> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Kültürü > İslam Kültürü A-İ > Alim Müceddid
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Alim Müceddid  (Okunma Sayısı 1016 defa)
07 Nisan 2010, 15:28:04
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 07 Nisan 2010, 15:28:04 »



Alim-Müceddid

Tebe-i tâbiînin büyüklerinden Abdullah bin Mübârek (rahmetullahi teâlâ aleyh) buyurdular ki: "Kalbinde Allah korkusu çok az olan, dünyâ sevgisi bulunan, haramlardan sakınmayan, âlim olduğunu söylerse şaşı­lır."

Yine buyurdular ki: "Bir âlimin sakınması gereken en önemli husus; Allahü teâlânın haram kıldığı şeylerden uzak durması ve dünyâya gönül bağlamamasıdır."

Tâbiîn devri velîlerinden Abdullah bin Zeyd (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretlerine, ilim sâhipleri sorulduğunda: "Âlimler üç kısımdır. Bir kısmı, ilmi ile amel eder, insanlar da onun ilmiyle amel ederler. Diğer bir kısmı, ilmi ile amel eder, fakat insanlar onun ilmiyle amel etmez. Başka bir kısmı da ilmiyle kendisi amel etmediği gibi insanlar da amel etmez." buyurdular.

Evliyânın büyüklerinden Adiyy bin Müsafir (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretlerine "Âlim kimdir?" denildi. Cevaben buyurdular ki: "İnsanlara doğru yolu gösteren âlim şu kimsedir ki; kendi huzûrunda iken senin kalbini derleyip toparlayan, yokluğunda seni her türlü kötülüklerden ha­ram, günah ve çirkin şeylerden koruyan, sâhib olduğu en güzel ahlâk ile seni terbiye eden ve o ahlâkla ahlâklanmanı sağlayan, kendine mahsus terbiye usûlleriyle terbiye eden, kendi îmân nûrunun parlaklığıyla talebe­sinin kalbini parlatan ve kalbini kötülüklerden temizleyendir.

Anadolu evliyâsından Ahıskalı Abdullah Efendi (rahmetullahi teâlâ aleyh) bir sohbetinde şöyle anlattı:

Fıkıh âlimi Ebü´l-Leys Semerkandî buyurdu ki: "Âlimle berâber otu- rup, onun anlattıklarından bir şey hâtırında tutamayan kimse için böyle olmasına rağmen yedi fayda vardır: 1. İlim öğrenenlerin fazîletine kavu- şur. 2. Âlimin meclisinde bulunduğu müddetçe günahlardan korunmuş olur. 3. Evinden ilim öğrenmek için çıktığı zaman üzerine rahmet iner. 4. İlim meclisine oturduğunda meclise inen rahmetten o da nasibini alır. 5. Orada anlatılanları dinledikçe, kendisine sevap yazılır. 6. Dersi dinler de anlayamadığı zaman üzülür, gamlanır, kalbi kırık olur. Bu hâli Allahü teâlânın hadîs-i kutsîde; "Ben, benim için kalbi kırık olanların yanında­yım." buyurduklarından olmasına vesîle olur. 7. Âlimin üstün, fâsıkın, günâh işleyenlerin aşağı tutulduğunu görüp kalbini fıskdan, günâh ve kötü şeylerden çevirir. Bunun içindir ki, Resûlullah efendimiz sâlihlerle, iyi kimselerle berâber olmayı emretmiştir."

"İnsan niyetini düzeltemese de, ilim öğrenmek, terketmekten daha fazîletlidir. Çünkü ilim öğrenince, o ilmin onun niyetini düzeltmesi umulur. Mücâhid rahmetullahi aleyh buyurdu ki: "Biz ilim öğrenirken niyetimiz tam olarak düzgün değildi. Sonra Allahü teâlâ bize niyetimizi düzeltmeyi nasîb etti." Yine bâzı âlimler şöyle buyurdu: "Biz ilk önce ilmi Allah rızâ­sını niyet ederek öğrenmedik. Fakat ilim bu hâlimizi kabûl etmedi. Onu, Allah için öğrenmemize vesîle oldu."

Büyük velîlerden Seyyid Ahmed Rıfâî (rahmetullahi teâlâ aleyh) sohbetlerinde talebelerine sık sık şöyle nasihat ederdi: Âlimlere karşı hür­metli olmalı onların huzûrunda edebi muhafaza etmeli ve az konuş­malı­dır. Onların hizmetiyle şereflenmeyi büyük kazanç bilmelidir.

Hayırdan bir şey öğrenirseniz onu insanlara öğretiniz. Böylece bu hayrın meyvelerinden istifâde edersiniz. buyurdular.

Anadolu´da yetişen Türk şâir ve mutasavvıflarının meşhurlarından Âşık Paşa (rahmetullahi teâlâ aleyh) dîni, âlimlerden öğrenmeyi her za-man tavsiye ederdi. Üstâddan öğrenilmeyen ilmin, insana faydası olma­yacağını anlatırdı.

Bu şerîatdur kim üstâd öğredür,

Resm-ü erkân-ü nişân ad öğredür.



Farz-u sünnet bildürür nefse ayân,

Dâvet eyler tâata bellü beyân.



Pes bilün üstâd âlimler durur,

Kim şerîat neydüğüni bildürür.



Eyle olsa anda key izzet gerek,

Hem edeb erkân u hem hizmet gerek.



Kimse kim üstâdına hizmet kıla,

Hiç güman dutman kim ol alkış ala.



Hem Çalap hoşnûd ola andan ayân,

Kirtü bilgil bu sözü bellü beyân.



Bu dînin emir ve yasaklarını üstâddan öğrenmek lâzımdır. O üstâd; âdet, usûl ve esasları öğretir. Allahü teâlânın emrettiği farzları ve Resû- lullah´ın sünnetini bildirir. Nefsi ibâdet etmeye açıkça dâvet eder. Şunu iyi biliniz ki, İslâmiyeti en doğru olarak anlatan, âlim olan üstâdlardır. Bu sebeple onlara karşı çok edepli olmalı, izzet, ikrâm ve hizmette bulun­malıdır. Bir talebe hocasına hizmet ederse, şüphesiz çok duâ alır. Onun duâsı bereketiyle cenâb-ı Hak da, o talebeyi sever. Bu sözümüzün hakî­kat olduğunu kabûl etmelidir.

Âlemin mûteber bir kitap olduğunu gör. O kitap ki, mânâ hazînesin- den dâimâ haber verir. O öyle bir kitaptır ki, içinde lügat, nahiv, sarf ve mârifetler, Allahü teâlânın zâtı ve sıfatlarıyla ilgili bilgiler vardır. Âlemde bulunan bütün zerreler harf harf yazılıdır. Bu âlem, görebilenlerin gör­mesi, aklı olanların anlayıp hayrette kalmaları için mânâlar ve hünerlerle dolu olarak yaratıldı.



Dünyâya girmekliğün pes aybı yok,

Gam değil bu dünyâlık olursa çok.



İlle dünyâ gönüle yol bulmasun,

Key sakın kim gemiye su dolmasın.



Dünyâ ile meşgûl olmak ayıp değildir. Dünyâ malının çok olması ü- züntüye sebeb olmamalıdır. Ancak dünyâ sevgisini gönle doldurmak doğru değildir. Kalbi öldüren sevgiden çok sakınmalıdır.

Büyük velîlerden ve fıkıh âlimi Ayn-ül-Kudât Hemedânî (rahmetul- lahi teâlâ aleyh) bir sohbetinde şöyle buyurdular: "Her beldeye tabîb-i hâzık olan bir âlim lâzımdır. Bu âlim sebebiyle insanlar tedâvî olup, dert- lerine derman bulur. Bu âlimi terk edenler, ilacı terk etmişler demektir. Böyle kimselere lâyık olan, hastalık içinde bulunmaktır. Enfâl sûresi 12. âyet-i kerîmesinde meâlen buyruldu ki: "Eğer Allahü teâlâ, ezelî ilminde onlarda hayır ve saâdet takdîr etmiş olsaydı, onlara hakkı işittirirdi." Yâni Allahü teâlâ onları hayırlı eyleseydi onlara hayrı işittirirdi.

Büyük velîlerden Bişr-i Hâfî (rahmetullahi teâlâ aleyh) bir sohbe­tinde buyurdular ki: "Âlimin sözü doğru, yediği helâl ve dünyâ malına karşı sevgisi yok ise, zühdü, dünyâya düşkün olmaması çok olur. Ne ya­zık ki, bugün bu üç hasletten birini bile onların birinde göremiyoruz. Bu durum­larıyla onlara nasıl gülelim ve nasıl yüz verelim. Bu vasıfları ken­dinde bulundurmayanlar, ilim sâhibi olduklarını, nasıl söylerler. Onlar dünyâya sarılır, dünyâyı birbirinden kıskanırlar. Dünyâlık için birbirine hased ederler. Devlet adamlarının yanında birbirlerini çekiştirir ve gıybet eder­ler. Maksadları, ellerine geçen dünyâlığı, başkalarına kaptırmamak ve fânî şeyleri ellerinden kaçırmamaktır. Yazıklar olsun ey âlimler! Siz pey­gamberlerin vârisleriydiniz. İlmi alırken birçok vazîfe yüklenmiş oldu­nuz. Şimdi o vazîfeleri yapmıyorsunuz. İlminizi şeref vesilesi yapıp onunla dünyâlık kazanmaya bakıyorsunuz. Âhirette, Cehennem´e ilk atılan zümre olmaktan nasıl korkmuyorsunuz, anlamıyorum!"

"Bugün ilim, onu vâsıta yapıp karnını doyuranların eline geçti."

Anadolu velîlerinden Seyyid Burhâneddîn Muhakkık Tirmizî (rah- metullahi teâlâ aleyh) buyurdular ki: "İlmiyle amel etmeyen âlim, itâ­atte bulunmayan bilgisizden beterdir. Hiç olmazsa ilmi olmayan; "Bilsey­dim böyle bir iş yapmazdım." der."

Evliyânın büyüklerinden Câfer bin Süleymân Dâbiî (rahmetullahi teâlâ aleyh) Mâlik bin Dînâr´dan naklederek buyurdular ki: "İlmiyle amel etmeyen âlimin sözleri, düz bir taşın üstünde suyun durmadığı gibi, akıp gider, karşısındakine tesir etmez, kayar gider."

İskenderiye´de yetişen büyük velîlerden Dâvûd-i İskenderî (rahme- tullahi teâlâ aleyh) buyurdular ki: "Âlimler, zâhirî ve bâtınî âlimler olarak ikiye ayrılır. Zâhirî âlim; ilmi arttıkça, zuhûru, ortaya çıkması, ta­nınması artan kimsedir. Fakat bâtınî âlim bunun zıddıdır. O gizlidir. Mâ­nâlar âle- minde ilerledikçe, kendisi, kendisini ve ilmini anlamaktan, idrâk etmekten âciz kalır. İlmi de kendisi ile birlikte gizlidir. Zâhirde, görünüşte onun il- minin ve kendi hâlinin bir belirtisi olmaz. Ancak ehli olanlar tara­fından tanınabilirler."

Yine buyurdular ki: "Âlimler ve velîler, dünyâ hayâtında hakîkî hâlleri ile zuhûr eyleyip meydana çıkmazlar. Ancak ilmî hüviyeti ile zuhûr eyler. Ama Allahü teâlâ, âhirette onları hakîkî hâllerinde gösterecektir."

Osmanlı Devletinin kuruluş döneminde yetişen âlim ve velîlerden Dâvûd-i Kayserî (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretleri; enerjitizm yâni ta- biatta var olan her şeyin esâsını ve bütün tabiat olaylarını enerji ve enerji deği­şimiyle açıklayan bir fizik doktrininin kurucusudur. Enerjitizmin kuru- cusu olduğu iddiâ edilen Alman kimyâcısı Wilhem Ostwald´dan yaklaşık altı asır önce yaşayan Dâvûd-i Kayserî; âlemi, görünür ve görünmez, maddî ve rûhî, her türlü varlıkların toplamı olarak târif etmiştir. Âlemdeki bütün varlıklar, Allahü teâlânın isimlerinin ve sıfatlarının tecellîsi, akisle- ridir. Tabiattaki her şey, atomlardan ve moleküllerden meydana gelmiş- tir. Ona göre tabiat, kendi özünde enerjiden başka bir şey değildir. İlk enerji olan ve Kur´ân-ı kerîmin Fussilet sûresi on birinci âyetinde bildirilen "Duhan", Allahü teâlânın izni ile birçok şekiller aldı ve varlıkların şeklini belirleyen su, hava, ateş ve toprak gibi ilk dört unsura dönüştü. Varlık- ların, atom­lardan (cevher) ve moleküllerden teşekkül ettiğini, onların farklılıklarının, atomların sayı ve diziliş farklarından kaynaklandığını söy- leyen Dâvûd-i Kayserî, kendinden önceki Yunanlı atomculardan farklı olarak, ilk defâ atomların enerji yüklü olduğunu söylemektedir. Suyu, be- yaz atom ve ha­yat sırrı olarak nitelemiş, belki de ondaki statik ve dina- mik enerjinin önemini ilk defâ anlatmak istemiştir.

İlim ve fazîlette yüksek, güzel ahlâk sâhibi, çok ibâdet eden, dün­yâya önem vermeyen ve çok me...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Alim Müceddid
« Posted on: 03 Mayıs 2024, 22:01:06 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Alim Müceddid rüya tabiri,Alim Müceddid mekke canlı, Alim Müceddid kabe canlı yayın, Alim Müceddid Üç boyutlu kuran oku Alim Müceddid kuran ı kerim, Alim Müceddid peygamber kıssaları,Alim Müceddid ilitam ders soruları, Alim Müceddidönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes