> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Kültürü > İslam Kavramları A-L > Âdab
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Âdab  (Okunma Sayısı 694 defa)
02 Şubat 2010, 03:08:26
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 02 Şubat 2010, 03:08:26 »



ÂDÂB


Ahlâk, terbiye ve nezâket kuralları. Birini ziyafete davet etme mânâsını ifade eden edep, İslâm´ın güzel saydığı söz ve davranışlardır. Bu itibarla edep, insanların kendisine davet olunan bilumum hayır, zarâfet, usluluk ve güzel ahlâk demektir. Seyyid Şerîf, (et-Tarifât) adlı eserinde edebi, "bütün hatâ türlerinden kendisiyle korunulan şeyi bilmekten ibarettir" diye tarif etmektedir. Edeb, insanı ayıplanma ve kötülenme sebeplerinden koruyan nefsin köklü bir kuvvetidir. "Nefs edebi" ve "ders edebi" olmak üzere ikiye ayrılan edeb´in birincisi acelecilik ve sinirlilik gibi doğuştan olan edeb, ikincisi ise daha sonra elde edilen ve "mekârim-i ahlâk"* (güzel ahlâk) olarak da isimlendirilen edebtir .

Ayrıca münazara-mübahase ilmini içine alan bir edeb türü daha vardır ki, âlimler bunu "edeb-i bahs" diye isimlendirirler. Edeb´in bu türü ilmî münazaralarda tarafların birbirlerine karşı gösterecekleri ahlâkî kaideleri ihtiva etmektedir. Yakın zamanlara kadar medreselerde bir ilim dalı olarak okutulagelmiştir.

Fıkıh ıstılahına göre ise edeb, "Hz. Peygamber (s.a.s.)´in sünnetine uygun olarak yapılan hareketlerdir." Daha geniş ifadesiyle Allah´ın ve Peygamber´in emir ve yasaklarına uygun biçimde hareket etmektir.

Âdâb fıkhî terim olarak ele alındığında ´sünnet-i gayr-i müekkede´ hükmündedir. Onun için bu davranışta bulunana sevap yazılır, yapmayana ise günah yoktur. O yüzden âdâb bazen nafile, * bazen müstehap, bazen mendub, bazen de tatavvu´ ve fazilet kavramlarıyla eş anlamda kullanılır. Âdâb kaideleri Hz. Peygamber (s.a.s.) tarafından tavsiye ve teşvik edildiği için yapılan bu davranışa müstehab adı verilir. Yapıldığında bir sevap kazanmak söz konusu olduğundan buna mendub denir. Yapılırken bir zorunluluk olmadan yapıldığı için buna tatavvu´ adı verilmiştir. Fıkhî bir terim olarak farz ve sünnetlerden sonra ibâdetlerin âdâbı anlamında bu anlamlarda kullanıldığı bilinmektedir. Meselâ abdestin farz ve sünnetleri sayıldıktan sonra "Âdâbu´l vudû", namaz için "Âdâbu´s-salât" terimleri kullanılmıştır.

Edeb´in çoğulu âdâb´tır. En güzel ve hiçbir zaman eskimeyecek olan edeb ve ahlâk, Kur´an´da öğretilen ve Hz. Peygamber (s.a.s.)´in sünneti ile tatbik edilip yaşanan âdâbtır.

Kâinatı en mükemmel bir düzen ve intizam üzere yaratan Allah, yaratıkları içinde insanı en güzel bir kıvamda yaratmıştır. (et-En, 95/4) Diğer yaratıkları da onun istifadesine vermiştir. Böylece insanı âlem için hâkim duruma getirerek onu muhatab ve mükellef kılmıştır. Peygamberleri vasıtasıyla saadet yollarını göstermiş, iyi ve güzeli, kötü ve çirkini öğretmiştir. Her şeyi mükemmel olarak yaratan Allah, insanlara da kendileri için en doğru olan yaşayış ve hareket yollarını bildirmiştir. Dolayısıyla Allah´ın bize öğrettiği edeb ve ahlâk, değişmeyen en güzel ve doğru ahlâktır. Bu ahlâkı en güzel şekilde yaşayan da Hz. Peygamberdir (s.a.s.): "Gerçekten sen, çok büyük bir ahlâk üzeresin." (Kalem, 68/5) âyeti ile Allah´ın iltifatına mazhar olan Hz. Peygamber kendi hakkında "Ben, ahlâkın güzelliklerini tamamlamak için gönderildim." (Muvattâ, Hüsnü´l-Hulk, 8) buyurmuş ve Kur´an´dan ibaret olan güzel ahlâkını hayatında yaptığı tatbikatı ve tavsiyeleri ile ümmetine tebliğ etmiştir. "Onun şahsında Allah´ı ve Âhiret gününü umanlar ve Allah´ı çokça hatırlayanlar için güzel edeb ve ahlâk numuneleri vardır. " (Ahzab, 33/21).

Her konuda olduğu gibi, güzel ahlâk konusunda da örneğimiz olan Hz. Peygamber (s.a.s.) ahlâkça insanların en güzeli idi. Peygamberimiz güzel ahlâkı tarif ederken şöyle buyurmuştur: "İyilik güzel ahlâktır; fenalık da, kalbin yatışmadığı ve halkın duymasını hoş görmediğin şeydir." buyurmuştur.

"İnsanların en hayırlısı ahlâkça en güzel olanıdır." "Kıyâmet günü müminin mîzanında güzel ahlâktan daha ağır bir şey bulunmaz ve her halde Allah, çirkin ve kötü sözlü kimseyi sevmez. " "İmânı en olgun kimseler, en güzel ahlâklılardır. En hayırlılarınız, kadınlarına hayırlı olanlardır."

"Bir mümin güzel ahlâkıyla gece ibâdet eden, gündüz oruç tutan kimselerin derecelerine erişir.", "Güzel ahlâk güler yüz hayırlı işlerde el açıklığı, bir de kimseye eziyet etmemektir. " buyuran Hz. Peygamber (s.a.s.), Ebû Hureyre´nin (r.a.) bir sorusu üzerine, Allah´tan korkmanın ve güzel ahlâklı olmanın Cennet´e girmeye sebep olacağını, güzel ahlâklı bir insana Cennet´in yukarı kısmında bir ev verileceğini, Peygamber´e en sevgili olan insanın ve Kıyâmet´te onun meclisine en yakın olacak insanın ahlâkı güzel olan kişi olacağını bildirmiştir. (Riyazu´s-Sâlihîn, 1/49-54).

Muhaddisler, Hz. Peygamber´in bizzat yaşadığı ve ümmetine tavsiye ettiği edeb ve ahlâk kaidelerini ihtiva eden hadîsleri, tasnîf ettikleri hadîs kitaplarında "Kitâbu´l Edeb", "Bâbu´l Edeb" gibi başlıklar altında toplamışlardır. (bk. Buhârî Edeb; Müslim Edeb, Muvattâ Hulk...) Buna ilâveten İmam Buhârî "El-Edebu´l Müfred" isimli kitabını, Hz. Peygamber´in (s.a.s.) ahlâkî yaşayış ve emirleri ile ilgili hadîslerini derleyerek meydana getirmiştir.

Edeb, insanlara karşı bütün davranış ve muamelelerinde terbiyeli ve ahlâklı olmaktır. Selâm vermek, güler yüz göstermek, tırnak kesmek, sakal* bırakmak gibi nice İslâmî edebler vardır ki, bunlar Hz. Peygamber´in birer sünneti olduğu gibi, daha önce geçen peygamberlerin de sünnetidir.

Rivâyetlerle sabit olan edeb ve güzel ahlâk hakkındaki Peygamberî emirler bütün ümmeti ilgilendirdiği için edeb verme ve terbiye etme konumunda olan her kişinin bu emirleri önce şahsında tatbik etmesi, daha sonra da terbiyesi altında bulundurduğu kişileri bu güzel ahlâk ile ahlâklandırmaya çalışması gerekir. "Ey inananlar, nefsinizi ve ehlinizi tutuşturucusu taşlar ve insanlar olan ve kâfirler için hazırlanmış bulunan Cehennem ateşinden koruyunuz." (Tahrim, 66/6) buyuran Cenâb-ı Allah hem nefsimizi hem de elimiz altında yetiştirmekle mükellef bulunduğumuz çoluk çocuğumuzu Allah ve Peygamberi´nin razı olduğu güzel ahlâk ile ahlâklandırarak bu suretle Cehennem´in azâbından korumamız gerektiğini ifâde etmiştir.

Her insan, elinin altında bulundurduğu kimselerin her türlü hak ve hukukundan eğitim ve öğretiminden, terbiyesinden, sorumludur. (Tecrîd-i Sarih trc., Hadis no: 487) Ebeveynin evlâd üzerindeki eğitiminin önemi hakkında Allah´ın Rasûlü: "Her doğan çocuk İslâm fıtratı üzere doğar. Bundan sonra anası, babası onu Yahudi yaparlar, Nasrânî yaparlar, Mecusî yaparlar. Nitekim behîme, derli toplu bir behîme olarak doğurulur. Siz kusursuz doğan bu hayvan yavrularının içinde kulağı, dudağı, burnu, ayağı, kesik olanını hiç görüyor musunuz? " buyurmuştur. (Müslim, Kader, 25) Hadîsi rivâyet eden Ebû Hureyre devamla: "İsterseniz şu âyeti okuyunuz" dedi. "O halde sen yüzünü bir muvahhîd* olarak dîne, Allah´ın o fıtratına çevir ki, insanları bunun üzerine yaratmıştır..." (er-Rûm, 30/30) Zikredilen âyet ve hadîsi şerif, insanın fıtraten temiz ve saf olduğunu, ahlâkın en güzeli olan İslâm´ı kabule kabiliyet ve istidatlı bulunduğunu ortaya koyar. Ancak, insana verilen yanlış bir eğitim onu kötü ahlâk sahibi ve inançsız bir insan durumuna getirir. Bu nedenle çevrenin ve ebeveynin çocuk üzerindeki te´dib terbiyesi tartışılmayacak kadar önemlidir. (Müslim, Kader, 22) Allah insanı fıtraten temiz yarattığı halde onun fıtratına uygun edebi verme işini babaya havale etmiştir. Babanın evlâda en güzel ve kalıcı hediyesi, onu iyi terbiye etmesidir. Terbiye edilmiş sâlih bir evlâd ölümünden sonra da baba için hayırlı amellerin yazılmasına sebep olur.

Ebû Hüreyre, Allah Rasûlü´nün şöyle dediğini nakletmiştir: "Müslümanın müslüman üzerindeki hakkı altıdır: Ona rastladığın zaman kendisine selâm ver, seni yemeğe davet ederse icâbet et. Senden öğüt isterse öğüt ver. Aksırır da Allah´a hamd ederse "yerhamükellah" (Allah sana merhamet etsin) de. Hastalanırsa kendisini ziyaret et. Ölürse cenazesinde hazır bulun." (Buhârî, Cenâiz, 2; Müslim, Selâm, 4-6).

Hadiste yer alan edebler:

1) Rastladığı zaman din kardeşine selâm vermek. İslâm âlimlerinin çoğuna göre selâm vermek sünnet, almak ise farzdır. Başka hadislerde selâmın yaygınlaştırılması ve bunun toplumda karşılıklı sevgi ve muhabbetin artmasına sebep olacağı bildirilmiştir.

2) Davete icâbet etmek. Bu davet düğün, sünnet cemiyeti ve benzerlerini kapsamına alır. Düğün davetine "velîme" * denir ki, buna icabet vacibtir. Çünkü hadiste "Her kim velîme davetine icabet etmezse Allah´a ve Resûlü´ne isyan etmiş olur." (el-Askalâni, Buluğu´l-Meram Trc. A. Davudoğlu, IV, 315) buyurulmaktadır. Diğer davetlere icabet menduptur. Çünkü onlar hakkında velîmede olduğu gibi tahdîd yoktur.

3) Öğüt isteyene öğüt vermek. İstemeden nasihatta bulunmak menduptur. Çünkü hayra ve iyiliğe delâlettir.

4) Aksırır da "elhamdülillah" derse, bunu işiten "yerhamükellah" der. Hadiste: "Biriniz aksıracağı zaman hemen iki avucunu yüzüne koysun ve bunlarla sesini kıssın." (Ebû Davûd, Edeb, 90) buyurulur. Aksırık tekerrür ederse, üç defaya kadar "yerhamükellah" (teşmit) da tekrarlanır. Aksırık insan için bir nimettir.

5) Hasta ziyareti yapmak. Hasta ziyaretini farz-ı kifâye sayanlar varsa da, İslâm âlimlerinin büyük çoğunluğuna göre menduptur. Bunda hastayı tanımakla tanımamak ve hısım olmakla olmamak aynıdır. Hz. Peygamber (s.a.s.) müslüman hastalar yanında gayr-ı müslim hizmetkârını ve amcası Ebû Tâlib´i ölüm döşeğinde ziyaret etmiştir. Hizmetçi, bu ziyaret bereketiyle İslâm´a girmiştir.

6) Cenazede bulunmak. Cenaze tanıdık olsun veya olmasın hazır bulunmaya çalışmak gerekir.

Ebu Hüreyre´den rivâyet edilen başka bir hadis şöyledir:

"Kendinizden aşağı olana bakın. Sizden daha üstün olana bakmayın. Çünkü bu türlü hareket Allah´ın size olan nimetini küçümsememeniz için daha uygundur."

İnsanoğlu genellikle kendisinden üstün bir kimse ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Âdab
« Posted on: 18 Nisan 2024, 06:35:25 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Âdab rüya tabiri,Âdab mekke canlı, Âdab kabe canlı yayın, Âdab Üç boyutlu kuran oku Âdab kuran ı kerim, Âdab peygamber kıssaları,Âdab ilitam ders soruları, Âdabönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes