> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hayatını Anlatan Eserler > İslam Peygamberi > İranla ilişkiler
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İranla ilişkiler  (Okunma Sayısı 1020 defa)
14 Ocak 2011, 15:52:14
Hadice
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 5.945


« : 14 Ocak 2011, 15:52:14 »



İran’la İlişkiler


588. İran İmparatorluğu’nun komşularıyla ilişkileri her zaman için önemini korumuştur. Bir yandan Farslar Arabistan’ın Kuzey, Doğu ve Güney bölgelerini işgal edip kendi sömürgeleri haline getirirken, öte yandan Arap kabileleri de İran topraklarının en ücra köşelerine kadar nüfuz edip, buralarda çok eski dönemlerden itibaren nüfusun önemli bir kesimini oluşturmuşlardır. Eski bir Çince kelime olan “Tâ-şî” (Arap anlamına gelir ve aynı anlamda Farsça’daki Tâzî kelimesinden türemiştir), bize bu bölgeye çok eskiden bir göç yaşandığını anımsatmaktadır. Güney Arabistan’da bir kabile olan Tay’ın aslı bu kelimeye dayanır. Farsça’da, Tâzî “Tay kabilesine mensup olan” anlamına gelir (Rey şehrinde oturanlara Râzî, Merv şehrindekilere Mervezî dendiği gibi). Tay, onca Arap kabilesi içinde bir tek kabileyi temsil ettiği halde, İranlılar Tâzî sözcüğünü Arap ırkının tamamı için kullanıyorlardı; tıpkı “Franklara mensup” anlamındaki “frenk” sözcüğünün eskiden Avrupa’nın neresinde yaşarsa yaşasın bütün Avrupalıları temsil etmesi gibi. Bu Tay kabilesinin bir bölümü Arabistan’ın iç kesimlerinde, yani yarımadanın kuzeyine, Hayber’le Dûmetu’l-Cendel arasındaki bölgeye, en azından Resulullah (AS) zamanında yerleşip kalmıştı. Lahm kabilesinin takındığı tutum ise daha tuhaftır. Önceki bölümlerde gördüğümüz gibi bu kabile, Mute savaşında Herakliyus’a paralı asker sağlayan kabileler arasında bulunuyordu. Aynı Lahm kabilesinin bir başka kolu da Arabistan’ın Kuzey-Doğu bölgesine yerleşip, Hire’de (Hz. İbrahim’in yaşadığı Ur şehri ile bugünkü Kûfe arasında) önemli bir hükümdarlık hanedanı kurmuştu. Bizans ve İranlılar arasında çıkan savaşlar sırasında Lahmîlerin bu çeşitli kolları da kardeş kavgalarına sürüklenmek durumunda kalmışlardır. Durum ne olursa olsun, iki imparatorluk için de aynı sorunlar söz konusuydu: Arabistan’daki komşu göçebe kabilelerin düzenlediği vur-kaç ve yağmalama hareketlerine karşı kendilerini korumak ve aralarındaki sürekli savaşlarda, şayet mümkünse bu kabilelerden devşirilecek insanlarından paralı asker olarak yararlanmak. Daha önce, Décius’un Gassanlılarla ittifak anlaşmasını yenilediğini ve onun haleflerinin de aynı şekilde Duc’umlularla anlaştığını görmüştük. İranlılar ve Irak’taki göçebe Arap kabileleri arasındaki ittifak ilişkileri de aynı tarihlere rastlamaktaydı. İbn Habîb’e göre,688 Lahmîler Hire’deki krallıklarını M. 110 yılında, ilk Sasanî imparatoru Erdeşir’in M. 208’de tahta çıkışından çok önce kurmuşlardı. Erdeşir iktidara geldiğinde de, çok geçmeden, Dicle nehrinin Basra körfezine döküldüğü yer olan ve o zamanlar anlaşıldığı kadarıyla Uman’dan gelen ve Sasanilerin tahta çıktıkları sırada Fırat’ın Batısındaki Hira’ya yerleşecek olan Arap kabilelerin öncüleri durumundaki Arapların egemenliği altında bulunan küçük Mesen krallığını boyunduruğu altına aldı.689 Tansar’ın mektubundaki şu sözler Erdeşir’e mal edilir: Bağlılıklarını sunmaya gelerek bize tam bir itaatte bulunacaklarını belirten hiçbir hükümdarın unvanını elinden almayacağız.690 Muhtemelen Mesen’de uğradıkları bozgun ve aldıkları yardım sözü üzerine, Hireli Lahmîler, İran’la bir bağlılık ittifakı yapmak üzere uzlaşmaya karar verdiler. Mes’ûdî’nin de bize belirttiği gibi,691 Lahmîlerin özerkliğinin kabulü, İranlılara, ihtiyaç duyulduğunda kendilerine meşru bir yardım imkânı ve İran için de bir tampon devlet kurma imkânı sağlayacak bir yarar sağlamıştır. Arabistan’da yetişen hayvanların (örneğin atların) bile bağlılıkları dillere destandır. Bu durumda, Lahmî hanedanının yüzyıllar boyunca İranlı efendilerine karşı gösterdikleri sarsılmaz sadakatle dikkati çekmelerine şaşmamalıyız. Tarihe baktığımızda, bir Lahmî hükümdarının, İranlılar savaşta tamamen yenildikten sonra bile Greklere karşı savaştığını ve İran topraklarını Bizans işgalinden kurtardığını görürüz. Yine dünya tarihinde belki de bir başka benzeri olmayan şu olayı hatırlatalım: İran İmparatoru şehzadelerinden birini doğumundan hemen sonra, müstakbel imparator olarak yetiştirmesi için himayesi altındaki Hire kralının yanına göndermişti. Gerçekten de daha sonra Behram Gûr adlı bu şehzade, gerek bedensel gerekse ruhsal nitelikleriyle imparatorluk başkentinde yetişmiş diğer bütün şehzadelere üstünlüğüyle dikkati çekmiştir. Behram, Hire’de geçirdiği günlerde, Lahmî kralı Nu’mân’ın yaptırdığı ünlü Havarnak sarayında kalmıştı. İmparatorun 421 yılında ölümü üzerine birçok prens tahta çıkma iddiasında bulundu. Ancak Behram başkente girerek, kendisine eşlik eden kudretli Arap ordusunun da yardımıyla, tahtın gerçek sahibinin kendisi olduğunu kabul ettirdi. Bu etkili desteğin yanı sıra, yeni hükümdarın Arap diline olan mükemmel hakimiyeti, İran ile Hire krallıkları arasında dostane ilişkilerin sağlamlaştırılmasında önemli bir rol oynadı. Bugün birçok müzeyi dolduran Sasani dönemine ait sanat eserleri arasında, Behrâm’ın Bedevî giysileri içinde ve bir deveye binmiş olarak gösterildiği parçalara rastlanması bizi şaşırtmamalıdır.692

589. Hire krallığının Arabistan’ın kendi içindeki tarihine etkisi hiç de az olmamıştır. V. yüzyılda Yemen’de kurulan büyük Kinde krallığı, siyasal alanda sınırlarını Hire’ye komşu olacak kadar genişletmesini bilmiş, bu da iki Arap krallığı arasında kanlı çarpışmalara neden olmuştu.693 Söylentiye göre, Hire krallarından biri olan Nu’man’ın edebiyat alanında hazırlattığı Arapça şiirlerden oluşan bir güldestenin (antoloji) parçaları, Arap edebiyatçıları adına mutlu bir rastlantı sonucu Müslüman halifeler döneminde tekrar ele geçirilmiş ve bu sayede, o zamana kadar meçhul kalmış birçok metin gün ışığına çıkarılmıştır.694 Arap edebiyatının bu Lahmi kralları sayesinde geliştiğini ve aynı zamanda bu kralların Arapların kültür hayatına katkılarını anlatmak için ayrı bir cilt yazılsa yeridir.

590. Mekke bölgesi ile ilgili olarak, Taif şehrinin surlarının, hadislerdeki bilgilere göre,695 eşraftan birinin isteği üzerine İmparator tarafından gönderilen ve onun teveccühünü kazanmış İranlı bir mühendis tarafından yaptırıldığını söyleyebiliriz. Mekke’de müzik ve tıp biliminin yanı sıra yazı sanatı da varlığını Hire şehrine borçludur. Hire kralları, ticaret malı göndermek suretiyle Mekke bölgesindeki fuarlara, özellikle de Ukaz’a düzenli olarak katılırlardı. 590 yılında el-Berrâd bölgesinden transit geçiş sırasında bu malların yağmalanması tarihte meşhurdur. Bu olay, malın naklinden ve korunmasından sorumlu kabile ile yağmacıların mensup olduğu kabile arasında Ficâr savaşının çıkmasına yol açmıştır. Bu savaş, Arap hükümdara ait malların yağmalanmasından üç yıl sonraya rastlar.696

591. İran’ın resmî dini, ateşe tapanların dini olan Mecusilik idi. 485-528 yılları arasında hüküm süren İmparator Kubaz, Mezdekçiliği benimsemiş ve bu yeni dine geçmek istemeyenlere büyük işkenceler uygulamıştı. Bu anlayışa göre kadın ortak bir mal gibi kabul ediliyordu. Arap tarihçileri, Mezdek’in bir gün imparatorluk sarayında krala hitaben şöyle dediğini naklederler:

        “Senin karın olan kraliçe de sadece sana ait değildir; O, erkek cinsinin tamamına aittir.”

        İşin garibi, bu sözlerin hiç biri bir skandala yol açmamıştır. İmparatorun yeni dini uygulamadaki gayretkeşliği siyasal tutumuna da yansımış, bu arada Araplara karşı tavırları da değişmiştir. Sadık bilinen dostları, böylesi bir özgür hayatı kabul etmek istemedikleri için kovulmuşlardır. Kubâz öldüğünde yerine geçen oğlu Enûşirvân (528-575), babasının izlediği siyasi anlayışı ters yüz etmiş ve bu kez de Mezdek’in yandaşları takibata uğratılarak yeni ve acımasız zulümler sürdürülmüştür. Hatta Hire krallığına, önceki İran İmparatoru tarafından Mezdek dinine girmediği için tahttan uzaklaştırılan kral Münzir’i tekrar oturtmuştur. Araplar genel olarak bu hükümdardan memnun kalmışlar ve bunun göstergesi olarak kendisine “Adil” lakabını vermişlerdir. Ancak Enuşirvan’dan sonra Hire tahtına çıkan halefleri acıklı bir akıbete uğramışlardır. İmparator Pervîz, kızını imparatorluk haremine göndermesi için Hire kralına baskı yapmış, bunu reddetmesi üzerine, durumu açıklaması için kendisini başkente çağrılmıştır. Numan kendisini nasıl bir akıbetin beklediğini bildiği için, dostlarının kendisine emanet ettiği birçok eşyayı, asıl sahiplerine geri vermeleri için kendi arkadaşlarına bırakmış, daha sonra ailesini çölde uzak bir yerlere göndererek, başının vurulacağını bile bile İmparatorun huzuruna çıkmıştır. Öfke içindeki İmparator Lahmî hanedanlığının geçersizliğini ilan edip, Hire’ye İranlı valiler yerleştirdi. Daha sonra, zavallı Numan’ın bıraktığı emanetleri kendisine teslim etmeleri için Numan’ın arkadaşlarına baskı yaptı. Bu, Araplık onurunun kabul edemeyeceği bir şeydi. Bu kabileleri cezalandırıp hadlerini bildirmek için İran’dan güçlü bir ordu yola çıktı. Ancak bu kez Takdir-i İlahi İranlılara bir ders vermek istedi: Zukar gölü kıyılarında yapılan kanlı savaşta İran ordusu birçok askerini yitirip, bozguna uğrayarak geri çekildi. Daha önceki bölümlerde, bütün Arabistan’ın bu “ulusal” zafer karşısında ne denli sevince boğulduğunu ve Resulullah (AS)’ın bu zaferi kendisi sayesinde Araplara verilen ilahi bir lütuf olarak yorumladığını görmüştük.697 Zukar’da bir avuç bedevî tarafından İran ordusunun bozguna uğratıldığı sırada, Türk hükümdarı Tung Yabgu (hük. 619-630), Zeki Velidi Togan’ın698 verdiği bilgiye göre, Rey ve İsfahan şehirlerini İranlıların elinden almış, daha sonra da Herakliyus’la işbirliği yaparak, 623 yılında İran’ın ağır bir yenilgiye uğramasında rol oynamıştır. Zukar savaşı da, Ya’kubî’nin ifadesine göre699 ertesi yıl (624 yılı Temmuzunda) meydana gelmiştir. Durum ne olursa olsun, İran örf ve adetleri genellikle Muhammed (AS)’ın hoşuna gitmiyor ve kendisi, daha önce Bizanslılar konusunda belirttiğimiz gibi, Hıristiyanları Mecusilere tercih ediyordu (bk. § 554). Resu...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İranla ilişkiler
« Posted on: 19 Nisan 2024, 07:10:05 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İranla ilişkiler rüya tabiri,İranla ilişkiler mekke canlı, İranla ilişkiler kabe canlı yayın, İranla ilişkiler Üç boyutlu kuran oku İranla ilişkiler kuran ı kerim, İranla ilişkiler peygamber kıssaları,İranla ilişkiler ilitam ders soruları, İranla ilişkilerönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes