> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Çeşitli Konularda Eserler > İslama Göre Dost ve Düşman > Çağımızda velâ ve berâ örnekleri
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Çağımızda velâ ve berâ örnekleri  (Okunma Sayısı 1110 defa)
27 Eylül 2010, 20:42:29
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 27 Eylül 2010, 20:42:29 »



2. BÖLÜM

ÇAĞIMIZDA VELÂ VE BERÂ ÖRNEKLERİ


İslâm düşüncesinde Velâ ve Berâ meselesini açıkladıktan, bu konu­nun ne kadar önemli olduğunu öğrendikten, aynı zamanda bu ümmetin ilk altın dönemine ait bize ışık tutan örneklerini sunduktan sonra, şimdi de içinde yaşamakta olduğumuz bu çağda müslümanların konumunu bil­mek zorundayız. Günümüz müslümanlan bu meselede acaba işin hangi noktasında bulunmaktadırlar? Buna ne denli bağlı bulunuyorlar veya bun­dan ne derece uzaktırlar? Günümüz müslümanlarına ne olmuştur? Bu acı gerçeğin değişmesini bize müjdeleyen şeyler var mı?

Burada açık bir şekilde söyleyebiliriz ki; son çağlarda İslâm dünyası, hemen her alanda bir gerileme ve aşağılanma noktasına gelmiş bulun­maktadır.

Müslümanlar akideleri yani inançları bakımından bir düşüş ve aşa­ğılanmaya yuvarlanmışlardır. Çünkü müslümanlar selefin gitmekte olduk­ları yolu bırakmışlar, boş sözlerin, sonradan İslama sokuşturulan kelam ilminin önemsiz meselelerine dalmışlardır. Bizansınboş ve önemsiz tartış­malarına bulanmışlardır. Bunlar herhangi bir şekilde bir gerçeği ifade et­medikleri gibi, işi giderek fesada ve yıkıma götürmüşlerdir.

Cihada gerekli önem verilmediği, İslâmın izzetine ve şerefine sımsıkı bağlanılmadığı için bir düşüş görülmektedir. Çünkü hakkı almaları yeri­ne hemen her türlü hurafeleri, yanlış tasavvuf! düşünceleri ve körükörüne bir tevekkülü almışlardır. Zaten düşmanları onların böyle bir duruma düş­melerini devamlı istiyorlardı.

Kısaca hemen her türlü ilmî alanlarda geri kalmışlar, lider olma yer­lerini bırakmışlar, bunun yerine başkalarına tabi olma zilletini kabullen­mişlerdir. Halbuki müslümanlar her yararlı bilim dalında birer araştırıcı ve dalgıç durumunda iken, onlardan sonra gelen nesiller, kendilerine bırakılan bir mirası, hem de muazzam mirası terkettiler.

Evet, bu mirası terkettiler ki, kendilerinden bunu bu dinin düşman­ları alsınlar ve bundan yararlansınlar ve bugün gelebildikleri noktada bu­nu müslümanlara versinler.

Son olarak deriz ki, sonradan gelen bu müslümanlar, insanlara İs­lâm adına çok kötü bir örnek ve ezilmişlik bıraktılar. Bu ise, din düşman­larının hemen her birnoktadan kendilerine saldırmalarım sağladı. Çün­kü düşmanların amacı bu yoldan ALLAH'ın nurunu söndürmektir. Halbu­ki kâfirler hoşlanmasalar da ALLAH nurunu tamamlamaktan asla vazgeçmez.

İslâm dünyasına karşı birçok sayıda ordular hareketegeçmiştir. Bun­ların çokluğuna ve askeri güçlerine rağmen, bununla da yetinmemişler. Bu defa daha başka saldın yollarını ve türlerini denemişlerdir. Askeri saldırı­lardan sonra, buna ek ve yardım olarak bu defa müslümanlara karşı kül­türel ve fikri saldırıyı başlatmışlardır. İşte bu kültürel ve fikri saldırının müslümanlar üzerinde yapmış olduğu tahribatı sıradan ordular yapama­mıştır.

Bu alanda düşmanların ilk defa üzerinde kesinlikle durdukları bir şey var. Bu, kalplere ve zihinlere şüphecilik zehir ve tohumlarının düşman eliyle atılması, kavramların alt üst edilmesiyle olmuştur. Çünkü düşmaT şüphe meydana getirebilecek düşünceleri yaymaya başlamıştır. Şöyle ki:

"Dinin sosyal düzen ve sistemle ilgisi ne olabilir ki? Dinin iktisad ve ekonomiden ne gibi bir haberi olabilir ki? Dinin, ferdle toplum, toplum ile devlet arasında münasebeti olabilir mi hiç? Şu yaşanan gerçek hayatta, dinin bilimsel çalışmalardaki fonksiyonu söz konusu edilebilir mi? Dinin giysilerde ve özellikle de kadınlara ait giysilerde söz söyleme hakkı olabi­lir mi? Din ile sanat ilişkisi ne derece doğru olabilir? Dinin yayınla, basın­la, radyo, sinema ve televizyonla münasebeti ne olabilir? Kısaca din hayat gerçeğinden ne anlar ki? İnsanların üzerinde yaşamakta oldukları bu dünya gerçeğinde, dinin gerçekle olan ilgisi ne olabilir ki?"[275]

Şeyh Muhammed Gazzalî'nin de söylediği gibi bu sömürünün amacı şudur:

"İslama mensup olmaktan aşağılık kompleksine düşen bir neslin mey­dana getirilmesi. İslâmî esas ve prensiplerden herhangi birisini yerine ge­tirmekten hoşlanmaması ve özellikle de büyük gördüğü kültürlü kesim ara­sında kendisinin böyle bir durumda görülmesini istememesi. Nüfuzlu ve yönetimde söz sahibi olan kimseler yanında böyle bir durumda görülme­yi arzulamaması. İşte böyle bir kuşağın oluşmasını istemeleri.

Meselâ böyle şahsiyetini yitirmiş olan bir kimse, gazinodan vb. gibi bir yerden çıkarken insanların kendisini görmesini ister de, camiden çıkarken görülmesini istemez. Yine böyle bir kimseye bu kimse, on kadınla zina yap­mış, diye söylenmesi, çok daha kolay gelir fakat, bu adam iki kadınla ev­lidir, denilince yüzü kararır ve kızarır. Hele hele böyle bir kimsenin Kur­an âyetlerini okunurken dinlemesi, tefekkür etmesi veya Rasûlüllah (s.a.v.)'in sünnetinden herhangi birisine dönülmesi, böylesi bir kimsenin aklından bile geçmez."[276]

Aynı zamanda sömürücü sistem şundan da mutluluk duymaktadır. İslâm bayrağı altında çalışmayı reddeden bir neslin ortaya çıkarılmasında başarılı olmaları sebebiyle mutludurlar. İşte bu nesil, askeri tabirle "Be­şinci kol" durumundadır. Bunlar hemen her alanda bize hezimet ve yı­kım getirmişlerdir.[277]                                                                          

Bu sözlerin ve söylenenlerin sadece boş sözler olmadığını -çünkü böyle denilmektedir- anlatabilmem için burada açık ve seçik olarak bazı deliller sunmak isterim. Bunları kâfir olan düşmanlarımız söylemişler, ve uygula­ma alanına koymuşlardır. Bunların bu söyledikleri, kendilerinin İslama ve müslümanlara ne kadar düşman olduklarını göstermek bakımından ye­terlidir. Gerçekten bunların tek amaçlan bulunmaktadır: Kötülük yapmak, hile ve tuzak kurmak, bu dini böylece zarara uğratmak, dinin prensipleri­ni geçersiz kılmak.                                                                                

Diğer tarafdan sunacağımız bu örneklerde gafil olanlar için, şımarıp aldananlar için bir öğüt ve ibret vardır. Kaldı ki bu aldananlar bizdendir-' ler ve bizim dilimizi konuşmaktadırlar, aynı zamanda bizim isimlerimizi almış bulunmaktadırlar. Sonra da insaflı bir kimse, bunları okuduktan son­ra, bu söylenenlerden gerçekleştirilenler var mı yok mu, karar versin.

Keşiş Züveymür, 1935 yılında Kudüs'te toplanan Kudüs kongresinde İslâm dünyasında misyonerlik faaliyetini yürüten ve hıristiyanlaştırma için çalışanlara şöyle sesleniyordu:

"Sizi bir delege ve eleman olarak Muhammedi ülkelere gönderen hıristiyan ülkelerin en çok önem verdikleri şey, halkı İslâmdan ayırıp hıris-tiyanlık dinine sokmak değildir. Böyle bir şey, onlar için bir hidayettir ve saygınlıktır. Sizin buralardaki en önemli göreviniz, müslümanı dininden çıkarıp bundan uzaklaştırmaktır. Böylece öyle bir duruma gelsinler ki, ALLAH ile ilgileri kalmasın. Buna bağlı olarak ahlâksız olarak yetişsinler. Çünkü bu milletlerin ayakta kalabilmeleri bu esaslara bağlıdır. Sizin böyle yap­manız halinde İslâm ülkelerinde ve topraklarında sizler yaptınız işlerle fetih açısından onların öncüleri olursunuz. Nitekim bu, sizin geçen yüz sene içerisinde yerine getirdiğiniz en hayırlı işiniz olmaktadır. İşte bu nok­ta, sizi tebrik edeceğim bir noktadır. Tüm hıristiyan ülkelerinin ve hıristiyanların sizi tebrik edeceği bir konudur bu. Sırf bu yüzden tüm tebrikleri ve kutlamaları sizin olacaktır."[278]

Şimdi sen bu sözün sonuç itibariyle nereye geldiğini düşün, çünkü bu kin kusan hiristiyanî delil, kendilerin alim sanan teslimiyetçi müslümanlara bir fikir verir sanırım. Çünkü bu teslimiyetçi bilginler dinlerin kardeşliği meselesinden, dinlerin birbirlerine yaklaş t ırılması konusundan sözetmektedirler. Nitekim biz bu konuyu İkinci Bab'da ele almıştık. Bu, onların gerçekten ne derece gaflette olduklarını, ne derin bir cehalete sa­hip bulunduklarım, İslâmı ne kadar bilmediklerini, İslâm düşmanlarının İslama olan düşmanlıklarının ne kadar gerçek olduğunu bile bilmemek­tedirler.

9. Levis şöyle diyor: "Müslümanların yıkıma uğratılması için sadece askerî savaş yetmez. Kesinlikle onların akidesi ve inancıyla da savaşmak gerekir." Sonra bir başka düşmanın şöyle konuştuğunu görmekteyiz: -Bu adam müslümanların Islama dönüşlerini değerlendirerek der ki-:

"Gerçekten yepyeni bir güç ortaya çıkmış bulunmaktadır. Dikkat edin bu yeni güç İslama davettir. Hem de çok onurlu bir davet. İslâmı bir yol ile gayret göstermek suretiyle, tekrar hayata egemen olmaktır. Bu, öteki sistemlerin bir nüshası veya onların bir taklidi değildir. Tam aksine bu, kendisine özgü hüviyetiyle, taklidiyle, maddî ve manevi maslahatıyla or­taya çıkmış olmaktadır."[279]

Vilyim Gifard Balgraff ise şöyle diyor: "Arap ülkelerinden Kur'an ve Mekke şehri ne zaman gizlenir. İşte ancak o zaman biz Arapların uygarlık alanında adım adım ilerlediklerini göreceğiz. Çünkü onları bundan uzak­laştıran Muhammed ve onun kitabıdır.”[280]

" Buna benzer daha yüzlerce örnek verebiliriz. Bunların hepsi aynı ma niyettedir ve işledikleri tema şudur:

"îslâmı geçersiz kılmak, müslümanları İslâmdan ayırmaktır." Şu acı bir gerçektir ki, bugün müslüman olan ülkelerde, bu düşmanlara yardım­cı olan ve plânlarını uygulamada fırsat tanıyan kimseler bulunabilmekte­dir. Bunlar ALLAH düşmanlarına uyum sağlamak uğrunda İslâmı esas ve prensipleri bu yolda feda edebilmektedirler.

Üstad Abdülkadir Udeh (r.a.) diyor ki: "Öyle bölgeler var ki, kendi­lerini müslüman olarak lanse etmelerine ve tanıtmalarına rağmen, ingiliz, Fransız, İtalyan ve Amerikan misyonerlerinin kendi ülkelerinde cirit at­malarına izin verirler. Hatta hıristiyanhğın propagandasını yapabilmeleri için, bunlar...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 27 Eylül 2010, 21:41:23 Gönderen: Hafıza Aişe »
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Çağımızda velâ ve berâ örnekleri
« Posted on: 02 Mayıs 2024, 09:19:37 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Çağımızda velâ ve berâ örnekleri rüya tabiri,Çağımızda velâ ve berâ örnekleri mekke canlı, Çağımızda velâ ve berâ örnekleri kabe canlı yayın, Çağımızda velâ ve berâ örnekleri Üç boyutlu kuran oku Çağımızda velâ ve berâ örnekleri kuran ı kerim, Çağımızda velâ ve berâ örnekleri peygamber kıssaları,Çağımızda velâ ve berâ örnekleri ilitam ders soruları, Çağımızda velâ ve berâ örnekleriönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes