> Forum > ๑۩۞۩๑ Güncel Haberler & Tarihden Başlıklar ๑۩۞۩๑ > ilimdunyasi.com Haberleri >  Batı, İslamofobya ve dinlerarası diyalog
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Batı, İslamofobya ve dinlerarası diyalog  (Okunma Sayısı 555 defa)
03 Temmuz 2012, 11:53:19
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 03 Temmuz 2012, 11:53:19 »




Batı, İslamofobya ve dinlerarası diyalog





'İslamofobya' Sempozyumunun açış konferansını New York City Üniversitesi öğretim üyesi Mücahit Bilici yaptı

   Üsküdar Üniversitesi, Risale Akademi ve Akademik Araştırmalar Vakfı'nın düzenlediği "Lemaat ekseninde, 'İslamofobya' Sempozyumu"nun açış konferansını New York City Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Mücahit Bilici yaptı. “Batı, İslamofobya ve Dinlerarası Diyalog” başlıklı konferansında öncelikle özeleştiri çağrısında bulunan Bilici, Amerika ve Avrupa’daki bakışı da anlattı.

 

Kullanmaya nispeten yeni başladığımız bu yabani kavramı ehlileştirerek başlayalım: İslamofobi veya İslamofobya ne demektir? İslamofobya İslam ve Müslümanlara ilişkin yaygın korkuya verilen işimdir. Yani tam Türkçesi ile İslam-korkusu. Peki İslam korkulacak birşey midir? Müslümansanız hayır. Ama eğer İslam size yabancı birşeyse evet, çünkü insan yabancısı olduğu şeyden korkar, hatta bir tehdit olarak gördüğü için ona düşmanlık bile edebilir. Yani bu korku, bugün sahibine ait masum vicdani bir endişe olarak kalmadığı için, İslamofobya gerçek ve ciddi bir problemdir. İnsanların hayatlarını etkiliyor, onlara maddi ve manevi zarar veriyor.

 

Bu korkunun üç ayrı coğrafyadaki hallerinin bazı özellikleri üzerinde duracağım. Önce Türkiye’den başlayalım. Yanımıza bir iğne de alalım. Ta ki çuvaldızıyla Avrupa ve Amerika’ya seyahat ettiğimizde bizi gümrükte çifte standart ya da terör suçuyla durdurmasınlar.

Ve neticede öyle bir ufka varalım ki birbirimize iğne veya çuvaldızı batırmaktansa, karşılılı konuşalım.

 

TÜRKİYE’DE İSLAMOFOBYA

 

Evet, Türkiye yüzyıllık bir İslamofobya kabusundan daha yeni yeni uyanıyor. Ecnebilerin İslamdan ve Müslümandan korkması, bir ölçüde doğaldır. İnsan bilmediği şeye düşmandır. Ama kendi Müslüman olup yahut Müslümancılık davasında bulunurken diğer yandan İslam-karşıtlığını resmi ideoloji haline getiren yerli İslamofoblara ne demeli? Osmanlının son döneminde entelektüel ve idari zümreler arasında başlayan bu sömürge psikolojisi Kemalist cumhuriyet ile kabuk bağlayıp kurumsallaştı. Belki bu kabuk şimdi çatladı ama dezenfeksiyon süreci yıllar belki onyıllar sürebilir.

 

Türkiye’yi bu yönüyle iğdiş eden yerli sömürgeciler bizi laik yapmak için İslama düşman, milliyetçi yapmak için de gayrımüslimlere düşman olmaya teşvik ettiler. Ve üzülerek soyleyeyim: bir ölçüde başarılı da oldular.

 

Buna şahit şimdi azalsa da halen hükmünü icra eden kardeş iki fobidir: irtica korkusu ve misyoner korkusu. Bu iki manipulasyon cihazının izini sürdüğünüz zaman aynı adreslere çıktığını görüyorsunuz. Yani Türkiye’de İslamofobya ile Hristiyan-fobya akrabadır. İçeridekilere (Müslimlere) karşı “laiklik elden gidiyor” diye bağıranlar ile dışarıdakilere (gayrımüslimlere) karşı “din elden gidiyor” diye bağıranlar aynı insanlar ve kurumlardı. Türkiye’de gayrımüslim düşmanlığının etno-seküler kökenleri incelenmeye değer bir konudur.

 

Kabul etmek gerekir ki Batıdaki İslamofobyadan bu rahatlıkla bahsedebilmemizi yani bu sorunu bu kadar haklılık halet-i ruhiyesi içinde ele alışımızı Batı toplumlarındaki demokratik kültüre borçluyuz. Yani Batılıları kendi standartlarının mihengine vurarak eleştirdiğimiz zaman İslamofobya diye bir sorun hasıl oluyor. Eğer onları kendi standartlarımızın mihengine vursak söyleyecek fazla sözümüz olmayabilirdi. Bu sebeple yiğidi dövelim ama hakkını yemeyelim. Batı demokrasileri hem tarihsel hem de ilkesel sebeplerle dini azınlıklarin, kültürel kimliklerin hukukunu muhafaza duyarlılığını kazandılar. Belki biz onlardan çok önce sahip olduğumuz bu hassasiyeti ulus-devlet inşası sürecinde resmi olarak kaybettik. Ve kabul etmek gerekir ki, gayrımüslimlerden arındırılmış bir ülkede laikiyle, dindarıyla halen kesif bir ‘Müslüman milliyetçiliği’nin içinde bulunuyoruz.

 

Eskiden milliyet namına dine sahip çıkıyordu Kemalist elitler (mesela Bosna’da başörtüsü dağıtırken, Ankara’da pekala başörtüsüne hakaret edebiliyorlardı). Şimdi ise din namına milliyete sahip çıkma tehlikesi var. Kemalist dönem dindarların dünyasına “milliyetçi mukaddesatçılığı” zerketmeyi başardığı için bugün zincirlerini kıran dindarların “mukaddesatçı bir milliyetçiliğe” yönelmeleri bizi rahatsız etmiyor. Etmeli, ve bence bu yüzleşmemiz gereken bir sorun.

 

İslam fobisinin bizim açımızdan meşru bir problem olabilmesi için bizdeki Hıristiyan fobisinin yahut gayrımüslim fobisinin de bir problem olarak kayda geçirilmesi gerekiyor.

 

Türkiye’de İslamofobyanın boyutlarını herkes gayet iyi biliyor. Bütün bir halksız-cumhuriyet tarihimiz bir İslamofobya ve yabancılaşma tarihidir. 28 Şubat’a bakmak bile Türkiye’de dindarlara bile başarıyla sıçratılmış bir İslam-korkusunun boyutlarını gösteriyor. Evet, sizi temin ederim, 11 Eylül’ün Amerika’sı en azından dahilde 28 Şubat’ın Türkiye’si kadar İslama düşmanlık ve hukuksuzluk yapmadı. Çok şükür, 28 Şubat’lar geride kaldi. 11 Eylul de artık tarih oldu. Türkiye’de artık kimse İslam deyince korkmuyor, yahut ismi Mücahit olunca otomatik olarak irticacı dosyasına girmiyor olabilir. Fakat hala tamamen fobimizi üzerimizden atmış değiliz. Mesela, Şeriat kavramı halen iğdiş edilmiş zihinlerdeki zincirlerinden azat edilmeyi bekliyor.

 

Evet, iğneyi kendimize Batırdık. Şimdi gelelim İslamofobya’nın çuvaldızı kısmına.

 

AVRUPA’DA İSLAMOFOBYA


 

Sempozyumun içerik itibariyle zengin panellerinde göreceğiniz üzere Avrupa’da İslamofobyanın çok güçlü bir tarihsel arkaplanı vardır. Ta 11. Yuzyıldakı ilk haçlı seferi ile birlikte, kilise (özellikle de Papa Urban) İslami, Hıristiyan aleminin düşmanı olarak kodladı. Bu açılardan Avrupanın Hiristiyan bir Avrupa olarak tanımlanması bir ölçüde İslamla karşıtlık üzerinden yapıldı. Bu daha sonra Osmanlı tecrübesi ile birlikte bazan Türklük adını aldı. Yani İslam veya Türk tehdidi Avrupalılık kimliği için kurucu bir rol oynamıştır.

 
Günümüz Avrupa’sindaki İslamofobya’nın bir diğer önemli boyutu sömürgecilik mirası ve onun husule getirdiği halet-i ruhiyedir. Bu miras iki yönlü işliyor, Avrupalıyı (mesela Fransızı Cezayirli göçmen) Müslümana karşı üstünlük saplantısına hapsediyor. Diğer yönden ise Avrupa sömürgeciliği yaptığı tahribat ve günahın bir keffareti olarak eski sömürgelerden metropole göçe neden oluyor. Bugünkü Avrupanın etnik ve demografik konfigurasyonu büyük ölçüde bunun eseridir.

 

Şüphesiz, Avrupa’nın her ülkesindeki İslamofobya sorunu o ülkenin özgül şartlarına bağlı olarak farklılıklar gosterir. Mesela, liberal ve çokkültürcü İngilizler, milli kimliği genişleterek Müslümanları İngilizliğe dahil etmeye çalışıyorlar. Çoğu kez buna Müslümanlar yeterince İştekli olmayabiliyor. Öbür tarafta eşitlikçi geçinen Fransızlar, Müslümanları evrensel laik yurttaşlık adı altında zorla kültürel Hıristiyan yapmaya çalışırlar. Irkçı ve asabiyetçi sayılan Almanlar ise, ne kendileri başka birşey olmak istiyorlar, ne de başkalarının Alman olabileceğine inanıyorlar. İngilizlerinki pozitif çokkültürcülük ise Almanlarinki bir nevi negatif çokkültürcülük. En evrenselci görünen Fransızlar esasen göçmen entegrasyonu konusunda en müstebid olanıdır. İslamofobyanın da Fransa’da diğer Avrupa ülkelerine oranla daha keskin olduğunu tahmin ediyorum.

 

Avrupa hızla yaşlanmakta, İslam ise göçmen ve genç ikinci nesil nüfus marifetiyle hızla Avrupalılaşmaktadır. Avrupa eski şaşaalı günlerini geride bırakıyor. Avrupanın güç ve statü kaybını telafi arayışında İslamofobya sembolik bir kullanıma sahiptir—(toprağı bol olsun, Sarkozy Fransasında olduğu gibi). Yani Avrupalılar eski iktidar konforlarını yitirdikçe ellerinin altındaki zayıfı dövmekle, kendilerini iyi hissetmeye çalışıyorlar. Bu ortalama Avrupalı ruh hali açısından böyle olduğu gibi yeni bazı siyasi partilerin İslamofobyayı bir ideoloji olarak benimsemeleri açısından da böyle.

 

İşin bir de Müslümanlar veçhesinden değişen bir yanı var: Müslümanlar eskiden bir sığıntı iken sorun yoktu. Şimdi hizla kök salıp tavattun ediyorlar. Beklenmedik seviye ve makamlarda karşılarına çıkıyorlar. Onlar da soruyor: Hop, n’oluyoruz? “Avrupa Hıristiyanların’dir…. Müslümanlar, ya sevin ya terkedin!”

 

Angela Merkel’in “çokkültürcülük iflas etti” dediği gün Mesut Özil Alman milli takımı namına gol atıyordu. Yani aslında İslamofobya, Müslümanlar Avrupalılaşmanın çok yakınına vardıklari için bu denli şiddetlendi. Yoksa Müslümanlar “orda ama oralı değil” kalsalardı, İslamofobyaya bu kadar müracaat edilmeyecekti.

 

AMERİKA’DA İSLAMOFOBYA

 

Benim kendi araştırma saham olan Amerika’da ise İslamofobya Avrupa’ya göre nispeten yenidir. Ayrıca Amerika pekçok noktada Avrupa’dan farklıdır.

 

Evvela, Amerika’da din ve vicdan hürriyeti en temel hürriyettir. Avrupa, Hıristiyanlığa karşı mutaassibane sekülerdir ama Müslümanlara karşı Hıristiyanlığa sarılır. Yani Avrupalılar genelde tüm dinlere alerji geliştirmiş gibiler. Ama Müslümanlara karşı Hıristiyan kesilebiliyorlar. Amerika’da ise din, bastırılması gereken birşey olarak değil, serbesti ve saygı içinde korunup desteklenmesi gereken bir toplumsal değer olarak görülür.

 

Avrupalılar, Müslümanları, İştedikleri kıvamda laik olmadıklari için İslamofobya ile mağdur ediyorlar. Amerikalılar ise, Müslümanlara olan itirazlarını laiklik talebi üz...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Batı, İslamofobya ve dinlerarası diyalog
« Posted on: 03 Mayıs 2024, 21:13:31 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Batı, İslamofobya ve dinlerarası diyalog rüya tabiri, Batı, İslamofobya ve dinlerarası diyalog mekke canlı, Batı, İslamofobya ve dinlerarası diyalog kabe canlı yayın, Batı, İslamofobya ve dinlerarası diyalog Üç boyutlu kuran oku Batı, İslamofobya ve dinlerarası diyalog kuran ı kerim, Batı, İslamofobya ve dinlerarası diyalog peygamber kıssaları, Batı, İslamofobya ve dinlerarası diyalog ilitam ders soruları, Batı, İslamofobya ve dinlerarası diyalogönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes