> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Büyükleri > İmam-ı Zeyd > Dini fırkalar
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Dini fırkalar  (Okunma Sayısı 1062 defa)
15 Eylül 2010, 18:58:29
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 15 Eylül 2010, 18:58:29 »



DİNİ FIRKALAR

Cebriyye Veya Cehmiyye


121- Müslümanlar, hem sahebe, hem tabiin döneminde kader meselesine, bu mesele­nin insanın yapmak veya yapmamakla yükümlü bulunduğu fiilleri ile bağlantısına, fiil­lerini kendisinin yaratması ve yukarıda işaret ettiğimiz gibi kıyamet gününde yaptıkla­rından sorumlu tutulması açısından insanın Allah Teala´nın iradesi yanında kendi işle-dikleriyle ilgili ifadesinin ve Allah´ın kudreti yanında kendi kudretinin bulunup bulun­madığı konusuna fazla daldılar.

Cebriyye, böyle bir soruya karşılık vererek inasmm kendi fiillerini kendisinin yarat-madağı kendisine nisbet edilen fiileri yapmaya kudretinin bulunmadığını iddia etti. Bu mezhebin temel dayanağı, yapma işini kuldan tamamen alıp Rab Teala´ya nisbet etmek­tir. Allah Sübhanehu ve Teala, kulun fiillerini sadece kendi dilemesine uygun olarak ya­ratır. Nasıl ki "ağaç meyve verdi, su aktı, güneş doğdu, taş yuvarlandı, gökyüzü bulut­landı ve yağmur yağdırdı, yeryüzü nebat bitirdi" ve diğerleri mecazi anlamda söyleni­yorsa, fiiller de kullara bu anlamda nisbet edilir, yine sevap-azap cebri olduğu gibi, mükellef kılınma hususu da cebridir. [1]

Tarihçiler, böyle bir yanlış düşünceyi ortaya atan ilk kimsenin açıklığa kavuşturul-konusuna geniş yer verdiler. Bilinen gerçek şudur ki, bu görüş Sahebe döneminin la Emevi döneminin başında yaygınlık kazanmıştır. Murtaza´nm ei-Munye ve´l , g^lj kitabında rivvayet etmiş olduğu haberde, Abdullah b. Abbas Şam tarafların­daki bir topluluğa bir mektup yazmış ve bu mektupta kendilerini Cebriyyeci düşüncele­rinden dolayı kötülemiştir. Mektubun sonu şöyle gelmektedir: "Ancak sizin içinizden Allah´a iftira edenler çıkar, işlediği suçu Allah´a yükler ve günahlarım açıkça bile bile O´na nisbet eder."

Hasen el-Basri´nin Basra taraflarından bir topluğuğa yönelttiği mektubu bulunduğu söylenir. Aynı şekilde onların Cebriyyeci düşüncelerini kötü karşılamıştır. Bu mektupta şöyle gelmektedir: "Her kim Allah´a, kaza ve kaderine iman etmezse kâfir olur. Ve her kim günahını Rabbine yüklerse küfre gider..."

122- Böylece anlaşılıyor ki, Cebri düşünce hem Şam´da, hem da Irak´ta yaygınlık ka­zanmışsa da, bu fikre ait davetin taraftarlarını sürükleyen açık bir davetçİ bulunmamak­tadır. Böyle bir düşünceye ait davat sancağını, Hicri 2. yüzyılda taşıyan ilk kişinin Ca´d b. Dirhem olduğu söylenmektedir. Ondan da bu mezhebi Cehm b. Safvan ilim olarak al­mıştır. Ca´d b. Dirhem´in bu görüşü daha önce işaret ettiğimiz gibi kendisinin Ebu Ha-şim b. Muhammed b. el- Hanefiyye adına davetçi olduğunu iddia eden Beyan b. Sem´an´dan ladığı ileri sürülür. Böylece anlaşılıyor ki, amacından saptırılmış kötü dü­şünceler tek bir kaynakta toplanıyor ve tek bir amaçtan neş´et ediyordu O da, hakkında şüpheler uyandırmak suretiyle İslam´ın inanç sistemlerini yıkmaktır.

Böyle bir daveti ilk defa yüklenen kişiden söz açmışken; kesinlikle kabul edilen hu­sus şudur ki, Cehm b. Safvan bu mezhebe davetin bayrağını açmış ve Bmevi döneminin çıkardığı güçlükler nedeniyle Nasr b. Seyyar tarafından öldürülünceye değin Horasan´da kendi mezhebine çağıragelmiştir. Taraftarları, H. 4. yüzyıl başlarına doğru Nihavendde varlıklarını sürdürdüler. Hihafet Ebu Mansur Maturidi onlara galip geldi. Ve sonlarını getirdi.

Cehm, insanın fiillerinde mecbur olduğu, hiçbir seçeneğinin bulunmadığı ve rüzga­rın geçiş yönüne giden bir tüy gibi bulunduğu kanısına davet etmekle birlikte, aşağıda birkaçını sıralayacağımız başka görüşlere de sahiptir.

a) Bunlardan birisi, cennet ve cehennemin fani oldukları, ebedi kalacak hiçbir şeyin u unnıadığı Kur´an-ı Kerim´de uzun süre eğleşmek anlamına geldiği iddiasıdır.

b) Yine bu görüşlerden birisi, ona göre imanın marifet anlamında küfrün de Allah a a yi bilmemek anlamında olması, böylece bilinçsiz ve tasdiksiz bir biçimde îslami Çekleri yalnızca bilmenin iman bilmemenin de küfür sayılmasıdır.

c) Bu görülerin diğer birisi de, isimleri sonradan yaratılmış varlıklara da verilebilen ilim, hayal, kelam, semi, basar ve diğerleri gibi sıfatlarla Allah´a sıfat verilmeyeceğidir. Çünkü bu sıfatlar Allah Teala´nin zatına yaratılanlara benzeme şeklinde nitelendirilir. Oysa ki bu sıfatlar, hadis varlıklara verilen isimlerden kat kat yücedir.

d) Kıyamet günü Allah Teala´nın görülmesini nehyyetmiş ve Kur´an´ın mahluk oldu­ğunu söylemiştir.

Fakat Cehm´in kendisiyle meşhur olduğu bu düşünce, Cebriyye adını almıştır. Onun her söylediğine alimler, özellikle de mezhebiyle çelişen diğer mezheplerin alimleri karşı çıktılar. Bu mezheplerden bazıları şunlardır: [2]


b) Kaderiyye


123- Bunların mezhebi, Cebriyye mezhebinin karşıtıdır. Zira, insanın kendi fiilini halkettiğini ve kesbettiğini ileri sürerler. Abdulkadir el-Bağdadi, bu düşünceyi açıklığa kavuştururken ve bu konuda Mu´tezile ile Cebriyyc´nin birlikteliklerini beyan ederken şöyle diyor: "Bunlar arasında Allah´ın, insanların kesbettiklerini halkatmediği ve hay­vanların amellerinin hiçbirini de yaratmadığı görüşünde olanlar bulunmaktadır. İnsanla­rın kesb eylemelerin kadir varlıklar olduklarını, Allah Azze ve Celle´nin ne insanların ne de gider canlıların kesbleri veya fiilleri konusunda hiçbir takdir ve müdahelesinin bu­lunmadığım ileri sürerler." Bundan dolayı kendilerine "Kaderiyye" adını verilmiştir.[3]

Bu fikir akımını geliştirenler bununla kalmadılar. Aksine ezeli ilim ve ezeli takdir fikrine karşı koydular ve bunun yeni bir dşünce tarzı olduğunu söylediler. İşte bu yenilik Mu´tezile ile aralarını ayırdeden husustur. Nitekim bazı tarihçiler kader düşüncesinden yana olmadıkları halde bunların Kaderiyye ismiyle anılmalarını tuhaf karşıladılar. Lakin muhalifleri olan fırkalar, ağızlarından hiç düşürmedikleri aşağıdaki kaynak habere uy­mak için bu adı onlara yakıştırın ıslardır. Bu da, Nebi (s.a.v)´den rivayet edilen aşağıdaki hadistir: "Kader üzerinde duranlar, bu ümmetin mecusileridirler." Cumhur ulema, bu isimlendirmeyi uygun bulmuşlardır. Geliştirilen bu fikir akımının Basra´da ortaya çıkışı, görüşlerin kısır döngü içine girdiği ve fikirlerin birbirlerini boğazladığı bir ortamda meydana gelmişti. Nitekim Şerh el-Uyun adlı kitapta şöyle geçmektedir: "Kader konu­sunda tartışmayı açan ilk kişinin önce hıristiyan iken müslüman olan ve daha sonra tek­rar hiristiyanlığa dönen Iraklı bir adam olduğu söylenir. Ma´bed el-Cüheri ile Gaylan ed-Dımeşki bu düşünceyi ondan almışlardır."

Bu iki adam, böyle bir düşünceye davette bulunmak ve müdafaasını yapmak için ku­cak açtılar. Böylece Ma´bed el-Cüheri davetini Basra´da yapıyordu. Onu Haccac, Abdur-rahman b. el-Eş´as´a yardımcı olmak amacıyla kıyam edenlerle birlikte öldürdü. Öte yandan Gaylan ed-Dımeşki de mezhebine Şam yörelerinde davette bulunuyordu. Daveti sürekli oldu ve gittikçe güç kazandı. Ömer b. Abdüîaziz halife olunca ona, harfiyyen hakk uymaya davet eden bir mektup gönderdi ve o mektupta şöyle söyledi:

"Ya Ömer. görüyorsun, ama yönelmiyorsun; bakıyorsun fakat bir türlü yönelmiyor yorsun. Ev Ömer, bilesin ki, sen, eski elbiseler ve silinmiş desenler içerisindeki T lam´ı algıladın. Ve ey ölüler arasındaki ölü, tutunacak bir varlık görmüyorsun ki, ona tabi olasın; bir ses duymuyorsun ki ondan yararlanasm. Dillere baskı uygulanmakta. Bid´atlar ortaya çıkmakta. Alim öyle korkutulmuş ki, ağız açamıyor. Cahile bir şey ve-rilr rmiş ki. soru sorsun. Bir bakıyorsun ümmet imamla necat bulmuş, bir da bakıyor­sun imamla helak olmuş. Düşün, sen bir iki imamın hangisisin?

Zira Allah Teala şöyle buyuruyor: "Onların içinden, buyurucumuzla doğru yola ile­ten rehberler tayin etmiştik." (Secde 24) İşte bu. kurtarıcı imamdır. O ve beraberindeki­ler ortak değrler taşırlar. Diğerine gelince; onun hakkında Allah Teala: "Onları, ateşe çağıran öncüler kıldık. Kıyamet günü onlar yardım görmeyeceklerdir." (Kasas 41) bu­yuruyor. Hiçbir davetçiyi "buyurun cehenneme" derken göremezsin. Zira bu durumda kimse peşindengitmez.

Ancak cehenneme çağıranlar. Allah´a karşı günah işlemeye çağıran kişilerdir. Ey Ömer, sen hiç yaptıklarını kınayan veya kınadıklarını yapan, da verdiği yargıdan dolayı işkence duyan, veyahut da azap duyduğu şeye göre hüküm veren hikmet sahibi kimse gördün mü? Yine insanları zulme ve zulümle muamele etmeye sürükleyen adelet gör­dün mü? Ve yine insanları yalana ve yalanla muamele etmeye sürükleyen doğru insan gördün mi? Artık anlayana sivri sinek saz. anlamayana davul zurna az."

Ömer b. Abdüîaziz onu çağırdı ve kendisene çıkıştı. Öyle anlaşılıyor ki, Gaylan bir daha bu tarzda konuşma yapmyacağma dair Ömer b. Abdülaziz´e söz vermiştir. Çünkü bu tarz konuşmalar, alevlendirilmesinde hiçbir yarar bulunmayan şüpheleri ayağa kal­dırmaktır.

Yine anlaşıldığına göre Ömer b. Abdüîaziz (r.a)´m Ölümünden sonra oluşturduğu inançtan söz etmeye ve o inanca çağrıda bulunmaya yeniden yönelmiştir. Bu durum, Hi-Şam b. Abdülmelik´in intikam alma duygularım kabarttı. Belki de Hişam bu davranışta Emevilere karşı kindarlık ve aleyhlerinde bir kışkırtma görmüş olacak ki. ortaya koydu­ğu manç sistemi veya bu inanca davetinden dolayı değil, sırf kışkırtıcılığı yüzünden onu

o dürdü. el-Munye ve´l-Emel adlı kitapta şöyle geçmektedir: "Ömer, Gaylan´ı çağırarak ona:

- içinde bulunduğum durumunu yorumlamanı istiyorum. Gaylan: devlete ait malların mübayasını ve mazlumlara hakkını geri verme işini bana ver. evince Ömer de bu görevi ona verdi. Gaylan bu malların mübayasını yaparken Şöyle diyordu:

osun, hıyanet ehlinin mallarına. Koşun, zulmedenlerin mallarına... koşun. Rasu-

lullah (s.a.v)?in ümmetine sıretıni ve sünnetini silemeden halifelik yapanlara.. Bu olay,

Hişam b. Abdü...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Dini fırkalar
« Posted on: 24 Nisan 2024, 12:46:02 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Dini fırkalar rüya tabiri,Dini fırkalar mekke canlı, Dini fırkalar kabe canlı yayın, Dini fırkalar Üç boyutlu kuran oku Dini fırkalar kuran ı kerim, Dini fırkalar peygamber kıssaları,Dini fırkalar ilitam ders soruları, Dini fırkalarönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes