“İLİM VE DİN” MECMUASINDA DA ŞÖYLE DİYOR:
“Bugün dindar insanın üzülmeye hakkı yoktur. Çünkü tabiat alimi tabiatın yaratıcısını bulamaz; çünkü o yolda değildir. Bazen netice mukaddimeden daha büyük olur; eğer ilim adamları tabiattan tabiat üstü neticesini çıkarabilirse. Ancak biz yine de sevinebiliriz; çünkü tabiat alimleri dinin, ilim sahasında teneffüs etmesini koylaştırdılar; halbuki bu, babalırımızın ve dedelerimizin gününde mümkün değildi. Tabiat alimi Alah’dan bahsetmezse -netekim Mr. Lancdon Daviz “İnsan ve Dünyası adlı eşsiz kıtabında yanlış olarak böyle ediyor- biz şunu tesbit edebiliriz ki, ilmin en büyük hizmeti insanı Yüce Allah fikrine yöneltmesidir. fiu sözümüzü hakiki manada kullanıyoruz (mecazi anlamda değil): Gerçekten ilim insana yeni bir gök ve yeni bir yer inşa etmiş ve oradan da tutup onu akli hedefine götürmüştür. Bir de bakmıştır ki insan çoğu zaman orada selamet yüzü göremiyor; meğer ki Allah’a inan, meğerki Allah’a güvene”116.
(116) a. g. e.
Dünya kütüphaneleri -çeşitli yaşayan dilerle yazılmış- kıymetli eserlerle dolup taşmaktadır. Bunları da ilimde deryalaşmış ve derinleşmiş alimler yazmıştır. Bütün bu kitaplar insanlara Allah’ın yolunu göstermekte ve onları Allah’a imana davet etmektedir.
İngilizce yazılıp da Arapça’ya çevrilen ve dünya çapında şöhret kazanan iki tanesini burada tanıtmamız kafidir.
Birincisi: Newyork İlimler Akademisi Başkanı, Amerika Birleşlik Devleteri Milli Araştırma Merkezi İnfaz Meclisi Üyesi ve asrımızın Tabiat İlimleri otoritesi A. Cressy Morisson’un eseri. Kitabının orijinal adı “İnsan Tek başına Yaşayamaz” idi. Ve bunu Julian Huxley’in “İnsan Tekbaşına Yaşar” yani, Allah’sız yaşar, kitabına reddiye olarak yazmıştı.
Profesör Mahmud Salih Feleki, Morison’un kitabını Arapça’ya çevirdi; hem de öyle bir ad koydu ki, çağımız ilminin yönelimini çok iyi dile getirir:
[
Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın