>
Forum
>
๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑
>
Usulü Fıkıh Eserleri
>
İslam Hukuku - İmam Gazali
>
Ahad Haberler
Sayfa: [
1
]
2
3
Aşağı git
« önceki
sonraki »
Yazdır
Gönderen
Konu: Ahad Haberler (Okunma Sayısı 3870 defa)
07 Nisan 2010, 11:55:10
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
Çevrimdışı
Cinsiyet:
Mesaj Sayısı: 25.839
Ahad Haberler
«
:
07 Nisan 2010, 11:55:10 »
Ahad Haberler
1. Haber-i Vahidle Amel Etmenin İstendiğinin İsbatı
Mesele: (Sem´î Deliller Olmaksızın Akıl Tek Başına Haber-İ Vahidle Amelin Vücubunu Gösterir Mi?)
Mesele: (Haber-İ Vahidle Amel Aklen Vacip Veya İmkansız Olmayıp, Sem´an Vakidir)
2. Ravinin Şartları Ve Sıfatı
Karşıt Görüş Sahiplerinin Şüpheleri
Rivayet Ve Şehadet Konusunda Son Söz:
3. Cerh Ve Tadil
A. Tezkiye Edenlerin Sayısı
B. Cerh Ve Tadil Sebebinin Zikredilmesi
C. Tezkiye
D. Sahabenin Adaleti
4. Ravinin Müstenedi Ve Zabt Keyfiyeti
Üçüncü Asıl: İcma
A. İcmaın Hüccet Oluşunun İsbatı
1. İcmâ´ Lafzının Anlamı
2. İcmâ´ın Gerçekleşme İmkanı
4. Ümmetin Hata Etmesinin İmkansızlığı
A. Kitaba Dayanılması
B. Sünnet´e Dayanılması
İcmâ´ı İnkar Edenlerin Bu Haberler Karşısındaki Tavrı
1) Redd
2) Te´vil
3) Muaraza
C. Manevi Yol (Akıl)
B. Icma´ın Rükünleri
1. Icmâ´ Ehli
2. İcmâ´ (Nefsu´1-Îcma´)
Bunların Şüpheleri (Delilleri)
Mesele: [Letihad Ve Kıyas, İcmâ´ İçin Dayanak Olur Mu?]
İctihad Ve Kıyas Kaynaklı İcmâ´a Karşı Çıkanların Şüpheleri
C. İcma´ın Hükmü.
Mesele: Ümmetin İki Görüş Üzere İttifak Etikleri Bir Meselede Üçüncü Bir Görüş İleri Sürülebilir Mi?
Karşıt Görüş Sahiplerinin Şüpheleri
Dördüncü Asıl: Akıl Delili Ve Istıshab
İkinci Kutbu Tamamlayıcı Ek Bölüm (Hatime): Mevhum Deliller.
A. Şer´u Men Kablena
Karşıt Görüşte Olanların Tutundukları Hadisler
B. Sahabi Sözü:
Mesele: Sahabeyi Taklid Etmek Caiz Midir?
C. İstihsan.
B. Ahad Haberler
1. Haber-i Vahidle Amel Etmenin İstendiğinin İsbatı
İlim ifade etmemesine rağmen haber-i vahidle amel etmenin istendiğinin isbatı hususunda dört mesele serdedeceğiz.
Mesele: (haber-i vahid bilgi ifade eder mi?)
Biz burada haber-i vahid ile, tevatür derecesine ulaşmayan haberi kastediyoruz. Bu bakımdan msl. Beş veya altı kişinin naklettiği haber de haber-i vahid-dir. Fakat doğruluğu bilindiği için peygamberin sözü, haber-i vahid olarak adlan-dırılamaz.
Haber-i vahid bilgi ifade etmez.. Bu husus zorunlu olarak bilinmektedir. Nitekim biz her duyduğumuz şeyi tasdik etmeyiz. Yine şayet haber-i vahidi tasdik edecek isek. İki haber arasında bir çelişki takdir ettiğimizde iki zıt şeyi nasıl tasdik edebiliriz! Hadiselerden, haber-i vahidin bilgi gerektirdiği yönündeki nakle gelince; her halde onlar bu sözleriyle haber-i vahidin, amelin vücubunu bilmeyi gerektirdiğini kastetmişlerdir. Nitekim zan, ilim olarak adlandırılabilmektedir. Bunun içindir kî kimi hadisçiler, haber-i vahid zahir bilgi meydana getirir demişlerdir. Halbuki bilgi için zahir ve batın diye bir şey yoktur. O halde zahir bilgi dedikleri şey, zan´dır. Onların, ´eğer onların mümin olduklarını bilirseniz´ (mümtehine, 60/10} ayetini de tutamak yaparak, ALLAH zahiri (zahiren bilmeyi) kastetmiştir diyemezler. Çünkü ayetteki bilme sözüyle kastedilen, kelime-i şeha-det ile olan hakiki bilgidir ve kelime-i şehadet, imanın zahiridir; mükellef olunmayan batını değil. Lisan ile olan iman ise, mecazen iman olarak adlandın- [ı, 146 lir. Yine ´hakkında bilgin olmayan şeyin peşine düşme´ {isrâ, 17/36} ayetini tutamak yapıp ´şayet haber bilgi ifade etmeseydi onunla amel etmek caiz olmazdı´ diyemezler. Çünkü ayetle kastedilen husus, gerçekleşmiş şeyler dışında şahidi şehadeti kesinlemekten men etmektir. Haber-i vahidle amel etmenin vacip oluşu ise, doğruluk zannı durumunda amel etmeyi gerektiren kesin bir delil ile bilinmektedir. Zan kesin olarak oluşmaktadır ve zannın oluşması durumunda amel etmenin vacipliği de kesin olarak bilinmektedir; iki şahidin şahitliği ile veya davalının yeminden kaçınması durumunda davacının yeminiyle hüküm vermek gibi.
Mesele: (haber vahidle amelin aklen cevazı)
Kimileri, sem´an vukuu bir yana, haber-i vahidle mükellef olmanın (taab-büd) aklen caiz oluşunu da inkar etmişlerdir. Onlara sormak gerek; siz bunun imkansızlığını nereden bildiniz? Bunu zarurî olarak bilmiş olamazsınız. Çünkü biz bu konuda size muhalefet ediyoruz. Halbuki zarurî şeylerde tartışma olmaz. Yoksa bir delilden hareketle mi bildiniz? Böyle bir delil göstermeniz de mümkün değildir. Çünkü haber-i vahidle amel imkansız olsaydı, bu imkansızlık ya zatından dolayı ya da yol açtığı bir mefsedetten dolayı olurdu. Zatından dolayı imkansız değildir; mefsedete de itibar edilmez. Kaldı ki mefsedeti dikkate alsak bile bunun bir mefsedete yol açacağını kabul etmiyoruz. Öyleyse bu mefsedetin ne olduğunu açıklamanız gerekir.
Denirse ki:
Mcfsedcl şudur; bir kişi, kan akıtılması veya ırzın helal kılınması konusunda bir haber rivayet ediyor ve belki de yalan söylüyor. Bu habere dayanılarak kan dökmenin, gerçekte öyle olmadığı halde, ALLAHın emriyle olduğu zannediliyor. Bu bilinmezliğe (cehl) rağmen hücum nasıl caiz olabilir! Birisi, ırzının ve kanının akıtılmasının mübahlığı hususunda bizi kuşkuya düşürse, bu kuşku sebebiyle ona hücum etmemiz caiz değildir. İnsanları cehle ve tevehhüm sebebiyle batıla alılmaya havale etmek sari için çirkin bir davranıştır. Aksine ALLAH bir şeyi em-rcüiğinde, emrini bize tanıtmalıdır ki. Gerek imtisal edenler gerekse muhalefet edenler basiret üzere olsunlar.
Cevap:
Eğer bu sual, şeriatleri inkar eden birinden sadır olsaydı ona şöyle derdik; ALLAH´ın, kullarına ´sizinjizerinizdcn bir kuş uçarsa ve siz bu kuşun karga olduğunu zannedersiniz, bu takdirde size şunu şunu vacip kıldım ve tıpkı güneşin zevalini namazın vücubu için bir alamet yaptığım gibi, zannınızı da amelin vücubu için bir alamet yaptım´ demesinde ne gibi bir imkansızlık vardır! Bu durumda zannın kendisi vücub için bir alamet olmaktadır. Zannın varlığı da duyu yoluyla idrak edildiğine göre, vücub bilinmiş olmaktadır. Zann oluştuğunda vacibi yerine getiren kişi, kesinlikle imtisal etmiş ve doğru davranmış olur. Zevalin veya uçan kuşun karga olduğu zannının bir alamet yapılması caiz olduğuna göre, raviyi işiten kişiye de ´eğer ravinin, şahidin ve yemin eden kişinin doğru söylediğine dair bir zannın varsa, o sözle hüküm ver; sen bu kişilerin doğru söylediğini bilmekle değil, doğru söylediklerine dair bir zann oluşturduğunda, amel etmekle yükümlüsün. Bu kişiler ister doğru ister yalan söylemiş olsunlar sen her halükarda doğru davranmış (musib) olursun. Senden istenen onun doğru söylediğini bilmek değil, gönlünde hissettiğin bir zan oluşturman durumunda, onun sözüne göre amel etmektir´ denilerek, haberin doğruluğuna ilişkin zannın bir alamet kılınması niçin caiz olmasın! İşte kıyas, haber-i vahid ve s, ah id ve yeınin ile hüküm verme gibi konularda bizim kanaatimiz budur.
Bu sual, şer´i ikrar eden birinden sadır olmuş ise, şer´i ikrar eden birinin böyle bir soru sorması mümkün değildir; çünkü bu kişi, şehadet ile, hüküm ile, fetva ile, ka´be´yi gözle görmekle ve h/.. Peygamberin haberi ile amel etmekle mükellef tutulmuştur. Bu beş şey ile mükellef tutuluşunu açıklayacak olursak şöyle diyebiliriz: şehadet, tıpkı hz. Peygamberin, hz. Peygamberin tek başına [ı, 147 şahitliğini tasdik ettiği huzeyme b. Sabit´in, murfa, harun ve diğer peygamberlerin şehadeti gibi kesin olabildiği gibi, bunlar dışındakilerin şehadeti gibi zannîde olabilir ve amelin vacipliği noktasında zannî olan şehadet kattye ilhak edilir. Yine hz. Peygamberin fetvası ve hükmü kat´îdir; diğer imamların fetvası ve diğer kadıların hükmü ise zannîdir. Bu durumda zannî olanlar, malum olana ilhak edilir. Yine ka´be, gözle görmek suretiyle kesin olarak bilinir; ictihad yoluyla ise zannedilir ve tıpkı gözle görmek durumunda olduğu gibi, zann durumunda da amel vacib olur. Hz. Peygamberin haberi de bunun gibi olup, tevatür durumunda bu haber ile amel vaciptir. Zannî olan haberin, özellikle amelin vacipliği noktasında, maluma (tevatüren bilinene) ilhak edilmesi niçin imkansız olsun! Bu beş hususu, mefsedet veya maslahat noktasında birbirinden ayrı düşünmek isteyen kişi buna muktedir olamaz.
Denirse ki: peki fasıkın haberiyle amel etmekle yükümlü tutulmak (taab-büd) caiz midir?
Deriz ki:
Kimi alimler, doğruluğunu zannetmek şartıyla bunun caiz olduğunu söylemişlerdir. Bu şart bize göre fasiddir. Aksine, tıpkı felekin hareketinin namaz ile yükümlü tutulmanın alameti yapılması caiz olduğu gibi, fasıkın dilinin hareketinin de bir alamet kılınması caizdir. Haberin varlığı durumunda amel ile mükellef tutulmak bir şey, haberin doğruluğu veya yalanlığı ise başka bir şeydir.
Mesele: (Sem´î Deliller Olmaksızın Akıl Tek Başına Haber-İ Vahidle Amelin Vücubunu Gösterir Mi?)
Kimileri, aklın, sem´î delillere gerek olmaksızın, haber-i vahidle amelîn va-cipliğine delalet edeceğini ileri sürmüşler ve bu yönde iki delile tutunmuşlardır. Bu delillerden ilki şudur: müfti, kitab veya icma veya mütevatir sünnetten kesin bir delil bulamayıp, haber-i vahid bulsa; şayet bu haber-i vahid ile amel etmeyecek olursa hükümler tatil edilmiş olur. Ve çünkü hz. Peygamber bir asırda yaşayanlara gönderildiğine göre, etrafa elçiler göndermeye gerek duyacaktır. Zira hz. Peygamber, tek tek herkesle yüzyüze görüşmeye ve hükümlerini herkese mütevatir olarak yaymaya muktedir değildir. Zira, şayet her bir bölgeye tevatür sayısınca elçi görderecek olsaydı,.yaşadığı şehirdeki insanların sayısı buna yetmezdi.
Bu delil zayıftır. Çünkü müfti, tıpkı haberi vahid bulamaması durumunda olduğu gibi, kesin delil bulamayınca da beraet-i asliyye ve ıstıshaba başvurur. Hz. Peygamber´e gelince; o da tebliğine güç yetirebildiği kişilerle iktifa eder. Nitekim, uzak bölgelerde (adalarda) nice insanlar vardır ki kendilerine şer´ ulaşmamıştır ve onlar şer ile mükellef değildir. Demek ki bütün herkesin mükellef tutul...
[
Bu mesajın devamını görebilmek için
kayıt olun
ya da
giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Kayıtlı
İlim Dünyası Akademik Dergide Yayımlanmış Makaleler
Müslüman
Anahtar Kelime
Pasif
Mesajlar: 132.042
Re: Ahad Haberler
«
Posted on:
04 Mayıs 2024, 15:48:19 »
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.
Anahtar Kelimeler:
Ahad Haberler rüya tabiri,Ahad Haberler mekke canlı, Ahad Haberler kabe canlı yayın, Ahad Haberler Üç boyutlu kuran oku Ahad Haberler kuran ı kerim, Ahad Haberler peygamber kıssaları,Ahad Haberler ilitam ders soruları, Ahad Haberlerönlisans arapça,
Logged
07 Nisan 2010, 11:55:29
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
Çevrimdışı
Cinsiyet:
Mesaj Sayısı: 25.839
Ynt: Ahad Haberler
«
Yanıtla #1 :
07 Nisan 2010, 11:55:29 »
Osman´ın, hakem b. Ebi´l-as hakkındaki haberinin reddine gelince;
A) bu haber, bir kişi lehine bir hakkın isbatına dair bir haberdir. Bu da şahitlik meselesi gibi olup, bir kişinin sözüyle sabit olmaz.
B) ebu uekr, osman´ın hakem ile akrabalığı yüzünden tereddüt etmiştir. Osman akrabalarına olan düşkünlüğü ile tanınmaktaydı. Ebu bekr, osman´ın makam ve saygınlığını, onun değerini düşürmek isteyen birinin ´osman bunu akrabalığı sebebiyle söylemiştir´ demesinden tenzih amacıyla ve bu hüküm başka birinin sözüyle sabit olsun diye duraksamıştır.
C) ebu bekr ve ömer, insanlar için, benzer durumlarda araştırıcı davranmayı kendilerinden öğrensinler diye, yakın akraba hakkında duraksanmasını sünnet haline getirmek amacıyla duraksamalardır.
Ebu musa´nın izin isteme konusundaki haberine gelince; ebu musa ömer´in kapısını üç defa çaldıktan sonra beklemeksizin kapıdan ayrılıp gittiği için, ömer´in siyasetinden kendini korumak için böyle bir habere ihtiyacı vardı. Ömer, böylesi durumlarda hadis rivayet etmenin, başkaları için kendi amaçlan doğrultusunda hadis rivayet etmelerine bir kapı açmasından endişe etmiştir. Nitekim ebu musa, ebu said ile birlikte geri dönüp, ebu said aynı yönde şahitlik edince ömer, ebu musa´ya ´ben seni itham etmedim; fakat insanların hz. Peygamber adına söz uydurmalarından endişe ettim´ demiştir. Devlet başkanının, ortada bir töhmet bulunmamakla birlikte, benzer maslahatlar sebebiyle duraksaması caizdir. Öte yandan bu haberler yaygınlık ve sıhhat bakımından, bizim, sahabenin haber-i vahidi kabul ettiğine dair naklettiğimiz haberlere denk değildir.
Ali´nin, eşcaî´nin haberini reddetmesine gelince; zaten kendisi ´ökçelerine işeyen bir bedevinin sözünü nasıl kabul edelim´ diyerek red gerekçesini belirtmiş ve onun adalet ve zabtını bilmediğini açıklamıştır. Bunun içindir ki ali onu kabalık ve idrardan çekinmezlik ile vasi fi am ıştır. Ömer´in, süknâ hadisinde fatıma bt. Kays hakkında söylediği "biz doğru mu yoksa yalan mı söylediğini bilmediğimiz bir kadının sözüyle ahahın kitabını ve peygamberin sünnetini terketmeyiz" sözü de bunun gibidir.
Sahabenin haber-i vahidi reddine ilişkin olarak nakledilen olaylar hakkında verilecek cevap bu minval üzeredir.
İkinci şüphe: ´bilmediğin şeyin ardına düşme´ {isrâ, 17/36}, ´ALLAH hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemeniz...´ {bakara, 2/169}, ´biz ancak bildiğimiz şeye şehadet etmekteyiz´ {yusuf, 12/81}, ´size bir fas\k haber getirirse, onu araştırın; bilmeden (cehaletle) bîr kavme zarar verirsiniz1 {hucurat, 49/6} -adil kişinin sözünde bir nevi cehalet vardır- gibi ayetlere tutunmaktır.bu tutunma bir kaç yönden batıldır;
A) onların haber-i vahidi inkar edişleri, kesin bir burhan ile bilinmiş değildir; aksine bu hususta hata mümkündür; öyleyse haber-i vahidi inkar etmek, bilgiye dayanmaksızın hüküm vermektir.
B) haber-i vahidle amel etmenin vacipliği, icma gibi kesin bir delil ile bilin- [ı, 155]
Mektedir; dolayısıyla bunda bir cehalet söz konusu değildir.
C) ayetlerle kastedilen husus; şahidin, görmediği ve bilmediği hususlarda kesin şahitlik yapmaktan men edilmesi ve rivayet edilmeyen ve adil kişilerin nakletmediği şeylerle fetva vermenin yasaklığıdır.
D) bu ayet, şayet haber-i vahidin reddine delalet etseydi, iki kişinin, dört kişinin, bir kadın ve iki erkeğin şahitliğinin ve yemin ile hüküm vermenin de reddine delalet ederdi. Yalan ihtimali bulunmakla birlikte bunlarla hüküm vermenin vacipliği kur´an nassı ile bilinmektedir. İşte haber-i vahidlerde aynı şekildedir.
E) onların bu anlayışına göre, devlet başkanının belirlenmesi ve hakimlerin tayininin haramlığının da vacip olması gerekir. Çünkü, vera ve takva sahibi oldukları bir yana biz bunların mümin olup olmadıklarını da yakinen bilmiyoruz. Hatta biz namaz kıldıran imamın bile abdestli olup olmadığını bilmiyoruz; öyleyse bunlara iktida etmek de yasak olsun! .[13]
2. Ravinin Şartları Ve Sıfatı
Bütün bu anlatılanlardan sonra haber-i vahidlc amelin vacipliği sabit olduğuna göre, bilesin ki; her haber makbul değildir. Öncelikle şunu anlamalısın ki; biz burada ´kabul´ sözü ile tasdiki ve ´red´ sözü ile yalanlamayı kastetmiyoruz. Aksine, belki yalan söylüyor veya hata ediyor olsa bile, adil kişinin sözünü kabul etmek vaciptir. Belki doğru söylüyor olsa bile, fasık kişinin sözünü kabul etmek caiz değildir. Biz ´makbul´ sözü ile, kendisiyle amelin vacip olduğu haberi; ´merdûd´ sözü ile de kendisiyle amel etme konusunda hakkımızda teklif bulunmayan haberi kastediyoruz. Makbul; mükellef, adil, müslim ve zabt sahibi her kişinin rivayetidir; ister haberi bir tek kendisi rivayet etmiş olsun, isterse kendisiyle birlikte başkaları da rivayet etsin. Şimdi bu beş noktayı açıklayalım:
1) her ne kadar bir kişinin şahitliği makbul değilse de, bir kişinin rivayeti makbuldür. Cübbâî ve bir gurup alim aksi görüştedirler. Bunlar rivayette sayı şartım koşmuşlar ve ancak iki kişinin sözünü kabul etmişlerdir. Ayrıca bu iki kişiden her birinin rivayeti, başka iki kişiden sabit olmalıdır. Bu işlem bizim zamanımıza gelinceye kadar öyle muazzam bir sayıya ulaşır ki, artık bir hadisin isbatı-na kesinlikle güç yetirilemez. Kimileri de, zina şahitliğinden hareketle bu sayının dört olması gerektiğini söylemiştir. Onların bu görüşlerinin batıl olduğunun delili şudur; ilim ifade etmediği halde, tek tek kişilerin sözünün kabul edileceği sabit olduğuna göre, sayı şartını ileri sürmek keyfi hüküm vermek olup, böyle bir şart ancak ya bir nass ya da mansus üzerine yapılan bir kıyas ile bilinebilir. Bu yönde bir nass bulunduğunu iddia etmek mümkün değildir. Sahabeden nakledilen ´tek kişinin haberine destek arama girişimi´ ise, iki-üç olayda, yukarıda zikrettiğimiz sebepler yüzünden söz konusu olmuştur. Hakkında yalnızca aişe´nin sözüyle, peygamber´in hanımlarının sözüyle, abdurrahman b. Avf, ebu hureyre ve daha birçoklarının sözüyle hüküm verdikleri olaylara gelince; tıpkı tek kişinin şahitliğini kabul etmediklerini kesin olarak bildiğimiz gibi, onların haber-i vahidi kabul ettiklerini de, uygulamalarından kesin olarak biliyoruz. Şayet sayı şartını koşanlar görüşlerini rivayetin şehadete kıyasından aldılarsa, bu kıyas kesinlikle batıldır; çünkü sahabenin bu iki işlem arasında fark gözettikleri uygulamalarından bilinmektedir. Diğer yandan rivayet, hürriyet ve erkeklik şartı yönünden niye şeha-dete kıyas edilmiyor! Zina şahitliğinde dört kişinin şahitlik etmesi şart koşulmuştur. Hilalin görülmesi ve ebenin şahitliğinde ise bir kişi yeterli görülmüştür. Böyle bir kıyas icnıa´ın çiğnenmesi sonucuna götürür; eğer kıyas yapmak vacip ise bunlar arasında hiç bir fark yoktur.
2) ikinci şart, -aslında bu şart bize göre birinci şarttır; çünkü bize göre riva- n 156 yette sayı şartı yoktur tekliftir". Çocuğun rivayeti kabul edilmez; çünkü çocukta henüz ALLAH korkusu yoktur ve onu yalan söylemekten caydıracak bir etken de yoktur. Bu bakımdan çocuğun sözüne güven hasıl olmaz. Şahitliğin kabulünde nefsin sükununa ve zannın hasıl olmasına tabi olunmaktadır. Fasık, çocuktan daha güvenilirdir. Hiç değilse fasıkta hem ALLAH korkusu vardır ve hem de dini ve aklı onun için bir caydırıcıdır. Çocukta ise ALLAH korkusu diye bir şey yoktur. Öyleyse çocuğun sözü evleviyetle reddedilir. Çocuğun rivayetinin reddi hususunda bu yaklaşımı tutamak yapmak, çocuğun ikrarının reddedilmesini tutamak yapmaktan daha uygundur. Bazıları çocuğun rivayetinin reddini şöyle gerekçelendir-mişlerdir; çocuğun kendi nefsinden hikaye ettiği şeyler (yaptığı ikrar) kabul edilmediğine göre, başkasından rivayet ettiği şeylerin kabul edilmemesi daha evladır. Bu tutamak, köle örneğiyle boşa çıkmaktadır; çünkü kölenin ikrarı kabul edilmediği halde rivayeti kabul edilir. Her ne kadar kölenin ikrarının kabul edilmemesinin sebebi, bu ikrarın efendinin mülkünü içermesi ise de, -efendinin mülkü dokunulmazdır-, çocuğun mülkü de, çocuğun maslahatı gerekçesiyle kendisinden bile korunmuştur. Teklife taalluk etmeyen hususlarda ise çocuğun sözü, hatta durumu tesir edebilir ve ona iktida edilebilir. Tıpkı dürüst kişiye ve facire iktida edilebildiği gibi, çocuk ve erişkine de iktida edilebilir. Fasıkın şahitliği kabul edilmez. Çocuk, fasıka nisbetle yalan hususunda daha cüretkardır.
Çocuk eğer, tahammül anında mümeyyiz, eda anında erişkin ise, onun bu rivayeti kabul edilir. Çünkü gerek tahammülünde gerekse edasında bir kusur yoktur. Sahabenin, îbn abbas, ibnu´z-zübeyr, numan b. Beşir ve benzeri genç sahabilerin haberlerini, buluğdan önce tahammül edilmişiyle buluğdan sonra tahammül cdimişi arasında ayırım yapmaksızın, kabul hususundaki icmai, mümeyyiz çocuğun işitmesinin (semâ) kabul edileceğine delalet eder. Buradan hareketle selef ve halef, çocukları rivayet meclislerine dahil etmişler ve küçükken tahammül ettikleri hususlardaki şahitliklerini kabul etmişlerdir.
Denirse ki:
Bazı alimler, kendi aralarında cereyan eden saldırı ve yaralama (cinayet) gibi olaylarda çocukların şahitliğinin kabul edileceğini söylemiştir. Deriz ki:
Çocukların çok sayıda olup, birbirlerinden ayrılmadan önce şahitlikte bulunmaları durumunda, bu, bir nevi karinelerle istidlaldir. Ancak eğer çocuklar birbirlerinden ayrılırsa, onlara yanlış bir telkin yapılabilir ve onları telkine kapılmaktan alıkoyacak bir engel (vâ/i) de yoktur. Çocukların bu husustaki şâhitliklc-riyle hüküm veren kişi, ancak, çocuklar arasında bu tür cinayet olaylarının çok meydana gelmesi ve hükmün karineler yardımıyla bilinmesine duyulan ihtiyaç sebebiyle hüküm vermiştir. Bu bakımdan çocukların şahitliği, normal şahitlik yöntemine göre olmaz.
3) ravinin zabt sahibi (zabıt) olması.
Tahammül anında mümeyyiz olmayan veya tnuğaffel olan kişi, ezberlediği şeyi, aslına uygun olarak eda edebilecek biçimde iyi zabt edemez; dol...
[
Bu mesajın devamını görebilmek için
kayıt olun
ya da
giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Kayıtlı
İlim Dünyası Akademik Dergide Yayımlanmış Makaleler
07 Nisan 2010, 11:55:49
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
Çevrimdışı
Cinsiyet:
Mesaj Sayısı: 25.839
Ynt: Ahad Haberler
«
Yanıtla #2 :
07 Nisan 2010, 11:55:49 »
Rivayet Ve Şehadet Konusunda Son Söz:
Teklif, müslümanlık, adalet ve zabt hususunda, rivayet ve şehadet müşterektir. Bu dört hususun dışında kalan hürriyet, erkeklik, görme, akrabalık, sayı ve düşmanlık gibi altı hususun ise rivayete değil, şehadete etkisi vardır. Çünkü rivayetin hükmü her hangi bir kişiye özel olmayıp genel olduğu için, ona dostluk* akrabalık ve düşmanlığın etki edeceği düşünülemez. Bu bakımdan hz. Peygamberin çocukları kendisinden ve her çocuk kendi babasından rivayette bulunabilir. Gözleri görmemekle birlikte sesleri iyi zabt eden kişinin şahitliği kabul edilmemekle birlikte, rivayeti makbuldür. Zira sahabe aişe´den, sesine itimaden rivayette bulunurlardı. Bu durumda sahabe, aişe´ye nisbetle, görmeyen kişi durumundadır. Rivayet ettiği haber ister kıyasa uygun isterse aykırı olsun, ravinin alim ve fakih olması şart değildir. Zira nice fıkıh taşıyıcısı vardır ki fakih değildir ve niceleri de fıkhı, kendilerinden daha fakih olanlara taşır. Rivayette şart olan, sağlam ezberlemektir. Ravinin alimlerin meclislerine devam etmesi ve hadis dinlemesi de şart değildir. Aksine sahabe, sadece bir tek hadis rivayet eden bedevinin sözünü de kabul etmiştir. Ancak alim ve fakih olmayan kişinin rivayeline, bu işlerle meşgul olan alim birinin rivayeti muarız olduğunda tercihin nasıl yapılacağında, ileride geleceği üzere, tartışma vardır. Hadis konusunda, ciddiyetsizlikle veya tesahül ile veya aşırı yanılgı (sehv) ile tanınan kişilerin rivayeti kabul edilmez. Çünkü böyle kişilere güvenilmez. Ancak kişinin kendi işindeki ciddiyetsiz- [{t j62 lik ve tesahülü (rivayet ettiği haberin) reddini gerektirmez. Ravinin, nesepçe tanınıyor olması da şart değildir. Aksine bir kişinin adaleti biliniyor ise, nesebinin bilinmiyor olması bir tarafa, nesebi olmasa bile, rivayet ettiği hadis kabul edilir. Zatı hiç tanınmayan (mechulul-ayn) birinden yapılan rivayeti kabul etmeyiz. Vasfı bilinmeyen kişinin rivayetini kabul edenler bile, zatı bilinmeyen kişinin rivayetini kabul etmezler. Çünkü şayet bu kişinin zatını bilecek olsa, belki de onu fisk ile bilecektir. Zatı tanınıp fjskı bilinmeyen kişinin durumu böyle değildir. İsmini zikrederek birinden rivayette bulunsa ve bu isimde, biri cerh edilmiş diğeri adil olan iki kişi olsa, tereddüt sebebiyle bu rivayet kabul edilmez. .[17]
3. Cerh Ve Tadil
Bu konu dört alt başlık altında incelenecektir.
A. Tezkiye Edenlerin Sayısı:
Tezkiye edenlerde sayı şartının aranıp aranmayacağında alimler ihtilaf etmişlerdir. Bazı hadisçiler, şahidin tezkiyesindeki gibi, gerek tezkiye eden ve gerekse cerhedende sayıyı şart koşmuşlardır. Kadı ise, -her ne kadar şehadet konusunda tezkiyecilerin sayısı ile destekleme daha ihtiyatlı olsa da-, ne şahidin ve ne de ravinin tezkiyesinde sayıyı şart görmektedir. Kimileri de bunun rivayette değil şehadette şart olduğunu söylemişlerdir. Bu konu fıkhî bir mesele olup, bize göre en açığı, sayının rivayette değil şehadette şart olmasıdır. Çünkü, rivayetin sabit olduğu sayının, bizzat rivayete bir artısı yoktur.
Denirse ki:
Sahabenin, tek kişinin rivayetini kabul ettikleri sahih olarak nakledildiği halde, tek kişinin tezkiyesini kabul ettikleri nakledilmcmiştir. Öyleyse bu hususla şer´in kıyasına başvurulmalıdır.
Deriz ki:
Biz sahabenin neyi çok yaptıklarını ve neyi yapmadıklarını biliyoruz. Nîtekim biz, sahabenin, ebu bekr´in rivayetini kabul ettikleri gibi, onun tadilini de kabul ettiğini bilmekteyiz. Nasıl olur da bir şeyin şartı, o şeyin aslına ziyade yapabilir! Muhsanlık (ihsan) iki kişinin sözüyle sabit olduğu halde, zina ancak dört kişinin sözüyle sabit olmakta ve muhsanlık zinaya kıyas edilmemektedir. Biz aynı şekilde, tıpkı rivayetleri kabul edildiği gibi, kölenin ve kadının rivayet hususundaki tezkiyesinin de kabul edileceğini söylüyoruz. Bütün bunlar şebehî kıyaslarla sabit olan meseleler olup, usulde bunlara uzun uzadıya yer vermek anlamsızdır.[18].
B. Cerh Ve Tadil Sebebinin Zikredilmesi:
Şafiî, cerh sebebinin açıklanması gerektiğini, tadil sebebinin açıklanmasına ise gerek bulunmadığını söylemektedir. Çünkü cerh konusundaki görüşler birbirinden farklı olduğu için, birinin cerh sebebi saydığı şeyi, bir diğeri cerh sebebi saymayabilir. Adaletin ise bir tek sebebi vardır. Kimi alimler sebebi zikredilmeyen mutlak cerhin, sikahğı kaldıracağını, mutlak tadilin ise, insanların zahir üzerine bina etmeye koşuşturacağı gerekçesiyle, sikalık oluşturmayacağını; dolayısıyla tadil sebebinin de zikredilmesi gerektiğini söylemişlerdir. Kimileri de, anılan iki gurubun sözlerinin toplamından hareketle, hem cerhin hem de tadilin sebebinin zikredilmesi gerektiğini söylemişlerdir. Kadı´ya göre ise her ikisinde de [ı, 163] sebebin açıklanmasına gerek yoktur. Çünkü kişi, eğer bu işin inceliklerini bilmiyorsa zaten tezkiye için uygun değildir. Eğer bu işin uzmanı ise, bu takdirde de soru sormanın anlamı yoktur. Bize göre sahih olan ise, bunun, müzekkinin durumuna göre değişiklik göstereceğidir. Basiret ve zabtına güven duyulan kişinin mutlak ifadesiyle yetinilebilir. Zatı bakımından adil olduğu bilinen, fakat adaletin şartlarını bilip bilmediği (basiret) bilinmeyen kişiye gelince; eğer onu tanıyıp bilen birini bulamazsak doğrudan kendisine başvururuz ve ondan detaylı açıklama isteriz. Cerh ve tadilin tearuz etmesi durumunda, cerhi takdim ederiz. Çünkü cerh eden kişi, tadil eden kişinin bildiğine ilave bir bilgiye sahiptir ve tadil eden kişi bu ziyadeyi nefyetmemiştir. Eğer bu ilaveyi nefyedecek olursa, tezkiye eden kişinin adaleti batıl olur. Zira nefy, ancak, birisi onu adam öldürme sebebiyle cerhe-derse ve tadil eden de öldürdüğü iddia edilen kişinin daha sonra hayatta olduğunu gördüm derse, bu durumda cerh ve tadil tearuz etmiş olur. Eğer tadil edenlerin sayısı daha fazla ise, bu durumda tadilin cerhe takdim edileceği söylenebilir. Şu kadar ki bu görüş zayıftır. Çünkü cerhin takdim edilme sebebi, cerheden kişinin ilave bir bilgiye sahip olmasıdır ve bu ilave bilgi sayı çokluğu sebebiyle ortadan kalkmaz.[19]
C. Tezkiye:
Tezkiye, ya söz ile, ya kendisinden rivayette bulunmak ile, ya onun rivayet ettiği bir haberle amel etmek ile ya da onun şahitliği ile hüküm vermekle olur. Bu dört biçimden en üstünü söz ile olandır.
1) söz ile yapılan tezkiye ´o adil biridir; çünkü ben onun şu şu durumlarını biliyorum´ demekle olur. Adalet şartlarını bilen biri iken, tadil sebebini zikretmezse, bu da tezkiye sayılır.
2) ikincisi, ondan rivayette bulunmaktır. Birinden haber rivayet etmenin tadil sayılıp sayılmayacağında ihtilaf edilmiştir. Sahih olan şudur: eğer bu kişinin adetinden veya sarih sözünden, sadece adil olan kişilerden rivayette bulunulmasını caiz gördüğü biliniyorsa, bu kişinin birinden rivayette bulunması onu tadil ettiği anlamına gelir. Aksi halde, rivayeti tadil sayılmaz. Zira çoğunluk ravilerin adeti, her duydukları kişiden rivayette bulunmaktır. Bunlardan rivayette bulundukları kişileri hayırla anmaları (sena) istense susup kalırlar. Zaten yaptığı rivayette de tadili açıkça ifade eden bir şey yoktur.
Denirse ki:
Birini fısk ile tamsa ve daha sonra ondan rivayette bulunsa, dinde saptırma yapmış olur.
Deriz ki:
Biz başkasının (bu rivayete göre) amel etmesini vacip görmüyoruz. Fakat o kişi, ´ben falancanın şöyle dediğini duydum´ demiş ve bunda da doğru söylemiştir. Öte yandan bu kişi, fısk veya adalet ile tanımadığı birinden rivayette bulunmuş ve araştırma işini, bu haberi kabul etmek isteyen kişiye havale etmiş olabilir.
3) ihtiyata hamiedilmesi veya kendisine uygun başka bir delil ile amel etmeye hamledilmesi mümkün olan bir haberle amel etmek tadil değildir. Amelin bu haberle olduğu yakinen bilinirse bu takdirde amel tadil sayılır. Zira; şayet, **** olmayan birinin haberiyle amel edecek olsaydı fasik olacak ve adaleti batjl olacaktı.
Denirse ki:
Bu kişi, belki de fışkın olmayışı ile birlikte salt müsliimanlığın adalet olduğunu zannetmektedir.
Deriz ki:
Bu durum, söz ile yapılan tadil için söz konusu olabilir. Biz de zaten amelin söz gibi olduğunu söylüyoruz. Bu ihtimal, adalet sebebinin zikredilmesiyle ortadan kalkar. Bizim söylediklerimiz mutlak tadil ile yetinmenin ayrıntısıdır. Zira sebebin zikredilmesi şart olsaydı, nikah ve alım satım şahitliğinde tüm sıhhat şartlarının zikredilmesi de şart olurdu ki bu pek yerinde değildir.
Denirse ki:
Belki de kendisi onu adalet ile, bir başkası ise fısk ile tanımaktadır.
Deriz ki:
Cerhedilmiş birinin tadilinde olduğu gibi, onu fısk ile tanıyan kişinin, amel etmesi elbette gerekmez.
4) şahitliği ile hüküm verilmesi: bu şekildeki tadil, söz ile yapılan tadilden daha kuvvetlidir. Ancak birinin şahitliğiyle ve haberiyle hüküm verilmemesi cerh sayılamaz. Çünkü bazen adil kişilerin şahitliğinde ve rivayetinde de, cerh dı-şindaki diğer sebepler yüzünden tereddüt edilebilir. Kaldı ki amelin terkedilmesi [t 164] mutlak cerhe bir ziyade getirmemekledir. Çoğunluk alimlere göre bu makbul değildir, özetle söylemek gerekirse, amelin tezkiyesi için, takdim veya başka bir delil gibi bir yön ortaya çıkmazsa, amelîn terkedilmesi, mutlak cerh gibi olur.[20].
D. Sahabenin Adaleti:
Ümmetin selefine ve halefin çoğunluğuna göre sahabenin adaleti allanın onları kitabında tadil etmesi ve övmesi sebebiyledir. ALLAH teaia şöyle buyurmuştur: ´siz insanlar için çıkırılmış en hayırlı ümmetsiniz´ {al-i ımran, 3/110}; ´sizi böylece orta bir ümmet kıldık ki, insanlara şahit olasınız´ {bakara, 2/143}. Bu hitap, o asırda mevcut olan kişilere yapılmı...
[
Bu mesajın devamını görebilmek için
kayıt olun
ya da
giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Kayıtlı
İlim Dünyası Akademik Dergide Yayımlanmış Makaleler
07 Nisan 2010, 11:56:07
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
Çevrimdışı
Cinsiyet:
Mesaj Sayısı: 25.839
Ynt: Ahad Haberler
«
Yanıtla #3 :
07 Nisan 2010, 11:56:07 »
Mesele: (mana ile rivayet)
Hadisi, lafzıyla değil de, mana ile nakletmek, hitabın vaki oluş yerlerini ve lafızların inceliklerini bilmeyen kişilere haramdır. Muhtemel ile muhtemel olmayan; zahir ile daha zahir ve genel ile daha genel arasındaki farkı bilenlere gelince; şafiî, malik, ebû hanîfe ve fakihlerin çoğunluğu, eğer anlamışsa hadisi ma-naen nakletmesini caiz görmüşlerdir. Kimileri de ancak, bir lafzı müradifiyle ve anlam bakımından kendine eşit bir lafızla değiştirmesini caiz görmüşlerdir. Bu da ´kuûd´ yerine ´cülus´, ´ilim´ yerine ´marifet´, ´istitaat´ yerine ´kudret´, ´ibsâr1 yerine ´ihsas bi´1-basar1, ´hazr´ yerine ´haram´ lafızlarını kullanmak gibi, kendisinde hiç bir kuşku bulunmayan eşanlamlı lafızları kullanmakla olur.
Özetle söylemek gerekirse; istinbat ve anlama bakımından farkılılık söz konusu olmayacak biçimde mana ile nakil yapılabilir. Ancak mana olarak nakil, sadece kesin olarak anladığı haberler için geçerlidir. Kesin olarak değil de, araştın-cılar/düşünücüler arasında farklılığın olabileceği bir istidlal türüyle anladıkları hususlarda ise manaen nakil caiz değildir. Manaen naklin alim için caizliğine delalet eden hususlardan biri, yabancılara şer´i kendi dilleriyle anlatmanın caizli-[ı, 169] ğindeki icmadır. Arapçanın, yabancı bir dile çevrilmesi caiz olunca, arapça bir lafzın, kendine müradif ve denk başka bir arapça lafızla değiştirilmesi haydi haydi caiz olur. Aynı şekilde hz. Peygamberin elçileri, hz. Peygamberin emirlerini gittikleri bölgede konuşulan dille tebliğ ediyorlardı. Yine hz. Peygamberin şeha-detini işiten biri, hz. Peygamberin şehadeti üzerine başka bir dilde şahitlik edebilir. Manaen naklin caizliğinin bir başka delili şudur: biz biliyoruz ki lafızda her hangi bir teabbüd yoktur ve amaç mananın anlaşılması ve bunun insanlara ulaştırılmasıdır. Bu husus, teşehhüd, tekbir vs. Gibi lafızla teabbüd olunan şeyler gibi değildir.
Denirse ki:
Hz. Peygamber " benden bir söz işitip, onu koruyan ve işittiği gibi aktaran kişinin yüzünü ALLAH ak etsin! Kendisine tebliğ yapılan öyle kişiler vardır ki, sözü doğrudan işitenden daha kavrayışlıdır; nice fıkıh taşıyıcısı vardır ki fakih değildir; niceleri de fıkhı kendilerinden daha fakih olanlara taşır" demiştir.
Deriz ki:
Hüccet işte budur. Çünkü illet burada zikredilmektedir ki bu illet insanların anlayış (fıkh) açısından farklı oluşlarıdır. İnsanların hakkında farklılık göstermedikleri eşanlamlı lafızlar, buna engel değildir. Bu hadisin kendisi bile, anlam de-ğişmeksizin birbirinden farklı lafızlarla nakledilmiştir. Her ne kadar bu farklı lafızların hepsinin, değişik zamanlarda hz. Peygamber tarafından ifade edilmiş olması mümkün ise de, ağır basan taraf, bunun bir tek hadis olup farklı lafızlarla nakledilmesi d ir. Nitekim bu hadis rahimallahu imreen´, ´naddarallahu imre-en´ şeklinde; yine ´rubbe hamili fıkhın la fıkhe leh´ ve ´rubbe hamili fıkhın ğayru fakih´ şeklinde de rivayet edilmiştir. Aynı şekilde sahabe bir hutbeyi, bir olayı değişik lafızlarla nakletmiştir. Bu da manaen naklin caizliğini gösterir.
Mesele: (mürsel haber)
Mürsel haber, malik, ebû hanîfe ve daha birçoklarına göre makbuldür. Şafiî ve kadı´ya göre ise merduddur ve tercihe şayan olan görüş de budur.
Mürsel hadis şu şekildedir: hz. Peygambere muasır olmayan birinin ´Hz. Peygamber dedi ki´ demesi veya ebu hureyre´ye muasır olmayan birinin ´ebu hureyre dedi ki´ demesidir. Mürselin makbul olmamasının delili şudur: hadisi bu şekilde rivayet eden kişi şayet bu hadisi kendisinden rivayet ettiği şeyhini, tadil etmeksizin, zikretmiş olsaydı, belki o kişi bizce tanınmıyor (meçhul) olarak kalacak ve onu kabul etmeyecektik. Adını hiç zikretmediği zaman ise bu tanımazlık daha da artmaktadır. Kendisini tanımadığımız birinin adaletini nasıl bilebiliriz!
Denirse ki: adil birinin rivayette bulunmuş olması, atlanan kişiyi tadil etmek demektir.
Deriz ki: buna iki yönden cevap verilebilir:
A) biz bu anlayışı kabul etmiyoruz. Çünkü adil kişi bazen öyle birinden rivayette bulunur ki, o kişi hakkında kendisine bir şey sorulunca duraksar veya onu cerheder. Biz öylelerini gördük ki, kendisinden rivayette bulundukları kişi hakkında bir şey sorulunca bazen onu tadil etmişler, bazen de cerh etmişler veya bilmiyoruz demişlerdir. Mürsel haberde ravi, kendisinden rivayette bulunduğu kişinin adaleti hakkında susmaktadır. Şayet cerhi zikretmeyip susmak tadil olacak olsaydı, tadili zikretmeyip susmak da cerh olurdu ve ravi kendisinden rivayette bulunduğu kişiyi cerh ettiğinde kendi kendisini yalanlamış olurdu. Fer´in şehade-ti, açıkça belirtmediği sürece, aslın tadili anlamına gelmez. Rivayet ve şehadetin bazı taabbudî noktalarda birbirinden ayrılması, tıpkı cerhedilmişin ve tanınmazın
Rivayetinin caiz olmayışı kovıûsunda bir farklılık gerektirmediği gibi, bu noktada da ayrı olmalarını gerektirmez. ´Adil kişi, ancak adil kişinin şehadeti üzerine şe-hadet edebilir´ demek caiz. Olmadığına göre, rivayet hususunda da caiz değildir ve rivayet konusunda, haklarında araştırma yapabilmek için şeyhin ve aslın zatını tanımak gerekir.
Denirse ki:
İi, 170] rivayette ´an fulan an fulan...´ (an´ana) usulü yeterlidir. Halbuki ravinin Reva fulanun an fulanın an fulanin´ sözü falanın falandan duymadığı; aksine bunun kendisine bir vasıta ile ulaştığı ihtimalini taşımaktadır ve bu ihtimale rağmen kabul edilmektedir. Halbu ki aynı durum şehadet hususunda kabul edilmemektedir.
Deriz ki:
Bu durum tanınmazın rivayetinde bir farkı gerektirmediğine göre, -ki mür-sel haber bir tanınmazdan rivayet edilmektedir-, mürselin kabul edilmemesini gerektirir. Öle yandan an´ana metodu katipler arasında süregelen bir yaygın uygulamadır. Onlar her ismin yanına ´reva an fulanin semaen minh´ ibaresini yazmaya biraz üşenmişler, biraz da kağıt ve zaman israfından kaçınmışlar ve bu yüzden böyle bir kısaltma yapmışlardır. Kaldı ki bu usulle yapılan rivayet, ancak, rivayette bulunan kişinin bununla sema´ı kastettiğinin -ya sarih lafzıyla veya adetiy-le- bilinmesi durumunda kabul edilmektedir. Eğer ravi sema´ı kastetmiyorsa, hadisin müsned olması da mürsel olması da muhtemeldir; dolayısıyla kabul edilmez.
B) Biz -cedel olarak- rivayetin tadil anlamına geleceğini kabul etsek bile, sebep zikredilmediği sürece, onun bu mutlak tadili kabul edilemez. Ravi bunu adil ve sika birinden duyduğunu tasrih etse bile bunun kabul edilmesi gerekmez. Mutlak tadil kabul edilecek olsa bile, bu, ancak kendisi (zatı) bilinen fakat fışkı bilinmeyen bir kişi hakkında olabilir. Zatını tanımadığımız kişiye gelince; ravi şayet bu kişiyi zikretmiş olsaydı belki de biz tadil eden kişinin bilmediği bir fışkını biliyor olabilirdik. Her bir mükellef hakkında, eğer kendisi kendini tanıtmaktan aciz ise ancak bu takdirde başkasının tanıtmasıyla iktifa edilebilir. Zatı tanınmayan birinin, bundan aciz olup olmadığı bilinemez. Benzer gerekçeyle, aslı tanıtmadığı ve belirlemediği sürece, fer´î şahidin tadili kabul edilmez. Çünkü belki de hakim onu (as!) Fısk ile tanımaktadır.
Mürsel haberi kabul edenler, sahabe ve tabiun´un adil´in mütselini kabul konusundaki ittifakını gerekçe göstermişlerdir. Nitekim pekçok hadis rivayet etmiş olmasına rağmen tbn abbas, yaşının küçüklüğü sebebiyle, hz. Peygamberden sadece dört hadis duymuştur ve bu durumu kendisi ´riba nesiededir´ hadisinde açıkça dile getirerek ´bunu bana üsame b. Zeyd haber verdi* demiştir. Yine ibn abbas ´hz. Peygamber akabe cemresini atincaya kadar telbiye yapardı[26] diyerek rivayette bulunmuş; kendisine başvurulunca da "bunu bana kardeşim fazl b. Abbas haber verdi´ demiştir. Aynı şekilde ibn ömer hz. Peygamberden "kim cenaze namazı kılarsa, ona bir şu kadar (kırat) sevap vardır"[27] dediğini rivayet etmiş, daha sonra bunu ebu hureyre´den duyduğunu söylemiştir. Ebu hurey-re "kim ramazanda cünüp olarak sabahlarsa, orucu bozulmuştur" hadisini, ´bunu ben söylemiyorum, kabe´nin rabbine yemin olsun ki bunu muhammed (s) söyledi´ diyerek, rivayet etmiş; kendisine ısrarla sorulunca da ´bunu bana fadl b. Abbas haber verdi´ demiştir. Berâ b. Azib de ´size aktardığımız hadislerin hepsini biz hz. Peygamberden duymuş değiliz; bir kısmını o´ndan duyduk; birkısmını da o´riun arkadışlarından´ demiştir. Tabiuna gelince; nehaî, "eğer ´haddesenî fula-nun an abdillah´ dersem, bana hadisi nakleden odur. Eğer ´kale abdullah´ dersem, bunu birçok kişiden işitmişimdir´1 demiştir. Daha birçok tabiîden mürsel hadisi kabul ettikleri nakledilmiştir.
Cevap: bu gerekçeye iki yönden cevap verilebilir;
A) bunlar doğrudur ve sahabenin birkısmının mürsel haberleri kabul ettiğini gösterir. Ne var ki bu konu içtihadı bir konudur ve bu konuda kesinlikle icma sabit olmaz. Öte yandan zikredilen bu örneklerden, sahabenin birkısmının da mürsel haberleri kabul etmediği anlaşılmaktadır. Bu sebepledir ki mertebelerinin yüceliğine rağmen ibn abbas, ibn ömer ve ebu hureyre ile tartışmışlardır. Elbette [ı, 17i ki bu tartışma, onların adaletlerinden kuşku duydukları için değil, fakat ravinin açığa çıkması içindir.
Denirse ki:
Sahabenin birkısmı mürsel haberi kabul etmiş, bir kısmı da susmuş ve böylece icma gerçekleşmiştir.
Deriz ki:
Biz diğerlerinin susmasıyla, üstelik içtihada açık bir meselede, icma´ın sabit olacağını kabul etmiyoruz. Tam tersine diğerleri belki de, içlerinden inkarı gizleyerek veya bu meselede kararsız kaldıklen için sükut etmişlerdir.
B) Mürsel haberleri inkar edenlerin bir kısmı sahabi´nin mürselini kabul etmiştir. Çünkü sahabi, bir başka sahabiden nakletmektedir ve sahabenin tamamı adildir. Kimileri de buna tabiun´un mürsellerini de katmıştır. Çünkü tabiiler de sahabeden rivayette bulunmaktadır. Bazıları da sadece büyük tab...
[
Bu mesajın devamını görebilmek için
kayıt olun
ya da
giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Kayıtlı
İlim Dünyası Akademik Dergide Yayımlanmış Makaleler
07 Nisan 2010, 11:56:31
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
Çevrimdışı
Cinsiyet:
Mesaj Sayısı: 25.839
Ynt: Ahad Haberler
«
Yanıtla #4 :
07 Nisan 2010, 11:56:31 »
B. Sünnet´e Dayanılması:
En sağlam dayanak budur. Burada "ümmetim hata üzerinde birleşmez´[39]
Hadisine tutunulmaktadır. Bu hadis lafız bakımından daha kuvvetlidir ve amaca daha iyi delalet etmektedir. Ne var ki bu hadis, kitâb gibi mütevatir değildir. Ki-tab ise mütevatirdir fakat nass değildir. Bu hadisi delil haline getirmek için şöyle bir yol takip etmelidir; hz. Peygamberden, *bu ümmetin hatadan masum olduğu´ anlamı aynı olmakla birlikte farklı lafızlarla birbirlerini destekleyen pek çok rivayet gelmiş ve ömer, ibn mes´ûd, ebû saîd el-hudrî, enes b. Mâlik, ıbn ömer, ebû hureyre, huzeyfe b. El-yemân gibi gözde ve güvenilir sahabilerin dilinde
"ümmetim dalalet üzerinde birleşmez" [40]
"ALLAH benim ümmetimi dalalet üzerinde toplamaz´[41] ,
"allahtan, ümmetimi hata üzerinde birleştir/memesini istedim; bunu bana verdi"[42]
"kim cennetin orta yerine kurulmaktan hoşlanıyorsa, cemaatten ayrılmasın. Çünkü cemaatin duası (davet), onları çepeçevre kuşatır"[43]
"şeytan tek kalan kişi ile birliktedir ve iki kişiden uzaktır"[44] gibi ve yine
"Allanın eli topluluğun üzerindedir"-[45] ,
"ALLAH, ayrılıp tek kalanların ayrılışlarına değeq vermez´ ,
"Ümmetim içerisinde hak üzerinde apaçık kalan ve muhalif kalanların zarar veremeyeceği bir topluluk sürekli bulunacaktır"[46] -bir rivayette, ´...
??onlara isabet edecek mihnet (sıkıntı) dışında, muhalefet edenlerin muhalefetinin zarar veremeyeceği bir topluluk...[47] Şeklinde geçmektedir-,
"kim cemaatin dışına çıkarsa veya cemaatten bir karış ayrılırsa islam taahhüdünü (ribka) boynundan atmış olur´
"kim cemaatten ayrılıp da ölürse, bu ölüş cahilîye ölüşü gibidir[48] biçiminde yaygınlaşmıştır.
İşte bu haberler, sahabe ve tâbiûn arasında yaygın ve açık olarak bizim zamanımıza kadar devam etmiş, selef ve haleften hiç kimse bunlara dil uzatmamış-tır. Hatta, bu haberler, ümmete muvafakat ve muhalefet edenlerce de makbul sayılmıştır. Ümmet gerek dinin temel konularında (usûlü´d-dîn) gerekse fer´î konularında bu haberlerle halen ihticac etmektedir.
[ı, 176] denirse ki:
Tek tek kişilerin nakli ilim ifade etmezken ve tek tek bu haberlerin mütevatir olduğunu iddia etmek de mümkün değilken, bu haberler nasıl hüccet olabilir?
Deriz ki: hüccet şekli şu iki yolla izah edilebilir;
Birl.ci yol: biz, her ne kadar, tek tek her biri mütevatir olmasa bile, bu farklı haberlerin toplamıyla, hz. Peygamberin, bu ümmetin konumunu (şe´n) yücelttiği ve hatadan masum olduğunu haber verdiği hususunda zaruri bilgi gerçekleşeceğini iddia ediyoruz. Buna benzer haberler sebebiyle, kendimizi, ali´nin yiğitliğini, hâtem´in cömertliğini, şafiî´nin fakihliğini, haccâc´ın hatipliğini, hz. Peygamberin diğer eşlerine nazaran aişe´ye kalben daha meyilli olduğunu ve hz. Peygamberin, arkadaşlarını yüceltip övdüğünü bilmeye mecbur hissetmekteyiz. Bu hususlardaki haberler tek tek mütcvatir olmasa bile, hatta tek tek ele alınıp incelendiğinde her bir ravinin yalan söylemiş olabileceği mümkün olmakla birlikte, bu haberlerin toplamı için aynı şey mümkün değildir. Bu, tek tek düşünüldüğünde her birinde ihtimal bulunan, fakat topluca ele alındığında ihtimal durumu ortadan kalkan ve neticede zaruri bilgi hasıl olan ´karineler toplamı´ndan elde edilen bilgiye benzemektedir.
İkinci yol: biz bu haberlerin zarurî bilgi değil de istidlali bilgi gerektirdiğini iddia ederiz. Şöyleki;
A) bu haberler, sahabe ve tâbiûn arasında meşhur olup, onlar, icmâ´ı isbat hususunda bu haberlere tutunuyorlar ve nazzâm zamanına kadar hiç kimse bu haberler konusunda muhalif bir görüş ve inkar öne sürmemiştir. Halbuki norma) şartlarda (müstekarru´1-ade), birbirini takip eden asırlarda ümmetlerin sahihliği yönünde hüccet kaim olmadığı sürece bir şeyi kabulde uyuşmaları imkansızdır. Çünkü, tabiatlar değişik olduğu gibi, amaçlar ve kabul ve red hususundaki mezhepler farklıdır. Bunun içindir ki, haber-i vahid ile sabit olan hükümler, hiç bir zaman karşı görüş ileri sürülmekten ve tereddüd izharından kurtulamamıştır.
B) bu haberlerle ihticac edenler, bu haberler ile kesin bir aslı isbat etmişlerdir ki, bu asıl, kendisiyle kur´an ve mütevatir sünnet üzerine hükmedilebilen icmâ´dır. Norma! Şartlarda (fi´l-âde) kesin olan kitab´ı kaldıran bir haberi kabul etmek imkansızdır. Ancak, bu haber kesin bir dayanağa istinad ediyorsa, bu takdirde bu haber kabul edilebilir. Kesin olan şeyin, kesin olmayan bir şey ile kaldırılması bilinen bir husus değildir. Zaten hiç bir kimse buna hayret etmemiş ve hiç kimse kesin olan kitabı, sıhhati bilinmeyen bir habere istinad eden icmâ´ ile nasıl kaldırıyorsunuz dememiştir. Nazzam zamanına kadar ümmetin tamamının bundan gaflet edip de bunu özellikle ve sadece nazzâm´ın farketmış olması tasavvur edilebilir mi!
İşte bu haberlerle istidlal etme biçimi bu şekildedir.[49]
İcmâ´ı İnkar Edenlerin Bu Haberler Karşısındaki Tavrı:
İcmâ´ı inkar edenler, bu haberler karşısında üç ayrı konumdadırlar. Kimileri bu haberleri reddetmiş, kimileri tevil etmiş, kimileri de başka haberlerle bunlara muaraza etmişlerdir.[50]
1) Redd
Burada dört soru vardır;
1. Soru: belki de bir kişi bu haberlere muhalefet etmiş ve bunları reddetmiştir. Fakat bu nokta bize nakledilmemiştir.
Cevap: böyle bir şey, adelen imkansızdır. Zira icmâ´, dinin temellerinin (usulü´d-din) en büyüğüdür. Şayet birisi buna aykırı davransaydı, bu konuda işin boyutu büyür ve hilaf yaygınlık kazanırdı. Nitekim sahabenin, ´ceninin diyeti´, ´haram meselesi´ ve ´şarap içme haddi´ gibi konulardaki tartışmaları silinip gitmemiştir. Bu gibi tali meselelerde bile hilaf silinip gitmezken, nefyi ve isbatı hususunda hataya düşenlerin dalalet ve bid´ate nisbet edildikleri büyük bir asıl hususundaki hilaf nasıl silinip gidebilir! Diğer taraftan, nasıl oluyor da değeri düşük ve mertebesi ucuz olan nazzamın hilafı yaygınlık kazanıyor da, sahabe ve [ı, 177] tâbiûnun büyüklerinin hilafı gizli kalıyor. Bu, aklın alabileceği bir şey değildir.
2. Soru; siz, önce haber ile icmâ´a istidlal ediyorsunuz; ondan sonra da icmâ´ ile bu haberin sıhhatine istidlal ediyorsunuz. Farzedelim ki, onlar haberin sıhhati üzerinde icmâ1 etmiş olsunlar. Peki onların, sahihliği konusunda icmâ´ ettikleri şeyin sahih olduğunun delili nedir? Zaten aramızdaki tartışma da bu konudadır.
Cevap: hayır mesele sizin tasvir ettiğiniz gibi değildir. Aksine biz, icmâ´a haber ile istidlal ettik; bu haberin sıhhatine ise, gelip geçen asırlarda bu habere karşı çıkîlmaması ve muaraza edilmemesi ile istidlal ettik. Çünkü âdet, kendisiyle kat´i şeyler (kavâti1) hakkında hüküm verilen kesin bir aslın, sıhhati bilinmeyen bir haberle isbat edilmesini inkar etmeyi gerektirir. Böylece biz haberin kesin oluşunu, icmâ´ ile değil, âdet ile bilmiş oluyoruz. Adet, kendisinden bazı bilgilerin edinildiği bir asıldır. Msl. Kur´an´a muaraza edildiği ve bu muarazanın sonradan kaybolduğu şeklindeki iddianın batıl olduğu, imametin nass ile olduğu, duha namazının ve şevval orucunun vacip olduğu gibi iddiaların batıl olduğu, hep âdet ile bilinir. Çünkü şayet böyle olsaydı, adeten bunları sükut geçmek imkansız olurdu.
3. Soru: peki, öncekîlerin´belki de icmâ´ı bu haberlerle değil de, başka bir de-\il\e isbat etmiş olabileceğini söyleyenlere ne diye karşı çıkıyorsunuz?
Cevap: onlar, cemaate muhalefet etmeye engel olma, cemaatten ayrılanları ve muhalefet edenleri tehdid hususunda bu haberlerle ihticac etmişlerdir. Bu, yukarda söylenenden daha evladır. Şayet onların bu hususta başka bir dayanakları olsaydı, bu dayanak ortaya çıkar ve yaygınlaşırdı. Nitekim onların bu hususta ayetlere tutundukları da rivayet edilmektedir.
4. Soru: peki, madem ki sahabe bu haberlerin sıhhatini biliyordu da niçin tâbiûna bu haberlerin sıhhat yolunu zikretmedi. Zikretmiş olsalardı şüphe ortadan kalkar ve tâbiûn da onlarla müşterek bilgiye sahip olmuş olurdu.
Cevap: çünkü sahabe, hz. Peygamberin bu ümmetin masumluğunu bildirmeşini, hz. Peygamberin bu ümmetin hata etmekten korunmuş olduğunu açıklama kasdına zaruri olarak delalet eden karinelerin, emarelerin, lafız ve sebeplerin tekrarlarının toplamıyla anladılar. Bu karineler, nakledilemez ve ibarelere sığmaz. Şayet sahabe bu karineleri hikaye edecek olsaydı, bu anlatımların tek tek her birine yine ihtimal girecekti. Bu bakımdan sahabe, tâbiûn´un, kesin bir aslın meşkuk haber ile sabit olamayacağı ve adcien böyle bir haberin kabul edilemeyeceği yönündeki bilgisiyle yelindiler. Bu suretle âdel tâbiûn hakkında anlatımdan daha kuvvetli olmuştur.[51]
2) Te´vil
Îcmâ´ı inkar edenlerin bu haberlere ilişkin üç tevili vardır.
Birinci tevil:
Hz. Peygamberin "ümmetim dalalet üzerinde birleşmez" sözü, küfür ve bid´atten haber vermektedir. Belki de hz. Peygamber, ümmetin tamamının tevil ve şüphe yoluyla küfürden korunmuş olmalarını kastetmiştir. Hadisin diğer rivayetlerinde geçen ´hata´ lafzı mütevatir değildir. Bu lafızla gelen rivayetler sahih olsa bile; hata lafzı, genel bir lafız olup küfre hamledilmesi mümkündür.
Cevap; dalâl, lügatteki konumu itibariyle küfür anlamına uygun düşmez. Nitekim ALLAH teala peygamber hakkında ´seni bilgiden habersiz (dâll) olarak bulup da hidayet etmedi mi´ (duhâ, 93/7) demektedir. Yine musa´dan haber vererek ´tamam, o kabahati işledim ve hata edenlerden (dallın) oldum´ (şuarâ, 26/20) demektedir. Musa her halde bu sözüyle kafir olduğunu değil, hata etmiş bulunduğunu söylemek istiyor. Arapçada ´dalle fulanun ani´t-tarîk´ ve ´dalle sa´yu fulanin´ denilir ki, bütün bu kullanımlar ´hata etmek´ anlamına g...
[
Bu mesajın devamını görebilmek için
kayıt olun
ya da
giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Kayıtlı
İlim Dünyası Akademik Dergide Yayımlanmış Makaleler
Sayfa: [
1
]
2
3
Yukarı git
Yazdır
« önceki
sonraki »
Gitmek istediğiniz yer:
Gitmek istediğiniz yer:
-----------------------------
İlim Dünyası Dergisi / Akademik Çalışmalar
-----------------------------
=> İlim Dünyası Dergisi
===> Enes ALACAYAKA
===> İlim Dünyası Dergisi
-----------------------------
Manevi Danışmanlık ve Rehberlik
-----------------------------
=> Manevi Danışmanlık ve Rehberlik
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Yüce Allah (c.c) İçin Hizmet'e Niyet Et ! ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Niyet Ediyorum Allah için Hizmet Etmeye
-----------------------------
İlim Dünyası Etkinlikleri
-----------------------------
=> Kutlu Doğum Haftası Etkinlikleri
===> Hz. Muhammede (s.a.v) Bir Şiir Yaz
===> Hz. Muhammede (s.a.v) Bir Mektup Yaz
===> Hz. Muhammede (s.a.v) Bir Makale Yaz
=> Kutlu Doğum Haftası Etkinlik Sonuçları
=> Hz. Muhammed (s.a.v) Salavat Etkinlikleri
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Sosyal ve Manevi Hizmetler Dünyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> İlim Dünyası
===> Foruma Hoşgeldiniz
===> Duyurular - Yenilikler
===> İstek - Öneri - Şikayet
===> İlim Dünyası İrtibat & İletişim
===> Geçmiş Konu Arşivi
=> Kabe Canlı Yayın İzle
===> Kabe 24 Saat Canli Yayin
===> Mekke Canlı Yayın
===> Beytullah Canlı Yayın
===> Kabe Canlı Yayın Özel
=> Sosyal Faliyetler
===> Helalleşelim
===> Etkinlikler & Kutlamalar
===> Pakistana Yardım
===> Kayıp Aranıyor
===> Kredi Kartına Hayır
===> Tavsiye Ediyorum
===> Tavsiye Etmiyorum
=> Taziyelerimiz
===> Cenaze Taziyeleri
===> Hasta Taziyeleri
=> Güzel Web Siteler
=> İstek & Dualarımız
=> Nafile İbadetlerimiz
=> Dostluk Ve Kardeşlik
=> Gönlünce Seslen
=> Hocanın Kalemi
=> Akli ve Kalbi Kardeşlik Akımı
=> Yardım ve Hizmet Dernekleri
=> Ruhu Revani Nuru Muhammedi
=> Her Güne Bir Sahabe-i Kiram
=> Sevgili Üyemiz Lütfen Okuyunuz !
=> Sevgili Öğrencilerimiz Hoşgeldiniz
-----------------------------
๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Esmaül Hüsna
===> Her Güne Bir Esmaül Hüsna
=> Dini Konular
===> Bölüm Kuralları
===> MeKKe & MeDiNe
===> Peygamber Kıssaları
===> Evliyaların Hayatı
===> Kıssadan Hisseler
===> İslam Tarihi
===> Cuma Hutbesi
===> İz Bırakanlar
===> Nurdan Damlalar
===> Dini makale ve yazılar
===> Cuma Vaazı
=====> Vaaz Projeleri
=> Kuran-ı Kerim
===> Kuran' ın Önemi
===> Kuran Okumak
===> Kısa Sureler
===> Sizden Gelenler( Kuran-ı Kerim)
=> İtikat
===> İman ve Esasları
===> İtikadi Mezhepler
===> Allah' a İman
===> Meleklere İman
===> Kitaplara İman
===> Peygamberler (A.S)
===> Ahiret Günü
===> Kaza ve Kader
===> Sizden Gelenler(İtiKat)
=> Hadis-i Şerif
===> Hadisin Önemi
===> Hadis Çeşitleri
===> Seçme Hadisler
===> Hadisleri İnkar
===> Arapça Türkçe Hadis
===> Sizden Gelenler (Hadis- Şerif)
=> Fıkıh
===> Mezheplerin Doğuşu
===> Amelde Mezhepler
===> Mezhep İmamları
===> Mükellefiyetlerimiz
===> Güncel Fetvalar
===> Sizden Gelenler( FıkıH )
=> Peygamberimiz (S.A.V)
===> İlk Vahyin Gelişi
===> Savaşlar ve Hicreti
===> Mucizeleri
===> Örnek Ahlakı
===> Vefatları
===> Peygamber Sevgisi
===> Ehli Beyti ve Sahabeleri
===> Kutsal Emanetler
===> Sizden Gelenler (Peygamber Efendimiz )
===> Nur-u Muhammedi
===> Efendimizin Hayatı
=> İslam Esasları
===> Namaz Kılmak
===> Oruç Tutmak
===> Zekat Vermek
===> Sizden Gelenler( İslam Esasları )
=> Ameller - İbadetler - Kulluk Kavramı
===> İbadetin Önemi
===> Bedenle Yapılanlar
===> Malla Yapılanlar
===> Allaha Kulluk
===> Malla ve Bedenle
===> Dua Etmek
===> Sizden Gelenler(Amel-İbadet-Kulluk)
=> Tasavvuf Nedir ?
===> Tanımı ve Önemi
===> Nakşibendilik
===> Güzel Ahlak
===> Nefs Mücadelesi
===> Nefs Hastalıkları
===> Müridin Dersleri
===> Müridin Edepleri
===> Haller ve Tevbe
===> Tasavvufu İnkar
===> Sizden Gelenler (Tasavvuf)
=====> Tasavvuf Nameleri
=======> Ertunç Demiriz
=> Aile Hayatı
===> İyi Bir Aile
===> Eşlerin Hakları
===> Anne-Baba Hakkı
===> Sizden Gelenler( Aile Hayatı )
=> Tıbb-ı Nebevi
===> Temizlik
===> Ağız ve Diş Sağlığı
===> Bal ve Çörek Otu
===> Şifalı Bitkiler
===> Sizden Gelenler ( Tıbb-ı Nebevi )
=> Güncel Meseleler
===> İnanç Konuları
===> Tasavvuf Üzerine
===> Büyü ve Cinler
===> Ahirzaman
===> Güncel Dini Haberler
===> Sizden Gelenler( Güncel Meseleler )
=> Biyoğrafi Dünyası
===> Peygamberler
===> Hadis Alimleri
===> Erkek Sahabeler
===> Hanım Sahabeler
===> Mezhep İmamları
===> İslam Alimleri
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Kuranı Kerim
===> Konularına Göre Ayetler
===> Kuran-ı Kerim Kelime Sözlüğü
===> Kuran-ı Kerim Hakkında Bilgiler
===> Kuran-ı Kerim Belagat İlmi
===> Kuran-ı Kerim Ayetleri
=====> Lügatca
===> Kuran Öyküleri
===> Kuran ve Bilim
===> Kuran Ahlakı
===> Diyanet Vakfı Meali
===> Diyanet İşleri Meali
===> Ömer N. Bilmen Meali
===> Suat Yıldırım Meali
===> Kuranda İnsan Psikolojisi
===> Kuran İlimleri
===> Kuran İlimleri Çalışmaları
===> Kıraat İlmi ve Tarihi
=> Akaid Eserleri
===> İslam Akaidi
===> İtikadname-Bağdadi
===> Kabir Alemi - Suyuti
===> Kıyamet ve Ahiret
===> Tevhid ve Kelam İlmi
===> Ateizm Gerçeği
===> Kelam İlmi
===> Cebir ve Kader Problemi
===> Tekfir Meselesi
===> Ahiret Günü
===> Müslüman Akaidi
===> Kuran-ı Kerimde Dört Terim
===> İman ve Hayat
===> Ehli Sünnet
===> Kitabüt Tevhid
===> İslam İnancının Temelleri Akaid
===> Kelam İlmi ve İslam Akaidi
===> Tahavi Şerhi
===> Ölüm Ötesi Tarihi
===> Ölüm psikolojisi
===> Rabbani Yol ve Sunnetullah
=> Risale-i Nur Külliyatı
===> Sözler
===> Lemalar
===> Mektubat
===> Şualar
===> İşaratül İcaz
===> Mesnevi-i Nuriye
===> Barla Lahikası
===> Kastamonu Lahikası
===> Muhakemat
===> Sünuhat
===> Emirdağ Lahikası
===> Sikke-i Tasdiki Gaybi
===> Tarihçe-i Hayatı
=> İslam Büyükleri
===> İslam Dini Büyükleri
===> İmam Ebu Hanife
===> İmam-ı Şafi
===> İmam-ı Malik
===> İmam-ı Zeyd
===> İmam-ı Ahmed Bin Hanbel
===> İslam Alemi Meşhur Tabiinler
=> Din ve Mezheb Eserleri
===> Dünya Dinleri
===> Fıkhi Mezhepler Tarihi
===> Siyasi - İtikadi Mezhebler
===> Dinler Tarihi
=> Hadis Eserleri
===> Kütübü Sitte
===> Hadis Tarihi
===> Hadis Kitaplığı
===> El-luluu Vel Mercan
===> Esbabu Vurudil Hadis
===> Dualar Zikirler - Nevevi
===> Ahkam Hadisleri
===> Hadis Müdafaası
===> Müntehab Ehadis
===> Camiul Ehadis
===> Edebul Mufred
===> 40 Ayet 40 Hadis
===> Cem ul Fevaid
===> Mucemüs Sağir
===> Cenaze kitabı
===> 7 Hadis İmamının İttifak Ettikleri Hadisler
===> Sünnetin Delil Oluşu
===> Uydurma hadisleri tanıma yolları
===> el İtisam
===> Kitabüz-Zühd
===> Hadis Edebiyatı
===> Hadis İlimleri ve Hadis Istılahları
===> Kudsi Hadisler
===> Sünen-i Darimi
===> Hadis te Metin Tenkidi Metodları
===> Zübdetül Buhari
===> Ansiklopedik Hadis Terimleri Sözlüğü
===> Mişkatul Mesabih
===> Camiul Ulum
===> Ebu Hanife nin Hadis Anlayışı
===> Hüccet Değeri ve Tedvin Açısından Sünnet
===> Müsned
===> Metalib ul Aliye
===> Mütevatir Hadisler
===> Müttefekun Aleyh Hadisler
===> Muvatta
===> Nuhbetul-Fiker Şerhi
===> Sufilerin Hadis Anlayışı
===> Sahih-i Müslim Muhtasarı
===> Süneni Tirmizi
===> Süneni Ebu Davud
===> Süneni İbni Mace
===> Süneni Nesai
===> Sünnet ve Bidat
=> İslam Fıkhı Eseleri
===> Dört Mezheb Fıkhı
===> Hanefi Fıkhı
=====> Nurul İzah
=====> Hidaye Tercümesi
=====> Fetavayi Hindiyye
===> Delilli Şafi İlmihali
===> Büyük Şafi Fıkhı
===> Fetavayı Resulullah
===> Üçbin Seçme Fetva
===> Minhacut Talibin
===> Hanımlar İlmihali
===> Nassın Uygulanışı
===> Hüccetullahil Baliğa
===> Bidayetül Müctehid
===> Hayatın İçinden Fıkıh
===> Ahkamüs Sultaniye
===> Fetvalarla Çağdaş Hayat
===> el-İhtiyar
===> Büyük Şafii İlmihali
===> Emanet ve Ehliyet
===> Namus Fitnesi Muta
===> Şeyhül İslam Ebus Suud Efendi Fetvaları
===> Çağdaş Ekonomik Problemlere İslami Yaklaşımlar
===> Mükayeseli İbadetler İlmihali
=> Usulü Fıkıh Eserleri
===> İslam Hukuku - İmam Gazali
===> Hukuku İslamiye
===> Fahreddin Atar - Usul
===> Vehbe Zuhayli - Usul
===> El- Muvafakat - Şatibi
===> İslam Devletler Hukuku
===> Kıyas Istıhsan ve Istıslah
===> İslami Hükümlerin Esas ve Hikmetleri
=> Tefsir Eserleri
===> Ömer Nasuhi Bilmen
===> Ahkam Ayetleri Tefsiri
===> Emri Maruf Nehyi Münker
=> İslam Tarihi Eserleri
===> Hazreti Muhammed a.s.v
=====> Peygamberizin Örnek Ahlakı
=====> Mucize Ve Büyük Özellikleri
=====> Son Peygamber
===> Peygamberler Tarihi
===> İslam Tarihi
===> Sahabe-i Kiram
===> Siyer-i Nebi
===> Konulu Siyer
===> Hayatüs Sahabe
===> El-Bidaye Ven Nihaye
===> Asrı Saadette İslam
===> Ashabı Kiram
===> Fıkhus Sire
===> Değişik Yönleriyle Rasulullah
===> Tabiînin Hayatından Tablolar
===> Hz.Peygamberin Savasları
===> Tarihül-İslam
===> Efendimiz
===> Fıkhus Sahabe
===> Hz.Süleyman
===> Peygamberimizin Hayatı
===> Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı
===> Zadul Mead
===> Hz.Muhammedin İslam Daveti
===> Sahabe Hayatından Tablolar
===> İslami Hareketin Tarihi Seyri
===> Siret Ansiklopedisi
=> Klasik Tarih Eserleri
===> Medeniyet Tarihi
===> Ülkeler Tarihi
===> 20.Yüzyıl Tarihi
===> Türk Sultanlar ve Saray Hayatları
===> Büyük Osmanlı Tarihi
===> Osmanlı padişahları
=> İslam Kültürü
===> İslam Kültürü A-İ
===> İslam Kültürü K-Z
===> İslam Kavramları A-L
===> İslam Kavramları M-Z
===> Güncel Meseleler
===> Evrensel Hutbeler
=> Tasavvuf Eserleri
===> Kalplerin Keşfi - imam gazali
===> Adab-ı Fethullah K.S
===> İşarat - Şeyh Taği K.S
===> Kimya-ı Saadet
===> Kitabuz-zühd
===> Kutul Kulub
===> Kuşeyri Risalesi
===> Şeytanın Hileleri
===> Risalei Halidiyye
===> Tuhfetul Alaiyye
===> Reşahat
===> Mektubat-ı Rabbani
===> Mektubat-ı Şeyh Ahmet
===> Mektubat-ı Şeyh Hazret
===> İhya-u Ulumiddin 1-2
===> İhya-u Ulumiddin 3-4
===> Futuhul Gayb
===> Dualar ve Zikirler
===> İslam,Tasavvuf,Hayat
===> Yunus Emre ve Tasavvuf
===> Divanı Kebir
===> İlahi Armağan
===> Marifetname
===> Tasavvuf ve islam
===> Rabıta ve Nakşibendilik
===> Mevlana
===> Mevlana Kitaplığı
===> Mevlananın Eserleri
=====> Fihi Ma Fih
=====> Mesnevi
=======> Mesnevide Geçen Hikayeler
=> Ahlaki Eserler
===> Gıybet
===> Gençlik Ahlakı Fütüvvet
===> Takva Bilinci
===> Din Nasihattır
===> Peygamberimizin Örnek Ahlakı
=> Büyüklerden Öğütler
===> Doğruların Öyküsü
===> İbretli Kıssalar
===> İslam Büyüklerinden Öğütler
=> Kıyamet Eserleri
===> Kıyamet Alametleri
=> Edebiyat Eserleri
===> Makale Dünyası
=====> Denemeler
===> Safahat
===> Şiir Dünyası
=> Eğitim
===> Bireysel Gelişim
===> Çocuk Eğitimi
===> Ekonomi
===> Çocuklarla Başbaşa
===> Başarının Prensipleri
===> Kuranda Çocuk Eğitimi
===> Yetişkin Din Eğitimi
===> Mükafat ve Ceza
===> İslam gençliğine öğütler
===> Anne baba eğitiminde yeni teknikler
=> Çocuk Gelişim Eserleri
===> Çocuk Gelişimi
===> Çocuk Terbiyesi
===> Çocuk ve Din
===> Çocuk Eğitimin Teknikleri
===> Sünnette Çocuk Eğitimi
=> Çeşitli Konularda Eserler
===> Zaferin Yolu ve Şartları
===> Allahın Gazabı ve Rızası
===> Gayemiz
===> İslam Çağrısı
===> Güncel Meseleler 2
===> Haydi Hizmete
===> Gönüllerin Gülü
===> Sabredenler ve Şükredenler
===> Merak Ettiklerimiz
===> Diyanet Fetvaları
===> İslamda Hükümet
===> Kuran ve Sünnette Evlilik
===> İslama Göre Dost ve Düşman
===> Müslümanın evliliği
===> Evlilik ve Aile Hayatı
===> Sağlık Ansiklopedisi
===> Din Psikolojisi
===> Yaşayan Hurafeler
===> Evlenme Adabı
===> El-Akl ve Fehmül Kuran
=> Hayatını Anlatan Eserler
===> Martin Lings
===> Peygamberimizin Hayatı
===> İslam Peygamberi
-----------------------------
Diyanet İşleri Başkanlığımıza Teşekkür Ederiz.
-----------------------------
=> Sorularla Ticaret Hayatı
===> Alışveriş
===> Borçlar
===> Emanet
===> Havale
===> Kefalet
===> Kiralık
===> Hibe ve Bağış
===> Vekalet ve Komisyon
===> Güncel Ticari Meseleler
===> Ticari Hayat
=> Dini Sorular ve Cevapları
===> Akaid - İnanç Esasları
===> Dua ve Zikir
===> Helaller ve Haramlar
===> Tasavvuf ve Yaşam
===> Mezhepler
===> Dinler
=> Fıkıh Soruları ve Cevapları
===> Adak ve Yemin
===> Sorularla Taharet (Temizlik)
===> Sorularla Namaz
===> Sorularla Zekat
===> Sorularla Oruç
===> Sorularla Hac
===> Sorularla Umre
===> Sorularla Kurban
===> Sorularla Sadaka
=> Sorularla Aile Hayatı
===> Genel Aile Hayatı
===> Evlilik ( Nikah )
===> Boşanma (Talak)
===> Miras ve Vasiyet
===> Süt Emzirme
=> Sorularla İslam
=> Sorularla Hz. Muhammed (s.a.v)
=> İlmihal - Ömer Nasuhi Bilmen
===> İtikat
===> Taharet-Temizlik
=====> Taharet İlmihali - A
=====> Taharet İlmihali - B
===> Namaz
=====> Namaz İlmihali - A
=====> Namaz İlmihali - B
=====> Namaz İlmihali - c
=====> Namaz İlmihali - D
=====> Namaz İlmihali - E
===> Oruç
=====> Oruç İlmihali - A
=====> Oruç İlmihali - B
===> Zekat
===> Hac
===> Kurban Ve Av
===> Kerahet ve İhtihsan
===> İslam Ahlakı Kitabı
-----------------------------
๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi
===> Editörün Notu
===> Türkiye
===> Gündem
===> Söyleşi
===> Dosya Konusu
===> Dosya Yazıları
===> Tarih
===> Düşünce
===> Kitap
===> Edebiyat
===> Diğer Yazılar
=> Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri
===> Sunuş
===> Başyazı
===> Ayın Konusu
===> Binbir Damla
===> Tasavvuf Klasikleri
===> Hal Dili
===> Dün Bugün Yarın
===> Dünya Hali
===> Tencere
===> Kapaktakiler
===> Diğer Yazılar
===> Şiir
===> Tavan Arası
===> Kitaplık
=> Semerkand Aylık Aile Dergisi
===> Editörden
===> Başyazı
===> Haberiniz Olsun
===> Kapak Konusu
===> Değerlerimiz
===> Gençlere Sorduk
===> Evlilik - İletişim
===> Psikoloğum
===> Pedagoğum
===> Mizah
===> Sağlık
===> Yemek
===> Bizden Haberler
===> Sizden Gelenler
===> Diğer Yazılar
-----------------------------
๑۩۞۩๑ İlmi & Erdemli Sözler Dünyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Güzel Sözler
=> Kutsal Günler
===> Beraat Kandili
===> Miraç Kandili
===> Mevlüt Kandili
===> Regaib Kandili
===> Kadir Gecesi
=> Mübarek Aylar
=> Önemli Günler
===> Ramazan Bayramı
===> Kurban Bayramı
===> Cuma Bayramı
===> Resmi Bayramlar
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Ramazan Ayı Özel Dünyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> İlim Dünyası İle Ramazan Ayı
===> Ramazan Ayı Yemekleri
===> Ramazan Ayı Duaları
===> Ramazan Ayı Faziletleri
===> Ramazan Ayı Günlüğüm
===> Ramazan Ayı Fıkhi Bilgileri
===> Ramazan Ayı Önemi
===> Ramazan Ayı Tavsiyeleri
===> Ramazan Ayı Galeri
===> Ramazan Ayı Nameleri
===> Ramazan Ayı Mizahları
===> Ramazan Ayı Makaleleri
===> Ramazan Ayı Kıssaları
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Açık Öğretim & İlitam Dunyasi ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> İlitam Forum
===> Ankara İlitam
===> İstanbul İlitam
===> Erzurum İlitam
===> İnönü İlitam
===> Samsun İlitam
===> İzmir İlitam
===> Diyarbakır İlitam
===> Sivas İlitam
===> Elazığ İlitam
=> İlitam Formu
===> Sistematik Kelam
=====> Sistematik Kelam Özetleri
=====> Sistematik Kelam Soruları
=====> Sistematik Kelam Dökümanlar
===> Fıkıh Usulü
=====> Fıkıh Usulü Özetleri
=====> Fıkıh Usulü Soruları
=====> Fıkıh Usulü Dökümanları
=> Sakarya İlitam
===> Ders Notları ve Özetler
=====> 5.Yarıyıl Dersleri
=======> Sistematik Kelam
=====> 6.Yarıyıl Dersleri
===> Ders Soruları
=====> 4. Sınıf Sınav Soruları
=====> 3. Sınıf Sınav Soruları
===> Sınav Deneme Soruları
=====> 3.Sınıf Deneme Soruları
=====> 4.Sınıf Deneme Soruları
===> Sesli Dersler
===> Ders Pdfleri ve Slaytları
===> Sakarya İlitam Öğrencileri
===> Sakarya İlitam 3.Sınıf Öğrencileri
===> Sakarya İlitam 4.Sınıf Öğrencileri
=> İlitam Arapça Sesli Ders - Özel Bölüm
=> Açık Ögretime Giriş
===> Açıköğretim Bölümleri
=> Aöf İlahiyat Programı
===> İlahiyat 1.sınıf
=====> Ders Özetleri ve Notları
=====> Din Hizmetlerinde İletişim ve Halkla İlişkiler
=====> Sosyal Bilimlerde Temel Kavramlar
=====> İslam Dininin Temel Kaynakları
=====> Temel Bilgi Teknolojileri
=====> İlk Dönem İslam Tarihi
=====> İslam Dini Esasları
===> İlahiyat 2.sınıf
=====> Ders Özetleri ve Notları
=====> Ana Konularıyla Kuran
=====> Dinler Tarihi
=====> Türk Medeniyeti Tarihi
=====> İslam Düşünce Tarihi
=====> Dine Yeni Yaklaşımlar
=====> Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi
=====> Türk Dili
===> Arapça Dersi
=====> 1.Sınıf
=====> 2.Sınıf
=====> Pratik Arapça
=====> Sınav Soruları
=======> 1.Sınıf
=======> 2.Sınıf
=====> Fiil Çekimleri
=====> Arapça Hikayeler
=====> Arapça Deyimler
=> Dokuz Eylül İlitam
===> Kuran-ı Kerim I
===> Arapça I
===> Tefsir ve Tefsir Metinleri
===> İslam Bilimlerinde Yöntem
===> Mantık
===> İslam Tarihi ve Medeniyeti
===> Kuran-ı Kerim II
===> Arapça II
===> Hadis ve Hadis Metinleri
===> İslam Ahlak Felsefesi
===> Felsefe Tarihi
===> İslam Mezhepleri Tarihi
===> Osmanlı Türkçesi
===> Kuran-ı Kerim III
===> Sistematik Kelam
===> Fıkıh Usulü
===> İslam Felsefesi
===> Ana Konularıyla Kuran
===> Tasavvuf
===> Kuran-ı Kerim IV
===> Din Eğitimi
===> İslam Hukuku
===> Din Felsefesi
===> Dinler Tarihi
===> Din Hizmetleri
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Kuran-Kerim Eğitim Dunyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Elif Cüzü
=> Kuran Öğretiyoruz
=> Tecvid Öğretiyoruz
=> Kuran Öğrenim Teknikleri
=> İlim Talebesinin Edepleri
=> Kuran-ı Kerim Hatmi
=> Üç Boyutlu Kuran-ı Kerim Oku
=> Kuran-ı Kerim Hatim İndir (Ücretsiz)
-----------------------------
Osmanlıca Eğitim Dünyası
-----------------------------
=> Osmanlıca Eğitimi
===> Osmanlıca Eğitim Kitabı
===> Osmanlıca Eğitim Seti
===> Osmanlıca Yazı Defteri
===> Ücretsiz Osmanlıca Eğitim Setleri
===> Ücretsiz Osmanlıca Eğitim Kitapları
=> Osmanlıca Klavye
=> Meb Osmanlıca Dersleri
=> Osmanlıca Yardım Bölümü
===> Osmanlıca Nasıl Öğrenilir ?
===> Osmanlıca Nasıl Öğretilir ?
-----------------------------
Atatürk Üniversitesi Önlisans İlahiyat Bölümü
-----------------------------
=> 1. Sınıf Güz Dönemi
===> İlk Dönem İslam Tarihi
===> Arapça I
===> İslam Ahlak Esasları
===> Temel Bilgi Teknolojileri I
===> İslam İnanç Esasları
===> İslam İbadet Esasları
===> İslam Sanatları Tarihi
=> 1. Sınıf Bahar Dönemi
===> Arapça II
===> Hadis Tarihi ve Usulü
===> İslam Hukukuna Giriş
===> İslam Kurumları ve Medeniyeti Tarihi
===> Türk İslam Edebiyatı
===> Tefsir Tarihi ve Usulü
===> Temel Bilgi Teknolojileri II
=> 2. Sınıf Güz Dönemi
=> 2. Sınıf Bahar Dönemi
-----------------------------
Din Hizmetleri Alan Bilgisi Testi - DHBT
-----------------------------
=> DHBT - KPSS- ÖSYM
===> Diyanet Dhbt Sınav Duyuruları
===> Diyanet Dhbt Çıkmış Sorular
===> Diyanet Dhbt Sınav Konuları
===> Çözümlü Dhbt Sınav Soruları
===> Diyanet Dhbt Hazırlık
===> Diyanet Dhbt Sınavı
=> Dhbt Sınav Dersleri
=> Dhbt Kitap Tanıtımları
===> Dhbt Yeterlilik Kitapları
=> Diyanet Dhbt Hazırlık Sitesi
=> Dhbt Uzaktan Eğitim
===> Dhbt Lise 1.Grup
===> Dhbt Önlisans 1.Grup
===> Dhbt Lisans 1.Grup
===> Dhbt Ön Hazırlık Programı
=> Dhbt Online Dersane
===> Dhbt Kariyer Rehberlik
===> Dhbt Görsel Eğitim Setleri
===> Dhbt Online Eğitim Sitesi
=> Dhbt Sınav Testleri
=> Dhbt Mülakat Hazırlık Çalışması
===> Dhbt Mülakat için Tecvid Çalışması
===> Dhbt Mülakat için Siyer Çalışması
===> Dhbt Mülakat için Fıkıh Çalışması
===> Dhbt Mülakat için Akaid Çalışması
=> Öabt Sınavı Kitap Tanıtımları
=> Dini Cd & Dvd Eğitim Tanıtımları
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Rüya Tabiri ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Rüya Tabiri
===> A-Rüya Tabiri
===> B-Rüya Tabiri
===> C-Rüya Tabiri
===> Ç-Rüya Tabiri
===> D-Rüya Tabiri
===> E-Rüya Tabiri
===> F-Rüya Tabiri
===> G-Rüya Tabiri
===> H-Rüya Tabiri
===> I-Rüya Tabiri
===> İ-Rüya Tabiri
===> K-Rüya Tabiri
===> L-Rüya Tabiri
===> M-Rüya Tabiri
===> N-Rüya Tabiri
===> O-Rüya Tabiri
===> Ö-Rüya Tabiri
===> P-Rüya Tabiri
===> R-Rüya Tabiri
===> S-Rüya Tabiri
===> Ş-Rüya Tabiri
===> T-Rüya Tabiri
===> U-Rüya Tabiri
===> Ü-Rüya Tabiri
===> V-Rüya Tabiri
===> Y-Rüya Tabiri
===> Z-Rüya Tabiri
=> Rüya Dünyası
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Yeni İlahiyat Önlisans Proğramı / Kredili Sistem ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> İlahiyat Önlisans Kredili Sistem
=> İlahiyat Önlisans 1. Sınıf Dersleri
===> İlahiyat Önlisans 1. Yarıyıl
=====> İslam İnanç Esasları
=====> İslam İbadet Esasları
=====> İslam Ahlak Esasları
=====> İlk Dönem İslam Tarihi
=====> İslam Sanatları Tarihi
=====> Arapça 1
=====> Temel Bilgi Teknolojileri 1
===> İlahiyat Önlisans 2. Yarıyıl
=====> Tefsir Tarihi ve Usulü
=====> Hadis Tarihi ve Usulü
=====> İslam Hukukuna Giriş
=====> İslam Kurumları ve Medeniyeti
=====> Türk İslam Edebiyatı
=====> Arapça 2
=====> Temel Bilgi Teknolojileri 2
=> İlahiyat Önlisans 2. sınıf Dersleri
===> İlahiyat Önlisans 3. Yarıyıl
=====> Tefsir
=====> Günümüz Fıkıh Problemleri
=====> İslam Düşünce Tarihi
=====> İslam Mezhepleri Tarihi
=====> Din Psikolojisi
=====> Arapça 3
=====> Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi 1
=====> Türk Dili 1
===> İlahiyat Önlisans 4. Yarıyıl
=====> Hadis Dersi
=====> Hadis
=====> Kelama Giriş
=====> Din Sosyolojisi
=====> Yaşayan Dünya Dinleri
=====> Din Eğitimi ve Din Hizmetlerinde Rehberlik
=====> Arapça 4
=====> Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi 2
=====> Türk Dili 2
=> İlahiyat Önlisans Sınav Soruları
=> İlahiyat Arapça Önlisans
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Memurluk ve Sınav Sistemleri ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Diyanet Yeterlilik Sınavına Hazırlık
===> Yeterlilik Sınav Soruları
===> Yeterlilik Sınav Testleri
=> Diyanet İşleri Başkanlığı
===> Personel Hizmetleri
===> Diyanet Duyurular
===> Din Hizmetleri
===> Eğitim Faliyetleri
===> Personel Faaliyetleri
===> Hac ve Umre Hizmetleri
===> Din Görevlileri
=====> Yeterlilik Belgesi
===> Yeterlilik & Mbsts Sınav Soruları
=> Rehberlik Hizmetleri
===> Test Çözüm Teknikleri
===> Sınavlar Rehberi
-----------------------------
๑۩۞۩๑ İslamda Bayanlar Dünyası (Tıbbi & İlmi Konular) ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Müslüman Bayanlar ve İslami ilimler
===> İslamda ve Tarihte Kadın
===> Müslüman Bayanlar İçin Namaz
===> Müsliman Bayanlar İçin Oruç
===> Muslüman Bayanlar için Tesettür
===> Müslüman Bayanlar için Evlilik
===> Müslüman Bayanlar için Özel Haller
===> Sorularımız ve Cevaplarımız
===> Üyelerimizin Paylaşımları (İlmihal)
===> Müslüman Bayanlar İçin Fetvalar
=> Bayanlar için Sağlık Köşesi
===> Bayanlar & Sağlık
===> Lohusalık Dönemi
===> Hamilelik Dönemleri
===> Bayanlar & Diyet
===> Sağlıklı Cilt & Bakım
===> Bayanlar & Cinsel Hayat
===> Üyelerimizin Paylaşımları (Sağlık)
-----------------------------
Ales , Dgs , Kpss Hazırlık Dünyası
-----------------------------
=> Dgs Sınavına Hazırlık
===> Dgs Sözel Mantık Dersleri
===> Dgs Sayısal Mantık Dersleri
===> Dgs Sınavı için Rehberlik
===> Dgs Bilgi Paylaşım Alanı
=> Dgs Sınav Sistemi
===> Dgs Çıkmış Sorular
===> Dgs Dökümanları
===> Dgs Sıkça Sorulanlar
===> Dgs Test Bankası
=> Dgs için Tavsiye Kaynaklar
===> Dgs Kitap Tanıtımları
===> Dgs Görüntülü Eğitim Setleri
===> Dgs Hazırlık Web Siteleri
===> Dgs Online Dersaneler
===> Dgs için Tavsiye Dersaneler
===> Dgs Sınavını Nasıl Kazanırım ?
=> Dgs ve İlahiyat Önlisans
=> Dgs İlitam Yerleştirme Özel Bölüm
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Bilim Dunyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Psikoloji Dünyası
=> Tıp Dünyası
=> Biyoloji Dünyası
===> Biyoloji Bilimcileri
=> Kimya Dünyası
===> Kimya Bilimcileri
=> Fizik Dünyası
===> Fizik Bilimcileri
=> Matematik Dünyası
===> Matematik Bilimcileri
=> Coğrafya Dünyası
===> Coğrafya Bilimcileri
=> Önemli Tarihi Buluşlar
=> Bilim ve Teknolojileri
=> Astronomi ve Uzay Teknolojileri
=> Eğitim Dünyası
-----------------------------
Arapça Kitap Dağıtım
-----------------------------
=> Arapça Dağıtım
===> Arapça Kaynak Kitaplar
===> Arapça Ders Kitapları
=> Bayanlara Özel Arapça Kursu
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Arapça Dil ve Gramer Eğitim Dünyası (yakında) ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Arapça Hakkında
=> Arapça Osmanlıca Klavye
-----------------------------
Diyanet Yeterlilik Kitabı
-----------------------------
=> Kitap Kampanya ve Tanıtımları
=> Diyanet Yeterlilik Sınavı 2013
=> Diyanet Yeterlilik
===> Diyanetyeterlik.com
===> Diyanetkitap.com Kampanyalar
===> Din Görevlileri
===> Din Görevlisi Kitabı
=> Diyanet Yeterlik 2013
=> İslami Kitaplar
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Eğlence Dünyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> 3D-Boyut Dünyası
=> Çoçukların Dünyası
===> Oyun Dünyası
===> Masal Dünyası
===> Mizah Dünyası
===> Dini Hikayeler
===> Flash Eğlence Dünyası
===> Sevgili Peygamberim
=====> 365 Günde Sevgili Peygamberim
===> Sesli Masal Dünyası
=> Sorular - Cevaplar
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Yemek ve Pasta Tarifi Dünyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Yemek ve Pasta Tarifleri
===> Çorbalar
===> Sebze Yemekleri
===> Makarnalar
===> Pilavlar
===> Köfteler
===> Börekler
===> Tatlılar
===> Hamur İşleri
===> Kekler
===> Salatalar
===> Sütlü Tatlılar
===> Kurabiyeler
===> Yaş Pastalar
===> İçecekler
===> Balık Yemekleri
===> Et ve Tavuk Yemekleri
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Fotoğraf & Resim Paylaşım Dunyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> Resimler
===> İslami Resimler
===> İbretlik Resimler
===> Doğa Resimleri
===> Resimli Konular
-----------------------------
Doğal Bitkisel Bakım
-----------------------------
=> Doğal Bitkisel Bakım
-----------------------------
๑۩۞۩๑ Güncel Haberler & Tarihden Başlıklar ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> ilimdunyasi.com Haberleri
=> Sınav Duyuruları
===> Diyanet Sınav Duyurusu
===> Meb Sınav Duyurusu
===> Ösym Sınav Duyurusu
===> Mesleki Bilgiler Sınav Duyurusu
===> Memurlar Sınav Duyurusu
=> Tarihe Yolculuk
===> Tarihten Başlıklar
===> Çanakkale Zaferi
=> Tarihi Mekanlar
===> Müzeler
===> Saraylar
===> Kaleler
===> Türbeler
===> Camiler
=> Hakikate Erenler Dünyası
===> Müslümanlık Nedir ?
===> Hidayet Dünyası
===> Hidayete Erenler
===> Dünyadan Seçmeler
===> Müslaman Olmak İsiyorum
=> Yıldızname
=> Ölüm ile Yüzleşme
=> Mucizeler Dünyası
=> Yaşamdan Seçmeler
-----------------------------
15 Temmuz Gazi ve Şehid Haberleri
-----------------------------
=> 15 Temmuz Gazi ve Şehid Haberleri
-----------------------------
๑۩۞۩๑ İmam Hatip Dünyası ๑۩۞۩๑
-----------------------------
=> İmam Hatip
=> İmam Hatip Gönül Kalemi
=> Kutlu Doğum Programı
-----------------------------
İlim Dünyası Arşiv Kategorisi
-----------------------------
=> İlim Dünyası Arşiv Konuları
=> İlim Dünyası - İnstagram
TinyPortal v1.0 beta 4 ©
Bloc
|
harita
|
Site Map
|
Sitemap
|
Arşiv
|
Wap
|
Wap2
|
Wap Forum
|
urllist.txt
|
XML
|
urllist.php
|
Rss
|
GoogleTagged
|
|
Sitemap1
|
Sitema2
|
Sitemap3
|
Sitema4
|
Sitema5
|
urllist
|
Yükleniyor...