> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hayatını Anlatan Eserler > İslam Peygamberi > Muhammed a.s’in hanımları
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Muhammed a.s’in hanımları  (Okunma Sayısı 810 defa)
13 Ocak 2011, 08:22:45
Hadice
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 5.945


« : 13 Ocak 2011, 08:22:45 »



Muhammed (AS)’in Hanımları


1100. (I) Hatice: Mekke’deki Esed kabilesinden Huveylid’in kızıdır. Çalışmamızın birinci cildinde, bu evlilikten ayrıntılı bir biçimde bahsetmiştik. Tarihçilerin çoğunun verdiği bilgiye göre, o sırada 25 yaşında bulunan Muhammed (AS) ile nikâhlanacağı sırada, kendisi 40 yaşında, iki çocuk annesi bir dul idi. 25 yıl boyunca, Hatice’nin vefatına kadar Muhammed (AS), tek kadınla evli kalmıştır. Mutlu bir evlilikleri olmuş ve Muhammed (AS)’in ondan üç oğlu ve dört kızı dünyaya gelmiştir. Oğullar küçük yaşlarda ölmüşler, bunlardan büyük olan el-Kâsım’ın adı babasına künye olarak verilmiştir: (Ebe’l-Kâsım). İlk kızları Zeyneb, Hatice’nin kız kardeşinin oğlu olan yeğeni Ebu’l-Âs ile evlenmiştir. Diğer iki kızı olan Rukayye ve Umm Kulsum, ilerde Halife olacak olan Osman (RA) ile, birincinin evlendikten sonra vefatı üzerine diğerinin nikâhlanması suretiyle evlenmişlerdir. En küçük kızları Fâtıma ise, Ali (RA) ile evlenmiştir; Muhammed (AS)’in soyu, daha çok bu evlilikten dünyaya gelen torunlar aracılığıyla sürüp gitmektedir. İslâm dünyasında Fâtıma’nın soyundan gelenler, her ülkenin âdetine göre, Şerîf, Seyyid veya Habîb sıfatıyla anılırlar.

1101. (II) Sevde: Zem’an’ın kızıdır. Âmir ibn Lu’eyy kabilesinden, Mekkeli bir hanımdır. Daha önceden es-Sukrân’ ibn ‘Amr ile evlenmişti. Rivayete göre önce kendisi İslâm’ı kabul etmiş, bir süre sonra da kocasının İslâm’a geçmesinde önemli rol oynamıştır. Mekke’de Müslümanlar eziyet ve işkencelere tabi tutuldukları sırada, Şükran (anlaşıldığı kadarıyla karısını da yanına alarak) Habeşistan’a sığınmış ve orada Hıristiyan dinine geçmiş,13 kısa bir süre sonra da burada ölmüştür. Hanımı Sevde ise, Müslümanlığını sürekli korumuş ve bu olaydan bir süre sonra da Mekke’ye dönmek zorunda kalmıştır. Bu sırada Hatice yeni vefat etmişti ve Muhammed (AS)’ın bakıma muhtaç çok sayıda küçük çocuğu bulunuyordu. Resulullah (AS), Sevde’nin inancına olan bağlılık ve sadakati son derece etkilenmiş ve ona karşı duyduğu bu takdiri ve verdiği yüksek değeri somut olarak göstermek istemiştir. O sırada, Sevde 50 yaşında bulunuyordu; buna rağmen Muhammed (AS) ona evlenme teklifinde bulundu ve Hicretten önce 3. yıla doğru nikahları kıyıldı. Bu hanım, H. 24 yılında, Ömer (RA)’in halifeliği sırasında vefat etmiştir. Sevde’nin bir erkek kardeşinin yanı sıra bir çok yeğeni pek erken dönemde İslâm’a geçmişler ve İslâm’dan çıkmaktansa hicret etmeyi yeğleyerek başka ülkelere sığınmışlardı. İnancının ateşli bir savunucusu olan Sevde, kendisinin bu özelliğinden dolayı onurlandırıldığını hissediyordu. Bu nedenle de, Resulullah (AS)’ın çocukları ile yakından ilgilenmiş ve onları gerçek anneleri imiş gibi büyütüp yetiştirmiştir.14 Kendisi H. 24 yılında, Ömer (RA)’in halifeliğinin son dönemlerinde vefat etmekle birlikte, Ibn Hacer (bk. Isâbe, “Hanımlar Bölümü,” No. 606) gibi bazı kaynaklar vefat tarihi olarak H. 54 yılını gösterirler. Kendi oturduğu daireyi, bitişik dairede oturan büyük dostu Ayşe’ye vasiyet etmiş (Samhûdî, 2. bs., s. 464) ve böylece Müminlerin Annesi Ayşe, kendi yatak odasının bir bölümünde Resulullah (AS) defnedilmiş olduğu için çok sıkışık durumdaki odasını biraz genişletme imkânı bulmuştur.

1102. (III) Ayşe: Ebû Bekir’in kızıdır. Teym kabilesine mensup olup Mekkelidir. Hicretten önce 2. yılda Muhammed (AS) kendisini nikahladığında henüz 7 yaşında idi. Nikâhtan sonra ebeveynlerinin yanında kaldı ve Medine’de bulunan kocasının yanına, ancak ergenlik dönemine ulaştıktan sonra varabildi. Bu nikâh akdi yapıldığı sırada, ortada İslâm’ın geleceği ve ulaşabileceği hedeflerle ilgili somut bir şey yoktu ve Resulullah (AS), kendisine iman edip bağlanan cemaatiyle ilgili olarak her zamankinden fazla endişe taşımaktaydı. Kendisi, İslâm’ın ilke ve kurallarını lâtif cinsin mensupları arasında anlatıp açıklayacak akıllı ve coşku dolu bir kadına gereksinim duymaktaydı. Ayşe bütün bu niteliklere fazlasıyla sahip kimseydi ve doğrusu pek genç olmasına rağmen bu nitelikleriyle Resulullah (AS)’ın dikkatini üzerine çekmişti. Ayrıca, küçük yaşta olmasına rağmen, kocası Resulullah (AS)’ın görmek istediği her türlü haslet ve güzellikleri benimsemeye elverişli bir yapıya sahipti. Ayşe’nin ilme susamış bir kişiliğe sahip olduğunu ve kendisinin, Resulullah (AS) ile görüşmelerinde sorunların çok derinliklerine indiğini ve ele alınan konuların her yönüyle anlatılıp açıklığa kavuşturulması için uzun tartışmalara girdiğini gösteren çok sayıda hadis mevcuttur (bk. Buhârî, 3/35). O, tüm bu saydığımız özellikleri dışında, Resulullah (AS)’ın en büyük dostu Ebû Bekir’in, henüz evlenmemiş öteki kardeşleri içinde bu işe en uygun tek kızıydı. Öte yandan, nesep (soy) konusuna büyük bir önem veren Arap toplumunda evlilik bağları, iki aile yahut iki kabile arasındaki dayanışmanın sıkı ve sağlam esaslara oturtulmasında büyük bir rol oynuyordu. Ebû Bekir, İslâm’ı ilk kabul eden birkaç kişiden biriydi ve onun imanı o denli sağlam ve ateşli idi ki Resulullah (AS) kendisine Sıddîk (En doğru, en sâdık) şeklinde onurlandırıcı bir lâkap takmıştı. Ebû Bekir, Resulullah (AS)’tan böyle bir nikâh teklifinin geleceğini hiç beklemiyordu ve o sırada kendisi, kızı için bir sözlü (nişanlı) bakınmaktaydı. Ancak Muhammed (AS) kendisine konuyu açınca buna memnun oldu; çünkü, özellikle aklından geçirmekte olduğu damat adayının, “kendisini İslâm’a çevirmeye çalışmamasını” ifade eden sözlerinden dolayı o sırada zaten gururu incinmişti.15 Kısacası, Muhammed (AS)’in Ayşe’ye karşı beslediği ümitler fazlasıyla ve mükemmel bir biçimde gerçekleşmiştir: O, İslâm’ın yetiştirdiği en büyük hukukçu hanımlardan biri olmayı başarmış ve tarih, belagat ve şiir gibi edebiyatla ilgili konularda zevk-i selim sahibi bir kişilik olarak temayüz etmiştir. Medine’de dokuz yıl boyunca Resulullah (AS)’ın en yakın ve en samimi arkadaşı olmuş, bunun sonucu olarak, Muhammed (AS)’in hayatı ile ilgili birçok hadis onun sayesinde bize kadar ulaşabilmiştir. Aynı zamanda o, askerî seferlere de katılmış ve bizzat savaş alanında cesur bir hastabakıcı hemşire olarak görev yapmıştır. Onun hukukî, tıbbî, matematik, edebî, tarihî ve folklorik konulara olan büyük kabiliyeti herkesçe bilinmekteydi. Hattâ sportif bir yönü de vardı. Resulullah (AS) kendisini eğlendirip hoşnut etmek için kimi zaman kırlara çıkarak onunla yarış yaptığı bile olmuştur. H. 57 yılında vefat etmiştir.

1103. (IV) Hafsa: Ömer’in kızıdır. ‘Adî kabilesine mensup olup, Mekkelidir. Daha önce Huneys ibn Huzâfe ile evlenmiş ve İslâm’ın ilk dönemlerinde Müslüman olarak Habeşistan’a hicret etmek durumunda kalmıştır. Kocası H. 3 yılındaki Uhud savaşında vefat edince, Hafsa 22 yaşında iken dul kalmıştır. Daha sonra hilâfet makamına geçecek olan babası ve aynı zamanda Resulullah (AS)’ın en yakın dostlarından biri olan Ömer, kızı Hafsa için Müslümanların en ileri gelenleri arasından bir koca aramaya başlamış, ancak ne Ebû Bekir ve ne de Resulullah (AS)’ın kızı olan zevcesi Rukiyye’yi henüz kaybetmiş bulunan Osman, Ömer’in kendilerine yaptığı bu öneriyi kabul etmemişlerdi. Bu duruma çok üzülen Ömer, içini Resulullah (AS)’a döktü. Resulullah (AS) kendisini teselli edip, Hafsa’ya bizzat talip olduğunu bildirdi. Bu durumu herkes memnuniyetle karşıladı; Ömer de, ne Ebû Bekir’e ne de Osman’a karşı herhangi bir hınç duymamış oldu. Aydın ve okumuş bir aileden çıkmış olan Hafsa, o devirde okumayı ve yazmayı bilen ender hanımlarından biriydi. O da bize, Resulullah (AS)’ın yaptığı veya söylediği şeylerle ilgili çok sayıda hadis nakletmiştir.

1104. (V) Zeyneb: Necidli Huzeyme’nin kızı olup, Mekke’ye sonradan gelip yerleşmiştir. Mensubu bulunduğu ‘Âmir ibn Sa’sa’a kabilesi, o sıralarda Arabistan’ın en güçlü kabilelerinden biriydi. H. 3 yılında bu kabile ile İslâm arasındaki ilişkilerin, İslâm’ı tebliğle gönderilen sahabelerin haince kılıçtan geçirilmesi ve bu olaydan sonra sağ kurtulan bir sahabenin yolda, İslâm’a geçtiklerinden habersiz olduğu için bu kabileye mensup iki Müslümanı yanlışlıkla öldürmesi ile bu ilişkilerin nasıl büsbütün bozulduğunu önceki bölümlerde açıklamıştık. Bu büyük kabile ile İslâm’a olan husumetinin daha uzun süre devam etmesini önleyecek bir şeyler yapılması gerekiyordu. Esasen Resulullah (AS)’ın ailesine mensup biriyle evlenmiş bulunan Zeyneb, ikinci kocası olan ve Bedir savaşında şehit düşen ‘Ubeyde ibn el-Hâris ibn Muttalib’i de kaybetmişti. O sırada yaklaşık 30 yaşlarındaydı. Kendisi, İslâm’dan önceki devirde de merhametli ve iyilik sever bir kimse olduğu için Ummu’l-Mesâkîn (Yoksul ve düşkünlerin annesi) lakabıyla biliniyordu. Dolayısıyla, ülkedeki insanlar üzerinde tartışılmaz bir manevî etki ve nüfuza sahip olsa gerekti. Resulullah (AS), onunla nikahlanmak suretiyle Âmir ibn Sa’sa’a kabilesi ile İslâm arasında belki de bir uzlaşma zemini oluşturmaya çalışıyordu. Ancak bu hanımı üç ay geçmeden vefat etmiştir.

1105. (VI) Ümmü Seleme Hind: Ebû Umeyye ibn el-Mugîre’nin kızıdır. Mahzûm kabilesine mensup olup, Mekkelidir. Allah’ın Kılıcı Hâlid’in yakın akrabasıdır. Tıpkı ilk kocası Ebû Seleme gibi kendisi de daha ilk devirlerde İslâm’ı kabul etmiş idi (Hattâ İbn Hişâm’a göre, Ebû Seleme, İslâm’a ilk giren on kişi arasında yer almaktadır). Habeşistan’a hicret eden Müslümanlar arasında bu çiftin adına da rastlarız. Daha sonra bunlar Medine’ye giderken yolları üzerinde bulunan Mekke’ye uğramışlar, ancak kocası Mekke’den ayrılırken, akrabaları Ümmü Seleme’nin kocasının yanında gidişini engellemişlerdir. Mekke’de kaldığı süre içerisinde, hem kendi ailesi hem de kocasının ailesine karşı, büyük bir mücadele vermek zorunda kalmıştır. O, her gün Safa tepesi üzerine çıkar ve Kâbe’ye doğru dönerek, kendisini burada tutan akrabalarına öyle beddualar ederdi ki, akrabaları intikam almak için, henüz bebek olan çocuğunun kolunu çıkaracak kadar ileri gitmişl...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Muhammed a.s’in hanımları
« Posted on: 25 Nisan 2024, 03:50:59 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Muhammed a.s’in hanımları rüya tabiri,Muhammed a.s’in hanımları mekke canlı, Muhammed a.s’in hanımları kabe canlı yayın, Muhammed a.s’in hanımları Üç boyutlu kuran oku Muhammed a.s’in hanımları kuran ı kerim, Muhammed a.s’in hanımları peygamber kıssaları,Muhammed a.s’in hanımları ilitam ders soruları, Muhammed a.s’in hanımlarıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes