> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Çeşitli Konularda Eserler > İslamda Hükümet > Şura Meclisinin Teşekkülü
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Şura Meclisinin Teşekkülü  (Okunma Sayısı 939 defa)
27 Eylül 2010, 04:18:28
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 27 Eylül 2010, 04:18:28 »



Şura Meclisinin Teşekkülü


Emirin (Hükümet başkanının) seçiminden sonra ikinci, mühim mesele de "Ehl ül - hal ve'l-akd" i yani (Şûra Meclisinin erkânını) seçmek meselesidir. Acaba kimler bu meclise seçilecek, nasıl seçilecekler ve kaç kişi seçileceklerdir? Dikkatsiz ve incelemeden değerlen­dirmelerde bulunanlar bu hususta şöyle düşünmüşlerdir: Hülefa-i Raşidin devrinde Şûra Meclisinin azaları umumî seçim usulü ile (General Elections) seçilmemişlerdir. İslâmda müşavere heyeti için muayyen bir kaide yoktur. Belki bu mesele zamanın halifesinin uygun gördüğü şe­kilde olmuş ve istediği kimseyi çağırıp müşavere etmiştir. Fakat böyle düşünmek, bu zamanın meseleleri ile, o zamanın meselelerini aynı şekilde değerlendirmek ve aynı şekilde görmekten ileri geliyor. Halbuki bu gibiler, o zamanın meselelerini, o zamanın şartlarına göre gözönünde bulundursalardı bu işin ne şekilde olduğunu ve bu hususta da nasıl çalışıldığını anlarlardı.

İslâm, Mekkeyi Mükerremede, bir hareket olarak ortaya çıktı. Hareketin karekteri şöyle idi: İlk defa İslama "Lebbeyk" deyip de sarılanlar İslâmî hareketin liderinin arkadaşı, dostu, işlerde yardımcısı, müşaviri ve çalışan eli kolu mahiyetinde olmuşlardı. Nitekim, islâm'da bunlara "Sabıkıyn-i evvelin" denerek, tabiî bir şekilde Hazreti Nebî Sallallahü aleyhi ve sellemin arka­daşları ve müşavirleri diye kararlaştırılmışlardır. Hak Taalâ tarafından sarahatle hüküm gelmemiş olan mev­zularda, Zatı Saadetleri de bu zevat ile her zaman mü­şaverede bulunmuşlardır.

Daha sonra, bu harekete yeni yeni kişilerde katıldı­lar. Bu defa muhalifler işe girişerek, bu hareketi baltala­maya koyuldular Berikiler de onların karşısında çalıştılar. Bunlar yaptıkları hizmetlerde, fedakârlığa katlanan, di­rayet ve basiret sahibi kimseler olmakla seçkin bir ce­maat idiler. Bunlar, o zaman seçimlerle ve oylarla iş ba­şına getirilmiş kimselerden değillerdi. Bunlar denemeler ve tecrübeler üzerinde kendiliklerinden müşavir olmuş kimselerdi ki, böyle olması elbette ki, seçim (Election) den daha doğrudur. Mekkeden hicret edilmeden önce durum böyle idi. O zaman Zat-ı Risaletpe­na­hi­lerinin etrafında iki çeşit müşavir bulunuyordu. Birinciler Sabikin-i Evvelin yani ilk müslümanlar, ikinciler de sonradan İslâm daire­sine intisap etmiş bulunanlar arasındaki, bilgili, dirayetli, tecrübe sahibi ve elinden iş gelen kimselerdi. Bu iki züm­renin mensupları öyle kimselerdi ki, bu zevata bütün müslümanlar, Peygamberi Ekrem Sallallahu aleyhi ve sel­lem'e itimat ettikleri gibi güven duyarlardı.

Bundan sonra meşhur hicret hadisesi vuku buldu. Bu hadisenin başlangıcı da şöyle oldu: Hicretten iki bu­çuk yıl önce, Medine halkının ileri gelen şahsiyetlerinden bir kaç zat, İslâmı kabul etmişti. Bu kimseler nüfuz sa­hibi olduklarından İslâmı Evs ve Hazrec kabile halkına da yaymış bulunuyorlardı. Bu defa Medine halkının da­veti üzerine Zat-ı Saadetleri ve diğer muhacirin kendi yer ve yurtlarını bırakarak Medineye gittiler. Orada bu İslâm hareketi bir siyasî nizam şeklini aldı. Ve zamanla bir hükümet haline geldi.

Şu da ayrı ve mühim bir meseledir ki, Medinede İs­lâm, bu gibi zevatın sayesinde yayılıp her tarafa sirayet edince, bu kimseler de yeni içtimaî ve siyasî nizam için ayrı ayrı yerlerin liderleri şekline geldi. Onların makam­ları da şu oldu ki, Zat-ı Saadetlerinin müşavere mecli­sinde Sabıkıyn-i Evvelin ve Muhacirin'in tecrübeli ve ileri gelenleri ile aynı ölçüde gözönünde bulunduruldu. Ve müşavere heyetinin evvelki iki unsuruna bir üçüncü unsur daha ilâve edildi. Bu zevat yani "Ansar": yar­dımcılar yine fıtrî ve tabiî bir şekilde seçilmişlerdi. Bunlar da müslümanlar tarafından itimad edilir ve güvenilir kim­selerdi. Nitekim, bunlar öyle güvenilir kimseler oldular ki, zamanımızda ki gibi bir seçim usulü ortada olsaydı ve bunlar da oylamaya göre seçilmek isteselerdi muhakkak seçilirlerdi.

Sonra medenî yaşayış başladı. Müşavere edile­cekler de kendiliklerinden iki zümreye ayrılmış oldular. Birinci zümre, sekiz on sene kadar siyasî, askerî ve tebliği (İslâmı tanıtma ve yayma) işlerinde çalışmış bulunan tecrübe sahipleri ve iş bilen kimselerdi. Halk da bunların bilgi ve iş başarma kabiliyetlerine güvenir ve her meselede onların fikirlerine itimat ederlerdi. İkinci zümre ise, Kur'an-ı Kerim anlayışında, dinî bilgi husu­sunda ve fıkıhta şöhret kazanmış kimselerdi. Bunlar da yine halk tarafından güvenilir ve itimat edilir zevat idiler. Hattâ Resulü Ekrem sallallahu aleyhi ve sellemden sonra halk bu zevatın din ilmi hakkında en fazla bilgi sahibi olduklarına kani idiler. Hattâ bazan Zat-ı Risaletpenahileri, kendileri de "Kur'an-ı Kerimi filan kimseden öğreniniz" diye tavsiyede bulunmakla, bu ze­vatın Kur'ana olan vu­kuflarını tasdik buyurmuşlardır.

İşte bu iki ayrı hususiyet taşıyan zümrelerin ikisi de birlikte o zamanki Şûra Meclisine tabiî bir şekilde kendi­liklerinden seçilip gelmişlerdi. Ve bu meclisin aza­ları olarak meclisi teşekkül ettirmişlerdi. Bunlardan hiç birisinin, bu­günkü alelade seçim usulü ile seçilmelerine ihtiyaç kal­mamıştı. Herhâlde bildiğimiz bugünkü seçit usulü ile rey toplayarak seçilmek lazım gelseydi, o zamanın müslümanları elbette ki, bu zevattan başka kim­seyi de seçmiyeceklerdi.

İşte bu suretle Zat-ı Saadetlerinin devrinde Şûra Mec­lisi teşekkül etmiş oldu. Bu meclis, Hülefa-i Raşidirn dev­rinde de müşavere meclisi olarak devam edegeldi. Bunlar Düsturî hususlarda (Kanunlara esas olacak meselelerde) titizlikle duruyorlardı. Daha sonra bunlar, başkalarını da yetiştirdiler. Yeni yetişenlerin içinde dirayetlerine ve bilgile­rine güvenilir bulunanları yeniden muşavere meclis'ne getirdiler. Bu cemaat, kendilerine "Ehl ül - hal ve'l - akd" denilen cemaat efradıdırlar. Bu ıstılahını manası da (çöz­mek ve düğümlemek: Yani meseleleri hail etmek ve hükme bağlamak) demektir. Hülefa da bu zevat ile müşa­vere etmeden hiç bir mühim meselede kararl vermezlerdi, işte bunların yaptıkları ve yapacakları işlerin kanunî olma hususiyetinin ölçüsünü şuradan anlayabiliriz ki, Hazreti Osman Radiyallahu Taalâ anh'ın şehal detinden sonra, Sahabilerden bir kaçı Hazret-i Ali Radiyallahü Taalâ anh'ın evine toplanmış ve kendisinden halifeliği kabul etmesini istedikleri zaman, Hazret-i Ali Radiyallahu anh onlara şu cevabı vermişti Bu iş size düşmez. Bu ancak şûra ehlinin ve Bedr ehlinin yapacakları iştir. Şûra ehli ve Bedr ehli kimin halifeliğine rıza gösterirse, halife o olacaktır. Top­lanalım da bu meseleyi görüşelim."[96]

Bu cümlelerden açık olarak anlaşılır ki, "Ehl-ül-hal ve'l - akd" o zaman muayyen bir kaç kimseden ibaret idi. Bu zevat daha önceden de bu duruma sahip bulunan kimselerdi. Milletin mühim meselelerinde karar vermeğe salahiyetli ve ehliyetli kişiler idiler.

Buna göre şöyle düşünmemek icap eder: Zamanın halifesi bu gibi zevatı keyfi istediği gibi tayin etmiştir. Yahut da kendisi seçmiştir. İstediği zaman bunları ça­ğırıp müşavere eder, istediği zaman da çağırmaz.

Fakat burası da bilinmiyor ki, o zamanki "Ehl - ül - hal ve'l - akd" yahut da Şûra Meclisi, kimlerden teşek-kül etmişti. Ve milletin meselelerinin hangi hususları kimlere sorulurdu ve kimler bu meselelerde fikir beyan etmek salahiyetine haiz idiler?[97]

Hülefa-i Raşidinin teamülleri de Resulü Ekrem örne­ğinden alınmıştır. Emir için, herkes müşavir olamazdı. Emir de kendi keyfinin istediğini bu işlerde müşavir se­çemez ve tayin edemezdi. Belki bu işe getirilmiş olan zevat, umum müslümanlar tarafından itimad edilir kimseler idiler. Müslümanlar bu seçkin zümrenin iyi niyetlerine, bilgi ve ehliyetlerine tam manasiyle güven duyuyorlardı. Devle­tin ve devletin başında bulunanların da bunlarla müşavere ederek verdikleri kararlar öyle bir karar oldu ki, halk bu kararları can ve gönülden kabul ederdi. Çünkü kendile­rine inanırlardı. Hükümetin verdiği kararların tatbika­tında halk yardımcı dahi olurdu.

Şimdi bir de şu soru kalıyor: Halkın itimadını ka­zanmış bulunan kimselerin hangi vasıfta olmaları lâzım geliyor? Bu da nereden belli olacaktır? Şimdi şu da ma­lumdur ki, islâmın başlangıcında bu gibi zevatın vasıflan kendiliğinden belli idi. Bugün o vasıflar mevcud değil ve o şartlar da ortada yoktur. Ve o zaman medeni du­rumlarda bir hayli engelller vardı ki, bugün o engelller ortadan kalkmıştır.

Bunun için biz, bugünün hal ve vaziyetinin iktiza­sına göre, herhangi bir şekilde, mümkün olan ve gayri meşru olmayan bir yol ile bu gibi zevatı araştırıp bulup seçebiliriz. Cumhurî kavmin yani (Millet efradının kalaba­lık çoğunluğu) nun güvenini kimler kazanmıştır diyebilebiliriz. Ve bunları iş başına getirebiliriz. Zama­nımızda dahi mevcut bulunan seçim şekillerinden birini tatbik edebiliriz. Ancak şu şartla ki, bu seçim şekli öyle bir vaziyet alsın ki, işin esas gayesi ortadan kalkmış olmasın,

 

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Şura Meclisinin Teşekkülü
« Posted on: 28 Nisan 2024, 06:55:48 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Şura Meclisinin Teşekkülü rüya tabiri,Şura Meclisinin Teşekkülü mekke canlı, Şura Meclisinin Teşekkülü kabe canlı yayın, Şura Meclisinin Teşekkülü Üç boyutlu kuran oku Şura Meclisinin Teşekkülü kuran ı kerim, Şura Meclisinin Teşekkülü peygamber kıssaları,Şura Meclisinin Teşekkülü ilitam ders soruları, Şura Meclisinin Teşekkülüönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes