne makam, ne kabile reisi, ne Mekke Hakimi olmak, ne de asil ve güzel kadınlarla evlenmekti. Onun tek bir amacı vardı; o da, bütün toplumun sadece ve sadece Allah'a kul olmaları ve şirkten vazgeçmeleri.

İşte o cahili toplum onu hâlâ anlayamamış, Ebu Talib'i başına salıp onu bir takım dünyalıklarla aldatmak istiyorlardı. İşte onların bu zavallılığını müşahade eden Allah Rasulü kesin tavrını şöyle ortaya koydu:

"Ey Amca, Allah'a yemin ederim ki bu adamlar güneşi sağ avucuma, ayı da sol avucuma koysalar yine de ben bu görevden vaz geçmem." dedi.

Müşrikler bu kesin tavrı öğrendikten sonra herkesin gözünü yıldırmak, İslama girişi durdurmak ve İslamın ilerlemesine mani olmak için şiddet politikasına başladı­lar. Başlangıçta kimsesiz, zayıf ve güçsüz müslümanlara işkence etmekle işe başladılar. Bu işkenceleri o müslümanları davalarından vazgeçirmediği gibi, Allah ve Rasulünün sevgisinin kalplerinde daha da artmasına neden ol­du. Onlar Bilal'e işkence edince o hep 'ahad' (Allah birdir) diyordu. Evet çağdaş müslümanların kulakları çınlasın. Çınlasın da İslam için malları ve canları pahasına zalim despotlarla kıyasıya mücadele vermiş Bilaller düşünülsün, Habbablar, Ammarlar ve Sümeyyeler düşünülsün.

Arap müşrikleri sadece kimsesizlere işkence etmekle kalmadılar; onlardan sonra Mekke'deki soylu ve varlıklı müslümanlara karşı bir terör havası estirmeye başladılar. Nitekim Ebu Bekir, Taha ve Osman (r.a) gibi soylu kişiler de hedef seçilmeye başlandı. Bunun uzantısı olarak bazı müslümanlar da aileleri tarafından çeşitli yollarla baskı altına alındı. Kureyşli kabile reisleri bir araya gelip Allah Rasulüne tabi olan oğullarını, kardeşlerini, akraba ve kabilelerinin diğer fertlerini tehdit, baskı, zulüm ve işkence ile eski dinlerine döndürmeye çalışıyorlardı. Zübeyr b. Avvam, Osman b. Avfan ve Mus'ab b. Umeyr'ler amcala­rından çektikleri eziyet ve işkencelere rağmen yine de davalarından vaz geçmediler. Yine Saad b. Ebi Vakkas ve kardeşi Amr'in annelerinden gördükleri eziyetler, Halid b. Said'in babasından gördüğü işkence ve eziyetler, Hz. Ebu Bekir'in Kabe'de yaptığı konuşma esnasında feci şekilde dövülmesi, Abdullah b. Mes'ud'un Kabe'de Rahman Sure­sini okurken, müşriklerin üzerine çullanıp feci şekilde iş­kence etmeleri ve daha nice sahabilerin gördüğü eziyet ve işkenceler onları hiç bir zaman davalarından vaz geçirmemiş, bilakis daha da davalarına bağlı kalmayı sağlamıştı.

Allah Rasulü'nün mesajı Mekke'nin her köşesine ula­şınca, Mekke toplumunda artık iki grup insan görülmüş­tür. Bunlardan birinci gurup, İslam için hayatını ortaya koyan müslümanlar; diğeri büyük bir çoğnlukla bilgisiz­lik, ya da menfaatçılık, ya da atalarının din ve batıl inanç­larına bağlı kalmak düşüncesiyle bu davaya muhalefet gösteren müşrikler. Bu derece birbirine ters iki toplum (yani İslami hareket içerisinde yer almış olan müslüman­lar ile, cahiliye ve şirk içerisinde yer almış müşrikler) ara­sında kıyasıya bir mücadele başladı. Bu çetin mücadele Mekke'de onüç yıl devam etti. Müşrikler İslam hareketini bastırmak için, her türlü silahı kullandılar, her yola baş­vurdular. Yalan yanlış her türlü propaganda yapmaktan çekinmediler. Her türlü şüphe, itiraz ve tereddütlerini or­taya koydular. Halk arasında İslami hareket ve taraftarları hakkında türlü türlü şüphe ve vesvese uyandırdılar. Bilgi­siz ve güçsüz kimselere gözdağı vererek, onları Rasulullah'ın tebliği ve telkinlerini dinlemekten alıkoymaya çalış­tılar. İslam dinini kabul edenlere insanlık dışı zulüm ve iş­kenceler yaptlar. Onlara karşı ekonomik ve sosyal boykot uyguladılar ve onları o kadar rahatsız ettiler ki, iki defa yurtlarını terkederek Habeşistan'a hicret etmeye mecbur bıraktılar. Nihayet üçüncü defa müslümanların ekserisi Yesrib'e hicret etmek zorunda kalmıştı. Ne var ki günden güne şiddetlenen ve artan bu muhalefet ve düşmanlığa rağmen İslami hareket güçlenmeye ve dal budak salmaya devam etmişti. Baskı ve zulüm arttıkça müslümanlar da artmaya başladı. Öyleki Mekke'de içlerinde bir veya bir kaçının İslami kabul etmediği tek bir aile ve ev kalma­dı. [124]



[116] Hicr: 15/94-95.

[117] Şuara: 26/214-215.

[118] A'raf: 7/158.

[119] Muta...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Resulullah Döneminde İslamî Hareketin Dönemi
« Posted on: 28 Mart 2024, 22:54:19 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Resulullah Döneminde İslamî Hareketin Dönemi rüya tabiri,Resulullah Döneminde İslamî Hareketin Dönemi mekke canlı, Resulullah Döneminde İslamî Hareketin Dönemi kabe canlı yayın, Resulullah Döneminde İslamî Hareketin Dönemi Üç boyutlu kuran oku Resulullah Döneminde İslamî Hareketin Dönemi kuran ı kerim, Resulullah Döneminde İslamî Hareketin Dönemi peygamber kıssaları,Resulullah Döneminde İslamî Hareketin Dönemi ilitam ders soruları, Resulullah Döneminde İslamî Hareketin Dönemiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes